#popüler diziler
#final yapan diziler
2005-2013 yılları arasında yayınlanan dizi, bir ofis çalışanlarının ego savaşını ve günlük yaşantılarını anlatan durum komedisidir. imdb: 9.0
5 primetime emmy
screen actor guild ödülü
afi ödülü
alma ödülü
eddie ödülü
altın küre
olmak üzere toplamda 51 ödülü vardır.
screen actor guild ödülü
afi ödülü
alma ödülü
eddie ödülü
altın küre
olmak üzere toplamda 51 ödülü vardır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ölmedim ama hafif sürünüyorum" tarafından 02.04.2021 13:28 tarihinde açılmıştır.
21.
(bkz: seinfeld), (bkz: friends), (bkz: that '70s show), (bkz: how i met your mother) ve (bkz: brooklyn nine-nine) gibi birçok sitcom izleyen biri olarak en iyilerinden birini en sona bıraktığımı düşünmeme sebep olmuş efsane bir dizidir kendisi. henüz daha üçüncü sezonun ortalarında olsam da -itiraf etmeliyim ki ilk bölümlerde asla beni sarmamıştı- bitmemesini diliyorum. evet, dizi her ne kadar absürt komedi gibi olsa da beni kendisine bağlayan unsur komedi noktalarından daha çok jim ve pam oldu.
diyeceksiniz ki, her şeyi de romantizme bağlamayın! şu an içerisinde bulunduğum durum ilk üç sezondaki pam ile oldukça orantılı olduğundan kadının her mimiğini, her düşüncesini anlayabiliyor gibiyim ve bu dizinin içerisinde kendime yakın birini bulunca sanki daha çok bağlandığımı rahatlıkla söyleyebilirim. tabii, michael ve dwight ikilisinin dinamiği, jim'in kameraya attığı bakışlar, konuları ele alış şekillerinin hayranlık duyulacak kadar zekice olması da izleme sebeplerim; ama jim ve pam'e baktığımda bir türlü bir ilişkiye varamadığım arkadaşım geliyor aklıma, benden uzaklaştıkça canımın nasıl yandığı da geliyor, onların sonunu biliyor olsam da "belki bizde de bir gelecek vardır" umuduyla ekrana gülümseyerek baktığımı fark ediyorum. bir sitcom için bunları düşünmem biraz üzücü sanırım... eğlenmeme bakmam gereken yerde kendi hayatımı sorgularken buluyorum; sanırım en çok da bunun için sevdim ben diziyi.
diyeceksiniz ki, her şeyi de romantizme bağlamayın! şu an içerisinde bulunduğum durum ilk üç sezondaki pam ile oldukça orantılı olduğundan kadının her mimiğini, her düşüncesini anlayabiliyor gibiyim ve bu dizinin içerisinde kendime yakın birini bulunca sanki daha çok bağlandığımı rahatlıkla söyleyebilirim. tabii, michael ve dwight ikilisinin dinamiği, jim'in kameraya attığı bakışlar, konuları ele alış şekillerinin hayranlık duyulacak kadar zekice olması da izleme sebeplerim; ama jim ve pam'e baktığımda bir türlü bir ilişkiye varamadığım arkadaşım geliyor aklıma, benden uzaklaştıkça canımın nasıl yandığı da geliyor, onların sonunu biliyor olsam da "belki bizde de bir gelecek vardır" umuduyla ekrana gülümseyerek baktığımı fark ediyorum. bir sitcom için bunları düşünmem biraz üzücü sanırım... eğlenmeme bakmam gereken yerde kendi hayatımı sorgularken buluyorum; sanırım en çok da bunun için sevdim ben diziyi.
devamını gör...
22.
ilk bölümünü izleyip pek beğenmediğim, sonrasında tavsiyelerine güvendiğim bir arkadaş vesilesiyle tekrar başlayıp the office sevmeyenle olmaz noktasına ulaştığım dizi*
aynı isimli ingiliz yapımından uyarlanmıştır. orjinalinin yapımcısı, ve başrolü olan ricky gervais amerikan versiyonun da yapımcıları arasındadır. bir bölümde konuk oyuncu olarak da göz kırpıyor kendisi.
9 sezon ve 201 bölümden oluşan the office şöleni, mockumentary türünde bir durum komedisi. emmy ve altın küre dahil bir çok ödül almış, türünün en iyilerinden* bir klasiktir.
aynı isimli ingiliz yapımından uyarlanmıştır. orjinalinin yapımcısı, ve başrolü olan ricky gervais amerikan versiyonun da yapımcıları arasındadır. bir bölümde konuk oyuncu olarak da göz kırpıyor kendisi.
9 sezon ve 201 bölümden oluşan the office şöleni, mockumentary türünde bir durum komedisi. emmy ve altın küre dahil bir çok ödül almış, türünün en iyilerinden* bir klasiktir.
devamını gör...
23.
daha önce doğu demirkol denen kütüğe girdiğim tanımda "donuk oyunculuk" konusundan bahsederken tam olarak bundan bahsediyorum kameranın yaklaşması iki karakterin "shit" tipinde birbirlerine bakakalması ya da ağır bir şakadan sonra donup beklenmesi gibi konuşmadan güldürebilen dizi çok ağır şakalar var ve bu harika ırkçılığından tutun da aklınızın götürebildiği bırakın gülmeyi konuşmaya çekinilen konuları alıp gırgır şamata haline almışlar ben bu zamana kadar nasıl izlememişim bu diziyi yahu?
devamını gör...
24.
dün bir arkadaşım aynen şu cümleyi kurdu " the office izleyen insana saygı duymam." genelde izlediğim dizilerin çoğunluğunu sitcomlar oluşturur. the office izlemeden önce friends mi himym mı diye kendi içimde düşünürken the office izlememle benim için zirveye oturan bir sitcomdur. arkada gülme efekti yok, neye gülüp neye gülmeyeceğinize kendiniz karar veriyorsunuz ve oldukça sessiz, seyirciyle iletişime geçer bir tarzda. dizinin konusu gereği ofiste belgesel çekiliyor ve bu yüzden de karakterlerle röportaj yapılıyor. izlediğimde en sevdiğim şey bu oldu. kameraya bakıp karakteri bize yansıtmaları. dwight , micheal ve jim üçlüsünü asla unutamam sanırım, izlediğim tüm sitcomlar arasında ilk 5 e koyabileceğim karakterler. izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
devamını gör...
25.
bugün başladığım dizi. alışma sürecindeyim ancak şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki nerdeyse her sitcomda olan klişe sahte kahkaha efektinin olmaması oldukça hoşuma gitti. nerede güleceğimize veya nerede ne hissedeceğimize kendimizin karar vermesi iyi. oyunculuklar zaten şahane, ona asla lafım yok. başlı başına steve carell bile yeter oyunculuğun güzelliğini anlatmaya.
friends referansı verip, karakterlerden bahsederken de kramer denmesi esprili bir diss olmuş.,
friends referansı verip, karakterlerden bahsederken de kramer denmesi esprili bir diss olmuş.,
devamını gör...
26.
bence gerçek finali 7. sezon 22. bölüm. ondan sonraki bölümler, 8 yıl ara verilmiş de hayranları nedeniyle tekrar dönmüşler gibi. michael sonrası, üstelik o duygusal vedasından sonra, bende bir bölümü izlerken oluşan o tebessüm olmadı artık. michael gidince içimden bir şey kopmuş gibi oldu... thats what she said.
devamını gör...
27.
yaklaşık 10 gün önce falan bitirdiğim dizi. bu zamana kadar hayatımda izlediğim en iyi sitcom dizisiydi galiba. her zaman benim top 1 olan dizimi, how i met your mother'ı, "acaba?" dedirterek yerinden etti. tuhaf bir şey var dizide anlam veremiyorsunuz, kapılıp gidiyorsunuz bir anda. bazı duyguları gerçekten yaşıyor gibi oluyorsunuz. oyunculuklar çok iyi her bir karakterin kendine özgü bir ağırlığı var, öylesine oynasın diye koymamışlar yani. micheal yeri gelince sizi öyle bir utandırıyor ki sanki yaptıkları şeyler yanınızda oluyormuş gibi hissediyorsunuz.
7. sezon 23. bölümden sonra diziyi bırakmak istedim. bir anda psikolojik olarak çökmüş gibi hissettim kendimi. micheal scott gerçekten çok ağır bir karakter. dizinin sonraki bölümlerinde çok iyi anlıyorsunuz. final bölümünde sürekli "aga be aga be aga be" diye kendi kendime söylendiğimi hatırlıyorum. en son sabahın olmasına birkaç saat kala diziyi bitirmiş olmanın verdiği boşluk hissi ile o günden bugüne kadar boğuşuyorum.
7. sezon 23. bölümden sonra diziyi bırakmak istedim. bir anda psikolojik olarak çökmüş gibi hissettim kendimi. micheal scott gerçekten çok ağır bir karakter. dizinin sonraki bölümlerinde çok iyi anlıyorsunuz. final bölümünde sürekli "aga be aga be aga be" diye kendi kendime söylendiğimi hatırlıyorum. en son sabahın olmasına birkaç saat kala diziyi bitirmiş olmanın verdiği boşluk hissi ile o günden bugüne kadar boğuşuyorum.
devamını gör...
28.
izlendiği süre boyunca pam'in donuk suratına konfeti patlatıp michael tarzıyla onu sinirden delirtmek ve michael her dwight'ı bozduğunda sandalyesi ile camdan fırlatıp jim'i de ayrıyeten yanan bir ocakta haşlamak isteten dizi. kimse şiddete başvurmakla ilgili uyarıda bulunmadı kısacası... bu kadar. güzel.
devamını gör...
29.
stres atmak için yks'den önce başlayıp neredeyse bir sene sonra bitirdiğim dizidir; ama bunun nedeni asla sitcom sarmadı diye değil, sadece ben çok vakit ayıramıyordum.
sitcom olsa da yer yer gözlerimi doldurduğu, beni ağlattığı anlar oldu. mizah anlayışını sevdiğim bir dizi, bitirdikten sonra kendisini izlediğim en güzel sitcom ilan ettim. (toplamda 4-5 tane izledim ama olsun, ileride daha iyisini izlersem tanımı güncellerim artık ) uk versiyonunu izlemedim (ki orijinali o) ama us versiyonu birçok meme'in yaratıcısıdır. ilk sezonda sürünsem de asla bırakmayı düşünmedim; zaten nereye bakarsanız en kötü sezonun o olduğu, sonradan güzelleştiği hakkındaki yorumları görürsünüz.
michael scott karakteri özellikle akıllara kazınmıştır, steve carell'in oyunculuğuyla mükemmelleşmiştir, ve gerçekten de world's best boss'tur.
pam hakkında bölümlerin altında onun sevilmediğine dair yorumlar görüyordum; fakat bence pam dizinin esas karakterlerinden. zaten ilerleyen sezonlarda da daha fazla bilinçlendiğini görüyoruz.
jim için söylenenlerden sık sık karşılaştığım cümle ise şu: hayatımda bir jim'e ihtiyacım var. gerçekten bunu size dedirtebilecek bir karakter, fazlasıyla tatlı, sempatik ve zeki birisi.
dwight için dizinin başlarında hissettiğim şeyler neydi tam hatırlayamıyorum ama the office kesinlikle onsuz olmazdı. özellikle son sezonlarda daha bi' sevdiğim karakterdir kendisi, içinizi yumuşacık edecek yönleri vardır.
creed ise fazla sahnesi olmamasına rağmen ekranda belirdiği anda bölümü fetheden karakterdir. zaten creed bratton'u canlandıran karakter de creed bratton'dur. o kadar iyi karakter ki ismini vesaire değişmemişler bile, adam direkt kendisini canlandırmış. (cümle de bi' garip durdu sanki..) üstte yazdığım dörtlü benim esas karakterlerim ama creed'e yer vermesem olmazdı.
benim için dizinin esas karakterleri bunlardı; tabii diğerlerini de seviyorum. onlar olmadan da the office, the office olmazdı. diziyi sadece bir kez izledim, ama ileride tekrardan izleyeceğimi de umuyorum.
sitcom olsa da yer yer gözlerimi doldurduğu, beni ağlattığı anlar oldu. mizah anlayışını sevdiğim bir dizi, bitirdikten sonra kendisini izlediğim en güzel sitcom ilan ettim. (toplamda 4-5 tane izledim ama olsun, ileride daha iyisini izlersem tanımı güncellerim artık ) uk versiyonunu izlemedim (ki orijinali o) ama us versiyonu birçok meme'in yaratıcısıdır. ilk sezonda sürünsem de asla bırakmayı düşünmedim; zaten nereye bakarsanız en kötü sezonun o olduğu, sonradan güzelleştiği hakkındaki yorumları görürsünüz.
michael scott karakteri özellikle akıllara kazınmıştır, steve carell'in oyunculuğuyla mükemmelleşmiştir, ve gerçekten de world's best boss'tur.
pam hakkında bölümlerin altında onun sevilmediğine dair yorumlar görüyordum; fakat bence pam dizinin esas karakterlerinden. zaten ilerleyen sezonlarda da daha fazla bilinçlendiğini görüyoruz.
jim için söylenenlerden sık sık karşılaştığım cümle ise şu: hayatımda bir jim'e ihtiyacım var. gerçekten bunu size dedirtebilecek bir karakter, fazlasıyla tatlı, sempatik ve zeki birisi.
dwight için dizinin başlarında hissettiğim şeyler neydi tam hatırlayamıyorum ama the office kesinlikle onsuz olmazdı. özellikle son sezonlarda daha bi' sevdiğim karakterdir kendisi, içinizi yumuşacık edecek yönleri vardır.
creed ise fazla sahnesi olmamasına rağmen ekranda belirdiği anda bölümü fetheden karakterdir. zaten creed bratton'u canlandıran karakter de creed bratton'dur. o kadar iyi karakter ki ismini vesaire değişmemişler bile, adam direkt kendisini canlandırmış. (cümle de bi' garip durdu sanki..) üstte yazdığım dörtlü benim esas karakterlerim ama creed'e yer vermesem olmazdı.
benim için dizinin esas karakterleri bunlardı; tabii diğerlerini de seviyorum. onlar olmadan da the office, the office olmazdı. diziyi sadece bir kez izledim, ama ileride tekrardan izleyeceğimi de umuyorum.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/06/22/i4uhsxyupi25dqrx-t.jpg)
devamını gör...
30.
7. sezon 23. bölüm... bilen bilir. jim'le michael'ın son sahnesinde başladım ağlamaya. öyle birkaç damla yaş değil. çünkü bıraktığım ve özellikle son zamanlarda çok özlediğim bir şehre, insanlara dair çok tanıdık bir histi.
devamını gör...
31.
şu an henüz ikinci sezonu izliyorum ve gerçekten anlamıyorum. jim kadar çekici ve pam kadar itici bu iki insanın birbirinden neden hoşlandığını ve hoşlansalar da göz göre göre neden çıkmadıklarını aklım almıyor.
devamını gör...
32.
izlediğim en iyi sitcomdur. hatta izlediğim en güzel dizilerden biridir. gülme efektlerinin olmaması, insanların zorunluluktan dolayı o ortamda bulunup kasına kasına bir hâl olmaları ve kayıt şekli belgesel havası katar. bundan dolayı mükemmeldir. içindeki birçok şaka şimdi çekilse yapamayacakları cinstendir. çok ince şakalar da mevcuttur. sevemeyen de bu şakaları anlamadığından sevememiştir.
final bölümüne kalbimi bıraktım.
final bölümüne kalbimi bıraktım.
devamını gör...
33.
bu nicki almak aklıma nereden geldi bilmiyorum ama sahneyi izledikten sonra bi güldüm yine. bayadır izlemiyorum bu diziyi.
keşke michael scott hiç ayrılmadan final yapsaydı.
keşke michael scott hiç ayrılmadan final yapsaydı.
devamını gör...
34.
fikir babası ingiliz komedyen, yapımcı, oyuncu ricky gervais olan ve bizzat kendisinin orijinal versiyonunda başrol olduğu*, amerikan versiyonun başrollerinde ise steve carell (michael scott), john krasinski (jim halpert), rainn wilson (dwight schrute), jenna fischer (pam beesly) ve hem senaryo hem de yapımcı koltuklarından birinde oturarak kendisinden övgüyle bahsettirebilecek b.j. novak (ryan howard) vardır. ben şimdi buraya yazmamış olsam da her karakterin aslında başrol sayılabileceği nadide bir amerikan sitcom dizisidir.
dunder mifflin adında kurgusal bir kağıt şirketinin, scranton şubesindeki çalışanlarının günlük hayatlarını kayda alarak belgesel hazırlanıyormuş havasında çekilen (bkz: mockumentary), ofisin içinin yanı sıra bol bol dış mekanlar da kullanıldığı için 2-3 mekan monotonluğunda olmayan, durum komedisi sevenlerin keyifle izleyebileceği bir yapımdır. fakat 'sitcom' dendiğinde aklınıza sadece güldürme endişesi taşıyan diziler geliyorsa veya "amerikan sitcomlarını biliriz. sürekli cinsellik üzerinden espriler vardır" kafasındaysanız yavaşça çıkın oradan, çünkü the office'te kaliteli şakalar kadar romantizm ve dram da vardır.
michael scott karakteri dizinin bana göre olmazsa olmazıdır zirâ 7.sezonda ayrıldığı bölümde* 'etkilenirim ama diziyi bırakmam' desem de tükürdüğümü yalamış ve diziye 3 bölümden fazla devam edemeyerek direkt son bölüme ışınlanmıştım*. michael 'anlatılmaz yaşanır' cinsten bir karakterdir ve size dizi sonrası "steve carell'ın oynadığı her yapımı izlemem lazım!" dedirtebilir. o duygunuza çok kapılmayın derim:)
ayrıca diziyi izlerken michael'ın abartılı hareketlerini, laflarını, saçmalamalarını hoş görün, sevin. şahsen öyle birini reelde tanıyor olsam çevrenin aksine fazlasıyla ilgi gösterir ve ona karşı çok anlayışlı olurdum.
diğer karakterler gerçek anlamda nevi şahsına münhasır diyebileceğimiz, her biri ayrı ayrı sevilebilecek tiplerdir ki bunların en başında dwight schrute gelir. ve dwight'ın ekürisi jim halpert. dizinin severleri arasında ise michael-dwight-jim üçlüsünü ayrı bir sevenler mevcuttur*.
son olarak; amerikan sitcom dizilerine yıllar boyu ön yargılı yaklaşan ben, tavsiye üzerine -belki biraz da zorla-, ilk olarak bu diziyle başlayarak büyük hata ettiğimi farkettim. "zirveden başlamışsın, artık diğerleri seni sarmaz" demişlerdi ki haklılıklarmış! tamam diğer hepsini çöpe attım demiyorum, çünkü hâlâ izlediklerim var ama the office'in beni yakalayan, diziyi bitirmeden rahat edememe durumunu diğer hiçbir amerikan yapımında yakalayamadım.
dunder mifflin adında kurgusal bir kağıt şirketinin, scranton şubesindeki çalışanlarının günlük hayatlarını kayda alarak belgesel hazırlanıyormuş havasında çekilen (bkz: mockumentary), ofisin içinin yanı sıra bol bol dış mekanlar da kullanıldığı için 2-3 mekan monotonluğunda olmayan, durum komedisi sevenlerin keyifle izleyebileceği bir yapımdır. fakat 'sitcom' dendiğinde aklınıza sadece güldürme endişesi taşıyan diziler geliyorsa veya "amerikan sitcomlarını biliriz. sürekli cinsellik üzerinden espriler vardır" kafasındaysanız yavaşça çıkın oradan, çünkü the office'te kaliteli şakalar kadar romantizm ve dram da vardır.
michael scott karakteri dizinin bana göre olmazsa olmazıdır zirâ 7.sezonda ayrıldığı bölümde* 'etkilenirim ama diziyi bırakmam' desem de tükürdüğümü yalamış ve diziye 3 bölümden fazla devam edemeyerek direkt son bölüme ışınlanmıştım*. michael 'anlatılmaz yaşanır' cinsten bir karakterdir ve size dizi sonrası "steve carell'ın oynadığı her yapımı izlemem lazım!" dedirtebilir. o duygunuza çok kapılmayın derim:)
ayrıca diziyi izlerken michael'ın abartılı hareketlerini, laflarını, saçmalamalarını hoş görün, sevin. şahsen öyle birini reelde tanıyor olsam çevrenin aksine fazlasıyla ilgi gösterir ve ona karşı çok anlayışlı olurdum.
diğer karakterler gerçek anlamda nevi şahsına münhasır diyebileceğimiz, her biri ayrı ayrı sevilebilecek tiplerdir ki bunların en başında dwight schrute gelir. ve dwight'ın ekürisi jim halpert. dizinin severleri arasında ise michael-dwight-jim üçlüsünü ayrı bir sevenler mevcuttur*.
son olarak; amerikan sitcom dizilerine yıllar boyu ön yargılı yaklaşan ben, tavsiye üzerine -belki biraz da zorla-, ilk olarak bu diziyle başlayarak büyük hata ettiğimi farkettim. "zirveden başlamışsın, artık diğerleri seni sarmaz" demişlerdi ki haklılıklarmış! tamam diğer hepsini çöpe attım demiyorum, çünkü hâlâ izlediklerim var ama the office'in beni yakalayan, diziyi bitirmeden rahat edememe durumunu diğer hiçbir amerikan yapımında yakalayamadım.
devamını gör...
35.
bir gün ofiste toplantı odasında toby başkanlığında angela ve oscar bağırarak konuşurken micheal içeriye girer ve her şeye el attığı gibi bu duruma da el atar . artık micheal insan kaynakları michealdır . toby'nin işini elinden alır ve binlerce şikayet dosyasını çözmeye koyulur . ha bu arada şikayetleri topluma açık şekilde yani micheal stili ile yapıyordur . onlarca kişinin ortasında çalışanların birbirine söylemeye utandığı şeyleri şakkk diye söylüyordur :d bir ara oyuncak çantasından , "arabulucunun takım çantası " adlı bir kitap bulur ama kitap bir işe yaramaz . sonrasında şikayetlerle uğraşırken odaya dwight girer ve micheal , dwight - jim çatışmasını çözmeye başlar . micheal'ın buradaki yöntemi ise kafes maçıdır. dwight'in jim'i şikayet etme nedenleri ise şunlardır :d
1-) birisi tüm kurşun ve dolma kalemlerini resim
kalemleriyle değiştirmiş , jim halper'dan şüpheleniyorum.
2-) herkes bugün bana dwayne diye seslendi,
bana kalırsa jim halpert onlara bunu yapmaları için para vermiş. ( jim millete 5 dolar rüşvet verip bu eşek şakasını gerçekleştirmiştir :) )
3-)bu sabah çekmecemde kana bulaşmış bir eldiven buldum ve jim halpert, cinayeti işlediğime dair itiraf etmem için beni zorladı.
4-)jim halper kadınlar tuvaletinde
terkedilmiş bir bebek var dedi . bebeği kurtarmak için içeri girdiğimde, meredith tuvaletini yapıyordu :d
5-) bu sabah kafamı telefon ahizesine vurdum . (jim , dwight'in telefonuna ilk başta bozuk paralar koyarak dwight in bu ağırlığa alışmasını sağlamış sonrasında bozuk paraları çıkarınca dwight kafasını telefona vurmuş.)
6-klavyeden ne zaman adımı yazsam, ekrana "çocuk bezi (diapers) " çıkıyordu .
7-)günün sonunda masam fotokopi makinasına 1 metre daha yaklaşmıştı . ( jim , dwight her tuvalete gittiğinde dwightin masasını biraz daha ittmiştir :d )
böyle böyle devam eder ve micheal çatışmaları çözemez:d
1-) birisi tüm kurşun ve dolma kalemlerini resim
kalemleriyle değiştirmiş , jim halper'dan şüpheleniyorum.
2-) herkes bugün bana dwayne diye seslendi,
bana kalırsa jim halpert onlara bunu yapmaları için para vermiş. ( jim millete 5 dolar rüşvet verip bu eşek şakasını gerçekleştirmiştir :) )
3-)bu sabah çekmecemde kana bulaşmış bir eldiven buldum ve jim halpert, cinayeti işlediğime dair itiraf etmem için beni zorladı.
4-)jim halper kadınlar tuvaletinde
terkedilmiş bir bebek var dedi . bebeği kurtarmak için içeri girdiğimde, meredith tuvaletini yapıyordu :d
5-) bu sabah kafamı telefon ahizesine vurdum . (jim , dwight'in telefonuna ilk başta bozuk paralar koyarak dwight in bu ağırlığa alışmasını sağlamış sonrasında bozuk paraları çıkarınca dwight kafasını telefona vurmuş.)
6-klavyeden ne zaman adımı yazsam, ekrana "çocuk bezi (diapers) " çıkıyordu .
7-)günün sonunda masam fotokopi makinasına 1 metre daha yaklaşmıştı . ( jim , dwight her tuvalete gittiğinde dwightin masasını biraz daha ittmiştir :d )
böyle böyle devam eder ve micheal çatışmaları çözemez:d
devamını gör...
36.
hayatımı değiştiren dizidir. bir zamanlar* altyazısını çevirmiş olmamdan ötürü beni çeviri işlerine iyice ısındıran ve sonrasında da meslek haline getirmemi sağlayan dizi olmuştur.
o sıralarda yaşadığım ruhsal buhrandan beni çekip çıkaran michael scott ve ekibine teşekkürlerimi sunarım.
o sıralarda yaşadığım ruhsal buhrandan beni çekip çıkaran michael scott ve ekibine teşekkürlerimi sunarım.
devamını gör...
37.
gece gece dizi izlerken the office ile ilgili bir sahne çağrışım yaptı ve siz the office severler ile paylaşmak istedim. micheal jan'den ayrılır ve aşk acısı yaşamaya başlar . her zamanki gibi bu durumda bile yanına sağ kolu dwight'i alır . micheal bir şarkı çalar , şarkı : james blunt : good bye my lover idir . micheal ile şarkıyı dinlemeye başlarsınız , duygusallaşırsınız ancak bir sorun vardır . micheal şarkının demo versiyonunu dinleyerek acı çekiyodur :d durmadan nakaratını dinliyodur . acıklı durum bir anda komediye dönüşür ve gülmeye başlarsınız :d:d hatırlamak isteyenler için anın linkini aşağıya bırakıyorum .
www.youtube.com/watch?t=208...
www.youtube.com/watch?t=208...
devamını gör...
38.
nedense sevemediğim dizidir.
ana karakterimizi fazla aşırı ve abartılı buluyorum. bence karakter fazlasıyla şişirme yazılmış. izlerken her şeyin tamamen rol olduğunu , bir sitcom olsa dahi( sitcom dizilerinin genelde inandırıcılık beklentisi pek olmaz) ; bu abartının standart plaza hayatında yer edinemeyeceğini biliyorsunuz. buda sizi diziden koparıyor. en azından benim gibi ufacık bir mantık bulmak isteyen nüfusu koparıp alıyor diziden.
aşırı tekrara giren karakter aksiyonları ve diyalogları beni sıkar. bu yüzden toxic şekilde rutini olan karakterleri sevmiyorum.
bu toxicliği izleyiciye vermeden, karakter tekrarını smooth tonda yansıtan en iyi dizi bence monk’tu. ultra obsesif , tekrar dinamiği bol olan bir karakterdi ama yinede kendi döngüsüne yenilmiyordu. demem o ki senarist iyiymiş. iyi yazmış. ah geçmişe gittim ne güzel diziydi! bizde “ galip derviş” başlığı ile tv’ye uyarlandı. engin günaydını sevsemde, orijinalinin yanında bir hiçti tabi.
kısaca; ben office sevemedim, sevene saygım sonsuz ama.
ana karakterimizi fazla aşırı ve abartılı buluyorum. bence karakter fazlasıyla şişirme yazılmış. izlerken her şeyin tamamen rol olduğunu , bir sitcom olsa dahi( sitcom dizilerinin genelde inandırıcılık beklentisi pek olmaz) ; bu abartının standart plaza hayatında yer edinemeyeceğini biliyorsunuz. buda sizi diziden koparıyor. en azından benim gibi ufacık bir mantık bulmak isteyen nüfusu koparıp alıyor diziden.
aşırı tekrara giren karakter aksiyonları ve diyalogları beni sıkar. bu yüzden toxic şekilde rutini olan karakterleri sevmiyorum.
bu toxicliği izleyiciye vermeden, karakter tekrarını smooth tonda yansıtan en iyi dizi bence monk’tu. ultra obsesif , tekrar dinamiği bol olan bir karakterdi ama yinede kendi döngüsüne yenilmiyordu. demem o ki senarist iyiymiş. iyi yazmış. ah geçmişe gittim ne güzel diziydi! bizde “ galip derviş” başlığı ile tv’ye uyarlandı. engin günaydını sevsemde, orijinalinin yanında bir hiçti tabi.
kısaca; ben office sevemedim, sevene saygım sonsuz ama.
devamını gör...
39.
bana göre en iyi tv komedi dizisidir the office. buna dair olan faktörleri de hemen sunacağım. ilk ve en önemli faktör için şu iki durum arasında kaldım, dizinin süresi ve başrolün steve carell olması. ikisi de benim için en en önemli faktörler. çünkü steve carel olmasa diziyi bu kadar sevemezdim, bir yandan da dizinin süresi bu kadar kısa olmasa da diziyi izlemezdim. çünkü komedi dediğimiz faktör genelde bir süreye kadar izletiyor.
komedyenler tarafından 4-5 yılda bir sunulan komedi gösterileri haricinde haftalık yayınlanan dizilerde benim için bu durum böyle. bir komedi dizisinin süresi ne kadar uzuyorsa, güldürme etkisi de o denli zorlama oluyor. the office süresi açısından gerçekten çok iyi şekilde güldürme işini yapabilen diziydi. hatta dizinin ilk sezonunu genelde dizinin birçok takipçisi sevmezken, diziyi gayet de ilk sezondan 7. sezonuna dek seven biriyim. 7'den sonra gerçekten böyle bir izleme arzum azalıyor. tat kaçıran detay vermemek için sadece bunu belirtmek istedim.
zaten 7. sezondan sonra 2 sezon kalıyor. o sebeple son 2 yahut 2-3 sezonunun kötü olması benim için diziyi kötülemek için bir faktör değil. ha elbette ki son sezonlarının da daha güzel, keyifli olmasını arzu ederdim fakat bazen, bazı işlerde bu durum böyle olmayabiliyor. eğer zaten öyle olsa, tarihin en iyi komedi dizisi açık ara olurdu. ki benim için halen öyle.
ama tabii bu diziye direkt komedi olarak bakmamak da lazım, zira dizide ofis ortamındaki aşk ilişkileri de var. ki bu aşk ilişkileri de gayet tatlı ve hoş gerçekten. karakterler arasındaki uyum vs oldukça güzel, her karakterin kendine dair farklı özelliklerinin olması ve hatta dizinin hayranlarının da genelde birçok karakteri ayrı sevmesi de diziyi güzel yapan hoş ayrıntılardan biri.
eğer bir komedi dizisi arıyorsanız, henüz başlamadıysanız, bölüm süresi genelde 21-22 dakika olan bu komedi dizisini izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. 10 üzerinden 9 diyorum, 1 puanı da son iki sezondan dolayı kırıyorum. hatta son iki buçuk sezon.
komedyenler tarafından 4-5 yılda bir sunulan komedi gösterileri haricinde haftalık yayınlanan dizilerde benim için bu durum böyle. bir komedi dizisinin süresi ne kadar uzuyorsa, güldürme etkisi de o denli zorlama oluyor. the office süresi açısından gerçekten çok iyi şekilde güldürme işini yapabilen diziydi. hatta dizinin ilk sezonunu genelde dizinin birçok takipçisi sevmezken, diziyi gayet de ilk sezondan 7. sezonuna dek seven biriyim. 7'den sonra gerçekten böyle bir izleme arzum azalıyor. tat kaçıran detay vermemek için sadece bunu belirtmek istedim.
zaten 7. sezondan sonra 2 sezon kalıyor. o sebeple son 2 yahut 2-3 sezonunun kötü olması benim için diziyi kötülemek için bir faktör değil. ha elbette ki son sezonlarının da daha güzel, keyifli olmasını arzu ederdim fakat bazen, bazı işlerde bu durum böyle olmayabiliyor. eğer zaten öyle olsa, tarihin en iyi komedi dizisi açık ara olurdu. ki benim için halen öyle.
ama tabii bu diziye direkt komedi olarak bakmamak da lazım, zira dizide ofis ortamındaki aşk ilişkileri de var. ki bu aşk ilişkileri de gayet tatlı ve hoş gerçekten. karakterler arasındaki uyum vs oldukça güzel, her karakterin kendine dair farklı özelliklerinin olması ve hatta dizinin hayranlarının da genelde birçok karakteri ayrı sevmesi de diziyi güzel yapan hoş ayrıntılardan biri.
eğer bir komedi dizisi arıyorsanız, henüz başlamadıysanız, bölüm süresi genelde 21-22 dakika olan bu komedi dizisini izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. 10 üzerinden 9 diyorum, 1 puanı da son iki sezondan dolayı kırıyorum. hatta son iki buçuk sezon.
devamını gör...