81.
bir uzvunuzu kaybetmiş gibi olursunuz.
devamını gör...
82.
8 ay içerisinde bir yakını değil tam üç yakını kaybetmenin acısını pek az şeyde görür insan. hele ki o çok sevdiklerinden biri intihar ederek yaşamına son vermişse ömür boyu unutulmaz o acı. üstelik tüm bu kayıplar henüz ergenlik döneminin başında olan bir çocuğun başına gelmişse ilerleyen yıllarda hayattaki gündelik olaylar, ilişkilerdeki bitişler, bir insanın onu üzmesi ne kadar yıkabilir ki bu kişiyi? bir de büyüdükçe yaşanan kayıplar var. bunlar da insanı farklı açılardan etkiliyor. yaş ilerledikçe bir insanla paylaşılan şeyler artıyor. anılar çoğalıyor. duygular pekişiyor. işte bu yetişkinlik çağında birini kaybetmenin acısı da bambaşka. mesela hâlâ en son konuşulan gün ve o en son konuşma hatırda kalıyor. keşkeler çoğalıyor. ve o telefon numarası rehberden asla silinmiyor. evet kısacası bir insanın yakınını kaybetmesi her yaşta çok ağır. çocukluğumda yaşadığım bu üç kaybın da yetişkinliğimde yaşadığım iki yeni kaybımın da bambaşka acıları var.
devamını gör...
83.
hepsini tanımıyorsun . yabancı gelen bir sürü sima ile sırtında dünya yükü . yol yürürsün varacagin yerde üç beş adam sizi karşılar . onlar yaptığı şeye inanır da sen canlı birini gömüp gömmediginden emin olamassın.
işi biten gider sende gidersin
işi biten gider sende gidersin
devamını gör...
84.
annemi kaybettim. annem bana benden bile yakınmış ölünce anlıyor insan.
devamını gör...
85.
dedemi kaybettiğimde olayı idrak edememiştim. sağlık ekibi gelinceye kadar odada yatıyordu. elini tuttum o kemikli eli yumuşacık olmuştu. ölüm karşımdaydı ama uyuyor gibiydi. tuhaf bir şeydi. ne zaman başımı çevirip kasketi ve yeleğini asılı gördüm o an anladım ki gitmişti. çünkü sabahın sekizinde onu yatakta görmek mümkün değildi. bu yaşananlardan sonra nuri bilge ceylan’ın sözünün gerçekliği benim için su geçirmez oldu.
“biri ölür üzülmezsin, sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsün, o hırkanın duruşu kalbine oturur."
“biri ölür üzülmezsin, sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsün, o hırkanın duruşu kalbine oturur."
devamını gör...
86.
yakının kaybettiğin de insan tabiki üzülüyor fakat anne veya baba kaybından sonra hiç bir yakın kaybı, anne veya baba kaybının ardından o kadar da üzücü olmuyor.
"benim annem öldü babam öldü" diyor insan.
tabiki yakınlarımız ölmesin isteriz ...
"benim annem öldü babam öldü" diyor insan.
tabiki yakınlarımız ölmesin isteriz ...
devamını gör...
87.
değer verdiğiniz bir yakınınızsa ağır travmadır*.
43 yaşındaydı babam, kaybettiğimde. öğrenciydim eve gitmek üzere şehirlerarası otobüste yolculuk yaparken ankara yakınlarında trt 2'nin akşam haberlerinde öğrendim trafik kazası sonucu vefatını. çok uzun zaman oldu * ama hâlâ derin sızı içimde.
yakınlarınıza kıymet veriyorsanız mutlaka yanlarında olun.
"gölgesi bile yeterdi" demeden önce.
43 yaşındaydı babam, kaybettiğimde. öğrenciydim eve gitmek üzere şehirlerarası otobüste yolculuk yaparken ankara yakınlarında trt 2'nin akşam haberlerinde öğrendim trafik kazası sonucu vefatını. çok uzun zaman oldu * ama hâlâ derin sızı içimde.
yakınlarınıza kıymet veriyorsanız mutlaka yanlarında olun.
"gölgesi bile yeterdi" demeden önce.
devamını gör...
88.
gurbetteyken daha beter vuran paranoyadır.
devamını gör...
89.
özelikle küçük bir çocuk isen ve giden aynen ise sanki her bir yandan kırılmıştır kanatların. bir daha uçamam sanırsın iyileşemem sanırsın.
yaralı bir kuşsundur artık. ama zamanla iyileşirsin uçmaya başlarsın. ama hala o yaralı kuşun izlerini taşır insan kanatlarında yüreğinde. ve büyüyünce daha çok kaybeder insan.
yaralı bir kuşsundur artık. ama zamanla iyileşirsin uçmaya başlarsın. ama hala o yaralı kuşun izlerini taşır insan kanatlarında yüreğinde. ve büyüyünce daha çok kaybeder insan.
devamını gör...
90.
bu sabah covidden anneannemin kardeşinin eşini kaybettik her yaz yanlarına tekirdağa giderdim manevi dedem gibiydi hastaneye gitmeden telefonla konuşmuştuk çıkacağız sağ salim diyordu çıkamadı çocukken beraber pilava çıkardık hadi gelin meşe odunları derdi her sabah bana ve alt komşunun çocuğuna o da dede derdi ona sabahtan beri kafamda hadi gelin pilava çıkıyoruz meşe odunları sesi yankılanıyor kafamda ağlıyorum sabahtan beri şu hayatta en acı gerçek ölüm.
devamını gör...
91.
yüreğinin ortasında yakınlığı kadar hektarlık bir yangının başlaması ve söndü sanıldığında bile közlerinin çıtırdaması
devamını gör...
92.
ruhen ölmeyi, ölmeden öğrenmektir.
devamını gör...
93.
işte sanırım hayatımın en zor şeyi de bu. ilk anneannemi kaybettim küçüktüm o zaman ölüm ne bilmiyorum daha. evde ben ablam ve nenemin iki kardeşi bulunuyordu. haber geldi herkes sustu. ölüm sessizliği işte oydu. o an düşündüm şimdi ben bir daha nenemi göremeyecek miydim yani sonsuza kadar gitmiş miydi? köyde onun bana sobada patates yapışını özlerdim ama. gülen yüzünü bana kürtçe maniler okumasını -anlamasam da çok severdim- bunları özlerdim ama ben.
her şey o yıl başladı ben artık köye gittiğimde hep bir eksiktim.
daha sonra birkaç yıl sonra bu sefer dedemi kaybettik o kadar hızlı oldu ki kimse nasıl oldu hala pek anlayamıyor. kanser denen illet benim çakı gibi delikanlılara taş çıkartan dedemi bulmuştu. bir ay... bir ayda gözümüzün önünde o dağ gibi adam eriyip gitti. o gece çok fırtına vardı ve elektrikler sürekli gidip gelince solunum cihazı doğru düzgün çalışamamış ve dedemi kaybetmiştik. o gece halalarım ortalığı ayağa kaldırmış feryat etmişler. uykum ağırdı ben duymadım. sabah öğrendim. ve bir kez daha eksildim. artık bize tahtadan oyuncaklar yapan, şiirler yazan, hep yanımızda olan dedem gitmişti.
daha sonra en acısı belki de amcam. her şey bu sefer dakikalar hatta saniyeler içinde oldu. oysaki o gün çok güzel başlamıştı. köyde toplanmış bütün sülale gidiyoruz piknik yapmaya. doluştuk traktöre ama nasıl mutluyuz. gitti, eğlendik, buğday yıkadık. amcam aşağıdaki küçük havuza bakacaktı. gitti ve geldiğinde elinde bir arı kuşuyla döndü. ama ne güzel bir kuştu o. böyle rengarenk bir kuş. ama kuş ıslaktı sanki yaşamıyordu. amcam havuzda iki kuş görmüş ve onları kurtarıp sudan çıkarmış. biri zaten çoktan ölmüş. ama biri hala yaşıyordu. koydu güneş alan bir taşa kuşu açtı kanatlarını kurusun diye. hepimiz başındaydık merakla bekliyorduk. biraz yemek verdik kuşa. biraz sonra da kanatlandı ve uçtu. önce teşekkür eder gibi etrafımızda uçuştu biraz sonra da gitti. bir canlının hayatını kurtaran amcam nasıl olmuştu da kendi hayatından olmuştu. daha sonra amcam tarlalara bakacağını söyledi ve yokuştan aşağı inerken onu son kez gördüğümüzü kimse bilmiyordu. keşke diyorum keşke amcama dur deseydim ne bileyim en olmadı bir kere sarılsaydım. sonra amcam kalp krizi geçiriyor. tabii diğer amcam motoruyla ona ulaşıyor bir yandan da ambulansı çağırdık ama köydeyiz öyle hemen gelemez. işte amcam, küçük amcamın kollarında vefat ediyor bir nevi. ambulansta yaşatmaya çalışıyorlar ama çok geç. amcam da son günlerde sol tarafım ağrıyor derdi. o olay olmasaydı birkaç gün sonra hafta başında hastaneye gidecekti. hayat işte... o gün anladım dostlar kötü haber tez yayılır sözü gerçekmiş. babam eve bizi son sürat getirdi. traktörde öyle hızlı geliyorduk ki kimse römorkta ayağa kalkmaya bile yeltenemezdi. biz eve geldik annem, babam ve amcamın eşi hastaneye gittiler. babaannem geldi. garibim öyle hüzünlü öyle şaşkın kalmış ki, anlatamam o anki halini. daha on dakika olmadan bütün köy bizim kapıdaydı biz yeni öğrenmiştik herkes nereden duymuştu böyle. ama işte amcam kurtarılamadı ve ben ilk defa babamın ağladığına şahit olmuştum. amcamın cenazesinde ağlamıştı. babasının cenazesinde ağlamayan adam kendine hakim olan adam bir çocuk gibi ağlıyordu kardeşi için. o zaman ölümün acılığını daha iyi kavradım. herkesin babası kendine koskoca görünür ya benim koskoca babam ağlıyordu. hem de nasıl şiddetli. o gün ben bir kez daha eksildim. artık böyle rakı içip çakırkeyif olunca bize hikayeler anlatan bizi gülmekten kıran, benim en sevdiğim amcam artık yoktu.
ahh dostlar bitti mi dersiniz hayır biter mi hiç hepimiz ölümlüyüz sonuçta işte bu ölüm bu sefer de altı ay sonra babaannemi buldu.
canım nenem önce kocasını sonra oğlunu kaybetmenin acısına ancak o kadar dayanabildi. biz daha şehirdeydik. haberi aldık. bir kez daha yıkıldık. nenemi de uzun zamandır görmüyordum. arada arıyorduk. sesimizi duyunca bir sevinişi var anlatamam. benim gururlu, başı hep dik kendime örnek aldığım, gülüşüyle kanadı kırık kuşları bile uçarabilecek olan nenem de artık yoktu. ben bir kez daha eksilmiştim.
dedemlerin evi de amcamlara kaldı. artık o günden sonra oraya pek gitmez oldum. artık dedemle nenem yok ki oranın neşesi yok. ne zaman gitsem sanki her şeyin boynu bükük. bir hüzünlü her şey onları bekliyor belli.
yazım çok uzun oldu ama yazmasaydım da içimde kalırdı bunlar aslında benim kimseye anlatmadığım şeyler. anlatınca gözlerimin dolmasına engel olamadığım her hatırladığımda bir kere daha ağladığım şeyler.
birini kaybetmek çok zor şey. o yüzden hazır hayattayken sevdiklerinize sarılın onları sevdiğinizi hissettirin. çünkü bir gün çok geç olabilir. benim de hep keşke dediğim tek şey onlara son bir kez sarılabilmek olmuştur.
her şey o yıl başladı ben artık köye gittiğimde hep bir eksiktim.
daha sonra birkaç yıl sonra bu sefer dedemi kaybettik o kadar hızlı oldu ki kimse nasıl oldu hala pek anlayamıyor. kanser denen illet benim çakı gibi delikanlılara taş çıkartan dedemi bulmuştu. bir ay... bir ayda gözümüzün önünde o dağ gibi adam eriyip gitti. o gece çok fırtına vardı ve elektrikler sürekli gidip gelince solunum cihazı doğru düzgün çalışamamış ve dedemi kaybetmiştik. o gece halalarım ortalığı ayağa kaldırmış feryat etmişler. uykum ağırdı ben duymadım. sabah öğrendim. ve bir kez daha eksildim. artık bize tahtadan oyuncaklar yapan, şiirler yazan, hep yanımızda olan dedem gitmişti.
daha sonra en acısı belki de amcam. her şey bu sefer dakikalar hatta saniyeler içinde oldu. oysaki o gün çok güzel başlamıştı. köyde toplanmış bütün sülale gidiyoruz piknik yapmaya. doluştuk traktöre ama nasıl mutluyuz. gitti, eğlendik, buğday yıkadık. amcam aşağıdaki küçük havuza bakacaktı. gitti ve geldiğinde elinde bir arı kuşuyla döndü. ama ne güzel bir kuştu o. böyle rengarenk bir kuş. ama kuş ıslaktı sanki yaşamıyordu. amcam havuzda iki kuş görmüş ve onları kurtarıp sudan çıkarmış. biri zaten çoktan ölmüş. ama biri hala yaşıyordu. koydu güneş alan bir taşa kuşu açtı kanatlarını kurusun diye. hepimiz başındaydık merakla bekliyorduk. biraz yemek verdik kuşa. biraz sonra da kanatlandı ve uçtu. önce teşekkür eder gibi etrafımızda uçuştu biraz sonra da gitti. bir canlının hayatını kurtaran amcam nasıl olmuştu da kendi hayatından olmuştu. daha sonra amcam tarlalara bakacağını söyledi ve yokuştan aşağı inerken onu son kez gördüğümüzü kimse bilmiyordu. keşke diyorum keşke amcama dur deseydim ne bileyim en olmadı bir kere sarılsaydım. sonra amcam kalp krizi geçiriyor. tabii diğer amcam motoruyla ona ulaşıyor bir yandan da ambulansı çağırdık ama köydeyiz öyle hemen gelemez. işte amcam, küçük amcamın kollarında vefat ediyor bir nevi. ambulansta yaşatmaya çalışıyorlar ama çok geç. amcam da son günlerde sol tarafım ağrıyor derdi. o olay olmasaydı birkaç gün sonra hafta başında hastaneye gidecekti. hayat işte... o gün anladım dostlar kötü haber tez yayılır sözü gerçekmiş. babam eve bizi son sürat getirdi. traktörde öyle hızlı geliyorduk ki kimse römorkta ayağa kalkmaya bile yeltenemezdi. biz eve geldik annem, babam ve amcamın eşi hastaneye gittiler. babaannem geldi. garibim öyle hüzünlü öyle şaşkın kalmış ki, anlatamam o anki halini. daha on dakika olmadan bütün köy bizim kapıdaydı biz yeni öğrenmiştik herkes nereden duymuştu böyle. ama işte amcam kurtarılamadı ve ben ilk defa babamın ağladığına şahit olmuştum. amcamın cenazesinde ağlamıştı. babasının cenazesinde ağlamayan adam kendine hakim olan adam bir çocuk gibi ağlıyordu kardeşi için. o zaman ölümün acılığını daha iyi kavradım. herkesin babası kendine koskoca görünür ya benim koskoca babam ağlıyordu. hem de nasıl şiddetli. o gün ben bir kez daha eksildim. artık böyle rakı içip çakırkeyif olunca bize hikayeler anlatan bizi gülmekten kıran, benim en sevdiğim amcam artık yoktu.
ahh dostlar bitti mi dersiniz hayır biter mi hiç hepimiz ölümlüyüz sonuçta işte bu ölüm bu sefer de altı ay sonra babaannemi buldu.
canım nenem önce kocasını sonra oğlunu kaybetmenin acısına ancak o kadar dayanabildi. biz daha şehirdeydik. haberi aldık. bir kez daha yıkıldık. nenemi de uzun zamandır görmüyordum. arada arıyorduk. sesimizi duyunca bir sevinişi var anlatamam. benim gururlu, başı hep dik kendime örnek aldığım, gülüşüyle kanadı kırık kuşları bile uçarabilecek olan nenem de artık yoktu. ben bir kez daha eksilmiştim.
dedemlerin evi de amcamlara kaldı. artık o günden sonra oraya pek gitmez oldum. artık dedemle nenem yok ki oranın neşesi yok. ne zaman gitsem sanki her şeyin boynu bükük. bir hüzünlü her şey onları bekliyor belli.
yazım çok uzun oldu ama yazmasaydım da içimde kalırdı bunlar aslında benim kimseye anlatmadığım şeyler. anlatınca gözlerimin dolmasına engel olamadığım her hatırladığımda bir kere daha ağladığım şeyler.
birini kaybetmek çok zor şey. o yüzden hazır hayattayken sevdiklerinize sarılın onları sevdiğinizi hissettirin. çünkü bir gün çok geç olabilir. benim de hep keşke dediğim tek şey onlara son bir kez sarılabilmek olmuştur.
devamını gör...
94.
çok erken zamanda başıma bir çok kez gelen olaydır. birini kaybettiğinde ilk gün ağlarsın. belki anlamazsın ama sonraki günler cehennem. azabı gibidir. boş sandalye,yazılan günlükler (hele ki sizin için yazılan satırlar varsa),askıda asılı kıyafetler. cehennemi yaşarsınız dünyada.
biri öldüğünde toprağın altına giden sadece bir beden olmaz belki çocukluğunuz belkide neşenizide o gün onunla birlikte verirsiniz toprağa. uzun lafın kısası zor vesselam
biri öldüğünde toprağın altına giden sadece bir beden olmaz belki çocukluğunuz belkide neşenizide o gün onunla birlikte verirsiniz toprağa. uzun lafın kısası zor vesselam
devamını gör...
95.
kaçınılması imkansız durum.
devamını gör...
96.
7 ay oldu. bugün telefonumun bozulması ve fotoğrafları yedeklememem sonucunda olan tüm fotoğraflarını kaybettim, bakacağım bir fotoğrafı da kalmadı elimde.
devamını gör...
97.
hayatının akıştan çıkıp buz kesmesi,donması, durması...
kolunun kadının kırılması...
kolunun kadının kırılması...
devamını gör...
98.
oldukça acı vericidir. hele bir de ailenizden biri , dedeniz , anneanneniz , babaanneniz veya çok yakın bir dostunuz olduğunda bin kat daha acı verir. ama kabullenilmesi gereken bir şey var ki içlerinden en beteri yani beterinde beteri olan evladını kaybetmektir.
devamını gör...
99.
şu ana kadar dedem kaybettiğim tek yakınımdı. kanser tedavisi görüyordu kötüleşmişti biliyorduk bunun olacağını ama.. öldüğü gece hastane morgunda kaldı. o gece dedem üşüyordur diye çok ağlamıştım. ertesi gün de toprağın altına girdiği için üşüdüğünü düşünmüştüm. günlerce ağladım. gözlerim o kadar şişmişti ki açamıyordum. canım dedem, onu o kadar seviyordum ki. çok özlüyorum.
geçen yıl ise düşük yaptım. o sayılır mı bilmiyorum. bildiğim tek bir şey var. ölen hayallerimdi.
geçen yıl ise düşük yaptım. o sayılır mı bilmiyorum. bildiğim tek bir şey var. ölen hayallerimdi.
devamını gör...
100.
bir yakın evcil hayvanınız da olabilir pekala. köpeğimin öldüğünü yurtdışından okul tatilinde arabayken öğrendim maalesef. gönlümden o gelince ona sarılmak geçiyordu ama olmadı. günlerce ağlasam da acısı hala yüreğimde tatlı buruk.siz onu onlar sizi seviyor ve çok özel bir bağ oluşuyor aranızda. ondan hayvanlarınıza iyi bakın onları sevin.
devamını gör...