21.
avrupanın aydınlanması incili latinceden çevirmesiyle başladı. din eğer bir zümrenin tekelinde olursa çok tehlikeli olabilir. haliyle her kutsal metin onu okuyanın anlayabileceği dile çevrilmelidir. bakın orjinali de olsun demiyorum, sadece senin anlayacağın şekilde yazılıp yanına sağına soluna orjinalini iliştirmeden yapılmalı bu işlem. ancak o zaman okuduğunu anlamaya başlar insanlar ve ancak o zaman onlara anlatılanla aslında olanın farklı olduğunu anlayabilirler.
bu niyeyse sadece islam dininde yok. incil bütün dillere çevrildi, tevrat aynı şekilde çevrildi (çevrilse de talep yok gerçi) bir tek kuran saçma salak yanına minicik minicik yazılarla çevrildi. (kuran saçma salak değil, yanındaki ufacık yazılar saçma) çevir adam gibi onu da arapçası olmadan. okusun herkes, anlasın. ne diyor bu kitap diye sorsam sözüm onu yüzde 99 u müslüman olan ülkede yüzde 9 çıkmaz cevap verebilecek olan.
bu niyeyse sadece islam dininde yok. incil bütün dillere çevrildi, tevrat aynı şekilde çevrildi (çevrilse de talep yok gerçi) bir tek kuran saçma salak yanına minicik minicik yazılarla çevrildi. (kuran saçma salak değil, yanındaki ufacık yazılar saçma) çevir adam gibi onu da arapçası olmadan. okusun herkes, anlasın. ne diyor bu kitap diye sorsam sözüm onu yüzde 99 u müslüman olan ülkede yüzde 9 çıkmaz cevap verebilecek olan.
devamını gör...
22.
hiçbir dinin ruhban sınıfı o dinin kutsal metinlerinin o dinin inananlarının dilinden okunmasını, anlaşılmasını istemez. kafalara takılan bir şey olduğunda kendilerine sorulmasını isterler. bu sadece x dini için geçerli değil. her din için böyle. protestanlık diye bir mezhebin ortaya çıkış sebebi demeyelim de nedenlerinden biri de budur zaten.
ancak, biz nasıl kariyerimiz gereği ingilizce öğreniyorsak, zevkine ispanyolca öğreniyorsak bir dinin inananı da o dinin dilini bence öğrenmeli. fakat bu o dinin kutsal metinlerini tekerleme gibi makamla söylemek olarak anlaşılmasın. çünkü türkiye'de bunu diyince böyle anlaşılıyor. türkiye'de kaç tane müslüman vardır acaba islam dinini derinlemesine öğrenmek için 7.yy hicaz'ında konuşulmuş kureyş arapçasını öğrenmeye çalışan?
ancak, biz nasıl kariyerimiz gereği ingilizce öğreniyorsak, zevkine ispanyolca öğreniyorsak bir dinin inananı da o dinin dilini bence öğrenmeli. fakat bu o dinin kutsal metinlerini tekerleme gibi makamla söylemek olarak anlaşılmasın. çünkü türkiye'de bunu diyince böyle anlaşılıyor. türkiye'de kaç tane müslüman vardır acaba islam dinini derinlemesine öğrenmek için 7.yy hicaz'ında konuşulmuş kureyş arapçasını öğrenmeye çalışan?
devamını gör...
23.
eğer tanrı sadece tek bir dil biliyorsa büyük sorun var demektir. tanrı tek bir dille kulları ile iletişimde bulunmaz, bulunamaz mantiken ama bizim softa takımı için tanrı sanki ilk okul öğrencisi olduğundan, inatla arapçada arapça diye tuttururlar. korkmayın sayın softalar tanrı sizin gibi gerizakalı değil duanızı istediğiniz dilde edin ibatenizi edin tanrı onu anlar bilir ve muamelesini eder.
devamını gör...
24.
sanki 5 vakit namazınızı kılıyorsunuzda türkçesi kaldı.
devamını gör...
25.
moderatör arkadaşlardan rica ediyorum bu başlık düzenlenmesin! ana dil yerine anadil yazan birinin, böyle bir konuya girmesi lütfen ibret olarak burada dursun.
başlığı foruma çevirmek istemezdim.
din, insanlara birlik ve beraberliği öğütler bu yüzden herkesin kullanacağı ortak bir dil vardır.
sen şimdi burada türkçe, bir başkası italya'da italyanca, almanya'da almanca ezan okunsun dersen hac zamanında okunan ezan için bu nedir diye bakarsın, sen burada fatiha süresini okursan, kürt olan kürtçe okunsun, alman olan almanca okunsun derse o din önce ülken içinde ardından tüm dünya üzerinde yok olur.
başlığı foruma çevirmek istemezdim.
din, insanlara birlik ve beraberliği öğütler bu yüzden herkesin kullanacağı ortak bir dil vardır.
sen şimdi burada türkçe, bir başkası italya'da italyanca, almanya'da almanca ezan okunsun dersen hac zamanında okunan ezan için bu nedir diye bakarsın, sen burada fatiha süresini okursan, kürt olan kürtçe okunsun, alman olan almanca okunsun derse o din önce ülken içinde ardından tüm dünya üzerinde yok olur.
devamını gör...
26.
afrika'nın bin çeşit dili olan ülkelerinde gezerken, bir camide imamın aynı senin bildiğin ayetleri okuyup namaz kıldırması güzel oluyor.
istesekte istemesekte artık islam ümmetinin ibadet dili olmuştur ve ibadet sırasında ne dediğini merak edenler kuranı kerim meali açıp türkçesini okuyabilir yada başka islami kitaplara bakabilirler.
istesekte istemesekte artık islam ümmetinin ibadet dili olmuştur ve ibadet sırasında ne dediğini merak edenler kuranı kerim meali açıp türkçesini okuyabilir yada başka islami kitaplara bakabilirler.
devamını gör...
27.
daha çok huzur veren ibadettir. namazlarımı türkçe kılmaya başladığımdan beri daha istekliyim, inanılmaz bir huzur duyuyorum. tanrı kabul etsin.
devamını gör...
28.
aynı dine mensup ermenilerin, yunanların, süryanilerin, marunilerin ve arap hristiyanların yaptıkları ibadet türüdür. aleviler de yapıyor. demek ki namümkün değilmiş.
devamını gör...
29.
ibadet dille değil, gönülle olur kalple olur. edeni bağlar etmeyeni ırgalamaz.
devamını gör...
30.
ülkemizdeki müslümanların neredeyse tamamının hanefi mezhebine mensup olduğunu göz önünde bulundurursak bu konuya da imam ebu hanife üzerinden delil getirmek en mantıklısı olacaktır diye düşünuyorum.
imam ebu hanife'ye göre kuran lafız olarak, yani arapça olarak değil, mana olarak kuran idi. bu nedenle de arapça okunduğu gibi farsça da -dolayısıyla türkçe de- okunabilirdi. bir insan arapça'yı bilse de kendi dilinde ibadet edebilirdi. imam ebu hanife bu fikrini ise bizzat peygamber dönemine dayandırıyordu. iranlılar, hz. muhammet'in arkadaşlarından selman-ı farisi'ye bir mektup yazmışlar ve arapçayı bilmediklerini, namazda okumak üzere kendilerine fatiha suresini farsçaya tercüme etmesini istemişlerdi. bunun üzerine selman-ı farisi de fatiha'yı farsçaya çevirerek gönderdi. iranlılar bunu namazlarında okudular. bu bilgi, hanefi ekolünün en güvenilir kaynaklarında sıklıkla ifade edilir.
islamı arap dini olarak gören çevreler, imam ebu hanife'nin bu görüşlerinden rahatsız oldukları için onun ölümünün hemen ardından onun ağzıyla bu fikri yok etmeye çalışmışlardır. nuh ibni meryem, ebu hanife öldükten sonra "onun bu görüşünden vazgeçtiğini" onun ağzıyla rivayet etmiştir. müslümanlar bu rivayete dört elle sarılmış ve çeviri ile namaz kılınamayacağını büyük bir şiddetle savunmaya başlamışlardır. halbuki nuh ibni meryem, ebu hanife'den önce hadis bilginleri tarafından bizzat hz. muhammet'in ağzıyla hadis uydurduğu için "kazip" yani yalancı olarak belirlenmiştir. ebu hanife bu görüşünden hiçbir zaman ayrılmamıştır. onun iki önemli talebesi olan ebu yusuf ve ebu muhammet'in görüşleri de : "namazı arapça bilen arapça kılar, arapça bilmeyen ise kendi dilinde kılabilirdi." şeklindedir.
burada şunu ifade etmek gerekir ki, arapçayı bilmekten kasıt o lisanı bilmektir. yoksa o dilin anlamını idrak etmeden okunuşunu bilmek, arapça bilmek manasına gelmez.
diğer bazı islam kaynaklarında da bu konu ile ilgili bir çok deliller vardır. tahavi şerhi'nin 217. sayfasında ve hazin tefsirinin 725. sayfasında kısaca anadilde ibadet mümkündür denmektedir.
tanrı, insanlığa sayfalar ve harfler değil mana indirmiştir. arap milliyetçiliği üzerinden islamı yorumlayan gelenek namazın bütün dünyada arapça kılınmasının onu evrenselleştirdiğini iddia etse de bu tanrı ile iletişim kurma noktasında arap olmayanlar için sadece bir prangadır.
islam ve ona ait ritüelleri evrenselleştirmenin tek yolu bütün insanların hz. muhammet'in anlattığı tek tanrıya anladıkları dil ile seslenmeleridir. ülkemizde, ulu önder mustafa kemal atatürk'ün dinde aydınlanma hareketi olarak niteleyebileceğimiz kuran'ın,hadislerin ve ezanın türkçeleştirilmesi devrimlerinin sadece 20 yıl kadar hayatta kalmasıyla milletimiz tanrı ile arasına tekrar arapçayı dolayısıyla hurafeleri, sahte şeyhleri koymuştur.
ayrıntı için de (bkz: islam’ın dili arapça mıdır sorunsalı)
imam ebu hanife'ye göre kuran lafız olarak, yani arapça olarak değil, mana olarak kuran idi. bu nedenle de arapça okunduğu gibi farsça da -dolayısıyla türkçe de- okunabilirdi. bir insan arapça'yı bilse de kendi dilinde ibadet edebilirdi. imam ebu hanife bu fikrini ise bizzat peygamber dönemine dayandırıyordu. iranlılar, hz. muhammet'in arkadaşlarından selman-ı farisi'ye bir mektup yazmışlar ve arapçayı bilmediklerini, namazda okumak üzere kendilerine fatiha suresini farsçaya tercüme etmesini istemişlerdi. bunun üzerine selman-ı farisi de fatiha'yı farsçaya çevirerek gönderdi. iranlılar bunu namazlarında okudular. bu bilgi, hanefi ekolünün en güvenilir kaynaklarında sıklıkla ifade edilir.
islamı arap dini olarak gören çevreler, imam ebu hanife'nin bu görüşlerinden rahatsız oldukları için onun ölümünün hemen ardından onun ağzıyla bu fikri yok etmeye çalışmışlardır. nuh ibni meryem, ebu hanife öldükten sonra "onun bu görüşünden vazgeçtiğini" onun ağzıyla rivayet etmiştir. müslümanlar bu rivayete dört elle sarılmış ve çeviri ile namaz kılınamayacağını büyük bir şiddetle savunmaya başlamışlardır. halbuki nuh ibni meryem, ebu hanife'den önce hadis bilginleri tarafından bizzat hz. muhammet'in ağzıyla hadis uydurduğu için "kazip" yani yalancı olarak belirlenmiştir. ebu hanife bu görüşünden hiçbir zaman ayrılmamıştır. onun iki önemli talebesi olan ebu yusuf ve ebu muhammet'in görüşleri de : "namazı arapça bilen arapça kılar, arapça bilmeyen ise kendi dilinde kılabilirdi." şeklindedir.
burada şunu ifade etmek gerekir ki, arapçayı bilmekten kasıt o lisanı bilmektir. yoksa o dilin anlamını idrak etmeden okunuşunu bilmek, arapça bilmek manasına gelmez.
diğer bazı islam kaynaklarında da bu konu ile ilgili bir çok deliller vardır. tahavi şerhi'nin 217. sayfasında ve hazin tefsirinin 725. sayfasında kısaca anadilde ibadet mümkündür denmektedir.
tanrı, insanlığa sayfalar ve harfler değil mana indirmiştir. arap milliyetçiliği üzerinden islamı yorumlayan gelenek namazın bütün dünyada arapça kılınmasının onu evrenselleştirdiğini iddia etse de bu tanrı ile iletişim kurma noktasında arap olmayanlar için sadece bir prangadır.
islam ve ona ait ritüelleri evrenselleştirmenin tek yolu bütün insanların hz. muhammet'in anlattığı tek tanrıya anladıkları dil ile seslenmeleridir. ülkemizde, ulu önder mustafa kemal atatürk'ün dinde aydınlanma hareketi olarak niteleyebileceğimiz kuran'ın,hadislerin ve ezanın türkçeleştirilmesi devrimlerinin sadece 20 yıl kadar hayatta kalmasıyla milletimiz tanrı ile arasına tekrar arapçayı dolayısıyla hurafeleri, sahte şeyhleri koymuştur.
ayrıntı için de (bkz: islam’ın dili arapça mıdır sorunsalı)
devamını gör...
31.
burada üzerine yazacak inanılmaz bir maden var ama yazmayı düşünmüyorum zira gerek yok. ben zaten kuran da okumam namaz da kılmam. ibadet edenlerin ibadetlerini de allah kabul etsin diye dua edelim. dua edenler bizim için de dua etsinler.
devamını gör...
32.
yav yapmayın etmeyin, camilerde yer kalmaz.
devamını gör...
33.
devamını gör...
34.
islam'ı araplık olarak sunan arapların da yardımıyla türkçe tanrı sözcüğünü kullanmaya bile tırsan halkımızın bağnaz kesimi "sümme haşa!" diyerek konuyu "şeytan işi"ne kadar getirebileceğine inandığım, uygulaması bu zihniyet varlığını sürdürdükçe olanaksız olan durumdur ne yazık ki.
devamını gör...
35.
bir şarkıcının şarkı çıkardığını düşünün.
şarkıyı söylerken anlamını bilerek söylemek çok güzeldir. söylerken ne dediğini bilirsin
ancak şarkıyı kendi diline çevirmeye kalkarsan şarkının ne melodisi kalır ne de ritmi. bu da şarkının amacından sapmasına sebep olur.
ayrıca her dilin kendine göre edebi sanatı vardır; mesela istiklal marşındaki "ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar" dizesinin iki anlamı vardır, sen bunu kendi diline çevirirken hangi anlamıyla çevireceksin?
kur'an'ın 7 farklı anlamı olduğu söylenir. katman katman 7 farklı anlam. batini ilimler, tasavvufi yorumlar..?
hepsini yok etmiş olursun kendi diline çevirirsen. sana türkçesini okuma demiyoruz, oku ama hikmeti orijinal dilinde.
ayrıca hac ve umre gibi ibadetlerde farklı farklı milletler olduğu için namaz esnasında sorun olmasına sebep olurdu.
sadece hac ve umrede de değil, mesela kalktınız bosna hersek ziyaretine gittiniz. camiiye girip namaza durduğunuzda hiçbir şeyi anlamazdınız.
nasıl ki dünyada ingilizce kullanmak hayatı kolaylaştırıyor, kuran da ibadet dilini kolaylaştırıyor.
bu yüzden bir şeyi savunurken arkasını önünü düşünmek gerkiyor.
şarkıyı söylerken anlamını bilerek söylemek çok güzeldir. söylerken ne dediğini bilirsin
ancak şarkıyı kendi diline çevirmeye kalkarsan şarkının ne melodisi kalır ne de ritmi. bu da şarkının amacından sapmasına sebep olur.
ayrıca her dilin kendine göre edebi sanatı vardır; mesela istiklal marşındaki "ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar" dizesinin iki anlamı vardır, sen bunu kendi diline çevirirken hangi anlamıyla çevireceksin?
kur'an'ın 7 farklı anlamı olduğu söylenir. katman katman 7 farklı anlam. batini ilimler, tasavvufi yorumlar..?
hepsini yok etmiş olursun kendi diline çevirirsen. sana türkçesini okuma demiyoruz, oku ama hikmeti orijinal dilinde.
ayrıca hac ve umre gibi ibadetlerde farklı farklı milletler olduğu için namaz esnasında sorun olmasına sebep olurdu.
sadece hac ve umrede de değil, mesela kalktınız bosna hersek ziyaretine gittiniz. camiiye girip namaza durduğunuzda hiçbir şeyi anlamazdınız.
nasıl ki dünyada ingilizce kullanmak hayatı kolaylaştırıyor, kuran da ibadet dilini kolaylaştırıyor.
bu yüzden bir şeyi savunurken arkasını önünü düşünmek gerkiyor.
devamını gör...
36.
anadilde konuşan tanrı'nin kullarina lütfu...
devamını gör...
37.
devamını gör...
38.
doğru olandır, daha bir kere şunu tersini savunanlardan mantıklı bir açıklama gelmedi. türkün ülkesinde arapça ibadet edilmez.
devamını gör...
39.
ana dilde ibadet (ana ibadetler için, yoksa sıradan dualar için değil elbette) isteyenlerin ibadetin ne olduğu hakkında zerre fikir sahibi olmadıklarını söyleme fırsatı sunmasından dolayı şükranlarımı ileteceğim başlıktır.
nev zuhur bir şeydir ana dilde ibadet efenim. ibadetin ruhuna terstir.
nev zuhur bir şeydir ana dilde ibadet efenim. ibadetin ruhuna terstir.
devamını gör...
40.
inançlı kişinin yapması gerekendir. inandığınız yaratıcı her dili bilir merak etmeyin, hem bu şekilde kendinizi daha iyi ifade edersiniz.
devamını gör...