121.
böylr dinleyelin.
devamını gör...
122.
bir abimin. bu şehre gitsen gezsen tanısan bu şehre bu anlamı nasıl yüklemişler dersin dediği şehir
devamını gör...
123.
şu sıralar manyak bir soğuğu olan başkent şehir.
devamını gör...
124.
kuğulu park'ta kuğuları seyrettiğim; tunalı'dan kızılay'a, cebeci'den kızılay'a, bahçeli'nin ara sokaklarında yürüdüğüm; 100. yıl'da soğuk öğrenci evlerinde sıcak sohbetler ettiğim; metroda "this train goes to koru", "next station xx" anonslarını ezberlediğim; gecenin bir vakti kızılay'da sarhoş dolaştığım; dost kitabevi'nde gezip, bazen kitap aldığım; bir kış günü devrim'de arkadaşlarla oturduğum; konur sokak'ta izbe mekanlara takıldığım; 100. yıl merkez çarşı'da bir yere gidip sürekli tanıdığım insanlara denk geldiğim yer. kısaca beni ben yapan her şey. şimdi uzaklarda olsan da elbet bir gün yeniden görüşeceğiz belki kızılay'da, belki bahçeli'de, belki tunalı'da. o zamana kadar kendine iyi bak.
devamını gör...
125.
vasat bir kentleşme, renksiz ve somurtkan bir ahaliye biraz eğitim seviyesi, biraz da soğuk hava ekledin mi ortaya ankara çıkıyor sanırım.
yiğidi öldür, hakkını yeme- bir öğrencinin yaşayabileceği en ideal şehir. mesela, ilber ortaylı'nın da yaptığı gibi: ankara'da sıkıntıdan dil öğrenilir. çünkü dikkati dağıtacak unsurlar yok, ayrıca kitap malzeme donanımı çok iyi, kolay erişilebilir ve ucuz. üniversiteler ki, çok kaliteliler.
kültür seviyesi hem memur hem de öğrenci şehri olduğundan ortalamanın bir tık üzerinde gibi. insanlar disiplinli, saygılı fakat soğuk- mesafeli. samimiyet söz konusu değil bence, zaten memleketimin insanı samimiyet konusunda biraz yüz ister, bu sebeple bu konu hem avantaj hem dezavantaj sayılabilir. fakat söz konusu olan bu soğukluk öğrencilerin ruhsal abuhavalarına da işlemiş gibi, demek istediğim sokakta renk yok, insanların kıyafetleri bile kopkoyu, suratlar da hep bir asıklık söz konusu. metroda insanların özellikle konuşmamaya özen gösteriyormuş gibi suspus durması... yolda neşeli bir ses duyayım diye kulak kabarttım- bunalıma girecektim, anlayamazsınız!
şehrin bakımı konusunda da şikayetlerim var efenim. yüksek düzey bir bakımsızlık mevcut. şehir eski yapıları korumaya özen gösteriyor sanırım, ya da ilgisizlikten öyle duruyor da yanlış mı anladım, bilemem (restorasyon oluyor mu onu bilmiyorum). anıtkabir'e çıkıp inceleme yaptıktan sonra bir şehrin manzarasına aniden dönmeyin, üzülürsünüz. sebebi çarpık kentleşme. parayı veren toprağı "kapan alır" mantığıyla almış, iki üç tuğlayı dizmiş, paranın miktarına göre de kat arttırmış kat eksiltmiş.
yolları bir de... buna şikayet edeceğim bir kamu kuruluşu uyduramam, çünkü allah vergisi. ama bir yere inerken bile yokuş çıkmak mümkün mü? cevabı arayan ankara'ya davetlidir. yürü babam ha yürü, tırmana tırmana yeni skill geliştirdik ya.
kopya kitap satan bir standı var, işte gönlümü (ne yazık ki) orada çeldi ankara. malum türkiye'nin şu ekonomik harika koşullarında bir kitap alacam derken donunuza kadar soyuluyosunuz. e bi de üzerine öğrencilik durumunda erken, mendil çıkarın ağlayalım yani. adamlar kopya kitapları rahat rahat satıyorlar ben ona şaşırdım, birileri beni bu rahatlığın kaynağıyla ilgili yeşillendirirse iyi olur.
ha bi de bakkaldan çok pavyon var arkadaş. ankara bebelerinin her iki şarkısından birinde neden pavyon olduğunu yeni yeni anladım. burada anasının karnından çıkan her bebek ışıl ışıl dünyaya gözünü açıyor :) adamların lügatına yerleşen ilk kelime bu zaten.
ekonomik olmasını eklemiştim yukarıda. ben bir antalyalı (izmirde ve istanbulda da hatırı sayılır vakit geçiren) birisi olarak ankara'nın daha bütçeye uygun bir yer olduğunu düşündüm ama yaşar mıyım? ı ıh..
havasından da bahsedip entrymizi toparlayalım. ben yeni gittim, kışın yani, yazın hiç bulunmadım (sadece çevreyolundan geçmişimdir) ben soğuk havayı severim, yani ankara ayazı ruhumu öyle pek kesmedi ama üşütmedi de diyemem. ama net konya daha soğuktu ya. ankara havasında uyuduğum tek bir günü antalya'da uyduğum 100 güne değişmem. öyle mükemmel etkiliyor havası. sırf havası için burada yaşanır mı peki? hala ı ıh... :p
yiğidi öldür, hakkını yeme- bir öğrencinin yaşayabileceği en ideal şehir. mesela, ilber ortaylı'nın da yaptığı gibi: ankara'da sıkıntıdan dil öğrenilir. çünkü dikkati dağıtacak unsurlar yok, ayrıca kitap malzeme donanımı çok iyi, kolay erişilebilir ve ucuz. üniversiteler ki, çok kaliteliler.
kültür seviyesi hem memur hem de öğrenci şehri olduğundan ortalamanın bir tık üzerinde gibi. insanlar disiplinli, saygılı fakat soğuk- mesafeli. samimiyet söz konusu değil bence, zaten memleketimin insanı samimiyet konusunda biraz yüz ister, bu sebeple bu konu hem avantaj hem dezavantaj sayılabilir. fakat söz konusu olan bu soğukluk öğrencilerin ruhsal abuhavalarına da işlemiş gibi, demek istediğim sokakta renk yok, insanların kıyafetleri bile kopkoyu, suratlar da hep bir asıklık söz konusu. metroda insanların özellikle konuşmamaya özen gösteriyormuş gibi suspus durması... yolda neşeli bir ses duyayım diye kulak kabarttım- bunalıma girecektim, anlayamazsınız!
şehrin bakımı konusunda da şikayetlerim var efenim. yüksek düzey bir bakımsızlık mevcut. şehir eski yapıları korumaya özen gösteriyor sanırım, ya da ilgisizlikten öyle duruyor da yanlış mı anladım, bilemem (restorasyon oluyor mu onu bilmiyorum). anıtkabir'e çıkıp inceleme yaptıktan sonra bir şehrin manzarasına aniden dönmeyin, üzülürsünüz. sebebi çarpık kentleşme. parayı veren toprağı "kapan alır" mantığıyla almış, iki üç tuğlayı dizmiş, paranın miktarına göre de kat arttırmış kat eksiltmiş.
yolları bir de... buna şikayet edeceğim bir kamu kuruluşu uyduramam, çünkü allah vergisi. ama bir yere inerken bile yokuş çıkmak mümkün mü? cevabı arayan ankara'ya davetlidir. yürü babam ha yürü, tırmana tırmana yeni skill geliştirdik ya.
kopya kitap satan bir standı var, işte gönlümü (ne yazık ki) orada çeldi ankara. malum türkiye'nin şu ekonomik harika koşullarında bir kitap alacam derken donunuza kadar soyuluyosunuz. e bi de üzerine öğrencilik durumunda erken, mendil çıkarın ağlayalım yani. adamlar kopya kitapları rahat rahat satıyorlar ben ona şaşırdım, birileri beni bu rahatlığın kaynağıyla ilgili yeşillendirirse iyi olur.
ha bi de bakkaldan çok pavyon var arkadaş. ankara bebelerinin her iki şarkısından birinde neden pavyon olduğunu yeni yeni anladım. burada anasının karnından çıkan her bebek ışıl ışıl dünyaya gözünü açıyor :) adamların lügatına yerleşen ilk kelime bu zaten.
ekonomik olmasını eklemiştim yukarıda. ben bir antalyalı (izmirde ve istanbulda da hatırı sayılır vakit geçiren) birisi olarak ankara'nın daha bütçeye uygun bir yer olduğunu düşündüm ama yaşar mıyım? ı ıh..
havasından da bahsedip entrymizi toparlayalım. ben yeni gittim, kışın yani, yazın hiç bulunmadım (sadece çevreyolundan geçmişimdir) ben soğuk havayı severim, yani ankara ayazı ruhumu öyle pek kesmedi ama üşütmedi de diyemem. ama net konya daha soğuktu ya. ankara havasında uyuduğum tek bir günü antalya'da uyduğum 100 güne değişmem. öyle mükemmel etkiliyor havası. sırf havası için burada yaşanır mı peki? hala ı ıh... :p
devamını gör...
126.
'memur şehri' olarak da nitelendirilen şehrimizdir.
bir gün gidip görmek isterim.
tcdd'nin yüksek hızlı treni vardır istanbul-ankara arası.
bir gün gidip görmek isterim.
tcdd'nin yüksek hızlı treni vardır istanbul-ankara arası.
devamını gör...
127.
tek vasfı başkent olmak olan şehir.
bazı kendini bilmezler istanbulla ankarayı karşılaştırmaya cürret eder.
bazı kendini bilmezler istanbulla ankarayı karşılaştırmaya cürret eder.
devamını gör...
128.
özlediğim ve aitken sahip çıkamadığım gri şehrim.
devamını gör...
129.
bir yeri seversen orası dünyanın en güzel yeridir ya işte ondan bana çok güzel gelir ankara. gençliğimin en güzel yıllarını orada geçirdim. en büyük arzum da yeniden oraya taşımaktır. keşke olsa.
devamını gör...
130.
şu sıralar bana şehriyle ünlü bir soğuk olduğunu hatırlatan soğuk. heh pardon, şehir.
devamını gör...
131.
gridir.
ezhel'in de dediği gibi, ayazı ruhunu deler insanın.
edit: ezhel keser diyormuş. olsun, kese kese deler. evet.
ezhel'in de dediği gibi, ayazı ruhunu deler insanın.
edit: ezhel keser diyormuş. olsun, kese kese deler. evet.
devamını gör...
132.
şehir olarak pek sevmediğim bir yer. gençler için pek uygun bir yer de değil. doğma büyüme ankaralıyım. üniversite için şehir dışına çıktığımda fark ettim ankaradaki samimiyet izmirde veya istanbulda yok sanki.
devamını gör...
133.
istanbul'un en güzel yanını öne çıkaran şehirdir.
tamam tamam klişeydi bu...
tamam tamam klişeydi bu...
devamını gör...
134.
kızılay meydanından başka bi yerine gidemediğim şehir.
devamını gör...
135.
soğuğu çok pistir, her yerinizle hissedersiniz. sıcağı çok kurudur, nefes alıp vermek bile bıkkınlık verir.
devamını gör...
136.
üniversite için geldim bir daha da askerlik dahil çıkamadım. seviyorum ben, ayazini da seviyorum, grisini de, yalnızlığını da.
devamını gör...
137.
şu ara dikmen'ine gelinmemesi gereken şehrim
devamını gör...
138.
ruhumun da başkentidir.
devamını gör...
139.
memleketim.
devamını gör...
140.
an itibari ile -9 dereceyi görmüş olduğumuz şehir. ankara işte şimdi özüne döndü.
devamını gör...