rüya

dün gece babamla yanyana oturduk. dönüp onun ellerini tutup öyle bekledim. arada birşeyler söyledi. pek kendinde değildi. çok özlemişim. hasret giderdik.

yıllar önce çok tuhaf bir rüya görmüştüm.
rüyamda troya savaşındaydım, troya tarafında yer almış ve akhalara karşı savaşıyordum. akha gençlerini bir bir mızrağımla deliyordum, o kadar gerçekçi bir rüyaydı ki ortalığa sıçrayan kan damlalarını sanki az önce görmüş gibi hatırlıyorum.

derken, gökyüzünden mavi bir ışıkla tuhaf bir yaratık iniyordu önüme, korkudan ona saldırmaya çalıştığım anda bir güç beni kaldırıp kaldırıp yere vuruyordu. sonra o mavi ışığın, aslında önümdeki kadının gözleri olduğunu fark etmem ve karşımdaki bu güzel kadının kaskı ve kalkanını görmemle birlikte onun athena olduğunu fark ediyordum.

başımın ucuna kadar geliyor ve beni öldürmek yerine bana elini uzatıyordu. ben de ellerini tutup kalkıyor ve bacaklarına sarılıp ağlamaya başlıyordum.
ağlamak ki ne ağlamak, baya içini çeke çeke ağlarken tanrıça da bana sarılıyordu.

bir hafta kadar etkisinde kaldım bu rüyanın, bir hafta sonra da bu dövmeyi yaptırmıştım.


ara ara gök gözlü tanrıçamın bana yardım ettiğini düşünüyorum.

….şşş… ışınlanmak mesele değil. o rüyalar var ya o rüyalar. herkesin farklı ama herkesin sen olduğu aslında rüyalar aleminde çözülüyor bütün sırlar. ve evet adam seni çok üzdü. ve evet kadın seni çok üzdü. ve evet sen orda burada sürttün. ve evet sonra kimse gelmedi yardıma. sonra evet sen kafanı kuma gömdün sonra da utandın. sonra sinirlendin. ulan kafamı kuma neden gömüyorum diye. sonra olan oldu. yıldızlar parladı. ve bir gece ağaçların altında yatma imkanı buldun. kanında alkol de vardı ama o yıldızlar yok mu? seni çekip çekip durdular yeryüzünden de seni bırakmak istemediler tekrar geri. direndin çok sevmene rağmen. direndin sarmalarına rağmen. direndin sensiz kalmalarına göz yumarak. sonra dedin ki sen kimsin ki. ey sen kimsin. sen sen… çok duyduk değil mi son 20 senedir. sen kimsin? oysa ne felsefi soru? politikanın tam orta yerine öfkeyle bakan gözlerden çıkan bir delilik abidesi gibi neredeyse her gün karşımızda duruyordu işte sen kimsin? cevap veriyorduk çırpınarak yıldızlar bakıyordu gökyüzünden bu karışıklığa ve karmaşıklığa adam soruyordu durmadan sen kimsin? oysa üzgündün.. oysa kumdaydın. oysa çocuktun. sarışınların suçu yoktu. esmerler kendi halinde. kumralları seçmek lazım. hep beyaz tenli ama daha siyah saçlı. kendini seçer gibi koştun peşinden adamların ya da kadınların. yıldızlara bakmayı unutarak. oysa yıldızlar ölmeye yakın kayıp giderken gökyüzünden ihtişamlarını konuştururken anlamadığımız ölümlere güzellemeler yaptık. dedik ki doğum günü. dedik ki kurtuldu. dedik ki hakketti. dedik ki sevgilisiymiş. dedik ki… adam sürekli soruyor bir yandan sen kimsin? konuşmuyorsa yıldızlar vardır bir hikmeti dedin ve devam ettin. ölenin ikinci ölümünü neden seni ilgilendirsin ki? ama bak işte geliyor yarı bilinç hali. yorgun bedenin nasırlaşmaya başlamış ayak parmakların. düzleşmeye başlamış kalbin. sonra yıllar boyu diyorlar ki ruh. biri diyor gramlarla ölçtüm. biri diyor nasıl da inkar edersin. biri diyor ki varsa bile bilmem. biri de utanmadan kendi tanrısını yaratıyor sanki yeterince tanrı yokmuş gibi. oysa işte bak herkesin farklı olduğu ama herkesin sen olduğu rüyalar yok mu rüyalar. ah bir tesadüf eseri o taptığın telefonun o hükümdar ekranın yanmasıyla tam orta yerinde uyanıp koca bir tokadı yesen belki bir ihtimal ah bir ihtimal iyileşebiliriz.

hep bir ağızdan sesler, görünmez yarıklar, çocuk ağlamaları ve şarkılarla dolu bir rüya gördüm. o kadar gerçekçiydi ki rüyamda sonunda delirdiğimi düşündüm. çok etkileyici bir rüyaydı.

barış manço'nun az bilinen muhteşem enstrümantal eseridir.

kitap okumak gibi biraz da rüya görmek, bilinçaltınızın önderliğinde arzularınız, korkularınız, hırslarınız size birer hikaye anlatır, aynı zamanda korkutucu bir gerçekliği de var rüyaların, uçsuz bucaksız bir evreni. mutlu bir rüyanın sadece o evrende kalması ne kadar üzücü ise, korkunç olanın da sadece bir rüya olması o kadar rahatlatıcı.

ya gördüğüm rüyaların yanında arka sokaklar halt yemiş. sayın arka sokaklar senaristi sizi rüyama davet ediyorum. gelin bi görün aksiyon trajedi nasıl yazılır.

uyanıp tekrar uyuyunca rüyaların “kaldığın yerden devam et” özelliğini kapatamıyor muyuz ya olay her seferinde daha saçma yerlere gidiyor

gökhan türkmenin en güzel şarkılarından birinin adı, dinleyene sevgiler.

sözlükte “görmek” anlamındaki rü’yet kökünden türeyen rü’yâ kelimesi uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütününü (düş) ifade eder.

tasavvufî hayatta rüya mârifet, hikmet, vaaz, irşad, uyarı vb. hususların kaynağıdır. pek çok dinî ve ahlâkî hakikate rüyada vâkıf olunmuştur. birçok sûfî, zâhid ve velî gördüğü rüyaya göre hayatına ve davranışlarına yön vermiştir. 

t.d.v. i.a.

sigmund freud'a göre rüyalar; bilinç dışına itilmiş olan arzuların, olayların ve çatışmaların simgesel olarak temsil edilmesidir.
rüyalarla alakalı bir diğer hipotez olan aktivasyon-sentez hipotezine göre ise rüyalar; pons ve diğer alt beyin yapılarında oluşan sinyallerin serebral korteks tarafından yaşam olaylarından ya da anılardan parçalar kullanarak rastgele bir şekilde sentezlenmesidir. korteks, rem sırasında ponstan gelen aktivasyonu açıklamak için öykü oluşturur.
ayrıca günümüz araştırmaları rüyaların rastgele olmadığını anlam içerebildiğini ortaya koymaktadır fakat her rüya anlamlı olmak zorunda değildir.

lusid olanlarını severiz

hem hiç unutulmasın hem kimse bilmesin, eskimesin denilen grup ünlü şarkısı.
bir zamanlar ünlü grubundan önce söyleyenler olduğunu da duydum ama ne kadar doğru bilmiyorum fakat kimse ünlü kadar güzel söyleyemedi bir ara hande yener yaklaşabildi sadece o kadar.

kiminin geçmişi kiminin se kehaneti . bilinçaltının yansıması ya da oyunu. insan beyni hala sırlarla dolu rüyalarsa bu gizemlerden bazıları.
bilimsel olarak uykunun rem evresinde gerçekleşen işitsel ve görsel algıya bağlı duyguların tamamıdır.
rüyalar milattan önceki dönemlerden beri araştırılan söz konusu olan olgulardır. hem bilimsel hem de ruhani yanlarıyla ilgi çekici bi odak olmuştur. o dönemlerde kâhin ve büyücülerin en önemli görevlerinden biri rüyaları yorumlamak olmuştur.
sigmund freud beynimizin kendi işleyişinden kaynaklandığını , baskılanmış olan isteklerimiz ve arzularımız tatmin edilmekte olduğunu öngörerek dolayısıyla bu istek ve arzuları gerçeklemesinin dilek gerçekleşmesi olduğunu söylemiştir.
ruhani ve dini olarak bakıldığında ise bir çok hadiste hz. peygamber'in rüyalarına hatta yorumlarına yer verilmiştir. bazı islam alimlerine göre ise zümer sûresinin 42. âyeti üzerinden açıklamalar yapılmıştır. bu ayete göre ;

rüyaların oluşumunda her hâlükârda biyolojik ve psikolojik unsurlar yer almaktadır. dini olarak rahmânî rüya, şeytânî rüya, nefsânî rüya olarak üç çeşit rüya vardır. bilimsel olarak ise daha fazla çeşidi olduğu bilinmektedir. bilinçli rüya, gerçek rüyalar, tekrarlayan rüyalar bir kaç tanesidir. astral seyahat denilen ruhun bedenden ayrılması olayının da bir tür rüya görme durumu olduğu ve bilimsel bazı araştırmalara göre rüyaları rüya gören kişi tarafından bilinç eğitimi ile yönlendirilebildiği söylenmekte ancak bu konudaki araştırmalar tam net olarak bilgi sunmamaktadır.

bazı ressamlar tarafından rüyalar da sanata dönüştürülmüştür.


''rüya'', henri rousseau


“şövalyenin rüyası”, antonio de pereda.


yakub’un semavi ilham kaynaklı olduğuna inanılan rüyası, ferdinand bol.

resim kaynağı: vikipedi

az uyurum. az uyuduğum halde rüyalar görürüm ve bu rüyalar bazen gerçekleşir. ben rüya görmek istemiyorum. acaba az uyuduğum için mi gerçekleşen rüyalar görüyorum? (bkz: konsantre rüya) ben çok uyuyamam :( ben rüya görmek istemiyorum artııkkk...

pablo picasso tablosudur.


130 cm × 97 cm (51 inç × 38 inç) boyutlarında tuval üzerine yağlı boya tablosu olup, şimdiye kadar satılan en pahalı tablolarından olmuştur.

ünlü'nün şarkısına denk geldim de süper bir şarkı olduğu aklıma geldi

sezen'e ait bir sertab şarkısı. şunu izlemelisiniz

nefis bir ünlü parçasıdır, arada mini bir elektro gitar solosu vardır ki hiç bitmesin istersiniz o an. ayyy canım çekti hemen dinleyeyim. hıshıs

hem somut hem de soyut olan, uykuda görülen filmdir. dokunamayız, 5 duyuyla algılayamayız ama sadece görürüz. uyandığında bitmiştir.
matrix filminin omurgasını rüyalar oluşturur.


ya uyanmasaydın gördüğünün rüya olduğunu, rüyada olduğunu nereden bilecektin?
bu sıradan bir soru değildir. üzerine film çekilecek kadar sağlam bir sorudur. ^^
ki zaten çekmişler.

rüyanın paradoksu galiba şudur, görmek için gözlerini kapatmak.

yaşamın bir rüya, ölümün ise bir uyanış olduğu söylenir.
hayat boyu gözlerimiz kapalıdır.
ölünce açılır.