hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
başlık "psg" tarafından 16.12.2020 01:14 tarihinde açılmıştır.
41.
çocukken ailecek kapıcılık yapardık. apartamanin merdivenlerini ben yikardim. hatırlıyorum ayda bir kez de olsa yıkamak çok yorardi beni. 12-13 yaslarindayim. epeyce bir süre böyle gitti bu yıllar. sonra toki benzeri bir olayla taksitle ev sahibi oldunuz dediler. akbelen konutevler de bir ev sahibi olduk. artık ne merdiven yıkamak vardı ne çöp toplamak. sevinçten havalara uçtum desem yeridir. yeni evimizin keyfini sürmekten çok kapiciliktan kurtuldugumuza seviniyorum. hayatımın en mutlu dönemlerinden biri de o günlerdir. yine böyle mutlu mesut okuldan dönerken annemin merdivenleri yikadigini görünce içime bir hüzün çöktü. ulan yine kurtulamadik desene kapiciliktan derken anacağızim anlamış olmalı ki "ne oldu yüzün düştü yine" dedi. ağlamakli bir halde "niye düşmesin anne ya buranın da kapıcısı bizmisiz" dedim. annem gülmüştü o anki halime. "yok oğlum, burada kapıcı olmadığından sırayla yikayacagiz apartmanı" demişti. nasıl sevinmiştim be. hatırladıkça içim burkulur. zor yıllardı zor. şimdi ogullarimin yaşamlarına bakıyorum bir de kendi çocukluğuma şanslı pezevenkler diyorum onlara.
devamını gör...
42.
üniversitedeki ev arkadaşımla parasızlıktan evdeki tek şey olan tel şehriyeyi yağsız bir şekilde makarna yapıp 2 gün yemiştik.
aslında hata bizde o zamanlar akıllı telefon v.s. yoktu. uygulamalardan anında hesaba para düşmezdi. sene 1999 internet bile yeni yeni vardı.
paralarımız cuma günü gelecekti bankalarda bir sorun oluştu biz de dımdızlak kalmıştık. ikimiz de gidip komşudan ne biliyim esnaftan bir şey isteyecek kadar gurursuz değildik. paramız pazartesi geldiğinde köfteciye gitmiştik:)
hey gidi barış. motorsiklet aşkın sonun oldu. mekanın cennet olsun kardeşim.
aslında hata bizde o zamanlar akıllı telefon v.s. yoktu. uygulamalardan anında hesaba para düşmezdi. sene 1999 internet bile yeni yeni vardı.
paralarımız cuma günü gelecekti bankalarda bir sorun oluştu biz de dımdızlak kalmıştık. ikimiz de gidip komşudan ne biliyim esnaftan bir şey isteyecek kadar gurursuz değildik. paramız pazartesi geldiğinde köfteciye gitmiştik:)
hey gidi barış. motorsiklet aşkın sonun oldu. mekanın cennet olsun kardeşim.
devamını gör...
43.
yıl, 3. milenyuma girmeden 10-12 yıl önce evler 2 veya 3 katlı, bahçelerde ağaçlar, dut ağacında tırtıl, elma içinde kurtçuklar, tv'de ise 6 kanal var.
bir yaz günü hemen hemen öğlen saatlerinde kapıya vuruldu ve arkadaşlarım çağırdı ellerinde gofret ama öyle çokonat, çikolatalı gofret falan olanından değil;
şu an içinde milyonda bir muz parçacığı, çilek parçacığı olan gofretlerden.
ben de almak istedim arkadaşa fiyatını sordum 500 bin lira dedi o zamanlar 500 bin lira bozuk ve tek para koyu sarı bir metal para ama yok işte.
ben annemden istiyorum annem yok diye ağlıyor, ben halen istiyorum arkadaşlar ben sana veririm gofret diyor ama o sıra annem halen ağlıyor.
o gün arkadaşlarım verdi gofreti ama o gün öleydim o bokumsu şey yüzünden annemi ağlatmayaydım keşke.
size yemin ediyorum o günden beri market rafınfa bile o gofretleri görsem bakışım değişiyor ve o gün aklıma geliyor.
bir yaz günü hemen hemen öğlen saatlerinde kapıya vuruldu ve arkadaşlarım çağırdı ellerinde gofret ama öyle çokonat, çikolatalı gofret falan olanından değil;
şu an içinde milyonda bir muz parçacığı, çilek parçacığı olan gofretlerden.
ben de almak istedim arkadaşa fiyatını sordum 500 bin lira dedi o zamanlar 500 bin lira bozuk ve tek para koyu sarı bir metal para ama yok işte.
ben annemden istiyorum annem yok diye ağlıyor, ben halen istiyorum arkadaşlar ben sana veririm gofret diyor ama o sıra annem halen ağlıyor.
o gün arkadaşlarım verdi gofreti ama o gün öleydim o bokumsu şey yüzünden annemi ağlatmayaydım keşke.
size yemin ediyorum o günden beri market rafınfa bile o gofretleri görsem bakışım değişiyor ve o gün aklıma geliyor.
devamını gör...
44.
artı oyları leblebi misali toplar.
artı oy yoksunluğundan muzdarip sıhhi tesisatçılık ve hisseli 40 yıllık dökük bina anısı şart böyle anlar için. sobalı ev allah kahretsin ki bu iş için yaratılmış.
hiçbir fakirlik anısı olmayan, çocukluğu nefis geçen zengin bebe anıları okumaktan yanayım artık. keşke villalı havuzlu sarışın bebeler peydahlansa ve bu fakirlerin saltanatını bitirse. 50 yıldır fakir like'lıyoruz sözlüklerde.
havuz kloru yutan bebelerin, yaz dramlarını like'lasak artık keşke.
artı oy yoksunluğundan muzdarip sıhhi tesisatçılık ve hisseli 40 yıllık dökük bina anısı şart böyle anlar için. sobalı ev allah kahretsin ki bu iş için yaratılmış.
hiçbir fakirlik anısı olmayan, çocukluğu nefis geçen zengin bebe anıları okumaktan yanayım artık. keşke villalı havuzlu sarışın bebeler peydahlansa ve bu fakirlerin saltanatını bitirse. 50 yıldır fakir like'lıyoruz sözlüklerde.
havuz kloru yutan bebelerin, yaz dramlarını like'lasak artık keşke.
devamını gör...
45.
ben çocuk iken ailem çok müşkül durumlar yaşamıştı, bir keresinde sabah kahvaltısında pastırma yoktu, babam şarküteriden almayı unutmuş, herkes şok olmuştu, o günü unutamıyoruz, aile travmamız oldu, halen birlikte kahvaltı günlerinde herkes o korkuyu yaşar...
devamını gör...
46.
sevgilliyi japon pazarına götürmek
devamını gör...
47.
öğrenciyken kürtaj parası denkleştirmek için çabalarken... anı değil kabus
devamını gör...
48.
liseye giderken bir gün pederden harçlık almayı unutmuştum. o gün akşama kadar aç dolaşmıştım. arkadaştan da gurur yapıp borç isteyememiştim..
devamını gör...
49.
son parami 1 dal sigaraya verip eve 5 saat yurudum 3 ay kadar once
devamını gör...
50.
devamını gör...
51.
t: üniversite yıllarımda yaşadığım bir andır.
çoook çoook güzel, çok çoook iyi bir kız arkadaşım olmuştu. böyle kendi kafamda kodladığım fiziksel özelliklere de, karakteristik özelliklere de sahip biriydi. bir gün buluştuk, taksim'in mük olduğu son zamanlardı. öğrenci olduğumdan mütevellit cebimde az bir miktar para vardı. taksim'de içtik eğlendik falan. sağolsun o da hesaba destek çıksa da benim param bitti. mekandan çıktık el ele yürürken gül satan bir abla geldi. ablamı sana bağışlasın allah, al bir gül ona gibi bişi dedi. o an ablanın duasından bağımsız o gülü alasım geldi ama cebimde para yok, alamadım. sağol abla acelemiz var falan diye geçiştirdim. ablayı atlattıktan sonra kıza mahcup bi şekilde baktım. ben gül sevmem zaten dedi. orada bi yakınlaştık. ama kısa bir süre sonra ayrıldık şalskda
şu an evli kendisi, mutluluklar diliyorum ama o gülü alabilsem belki bambaşka olurdu her şey hahaha :d
çoook çoook güzel, çok çoook iyi bir kız arkadaşım olmuştu. böyle kendi kafamda kodladığım fiziksel özelliklere de, karakteristik özelliklere de sahip biriydi. bir gün buluştuk, taksim'in mük olduğu son zamanlardı. öğrenci olduğumdan mütevellit cebimde az bir miktar para vardı. taksim'de içtik eğlendik falan. sağolsun o da hesaba destek çıksa da benim param bitti. mekandan çıktık el ele yürürken gül satan bir abla geldi. ablamı sana bağışlasın allah, al bir gül ona gibi bişi dedi. o an ablanın duasından bağımsız o gülü alasım geldi ama cebimde para yok, alamadım. sağol abla acelemiz var falan diye geçiştirdim. ablayı atlattıktan sonra kıza mahcup bi şekilde baktım. ben gül sevmem zaten dedi. orada bi yakınlaştık. ama kısa bir süre sonra ayrıldık şalskda
şu an evli kendisi, mutluluklar diliyorum ama o gülü alabilsem belki bambaşka olurdu her şey hahaha :d
devamını gör...
52.
üniversite yıllarında hiç yaşamadığımdır.
ama iş hayatına atılıp da ortaklarımla -kendimizce- mühim bir karar verdikten sonra kurban kestirecek durum olmayınca kızılay çadırında kan bağışı yapıp fotoğrafımı atmıştım benimkilere.
hayat bazen o anılarla güzel.
ama iş hayatına atılıp da ortaklarımla -kendimizce- mühim bir karar verdikten sonra kurban kestirecek durum olmayınca kızılay çadırında kan bağışı yapıp fotoğrafımı atmıştım benimkilere.
hayat bazen o anılarla güzel.
devamını gör...
53.
aslında benimkisi varlık içinde yokluk garibanlığıydı. meybuz yiyen çocuklara çok özeniyordum. annem sağlığa zararlı onlarda boya var diyerek yememe izin vermiyordu. o sıralar ben kornet magnum filan yiyorum ama aklım meybuzdaydı hep. gariban gariban bakıyordum onlara. hey gidi günler.
devamını gör...
54.
özel okuldan devlet okuluna geçiş diyebilirim.
devamını gör...
55.
ilkokulda anneannemlerle yaşıyordum. çok paraları da yok her zamanki gibi. her gün 1,5 lira harçlık alıyorum. o da zaten simit ayrana anca yetiyor. okulumla evin arası da baya var. okul çıkışlarında üç dört arkadaş sallana sallana eve dönüyoruz. yolumuzun üstünde adem pastanesi var. nasıl güzel dondurmaları var anlatamam. o zaman da dondurma delisiyim tabi. pastanede dondurmanın topu 2-2,5 lira bir şey. benim günlük harçlığımdan bile fazla yani. imkanı yok alamam. alabilmem için iki gün okulda aç gezmem lazım. yine bir gün arkadaşlarla sallana sallana iniyoruz. hadi pastaneden dondurma alalım dediler. bende kuruş yok ama çaktıramıyorum da. yiyesim yok, canım istemiyor siz alın falan diyorum. pastanenin yanında da bir şarküteri var. o şarküteride çalışan bi abla arkadaşlar dondurma alırken benim alamadığımı görünce acıdı halime sanırım. beni yanına çağırıyor, "neden yemiyorsun bakayım sen?" diyor. param yok demeye dilim varmıyor, aynı yalanlari söylüyorum. inanmıyor tabi. elimden tutup pastaneye götürüyor beni. hangi dondurmadan istersem alıyor. ben mutluluktan havalara uçuyorum ama bir yandan da o kadar mahcubum ki. belli de edemiyorum.
neyse gel zaman git zaman bizim bu ablayla samimiyetimiz arttı. "ne zaman canım isterse benim yanıma gel, sakın sıkma canını. utanma, ablanım ben senin" derdi. ben yine utanır söyleyemezdim. o da bunu bildiği için bizim okul çıkışı saatinde dükkanın önünde beklerdi gelirim de görmez geldiğimi diye. üzerinden yıllar geçti. bu sefer ben aldım onu yanima. aynı pastaneye oturduk. bu sefer farklı olan tek şey dondurmaları benim ısmarlamış olmamdı.
not: hala ne zaman aydın'a gelsem yanına uğrar bı halini hatırını sorarım. her gidişimde hala onu unutmadığımı görünce yüzünde oluşan o gülümseme yediğim hiçbir dondurmanin yaşattığı mutluluğu yaşatamaz sanırım.
neyse gel zaman git zaman bizim bu ablayla samimiyetimiz arttı. "ne zaman canım isterse benim yanıma gel, sakın sıkma canını. utanma, ablanım ben senin" derdi. ben yine utanır söyleyemezdim. o da bunu bildiği için bizim okul çıkışı saatinde dükkanın önünde beklerdi gelirim de görmez geldiğimi diye. üzerinden yıllar geçti. bu sefer ben aldım onu yanima. aynı pastaneye oturduk. bu sefer farklı olan tek şey dondurmaları benim ısmarlamış olmamdı.
not: hala ne zaman aydın'a gelsem yanına uğrar bı halini hatırını sorarım. her gidişimde hala onu unutmadığımı görünce yüzünde oluşan o gülümseme yediğim hiçbir dondurmanin yaşattığı mutluluğu yaşatamaz sanırım.
devamını gör...
56.
boluya o zamanlar bi tane meksika tatları yapan bir yer açılmıştı. sahibi de tanıdığımız bir abiydi oraya giderdik öyle çay içerdik sadece para yoktu burrito ve taco denemeye. o tanıdığımız abi ortaklıktan çekilmişti. diğer abi ile de samimiydik,bir gün yine gittim çay içip sohbet edelim diye. içeriye güzel mi güzel bi kız girdi ve taco istedi. içecek olarak da sprite istemişti ama yoktu. abi de sprite almaya gitti. kızla gariban köpek gibi göz göze geldim o taco yiyor ben çay içiyorum. sonra kız yedi kalktı. abi de tabağına meksika usulü cipsler olur ya ondan koymuş sosla beraber ama kız yememiş. benim garibanlığa acıyıp bıraktı herhalde. abi bi tabağa baktı bi bana baktı ve dedi ki:oğlum şunları sen ye bari boşa gitmesin. ah şu garibanlık...
devamını gör...
57.
17 yaşında üniye basladigimin ikkinci üçüncü ayı falandı. yine bademciklerim şişmiş acılar içindeyim ve nazimi çeken annem babam yoktu. aglayarakk yemek yiyordum, pilavın içine düşen göz yaşlarım hala beni uzer
devamını gör...
58.
hatırladıkça aşırı mutlu olduğum çok eskilerden bir garibanlık anım var. anı o kadar eski ki büyük iskender henüz pers ordusu ile karşılaşmamış olabilir o tarihlerde.
anımız yağmurlu bir sonbahar gününe ait. öğrencilik zamanları. özentilikten günde 3-4 sigara içtiğimiz günler. lokasyon olarak bakırköy civarları. evime yaklaşık 3-5 km'lik bir mesafede, bir arkadaşımla yağmurdan kaçmak için ağaçların altında bir park bankına sığınmışız.
sadece kafamıza yağmur gelmediği ama tüm bedenimizin yağmurdan nasibini aldığı kadar sığınabilmişiz. eve yürüyerek dönülecek ama cebimizdeki son para ile 1 dal sigara almış olmanın aşırı mutluluğuna sahibiz.
arkadaşım sigarayı yakmak için çakmağı çakarken, tüm servetimiz ile aldığımız tek dal sigarayı elinden yağmurlu zemine düşürdü!
onun kendine ve benim ona karşı sarfettiğim yoğun küfürlerin sonrasında, yerden tek sigarayı alıp, çakmak vasıtasıyla 10 dakika uğraşarak sigaranın tamamını kurutmayı başarmıştım.
ısı ile kurutulduğu için sapsarı olan o sigarayı büyük bir keyifle içmiştik tabi. ciğerlerimizin bayram ettiği o an sonrasında, o yağmurda yürüyerek sırılsıklam bir şekilde eve dönmenin keyfini hala çok özlüyorum!
anımız yağmurlu bir sonbahar gününe ait. öğrencilik zamanları. özentilikten günde 3-4 sigara içtiğimiz günler. lokasyon olarak bakırköy civarları. evime yaklaşık 3-5 km'lik bir mesafede, bir arkadaşımla yağmurdan kaçmak için ağaçların altında bir park bankına sığınmışız.
sadece kafamıza yağmur gelmediği ama tüm bedenimizin yağmurdan nasibini aldığı kadar sığınabilmişiz. eve yürüyerek dönülecek ama cebimizdeki son para ile 1 dal sigara almış olmanın aşırı mutluluğuna sahibiz.
arkadaşım sigarayı yakmak için çakmağı çakarken, tüm servetimiz ile aldığımız tek dal sigarayı elinden yağmurlu zemine düşürdü!
onun kendine ve benim ona karşı sarfettiğim yoğun küfürlerin sonrasında, yerden tek sigarayı alıp, çakmak vasıtasıyla 10 dakika uğraşarak sigaranın tamamını kurutmayı başarmıştım.
ısı ile kurutulduğu için sapsarı olan o sigarayı büyük bir keyifle içmiştik tabi. ciğerlerimizin bayram ettiği o an sonrasında, o yağmurda yürüyerek sırılsıklam bir şekilde eve dönmenin keyfini hala çok özlüyorum!
devamını gör...
59.
ilkokulda kendi okulumda sinifimda patlamis misir satardim.
yazin pazarda naylon poşet ve soğuk su satardim.
orta okulda öğlenci iken sabah simit satardim.
yazin ulucanlar'da tekstil atölyelerinde çalışırdım.
hayatimda hic kantinden birşey almadim çünkü harçlığım yoktu.kazandığım paralari anneme verirdim.
üniversiteye dershaneye gitmeden hazirlandim.
aldığım kitaplar hep 2. eldi.
mahalle büfesinden de milliyet gazetesinin o dönem verdiği hazirlik dergilerinin artanlari varsa isterdim,onlarla hazirlandim.
üniversiteyi sehir dışında okudum.ailem 1 kurus gondermedi.ben hep ekstra çalıştım. çeşitli derneklerden burs aldim ,onlarla okudum.( türk egitim vakfindan burs aldim ayrica orada 4 sene gönüllü spor öğretmenliği yaptim,çağdaş yaşamı destekleme derneği'nde gönüllü olarak çalıştım ve başarı bursu aldim. burs kazanip almanya'da 1 sene yaşadım .orada hem okudum hem çalıştım.
kazandığım para ile kalan 2 senemde üniversiteyi ailemden para almadan okudum.ayrica annemin bütün eşyalarını yeniledim.
bu 22 yaşıma kadar olan kısım.
yazin pazarda naylon poşet ve soğuk su satardim.
orta okulda öğlenci iken sabah simit satardim.
yazin ulucanlar'da tekstil atölyelerinde çalışırdım.
hayatimda hic kantinden birşey almadim çünkü harçlığım yoktu.kazandığım paralari anneme verirdim.
üniversiteye dershaneye gitmeden hazirlandim.
aldığım kitaplar hep 2. eldi.
mahalle büfesinden de milliyet gazetesinin o dönem verdiği hazirlik dergilerinin artanlari varsa isterdim,onlarla hazirlandim.
üniversiteyi sehir dışında okudum.ailem 1 kurus gondermedi.ben hep ekstra çalıştım. çeşitli derneklerden burs aldim ,onlarla okudum.( türk egitim vakfindan burs aldim ayrica orada 4 sene gönüllü spor öğretmenliği yaptim,çağdaş yaşamı destekleme derneği'nde gönüllü olarak çalıştım ve başarı bursu aldim. burs kazanip almanya'da 1 sene yaşadım .orada hem okudum hem çalıştım.
kazandığım para ile kalan 2 senemde üniversiteyi ailemden para almadan okudum.ayrica annemin bütün eşyalarını yeniledim.
bu 22 yaşıma kadar olan kısım.
devamını gör...
60.
#3109055
dostum sen garibanlik anısı diye başarı hikayesi anlatmışsin, helal olsun sana.
dostum sen garibanlik anısı diye başarı hikayesi anlatmışsin, helal olsun sana.
devamını gör...
"hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları" ile benzer başlıklar
burkan
2