sözlük yazarlarının kendine en yakın bulduğu şair ya da yazar
başlık "clarence" tarafından 15.07.2022 23:18 tarihinde açılmıştır.
21.
ümit yaşar oğuzcan ve turgut uyar.
turgut uyar'ın hüzzamı ve ümit yaşar oğuzcan'ın içki selamlığı ve o'nları unutamamazlığı bana hep benden parça gibi hissettirmiştir.
turgut uyar'ın hüzzamı ve ümit yaşar oğuzcan'ın içki selamlığı ve o'nları unutamamazlığı bana hep benden parça gibi hissettirmiştir.
devamını gör...
22.
george orwell ve franz kafka
devamını gör...
23.
hakkı bulut.
devamını gör...
24.
ellerinize ve yaşama dair
yaşamaya dair
ben içeri düştüğümden beri
özellikle bu şiirler ile nazım
yaşamaya dair
ben içeri düştüğümden beri
özellikle bu şiirler ile nazım
devamını gör...
25.
bir isim söylemek zorundaysam (bkz: ahmet erhan)
devamını gör...
26.
birhan keskin.
denizin kederini anlatacak dili yok,
dedim ve devrildim,
böyle sürdü uzun yıllarım
düştüm,sustum,içimden geçirdim,
evi oldum sol yanından yaralı bir salyangozun
ve komşusu ağlayan bir ağacın.
yeryüzü, ah yeryüzü diyerek
gürültüsüne de alıştım
kapladığım yerin.
denizin kederini anlatacak dili yok,
dedim ve devrildim,
böyle sürdü uzun yıllarım
düştüm,sustum,içimden geçirdim,
evi oldum sol yanından yaralı bir salyangozun
ve komşusu ağlayan bir ağacın.
yeryüzü, ah yeryüzü diyerek
gürültüsüne de alıştım
kapladığım yerin.
devamını gör...
27.
ahmet haşim
bu cehennemde yetişmiş kafaya
kanlı bir lokmadır ancak mihenim,
ah ya rabbî, nasıl birleşti
bu çetin başla bu suçsuz bedenim?
kendisinin 'başım' şiirinden ufak bir alıntı.
bu cehennemde yetişmiş kafaya
kanlı bir lokmadır ancak mihenim,
ah ya rabbî, nasıl birleşti
bu çetin başla bu suçsuz bedenim?
kendisinin 'başım' şiirinden ufak bir alıntı.
devamını gör...
28.
devamını gör...
29.
murathan mungan, 30 sene önce ilk kez okuduğum 'yalnız bir opera' ile kendisini tanımış, sevmiş ve benimsemişim. 30 yıl az değil.
birhan keskin ile daha yakın zamanda tanıştım ama onun da 'kargo' şiirini hayatıma kazıdım.
çok uzun yıllar boyunca alev alatlı. 'kadere karşı koy a. ş.' ile başlayan hayranlığım yıllarca sürdü. şimdilerde ne o eski alev hanım ne de ben eski ben değiliz.
birhan keskin ile daha yakın zamanda tanıştım ama onun da 'kargo' şiirini hayatıma kazıdım.
çok uzun yıllar boyunca alev alatlı. 'kadere karşı koy a. ş.' ile başlayan hayranlığım yıllarca sürdü. şimdilerde ne o eski alev hanım ne de ben eski ben değiliz.
devamını gör...
30.
orhan veli kanık
“sanma ki derdim güneşten ötürü;
ne çıkar bahar geldiyse?
bademler çiçek açtıysa?
ucunda ölüm yok ya.
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
güneşle gelecek ölümden?
ben ki her nisan bir yaş daha genç,
her bahar biraz daha aşığım;
korkar mıyım?
ah, dostum, derdim başka”
demesi yok mu? şiir en çok sana yakışıyor orhan veli. iyi ki bu dünyadan geçtin.
“sanma ki derdim güneşten ötürü;
ne çıkar bahar geldiyse?
bademler çiçek açtıysa?
ucunda ölüm yok ya.
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
güneşle gelecek ölümden?
ben ki her nisan bir yaş daha genç,
her bahar biraz daha aşığım;
korkar mıyım?
ah, dostum, derdim başka”
demesi yok mu? şiir en çok sana yakışıyor orhan veli. iyi ki bu dünyadan geçtin.
devamını gör...
31.
devamını gör...
32.
33.
(bkz: didem madak) her ah çekişimde aklıma "ahlar ağacı" şiiri gelir.
devamını gör...
34.
nikolay vasilyeviç gogol ve franz kafka. yüksek muhtemel defalarca kafalarını duvarlara vuran, elleri ile yazdıkları cümlenin daha ortasındayken akıllarından 1 kitaplık daha düşünce geçen, hiçbir zaman mutluluğa kendini kaptırmayan, hayata lanetlenmiş olarak gelmelerinin göstergesi olarak beton düşünce yorganlarının altında ezilen iki bunalımlı tip. sahi ne yazıyordu yakında kendi görüşlerimi yazacağım bir metinde? "keşke 130 kglık bir tüccar karısı olup kilisede mum yaksaydım." gerçekten değer mi sınırlı bir ömürde bu kadar çok düşünmek? değer mi hayatı dümdüz yaşayanların yanıbaşında kendini düşüne düşüne hasta etmeye? zorun ne ki kendinle cebelleşiyorsun?
devamını gör...
35.
paul auster.
devamını gör...
36.
nazım hikmet üstüne kimseyi tanımam
devamını gör...
37.
kuşkusuz küçük iskender, pessoa ve bukowski!
birinde sosyolojik bazda tüm toplumu kendi cumhuriyetinden aforoz etmiş bir insanı buluyorum. tüm tabuları yontmuştu o, yıkmıştı demiyorum. yani bir heykeltıraş edasıyla, daha güzel küçük bir dünya tasarlamıştı. bozmanın, en iyi onarmak olduğunu empoze etmişti bana. beynimizin deforme olan yanlarının tıbbi çözümünü asla metodik bir sistemle iyileştirmeye gitmedik. o cicili bicili hemşireler bile tolere etmedi marazlarımızı. çünkü sahteydi tüm görüntüler. bir patoloji vardı, bir laboratuvar vardı ve kadavralar kadar ilginç olamazdı hiçbir suret. acının ve hastalığın, aslında bağışıklığa en iyi gelen ilaç olduğunu kimse anlamıyordu. bunlardan besleniyorduk. ah, iskenderciğim! ben de şimdilerde bir yazar ve şairim. ama senin de dediğin gibi şimdilik şair ve şimdilik bir insanım.
pessoa'ya gelirsek; kozmopolit ortamların gereksiz kalabalıklarında görmezden gelinen ve o kalabalıklarda kendi yalnızlığını bir fetiş objesine dönüştürüp bunlardan beslenen biriydi. lizbon'un izbe lokantalarında akşam vakti oturduğu ıslak zamanları, satırlarında ellerimle dokunup bıraktığım nemden anımsarım. gece, hepimizi doğurmuş olan kaosun duludur pessoa. evet canım, benim biyometrik sessizliğim. huzursuzluğunun yansımaları, ruhumun aynasından belli olmuyor mu?
bukowski'ye gelirsek, şunu söylemem yeterlidir: "büyük aşıkların, zamanı bol adamlardan çıktığını şimdi daha iyi anlıyorum. vardiya işçisi değil de bir serseriyken daha iyi sevişiyordum."
factotum... (iyi ki oldunuz lan)
birinde sosyolojik bazda tüm toplumu kendi cumhuriyetinden aforoz etmiş bir insanı buluyorum. tüm tabuları yontmuştu o, yıkmıştı demiyorum. yani bir heykeltıraş edasıyla, daha güzel küçük bir dünya tasarlamıştı. bozmanın, en iyi onarmak olduğunu empoze etmişti bana. beynimizin deforme olan yanlarının tıbbi çözümünü asla metodik bir sistemle iyileştirmeye gitmedik. o cicili bicili hemşireler bile tolere etmedi marazlarımızı. çünkü sahteydi tüm görüntüler. bir patoloji vardı, bir laboratuvar vardı ve kadavralar kadar ilginç olamazdı hiçbir suret. acının ve hastalığın, aslında bağışıklığa en iyi gelen ilaç olduğunu kimse anlamıyordu. bunlardan besleniyorduk. ah, iskenderciğim! ben de şimdilerde bir yazar ve şairim. ama senin de dediğin gibi şimdilik şair ve şimdilik bir insanım.
pessoa'ya gelirsek; kozmopolit ortamların gereksiz kalabalıklarında görmezden gelinen ve o kalabalıklarda kendi yalnızlığını bir fetiş objesine dönüştürüp bunlardan beslenen biriydi. lizbon'un izbe lokantalarında akşam vakti oturduğu ıslak zamanları, satırlarında ellerimle dokunup bıraktığım nemden anımsarım. gece, hepimizi doğurmuş olan kaosun duludur pessoa. evet canım, benim biyometrik sessizliğim. huzursuzluğunun yansımaları, ruhumun aynasından belli olmuyor mu?
bukowski'ye gelirsek, şunu söylemem yeterlidir: "büyük aşıkların, zamanı bol adamlardan çıktığını şimdi daha iyi anlıyorum. vardiya işçisi değil de bir serseriyken daha iyi sevişiyordum."
factotum... (iyi ki oldunuz lan)
devamını gör...
38.
ümit yaşar oğuzcan. depresyon zamanlarımda şiirleri o kadar yoldaşım olmuştu ki, kendisiymişim gibi davranırdım şiirlerini söyleyerek.
devamını gör...
39.
nilgün marmara
devamını gör...
40.
yazar oğuz atay
şair tezer özlü
özellikle tezer özlü nün bazı sözlerini ben demişim gibi geliyor hayat hikayesi de bana hep bi yerimden dokunuyor. oğuz atay'ın itü de makine mühendisliği okumasına rağmen böyle bir fikir adamı olması da beni kalbimden vuruyor. çünkü tanıdığım sayısalcıların çoğu sonuç odaklı ve duygudan yoksun. yıllarca şiir yazıyorum diye gülme malzemesi oldum arkadaş ortamında. duygular zafiyet gibi yaklaşıldı ama umrumda değil bi zafiyeti olacaksa insanın o da insanca yaşadığı için, hisleri olduğu için olsun.
şair tezer özlü
özellikle tezer özlü nün bazı sözlerini ben demişim gibi geliyor hayat hikayesi de bana hep bi yerimden dokunuyor. oğuz atay'ın itü de makine mühendisliği okumasına rağmen böyle bir fikir adamı olması da beni kalbimden vuruyor. çünkü tanıdığım sayısalcıların çoğu sonuç odaklı ve duygudan yoksun. yıllarca şiir yazıyorum diye gülme malzemesi oldum arkadaş ortamında. duygular zafiyet gibi yaklaşıldı ama umrumda değil bi zafiyeti olacaksa insanın o da insanca yaşadığı için, hisleri olduğu için olsun.
devamını gör...