17 ağustos 1999 gölcük depremi
başlık "kedi olmuş gidiyorsun" tarafından 22.11.2020 19:05 tarihinde açılmıştır.
41.
canlı şahitlerinden biriyim. kafamı kaldırıp dışarı baktığımda şehrin ışıkları şiddetli bir şekilde titriyor gibiydi. insanların çığlık sesleri, dua edenler, ağlayanlar 40 saniye falan sallandık sanırım o günü ancak ölünce unutacağım.
devamını gör...
42.
bu depremi sakaryada yaşadım. 22 yıl geçti ama hiç unutmadım. insanların inanılmaz çaresiz kaldığı zamanlardı.şimdiki gibi cep telefonu olmadığı ya da çok az yaygın olduğu için kimse akrabalarına ulaşamadı. insanlar kilometrelerce yürüdüler. günlerce enkaz altından bir ümit insan aradılar. yakınlarının ölmüş bedenine ulaşan kimileri kendilerini şanslı saydı. karanlık, çaresizlik ve korku vardı ilk an. ne olduğunu idrak edememiştim zaten. şimdi düşününce nasıl bir felaket olduğunu daha iyi anlıyorum. dünyanın sonu temalı filmler gibiydi. yerlere ekmek bırakılıyordu merkezde halk oradan alıyordu. inanılmaz yardımsever bir milletimiz var bizim her yerden yardım etmeye geldiler. o düşman saydığımız ülkelerden hemen yardıma koştular. prefabrik evler kurdular sağolsunlar. tabi kötü insanlar da vardı. hatırlıyorum ayakkabı mağazasından ayakkabı çalıyorlardı. söylentilere göre ölülerin bileziklerini toplayanlar da varmış.evet deprem öldürmez bina öldürür bilinçsizlik öldürür doğru ama o şiddet akıl alır gibi değildi. yıllarca en ufak bir sesi, sarsıntıyı deprem sandık.umarım bir daha yaşamayız ve yine umarım bütün belediyeler tedbirlerini almıştır.
devamını gör...
43.
akp iktidarı zamanında olsaydı, devleti aciz göstermemek için o yardımları istemezlerdi herhalde.
çok iyi hatırlıyorum o günleri maalesef. ölü sayısı her dakika artıyordu neredeyse. ilk başlarda durumun ciddiyetini kavrayamadım, walkman dinliyordum; ama 2-3 gün sonra dinleyemedim hiçbir şey. ayrıcavbugün türkiye artçı sarsıntı diye bir şeyi biliyorsa o depremde kazındı hafızalarımıza. ilk bu depremle duydum ben.
tabi bir de işin başka bir yönü vardı. insanlar enkaz altında can çekişirken, cenazeler üçer beşer çıkartılırken barlarda eğlenen güruh. baya gündem olmuştu bu hayasızlar o ara. hiç umurlarında değildi ölümler, yaşanan yıkım. bugün deprem sonrası twitter da mizah yapanların aileleri işte bu sığırlar.
çok iyi hatırlıyorum o günleri maalesef. ölü sayısı her dakika artıyordu neredeyse. ilk başlarda durumun ciddiyetini kavrayamadım, walkman dinliyordum; ama 2-3 gün sonra dinleyemedim hiçbir şey. ayrıcavbugün türkiye artçı sarsıntı diye bir şeyi biliyorsa o depremde kazındı hafızalarımıza. ilk bu depremle duydum ben.
tabi bir de işin başka bir yönü vardı. insanlar enkaz altında can çekişirken, cenazeler üçer beşer çıkartılırken barlarda eğlenen güruh. baya gündem olmuştu bu hayasızlar o ara. hiç umurlarında değildi ölümler, yaşanan yıkım. bugün deprem sonrası twitter da mizah yapanların aileleri işte bu sığırlar.
devamını gör...
44.
bir tespit.
1999 yılı. cuma günü ile başlayıp, cuma günü ile biten nadide yıllardan birisidir. (cumanın bir kerameti olduğunu söylemiyorum, bu tür yıllar çok nadiren denk gelir.)
deprem ise bu yılın 33. cuma gününden 3 gün 3 saat sonraki 3. dakikası içinde 3 ayrı sallanti ile oldu.
tespit bitti.
1999 yılı. cuma günü ile başlayıp, cuma günü ile biten nadide yıllardan birisidir. (cumanın bir kerameti olduğunu söylemiyorum, bu tür yıllar çok nadiren denk gelir.)
deprem ise bu yılın 33. cuma gününden 3 gün 3 saat sonraki 3. dakikası içinde 3 ayrı sallanti ile oldu.
tespit bitti.
devamını gör...
45.
enkazdan çıktım, daha ötesi ölmekti galiba…
devamını gör...
46.
22. yıl dönümüne iki saatten az kalmış olan, cehennemin kapısı diyebileceğimiz deprem. o kapıdan şöyle bir içeri bakıp, gördüklerimizi unuttuk. cehennemse bizi unutmadı. jeolojik zamanla, bir an içinde yanımızda olacak ve ölenlerimiz şanslı olanlar olacak.
devamını gör...
47.
tam saat 03:02'ydi. çok sıcaktan dolayı uyuyamamıştım. çok korkunçtu. camdan dışarı bakıyordum, apartmanlar birbirine değecek kadar yaklaşıyordu. gökyüzünde ateş topları görmüştüm. çığlıklar falan, çok korkunçtu.
devamını gör...
48.
(bkz: seni şanslı piç)
devamını gör...
49.
çok küçüktüm ama hatırladığım iki şey var. ilki uyurken bir anda kendimi duvar ile yatak arasındaki o küçük boşlukta bulmam, ikincisi ise beni kat kat giydiren annemin elinden çekip "korkma ablacığım, korkma" diye beni kucağında dışarı çıkaran ama kendisi korkudan tir tir titreyen kuzenimin sesi.
devamını gör...
50.
çok fantastik entrylere ev sahipliği yapan efsane başlık. bakınız burası çokomelli, şöyle bir entry var #1061186
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/2tzepgpmlcjcqima-t.jpg)
bir de böyle bakalım aynı entrymize
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/lvtawox787fbl1mv-t.jpg)
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/xlujkulndwcyavjr-t.jpg)
peki ya bu
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/awtxw4sbn7jvk3ap-t.jpg)
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/l1bvtpsvq3pjpna5-t.jpg)
bilemiyorum altan. ya üçgen biçiminde birbirlerine takmışlar; ya da aramızda bir hırsız var ve entry değil anı çalıyor. neden birinin anısını çalarsın ki? hadi çaldın, be vicdansız neden yaşını yazdığı kısmı almadın *
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/2tzepgpmlcjcqima-t.jpg)
bir de böyle bakalım aynı entrymize
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/lvtawox787fbl1mv-t.jpg)
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/xlujkulndwcyavjr-t.jpg)
peki ya bu
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/awtxw4sbn7jvk3ap-t.jpg)
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/08/17/l1bvtpsvq3pjpna5-t.jpg)
bilemiyorum altan. ya üçgen biçiminde birbirlerine takmışlar; ya da aramızda bir hırsız var ve entry değil anı çalıyor. neden birinin anısını çalarsın ki? hadi çaldın, be vicdansız neden yaşını yazdığı kısmı almadın *
devamını gör...
51.
bu afetten sonra üç beş müteahhit yargılanmıştır. yalova belediye başkanları gibi bu felakete göz yuman bir (1) tane bile siyasetçi hüküm giymemiştir.
depremden ağır yara alan yalova'da enkaz kaldırma çalışmaları sürerken, hasarın bu derece ağır olmasına neden olan ihmaller ve vurdumduymazlıklar da bir bir ortaya çıkıyor.
belediye eski başkanı cengiz koçal döneminde imara açılan bataklık alanda yeğeni yalova mimarlar odası başkanı metin koçal'ın diktiği binaların yerle bir olmasının tartışmaları sürerken, yine aynı ailenin mensubu olan yalova belediye başkanı yakup koçal'ın 1993'te yaptığı evlerin de yıkıldığı anlaşıldı.
yakup koçal'ın yıkılan evlerinde sekiz kişi öldü 15 kişi yaralandı. yakup koçal, bu binaları yaparken, dayısı cengiz koçal yalova belediye başkanı'ydı. yakup koçal, 1993'te evlerin kendisi tarafından yapıldığını kabul ederek, "bu doğal bir afettir, üzgünüm" şeklinde konuştu.
endüstri mühendisi olan ve 18 nisan seçimlerinde anap'tan yalova belediye başkanı seçilen yakup koçal'ın 90'lı yılların başında babası turan koçal ile inşaat işleri yaptığı öğrenildi. o yıllarda cumhuriyet caddesi torun han'da büro tutarak inşaat işlerine başlayan baba - oğul koçallar, ilk olarak elmalık köyü yolu üzerinde, kendilerine dededen miras olarak kalan arsanın üzerine konut yapmaya başladı. koçallar'ın her biri 18 daireli olarak yaptıkları iki bloktaki daireler 1993'te taksitle 90 milyon liraya alıcı buldu. o günlerde yakup koçal'dan daire alarak ev sahibi olmanın mutluluğunu yaşayanlar, hiç kuşkusuz bu konutların kendilerine mezar olacağını bilmiyorlardı.
deprem sırasında kocası ağır şekilde yaralanan, kendisi ve çocukları büyük bir şans eseri yara almadan kurtulan ayşe dikal (35), yakup koçal'a lanetler yağdırarak, "bina yapımında incecik demirler kullanılmış, diğer malzeme de çok kalitesiz. evi aldığımız günden bu yana duvarlar sürekli olarak un gibi dökülüyordu. bakın koskoca elmalık yolunda tamamen yıkılan bina sadece bizimki oldu" dedi. yıkılan apartmanın sakinleri yakup koçal'ı mahkemeye vereceklerini söyledi.
yalova belediye başkanı yakup koçal, 90'lı yıllarda bir süre inşaat işleriyle uğraştığını kabul ederek, "o binaları ortaklarımızla birlikte yaptık. ama planını projesini ben hazırlamadım. suçlular araştırılıp bulunur bu doğal bir afettir üzgünüm" şeklinde konuştu.
vicdanım rahat
yalova eski belediye başkanı cengiz koçal da milliyet'e yaptığı açıklamada yalova'da kendi döneminde imara açılan arazi üzerinde yapılan ve depremde yıkılan binalarla ilgili bir sorumluluğu olmadığını iddia etti.
yalova'da üzerinde çok sayıda binanın yıkıldığı hacı murat ovasının imar planlarını 1986 - 89 arasında iller bankası'na yaptırdıklarını belirten koçal, "daha sonra bu planlar belediye meclisi'nden hatırladığım kadarıyla oy birliğiyle ve hiç bir tartışma olmadan geçmiştir. her yerden imar planıyla ilgili onaylar alınmıştır. bu alanın bataklık olduğu söyleniyor. zeminde görülen bir bataklık yoktu. ama toprağın atında balçık zemin varsa onu bilemem" diye konuştu.
koçal, teknik şartlar yerine getirildikten sonra bataklığa bile çok rahat bina yapılabileceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"bu binalar yapılırken zemin emniyet germelerinin yapılması gerekir. bunların sorumluluğu da projeleri yapan mimarlara, fenni mesullere, müteahhitlere aittir. bizim belediye olarak bunları denetleme yetkimiz yoktu. sorumluluk varsa müteahhitlere aittir. belediyede bunları fen işleri daire başkanı imzalar."
yalova'da yaklaşık 30 yıl müteahhitlik yaptığını, 200'e yakın konuta imza attığını ve bunların hiç birinin yıkılmadığını savunan koçal, "10 yıl namusumla belediye başkanlığı yaptım. kaçak yapılara karşı mücadele ettim. vicdanım son derece rahat. sistem depremden sonra bir günah keçisi arıyor ama asıl suçlu sistemin kendisidir" dedi.
koçal, müteahhit yeğeni metin koçal'a hacı murat ovasının imara açılmasını sağlayarak menfaat sağladığı iddiasının doğru olmadığını savunarak yeğeniyle 10 yıldır görüşmediklerini söyledi.
değirmendere'nin veli göçer'i
müteahhit hüseyin çelebi'nin kocaeli'nin şirin tatil beldesi değirmendere'de inşa ettiği yaklaşık 50 bina, tıpkı veli göçer'in çınarcık'taki binaları gibi, inşaatta deniz kumu kullanıldığı için yerle bir oldu, çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı. çelebi'nin kendi oturduğu binada ise bir çatlak bile meydana gelmedi.
çelebi'nin karton gibi yıkılan binalarının enkazından sağ çıkan astsubay metin kapsız, "bu adam onlarca insanın katili. kendisi için sağlam bina yapmış. mal sattığı insanları hiç düşünmemiş" dedi.
kapsız, çelebi'nin inşaatta 14'lük demir yerine 12'lik kullandığını belirterek, "çimentodan da çalmış. yıkanmamış deniz kumu kullanmış. çelebi'nin elinde ölen insanların kanları var. mutlaka yakalanıp, hak ettiği en ağır cezaya çarptırılmalı" diye konuştu.
değirmendere'deki vatandaşlar çelebi'yi yakaladıkları yerde linç edecekleri tehdidinde bulunurken, onlarca insanın ölümüne neden olmakla suçlanan müteahhitin bursa'ya kaçtığı öğrenildi.
çelebi inşaat'ın sahibi olan hüseyin çelebi, uzun yıllardır gölcük'te yaşayan ve tanınan bir isim. gölcük tersane komutanlığı'nda bina keşif dizayn müdürlüğü'nde ofis görevlisi olarak çalışan ve sivil memur olarak emekli olan çelebi, ordu mensuplarının kurduğu kooperatiflerde idari görevlerde bulundu. daha sonra kooperatif müteahhitliğine başlayan çelebi, son altı yılda servetine servet kattı.
çelebi de göçer gibi inşaatlarında yönetmeliklere aykırı oldu halde yıkanmamış deniz kumu kullandı. tuzun asitik etkisi betonu yıpratıyor. kurumuş tuz, suyla karışınca betonda boşluklar meydana geliyor. bir sarsıntı anında bina karton gibi yıkılıyor.
23 ağustos 1999, milliyet.
18 eylül 1999, hürriyet ise nasıl rant üssüne dönüştüğünü yazmış bu afet bölgesinin.
2011 yılında aynı bataklık için kat artışı yapıp daha çok katlı evler dikelim demiş yalova belediyesi yine!
yalovalı, bu olaylarda adı geçen yakup koçal'a bağımsız aday olunca oyları yağdırmış aradan zaman geçtikten sonra. kendisi akp'ye katılıvermiş bir güzel seçildikten sonra. unutmadık , unutmadık...dediğimiz de buraya kadar işte anca.
sonra ne yaşadık biz: 30 ekim 2020 günü, bayraklı'da bataklık üzerine yapılmış binalarda tekrar aynı şeyi. yine üç beş müteahhit...belediye mi? onlara bir şey yok yine!
depremden ağır yara alan yalova'da enkaz kaldırma çalışmaları sürerken, hasarın bu derece ağır olmasına neden olan ihmaller ve vurdumduymazlıklar da bir bir ortaya çıkıyor.
belediye eski başkanı cengiz koçal döneminde imara açılan bataklık alanda yeğeni yalova mimarlar odası başkanı metin koçal'ın diktiği binaların yerle bir olmasının tartışmaları sürerken, yine aynı ailenin mensubu olan yalova belediye başkanı yakup koçal'ın 1993'te yaptığı evlerin de yıkıldığı anlaşıldı.
yakup koçal'ın yıkılan evlerinde sekiz kişi öldü 15 kişi yaralandı. yakup koçal, bu binaları yaparken, dayısı cengiz koçal yalova belediye başkanı'ydı. yakup koçal, 1993'te evlerin kendisi tarafından yapıldığını kabul ederek, "bu doğal bir afettir, üzgünüm" şeklinde konuştu.
endüstri mühendisi olan ve 18 nisan seçimlerinde anap'tan yalova belediye başkanı seçilen yakup koçal'ın 90'lı yılların başında babası turan koçal ile inşaat işleri yaptığı öğrenildi. o yıllarda cumhuriyet caddesi torun han'da büro tutarak inşaat işlerine başlayan baba - oğul koçallar, ilk olarak elmalık köyü yolu üzerinde, kendilerine dededen miras olarak kalan arsanın üzerine konut yapmaya başladı. koçallar'ın her biri 18 daireli olarak yaptıkları iki bloktaki daireler 1993'te taksitle 90 milyon liraya alıcı buldu. o günlerde yakup koçal'dan daire alarak ev sahibi olmanın mutluluğunu yaşayanlar, hiç kuşkusuz bu konutların kendilerine mezar olacağını bilmiyorlardı.
deprem sırasında kocası ağır şekilde yaralanan, kendisi ve çocukları büyük bir şans eseri yara almadan kurtulan ayşe dikal (35), yakup koçal'a lanetler yağdırarak, "bina yapımında incecik demirler kullanılmış, diğer malzeme de çok kalitesiz. evi aldığımız günden bu yana duvarlar sürekli olarak un gibi dökülüyordu. bakın koskoca elmalık yolunda tamamen yıkılan bina sadece bizimki oldu" dedi. yıkılan apartmanın sakinleri yakup koçal'ı mahkemeye vereceklerini söyledi.
yalova belediye başkanı yakup koçal, 90'lı yıllarda bir süre inşaat işleriyle uğraştığını kabul ederek, "o binaları ortaklarımızla birlikte yaptık. ama planını projesini ben hazırlamadım. suçlular araştırılıp bulunur bu doğal bir afettir üzgünüm" şeklinde konuştu.
vicdanım rahat
yalova eski belediye başkanı cengiz koçal da milliyet'e yaptığı açıklamada yalova'da kendi döneminde imara açılan arazi üzerinde yapılan ve depremde yıkılan binalarla ilgili bir sorumluluğu olmadığını iddia etti.
yalova'da üzerinde çok sayıda binanın yıkıldığı hacı murat ovasının imar planlarını 1986 - 89 arasında iller bankası'na yaptırdıklarını belirten koçal, "daha sonra bu planlar belediye meclisi'nden hatırladığım kadarıyla oy birliğiyle ve hiç bir tartışma olmadan geçmiştir. her yerden imar planıyla ilgili onaylar alınmıştır. bu alanın bataklık olduğu söyleniyor. zeminde görülen bir bataklık yoktu. ama toprağın atında balçık zemin varsa onu bilemem" diye konuştu.
koçal, teknik şartlar yerine getirildikten sonra bataklığa bile çok rahat bina yapılabileceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"bu binalar yapılırken zemin emniyet germelerinin yapılması gerekir. bunların sorumluluğu da projeleri yapan mimarlara, fenni mesullere, müteahhitlere aittir. bizim belediye olarak bunları denetleme yetkimiz yoktu. sorumluluk varsa müteahhitlere aittir. belediyede bunları fen işleri daire başkanı imzalar."
yalova'da yaklaşık 30 yıl müteahhitlik yaptığını, 200'e yakın konuta imza attığını ve bunların hiç birinin yıkılmadığını savunan koçal, "10 yıl namusumla belediye başkanlığı yaptım. kaçak yapılara karşı mücadele ettim. vicdanım son derece rahat. sistem depremden sonra bir günah keçisi arıyor ama asıl suçlu sistemin kendisidir" dedi.
koçal, müteahhit yeğeni metin koçal'a hacı murat ovasının imara açılmasını sağlayarak menfaat sağladığı iddiasının doğru olmadığını savunarak yeğeniyle 10 yıldır görüşmediklerini söyledi.
değirmendere'nin veli göçer'i
müteahhit hüseyin çelebi'nin kocaeli'nin şirin tatil beldesi değirmendere'de inşa ettiği yaklaşık 50 bina, tıpkı veli göçer'in çınarcık'taki binaları gibi, inşaatta deniz kumu kullanıldığı için yerle bir oldu, çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı. çelebi'nin kendi oturduğu binada ise bir çatlak bile meydana gelmedi.
çelebi'nin karton gibi yıkılan binalarının enkazından sağ çıkan astsubay metin kapsız, "bu adam onlarca insanın katili. kendisi için sağlam bina yapmış. mal sattığı insanları hiç düşünmemiş" dedi.
kapsız, çelebi'nin inşaatta 14'lük demir yerine 12'lik kullandığını belirterek, "çimentodan da çalmış. yıkanmamış deniz kumu kullanmış. çelebi'nin elinde ölen insanların kanları var. mutlaka yakalanıp, hak ettiği en ağır cezaya çarptırılmalı" diye konuştu.
değirmendere'deki vatandaşlar çelebi'yi yakaladıkları yerde linç edecekleri tehdidinde bulunurken, onlarca insanın ölümüne neden olmakla suçlanan müteahhitin bursa'ya kaçtığı öğrenildi.
çelebi inşaat'ın sahibi olan hüseyin çelebi, uzun yıllardır gölcük'te yaşayan ve tanınan bir isim. gölcük tersane komutanlığı'nda bina keşif dizayn müdürlüğü'nde ofis görevlisi olarak çalışan ve sivil memur olarak emekli olan çelebi, ordu mensuplarının kurduğu kooperatiflerde idari görevlerde bulundu. daha sonra kooperatif müteahhitliğine başlayan çelebi, son altı yılda servetine servet kattı.
çelebi de göçer gibi inşaatlarında yönetmeliklere aykırı oldu halde yıkanmamış deniz kumu kullandı. tuzun asitik etkisi betonu yıpratıyor. kurumuş tuz, suyla karışınca betonda boşluklar meydana geliyor. bir sarsıntı anında bina karton gibi yıkılıyor.
23 ağustos 1999, milliyet.
18 eylül 1999, hürriyet ise nasıl rant üssüne dönüştüğünü yazmış bu afet bölgesinin.
2011 yılında aynı bataklık için kat artışı yapıp daha çok katlı evler dikelim demiş yalova belediyesi yine!
yalovalı, bu olaylarda adı geçen yakup koçal'a bağımsız aday olunca oyları yağdırmış aradan zaman geçtikten sonra. kendisi akp'ye katılıvermiş bir güzel seçildikten sonra. unutmadık , unutmadık...dediğimiz de buraya kadar işte anca.
sonra ne yaşadık biz: 30 ekim 2020 günü, bayraklı'da bataklık üzerine yapılmış binalarda tekrar aynı şeyi. yine üç beş müteahhit...belediye mi? onlara bir şey yok yine!
devamını gör...
52.
unutamadığımız kıyamet gibi bir gün. allah bir daha yaşatmasın. allah bir daha yaşatmasın tamam dua edelim ama, bir daha da öyle çürük, bakımsız, depreme dayanıksız binalar yapılmasın, depremlerde toplanma alanlarına koca koca binalar dikilmesin. depremdir olur ama biz önlemimizi alırsak bu kadar büyük kayıplar ve travmalar yaşamayaız.
99 depreminin bir diğer acı sonucu da o yıllardan sonra ülkede özellikle istanbul civarında panik bozukluk (panik atak) benzeri anksiyete bozukluklarının ve travma sonrası stres bozukluğunun çok sık görülür olmasıydı. yıllarca bu konu üzerinde çalışmalar yaptık. gerçekten çok zor durum. herkese geçmiş olsun.
99 depreminin bir diğer acı sonucu da o yıllardan sonra ülkede özellikle istanbul civarında panik bozukluk (panik atak) benzeri anksiyete bozukluklarının ve travma sonrası stres bozukluğunun çok sık görülür olmasıydı. yıllarca bu konu üzerinde çalışmalar yaptık. gerçekten çok zor durum. herkese geçmiş olsun.
devamını gör...
53.
17 ağustos 1999, saat 03:02
"sesimi duyan var mı?"
unutulmayandır, unutulmamalıdır unutturulmamalıdır.
artık alın be allah'ın belaları şu tedbirleri! allah yani tanrı resmen adım adım fragman gösteriyor bize.
van depremi, elazığ depremi, izmir depremi, orman yangınları, sel felaketleri.
imamoğlu başkan ve ibb'yi tenzih ediyorum. yeter oğlum, cidden yeter! buramıza kadar geldi be.
ulan ne rantmış be kardeşim. yiye yiye bitiremediniz.
oğlum bir şey diyeyim mi? öleceksiniz. umarım en kısa zamanda olur ama geç de öleceksiniz.
5 metrekare alana girecen sonunda. oraya para kabul edilmiyor canım benim. bu dünya ne sana, ne de bana kalmaz. tamam mı uzun? çetene hiç kalmaz. o kadar iticisiniz ve vicdan yoksunusunuz ki, tema bile çetenin başlarından birisinin bağışını iade etti. göstermelik şovlarınız bile geçmiyor artık. siz koymaya devam tabii. neye koyduğunuzu siz iyi bilirsiniz.
hastaneler sizde, toki sizde, otoyollar sizde, yerli araba sizde, tüm piyasa'nın %90'ı sizde, mega projeler sizde.
abicim her şeyin de bir sınırı var. akıllı hırsız bile tadında çalar ki, ayılmasın kimse. bunlar bayağı aleni hırsız. uzun olan, hırsızın ağa babası ele o var ya o. vergi bile kaçırıyor. uzunsa, hırsızdır zaten. (bkz: mann adası)
%99.99 günah sizde.
zira şehir ve çevre planlaması doğal afetlere göre değil, ranta göre yapılıyor. zaten doğa, evrene karşı kırmızı alama geçtiği yerde biz de tedbir almak yerine olası bir felaketi daha da felaket yapacak işlerle uğraşıyoruz. (bkz: kanal istanbul)
gelecek nesillere de bilinç de vermiyoruz doğal afetler konusunda. ulan eskiden okullarda yalandan bile olsa deprem, yangın tatkibatları yapılırdı. şimdi o da yok.
bu kafayla biz gölcük depremlerinden bile beterlerini görürüz maalesef. akıllanmamız dileğiyle. hedef 2023. tek umudum o.
100. yıl ya, heh orada artık kısa forvete geçeceğiz, uzun forvetle olmuyor işte. 20 yıldır olmuyor yani. günümüz futbolu da, basketbolu da, dünyası da değişiyor.
evet burada da siyaset. siyasetin değmediği yer mi var güzel kardeşim? varsa bana anlat, zira ben bilmiyorum.
insan ölüyor, ötesi yok.
"sesimi duyan var mı?"
unutulmayandır, unutulmamalıdır unutturulmamalıdır.
artık alın be allah'ın belaları şu tedbirleri! allah yani tanrı resmen adım adım fragman gösteriyor bize.
van depremi, elazığ depremi, izmir depremi, orman yangınları, sel felaketleri.
imamoğlu başkan ve ibb'yi tenzih ediyorum. yeter oğlum, cidden yeter! buramıza kadar geldi be.
ulan ne rantmış be kardeşim. yiye yiye bitiremediniz.
oğlum bir şey diyeyim mi? öleceksiniz. umarım en kısa zamanda olur ama geç de öleceksiniz.
5 metrekare alana girecen sonunda. oraya para kabul edilmiyor canım benim. bu dünya ne sana, ne de bana kalmaz. tamam mı uzun? çetene hiç kalmaz. o kadar iticisiniz ve vicdan yoksunusunuz ki, tema bile çetenin başlarından birisinin bağışını iade etti. göstermelik şovlarınız bile geçmiyor artık. siz koymaya devam tabii. neye koyduğunuzu siz iyi bilirsiniz.
hastaneler sizde, toki sizde, otoyollar sizde, yerli araba sizde, tüm piyasa'nın %90'ı sizde, mega projeler sizde.
abicim her şeyin de bir sınırı var. akıllı hırsız bile tadında çalar ki, ayılmasın kimse. bunlar bayağı aleni hırsız. uzun olan, hırsızın ağa babası ele o var ya o. vergi bile kaçırıyor. uzunsa, hırsızdır zaten. (bkz: mann adası)
%99.99 günah sizde.
zira şehir ve çevre planlaması doğal afetlere göre değil, ranta göre yapılıyor. zaten doğa, evrene karşı kırmızı alama geçtiği yerde biz de tedbir almak yerine olası bir felaketi daha da felaket yapacak işlerle uğraşıyoruz. (bkz: kanal istanbul)
gelecek nesillere de bilinç de vermiyoruz doğal afetler konusunda. ulan eskiden okullarda yalandan bile olsa deprem, yangın tatkibatları yapılırdı. şimdi o da yok.
bu kafayla biz gölcük depremlerinden bile beterlerini görürüz maalesef. akıllanmamız dileğiyle. hedef 2023. tek umudum o.
100. yıl ya, heh orada artık kısa forvete geçeceğiz, uzun forvetle olmuyor işte. 20 yıldır olmuyor yani. günümüz futbolu da, basketbolu da, dünyası da değişiyor.
evet burada da siyaset. siyasetin değmediği yer mi var güzel kardeşim? varsa bana anlat, zira ben bilmiyorum.
insan ölüyor, ötesi yok.
devamını gör...
54.
ben o zaman hayatta bile değildim ama yaşayanlar enkaz altında kalanları, şehrin ceset koktuğunu söylediğinde depremden korktum. öyle çok ölen var ki kaç gün olmuş ve artık kokmuşlar. ne acı.
devamını gör...
55.
biz bu zaman silivrideydik. annem daha genç,toy benimle yalnız başına depreme yakalandı. oldugu yerden kim bilir kaç km uzak.. büyük bir ses duydugumu hatırlıyorum uykumun arasında. öyle böyle değil. sonra yere düşen eşyaların sesleri. annemin korkuyla eve hırsız mı girdi diye panikle babamı araması. deprem oluyor diyor o ara annem sallanıyor bi an duraksayıp bana bakıyor ,ağlıyor. babam çocuğu koru üstüne kapan bir şey yap senden çok uzak panik yapma geliyorum diyor. annem anneannemle konuşuyor ne yapacagım ne yapacagım bitmiyor mu diyor. ama sonra bitiyor. annem yanımda sürekli kontrol ediyor beni. komşular geliyor. komşularla konuşuyorlar yan tarafta ne var ne yok devrilmiş. insanlar çıkmışlar dışarıya. sanki her şey bir o kadar çabuk ve bir o kadar da yavaş akıyor. benim öylesine uykum var ki. olanları yarım yamalak gözlerimi açmaya çalışıp tekrar uyurken hatırlıyorum. sanki biraz zaman geçiyor çünkü aydınlık artık hava. babam geliyor tamam geçti deprem bir şey yok sen yine de kızı al bahçeye çıkın diyor. uyandıramıyorum ki diyor annem eli ayagı titriyor halen. 24 yaşında.. babam kucağına alıyor beni anneminde elinden tutuyor apar topar çıkıyoruz bahçeye ve etrafa bakıyoruz. bizim bahçede duruyoruz öylece. komşu bize su getiriyor. çay yapıyor dışarıda. ne oldugunu soruyorum ilk defa o zaman. komşumuz öğretmen. anlatıyor. deprem oldu yer sarsıldı ve herkes bir şey olmasın diye dışarı çıktı. sonra babama dönüyor diyor birçok ev yıkılmış. haber alınamayanlar var. ortalık çok karıştı ne yapacagız diyor. babamın suratı değişiyor. çünkü istanbul şişliden silivriye uyandıgından itibaren 40 dakika içerisinde gelmiş. belli ki bazı yıkımları görmüş. sonra konuşuruz şimdi çocuk var kucağımda diyor. gel konuşalım diyor çay yaptım içeriz sıcak sıcak.
sonraları öğreniyoruz babam deprem oldugu anda evden korkuyla çıkıyor. sonra anahtarı almadıgını hatırlıyor ama donuyla kala kalmış. biniyor arabasına gidiyor anneanneme üstüne bir şeyler alsın diye. onları kontrol ediyor çıkıyor bize geliyor. hepsi 40 dakika içinde oluyor.
o gün ben belki uykulu, algılamayan çocuklardan biriydim ama annemin o anlık sallanırken bana bakıp gözlerinden yaşlar süzülmesini hiç unutamam.
o acı günde çok insan çok ev kaybedildi. çok muhtaç kaldı insanlar. halen izlediğimde gözlerim dolar. yapılan fedakarlıklar asla unutulmaz.
yapılan yanlışlarda.. ben bugün kayıp vermiş insanlara bir kez daha baş sağlığı dilemek istiyorum.
allah rahmet eylesin.
sonraları öğreniyoruz babam deprem oldugu anda evden korkuyla çıkıyor. sonra anahtarı almadıgını hatırlıyor ama donuyla kala kalmış. biniyor arabasına gidiyor anneanneme üstüne bir şeyler alsın diye. onları kontrol ediyor çıkıyor bize geliyor. hepsi 40 dakika içinde oluyor.
o gün ben belki uykulu, algılamayan çocuklardan biriydim ama annemin o anlık sallanırken bana bakıp gözlerinden yaşlar süzülmesini hiç unutamam.
o acı günde çok insan çok ev kaybedildi. çok muhtaç kaldı insanlar. halen izlediğimde gözlerim dolar. yapılan fedakarlıklar asla unutulmaz.
yapılan yanlışlarda.. ben bugün kayıp vermiş insanlara bir kez daha baş sağlığı dilemek istiyorum.
allah rahmet eylesin.
devamını gör...
56.
asla unutamayacağımız doğal afet.
tabii ki doğal afet değil o çürük binalar öldürdü binlerce insanı. o kadar kötü bir geceydi ki! daha çocuktuk tam kavrayamıyorduk ama insanların çığlıkları, ağlamaları şimdi bile kulağıma gelebiliyor. inanılmaz bir insanlık dramı yaşandı o gün. ölenler, yaralananlar ve hatta ölülerin eşyalarını çalmak için bekleyen akbabalar... bu kadar da olur mu diyorsunuz ama oluyor işte. insanların ne kadar iğrençleşebileceğini görüyorsunuz. tabi her şeye rağmen yardım etmek için canla başla çalışan insanlar da vardı, böyle insanlar hep vardır.
bir daha böyle bir günü yaşamayız umarım. sözlükte de depremden dolayı hayatını kaybeden yakınları olanlara baş sağlığı diliyorum.
tabii ki doğal afet değil o çürük binalar öldürdü binlerce insanı. o kadar kötü bir geceydi ki! daha çocuktuk tam kavrayamıyorduk ama insanların çığlıkları, ağlamaları şimdi bile kulağıma gelebiliyor. inanılmaz bir insanlık dramı yaşandı o gün. ölenler, yaralananlar ve hatta ölülerin eşyalarını çalmak için bekleyen akbabalar... bu kadar da olur mu diyorsunuz ama oluyor işte. insanların ne kadar iğrençleşebileceğini görüyorsunuz. tabi her şeye rağmen yardım etmek için canla başla çalışan insanlar da vardı, böyle insanlar hep vardır.
bir daha böyle bir günü yaşamayız umarım. sözlükte de depremden dolayı hayatını kaybeden yakınları olanlara baş sağlığı diliyorum.
devamını gör...
57.
o sene 15 yaşındaydım. kocaeli'nin derince ilçesindeydim. söyleyeceklerim bu kadar.
devamını gör...
58.
yaşandığı anda babam hariç ailecek adana'da olduğumuz ve bu derin toplumsal travmanın muhabbeti her açıldığında kendimi hep biraz dışarıda ve belki suçlu hissettiğim feci hadisedir. çünkü böyle bir olayı dışarıdan izlemiş birinin hikayesi ile olayı yaşamış birisininki karşılaştırılamaz ama yine de anlatayım.
9 yaşındaydım. o sabah televizyonlardan gelip bütün mahallede yankılanan arama kurtarma çalışmalarının "sesimi duyan var mı?" seslenmeleri ve kayıp yakınlarının ağlamaları ile uyandım. ekranda gördüklerim beynimde çoktan istanbul'daki canım babamı ve arkadaşlarımı enkaz altına sokmuştu. yıkılan binalar, kepçelerin taşıdığı molozlar, ne yapacağını bilmeyen ortada kaygılı dolaşan insanlar, dolaşamayanlar (ölmüş olanlar), bir mahşer yeri canlandırılıyordu sanki tiyatroda, inanması güçtü. hatlara ulaşmak çok zor olsa da başardık. neyse ki sevdiklerim iyiydiler ve bu haber ekran başında buz gibi donmuş beni biraz olsun eritmişti.
bunun bir doğal afet olduğunu anlamıştı çocuk aklım bu tamamdı ama bu kadar insan, anılar, yuvalar sadece bu sebepten mi ölmüştü? işini doğru yapmayan, kendinden başkasını düşünmeyen, açgözlü ve para düşkünü insanlar da olabilir miydi sebep? tabi ki olabilirdi, yine bir doğal felaket insanın nasıl bir varlık olduğunu bize hatırlatmış, seçimlerinin nelere mal olacağını bize göstermiş ve insanı kendi gerçeği ile yüz yüze getirmişti..
9 yaşındaydım. o sabah televizyonlardan gelip bütün mahallede yankılanan arama kurtarma çalışmalarının "sesimi duyan var mı?" seslenmeleri ve kayıp yakınlarının ağlamaları ile uyandım. ekranda gördüklerim beynimde çoktan istanbul'daki canım babamı ve arkadaşlarımı enkaz altına sokmuştu. yıkılan binalar, kepçelerin taşıdığı molozlar, ne yapacağını bilmeyen ortada kaygılı dolaşan insanlar, dolaşamayanlar (ölmüş olanlar), bir mahşer yeri canlandırılıyordu sanki tiyatroda, inanması güçtü. hatlara ulaşmak çok zor olsa da başardık. neyse ki sevdiklerim iyiydiler ve bu haber ekran başında buz gibi donmuş beni biraz olsun eritmişti.
bunun bir doğal afet olduğunu anlamıştı çocuk aklım bu tamamdı ama bu kadar insan, anılar, yuvalar sadece bu sebepten mi ölmüştü? işini doğru yapmayan, kendinden başkasını düşünmeyen, açgözlü ve para düşkünü insanlar da olabilir miydi sebep? tabi ki olabilirdi, yine bir doğal felaket insanın nasıl bir varlık olduğunu bize hatırlatmış, seçimlerinin nelere mal olacağını bize göstermiş ve insanı kendi gerçeği ile yüz yüze getirmişti..
devamını gör...
59.
bugün yıldönümü olan yaklaşık 18 bin kişinin hayatını kaybettiği depremdir. üzerinden geçen 22 yıla rağmen istanbul depreme dayanıksız yapılarla doludur. umarım tekrarı yaşanmaz.
devamını gör...
60.
bu sabah haberlerde gördüğüm kadarıyla asrın felaketi olarak nitelendirilen, hala insanların yüreğini titreten ve binlerce insanı buruk bırakan depremdir. beklenen marmara (istanbul) depremini nasıl nitelendirecekler onu da çok merak ediyorum zira o günden bugüne değişen tek şey bölgedeki nüfus artışı . deprem gerçeğini hep unutuyoruz ve bu her seferinde daha büyük acı olarak dönüyor hepimize. kaçınılmaz sona adım adım yaklaşıyoruz ve bu durum beni bi' hayli korkutuyor.
devamını gör...
"17 ağustos 1999 gölcük depremi" ile benzer başlıklar
gölcük
3