bir gün 10 milyonluk villamı terkedip başka bir villada kalmak zorunda kalmıştım. ne zor günlerdi.
devamını gör...
ilkokul zamanı ablamla beraber babannemde kalırdık; günlük harçlığımız 50 kuruştu, simit ise 25 kuruş. simite 10 kuruş zam geldiğinde babannemin efkârını görmeniz lazımdı.
devamını gör...
babamın ölümü. beş kuruşsuz kalmak. akrabaların birden bire ortadan kaybolması. yapayalnız kalıvermek.. komşunun oğlu restoranda çalışırdı. kalan ekmekleri getirirdi bize. öyle böyle geçerdi günler. kış, soğuk.. kuaförde çalışırdım haftalık 5 liraya. okuldan sonra akşama kadar, hafta sonu tamamen kuafördeydim. deşecek çok hal var da halim yok... büyüdüm ve sırtımda bir kambur çocukluğum...
devamını gör...
lazerle göz ameliyatı olmamıştım henüz. okuldan dönerken tabeladaki yazıyı yanlış görüp yanlış dolmuşa binmiştim. dönmesi gereken yerden dönmeyince anlamıştım durumu, inmek zorunda kalmıştım. o zamanlar cebimde her gün sadece gidiş dönüşe yetecek kadar para olduğundan, ikinci kez dolmuşa binemeyip eşek gibi yürümüştüm eve kadar.
devamını gör...
2. sınıfa giderken, okulumun önünde bir tane çiçekçi abla vardı, her gün çiçek satmak için okulun önüne gelirdi, günlerden de öğretmenler günüydü, çiçek almaya durumumuz yoktu o kadar kötüydük, herkes elinde çiçek getirmiş öğretmenler günü için tek ben getirmemiştim, çok garip hissetmiştim kendimi.
devamını gör...
daha fazla harçlık istemekten utanıp, çekinip okula yürüyerek gitmek, yol parasını harcamak.

hem de kar, çamur demeden her gün.
devamını gör...
sözlüğe tuşlu telefondan girmeye çalışmamdır.
m.kafa sözlük yazıp girmeye çalışmıştım ne günlerdi be.
bu arada kafa sözlük çok bozdu nerde o eski kafa sözlük.
devamını gör...
ortaokul zamanı yeni sene başlamış, paramız olmadığından bana yeni kıyafet alınmamıştı. önceki senenin pantolonunu giyiyordum ama boyum uzadığından paçaları çok kısa kalıyordu. sınıfta dalga geçenler oluyordu. bir de okul müdür yardımcısı ders ortasında sınıfa gelir, katkı payını vermediğimiz için tüm sınıfın ortasında isimlerimizi okur fırça atardı.
faturayı ödeyemediğimiz için suların kesildiği bir gün yakınlardaki bir caminin şadırvanından bidonla su doldurup getiriyordum. nur yüzlü ak sakallı bir hoca(!) bidonumu devirip beni kovalamıştı. bakkaldan veresiye alırdık. annem maaşı alınca borcu öder, otomatikman para kalmaz ve ertesi gün tekrar veresiye almaya başlardık. bakkal bakkal gezerdim veresiye alana kadar. biri vermezse ötekine. on yaşından ufaktım 2-3 km gezdiğim olurdu hiç bilmediğim sokaklarda. bakkaların çoğu tanımadığı için vermezdi. eve eli boş dönmek de herkesin aç yatması demekti. çok zor yıllardı çok..
devamını gör...
babam maaşı alıp borçları ödeyince cebinde beş kuruş kalmazdı. okula giderken her sabah bakkaldan borç olarak yol parası alırdım. daha ötesi var mı? akşama kadar okulda kalacağım ve sadece yol param var. o da bakkal verirse. öğlen yemeği filan hak getire. altımda da önceki senelerin eskimiş pantolonu. her zamanki gibi. arkadaşlar yemek yemeye gidelim dediğinde sağolun aç değilim eve gitmem lazım derdim hep. sonra tek başıma çarşıda dolasıp vakit geçirirdim.
devamını gör...
(bkz: gerçekten güzel konu)
devamını gör...
rahmetlik dedemin ve ebemin yaşadığı garibanlık anılarıdır bunlar. ben buraya yazmaktan çekinirim; lakin onlara karın tokluğunu çok gören çağdaş medeniyet gazelcileri utanmaz.

ulan bu nasıl bir çağdaş medeniyet anlayışı ki, 100 yıldır nüfusun % 70'i aç ve yoksul, çok çalışmasına rağmen karnını bile doyuramaz? onlar, o yokluğu çekerken, bize, okulda milli bayramlarda gaz veriyorlardı.

kendileri bal tuttu nasıl olsa!
devamını gör...
yakın zamanda öğrendiğim ve ilk duyduğumda bile özünü unutmamanın ne değerli olduğunu düşündüğüm bir garibanlık anım var. (aslında bir sürü de neyse) istanbul'a yeni gelmiş sayılır o dönemlerde ailem evin en küçük çocuğu olarak bir ben doğmuşum tabi istanbul'da. tabi garibanın köyünde bebek bezi ne arar. bebekmişim daha annem markete gitmiş kıt kanaat geçinmemize rağmen gözü bir bebek bezine ilişmiş, tabi okuma-yazma sayılar vs. yok. bir kadına sormuş fiyatını, kadın da söylemiş. annem neyse kalsın o zaman pahalıymış demiş. kadın bebeğin mi var, ne giydiriyorsun o zaman bebeğe demiş. annemde eski usul diyerek açıklamaya çalışmış. her neyse kadın bir sürü hakaret etmiş. "allah'ın köylüleri fakirleri" falan diyerek. (oldukça anlamsız olsa da) tabii annemin de o dönemde daha türkçesi o kadar gelişmemiş ne diyeceğini şaşırmış. kadın marketten çıkana kadar söylenmiş durmuş. bir zaza reis ablamız duymuş olanları (akrabamız) kadını oracıkta rezil etmiş. tabi olan kime oldu bu hikayede derseniz, yok yok bebek bezi giyemeyen bana olmamış bir şey tabi. annem çok üzülmüş ve ağlamış. birçok anısını unutmuştur da bunun acısını unutmamıştır. şimdi görsem o kadını deste deste parayla tokatlamak isterdim...
devamını gör...
bir gün dondurma alalım mı demişti kızım. zaten ayda bir anca görüşüyoruz. ama cebimde ona dondurma alacak param yoktu. gerçekten yoktu. sanırım hayatımdaki en acı an oydu. bütün gün parkta oynadık güldü eğlendi ama o dondurmayı yiyemedi o gün. onun pek umurunda değildi çoktan unuttu ama bende dövme gibi kazılıdır hala.
devamını gör...
sene 2013. deli zi*kmiş gibi istanbul'dan kalkıp gaziantep'e gitmişim, bir turizm şirketinde çalışıyorum ancak şirket batmak üzere. hiçbir ödemeyi yapmıyor. yapamıyor. bizi yerleştirdikleri aparttan bile kovulmak üzereyiz. değil sigara almak, karnımız aç.

bir tane de yavru kedi bakıyorum. daha minicik. sütten filan kesilmiş ama annesi yok ortada. evde takılıyor öyle. maması da kalmamış.

işten çıkıyorum. hava soğuk ve hayvanlar gibi yağmur yağıyor. damla damla değil, sanki buz gibi suyu kafamdan aşağı döküyorlar. 10 kuruşları, 25 kuruşları sayıyorum, cepte toplam 1,5 tl para. ekmek o zamanlar 1 tl, minik süt de 50 kuruş civarı bir şey.

tramvaya binersem kedi aç kalacak.

"nolucak lan aslan gibi adamım" diye gazı veriyorum kendime. gidip bir tane ekmek, bir tane de küçük süt alıyorum. atıyorum çantama ve başlıyorum yürümeye.

yağmur durmuyor. 7-8 kilometreden fazla yürüyorum. 1 buçuk - 2 saati buluyor aparta varmam. kafamdan "ben hayatımda böyle yağmur yemedim" düşüncesinin geçtiğini hatırlıyorum. boxer'ı sıksan bir kova su çıkacak, o derece.

neyse, ekmekleri parça parça edip, sütle karıştırıp kediye veriyorum. hapur hupur gömüyor şerefsiz. mutlu. kurulanıp direk olarak yatıyorum. 2 gün sonra şahane bir grip geliyor.

1 hafta içinde de şirket batıyor, herkese yol veriyorlar zaten. kediyi sahiplendirip, dönmemek üzere doğuyu terkediyorum.

hayatımda çok param olduğu zamanlar da oldu, parasız olduğum zamanlar da.

bunu unutmadım ama.
devamını gör...
ekmek arası sade ruffles yiyerek yaşadığım bir aya yakın bir süre var. fakirdik ama mutluyduk be sözlük.
devamını gör...
ben 4 yaşındayken babam bir ara işsiz kalmış. tabi işte bilirsiniz kötü gününüzde yakınlarınız yanınızda olmaz. kapımızı çalan kimse de yokmuş. annem de kardeşime hamileymiş o sıralar. ben 25 kuruşluk cips, zeytin ekmek gibi şeyler için ağlıyormuşum. babam dışarı dolaşmaya çıkmış iş aramak için, canı sıkkın tabi. dolaşırken yerde parlak birşey görmüş. ben de küçükken parlak oyuncakları falan çok severmişim. bana getirmek için eğilip almış yerden oynarım diye. bir bakmış çeyrek altın. kim düşürmüş diye aramış aramış bulamamış. bozdurmuş sonra bana cips almış zeytin almış. tabi durumlar düzelince altını yaptırıp ihtiyaç sahibi birisine vermiş.
devamını gör...
biz eve ekmekten başka bir şey alamazken amcamın helva alıp gelmesi hepsini ekmeğin arasına koyup kendisi yemesi. hepimizin o yiyene kadar bizi izlememiz. hala amcamı gördüğümde aklıma gelir. pislik herif bir de bizim evde kalırdı.
devamını gör...
hala buzdolabının içinde ki kritik besinlere bakıp maddi imkanların bu ay nasıl olduğunu anlıyorum. garibanlık bitmez yuvarlanarak devam eder.
devamını gör...
şampanya alamadığım bir doğum günümde, teneke biramı yere vurup delmiştim. bak yine içim burkuldu, boğazım düğümlendi.*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim