121.
elif şafak'ın 2009'da yayımlanan aşk adlı eserinde de konu olan ve hayatı şems tebrizi ile tanıştıktan sonra komple değişen islam âlimi ve şair.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


kitapta kibirli ve ela gözlü bir adam olarak anlatılır, her şeye üstten bakar tâ ki şems onu bir cuma namazı sonrası meydanda yakalar ve onunla tanışır hayatları değişir.

mevlana celaleddin rumi 1207/1273 yılları arasında yaşamış iranlı mutasavvıf olarak bilinir.
dünyanın en bilinen şairlerinden biridir, mesnevi'yi yazmıştır.
gel gel ne olursan yine gel şiarını benimsemiştir.
devamını gör...
122.
ne insanlar gördüm üstünde elbise yok ne elbiseler gördüm içinde insan yok

en sevdiğim cümlelerinden biri
devamını gör...
123.
misafir gelecekmiş gibi evini ölüm gelecekmiş gibi kalbini temiz tut *
devamını gör...
124.
oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?
bir gün kızsan bana, alsan başını, yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?
ben bir denizim demedim mi sana?
sen bir balıksın demedim mi?
demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?
kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?
demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?
türlü şeyler derler sana demedim mi?
kötü huylar edinirsin demedim mi?
ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
yani beni kaybedersin demedim mi?
söyle, bunları sana hep demedim mi?
devamını gör...
125.
mevlana saygı sözünü olarak kullanılıyormuş. yani hazreti gibi bir anlamı var. bazıları hz. mevlana kullanımını tercih ediyor ben de gülümsüyorum.
devamını gör...
126.
çok şüpheli yaklaştığım birisidir, bir yamukluk var bu adamda. mesnevinin ön sözü beni epey soğuttu kendisinden
devamını gör...
127.
susmak.
cümle'nin istirahat halidir.
istirahat bitince çıkan cümle dinç olur.
çok konuşup cümleyi yorma,
yoksa cümle alem yorulur*
devamını gör...
128.
bunun mezarına gidip himmet isteyen var ,allah akıl fikir versin..
adam şems'in patlıcanına hastaydı ,tövbe tövbe.

patlıcan közde.............
devamını gör...
129.
fazla anlam yüklemeyin dünyaya
yarısı şükür, yarısı sabır, yarısı teselli, yarısı kahır
kimseyi bilmeden yargılamayın, herkesin derdi kendine ağır
anlatmak ve anlaşılmak için de fazla yormayın kendinizi;
insanların yarısı samimiyetsiz, diğer yarısı size sağır.
mevlana
devamını gör...
130.
bir süredir hz. mevlana konusunda ikilemdeydim. ve kararsızdım. en sonunda vahiy meselesi yüzünden itikadı bozuk desem de(kafir demekten korkuyordum) şuan bu görüşten vazgeçtim.

ve bugün de inşallah hz. mevlana hakkındaki vahiy aldım diyor, sahte peygamber iddiasına bakacağız. bakacağız. bakacahız. bakacahız. el-cahız.....?

iddia: mevlana vahiy alıyorum diyor ve buna gönül vahyi diye kılıf bulacaklar diyor.

"mesnevi âlemlerin rabbinden inmedir, bâtıl ne önünden gelebilir ne ardından. tanrı onu korur gözetir. tanrı en iyi koruyandır, merhametlilerin en merhametlisidir. mesnevi'nin bunlardan başka lâkapları da var, o lâkapları veren de tanrıdır."

ve kurandaki bazı kuranı öven ayetlerle mesneviyi övüyor. mesela batıl ona önünden ve arkasından gelemez ayetini mesnevi için kullanıyor.

"bu ne yıldız bilgisidir ne remil ne de rüya. tanrı doğrusunu daha iyi bilir ya tanrı vahyidir! sofiler bunu halktan gizlemek için gönül vahyi demişlerdir. sen istersen onu gönül vahyi farzet."

yani mevlana sahte peygamberdir.

cevap: hz. mevlana fihi ma fih'te diyor ki,

"hani peygamberlerden, mustafâ'dan sonra başkalarına vahiy gelmez artık diye bir sözdür, söylerler ya; neden gelmesin? gelir; gelir amma vahiy demezler ona; anlamı da şu: "inanan, tanrı ışığıyla bakar-görür."
derler hani. tanrı ışığıyla bakan, herşeyi görür; önü de görür, sonu da; önünde olmayanı da görür, olanı da. tanrı ışığından nasıl olur da birşey örtülü kalır? örtülü kalırsa tanrı ışığı değildir o. şu halde vahiy demeseler de vahyin anlamı var."

görüldüğü gibi mevlana, hz. muhammedden sonra vahiy gelmez diyenlere bir nevi karşı çıkar. bazı kimselere gelen ilham adı altında, tanrının tecellisi denen şeylerin de vahiyden nasiplendiğini söyler. yani mevlana, velilerin dahi bir nevi vahiy aldığını söyler. işte mevlana'nın buna gönül vahyi diye kılıf uyduracaklar dediği budur ki devamında şöyle der,

"istersen onu gönül vahyi farzet. zaten gönül onun nazargahıdır."

yani istersen ona gönül vahyi de, zaten vahiy gönüle iner, gönüle bakar. yani mevlana, bazı velilerin gönlüne dahi allah'ın vahyettiğini söyler. fakat bunu enbiyanın vahyiyle bir tutmaz, fakat vahiyden bir anlam olduğunu söyler.

ha gelelim, mevlana, ayetlerle, mesneviyi vasfediyor. işte buna batıl giremez, allah korur gibi ayetleri mesnevi'ye izafe etmesi konusuna.

tevafuğa bakın ki daha dün mekke ile ilgili bir yazı okurken, edebiyat, yapı mimarileri vs. şeylerin kuran ayetleriyle süslenme geleneğinin olduğunu okudum.

açmam gerekirse, kanuni sultan süleyman kabe için hediye ettiği minbere hz. süleyman'ın seba kraliçesiyle ilgili ayetini yazdırmış. fakat ayeti, bu kanuni süleyman'ın hediyesidire çekmiş. ayetteki süleyman kendisiymiş gibi. bu tarz birçok örnek var mekke'de, medine'de falan.

mevlana'nın yaptığı da budur allahu a'lem. yani ayetleri kendi kitabının faziletine çekmiş. belki size göre mesneviyi abartmıştır bilemem, ama bu onu kafir yapmaz.

hem, mevlana, mesnevisinin önsözünde, bu vahiydir dedikten biraz sonra şöyle diyor:

"allah'ın rahmetine muhtaç zayıf kul, belhli hüseyin oğlu muhammmed’in oğlu muhammed(ki bu kendisi oluyor) –allah onun mesnevî’sini kabul buyursun– der ki: “şaşılacak ve nâdir söylenir hikâyeleri, hayırlı ve büyük sözleri, delâlet incilerini, zâhidler yolunu, lafzı az mânâsı çok olan bu manzûm mesnevî’yi, dayandığım, güvendiğim zâtın, bedenimde rûh gibi hâkim bulunan kişinin dileği ile uzatmak ve etraflıca yayıp genişletmek için çalıştım, çabaladım. o zât, hakk dininin hüsâmı (kılıcı) hasan oğlu muhammed’in oğlu hasan’dır. allah ondan razı olsun. aslen urum’ludur. “kürt olarak yattım, arap olarak kalktım” diyen, kadri yüce şeyh ebu’l-vefâ’nın soyundan, allah, onun rûhunu ve soyundan gelenlerin rûhlarını kutlasın. hamd âlemlerin rabbi olan allah'adır. allah'ın resûlüne allah rahmet eylesin... selâmetler versin. ve onun tertemiz soyunun ve sahabesinin hepsine rahmet etsin. âmin, yâ rabbe’l-âlemîn..."

eğer mevlana, sözünü, allah sözü olarak görse neden allah'tan mesnevisini kabul buyurması için dua etsin? kendisinden zayıf bir kul olarak bahsedip, hz. peygambere dua etsin? ve eseri elimden geldiğince uzatmaya çalıştım falan desin?

demek, allahu a'lem, mevlana, evliyadan bazı zatların ilham dedikleri şeyi, yani aslen vahiy alıyorlardı diye düşünüyordu. fakat bu vahiy, nebilere indirilen vahiy gibi değildi ve bununla eşit değildi.

ki mevlana yine mesnevi önsözünde bu kitabın kuranın açıklayıcısı olduğunu söyler. yani tefsiri.

hem, mevlanaya sahte peygamber derseniz, mevlananın şu sözü karşınıza çıkar,

"arşın ve göklerin nuru, bu nura karşı şaşırıp kalır, kuşluk çağındaki yıldız gibi yok olur gider. peygamberlerin sonuncusu, bunu hiçbir an zevali olmayan padişahlar padişahından nakletmiştir." (mesnevi)

burda hz. peygambere peygamberlerin sonuncusu diyor. demek ki kendisine zayıf bir kul diyen mevlananın peygamberlik iddiası yok.

zaten burdan şu sonucu rahatça çıkarıyoruz, mevlana vahiy alıyorum demesine rağmen peygamberim demiyorsa, demek ki o, peygamberler haricinde bazı zatların da belki vahyin bir nevinden nasiplendiğine inanıyordu.

son olarak mevlananın şu rubaisi,

men bende-i kur'ânem eğer can dârem
men hâk-i reh-i muhammed muhtârem
eger nakl kuned cuz iyn kes ez güftârem
bîzârem ez o, ve zi an suhan bîzârem

yani,

ben yaşadıkça kur'an'ın kölesiyim
ben, hz. muhammed mustafa'nın yolunun tozuyum
biri benden bundan başkasını naklederse
ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim

ben bu rubainin kaynağını bir türlü bulamasam da bir mevlana araştırma sitesinde, ayrıca türk edebiyatından seçmelerle ilgili bir kitapta gördüm. herhalde adamlar okumuşlardır amk.

yani hasılı artık mevlananın peygamberler tarzı vahiy aldığını söylediğini düşünmüyorum. o, evliyanın ilham dediği şeyin de allah'tan inme bir vahiy olduğunu söylüyordu. ama anladığım kadarıyla bunu peygamber vahyiyle de eşdeğer tutmuyor. peygamberim de demiyor.

nitekim tdv islam ansiklopedisi, vahiy maddesinde şu bilgi var,

"âlimlerin çoğunluğu vahyin sadece peygamberlere verildiğini, diğer insanlarla ilgili vahyin ilham mânasında olduğunu kabul eder. ancak velîlere de vahiy geldiğini savunan âlimler de vardır."

demek ki mevlana bu görüşünde tek değilmiş. ha tabi o alimler kim bilmiyorum.

kısaca mevlana, allah'ın sesini duydum dememiş, gönül vahyin nazargahıdır ve buraya vahiy iner. gönül vahyi dedikleri de allah'tandır demiş. ama bu vahiy peygamberlere inen vahiyden olsa, mevlana, mesneviyi kutsal kitap addederdi. etmediğinin isbatı, kendine resul demiyor oluşudur. zira vahiyle kutsal kitap almışa resul denir.

demek ki, mevlana tekfir edilmez, ve itikadı bozuk dahi deseniz ki ben öyle düşünmüyorum, müslümandır.

bu konuda nerdeyse hiç açıklayıcı bir yazı bulamadım. bu da ilk oldu. yayalım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
131.
şems'in çok yakın arkadaşı. cümle sonuna gökkuşağı emojisi bırakmak isterdim ama moderasyon izin vermiyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mevlana celaleddin-i rumi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim