obsesif kompulsif bozukluk

bazıları için inanılmaz havalı bir rahatsızlık gibi bilinir bu sebeple bilimsel olmayan yollarla kendi kendine bu tanımı koyabilir fakat esasında ise insanın hayatını zehir eden bir rahatsızlık türüdür. eğer sözlüktaşlarım içinde bu rahatsızlığa maruz kalanlar var ise şifalar dilerim.

instagram postlarında ya da internetin değişik mecralarında aktarıldığı gibi kapıyı 2 kere mi 3 kere mi kontrol ettim hastalığı değildir.hayatı bok eder, o görülenler okb hastası bir bireyin artık günlük rutini haline gelmiştir. bir de herkes için bir miktar kaygı, tereddüt, şüphe ve anksiyete normaldir.

özetle, okb hastası değilseniz ve birisi size teşhis konuldu okb hastasıyım derse yaaa o bende de var abi demeyin. üzülürsünüz.

yaşayan kişiyle birlikte çevresindeki insanları yoran ve zarar veren hatta atmosferi negatife çeviren bir takıntı hastalığıdır.

şehirdışına yolculuk yaptığım bir günde üniversiteden eski samimi arkadaşım onun şehrinde olduğumu öğrenince uzun zamandır görüşemediğimiz için sağolsun evine yemeğe davet etti. ailesiyle kaldığını sanarken farklı bir adres vermişti. ailesinin evinin verdiği adresle verdiği adresin çok ters ve uzak muhitler olduğunu görünce dikkatimi çekti. sormadım ama sebep nedendir diye. neyse gittim eve, abi bir titizlik bir koşuşturma daha adım atar atmaz ama nasıl böyle anlatamam. önce kendi kendime dedim "samimi dostuz onca yıl görüşemedik heralde onun heyecanı" ama yok abi bu bambaşka bir titizlik bambaşka seviye bir temizleme halleri falan. hani öyle bir misafiri davet edersin üstüne titrersin olayı değil bu. absürt derecede durduk yere elleri yıkamalar, kapı kollarını silmeler, tabak çanak kaşığı tekrar tekrar yıkamalar, bulaşık makinesine dizerken bile sanki bulaşık makinesi yıkamayacakmışçasına yemek tabaklarını, bardakları yıkamalar, oturulacak yeri belirlemeler, yere düşen şeye anlık tepkiler.. daha sayamayacağım bir sürü tuhaf gelen şey. arkadaşız ya sormuş bulunduk. oturdu anlattı durumları. temizlik takıntısı sebebiyle ailesine ev hayatını zindan etmeye başlamış. iş bulur bulmaz da hemen ayrı eve çıkmış. başta sorunlarının üstüne gitmek için belki düzelir diye ev arkadaşı almış yanına. 1 ay dayanmış ev arkadaşı. yadırgamadım. bizim için çok basit olan şeyler artık adam için bir devlet meselesi halini almış. bu durum da zamanla kendisi farkında olmadan gelişmiş ve durumun vehametini ailesi uyarınca farketmiş.

yani üniversitedeki halini bildiğim, zaman zaman öğrenci evlerimizde birlikte kalıp birlikte okey, batak, king oynayıp birlikte sınav, proje bok püsür şeylere çalışıp hatunlarla yılbaşında birlikte parti verdiğim arkadaş gitmiş yerine tazmanya canavarı gibi gözü dönmüş şekilde temizlik yapan bir eleman gelmişti. bu değişime şahit olmak cidden insanı ürkütüyor. yardım edebileceğim bir şey olsaydı yardım etmek isterdim. ancak sanırım profesyonel psikologlar/psikiyatristler harici sürece çok da müdahil olmamak lazım. çünkü karşıdaki insanın empati yeteneğini ve duygularını da köreltiyor bu meret anladığım kadarıyla. bu sebeple çabalarınız boşa gidebilir ve daha önemlisi yarardan çok zarar verebilirsiniz hem kendinize hem de okb'li kişiye. zira sabrı zorlayan hatta taşıran bir psikolojik hal. o yüzden okbli kimle tanışsam onları hem anlamaya çalışıyor yadırgamıyorum hem de yaşam alanlarına dahil olmayarak kendime ve onlara zulmetmek istemiyorum. bu meretten muzdarip olanlara şifa dilerim gerçekten.

kompulsif yani sık sık aynı davranışı tekrar etme bende yok ama obsesif var bende genellikle geçmişte aşağılandığım olaylar göz önüme gelir onlara yoğunlaşırım ve onların gitmesini istesem de onları kovmaya çalışsam da gitmezler tabi bu görüntüler insana tekrar tekrar aşağılanmışlık hissi verir ve insanın canını yakar. izzet güllü diye bir psikloğun faydalı olduğu söyleniyor. şuanda onu izlemekteyim bakalım ne olucak.

yalnızlık veya işsizlikten ortaya çıktığına inandığım bir hastalık. insan boş durmaktan virüs-mikrop bulaşır mı acaba diye saçma şeylere takılabiliyor. bu düşünceler yerini kaygıya bırakıyor ve daha sonra çeşitli ritüeller ortaya çıkıyor. bunları yaşamamak için en başta düşünceyi kontrol edebilmemiz gerekir.

bozukluk yok bolluk var akıyor maşallah sjsj.

“obsesif kompulsif bozukluk var bende ya. kadifeye dokunamam ben mesela, balon falan yalayamıyorum.”

okb denilince herkesin aklına hijyen takıntısı gelmesi ne saçma bir düşünce.

insanların sizi aptal gibi görmelerine neden olandır. bir şeyi defalarca sormak, bir şeyi defalarca incelemek ve kontrol etmek. bende olandır.

aklıma sırf masumlar apartmanı yüzünden safiye'nin geldiği hastalık. bu yüzden sadece hijyenle alakalı sanılmasına da sebep oluyor.

masumlar apartmanı dizisinde gülben ve ablasının da muzdarip olduğu hastalıktır.

takıntı derecesinde titiz olmak, temizlik konusunda mükemmeliyetçi olmak ve
asimetriye dayanamamak belirtileri arasında örnek verilebilir.

hastalıkları tanımak dahası kabullenmek yıllarımı aldığı için geç tedavi şansı yakaladığım, yıllardır muzdarip olduğum illet. zararsız, tehlikesiz sadece düşünce boyutunda kalan durumları sürekli kafamın içinde döndürüp durdum. hiç kimsenin yaşamadan bilemeyeceği kadar ağır olaylar yaşadım küçüklüğümden beri. şanslı olmayı, sağlıklı bir ailede doğmuş olmayı çok isterdim. napalım. hastalığımı kabullenmek 30 yılımı aldı. son bir yıldır da şans eseri kullandığım iki ilaç kombinasyonu aşırı iyi geldi. sağlıklı bir kafayla düşünme imkanını da yakaladığım için okb olduğumu kabullenebildim. insanlardan tek beklentim bana farkına varamadığım konularda yardımcı olmalarıydı. ne yazık ki karşımdakiler insan bile değilmiş. tms tedavisinin depresyona, okb'ye iyi geldiği yönünde iddialar var. ancak tedavisi aşırı masraflı olduğu için ve durumum da hafif olduğu için gerek duymuyorum. ekt'yi daha mantıklı buluyorum.

bu olayı en güzel anlatan filmlerden biri için: (bkz: the aviator) leonardo dicaprio yine harikalar yaratmış. bu arada tamamen sözde bilimle bu hastalığın en çok oğlak burçlarında görüldüğü kanaatindeyim. aşırı disiplinliler hemen hemen hepsi. başak da ikinci sırada gelebilir.

en zor psikolojik rahatsızlığın bu olduğu söyleniyor.

tüm hayatıma mal olan rahatsızlık. keşke sık sık ellerimi yıkıyor olsaydım.

manavdan sebze alır gibi bozukluk sahipleniyorum. bundan da var mı acaba bende?

obsesiflik ya da türkçesiyle takıntılık. temizliği takıntı haline getirmiş insanlarda görülür. bu insanlar genelde ya aileden ötürü ya da yaşadıkları bir travma nedeniyle bu rahatsızlığa sahiptir.

hayır, saçma sapan şeyleri renklerine göre sıralıyorsunuz diye okbye sahip değilsiniz. evinizi temiz tutuyorsunuz diye okbye sahip değilsiniz. eşyaları fişten çektim mi diye düşünüyorsanız okbye sahip değilsiniz. düzen seviyorsanız okbye sahip değilsiniz.

bunlar, okbnin belirtileri fakat direkt olarak okbye sahip olduğunuz anlamına gelecek şeyler değiller. okb öyle bir şey değil. iki aşamadan oluşuyor bu hastalık: obsesyonlar ve kompulsiyonlar.

obsesyonlar, siz gitmesini isteseniz bile gitmeyen ve size rezalet şeyler fısıldayan aptalca düşünceler. evet, aptalca ama durduramıyorsınuz.

kompulsiyonlar ise bu obsesyonlardan kurtulmak için yaptığınız ve geçici bir süreliğine kafanızı rahatlatan ancak daha sonra misliyle obsesyonları artıran hareketler.

okb, insanın hayat kalitesini yere çeken bir hastalık. eğer bu belirtiler sizde var ise bir uzmana danışmanızı şiddetle öneriyorum. okb hafife alınacak bir şey değil. insanı olduğu kişiden uzaklaştıran ve bir kabuk hâline getiren bir rahatsızlık. el yıkama hastalığı değil, hastalık hastalığı değil, eğlenceli bir şey değil, dile dolaştırıp "ben de obsesifim" denecek bir şey değil.

etrafınızda bu hastalıkla savaşan insanlar varsa lütfen sabırlı kalın ve onlara kızmak yerine destek olun. emin olun biz de bu şekilde yaşamaktan memnun değiliz, buna yaşamak denirse tabii.

obsesif kompulsif bozukluk, obsesyonlar ve kompulsiyonlar ile tanımlı bir psikolojik bozukluktur.
okb'de eş tanı oranı çok yüksektir. okb tanısı alan bireylerde anksiyete, depresyon, biriktiricilik de görülebilir.
obsesyon: kişinin mantıklı olmadığını bildiği hâlde zihninden atamadığı düşünce, dürtü ve fikirlerdir. saplantı, takıntı olarak da bilinir. birey sıkıntı yarattığı halde tüm çabalarına rağmen aklına gelmesini ve düşünmesini engelleyemez. bulaşma ve temizleme, zarar verme/saldırganlık, simetri/kesinlik ihtiyacı, düzenleme, somatik, cinsellik, dinsel/kutsal, ilişkiye ve partnere dair ısrarlı meşguliyet ve şüpheler. belirli bir davranış yapılmazsa kötü bir sonuç ortaya çıkacağına dair inanç da obsesyondur.
kompulsiyon: obsesyonların yarattığı sıkıntıyı giderme amacıyla yapılan ya da kişinin yapmak zorunda hissettiği, gereksiz olduğunu bilmesine rağmen yapmaktan ve tekrarlamaktan kendisini alamadığı hareket ve davranışlardır. yıkama/temizleme, kontrol, simetri, kaçınma şeklinde; çizgilere basmadan yürüme, belli kelime veya sayıları söylememe, belli yerlere dokunmama
tekrarlayıcı, tik benzeri, sıralayıcı hareketler.
kriterler
tekrarlayan obsesyon ve/veya kompulsiyonların varlığı
obsesyon ve kompulsiyonların dikkate değer biçimde zaman alması
önemli derecede sıkıntı ve işlev kaybıdır.

inanılmaz zor bir bozukluktur.
yav kişilik yapılanmaları varmış. bir tane de değilmiş bunlar. mesela insan olarak narsist & obsesif kişiliğe sahip olabilirmişiz, ya da obsesif & şizotipal & bağımlı falan. bunlar böyle karışık karışık oluyormuş insanda, ben kombinasyonları salladım tabi. *

ben obsesifim mesela, net. buradaki halimden de anlaşılıyordur: köylüyü düzenli okuyor-dum, saldım şimdi, bir konuya takınca sıkça dile getiriyorum, gereksiz şeylere uzun zamanlar harcıyorum *. bunları her insan böyle yaşamıyor, onlar emaaan bana ne diyebiliyor. ben öyle değilim. ama işte bu okb sahibiyim demek değil. sarıyorum, meşgul ediyorum bi süre beynimi onla ve bitiyor. bir sebepten köylü ablama bakamasam deli deli olmuyorum mesela, aklımı meşgul etmiyor nasıl atladım diye. ama devam ettirmeyi sevdiğim rutinlerim falan var. sürsünler isterim. genelde bir konuyu çok didiklemek şeklinde oluyor, milleti değil de o ara sardığım şeyi. mesela feminizmi merak etmişim, dönüyorum bi süre oralara sürekli. farkındaysanız bi yandan da çok normal bu anlattıklarım. herkeste olabilir böyle özellikler.

fakat bunun bozukluk olanı böyle değil işte. insanlar zorlanıyorlar. o rutini atlamak veya o şeyi düzeltmemek veya ne bileyim o kişiyi düşünmemek mümkün olmuyor bu insanlarda. veyahut önlem alma davranışı olabiliyor. ben çok okumadım bu konuda, uzman da değilim ama 3 arkadaşımda vardı. bi tanesinin eli yara oluyordu yıkamaktan. bir tanesi dış mekanlarda yüzeylere dokunmamak adına yazın bile eldiven kullanıyordu. biri zaten hiçbir şeye dokunamıyordu her şey ona kirli geliyordu. işte burada kirlenirim veya mikrop kaparım gibi bir kaygı var. onu hafifletmek için tekrarlanan davranışa da "kompulsif davranış" deniyor. arkadaşımın 27637 kez elini yıkaması bu mesela.

burada bir mantık kaybı olmayabiliyor. mesela arkadaşım aslında zihninde x bi hastalık kapma ihtimalinin imkansıza yakın olduğunu biliyordu. deli değildi. ama o ya olursa sorusu yaptırıyordu ona bunu. korumak istiyordu kendini.

dışarıdan saçma göründüğünün de farkındaydı. ona üzülmeyeni görmedim zaten bu arada, çünkü bu insanlara emeen nolcak çok takıyorsun falan diyorlar. ya manyak, sorun o zaten. takıyor işte. takmayabilse sorunu olmayacak o kişinin.

o yüzden ota boka okb yeaa diyenlerin ağzına bir tane patlatasım geliyor. böyle böyle her şeyi oyuncak ettiniz. gerçekten bi sıkıntı içinde olan insanlar da şov yapıyor gibi algılanıyor sizin bu ilgi açlığınız ve kimlilsizliğiniz yüzünden.

yazarken delirdim ya. üçünü de seviyordum on numara insanlardı. neyse ki ikisi şu an yaşamıyor öyle bir şey. geçti gitti. biriyle koptuk.

ha bi de dürtüsel bu arkadaşlar işte. o el yıkama kararı mantıklı bir karar değil dürtüsel bir karar. endişeden kurtulmak adına hemen yapılan bir hamle. düşünmüyor o an yani.

ya saplantıların da türü var. kişilere duyulan saplantı ve böyle planlı zarar vermeceler bence obsesyonun başka kişilik bozukluklarına eklenmesi ile alakalı. golden gloves'daki eleman mesela. takıntılı, iqsu düşük ve antisosyal aynı zamanda asosyal de. bir sürü şey bir araya gelebiliyor yani.

insan aklı değişik bir şey. sürprizli ve matruşka gibi.

galiba neredeyse iki gündür uyumuyorum bilmiyorum. yazdığım şeyi de toparlayamadım. neyse doktor psikolog falan var. onlar da daha doğrusunu yazarlar.