ötanazi yasal olmalı mıdır sorusu
başlık "friedrich schuldiner" tarafından 24.12.2020 13:13 tarihinde açılmıştır.
41.
olmamalıdır....
zaten yasal olursa yasal intiharlara sebep olmasındna korkulduğu kanısındayım.
zaten yasal olursa yasal intiharlara sebep olmasındna korkulduğu kanısındayım.
devamını gör...
42.
evet, olmalıdır.
zaten kendi isteğimiz dışında dünyaya geliyoruz bari dünyadan gidebilmek kendi isteğimizle olabilsin.
zaten kendi isteğimiz dışında dünyaya geliyoruz bari dünyadan gidebilmek kendi isteğimizle olabilsin.
devamını gör...
43.
benim fikrim yasal olması yönünde.
çok ağrılı, acılı ve tedavi edilemez bir hastalığa sahip olanlar için gerekli olduğunu düşünüyorum.
çok ağrılı, acılı ve tedavi edilemez bir hastalığa sahip olanlar için gerekli olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
44.
çözümü olmayan,ölümcül ve hastanın zaten çok kısa bir süresinin kaldığı hastalıklarda evet;kesinlikle yasal olmalıdır.
diğer durumlarda tabii ki hayir.
bu şekilde olursa-ki yapılan ülkelerde böyledir zaten- ötenazi hiç de intihar falan değildir.saçmalamayın lütfen
diğer durumlarda tabii ki hayir.
bu şekilde olursa-ki yapılan ülkelerde böyledir zaten- ötenazi hiç de intihar falan değildir.saçmalamayın lütfen
devamını gör...
45.
devletten izin alıp sevişmek ve çocuk yapmak yasal.
hayata katlanamadığın için kendini öldürmek istemek, yasak.
en az 3 çocuk yapın diyenler sanmam ki ötanaziyi yasallaştıracak bir kağıda imza atsınlar.
hayata katlanamadığın için kendini öldürmek istemek, yasak.
en az 3 çocuk yapın diyenler sanmam ki ötanaziyi yasallaştıracak bir kağıda imza atsınlar.
devamını gör...
46.
ölmek de bir hakdır
devamını gör...
47.
en az 3 çocuk yapın diyenler sanmam ki ötanaziyi yasallaştıracak bir kağıda imza atsınlar.
atarlar. çünkü 3 çocuk sonrası senle işleri bitmiş oluyor. selpak kullan at doktrininden iyi anlıyorlar.
devamını gör...
48.
yarayla alay eder yaralanmamış olan demiş şair.
acı çekenin halini en iyi hasta olan ve çevresindekiler bilir. hastayla veya yakınlarıyla özel konuşamıyor iseniz bile doktorlara sorabilirsiniz "sahiden çok mu acı çekiyorlar?" diye, onlar en pürüzsüz yanıtları vereceklerdir.
ailemde hasta olan insanları gördüm, saçlarının dökülmesini, kemoterapi ve ilaçların etkisiyle kıvrana kıvrana acı çekmelerini izledim. biri öldü biri ölümün kıyısından döndü neyseki şu an bir yuvası var, mucizevi şekilde bir çocuk taşıyor içinde.
hasta olan komşuların çığlıklarını duyan başkaları anlatıyordu "yeteeerr bıktımm bu acııdann yeteerr" diye bağırmalarını söylüyorlardı.
kendimde de uzun zamandır geçmeyen bir sorunum var. bir gün değil bir hafta değil bir ay değil neredeyse bir yıl oldu hala çekiyorum. sürekli ağrı içinde olmak ağrı yaşamayan bir insanın anlayacağı bir durum değil.
neyseki şiddeti düşük de katlanabiliyorum bir de yüksek olsaydı hepten beter olurdum.
bu rahatsızlık ile birlikte o bağıran komşuları, kıvranan yakınlarımı az buçuk da olsa anlayabildim. geçmeyen dahası şiddetlenen lanet bir ağrı. her allahın günü yaşanılan tek şey acı. insanda ne yaşam isteği ne huzur ne başka bir şey bırakıyor. demem o ki bu insanlar zaten yaşayamıyor ki. nefes alıp vermek yaşamak mıdır ki? uzun süreli bir can çekişten başka bir şey değil.
kurtulma şansı olan, bahsettiğim kişi gibi direkten dönüp hayatına devam edebilme şansı olan insanlar için elbette ötanazi konuşulmasın ama günlerce yeteer diye bağıran bir insana başka ne yapılmalıdır?
acı çekenin halini en iyi hasta olan ve çevresindekiler bilir. hastayla veya yakınlarıyla özel konuşamıyor iseniz bile doktorlara sorabilirsiniz "sahiden çok mu acı çekiyorlar?" diye, onlar en pürüzsüz yanıtları vereceklerdir.
ailemde hasta olan insanları gördüm, saçlarının dökülmesini, kemoterapi ve ilaçların etkisiyle kıvrana kıvrana acı çekmelerini izledim. biri öldü biri ölümün kıyısından döndü neyseki şu an bir yuvası var, mucizevi şekilde bir çocuk taşıyor içinde.
hasta olan komşuların çığlıklarını duyan başkaları anlatıyordu "yeteeerr bıktımm bu acııdann yeteerr" diye bağırmalarını söylüyorlardı.
kendimde de uzun zamandır geçmeyen bir sorunum var. bir gün değil bir hafta değil bir ay değil neredeyse bir yıl oldu hala çekiyorum. sürekli ağrı içinde olmak ağrı yaşamayan bir insanın anlayacağı bir durum değil.
neyseki şiddeti düşük de katlanabiliyorum bir de yüksek olsaydı hepten beter olurdum.
bu rahatsızlık ile birlikte o bağıran komşuları, kıvranan yakınlarımı az buçuk da olsa anlayabildim. geçmeyen dahası şiddetlenen lanet bir ağrı. her allahın günü yaşanılan tek şey acı. insanda ne yaşam isteği ne huzur ne başka bir şey bırakıyor. demem o ki bu insanlar zaten yaşayamıyor ki. nefes alıp vermek yaşamak mıdır ki? uzun süreli bir can çekişten başka bir şey değil.
kurtulma şansı olan, bahsettiğim kişi gibi direkten dönüp hayatına devam edebilme şansı olan insanlar için elbette ötanazi konuşulmasın ama günlerce yeteer diye bağıran bir insana başka ne yapılmalıdır?
devamını gör...
49.
devamını gör...
50.
yasal olmamasi kadar sacma bir sey yok. azicik empati yapilsa zaten simdiye coktan yasal olurdu. dusunsenize olumcul hastasiniz ve kurtulusunuz yok, her gecen gun insanliginizdan yitirerek, acilar icinde olume yaklasiyorsunuz. kisiye bu durumu daha erken sonlandirabilmesi icin bir sans verilmeli. veya kisi sadece yasamak istemiyorsa, az aci cekecegi bir sekilde bunu yapmasi icin imkan saglanmali diye dusunuyorum.
devamını gör...
51.
eskiden akli dengesi yerinde şartıyla bu hakkı savunurdum. şimdi diyorum ki, hade len oradan! anamız babamız, allah korusun evladımız var. evet intihar da edebilirler ama böyle bir haklarının olması korkunç geliyor. ipe ipe yaşasınlar. bana ne abi, bencilim ben.
devamını gör...
52.
"doğmayı seçmedim beri öleceğim zamanı ben seçeyim."
doğduğun yer evin, vatanın ve insanın en son yaşamına son verme isteği içinde olması çok kötü.
tamam kendi isteğimle gelmedim ama ölümümün de kendi isteğimle gelmemesi lazım. sonuçta normalde ikisi de belirlenemeyen şeyler.
fiziksel acıdan çok insanların bunu ruhsal acılardan seçeceğini düşünüyorum.
bir hayat yaşanmadan nasıl bitebilir? ben bunu anlayamadım mesela kendiminkinde. 17-18 iken son/sonlar gördüm ve hissettim yani. şu an ki zamanımda değişiklik var ama daha beterleşmesi olarak.
bir yandan bitirmek istiyorum o hissi bilinçli yaşamak.
diğer yandan sonu merak ediyorum ve bana nasıl bir son biçilmiş onu merak ediyorum. ölüm için milyonlarca seçenek vardır. ve ben sadece içinden birini bilebileceğim. bu çok değişik bir şey. bunu birden fazla deneyimlemek mümkün değil. ama yaklaşmak mümkün sadece. bu da çoğu zaman pek sayılmaz. .
kafam 1.'de oluyor nadiren. ben kendimi onda hazır bulsam o şansı (ötenazi)hemen değerlendirirdim. sebebi nadiren geliyor oluşu ve o baskın gelişte durdurmak istemiyorum. çünkü bunu fırsat olarak görüp her zaman ayağıma gelmeyecek olacağını da biliyorum.
geri kalan kafam ve hislerim 2. de işte. merakla bekliyor. hem ölüm şekli seçilecek, hem ölüm günü, hem ölüm anı, hem yanında olacak veya olmayacak insanlar, daha mekan, üzgünken mi mutluyken mi vs.
bu bilinmezlik, lanet olası bilinmezliklerden en azından bunu yaşarken bilmek güzel olacak. çok merak ediyorum çünkü.
benim planlarım var ölüm için. ama onun benim için tek planı var. %50'ye olan şansın kimden yana olacağını kestirmek düşük ihtimale rağmen çok zor. hadi bakalım...
ayrıca bu ölüm olayı benim için çok geniş ve upuzun yazılabilecek bir olay. ötenazi için de öyle.
ama bence gelmesin. gelse bile yaş sınırı olmalı. 18 değil ama, en az 30- 35 yaş.
çok sebebi var.
ve insanlar yerine ölüme götüren sebepler ölmeli. asıl adalet bu. çiçeğe yiyen böcekler değil çiçeğin ölmesi ne kadar adil? bu ötenazi de böyle adil...
insan yaşarken ölümü arzulayacak bir hayata doğurmamalı.
an'ımız belli değil ama çoğu zaman planlı ve programlı, gelecek odaklı bir çocuktum. 7/24 değil ama ciddi ve önem isteyecek her şeyde. bu hayat için güzel ama kader için b.ktan bir durum. çünkü kendi planlarıyla çoğunlukla planlarımı bozuyor. o yüzden rakip olduk. şu an ikimizde kazanmıyoruz ama ben kaybediyorum zamandan. ilerleyen zaman içinde donmuşum sanki.
beni güzel yerlere de çekmedi ki. uyuz bir kaderim var. o yüzden ipleri ona vermek istemiyorum...
doğduğun yer evin, vatanın ve insanın en son yaşamına son verme isteği içinde olması çok kötü.
tamam kendi isteğimle gelmedim ama ölümümün de kendi isteğimle gelmemesi lazım. sonuçta normalde ikisi de belirlenemeyen şeyler.
fiziksel acıdan çok insanların bunu ruhsal acılardan seçeceğini düşünüyorum.
bir hayat yaşanmadan nasıl bitebilir? ben bunu anlayamadım mesela kendiminkinde. 17-18 iken son/sonlar gördüm ve hissettim yani. şu an ki zamanımda değişiklik var ama daha beterleşmesi olarak.
bir yandan bitirmek istiyorum o hissi bilinçli yaşamak.
diğer yandan sonu merak ediyorum ve bana nasıl bir son biçilmiş onu merak ediyorum. ölüm için milyonlarca seçenek vardır. ve ben sadece içinden birini bilebileceğim. bu çok değişik bir şey. bunu birden fazla deneyimlemek mümkün değil. ama yaklaşmak mümkün sadece. bu da çoğu zaman pek sayılmaz. .
kafam 1.'de oluyor nadiren. ben kendimi onda hazır bulsam o şansı (ötenazi)hemen değerlendirirdim. sebebi nadiren geliyor oluşu ve o baskın gelişte durdurmak istemiyorum. çünkü bunu fırsat olarak görüp her zaman ayağıma gelmeyecek olacağını da biliyorum.
geri kalan kafam ve hislerim 2. de işte. merakla bekliyor. hem ölüm şekli seçilecek, hem ölüm günü, hem ölüm anı, hem yanında olacak veya olmayacak insanlar, daha mekan, üzgünken mi mutluyken mi vs.
bu bilinmezlik, lanet olası bilinmezliklerden en azından bunu yaşarken bilmek güzel olacak. çok merak ediyorum çünkü.
benim planlarım var ölüm için. ama onun benim için tek planı var. %50'ye olan şansın kimden yana olacağını kestirmek düşük ihtimale rağmen çok zor. hadi bakalım...
ayrıca bu ölüm olayı benim için çok geniş ve upuzun yazılabilecek bir olay. ötenazi için de öyle.
ama bence gelmesin. gelse bile yaş sınırı olmalı. 18 değil ama, en az 30- 35 yaş.
çok sebebi var.
ve insanlar yerine ölüme götüren sebepler ölmeli. asıl adalet bu. çiçeğe yiyen böcekler değil çiçeğin ölmesi ne kadar adil? bu ötenazi de böyle adil...
insan yaşarken ölümü arzulayacak bir hayata doğurmamalı.
an'ımız belli değil ama çoğu zaman planlı ve programlı, gelecek odaklı bir çocuktum. 7/24 değil ama ciddi ve önem isteyecek her şeyde. bu hayat için güzel ama kader için b.ktan bir durum. çünkü kendi planlarıyla çoğunlukla planlarımı bozuyor. o yüzden rakip olduk. şu an ikimizde kazanmıyoruz ama ben kaybediyorum zamandan. ilerleyen zaman içinde donmuşum sanki.
beni güzel yerlere de çekmedi ki. uyuz bir kaderim var. o yüzden ipleri ona vermek istemiyorum...
devamını gör...
53.
fiziksel işlevliğin gittiği noktada 7-8 aydan sonra bence kabul edilmeli gibi geliyor.
o saatten sonra belli ki düzelmeyecek ve vasıfsız bir hayatta sadece milleti izleyerek yaşamak istiyorsa tabii ki karışamayız ama bazılarına da acı verir öylece yatıp öylece bakmak, insanların sana acıyarak bakması ve muhtaç olmak falan.
neden zorla yaşasın ki.
bence insanın birçok hakkı türkiyede elimizden alınan bir şey.
geçen japonyada buharlaşan insanları izlemiştim mesela gayet insanlar çekip gidebiliyor bu yasal hatta yardım eden şirketler falan var. her şeyi geride bırakıp bulunmama hakkımız olmalı ama yok.
saçma bi şekilde yaşıyoruz bence.
o saatten sonra belli ki düzelmeyecek ve vasıfsız bir hayatta sadece milleti izleyerek yaşamak istiyorsa tabii ki karışamayız ama bazılarına da acı verir öylece yatıp öylece bakmak, insanların sana acıyarak bakması ve muhtaç olmak falan.
neden zorla yaşasın ki.
bence insanın birçok hakkı türkiyede elimizden alınan bir şey.
geçen japonyada buharlaşan insanları izlemiştim mesela gayet insanlar çekip gidebiliyor bu yasal hatta yardım eden şirketler falan var. her şeyi geride bırakıp bulunmama hakkımız olmalı ama yok.
saçma bi şekilde yaşıyoruz bence.
devamını gör...
54.
bazı entryleri okuyunca ötenazi hakkında doğru düzgün bilgi sahip olunmadan cevap verilen soru olmuş. ötenazi tedavisi bulunmayan, veya tedavisi olsa dahi tedaviye cevap alınamayan belli bir yere kadar ilerlemiş hastaların kendi hayatlarına sona erdirme hakkına denir canlar. yani bir kişi fizyolojik olarak ağır bir şekilde hasta olmalı, bu hastalığın ya tedavi imkanı bulunmamalı(alternatif tıp sıçmıkları tedavi sayılmaz) ya da tedavisi olsa dahi tedaviye cevap verilemiyor olmalı. hastanın hastalıktan kaynaklı acı çekiyor olması ya da asgari insani onurunu koruyamıyor olması gerekir. ağır ilerlese dahi ruhsal ve mental hastalıkları olan kişilere de keza ötenazi uygulanmaz. ilaç tedavisi uygulanmaya devam edilir. intihar düşüncesinden uzak tutulmaya çalışılan insanlara ötenazi yapılabildiğini hangi sivri zeka düşünür ki?
ayrıca ötenazi evde kendinizin yaptığı bir şey de değildir. ötenazi klinikleri tarafından yapılır ve bütün koşullar anlatılır. hastanın son ana kadar vazgeçmeye hakkı vardır. ha bir de eklemiş olayım, yaşam hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. buna sizin adınıza kimse karar veremez ve temyiz kudretinizin yerinde olup olmadığına bakılır. kişi kendinde değilse bu işlem yapılmaz. hastanedeki gibi hastanın yaşam destek ünitesinden ayrılmasına iizn vermek gibi bir şey yaşanmaz. ötenazinin yasal bir hak olmalıdır. siz morfin dahil hiçbir şeyin etki etmediği türden bir acı yaşamamış, tanrıya al canımı diye bağırmamış ya da bunu yaşayan birine tanıklık etmemiş olabilirsiniz. ancak bu insanı özellikle hastayı mahveden bir şey. insanın eğer yaptığı her şeyin sorumluluğunu alabiliyorsa daha fazla acı çekmemek için bu yolu seçme hakkı olmalı.
ayrıca ötenazi evde kendinizin yaptığı bir şey de değildir. ötenazi klinikleri tarafından yapılır ve bütün koşullar anlatılır. hastanın son ana kadar vazgeçmeye hakkı vardır. ha bir de eklemiş olayım, yaşam hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. buna sizin adınıza kimse karar veremez ve temyiz kudretinizin yerinde olup olmadığına bakılır. kişi kendinde değilse bu işlem yapılmaz. hastanedeki gibi hastanın yaşam destek ünitesinden ayrılmasına iizn vermek gibi bir şey yaşanmaz. ötenazinin yasal bir hak olmalıdır. siz morfin dahil hiçbir şeyin etki etmediği türden bir acı yaşamamış, tanrıya al canımı diye bağırmamış ya da bunu yaşayan birine tanıklık etmemiş olabilirsiniz. ancak bu insanı özellikle hastayı mahveden bir şey. insanın eğer yaptığı her şeyin sorumluluğunu alabiliyorsa daha fazla acı çekmemek için bu yolu seçme hakkı olmalı.
devamını gör...
55.
tekniktir. bilimsel bir takım yollar ile kişiliklerin yaşamalarının bir anlamı olup olmadığı belirlenebilseydi eğer, ötenazi dünyada oldukça yaygın olurdu. şimdilik, ölmek isteyen ya da isteyebilecek pek çok insanı ilgilendirmeyen bir şey ötenazi. yani zaten izin çıkmazdı kişilerin çoğunluğuna. dünyanın sınırlı sayıda toplumunda, artık bitkisel hayattan farksız olduğuna kanaat getirilen kişilerin uyutulma talebi kabul edilebiliyor. aslında geriye inançlı bir takım insanların ahlak sorunu kalıyor. sorunun geri planında, ötenazi günah mı sorusu bulunuyor. insanlar, bedenleri tamamen iflas edip duruncaya kadar yaşamak zorunda kalabilecekleri her şeye katlamalı mı? tanrı böyle mi istiyor?
işte bunlar da ben ve benim gibi kişileri ilgilendirmiyor. bilim insanı falan olmadığımız takdirde tabi.
benim bir oyum yok. aslında fikrim var : bence ötenazi ne yasaklanmalı ne de yasal olarak prosedürü ola bir uygulama olmalı. kişiler devlet ya da bir şirket tarafından uyutulmak istediklerinde bilim kuruluna bağlanacak mahkemeler tarafından karar verilmeli. böylece insanların zihinlerine ya da kültürlerine herhangi bir tohum, istemeden de olsa ekilmemiş olur. bu önemli bir nokta, çünkü yasalar insanları manipüle eden en geçerli aygıtlar. bir de kürtaj konusu var çeşitleri ile birlikte ama bu başka bir başlığın konusu olmalı. bazı farklılıklar söz konusu çünkü.
işte bunlar da ben ve benim gibi kişileri ilgilendirmiyor. bilim insanı falan olmadığımız takdirde tabi.
benim bir oyum yok. aslında fikrim var : bence ötenazi ne yasaklanmalı ne de yasal olarak prosedürü ola bir uygulama olmalı. kişiler devlet ya da bir şirket tarafından uyutulmak istediklerinde bilim kuruluna bağlanacak mahkemeler tarafından karar verilmeli. böylece insanların zihinlerine ya da kültürlerine herhangi bir tohum, istemeden de olsa ekilmemiş olur. bu önemli bir nokta, çünkü yasalar insanları manipüle eden en geçerli aygıtlar. bir de kürtaj konusu var çeşitleri ile birlikte ama bu başka bir başlığın konusu olmalı. bazı farklılıklar söz konusu çünkü.
devamını gör...