linkedin

etkileşim içinde olduğunuz kişiler verimliliğini doğrudan etkiliyor. ağınızda kişisel gelişim hikayeleriyle kafayı bozmuş nişantaşı özentisi ablalar ya da facebook dayıları varsa çekilir dert değil ama işine gücüne bakan, profesyonel gelişmeleri paylaşan, takip eden, onlarla etkileşim halinde olan insanlar varsa biraz daha faydalı gibi.

sağlık sektöründe satış yapıyorum ve burayı aktif kullananlardan değilim. iş aramadığım dönemde bile buradan hatırı sayılır iş teklifleri aldığım oldu. herhangi bir sosyal medya uygulaması gibi burası. profiliniz ve onunla yaptıklarınız hakkınızda çok fazla şey söyler. etkileşimde olduğunuz kişiler kullanıcı deneyiminizi belirler.

yani, burası da bozdu, bok gibi yer diyorsanız, ağınızı, beğenilerinizi bir kontrol edin. araya bir şeyler karışmış olabilir.

linke din diyenlerin sitesi. halbuki tek din islam'dir. evet.

kesinlikle türkiyedeki şirketlerin yüzde 85 burayı reklam için kullanıyor. özellikle reklam ve etkileşim için düzenli iş ilanı açıyorlar. hatta nesine.com ifşa olmuştu. adamlar her ay düzenli yazılımcı arıyorlar.

ilk zamanlarında profesyonel dünyaya yönelik bir sosyal medya platformuydu. sonradan instagram facebook arası, garip bir platforma dönüştü ve uzun süre hesabımı kapattım. kendi alanımla ilgili kişileri takip etmek istediğim için yeniden döndüm ama nasıl ki instagram’da çok mutlu (!) kişileri görüp kendi hayatınız hakkında umutsuzluğa kapılıyorsanız, burada da iş hayatınızla ilgili benzer hislere kapılıyorsunuz. kimse iş yerinde mobbinge uğramıyor, herkes üçer beşer başarı basamaklarını tırmanıyor, her gün kendini geliştiriyor da siz yerinizde sayıyormuşsunuz gibi bir duygu…

iş teklifi alabildiğiniz uygulama.
güzel beğendim götüm kalktı.

aktif olarak kullanamadığım uygulama. ankara gibi benim için. herkeste yalandan bi resmilik var, ortalık gri, samimiyet yok. arkasından küfür ettiği insana "çok sevindim, yeni pozisyonunda başarılı olacağına inanıyorum" yazan iş arkadaşım var benim.

doğru düzgün profil oluşturmadığım için de, sadece şark kurnazlarından teklif alıyorum. iş geliştirme uzmanı, head hunter gibi sıfatlarla yurt dışından yazıp, piyasa bilgisi isteyen insanlar geliyor. karşılığında ben ne alacağım, saatime birkaç yüz dolar vereceklermiş. ben kendilerime 1-2 saatte tüm bilgileri verecekmişim. parayı komidine bırakıp çıkın isterseniz. muhattap olmayalım.

bir de, ürünlerini satmak isteyen firma sahipleri yazıyor. ilgi alanım belli. yaptığım iş belli. bana önerdiği şey bambaşka. hani, onun ürününü görüp sıfırdan bir iş kurmam lazım. hayvan gibi zengin izlenimim de yok. hatta, zengin izlenimim bile yok. bilemiyorum altan.

düzgün bir profil oluşturup, aktif kullansam, işime yarayabileceğini biliyorum ama içim almıyor bir türlü. sokak çocuğuyum olm ben, dükkanın önüne tabure koyup tavla oynamak istiyorum.

nefret ediyorum bu uygulamadan ya.

staj basvurusu yapiyorum ve profesyonel gorunmek adina linkedin hesabimi da paylasiyorum ama benim linkedin hesabi bos. yani bildiginiz bos. sadece ayda bir girip anasayfada geziyorum.

staj basvurusunda cv atiyorum ve linkedin hesabimi da cv'ye ekledigim icin millet ha bire beni stalkliyor. ama hesap bomboss ya. yaptigim isler, projeler vs var ama asla paylasmiyorum. asiri sacma geliyor bana. tubitak projem onaylandi gecenlerde onu bile paylasmadim.

son zamanlarda basvurularim arttikca stalklanma oranim da eszamanli artti ve bu noktada linkedini adam gibi kullanmam gerektigini fark ettim. nasil yapacagiz onu, fikrim bile yok. hala asssiiirriii sacma geliyor ama duzene ayak uyduracagiz mecburen.. koca koca adamlar stakliyor beni ve koca bir bosluk goruyorlar. utaniyorum.......

bir süredir paylaşım yapmıyorum ama hala sıkça uğradığım plaza mahallesi. sosyal medya demeye dilim varmıyor.
farklı sektörlerden güçlü bağlantı ağları sayesinde, güncel kalmak için ideal zemin.

var olduğum ama aktif olarak kullanmadığım beyaz yakalının kendini önemli hissetme platformu.

körler sağırlar birbirini ağırlar.

o değil de sözlükten insanlarla linkedin üzerinden takipleşiyoruz öyle de bir tarzımız var. *

gerizekalı turnusolu,

adam sivergüvenlikçi case yazdırmış ai ye kontrol bile etmemiş yanlış dediğinizde siz benden iyi mi bileceksiniz diyor. ayarı verince de engelliyor. o yüzden aynı yaşta olmamıza rağmen siz uzman ben cto yum dediğimde mosmor oluyorlar.

ik cı eleme kriteri yazıyor it/bilişim ve software developer da bu kriterler doğruyu vurdurmak diyorum bilal e anlatır gibi anlatıyorum ses yok.

aslında tam olarak bu ülkede tüm gerizekalıların bir yere gülebildiğini gösteren bir yer. arada girin bakın bu mal bunu yapabiliyorsa ben niye yapamıyorum diye kendinizi sorgularsınız tam olarak öyle bir yer.

beyaz yaka facebook'u

yeni nesil ego vitrini. 3 kişilik şirketi olanın ceo, masasında macbook yanında 2 stajyerin olanın cto, şirket yk karar defterini notere götürüp tasdikletenin de cfo diye gezdiği garip bir mecra.

az önce bir gönderiye denk geldim. gönderi sahibi, linkedin'deki yüz binlerce danışman, yaşam koçu, iş mentörü tanımlılardan biri ve gururla "cambridge üniversitesi'nden kabul aldım." başlığı ve üniversitenin kapısının önünde çekilmiş bir fotoğrafla paylaşım yapmış; yüzlerce kişi de tebrik edip, böyle müthiş bir başarıya imza attığı için kendisini ayakta alkışlamış.
buraya kadar her şey güzel ancak işin bir de diğer tarafı var. bahsi geçen şahıs, kabul edildiğini beyan ettiği programın yılda 20 gün yüz yüze ders işlenen ve geri kalan sürede, internet üzerinden verilen derslere sahip bir program olduğunu; bu programa da aşağıdaki şartları sağlayan herkesin kabul edildiğini belirtmeyi unutmuş:
- ingilizce bilmek
- bahsi geçen programa ilgi duymak
- bilgisayara ve internete erişimi olmak
- 2 yıllık kurs için 37.000 sterlin ücreti karşılayabilecek durumda olmak.

nasıl instagram'da herkes en güzel sosyal yaşama sahipmiş gibi davranıyorsa, linkedin'de de aynı şekilde, iş hayatında en başarılı olduklarının ispatı peşindeler.