namaz

dünyanın en zor işi.
namaz kılmak çok zor bir eylem. başlı başına bir proje çalışması. aslında candy crash gibi bir dünyası yok. özellikle de kadınlar için. öncesinde, esnasında ve sonrasında pek çok hazırlığı gerektiriyor. devamlılık ve gönüllülük durumları da cabası.
bir gün anneme "neden günde bir kez ortalama bir sayıda kılıp bitirmiyoruz ki? " diye sormuştum. annem de; o zaman dur şu işim bitsin , dur bu işim bitsin kılarım derken kalır gider. hem sana verilenlerle istenilenler arasında dünya kadar fark var. alacak verecek hesabı yapsan her defasında borçlu çıkarsın.demişti.


namaz öncesinde;
kadınlar için çamaşırılarini çocuklarla ya da sokakta, iş hayatında namaz kılacak kadar temiz tutmak, ev dışında bir yerde temiz tuvalet bulmak, abdest alacak temiz bir yer bulmak, yanında namaz kıyafeti taşımak ya da camilerdeki namaz kıyafetlerine güvenerek giyinmek büyük mesele. pek çok camide kadınlar için bir paravanin ya da örtünün arkasında 2 metre bir yer ayrılıyor ki zannedersin erkekler bölümü dolup taşıyor. üstelik bu sadece küçük camiler için değil iki katlı büyük camiler için de böyle.

namaz esnasında bir önceki ya da bir sonraki yapacağın işi düşünmeden sadece namaza odaklanabilmek, okuduğun sürenin türkçe karşılığını ezberlemiş olmak, namazı hüşu içinde kılmak, hal.ve hareketlerine dikkat ederek vücudun pozisyonuna dikkat etmek en zoru. nitekim teknoloji çağında insan dikkatini herhangi bir iş için odaklamakta zorlanıyor.

namaz sonrasında bir sonraki namaz için niyetlenmek, bıkmadan üşenmeden, vazgeçmeden, bahanelerle sığınmadan, unutmadan bir sonraki vakit için hazır olmak da nefsani olarak zor.

mesela ; bir vakti bile isteye terk edip ikinci vakit gelince seccade önünde "yaa ben ikindiyi kilmadim ama akşamı kilacagim, biraz ayıp oldu ama..." diye utanmak, sonra "ya böyle yarım yamalak olmaz ki" diyerek diğer vakitleri de boslamak...

mesela; kadir gecesi aşka gelip namaza başlayıp, vakit namazlarinin ardından geçmiş namaz kılarak, oruç borçlarını ödemeye çalışarak bir kaç ay böyle devam edip sonra birden bire hayatında hiç bir şey değişmedi diye ilk engelde herşeyi boylu boyunca bırakmak....
bir grupta çok eğlenirken ya da çok acil bir işin ortasinda linç yemek ya da asagilanmayi göze alarak namazı öncelikli iş olarak görebilmek....

işte bu yüzden namaz kılmak zor bir iş. herkes yapamaz. şimdi bunları okuyunca insanın kılacagi varsa da kılmaz tabi.
yalnız çok ilginç bu ibadette ;

1-mükemmellik beklentisi yok.
2-niyetin halis olması amelden daha önemli.
3-kilmadiklarin için borçlu oluyorsun ama kildiklarin için hem borç siliniyor hem sevap kazanıyorsun.
4- kilamadigin vakitler için telafi etme şansın var.
5- bir defa bir sistem oluşturup rutine bağlayınca bıraktığında hayatında büyük ruhani boşluklar oluşturuyor.
7- kılan insanlarla kılmayan insanların arasındaki duygusal farklılıkları görmeye başlayınca ne kadar şanslı olduğunu idrak ediyorsun.
8- kildigin namazın hatırına isleyebilecegin günahlardan kaçınıyorsun. yani seni temiz tutma özelliği mevcut.
9- özellikle cemaat ile kildigin zamanlarda hiç bir siyasi ya da ideolojik emeli olmayan bir grubun üyesi olduğunu farkediyorsun.
10- like , retweet , hastage vs her türlü hedonizmi en büyük kurucudan aldığın için bağımlılık yapıyor ve bırakamıyorsun.
zaman zaman cehennemden korkarak zaman zaman cenneti umarak ancak her defasında şükretmek ve şükretmek için mutlaka kabul olacağını umarak yapılan, hiç zararı olmayıp sonsuz yararı olan gözümün nuru ibadet.

islam inancının bir ritüeli.

tanım: arap ibadeti.

altay'ın dinî ve ulusal lideri akay kine'nin aktarımı:
''hristiyan, müslüman ve yahudi somutlaşıyor çünkü secde ediyor. biz göğe soyuta bakarız. ufuktan aşağı gözümüz kaçmaz. biz sırf cenazede yere bakarız. yere baksan yer seni alır. türk her zaman ufuk ve ondan yukarı bakar. ne kadar yere bakarsan, kara yerin gücünü, maddi olanı arttırırsın. maneviyat zayıflar.

müslümanlar devamlı yere ibadet ediyor ve korku dolu oluyorlar, korkup kapanıyorlar. korkan yere bakar, korkmayan göğe. devamlı toprağa ve yere yapılan ritüel seni ticarete, akçaya ve şehvete bağlar.''

kaynak: gök-tanrı inancının bilinmeyenleri, günnur yücekal arpacı, sf 95,96

dinin direğidir.

huzuru maneviyatta arayanlar için, günün huzur dilimleri.

arap uydurmasıdır.

namaz müslüman olana beş vakit farzdır ve beş vakit olduğu da kur'an da apaçık yazmaktadır. /bunu paylaşmamın nedeni bazı hoca görünümlü şarlatanların kur'an da üç vakit namazın var olduğunu, geri kalan iki vaktin ise sünnet uydurmalarından geldiğini ifade etmesine cevap amaçlıdır./ uydurulan dinden kur'an dinineeeee

kendini vererek, her hareketin anlamını hissederek kılmak lazım, başka bir şey düşünmeden.

az önce öyle dalmışım ki, hiç mi hiç kendimi verememişim, moral sıfır, yorgunluk zirvede.. ilk oturuşu yapmadım mı acaba diye bile düşündüm. lakin vesvesedir, kaza etmeyeceğim.

"duasız namazlara durdum günde beş vakit yumruğumu sıkarak" dizeleri geldi aklıma ahmet erhanın. o dalgın ve moralsiz halimle bile huzur buldum.

uykudan daha hayırlıdır.

elbette düzene sokar gününüzü. çünkü vakitleri vardır namazın. hikmetinden değil yani, mantıken sokması lazım zaten. bir tür meditasyondur, bu yüzden de verim almayı uman birini elbette rahatlatır.

tüm insanların arayışı içinde oldukları nimet: emre1974tr.blogspot.com/201...

mümin kişi ile şirk arasındaki engeldir, dinin direğidir, islamın şartıdır. gözümüzün nurudur. hayatınızı tanzim ederi, ruha huzur verir, dosdoğru kılındığında kötülüklerden alıkoyar.

iman ettikten hemen sonra başladım ve çok şükür hiç bırakmadım. ben yıllarca bundan nasıl mahrum kalmışım? inanamıyorum.

islamiyet öncesi bir çok toplumda inanan insanlara farz kılındığı gibi, islami topluma da farz kılınmış bir ibadettir. bu ibadet, insanlık tarihinin her döneminde inanan insanlar arasında var olmuştur.

namaz; kulun, allah ile ahitleşmesidir. bu ahitleşme, üç boyutlu bir ahitleşmedir.

birinci boyut; allah’ın ubudiyeti ile ahitleşmesidir. kul, allah'ı ibadet edilmeye layık olarak bilir. ve o'nun huzurunda saygı ile eğilir.

ikinci boyut; allah'ın rububiyeti ile ahitleşmedir. kul, allah'ı mutlak otorite olarak kabul eder. o'nun çağrısına icabet eder.

üçüncü boyut; allah'ın uluhiyeti ile ahitleşmedir. kul, allah’ı mutlak yaratıcı olarak kabul eder. o'nun yarattığı herşeye şahitlik eder.

çok bilinen bir hadis vardır; "namaz dinin direğidir." *

neden: kelime-i şehadet veya oruç değilde, namaz dinin direğidir denmiştir?

çünkü namaz; şahitliğin, ibadetin ve ahitleşmenin bütün boyutlarının sergilendiği en önemli ibadettir.

oruç tutan müslümanlar, mutlak otoritenin emri gereği yemez içmez kötü söz söylemezler. oruçta eylem vardır. ibadet vardır. ahitleşme vardır. ancak şahitlik yoktur.

kelime-i şehadette ise; şahitlik vardır, ahitleşme vardır, söylem vardır. ancak somut bir ritüele bağlı bir eylem yoktur.

namaz öyle önemli bir ibadettir ki; bir çok mezhep imamı, namaz kılmayanın dinden çıkacağını ve şahitliğinin kabul edilmeyeceğini dahi belirtmiştir.

dinin direğidir.

nasıl yapıldığı ile ilgili olarak kuran-ı kerim'de bahsedilmeyen ve hindistan'da yapılan namaste isimli bir budizm meditasyonundan ithal edilmiş islami bir ibadet şeklidir.

en kısa tanımıyla zihnin düşünmesini engelleyerek tamamen boşaltmayı hedefleyen bir ibadet türüdür. kuran-ı kerim'de nasıl yapılacağı tarif edilmemesine rağmen ısrarla dosdoğru kılınmasına yönelik öğütlerin sebebi de budur. zira zihni susturmak gerçekten de hiç kolay bir eylem değildir ve antrenman yapmayı gerektirir.

bu yüzden namaz ibadetinde hedef tamamen zihindir. başarılı bir namaz serisi insanın daha iyi düşünmesini, daha isabetli kararlar almasını, öfkeden uzak durmayı sağlaması gibi kişiye daha kaliteli bir hayat sunar. işte o kaliteli hayat da zaten cennetiniz olacaktır.

bu başlığın konusu değil fakat bilgi burada dursun; içkinin de şeytan işi bir pislik olarak tanımlanmasının sebebi de budur. çünkü içkinin de hedefi zihindir. beyne giden alkol namazın sağladığı zihin mimarisini yıkıp atar.

namazda yapılan bir takım hareketler aslında namaz değil namaz öncesindeki egzersizlerdir. esas namaz düşüncesizlik boyutuna geçişte başlar. yani zihnin tamamen susturulması süreci namazın bizzat kendisidir.

insan beyninin ön tarafında alın kemiğimizin hemen arka tarafında sağuyu, sevgi, empati, mantıklı olma, analitik düşünme vs. gibi düşüncelerimizi yöneten prefrontal korteks bölgesi bulunur. namazı toprak üzerinde kılmanız durumunda secde hareketinde alnınızı toprağa dokundurarak beyninizi, özellikle prefrontal korteksinizi statik elektrikten kurtarmış olursunuz. yine aynı toprağa çıplak ayaklarınızla basacağınız için tüm bedeninizi de statik elektrikten kurtarmış olacaksınız. bu hareketin hakkını vermeniz durumunda zihninizi susturmada önemli bir avantaj kazanmış olursunuz.

doğru namaz kaliteli bir hayatın olmazsa olmazına yakın bir ibadet şeklidir. ama olmazsa olmazı diyemiyorum çünkü günümüz hayatının kolaylığını sağlayan ürünlerin düşünceleri, üretimleri, geliştirilişi hemen hemen tamamen gayrimüslimlere ait.

fakat ben mutfağımdaki türk üretimi sanayi tipi tost makinemden çok memnunum o ayrı.

arap mitolojisinin tanrısına tapınma ritüeli.

bir gün içindeki zamanı, huzur dilimlerine bölen ibadet.

her namazın ardından, tüm sevinenlere edilen dualar. tüm sevilenler için af dilemeler.
akla gelen tüm umutların altını çizmek.

psikolojik açıdan, olumlama yüklenmek.
dünya gailesine göğsü önde devam etmek.

elhamdülillah.

bir müslüman için allah ile baş başa kaldığı, en saf en içten hali ile yaradana ibadet ettiği ve yöneldiği andır.
bu kalbi temizlik ve arınma halini ortadan kaldırdığınızda ise ortada kalan şey kültür fizik hareketleridir. bu jimnastik hareketlerini en çok seven tipleri cuma namazlarında kapının hemen girişinde sağda ve solda mevzilenmis halde görürsünüz.
velhasıl kelam, müslüman ibadeti olup bugün bu bizde yapılanı ekseri jimnastik sovudur.

namaz kılmak ahlâkınızı, günlük yaşamınızı, zamanını değiştiriyor iyi anlamda. ve bereketlendiriyor. üstelik allah da bu ibadetin karşılığında size güzel kapılar açıyor, şaşıp kalıyorsunuz. sâhiden dinin direği

namaz şart namaz şart ....