621.
merhabalar köylü yazar ve diğerleri!
sözlüğü siz ve diğerleri diye ikiye böldüm, mümkün olsa "diğerleri"ni daha küçük puntolarla yazardım ki daha yazıya başlarken büyüklük hezeyanlarınızı destekleyip, sizi mutlu edebileyim. böyle de düşünceli biriyim işte... *

bu konuyla başladım çünkü bu gün irdelemek için şu entryi seçtim: #3376850
sizin bahsettiğiniz türde bir "bağlılık ve aidiyet"in bowlby'nin kuramıyla uzaktan yakından alakası yok her şeyden önce. çünkü aslında aidiyet ve bağlılık, galiba çok aşina değilsiniz, sahip olunanı yüceltmekle değil benimsemekle alakalı bir şey. yani mesela ayaklarınızı düşünün köylü hanım, onları başka ayaklarla kıyaslamazsınız çünkü ayaklarınız hep sizin ayaklarınızdır ve oldukları gibi benimsemişsinizdir. benim ayaklarım, benim oldukları için başka bütün ayaklardan daha iyi gibi bir düşünce bizi sağlıklı bağlanma stili, aidiyet duygusu ve bowlbye değil bir ihtimal anna freud'a götürür. (bkz: ben ve savunma mekanizmaları)

şeyler bize ait oldukları için iyi veya kötü oluyorlarsa o zaman şeylerle aramıza, kimliğimiz arasına sağlıklı bir mesafe koyamıyoruz demektir. yani siz kendinizi ailenizden ve çocuklarınızdan ayrıştıramıyor, kendinizi kendiniz olarak, onları da onlar olarak, sizden ayrı bireyler olarak değerlendiremiyorsunuz demektir. çünkü "şeyler", özne ve nesne olmaları farketmeksizin kendi başlarına bir varlık gösterir ve değer ihtiva ederler. bize ait olup olmamalarından bağımsız olarak kıymetli ya da kıymetsizdirler. bunu fark edememek etrafımızdaki insanlar "bize ait" sanısını doğurunca, onların hayatı ve varlıkları üzerinde tahakküm kurarız. özellikle sizin gibi imaj kaygısı yoğun kişiler, sözgelimi çocuklarına hata yapma alanı vermeyebilir, onları kendi istediği gibi olmaya zorlayabilir ve boğabilir. çünkü "kendisine ait bu çocuklar" üzerinden "imajını parlatıyordur/ güçlendiriyordur." çocuklarınızın çok "iyi" insanlar olması doğal olarak sizi de "iyi anne" yapıyordur örneğin...

yani anna freud'dan sonra yolculuğa havelock ellis okuyarak devam edebilirsiniz.

sözlükte yaşadığınız sorun da aslında buradan kaynaklanıyor. buraya konu olan entryniz gibi, pek çok tanımınız yüzeysel, sığ. bunun böyle olması aptal olduğunuzdan değil bu arada, üzerine konuştuğunuz konularda derinleşmeyi samimiyetle istemeyişinizden. sizin için çünkü öyle görünmek, öyle olmak anlamına geliyor. ama gerçek dünyada bu böyle değildir, keskin gözler de (ışığınızdan kamaşmayanlar yani dkejjd)nasıl göründüğünüz ile nasıl olduğunuz arasındaki ayrımı zorlanmadan yakalar. sizin çatıştığınız insanlar, sizdeki bu ikiliği gören insanlar. hiç dikkat ettiniz mi size hep çeşitli argümanlarla geliyorlar? "şöyle diyodun şimdi böyle yapıyosun","bunu savunduysan bunu söyleyemezsin" gibi. sizden hoşlanmayışlarını gerekçelendirebiliyorlar ve siz her ne kadar kendinizi güzel olduğum için beni çekemiyorlar diye kandırmaya çalışsanız da içten içe hiç de öyle olmadığını biliyorsunuz. ayrıca diş geçirebileceğinizi düşündüğünüzde eleştirilere verdiğiniz yanıtlar ne ironik, ne alaycı, ne de umursamaz. üsten ve kibirli.

bu günün entrysi bu olsun, siz şayet okursanız bunları önce bi hazmedin. soda tavsiye ederim, ben meyveli olanları seviyorum. elmalı olabilir belki, siz de elma seviyorsunuz.*
devamını gör...
622.
youtube.com/shorts/34gHrmp6...
devamını gör...
623.
bir üstteki videoya istinaden
youtube.com/shorts/Te1SqASi...
artı çok kalp.
devamını gör...
624.
#3385841



ironiden de anlamıyor.
devamını gör...
625.
şurada dönen kavganın yarısını bir başkası yapsa bir kaç günlük ceza yiyor.
formülü nedir acaba?

hangi moderasyona yanlıyoruz? eheheh.
devamını gör...
626.
dur hoşuma gitti buraya da atayım da moderasyonun belki yüzü kızarır.
gerçi kesin eleştiri kabul etmeyip flood diye silerler.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

edit:
bakın başladılar da.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
627.
#3386054
birilerini çıldırtıp birilerini hastanelik etmekle övünen yazar...
merak ediyorsanız, ben sizi çıldırtmak durumunda kaldığıma üzülüyorum. özgüvenimi verdiğim tahribat üzerinden tanımlamadım hiç.
çok şükür.
devamını gör...
628.
özgüvensizler özgüvenlileri çekemiyor, yönetim de bizden ya özgüvensizliği ya da özgüveni öğrenmeye çalışıyor.
şurdan (bkz: özgüven atölyesi) mi kotarsam. aslında 2020 yılında böyle bir hayalim vardı.
devamını gör...
629.
#3386054

hani bazen 3-5 yaşında çocuklar kulaklarını kapatıp gerçekleri duyamamak için lalalalalalala diye bağırır ya burada bahsedilen özgüven o.

yani yaptıklarını yapmamış gibi yapıp mevzuları ancak bir paranoyak şizofren in çekebileceği yerlere çekerek değiştirmeye çalışıyor. insanlar yemeyince de güzelliğimi çekemiyorlar diyor ki güzel değil, eğitimliyim ondan çekemiyorlar diyor eğitimli de değil (zaten entelektüel ve eğitimli sarılabilmek için ailenin 3 kuşağının da üniversiteli ve kentli olması gerekir.), başarılıyım diyor ismailağa tarikatı olmasa başarılı olamayacağını burada yazdıklarını okuyan herkes anlayabilir.

işte ancak kafasından bir şeyler olduğunu kuruyor zaten bugüne kadar mantıklı bir argüman kurupta cevap verebildiği görülmedi.

bunun adı özgüven değil bacım ruh hastalığı git doktora görün.
devamını gör...
630.
biriniz tatlı bir adım atsa yok anasını satayım en güzel kalbi ben kırarım.
neyse hepinizi seviliyonuz.

moderasyon hariç.
artık onlar dövüşte karşımda.
ilk dövüşümde hepsini dövecem.
devamını gör...
631.
#3386089
geyik yapıyo ama istese entel de takılır. aklı ve gerçek bi kişiliği olan normal insan olduğu için 1 tane rol seçip sürekli onu sahnelemek zorunda hissetmiyor kendini.
normal insanlar böyledir, bazen mutlu, bazen üzgün, kimi zaman dalga geçerler, bi bakarsın ciddileşmişler. sürprizli, ne çıkacak bilemezsin... içtenlikle davranınca hepsini deneyimleyip yansıtabiliyosun, performans ve imaj kaygısı gütmüyosun.
aslında öz güven de içtenlik ve kırılganlıkla yakından ilişkilidir ama tabi insanlar bazen öz güvenli olmayı, öz güvenliyim diye bağırmak sanıp başkalarına da aynını öğütleyebiliyor.
devamını gör...
632.
az evvel fikirlerine çok kıymet verdiğim ve hayatım üzerinde de tesiri olumlu ve büyük olan bir arkadaşımla konuştum. kendisine sözlüğü karıştırmamdan da bahsettim ve böylece yazar hakkında fikir alış verişinde bulunma imkanımız oldu. ben de buraya öfkeden uzak, samimi bir yorum girmek istedim, son yorumum olacağını umuyorum... *

her şeyden önce şunu bilmenizi isterim, benim sizin şahsınızla hiçbir alıp veremediğim olamaz. kişi olarak sizi tanımıyorum dolayısıyla kişi olarak sizi hedef göstermek, rencide etmek ya da yermek gibi bir amacım da olamaz. sözlükte hiç kimse için bunu yapmadım da.

ancak ne yazık ki, size daha önce de söylediğim üzere tatsız bir üslubunuz, talihsiz söylemleriniz ve hata kabul etmez bir yapınız var. öz güven sahibi olmanız çok güzel ama öz güven sahibi olmanız tanımadığınız hemcinslerinize kafanıza göre çirkin yakıştırmalar yapabileceğiniz, insanları imalı söylemlerle töhmet altında bırakabileceğiniz, insanların değerlerine dil uzatabileceğiniz anlamına gelmiyor. bunların öz güvenle alakası yok ne yazık ki.

ben samimiyetle sizin narsistik kişikik bozukluğundan muzdarip olduğunuzu düşünüyorum ve tam olarak bu nedenle bu entryi girme ihtiyacı duydum. bunu bir hakaret veya küçümseme niyetiyle söylemiyorum. bu tür sorunların küçümsenmesi veya eleştirilmesi veya acınması gereken şeyler değil empati kurulmaya çalışılması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum genel olarak.

şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim, sizin fikirlerinizi de onları dile getirme biçiminize de buradaki duruşunuza da fikirsel bağlamda saygı duymuyorum. hiç biri benim kendi yaşamımda kabul edebileceğim ve benimseyeceğim şeyler değil.

ama ben sanal bir mecrada da olsam karşımdaki kişilerin insan olduğunu unutmamaya özen gösteririm. eğer söylemlerim herhangi bir şekilde sizi tetiklediyse veya incittiyse üzgünüm gerçekten. dediğim gibi niyetim size zarar vermek değildi. umarım siz de etkinizi, gücünüzü ve güveninizi yarattığınız tahribatın büyüklüğü ile değil onarma çabanızın büyüklüğü ile ilişkilendirebilir ve insanlarla ilişkilerinizi düzeltebilirsiniz. sizin için en samimi ve dostane dileğim bu olabilir.
devamını gör...
633.
bilmukabele efenim bilmukabele.

o sizin dadluluğunuz.
devamını gör...
634.
#3406648

yoo bana bir zararı yok, getirisi de yok, sadece çomak sokmak istedim.
devamını gör...
635.
sözlük hayatımda ilk defa böyle bir çomak yedim, şaşkınım.
inşallah çabuk geçmez.
devamını gör...
636.
#3408527
çok iyi yapıyosun.
sinsice okuyup cık cıkladın demek bunca zaman beni, umrumda değil pozları keserken. seni gidi...*
üzülme, ben de aynını yapıyorum.
ben sadece açık açık yapıyorum. *

takipteyim.
sana ilgi vermeyeceğim tayfadan da değilim.
ne zaman spot ışıklarına ihtiyaç duysan elimle çevirmekten keyif alıyor olacağım.

öbdm.*
devamını gör...
637.
hocam biz hiç tartışmadık diye hatırlıyorum, yine de mutlu oldum. çok teşekkürler güzel sözlerin için. fotoğraf paylaşmak bir medeni cesaret göstergesi sonuçta. emek verip yaptığınız paylaşımları elimden geldiğince beğenmeye çalışıyorum. hep paylaşın, severek takipteyiz. iyi akşamlar dilerim.
devamını gör...
638.
bir yazarla bu kadar saplantılı şekilde uğraşmak pek normal bir davranış değil.

köylü yazarın arabası, güzel bir evi, çocukları, hayat neşesi ve gelecek için umudu var diye mi kıskanıyonuz? olayınız ne yaauw sizin.
kadın mutlu işte arkadaş. kabul edin.
devamını gör...
639.
bu topraklar gülen kadından ürküyor, ülkede çoğu şey değişti bu değişmedi.

ben evlendiğimde, nikahımda en fazla gülendim. babam alındı, ne çok merakı varmış evlenmeye diye.

onca derde tasaya rağmen, gülebilen insanın içindeki yaşama sevinci anlaşılamıyor.

gerçi bazen ben de kendime kızıyorum. ama galiba güle güle öleceğim.

gülmek iyi gelir tavsiye ederim, ciğerleri açıyor, hücreler tazeleniyor.

gülün ve tazelenin.
devamını gör...
640.
#3409654

edit: portakal a düşmüş bacımız ağlayacak şimdi.

gülmekle yüzü kösele olmak arasında ince bir çizgi vardır. o çizgiyi aşmış birinin ben mutlu olduğum için, ben özgüvenli oldığum için yada ben x olduğum için çekemiyorlar kafasına girince kafasına vurup ne olduğunu hatırlatmak gerekiyor bazen.

bunu yapmakta ne hikmetse son zamanlarda bana pek düşmedi. yalnız sen mağduru oynamaya çalışınca hatırlatayım dedim.

bacım sen kimseye ne örnek olabilirsin ne de bir şeysin bu sözlükte bomboş egonu tatmin etmeye çalışan birinden fazlası değilsin. dolayısı ile de kendine fazla anlam yüklemeye çalışma yükletmeyiz. mağduru oynamaya çalışma kimse yemiyor ha yiyen biri olursa da zaten bir süre sonra yemiyor zaten.

neyse en son benim yüzümden kadınlar sana sarıyordu ne oldu o iş? kendi yediğin haltlar olduğunu anladın mı bari?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"köylü yazardan ironiler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim