bi gün okuldan kaçtık 3 kişiyiz cebimizde toplasan 15 lira vardır. gezicez ya daha fazlasında gözümüz tabi,atalım kumara dedik çoğaltırız yeriz nitekim öyle de oldu 200 liraya çıkardık o günü hatrı sayılır güzellikte geçirdik ne mi oldu sonra? gözümüz aç ya öğrenci garibanlığı gün sonunda borçlu çıktık. paranın bizi sevmediğini anladık o an. usulca evlerimize dağıldık..
devamını gör...
yaş 26. ilk işe girdiğim yıllarda, devletten ödemesini alamayan firma aylıklarımızı 3 ay ödeyememişti. durumu da anlatmışlardı. bazı evli arkadaşlar iş bulup ayrıldı. bizim gibi yeni yetmeler kaldık. biriktirdiğimiz parayı da harcayınca cepte 3 tl para kaldı. ankara yokuşlarında işe bisikletle gidip gelmeye başladım. öğle yemeklerini şirkette yiyorduk zaten. akşam yemeği yemeden o 3 tl ile 1 haftadan fazla zaman harcadım. arkadaşım gibi olmuşlardı.
firmanın toparlaması ile maaşlar yattı. artık vefa gösterenlere kıyak mı bilinmez alacağımızın yarısı primi karşılığı olmadan yatırlıdar. iyi adamlardı sahipleri. ama ikinci dalgaya dayanamadılar.
devamını gör...
bir ara borç içinde yüzüyorduk. kardeşimle aynı sene ikimiz de farklı şehirlerde üniversite kazanınca sevinemeden birbirimize bakıp "evdekiler taş yer artık" diyip susmuştuk. neyse ki şükür kimseye muhtaç olmadan okuduk bitti. şimdi sıra işe girip başka çocukları okutmakta.
devamını gör...
çocukluk zamanlarımda ailemin maddi durumu sıkıntılıydı . senede sadece 2 defa üst baş alınırdı o da kurban bayramı ve ramazan bayramı içindi . bu sebepten dolayı çok bir kıyafetim olmazdı . çocukluk döneminde de okul arkadaşları pek acımasız oluyor .bir gün okulda sınıf arkadaşlarımdan biri neden sürekli aynı şeyleri giyip duruyorsun tarzında sınıfın ortasında alaya maruz kalmıştım .
devamını gör...
2013 senesi
bizim ailevi sorunların daha çok patlak verdiği herkesin bir ağızdan konuştuğu yıl.
bir yandan ailemi toparlamaya çalışıyorum bir yandan akraba denen illetle cebelleşiyorum. 16-17 yaşlarındayım. tabii maddi durum da sıkıntılı dersaneye gidiyorum o sıra üniversite için. bir taraftan da ders çalışmaya çalışıyorum elimden geldiğince.
neyse kışın ortasındayız bir gün gaz bitti. dersaneden bir geliyorum ev dışardan daha soğuk. elde yok avuçta yok size yemin ederim daha çok zoruma giden az olay yaşanmıştır. kumbaramız vardı ordan sürekli gidiş geliş ekmek parası falan alıyoruz onun da kökü kurudu. günlerce o soğukta öyle oturduk. annem ekmek yaptı küçük tüpler var bilirsiniz. kenara koyduğu ufak tefek bakliyattan falan öğün atlıyoruz.
kimsenin sesi çıkmıyor bu sıra birbirimize bakıyoruz ama elimizden gelen bir şey yok. kardeşim allah’tan küçüktü. annemle göz göze gelince yıkıldığımızı biliyorum. kenarda köşede gizli gizli ağlar elimi yüzümü temizler ondan sonra eve giderdim. annemle kardeşimi biraz güldürebilmek için amuda kalkardım desem yeridir. bizi ayakta tutacak şeyler onlardı çünkü. o sıkıntıda bile gülebilmeyi başarırdık birlikteydik her zorluğu aşardık sonuçta. öyle de oldu şükürler olsun yarası izi kaldı ama o günler de geride kaldı.
devamını gör...
5-6 yaşlarımdayken babam ritim bozukluğundan dolayı işten bir süre ayrılmıştı. o dönem paramız yoktu. babaannem 20 tl vermişti ve onunla bir ay kadar idare etmeye çalışmıştı annem. buzdolabı bomboştu ve acıktığım zaman annem kuru ekmeğin üzerine salça sürüp yedirmişti. yokluğu o dönem iliklerime kadar yaşadım. asla unutmuyorum o günleri. o görüntüler hâlâ gözümün önünde. bu günüme şükrediyorum her aklıma geldiğinde.. bu da böyle bir anımdır. o yüzden yokluğu iyi bilirim.
devamını gör...
parasız pulsuz arkadaşlarla buluştuk. herkes aç. attık ellerimizi ceplere çıka çıka 4 kişiden 1 tl çıktı. 4 kişi 1 simitle doymuş gibi yaptık.
devamını gör...
ilkokulda sınıfta bir kız beslenme saatinde annesi beslenme çantasına meyve suyu koymayı unutmuş diye ağlıyordu bir yandan da "kuru kuru nasıl yiyeyim" diye söyleniyordu. öğretmen ona kantinden meyve suyu aldırmıştı. ben de beslenme çantam boş diye "oruç tutuyorum" diye yalan söylüyordum. ramazan bile değildi.
devamını gör...
sene 2002 o zamanlar mavi önlükle okula gidiyoruz giyim kuşam serbest değil. sınıfça pikniğe gitme kararı alındı. tabi okula giderken mavi önlük giydiğimiz için kıyafetimin olmadığı da anlaşılmıyordu. pikniğe gidilecek iyi hoş da giyecek tek bir pantolonum ya da eşofmanım yok. olanları da dilenciye versen giymez öyle kötü. mecburen pikniğe etek giyip gitmek zorunda kalmıştım. etek de öyle güzel bir şey değil fakir eteği diye bağırıyor resmen. dizlerimin altında. herkes neden etekle geldiğimi sorguladı haliyle bir şey diyememiştim. top oynayamıyordum ip atlayamıyordum. üzerine bir de düşüp külotlu çorabımı yırtmıştım. yakın arkadaşım sonra beni kenara çekip durumu anlamış olacak ki neden benden pantolon istemedin demesiyle göz yaşlarımı bırakıvermiştim oracığa. şimdi dolabım yer kalmayacak kadar kıyafet dolu ve ne zaman giymeyeceğime karar verdiğim kıyafetlerim olsa hepsini ayırıp yardıma muhtaç insanlara götürürüm. o kot eteği de hiç bir zaman atmadım. hala gözümün önünde durur. göreyim ki insanlığımı kaybetmeyeyim eski zamanlarımı hatırlayıp şimdiki halime şükredeyim diye. velhasıl kelam insan nerden geldiğini, isteklerine sahip olduktan sonra şükretmeyi unutmamalı.
devamını gör...
dilenciye 5 lira verince pişman olmak.*
devamını gör...
herkesin kullanımına açık olan wc ye 1 lira olmadığı için girememek.
devamını gör...
memur çocuğuyuz, bilirsiniz işte. iki tane abim var, ben biraz sonradan olmuşum. onların küçüklüğünde durumlar daha da sıkışıkmış. bir gün amcamlara gidilmiş. amcam da abimleri alıp bakkala götürmüş, ne isterseniz alayım demiş. bizimkiler de deterjan, un falan almaya kalkmışlar. eve girebilen şeyler onlarmış çünkü, bilmiyorlarmış başka türlüsünü.
devamını gör...
ilkokula gittiğim dönem. zaten hep yoktu. başkalarının eskisiyle büyüdüm. babaannem geçindirdi evi bir süre. her ailede olduğu gibi gelin-kaynana anlaşamadı kendi evimize çıktık. bakkala veresiye hesabı açtırdık oraya yazdırıyoruz ne eksikse. babam sağolsun. hayatın sillesini bir tek benim babam yedi bu arada. bütün haksızlıklara o uğradı. hayat bütün oyunlarını ona oynadı. kendini içkiye vurdu adamcağız. kıyamam ona:) bir gün annem rahatsız, rahatsız dediğime de bakmayın kardeşime hamile aşeriyor kalkamıyor. evet ebeveynlerim birbirinden zeki.beni bakkala gönderdi bulaşık deterjanı almak için iyi hatırlıyorum. bakkala gittiğimde bakkal amca kızdı bir sürü. borcunuzu ödeyin ondan sonra dedi. üslubu üslupta değildi. ağlayarak geri döndüm eve. bir daha da gitmedim oraya. daha hangi birini saysam bilmiyorum. hâlâ da başımdan geçiyor. aslında günümüz türkiyesinde kimin başından geçmiyor ki artık. bazen allah belasını versin diyorum bu garibanlığın bazen diyorum ki bana çok şey öğretiyor. yinede o günü ve dahasını yaşamama sebep olan kimseyi affetmeyeceğim.
devamını gör...
benim içimi burkmuyor ama belki sizi burkar.

2009 ya da 2010. tam bu aylardı. sigaraya başladığım vakitler. hiçbir şeyimi gizli saklı yapamadığım için ailem öğrenmişti. bundan mütevellit zaten nadiren verdikleri harçlığı temelli kesmişlerdi.

o zamanlar okula pek gittiğim yoktu, gitmediğimi de öğrendikleri için babam evimize 200 metre olan okulun önüne kadar arabayla bırakıyordu, ben içeri girene kadar da bekliyordu. bir gün okulun içine yine bıraktı fakat beklemeden gitti, dalgınlığına geldi herhalde. ben de sıradayken bekçinin arkasını dönmesini kollayıp hemen tüydüm. okula yakın bir arkadaşın kapısının önüne oturdum, az sonra yağmur başladı. cepte 1 kuruş yok, telefon melefon hak getire. zamanı nasıl geçireceğim diye düşünüyorum bir yandan kara kara. arkadaş geç giden bir arkadaştı okula, 1 saat kadar bekledim inmedi sonra turlamaya başladım başka bir arkadaşın evinin etrafında.. uzaktan birinin bana doğru geldiğini gördüm, bir baktım ki en yakın arkadaşlardan biri, o da gitmiyormuş okula, benim gibi dolanıyormuş öyle. malız işte.. napsak ne etsek derken tramvaya atlayalım dedi ineriz bir yerlerde. onda 3 lira var, 4 dal da sigara. kaçak atlayıp eminönü'nde indik. seyyardan 2 simit aldık. tekrar tramvaya atlayacaktık ki dönmek için güvenlik fark etti, bize doğru koşmaya başlayınca kaçtık. eminönü'nden kaptırdık geriye doğru beyazıt yakınlarına kadar amaçsızca koştuk. ulan koşarken bir fakirlik hissi çöktü bana öyle böyle değil. çemberlitaş'a uçan tekme atacaktım vallahi, öyle bir hınç ele geçirdi beni. neyseki kazasız belasız semte döndük. kimsenin bizi bulamayacağı yerlerde oturduk birkaç saat boş boş. üç beş kelime ya konuştuk ya konuşmadık..
devamını gör...
bittiyse geçmiş olsun diyorum çünkü benimki hala canlı. ahahha.
devamını gör...
evimizin altında bakkal vardı ve sahibi de bizimle aynı binada oturuyordu. annemden kek ve çikolata tarzı şeyler isterdim ama paramız yoktu. birgün okuldan eve gelip binamıza girdiğimde, bakkalın, tarihi geçmiş kekleri apartman girişine ayırdığını gördüm ve çok canım istediği için dayanamayıp yemiştim. aklıma geldikçe hâlâ üzülürüm.
devamını gör...
pastaneye gidecek paramız olmadığı yurtta en yakın arkadaşımla atandığımiz zaman yiyeceğimiz yaş pastanın hayalini kurmak :(
devamını gör...
bilmem kac sene once bi arkadasimla il disindaydik. hayatimizda ilk kez bi kafede kahve icecegiz. siprais ettik geldi. ıctik. kalktik kasaya gittik. ben de demistim ki 10 liradan az tutarsa ben oderim sıkıntı degil. ne kadar dedik. 14 tl dedi. baktik birbirimize bir tanesi mi dedik. evet dedi. ondan sonra eve gelene kadar herhalde sadece su icmistik.
devamını gör...
lisede hoşlandığım kızın dikkatini çekebilmek için memesini ellemiştim. ne garibanmışım eskiden ya.
devamını gör...
çocukken bakkal dan sakız alacak param bile yoktu. bende çalardım.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim