41.
merak ediyorum bu kadar kula ihtiyacı varmıydı
devamını gör...
42.
var!
devamını gör...
43.
tanrı ve dinler bilgisizlikten, korkudan, acizlikten ve hukuk kurallarını güçlü bir şeye dayandırma ihtiyacından kurulmuştur.
insanlar bilmediği, anlamlandıramadığı şeylere allah yarattı der geçer. örneğin ''böyle muhteşem bir evren kendi kendine yaratılmış olamaz, big bang'ten önce ne vardı?, öldükten sonra ne olacağız?'' gibi sorularda kesin bir cevap olmadığı için ''allah ve din'' deyip geçerler. ilk insanlar da doğa olaylarını, doğal afetleri vs. anlamlandıramadıkları için bunların çok üstün bir güç tarafından yapıldığına inandılar. doğal afetlerin nedenini bu üstün güçteki varlıkların insanlara kızması olarak yorumladılar. bu yüzden insanlar, tanrılar bir daha onlara kızıp azap getirmesin diye tanrılara çok değerli şeylerini kurban etmeye başladı. kurban ritüeli ve çok tanrılı dinler böyle oluştu. tabi ek olarak ölüm korkusu, öldükten sonra ne olacağız gibi sorular da ahiret inancının temelini oluşturmuştur.
insanlar bazen kendisinden güçlü varlıklara sığınmak ister. örneğin çok kötü bir adam hak ettiği cezayı almadan ölmüştür. bu yüzden ''keşke ahiret olsa da cezasını orda çekse'' denilir. bu tamamen acizliktir. veya bir insan çok fakirdir, çok mutsuzdur. bu yüzden ''keşke ahiret olsa da bari öldükten sonra mutlu ve refah dolu bir hayatım olsa'' der. bir başka örnek de ''düşen uçakta ateist olmaz'' esprisi. düşen uçakta ateist olmaz, çünkü insanlar çok çaresiz kaldığı zaman allah'a sığınır derler. zaten bu da acizliğin tanımıdır.
eskiden uluslararası hukuk, insan hakları sözleşmesi, laik hukuk sistemleri vs. olmadığı için eski idareciler koydukları hukuk kurallarını meşrulaştırmak ve etkili olmasını sağlamak için tanrılara ve dinlere dayandırmıştır. zaten birçok eski yönetici kendisini tanrı, peygamber, halife vs. ilan etmiştir.
insanlar bilmediği, anlamlandıramadığı şeylere allah yarattı der geçer. örneğin ''böyle muhteşem bir evren kendi kendine yaratılmış olamaz, big bang'ten önce ne vardı?, öldükten sonra ne olacağız?'' gibi sorularda kesin bir cevap olmadığı için ''allah ve din'' deyip geçerler. ilk insanlar da doğa olaylarını, doğal afetleri vs. anlamlandıramadıkları için bunların çok üstün bir güç tarafından yapıldığına inandılar. doğal afetlerin nedenini bu üstün güçteki varlıkların insanlara kızması olarak yorumladılar. bu yüzden insanlar, tanrılar bir daha onlara kızıp azap getirmesin diye tanrılara çok değerli şeylerini kurban etmeye başladı. kurban ritüeli ve çok tanrılı dinler böyle oluştu. tabi ek olarak ölüm korkusu, öldükten sonra ne olacağız gibi sorular da ahiret inancının temelini oluşturmuştur.
insanlar bazen kendisinden güçlü varlıklara sığınmak ister. örneğin çok kötü bir adam hak ettiği cezayı almadan ölmüştür. bu yüzden ''keşke ahiret olsa da cezasını orda çekse'' denilir. bu tamamen acizliktir. veya bir insan çok fakirdir, çok mutsuzdur. bu yüzden ''keşke ahiret olsa da bari öldükten sonra mutlu ve refah dolu bir hayatım olsa'' der. bir başka örnek de ''düşen uçakta ateist olmaz'' esprisi. düşen uçakta ateist olmaz, çünkü insanlar çok çaresiz kaldığı zaman allah'a sığınır derler. zaten bu da acizliğin tanımıdır.
eskiden uluslararası hukuk, insan hakları sözleşmesi, laik hukuk sistemleri vs. olmadığı için eski idareciler koydukları hukuk kurallarını meşrulaştırmak ve etkili olmasını sağlamak için tanrılara ve dinlere dayandırmıştır. zaten birçok eski yönetici kendisini tanrı, peygamber, halife vs. ilan etmiştir.
devamını gör...
44.
inanırsan var, inanmazsan yok.
bu hayatı birinin yaratmış olmasına inanmak istiyorum, diğer yandan ise bu kadar kötülüğe göz yumuyorsa bir yaratıcı yok diye düşünüyorum.
bu hayatı birinin yaratmış olmasına inanmak istiyorum, diğer yandan ise bu kadar kötülüğe göz yumuyorsa bir yaratıcı yok diye düşünüyorum.
devamını gör...
45.
bu sorunsala cevap verebilmek için şunu sormak lazım:
dünyaya inip "merhaba ben tanrı'yım" dese kim inanır? ne bileyim, 3-4 yıldırım atsa, kurşun işlemese, yeri ikiye yarsa... bu yine de tanrı olduğu anlamına gelir mi? belki başka bir galaksiden gelişmiş bir varlık geldi. teknoloji sayesinde böyle şeyler yapıyorlar.
en basitinden karıncaları düşünün, onlara göre uçsuz bucaksız varlıklarız. 1 milyarı bir araya gelse bize zarar veremez. fakat gelin görün ki biz tanrıları falan değiliz. bizim yıldızımızdan 1 milyon kat daha büyük yıldızlar var, fakat onlar da tanrı değil.
bence var olup olmamasının önemi bile yok. biz burada mutlu mesut yaşayabilecek bir sistem geliştirebilsek, aramızdaki anlamsız kavgayı bitirebilsek, şu uçsuz bucaksız evreni keşfetmeyi başlasak yeterli.
dünyaya inip "merhaba ben tanrı'yım" dese kim inanır? ne bileyim, 3-4 yıldırım atsa, kurşun işlemese, yeri ikiye yarsa... bu yine de tanrı olduğu anlamına gelir mi? belki başka bir galaksiden gelişmiş bir varlık geldi. teknoloji sayesinde böyle şeyler yapıyorlar.
en basitinden karıncaları düşünün, onlara göre uçsuz bucaksız varlıklarız. 1 milyarı bir araya gelse bize zarar veremez. fakat gelin görün ki biz tanrıları falan değiliz. bizim yıldızımızdan 1 milyon kat daha büyük yıldızlar var, fakat onlar da tanrı değil.
bence var olup olmamasının önemi bile yok. biz burada mutlu mesut yaşayabilecek bir sistem geliştirebilsek, aramızdaki anlamsız kavgayı bitirebilsek, şu uçsuz bucaksız evreni keşfetmeyi başlasak yeterli.
devamını gör...
46.
bu bir inanç meselesi olduğu için materyalist bir bakış açısıyla tanrının varlığı ispat edilemez. olur da tanrının varlığını ispat etmek mümkün olursa elle tutup gösterebilirseniz zaten tanrıyı metalaştırmış olursunuz ve tanrı bir inanç meselesi olmaktan çıkar. sonuç olarak tanrının varlığı ve yokluğu bir inanç ve vicdan meselesidir eğer inançlı biriyseniz tanrı vardır aksi halde tanrı yoktur.
devamını gör...
47.
tanrı yok diyenlerin bu düzeni, evreni, kainatı açıklayabilecek mantıklı bir açıklaması var mı. yoksa birbirlerine özenip 'tanrı yok ya' mı diyorlar merak ediyorum.
her şey bir düzen içerisinde ilerliyor, dunya var olduğundan beri, birbirlerini çeken vagonlar gibi. peki en baştaki vagonu kim çekiyor.
her şey bir düzen içerisinde ilerliyor, dunya var olduğundan beri, birbirlerini çeken vagonlar gibi. peki en baştaki vagonu kim çekiyor.
devamını gör...
48.
bence sorgulayan herkes için tanrı vardır.biri yokluğunu ispat etmeye çalışır diğeri ise varlığını ama sonuç olarak bir kavramı kabul edip tartışmış olursun.
devamını gör...
49.
cevabı "yok" olan soru.
tanrının varlığını sorgulamak için sonsuzluk kavramını algılayabilmek gerekiyor. biz, her seferinde bir başlangıç arıyoruz ama sonsuzluk bir başlangıca ihtiyaç duymaz, matematiksel bir olgudur. işin ilginç tarafı; din mensupları yaratılmaya ihtiyaç duymayan, sonsuz bir tanrıya inanırken evrenin de sonsuz olabilme ihtimalini göz ardı ederler ya da saçma bulurlar. işte çelişki zincirinin ilk halkası da budur. doğal bir evrensel döngü yerine yapay bir tanrısal kaderi kabul ederler ve bilimsel dayanakları olmadıkları için de birçok yerde paradoksa ya da çelişkiye düşerler. düşünmeleri veya sorgulamaları istendiğinde "bizim aklımız bunu kavrayamaz, tanrı bilir" diyerek geçiştirirler. bu da sonuç olarak sonsuz dogmalar bütününü oluşturur.
ilgilenen kişiler için:
(bkz: açılıp kapanan evren modeli) (bkz: big bang) (bkz: big crush) (bkz: kara delik) (bkz: beyaz delik)
tanrının varlığını sorgulamak için sonsuzluk kavramını algılayabilmek gerekiyor. biz, her seferinde bir başlangıç arıyoruz ama sonsuzluk bir başlangıca ihtiyaç duymaz, matematiksel bir olgudur. işin ilginç tarafı; din mensupları yaratılmaya ihtiyaç duymayan, sonsuz bir tanrıya inanırken evrenin de sonsuz olabilme ihtimalini göz ardı ederler ya da saçma bulurlar. işte çelişki zincirinin ilk halkası da budur. doğal bir evrensel döngü yerine yapay bir tanrısal kaderi kabul ederler ve bilimsel dayanakları olmadıkları için de birçok yerde paradoksa ya da çelişkiye düşerler. düşünmeleri veya sorgulamaları istendiğinde "bizim aklımız bunu kavrayamaz, tanrı bilir" diyerek geçiştirirler. bu da sonuç olarak sonsuz dogmalar bütününü oluşturur.
ilgilenen kişiler için:
(bkz: açılıp kapanan evren modeli) (bkz: big bang) (bkz: big crush) (bkz: kara delik) (bkz: beyaz delik)
devamını gör...
50.
51.
"evde ekmek var mı?" sorusuyla aynı cevabı paylaşan sorudur.
devamını gör...
52.
benim anlamadığım alt tarafı bir sözlük burası.bir yaratıcının olup olmadığının burdan tartışılıp bir karara varılması ne kadar sağlıklı? bana göre var sana göre yok kardeşim herkes istediğine inansın goy goy yap geç
devamını gör...
53.
var mı?
devamını gör...
54.
belki vardır, belki yoktur.
varsa bile kitaplarda anlatılan tanrı değildir. çünkü eğer tanrı çok bilgili ve gücü her şeye yeten olsaydı, bu kadar mantık hatasıyla dolu olan kitaplar yazmazdı.
varsa bile kitaplarda anlatılan tanrı değildir. çünkü eğer tanrı çok bilgili ve gücü her şeye yeten olsaydı, bu kadar mantık hatasıyla dolu olan kitaplar yazmazdı.
devamını gör...
55.
varligi veya yoklugu bizi cok etkilemedigine gore dusunmek anlamsiz. farkli sorular sormaya baslamamiz lazim. mesela dunyadaki acligin onune nasil gecebiliriz? alin size cok daha hayirli bir soru.
devamını gör...
56.
ilgilenmiyorum ve haliyle bu bir sorun olmaktan çıkıyor.
sorunu sorun etmeyerek ortadan kaldırmak mı, evet.
sorunu sorun etmeyerek ortadan kaldırmak mı, evet.
devamını gör...
57.
yok dediğimizde de hakaret etmiş sayılıyor muyuz sorunsalına yol açar.
devamını gör...
58.
evet var diye cevap verilecek sorunsaldır.
devamını gör...
59.
olduğunu düşünmüyorum yani olsa benim neden hep mutsuz olmamı isterki..
devamını gör...
60.
felsefe, teoloji gibi alanlarda onlarca yıldır devam eden bir sorunsal. bu konudaki nacizane fikrim ise: tanrının olmadığı yönündedir. evet.
konuya kıyametten girmek istiyorum. hani kıyamet geldiğinde güneş batıdan doğacak ve dünya yok olacak ya.... şimdi kıyamet evrenin yok oluşu demek. benim rasyonel temellerle değindiğim nokta: bizim, güneşin batıdan doğuşunu görecek olmamamız. fiziksel olarak imkansızdır bu. güneş sistemindeki gezegenler yavaşlasa bile yok olur zaten, durup yön değiştirmesini geçtim... kutsal kitaptaki -şu anda kuran'ı ele alarak konuşuyorum ancak gerekirse diğer kutsal kitapları da işin içine katabilirim. - kıyamet mantığını bilimsel ve mantıksal olarak açıklamak imkansız yani. "tanrı mucize yaratıp her şeyi tersine çevirecek kendi güçleriyle" tarzı bir senaryo olması lazım. bunun dışında bilimsel olarak baktığımızda da olması imkansız. yıldızlar da bir bir düşüp sönse, ki bizim çıplak gözle görebildigimiz sadece çok küçük bir kısmı, sadece çevresi yok oluyor diye düşünebilir miyiz yani kuran’a göre yine? diğer galaksileri düşünün bir de, samanyolundayız daha. gelişmiş teleskoplarla bile göremediğimiz bir sürü gezegen (yıldız) var...
bu konudan ayrı olarak benim de kafama takılan bir şeyi size sormama izin verin. allah adem’i ve havva’yi yarattığında ikisine de bilgi verdi değil mi? yaşama bilgisi. konuşabiliyorlar, bir şey inşaa edebiliyorlar vs. yani günümüzdeki halimize benzer bir şekilde... nuh da adem’in jenerasyon sonralarından. nuh da hali hazırda çok büyük bir gemi yapabilecek ve onu kullanabilecek bir düzeyde değil mi? ayrıca tüm biyolojiye tamamen hakim ki tüm hayvanlardan bir çift alabiliyor. böyle bir şeyin mümkün olabilmesi için gemi’nin boyutunu düşünün lütfen. ki o zamanlarda şimdiki haline evrimleşmemiş hayvanlar olması lazım ki onların bazılarının inanılmaz büyük olduğunu hatırlıyorsunuzdur. dünyadaki tüm bitki türlerinin tohumlarının toplanması ve hepsi hakkında bilgi (hangi iklimde hangi toprakta yetişir) de var. bakteri ve virüsleri ve yüzlercesini saymıyorum bile. neyse asıl değinmek istediğim, nuh’un böyle devasa bilgilere sahip olması. sorum: dinlerin var olduğunu kabul edersek o zaman bu bilgi nereye kayboldu? çocukları yanındayı zaten. bizim arkeoloji çalışmalarımıza göre taş çağı, maden çağı vb. ni hatırlayın. şimdi bu insanlar o bilgiden buraya mı gelmişler? daha konuşamaz hale? şu an günümüzde sahip olduğumuz gemilerin onlarca katı büyüklüğünde gemi yapabilmekten taşı kullanmayı yeni mi icat etmişler? karanlik çağa değinmiyorum bile... peki bu temel bilginin kaybolması size mantıklı geliyor mu? hani azalır anlaşılır ama sadece taş kullanılacak düzeye gelmesi ya da karanlık çağ dediğimiz insanların bir gelişme gösteremediği dönemlerdeki gibi neredeyse yok denecek kadar azalması mümkün mü sizce? bence değil. yine mantık aramak saçma oluyor kısacası. soru sorup sorgulamak da pek bir şey ifade etmiyor çünkü çıkıp da mutlak doğru cevabı verebilecek birisi yok. bir sorun da kuran’ı mutlak doğru kabul etmekte zaten. sallıyorum uganda’nın bir köyünde 800 yılında doğmuş birisinin kuran’ı okuması mümkün değil gibi. ama yaratıcıya şirk koşarsa sonu cehennem... müslümanlar cehenneme gittikten sonra bile cezasını çektikten sonra cennete girebiliyor (alnında önceden cehennemde yandığına dair bir işaret kalıyordu yanlış hatırlamıyorsam). ancak, ateist birisi, dünyanın en iyi, en yardımsever, en güzel kalpli kişisi olsa bile, cennete asla giremiyor. allah’a şirk koştu çünkü. cennetin kapısından geçemiyor... sizce mantıklı ve adil mi böyle olması? olayların en başına da dönersek eğer, yaratıcıyı kim yarattı sorusuna geliriz. bu dünyada her şeyin yaratıldığına inanıyoruz da tanrının yaratıldığına neden inanmıyoruz? tanrı nasıl oluşmuş? bunun bir açıklaması var mı? eğer tek başına kendi kendine oluştuysa, başka bir tanrının da öyle oluşma ihtimali yok mudur? vardır. o zaman birden çok mu tanrı var?
peki hepsini bırakıp tanrının gözünden bakalım olaylara. geçmişi ve geleceği, kader yollarını biliyor. neden yarattığı canlıları sınama uğraşına giriyor ki? zaman kavramını o yaratmadı mı zaten? çizgisel olarak görebiliyor yani... düşün sen her şeyi tüm zamanları görebiliyorsun ama yine de kendine kul yaratıp onları sınıyorsun. en sonunda ne olacağını anında tüm olabilecek sonuçları her şeyi görmene rağmen... neden böyle bir şey yapasın ki? hayır en başta neden kendine tapacak ruhlar yaratırsın. bu tarz şeyler normal mi sizce?
konuya kıyametten girmek istiyorum. hani kıyamet geldiğinde güneş batıdan doğacak ve dünya yok olacak ya.... şimdi kıyamet evrenin yok oluşu demek. benim rasyonel temellerle değindiğim nokta: bizim, güneşin batıdan doğuşunu görecek olmamamız. fiziksel olarak imkansızdır bu. güneş sistemindeki gezegenler yavaşlasa bile yok olur zaten, durup yön değiştirmesini geçtim... kutsal kitaptaki -şu anda kuran'ı ele alarak konuşuyorum ancak gerekirse diğer kutsal kitapları da işin içine katabilirim. - kıyamet mantığını bilimsel ve mantıksal olarak açıklamak imkansız yani. "tanrı mucize yaratıp her şeyi tersine çevirecek kendi güçleriyle" tarzı bir senaryo olması lazım. bunun dışında bilimsel olarak baktığımızda da olması imkansız. yıldızlar da bir bir düşüp sönse, ki bizim çıplak gözle görebildigimiz sadece çok küçük bir kısmı, sadece çevresi yok oluyor diye düşünebilir miyiz yani kuran’a göre yine? diğer galaksileri düşünün bir de, samanyolundayız daha. gelişmiş teleskoplarla bile göremediğimiz bir sürü gezegen (yıldız) var...
bu konudan ayrı olarak benim de kafama takılan bir şeyi size sormama izin verin. allah adem’i ve havva’yi yarattığında ikisine de bilgi verdi değil mi? yaşama bilgisi. konuşabiliyorlar, bir şey inşaa edebiliyorlar vs. yani günümüzdeki halimize benzer bir şekilde... nuh da adem’in jenerasyon sonralarından. nuh da hali hazırda çok büyük bir gemi yapabilecek ve onu kullanabilecek bir düzeyde değil mi? ayrıca tüm biyolojiye tamamen hakim ki tüm hayvanlardan bir çift alabiliyor. böyle bir şeyin mümkün olabilmesi için gemi’nin boyutunu düşünün lütfen. ki o zamanlarda şimdiki haline evrimleşmemiş hayvanlar olması lazım ki onların bazılarının inanılmaz büyük olduğunu hatırlıyorsunuzdur. dünyadaki tüm bitki türlerinin tohumlarının toplanması ve hepsi hakkında bilgi (hangi iklimde hangi toprakta yetişir) de var. bakteri ve virüsleri ve yüzlercesini saymıyorum bile. neyse asıl değinmek istediğim, nuh’un böyle devasa bilgilere sahip olması. sorum: dinlerin var olduğunu kabul edersek o zaman bu bilgi nereye kayboldu? çocukları yanındayı zaten. bizim arkeoloji çalışmalarımıza göre taş çağı, maden çağı vb. ni hatırlayın. şimdi bu insanlar o bilgiden buraya mı gelmişler? daha konuşamaz hale? şu an günümüzde sahip olduğumuz gemilerin onlarca katı büyüklüğünde gemi yapabilmekten taşı kullanmayı yeni mi icat etmişler? karanlik çağa değinmiyorum bile... peki bu temel bilginin kaybolması size mantıklı geliyor mu? hani azalır anlaşılır ama sadece taş kullanılacak düzeye gelmesi ya da karanlık çağ dediğimiz insanların bir gelişme gösteremediği dönemlerdeki gibi neredeyse yok denecek kadar azalması mümkün mü sizce? bence değil. yine mantık aramak saçma oluyor kısacası. soru sorup sorgulamak da pek bir şey ifade etmiyor çünkü çıkıp da mutlak doğru cevabı verebilecek birisi yok. bir sorun da kuran’ı mutlak doğru kabul etmekte zaten. sallıyorum uganda’nın bir köyünde 800 yılında doğmuş birisinin kuran’ı okuması mümkün değil gibi. ama yaratıcıya şirk koşarsa sonu cehennem... müslümanlar cehenneme gittikten sonra bile cezasını çektikten sonra cennete girebiliyor (alnında önceden cehennemde yandığına dair bir işaret kalıyordu yanlış hatırlamıyorsam). ancak, ateist birisi, dünyanın en iyi, en yardımsever, en güzel kalpli kişisi olsa bile, cennete asla giremiyor. allah’a şirk koştu çünkü. cennetin kapısından geçemiyor... sizce mantıklı ve adil mi böyle olması? olayların en başına da dönersek eğer, yaratıcıyı kim yarattı sorusuna geliriz. bu dünyada her şeyin yaratıldığına inanıyoruz da tanrının yaratıldığına neden inanmıyoruz? tanrı nasıl oluşmuş? bunun bir açıklaması var mı? eğer tek başına kendi kendine oluştuysa, başka bir tanrının da öyle oluşma ihtimali yok mudur? vardır. o zaman birden çok mu tanrı var?
peki hepsini bırakıp tanrının gözünden bakalım olaylara. geçmişi ve geleceği, kader yollarını biliyor. neden yarattığı canlıları sınama uğraşına giriyor ki? zaman kavramını o yaratmadı mı zaten? çizgisel olarak görebiliyor yani... düşün sen her şeyi tüm zamanları görebiliyorsun ama yine de kendine kul yaratıp onları sınıyorsun. en sonunda ne olacağını anında tüm olabilecek sonuçları her şeyi görmene rağmen... neden böyle bir şey yapasın ki? hayır en başta neden kendine tapacak ruhlar yaratırsın. bu tarz şeyler normal mi sizce?
devamını gör...