düğün

(bkz: sidik yarışı)

yeni tarz düğünlerde salonlarda afili giyinmiş çok güzel kızlar dans ediyor. düşünsenize kıpkırmızı giyinmiş 4 kız mezdeke oynuyor. yerim. sırf bu yüzden bile sevilir.

tabii bir de kadınların eşlerini baktırmamaya çalışması akabinde yaşadıkları komik tartışmalar. erkeklerin eşlerinin gönlünü alma çabaları falan her şey müq.

hiç sevmiyorum, pazar günü var.

ben oynamam. kendi düğünümde bile, olmayacak da dangır dangır. benim tek oyunum ağabeyim evlenirse diye ayrıldı.

işte o gün alnıma kravatı bağlayacağım, alnımda rakı kadehi tutacağım, ceketimi rahmetli adnan şenses gibi bağlayıp oynayacağım.

şimdi ili hatırlamıyorum ama, trakya tarafında katıldığım bir çingene düğünü ile aklıma kazınmış aktivite.
olay şu: düğünden en az 1 ay önce bir koyun kesip, o koyunun derisini yüzdükten sonra tulum haline getirip, içini artık etlerden arındırmadan rakıyla doldurup bir kenara kaldırıyorlar.
düğünün en cafcaflı yerinde damat, ortaya gelen lengerin içine boca ettiği rakıyı kendi elceğizleri ile çay bardağına doldurup doldurup davetlilere ikram ediyor.
koku berbat, tat berbat. zaten fondip yaptınız yaptınız, yapamadınız, kusarsınız.
normalde 1 bardak içen, bir daha içemiyor.
ama benimki gibi narkotik ve kriminal bir bünyeye sahipseniz, damadın şaşkın bakışları karşısında 3. bardağı içip, geri uzatırken, "ziyade olsun" diyebiliyorsunuz.*

insanların birbirini eğlendirmeye çalıştığı aktivite. hatta şöyle düşünüyorum, insanlar güzel kıyafetler giymek istiyorlar ama buna güzel bir an veya mekan bulamıyorlar. hayatlarında böyle bir tema ve böyle bir akış yok. düğünler bu ihtiyacı karşılıyor. kendini güzel hissetme ve birinin mutluluğunu görünce paylaşınca kendini iyi hissettirme. herkes kendi için o düğünü sahipleniyor ve geliyor. benimle buluşurken bir kere bile kıyafetine görünüşüne özendiğini görmediğim insanlar çok şık bir biçimde kalkıp özel günüme geliyorlar. yapay geliyor. hayatımızda hiç dinlemediğimiz tarzda müziklerin çalması, eğleniyormuş gibi pozlar verilmesi ve sürekli müzikle gecenin sürdürülmesi da çok yapay. takı töreni tam bir saçmalık özellikle herkesle anlık fotoğraf çekilmek. bekliyorsun ki seni altınlara boğsunlar. pasta kısmı da müzikle olunca çok yapay. pasta kesebiliyorsun diye herkes alkışlıyor seni. düğün dediğin gelin damattan ibaret olmalı. gitsinler eğlensinler. mutlu günümde kimse yanımda olmasın bir zahmet. neden paylaşayım.

500 kisiyi cagirip biz sevisiyoruz, sevisecegiz, aksam zifaf ver organizasyonu.

sırf akrabaları çatlatmak için yapıldığını düşündüğüm, gereksiz ve boş masraftır. şimdiki düğünler de iğrenç olmuş; pavyon gibi yapmışlar mekânları, gözlük takılıyor bir de o ortamda. club şarkıları açıp dans etmeler falan... doksan yaşındaki ninelerin oturduğu, çocukların it gibi koşturduğu yerde öyle eğlenmek sizin neyinize ya? zaten ben düğüne çocuk getirilmesine de karşıyım. ya bakacaksın çocuğuna ya da gelmeyeceksin. yüz lira takıyorlar iki ay sonra da o parayı çıkarmak için evleniyorlar zaten. yüz lira da eksik kalsın. ölmeyiz parasızlıktan.

düğün sadece damada yüktür. hele şu yirmi tane bilezik isteyen kadınlar falan var. yirmi bilezik nedir kardeşim? gram altın bin lirayı geçmiş bir de yirmi bilezik isteniyor. ben kardeşime çok üzülüyorum. inşallah evleneceği kadın salak değildir de böyle gereksiz, boş, akraba çatlatmalı istekleri olmaz. hele isteme falan yapıp kardeşime tuzlu kahve içirirler, rezil ederim o kadını. düşündüm de çok kötü bir görümce olacağım. hiç de ilgilendirmez yani. kardeşime güzel davransınlar.

davetiyeye yazın "çocuklara iyi uykular" diye. analı çocuklu gelmezler, siz de rahat edersiniz. az önce video izledim, salak çocuk gelinin duvağına basmış kadının kafası kopuyordu. yetiştiremiyorlar bu çocukları ya. çok rahatsız edici. düğün iğrenç bir şey.

kahvede sıkıldım buraya geri döndüm. sünnet düğünüymüş, okulun bahçesinde. sol tarafımda alkol alan dayılar var. bende burada düğünün bitmesini beklemeye mahkumum. sigara içiyorum bol bol. yerlerde neredeyse sadece benim attığım izmaritler var.

bu kadar köşede oturmamdan ne kadar sosyal olduğumu anlayabilirsiniz. bitse de aile yakınlarımla beraber eve dönsek.

her gittiğimde, kendi düğünümde nasıl eğleniyormuş gibi yaparım diye düşünüyorum.

t/ kutlama ve tören.


aslında kadınlar gelinlik giysin diye değil, erkekler daha önce evlenmemiş bir kadınla evleniyor diye düzenlenen kutlamalardır. çünkü gördüğüm kadarıyla ikinci kez evlenen ve çocuk sahibi olan kadınlar için düğün töreni düzenlenmiyor.

ikinci kez evlenen erkek için düğün düzenlenebiliyor. ancak kadın için düzenlenmiyor.

her neyse.

yasaklanmalı.
yapana da stres gelene ve gidenede. kısacık sürüp gitmeli, saadete hemencecik bağlanmalı. insanoğlu mutlu son için binbir türlü zorluktan geçiyor. ömür kısa, yazık be.

ben ülkemizdeki düğün anlayışının, artık evliliği duyurmak değil de, evliliğin pahalı eşyalar ile gösterişinin sunulduğu bir amaç olarak görüyorum. elbette her tanımımda geçerli olduğu gibi istisnalar hariçtir, fakat çoğunlukla düğünde gördüğüm bir gösteriş durumu bulunmakta, hani amaç düğünde evliliği duyurmaktı, bu değil miydi asıl amaç, "bu nasıl döndü dolaştı da yine gösteriş haline getirildi" diyor olabilirsiniz, hemen açıklamasını yapacağım.

ülkemizdeki insanların bir kısmı(artık bu kısım büyük mü küçük mü siz karar veriniz) gösteriş satmadan koca bir hiçten, sıfırdan ibaretler, kendilerine ait olan tek şeyleri tonlarca paralarını insanların gözüne soka soka harcayabilmek.

hadi görgüsüz zengin kesimi böyle de, yahu cebinde para olmayan insanlara ne demeli, sırf gösterişli bir düğün yapabilmek adına krediler çekilip, borçlanmanın ne manası var ya. acaba bu ve bunun gibi insanlar para denen şu şeyi ne zaman mantıklı, olması gerektiği yerde kullanacak merak ediyorum.

siz parasız olduğunuzda kredi çekip de düğün yaparken insanlara kendinizin zengin olduğunuza dair inandırdığınızı mı zannediyorsunuz? çoğu kişinin gerçeği bilip buna yalnızca güldüğünü, bazılarının ise bu hallerinize acıdığını düşünüyorum.

yani herhangi bir arkadaşı açlıktan ölüp gitse, çokça gerekli bir borcu sebebiyle intiharın eşiğine gelse belki de el atmayacak insanlar, sırf "gösteriş satabilmek" adına, kendini olmadık borçlara koyması, bana göre ülkemizdeki bir hastalık ruhundan ibarettir. ülkemizde gösteriş satmak gibi bir ruh hastalığı mevcuttur ve bence bir an önce tedavi edilmesi gereklidir. ben sizlerin kesinlikle hasta olduğunu düşünüyorum, topluma, çevreye herhangi bir canlıya yardıma gelince zerre umursamayıp, söz konusu gösteriş satmaya gelince elini asla korkak alıştırmayan hasta varlıklar. işte bu gibi hasta olan insanların da yaptıkları düğün emin olun ki yalnızca gösteriş satım alanından ibaret. ben bu gibi hasta ruhların evliliklerini duyurmanın önemli olduğunu hiç düşünmüyorum.

böyle yapılan düğünleri kesinlikle mantıklı görmüyorum ve gösteriş satmak hastalığına sahip insanlara geçmiş olsun diyorum.

çocukluğumda da nefret ederdim düğünlerden, halada da nefret ediyorum, olur da yaşlanırsam o zaman da nefret edicem. saçma sapan bir ortam, full gürültülü oynak müzikler, yarısı suratsız boş boş oturan insan topluğu, tadı vasat altı pasta, masalarda yarısı içilmiş gazlı içecekler vsvs.

artık bir düğün de yetmiyor, düğünlerden önceki günlerde veya düğünün hemen öncesinde yemek ikram ediliyor, sonra ilk düğün yapılıyor, sonra da ikinciye düğün. maksat iki tarafta da düğün yapılıp gönüller alınsın ve fazla para toplansın. bu nasıl gelenek haline geldi bilmiyorum ama siz toplum olarak kafayı yemişsiniz. savurganlığı ve anlamsız gösterişi benimseyen topluluktan bir b*k olmaz, zaten olmuyor da aha ortada herşey.

akraba kıskandırmak için ömür boyu borca girilen saçma şeylerden biri. yoldaki dilenci 10 tl istese vermeyen adamlar, 3-5 saatlik eğlenceye yüzbinler harcıyor.

bence gereksiz bir şey. bir gün evlenirsem düğün yapmam. o parayla balayına giderim.

bekar ve evli erkeklerin bekar ve evli genç kadınları,
bekar ve evli kadınları bekar ve evli genç erkekleri kestiği;
kadınların günün mana ve ehemmiyetine binaen fazla dekolte olmamasına dikkat ederek oldukça dekolte giyindiği ve çoğunun ağır makyaj altında ezildiği,
erkeklerin erkek kuaförü mahmut'un makasının altından kalktıktan sonra açık parfümcüden aldığı ve iyi bir parfüm olduğuna inandığı parfümden bolca süründüğü,
düğün sahibinin bütçesine göre sarı gazoz bayat kuru pastadan başlayıp tavuk bagetine uzanan bir skalada yemek verilen,
erik dalı gevrektirin mutlaka çalınıp pistte tepinilen,
evlenen tarafların yakınları arasında bulunabilecek magandaların havaya silah atmalarıyla süslenen evlilik töreni.

hafta sonu mecburi olarak katılacağım can sıkıcı şey.
(bkz: düğünler kapatılsın)

yemek yeme alani. evet.

domaldığın halde kimseyi memnun edemediğin faaliyet.