geceye sert bir alıntı bırak
başlık "son singapur vapuru" tarafından 05.09.2022 00:03 tarihinde açılmıştır.
41.
yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim,
yokuşlara kardeş olan düzler bilirim,
dünya öküzün üstünde derler ama,
dünyanın üstünde nice öküzler bilirim..
yokuşlara kardeş olan düzler bilirim,
dünya öküzün üstünde derler ama,
dünyanın üstünde nice öküzler bilirim..
devamını gör...
42.
43.
biraz fazla sert bağışlayın ama bukowski bu:
"götlere katlanmak sandalyelerin işi, insanların değil"... diyor.
"götlere katlanmak sandalyelerin işi, insanların değil"... diyor.
devamını gör...
44.
45.
46.
bir kamyonun çarpmasıyla yaralanmış olan çiftçi mehmet amca kazadan sorumlu tuttuğu taşıma şirketine dava açıyor. mahkeme salonunda şirketin avukatı ile mehmet amca karşı karşıyalar, ve avukat soruyor :
- ama siz kazadan sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” demediniz mi?”
- anlatayım ağam; ben bizim eşeği gasabada satışa götürmek üzere gamyonetime bindirmiştim ki...
- bırakın ayrıntıları memet bey, siz sadece soruma yanıt verin: siz, kazadan hemen sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” dediniz mi, demediniz mi?
- işte anlatıyom ya avukat bey; eşeği gamyonete yüklemiş, yola çıkmıştım ki...
avukat tekrar adamın sözünü kesti ve hakime dönerek:
- sayın hakim, size olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini davacının kendi ifadesi ile almaya çalışıyorum ama, soruma yanıt vermiyor. bu bey, kazadan hemen sonra olay yerine ulaşan polis memuruna ifadesinde “çok iyi” olduğunu söylemiş. kayıtlara geçmiş. şimdi, aradan kaç hafta sonra müvekkilime dava açıyor. ben bu davada, bu şahsın mahkemeyi yanıltmaya çalıştığına inanıyorum. lütfen, sadece soruya yanıt vermesini söyler misiniz? hakim çiftçinin hikayesiyle ilgilenir gibiydi:
- eşek hakkında söyleyeceklerini merak ettim aslında; bırakalım da anlatsın....
memet amca hakime teşekkür ederek devam etti:
- işte dediğim gibi, sayın hakimim, tam eşeğimi gamyonetime bindirmiş şehre doğru gidiyodum ki, bu şirkete ait gucuman bi kamyon, “dur” tabelasına aldırmadan üzerime sürdü ve bize çarptı. ben yolun bi yanına fırladım, garagaçan bi yana... nasıl kötüyüm, nasıl kötü, anlatamam... gıpırdanamıyom sancıdan... öte yanda garagaçan bir anırıyo, bir anırıyokine, ortalık inliyo. derkene bi pulis memuru geliveedi, garagaçanın sesini duymasile önce ona dooru getti, eğildi, bahtı, tabancasına davrandı, alnının göbeenden garagaçanımı urmasın mı??? soonacııma, yolun garşı tarafına geçti, bana dooru geldi, dedikine:
- eşeğin hali berbattı, vurmak zorunda galdım, “sen nassın ?” dedi...hadi erkeğisen kötüyüm de..
- ama siz kazadan sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” demediniz mi?”
- anlatayım ağam; ben bizim eşeği gasabada satışa götürmek üzere gamyonetime bindirmiştim ki...
- bırakın ayrıntıları memet bey, siz sadece soruma yanıt verin: siz, kazadan hemen sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” dediniz mi, demediniz mi?
- işte anlatıyom ya avukat bey; eşeği gamyonete yüklemiş, yola çıkmıştım ki...
avukat tekrar adamın sözünü kesti ve hakime dönerek:
- sayın hakim, size olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini davacının kendi ifadesi ile almaya çalışıyorum ama, soruma yanıt vermiyor. bu bey, kazadan hemen sonra olay yerine ulaşan polis memuruna ifadesinde “çok iyi” olduğunu söylemiş. kayıtlara geçmiş. şimdi, aradan kaç hafta sonra müvekkilime dava açıyor. ben bu davada, bu şahsın mahkemeyi yanıltmaya çalıştığına inanıyorum. lütfen, sadece soruya yanıt vermesini söyler misiniz? hakim çiftçinin hikayesiyle ilgilenir gibiydi:
- eşek hakkında söyleyeceklerini merak ettim aslında; bırakalım da anlatsın....
memet amca hakime teşekkür ederek devam etti:
- işte dediğim gibi, sayın hakimim, tam eşeğimi gamyonetime bindirmiş şehre doğru gidiyodum ki, bu şirkete ait gucuman bi kamyon, “dur” tabelasına aldırmadan üzerime sürdü ve bize çarptı. ben yolun bi yanına fırladım, garagaçan bi yana... nasıl kötüyüm, nasıl kötü, anlatamam... gıpırdanamıyom sancıdan... öte yanda garagaçan bir anırıyo, bir anırıyokine, ortalık inliyo. derkene bi pulis memuru geliveedi, garagaçanın sesini duymasile önce ona dooru getti, eğildi, bahtı, tabancasına davrandı, alnının göbeenden garagaçanımı urmasın mı??? soonacııma, yolun garşı tarafına geçti, bana dooru geldi, dedikine:
- eşeğin hali berbattı, vurmak zorunda galdım, “sen nassın ?” dedi...hadi erkeğisen kötüyüm de..
devamını gör...
47.
48.
"başkalarının aklında da 'kötü' kalabilme özgürlüğü tanımalı insan kendine. ne olduğunu en iyi kendisi bilir zaten."
alın bunu hayatınızın neresine koyarsanı koyun, başkalarına karşı hep 'iyi' olma zorunluluğu bazen insanın kendisine ihanet.
ne olduğunu en iyi biz biliriz zaten.
alın bunu hayatınızın neresine koyarsanı koyun, başkalarına karşı hep 'iyi' olma zorunluluğu bazen insanın kendisine ihanet.
ne olduğunu en iyi biz biliriz zaten.
devamını gör...
49.
şerefinizi, nereden geldiğinizle değil, nereye gideceğinizle ölçün bundan böyle! sizi aşmak isteyen isteminiz ve ayaklarınız; bunlar olsun yeni şerefiniz!
(bkz: friedrich nietzsche)
devamını gör...
50.
öleceğini bile bile yaşarken, hayatı yaşamadan öleceksin bütün o hengamelerin içinde.
devamını gör...
51.
ızdırabımı, kıskanç bir insanın sevdiğini saklamak istemesi gibi en dikkatsiz gözlerden bile sakındım.
devamını gör...
52.
senin yolun her zaman senin yolun olarak kalacaktır, başkalarını da yanına alabilirsin ama başkasının senin için bu yolda yürümesini sağlayamazsın.
sözlerinize dikkat edin, geri alınamazlar, çok acıtabilirler ve özür dilemek iyileşmeye yetmeyebilir.
devamını gör...
53.
çiçeklerin ömrü kısadır, fakat apaçık bir yaşamaları olur. gelecek yıl da tomurcuklar verecek ve açacaklardır. tıpkı tabiatın yaşaması gibi.
devamını gör...