61.
şato varsa para çok. para çoksa bir uşak lazım. uşak dediysek yöresel olanından değil, hani nereden baksan bir alfred pennyworth! eh elinden her iş gelen alfred de olduğuna göre ekipman ve kostüm bulunmalı; nasılsa bütçede sıkıntı yok. hepsi tamamsa postmodern süper kahramanınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun. bir yarasa olmasak da kelebek falan her türlü işe yarar. yanmıza sağlam bir yoldaş robin de bulursak ne âlâ. geceler bizim, kalleş kötüler şimdiden edin altınıza!
devamını gör...
62.
temizlik.
devamını gör...
63.
kiralamak olabilir.
devamını gör...
64.
uşaklar mükellef bir kahvaltı sofrası hazırlamış. masada yok yok ve ben taze sıkılmış portakal suyumdan bir yudum alıp "ava gideceğim atımı hazırlayın" diyerekten (evet diyerekten) hızlıca dışarıya çıkmayı çok isterdim.
devamını gör...
65.
şatoyu transilvanya komünist partisine bağışlamak. *
devamını gör...
66.
içine girmek
devamını gör...
67.
sağlam bir temizlik şirketiyle anlaşmak!
temizlik önemli.
temizlik önemli.
devamını gör...
68.
devamını gör...
69.
sihirli annem taci' den sahiplenirim moda girmem gerek sonuçta
devamını gör...
70.
balkona musluk taktırırdım yeni müteahhitler bu ayrıntıyı unutuyor, balkon yıkayamıyoruz 21. yüzyılda ya.
devamını gör...
71.
parti başka bir şey olmaz oradan.. oda da çoktur orada..
devamını gör...
72.
kolpaçino özgür gibi belli aralıklarla filmcilere kiralarım.
devamını gör...
73.
(bkz: şatobiryan)
devamını gör...
74.
satmak. satoyu. evet.
devamını gör...
75.
(bkz: asmak kesmek kelle uçurmak)
devamını gör...
76.
(bkz: bir papağan almak)
devamını gör...
77.
ya iyi fiyata satıp "modern" bir villa falan almak, ya da mesela bir işletmeye çevirmek. korku evi olur, böyle parti evi falan olur. para kazandıracak bir şeyler yani.
çok paracı olduğumdan değil de, şatoda yaşayamam ki ben. birincisi masraflarına param yetmez. ikincisi "hizmetçi" falan olan evde yaşamak istemezdim. cidden hiç benlik bir şey değil bu. koca şatoyu da kendim çekip çeviremeyeceğime göre...
gönül isterdi ki kont drakula gibi gizemli biri olayım da şatoda yaşayayım... yok lan, hiç istemezdim. *
buna benzer bir tanımı bu başlığa girdiğimi şimdi fark ettim. ama bu daha geniş bir tanım oldu.
çok paracı olduğumdan değil de, şatoda yaşayamam ki ben. birincisi masraflarına param yetmez. ikincisi "hizmetçi" falan olan evde yaşamak istemezdim. cidden hiç benlik bir şey değil bu. koca şatoyu da kendim çekip çeviremeyeceğime göre...
gönül isterdi ki kont drakula gibi gizemli biri olayım da şatoda yaşayayım... yok lan, hiç istemezdim. *
buna benzer bir tanımı bu başlığa girdiğimi şimdi fark ettim. ama bu daha geniş bir tanım oldu.
devamını gör...
78.
akşam yemeğinde şatobiryan yerdim. gece başlıklarında da canım şatobiryandan başka yemek çekmezdi. artık daha aşağısı kurtarmaz.
devamını gör...
79.
yıkıp yerine avm yaptırmak. yazık ya o kadar büyük yere. degerlendirmek lazım. *
devamını gör...
80.
şatobiryan esprisi yapacaktım iki kez yapılmış, satma ve yıkma fikirleri de söylenmiş. tepe tepe otururum lan bende. hiç uğraşamam.
devamını gör...