mevlana celaleddin-i rumi

her gün bir yerden göçmek ne iyi
her gün bir yere konmak ne güzel
bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
dünle beraber gitti cancağızım
ne kadar söz varsa düne ait
şimdi yeni şeyler söylemek lazım

maalesef tekkelerin kapatılması sebebiyle toplumumuzdaki -resmi- tasavvuf ilminin derinliği ilkokul seviyesine düşmüş. kendisine yöneltilen eleştirileri okuyunca bunları yazanların hallerine gülsem mi ağlasam mı karar veremiyorum.
kendisine yöneltilen eleştirilerin birkaçına buradan cevap verelim;
1-) mevla allah'ın adı değil mi? bunu kula niçin kullanıyoruz?
ömer tuğrul inançer üstadım burada anlatmış. bütün alem allah'ın isimlerinden yaratılmıştır. allah, sonsuz isimlerinden (ki allah'ın isimlerinin sonsuz olduğunu da bilmezler)ilah ismi hariç hepsini yaratılışta öz olarak kullanmıştır. anlamayan arkadaşlar için bir soru sorayım;
müriyd allah'ın irade sahibi anlamına gelen ismidir. şimdi bu böyle diye biz kullar irade sahibi olmuyor muyuz?
allah'ın müriydliği (iradesi) küllidir. kulun müriydliği cüz'idir.
allah'ın rahmanlığı (merhameti) küllidir. kulun rahmanlağı cüz'idir.
allah'ın mevlalığı küllidir. kulun mevlalığı cüzidir.

külli: bütünsel
cüz'i: parçasal
2-) mevlana hazretleri kendisini ilah-peygamber zannedip; kendisine vahiy geldiğini mi iddia ediyor?
şu giride anlatmıştım. kitabımız kuran-ı kerim sonsuz manalar içerir. buna yönelik, kuran-ı kerim'in zahirinden ibaret olmadığını anlamamızı sağlayan birçok ayet ve hadis var. eğer siz de (nefsinizden) temizlenip kuran-ı kerim'mimizi okursanız bu derin manalar sizlere de açılır. işte mesnevi-i şerif mevlana hazretlerine kuran-ı kerim'den açılmış bu sonsuz ve batıni anlamları içeren kitaptır. yani mesnevi-i şerif, bu büyük gönül dostunun aklıyla yazdığı bir kitap değildir. tamamen kuran-ı kerimden süzülmüş bir kitaptır, batıni bir kuran-ı kerim tefsiridir. hazret, "bu mesnevi de vahiydir" derken bunu anlatmak istiyor ama anlayan hak getire.

3-) mesnevi-i şerifte müstehcen hikayeler mi var?

evet var. ama hikayenin maksadı farklı. kabak hikayesinin kendisini okursanız hikayenin anlattığı şeyin esasında sözün zahirine, şekline takılmanın yanlışlığı olduğunu anlarsınız. bu hikaye ile dalga geçen arkadaşların başına da yine bu hikayede anlatılan olay gelmiş. bu da ayrı bir ironi.

4-) mevlana hazretleri moğol ajanı mıydı?

gelmiş yine bizim sherlock holmes'lar. söylediği bir söz yüzünden bunu iddia etmek sizce de biraz abartı değil mi? bu sherlock'ların kaynak gösterdiği söz de şu;
"moğollar allah'ın duasını kazandılar, onlar çok zulüm gören topluluktu, şimdi allah onları tam tersi haline getirdi, allah'ın yazdığı kadere karşı çıkamayız"
ki bu sözün altına da imza mı atarım.
maalesef günümüzde toplumumuz materyalist düşünmeye kendini biraz fazla kaptırmış, perde sebepleri hakiki sebepler zannederek şirke düşme eğilimindeler. şimdiye kadar anlamadıysanız -ki yüksek ihtimalle böyle olmuştur- şöyle anlatayım; türkiye'yi iktidarlar yönetmez allah yönetir. ancak allah bunu yaparken başkalarını -özellikle siyasileri- aracı gösterir sen de zannedersin ki bu siyasiler bizi yönetiyor. aksine allah, çeşitli sahte sebepleri aracı göstererek (araya (gbkz: perde) çekerek) bizi hak ettiğimiz gibi yönetiyor. bilim insanları, entellektüeller vs. ise bu sebepler perdesine dalıp, bunun arkasındaki hakikati göremiyorlar. keza moğol meselesi de aynıdır. aslında bu meseleyi daha çok anlatacaktım ama uykum geldi yatacağım allah nasib ederse sonra devam ederiz.

#403466
beni güldürdün allah seni de güldürsün*.
mesnevi-i şerif? sümük-ü şeriften sonra duyduğum en uyduruk şeydi gerçektende.
2. si allah yöneticileri seçmez sizler seçersiniz onlar da allahın kanunlarıyla yönetmezler.
“ve her kim allah’ın indirmiş olduğu hükümlerle hükmetmez ise kafirlerin ta kendisidir” (maide 44) ayetini hatırlatmak isterim, madem allah yöneticileri seçiyor neden allah %90 (sözde) müslüman olan bu halka islami bir lider göndermiyor? komiksiniz mesneviyi yüceltmeyi bırakın da kuran okuyun.

izmir de bir mahalle ismi.

13. yüzyılda yaşamış fars sünni müslüman şair, fâkih, âlim, ilahiyatçı ve sufi mutasavvıf.

2008-2013 yılları arası facebook sözleri, iletilerinin sahibi.
mark zuckerberg'in adı facebookla bu kadar anılmadı.

'bir ömürdür senin gül bahçeni, o sarhoş ve mahmur nergislerini görmedik' sevgilim.

birçok toy yazarın şems'le aşklarını anlatarak ekmek yediği kişidir. ekmek kapısı. adamdaki keramete bakın ki yüzyıllar sonrasındaki insanların bile karnını doyurabiliyor.

bir şair. ayrıca amerika'nın en çok bilinen, satan şairiymiş.

çocukluğundan beri kerametler zuhur eden,aileden manevi olarakta seçkin,
uzun boylu zayıf avurtları çökmüş boynu hep eğik hüzünlü birisin.
döneminde ilim de gökte parlak bir zühre yıldızı gibisin,de hele bana.
o kara kuru gözleri sürmeli de ne buldun da ona şems dedin?
neyin eksikti de onunla tamam eyledin?

sufizmle alakası olmayan biri olarak bu başlığı (ukdeyi) doldurmak bana düşmez ama mevlana gibi üst düzey bir insanı , konyada yaşamış biri olarak göstermek ve türbesinin önünde fotoğraf bile çektirmenin yasak olması bu ülkenin nasıl bir inanç mantığıyla yönetildiğini gösterir. bugün mevlana türbesine giderseniz yapacağınız şey hayranı olduğu batılılar gibi türbe önünde ot içmek değil güzel bir tütün kolonyası alıp enseye , yüze vurmaktır

(bkz: sufizm)

"senin dünyaya bakan penceren kirli ise, benim çiçeklerim sana çamur görünür "

şems'in manitası.

bizim islamcıların tanımadan, bilmeden çok sevdikleri müşrik ve moğol işbirlikçisi "mutasavvıf"

batı dünyasında en çok tanınan türk muhtemelen kendisi. daha çok hayata dair yazdığı rubailerle tanınır. politik açıdan ise tam bir her devrin adamı profiline sahiptir. anadolu'daki moğol işgaline karşı özellikle ahilerle başlayan türk direnişini kötülemiş, "aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza bey" modunda takılmıştır. mesnevisi gerçekten ilginçtir. günümüzde öyle bir eser yazacak ve kendine müslüman diyecek kişiyi anında harcarlar matmazel. şemsi tebrizi ile olan ilişkileri de gerçekten ilginçtir. muhtemelen arada eşcinsel bir ilişki var ama bilemiyorum altan.

edit: tarkan'ı unutmuşum. tarkan'dan sonra en çok tanınan diyelim *

şeyhu'l-gay moğol ajanı.

sulu kuru sağlam içicidir.

tekamül kavramını anlamış, kendini ruhen üst basamaklara taşımış olgun kişilik.

sevdiğim, aynı dönemde yaşasak talep edeni olmak isteyeceğim, öğretmen/alim.
mesnevisinin giriş ve orta kısmında felsefeyi ve feylesofları (felsefe yapan kimseleri) yerden yere vururken kitabın son kısımlarında özellikle platon'u çok övüyor ve platon hakkında şöyle diyor, "eğer bana gelen hal platon'a gelecek olsaydı, platon yazdığı tüm tıp kitaplarını kanla yıkardı.. "

bu konudan bağımsız hem aşkla hem de mümin-kafir olmakla alakalı muhteşem bir sözü var. internette şu ana kadar hiç karşılaşmadım bu sözle. "allah'a aşık olan mü'mindir, allah dışında neye aşık olursan kafirsin."

dost matematiksel olmalı; sevinci çarpmalı.
üzüntüyü bölmeli. geçmişi çıkarmalı. yarını toplamalı.
kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı.
ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı.
işi bitince seni bir tarafa atmamalı. demişliği vardır.