21.
bir insan ortalama her gun 3 ruya gorur. ama kimi hatirlar kimi hatirlamaz.
devamını gör...
22.
gece başına düşen rüya sayısını kestiremiyorum ama uyuduğum her an rüya görüyorum gibi geliyor bana, çok yorucu kesinlikle
devamını gör...
23.
bazı zamanlar hiç rüya görmediğimi düşünürüm. bazen de böyle gereğinden fazla rüya görürüm. yaşanılanlar ve stres faktörüne bağlı olabileceğini düşünüyorum.
devamını gör...
24.
rüyalar arası geçiş yapıp senaryo bütünlüğü bile kuruyorum bazen, bazense hiç hatırlamıyorum. rüya görmek kuşkusuz zevkli bişi.
devamını gör...
25.
beni o kadar mutlu ediyor ki. hatta bu sebeple fazla bile uyuyabiliyorum. bazı rüyalar, gerçeklerden daha güzel.
devamını gör...
26.
her gece seyahat rüyası görüyorum, uzun uzun denizde yüzüyorum. bilinçaltım kıyak geçmese çekileceği yok bu hayatın şu gündemle.
devamını gör...
27.
yorucu oluyor, bütün gece bi yerlere git. bi yerlerden atla zıpla falan. çok yorgun uyanıyorum
devamını gör...
28.
bilişsel kapasiteleri yüksek olan kişiler, gün içinde yaşadıkları deneyimleri, bir nebze daha rüyalarına yansıtmışlardır. rüyaları gördükleri halde görülen rüyalar gün içinde hatırlanmayabilir. ortalama bir kişi bir gece boyunca hatırlasın veya hatırlamasın 4-5 farklı rüya görür. hatta rüyalar dakikalık değil saniyelik bilinçaltı oyunlarıdır. bu da rüyayı saatlerce gördüğüne dair bir algı yanılmasının sonucudur.
devamını gör...
29.
neyin gerçek, neyin yalan olduğunu ayırt etmek için rüya görmemiz gerekiyor bazen.
devamını gör...
30.
bir keresinde hiç uyanmadan bir sezonu bitirmiştim.
devamını gör...
31.
ben rüya içinde rüya görmüşlüğüm vardı.
devamını gör...
32.
(bkz: gerektiğinden fazla uyumak) ile ilişkili olacağını düşündüğüm durumdur. çoğunu hatırlamam.
devamını gör...
33.
rüyaların (bilimsel olarak) ne gerekliliklerinin olduğu sorunsalını bana hatırlatmış sözlük başlığı.
(bkz: oneiroloji)
(bkz: oneiroloji)
devamını gör...
34.
bu aralar beni delirten durum. gerçi beyin yenileniyormuş diyolla. yenilensin bakalım.
devamını gör...
35.
bu aralar muzdarip olduğum durum. sanki rüya dışındaki gerçek yaşamımdan daha net görüyorum her şeyi. dizi gibi konuları oluyor genelde. uyandığımda bir süre, istemesem de etkisinden çıkamıyorum.
takmayım normaldir diyorum ama normal değilmiş gibi geliyor.
bari uykuda rahat etsem.
takmayım normaldir diyorum ama normal değilmiş gibi geliyor.
bari uykuda rahat etsem.
devamını gör...
36.
zeka seviyesi yüksek olan insanların yaşadıkları durum ve kanıtlanan bilimsel bir gerçektir. belki de içinizde bir dahi yatıyor olabilir.
devamını gör...
37.
bi kitapta okumuştum. rüyalar hayatın şifresidir. yaşayacaklarınız hakkında bilgi verirler. çözmek size kalmış. bu bende çok olur aşırı derecede çok rüya görürüm ve hiç boş çıkmaz. kimseye anlatmamak lazım. yorum tehlikeli çünkü. bir yalış yorum gidişhatı değiştirebilir. kendiniz güzel yorumlayın elinizden geldiğince. yada suyu açıp ona anlatın. rüyalar kuş gibidir derler. nereye konarsa orda kalır. bu kuşu doğru yere kondurmak size bağlı. herkes mutlaka rüya görür ama çoğu hatırlamaz uyandığında. bununla ilgili çok açıklamalar var ama şu an ifade edemiyorum. okuduğum aynı kitaptaki yazar şunuda ifade etmişti:
rüyaları hatırlamak epifiz bezimizin iyi çalıştığını da gösterir. beslenme şekillerimiz hatta gün içerisinde sık sık yalan söyleyen kişilerin rüyalarını hatırlamadıklarını da söylemişti.
rüyaları hatırlamak epifiz bezimizin iyi çalıştığını da gösterir. beslenme şekillerimiz hatta gün içerisinde sık sık yalan söyleyen kişilerin rüyalarını hatırlamadıklarını da söylemişti.
devamını gör...
38.
çok isterdim ya. nadiren rüya görürüm. aslında herkes rüya görürmüş hatta hayvanlar bile rüya görürmüş ama hatırlamazmış. uzun uzun anlatırlar ya rüyalarını. ben sıfır. ayda yılda bir rüya görüyorum. hayatımın bi dönemi tekrar eden rüyalar gördüm. aynı sahne, aynı olay, aynı mekan. ama öyle anlamsızdı ki. en sevmediğim renklerle doluydu etraf. en sevmediğim saat dilimi akşamüstüdür. enerjim resmen düşer. sabah ve gece çok mutluyumdur ama akşamüstleri gerilirim. rüya da o saat diliminde geçiyordu. akşamüstü. bilmediğim bir mekan. bir tepe. tepenin üzerinde sarı, saçma bir ev. göğün kızıllığı beni çok korkutur. gök öyleydi. sarıdan, kahverenginden, turuncudan, mordan tiksinirim sarı bir tek katlı evin etrafında dönüyordum. kendimi uzaktan yine ben izliyordum sanki. otuz defa falan görmüşümdür bu rüyayı. hiçbir anlam veremedim. ama bence hayatın hoşluklarından biri bu. uyurken film izlemek gibi. çok hoş.
bi keresinde de çok korkunç ve diğerlerinin aksine daha net hatırladığım bir rüya gördüm. netliği yine sizinkiler gibi değil ama en azından giriş gelişme ve sonucu vardı. ilk defa korkuyla uyandım. kabus sekansından nefes nefese ayılan kötü oyuncular vardır ya. vallahi öyleydi. gerçekmiş bu yani.
köy gibi bir yerdeyim. toz toprak. sarı. dehşet verici bir sarılık ama. parıldayan bir sarılık. iğrenç bir ağustos günü. uzun yıllar boyunca orada olduğu çok belli olan evler var. evlerin çatılarında simsiyah giyinmiş insanlar dolanıyor. aşağıya bakıyorlar. kendi aralarında konuşuyorlar. beni gösteriyorlar. parmağıyla beni işaret ediyor. eliyle ağzını kapatıyor. yanındakine bir şeyler anlatıyor. seslerini duyabiliyorum dilleri farklı ama aşina olduğum bir dil. kelimeler çarpık. kesik kesik. kübrik filmlerindeki o korkunç küçük kızlardan biri yanımda. yanımda olduğunu onun boy seviyesine bakınca görüyorum. yüzüme bakıyor ve sürekli gülümsüyor. ama varlığını sadece ona bakınca hissediyorum. saçları iki yandan örülü. dişleri ayrık. gözleri fazla büyük. gitmek istiyorum ama gidemiyorum çünkü hareket edersem sanki benim peşimden geleceklermiş gibi. saçma sapan bir sokak düğününün içindeyim. küçük kız dışında hiçbir insanın yüzünü göremiyorum. bulanık. inanılmaz geriliyorum. evler arasında ki o dar boşlukta bitmez bir derinlik var. kaçıp saklanabileceğim bir yer asla yok. tek bir bitki, tek bir kedi köpek, tek bir sıradan nesne yok. bir kuytu köşe asla yok. her şey inanılmaz dışa dönük. inanılmaz pis ama belirgin. uyanmak istiyorum çünkü rüya olduğunun farkındayım. arkamı asla dönemiyorum fakat birileri var hissediyorum. bu mekan berbat bir taklit. gerçeğin sanki biraz tersinden inşa edilmiş öteki tarafı. sadece donmuş bir zamanda sıkışmış gibiyim. o yanımdaki kız çocuğu gülümseyerek aniden elimden tutuyor, ıslak ve soğuk bir his, buz parçası gibi yakıcı ama soğuk bir yakıcılık. uyanıyorum. ama nefes nefese. öyle korkmuştum ki. fakat hemen geri uyudum. ilk defa kabus gördüm sanırım. uyandıracak kadar etkiliydi. sabah tabii sırt ağrısı.
bi keresinde de çok korkunç ve diğerlerinin aksine daha net hatırladığım bir rüya gördüm. netliği yine sizinkiler gibi değil ama en azından giriş gelişme ve sonucu vardı. ilk defa korkuyla uyandım. kabus sekansından nefes nefese ayılan kötü oyuncular vardır ya. vallahi öyleydi. gerçekmiş bu yani.
köy gibi bir yerdeyim. toz toprak. sarı. dehşet verici bir sarılık ama. parıldayan bir sarılık. iğrenç bir ağustos günü. uzun yıllar boyunca orada olduğu çok belli olan evler var. evlerin çatılarında simsiyah giyinmiş insanlar dolanıyor. aşağıya bakıyorlar. kendi aralarında konuşuyorlar. beni gösteriyorlar. parmağıyla beni işaret ediyor. eliyle ağzını kapatıyor. yanındakine bir şeyler anlatıyor. seslerini duyabiliyorum dilleri farklı ama aşina olduğum bir dil. kelimeler çarpık. kesik kesik. kübrik filmlerindeki o korkunç küçük kızlardan biri yanımda. yanımda olduğunu onun boy seviyesine bakınca görüyorum. yüzüme bakıyor ve sürekli gülümsüyor. ama varlığını sadece ona bakınca hissediyorum. saçları iki yandan örülü. dişleri ayrık. gözleri fazla büyük. gitmek istiyorum ama gidemiyorum çünkü hareket edersem sanki benim peşimden geleceklermiş gibi. saçma sapan bir sokak düğününün içindeyim. küçük kız dışında hiçbir insanın yüzünü göremiyorum. bulanık. inanılmaz geriliyorum. evler arasında ki o dar boşlukta bitmez bir derinlik var. kaçıp saklanabileceğim bir yer asla yok. tek bir bitki, tek bir kedi köpek, tek bir sıradan nesne yok. bir kuytu köşe asla yok. her şey inanılmaz dışa dönük. inanılmaz pis ama belirgin. uyanmak istiyorum çünkü rüya olduğunun farkındayım. arkamı asla dönemiyorum fakat birileri var hissediyorum. bu mekan berbat bir taklit. gerçeğin sanki biraz tersinden inşa edilmiş öteki tarafı. sadece donmuş bir zamanda sıkışmış gibiyim. o yanımdaki kız çocuğu gülümseyerek aniden elimden tutuyor, ıslak ve soğuk bir his, buz parçası gibi yakıcı ama soğuk bir yakıcılık. uyanıyorum. ama nefes nefese. öyle korkmuştum ki. fakat hemen geri uyudum. ilk defa kabus gördüm sanırım. uyandıracak kadar etkiliydi. sabah tabii sırt ağrısı.
devamını gör...
39.
çocukluğumda çok görürdüm. büyüdükçe görmemeye başladım. hatta şu sıralar hiç görmüyorum. kafam rahat çok kolay da uyuyorum.
devamını gör...
40.
farklı farklı rüyalar olacaksa kabulum olan eylem.
arada sırada gelen zombi saldırısı rüyaları dışında hatırladığım* tüm rüyalarım aynı çünkü.
arada sırada gelen zombi saldırısı rüyaları dışında hatırladığım* tüm rüyalarım aynı çünkü.
devamını gör...