21.
benim kafamda tren yolculuklarında trenin fazla ses çıkarması kalmış.
hal böyleyken düşüncesi güzel gelse de pratikte yorabilir.
hal böyleyken düşüncesi güzel gelse de pratikte yorabilir.
devamını gör...
22.
filmlerden aklımda kalan sahneler var, bir memurun uzak ve izbe bir yere tayini çıkar ve trende içsel konuşmalar yaparak yolculuğunu tamamlar.
devamını gör...
23.
öğrencilik yıllarında ekonomik olması sebebiyle sıkça tercih ettiğim yolculuktur. hemen hepsinde de birileriyle tanışmış, bazısıyla da güzel zamanlar paylaşmışımdır. ah ah... turuncu kafa geldi yine aklıma. bi keder sigarası yakayım ben en iyisi.
devamını gör...
24.
özlediğim yolculuktur.
devamını gör...
25.
vagon restorantta içki içip yemek yenilmesi aklımda kalan. çocukken de trenle köye gidilirdi, sanki a şehrinden b şehrine otobüs gitmiyormuşcasina.
devamını gör...
26.
tren başkadır, daha zevklidir. otobüs gibi yormaz sizi, uçak gibi germez.
tıngırrr mıngır gidersin. çocukken seyahat etmesi daha keyiflidir. cama yapışıp dışarıyı seyredersin. koltuklar geniştir rahat rahat uyursun. tren bana göre zevk işidir. yolculuğun zevkli halidir.
tıngırrr mıngır gidersin. çocukken seyahat etmesi daha keyiflidir. cama yapışıp dışarıyı seyredersin. koltuklar geniştir rahat rahat uyursun. tren bana göre zevk işidir. yolculuğun zevkli halidir.
devamını gör...
27.
kurban olayım romantizmini yapmayın ya.
beş buçuk yaşındaki iri kıyım oyun bağımlısı çocuğuna koltuk almayıp kucağında oturtan analar bi bana mı denk geliyor ulan!
beş buçuk yaşındaki iri kıyım oyun bağımlısı çocuğuna koltuk almayıp kucağında oturtan analar bi bana mı denk geliyor ulan!
devamını gör...
28.
okuduğum şehirden aile evine geçişte karakterimi değiştirdiğim yolculuktur. bazılarında bir somun ekmekle tüm koridorda kahvaltı yapan aileleri izlerim ama bir banayım mı diyemem, bazılarında altıma işeyecek kıvama gelirim ama gururdan tuvalete gitmem (yol 1.5 saat) bazılarında da uyurum.
devamını gör...
29.
sohbet muhabbet gerektiren yolculuklardır. istanbul-edirne arası ara ara kullandığım oldu yıllar önce. yolculuk 6 saat sürdüğü için yalnız gitmiyorduk. ücreti 7 lira filan, 4 arkadaş binerdik. sohbet, oyun, uyuklamalar falan derken geçerdi saatler. hey gidi.
devamını gör...
30.
üniversite öğrenciliğimin vazgeçilmez olanıydı. cumhuriyet ekspresi, anadolu ekspresi, tren restaurantındaki serçe efes bira kalkın ben geldim!
devamını gör...
31.
zamanında fatih, başkent, izmir mavi treni ve karesi expresi'nde bol bol yaptığım.
kah örtülü kuşetli'de kah kompartımanda kah numaralı, kah numarasız...
ama hemen hemen hepsinde, yemekli vagona gidip de, cam kenarına oturup, bira sipariş edip, geçtiğimiz yerlere karanlıkta bakarak hayaller kurmayı ihmal etmedim.
güzeldir. güzel arkadaşlıklar da doğurur.
özlenendir.
kah örtülü kuşetli'de kah kompartımanda kah numaralı, kah numarasız...
ama hemen hemen hepsinde, yemekli vagona gidip de, cam kenarına oturup, bira sipariş edip, geçtiğimiz yerlere karanlıkta bakarak hayaller kurmayı ihmal etmedim.
güzeldir. güzel arkadaşlıklar da doğurur.
özlenendir.
devamını gör...
32.
akp öncesi zevkle yaptığım yolculuktu. adana ankara arası çukurova ekspresi vardı. lokomotif arkasındaki restoran olarak ayrılmış vagonda viskini, biranı içerek yolculuk ediyordun.
artık içki satılmıyor diye duydum.
artık içki satılmıyor diye duydum.
devamını gör...
33.
kendi adıma "güzel eski zamanlar"'dan kalan anılardan birisi. henüz istanbul'da öğrenciydim, ankara'da kız arkadaşım vardı ve haydarpaşa hala açıktı. vapurdan inince yüzünüze sert ve soğuk bir rüzgar çarpıyordu. mermer basamaklardan çıkıp haydarpaşanın yolcu bekleme salonuna hızlı bir giriş ve bekleyen trenlerle karşılaşma.
güzel bir atmosferi vardı haydarpaşanın. eski, kadim ve gotik bir yapısı olduğundan mı, yoksa bu şekilde heyecanlı yolculukların ilk ve son durağı olduğundan mı bilinmez ben çok güzel duygularla anımsıyorum.
ankara'ya gidecekseniz iki seçeneğiniz vardı. fatih ekspresi ve anadolu ekspresi. fatih ekspresi daha moderndi ve yeni vagonlara sahipti. anadolu ekspresi ise daha erken kalkıyordu. genelde tercih olarak fatih ekspresi öncelikliydi. her nedense aklımda anadolu ekspresinin kuşetli vagonları negatif bir imgelemle kalmış.
trene bindikten sonra, yemekli vagonunda iki satır bir şeyler atıştırıp demlenmek olmazsa olmaz bir şeydi. gençtik, aylardan kıştı ve heyecanla gerilmiş sinirleri yatıştırmak iki satır biranın işiydi. akabinde uslu uslu kuşetinize gidip uyuyarak gitmek inanılmaz keyifli bir şeydi. sabahına el kadar tren tuvaletinde traş bile olabiliyordunuz - traş makinaları teknolojisi sağolsun.
o rayların ritmik sesleri, pencereden baktığınızda birkaç yalnız sokak ışığının ötesinde sonsuza kadar uzanan karanlık, yağan karlar... ertesi gün olduğunda ankara garına yaklaşırken her tarafın bembeyaz olması... (kulağımda çalan dream theater falan filan gibi detaylar var ama sizi maruz bırakmayacağım). otobüste ben bu romantik atmosferi yakalayamıyorum - uçak zaten romantik bir şey değil. tren hala o hissiyatı taşıyan, bir nevi canlı gibi olan bir taşıt. dahası agatha christie, edgar allen poe ve nice yazarın hikayelerine arkaplan olan bir taşıttasınız. otobüste geçen bir cinayet romanı/hikayesi okumadım henüz. ama tren işte böyle bir viktoryen döneme götürüyor istemsizce.
neyse... en başta ben ankara'ya gittim - o yolculuklar yerine okul başlangıcı ve sonunda gidiş gelişler oldu. sonra haydarpaşa yandı zaten. ben istanbul'a döndüğümde artık ankara geçmişte kalan bir mazi oldu. akabinde de yüksek hızlı tren mi ne var onu koydular. hala varsa da fatih ekspresi benim için uzakta ve kullanmak için bir sebebim de kalmadı artık.
güzel bir atmosferi vardı haydarpaşanın. eski, kadim ve gotik bir yapısı olduğundan mı, yoksa bu şekilde heyecanlı yolculukların ilk ve son durağı olduğundan mı bilinmez ben çok güzel duygularla anımsıyorum.
ankara'ya gidecekseniz iki seçeneğiniz vardı. fatih ekspresi ve anadolu ekspresi. fatih ekspresi daha moderndi ve yeni vagonlara sahipti. anadolu ekspresi ise daha erken kalkıyordu. genelde tercih olarak fatih ekspresi öncelikliydi. her nedense aklımda anadolu ekspresinin kuşetli vagonları negatif bir imgelemle kalmış.
trene bindikten sonra, yemekli vagonunda iki satır bir şeyler atıştırıp demlenmek olmazsa olmaz bir şeydi. gençtik, aylardan kıştı ve heyecanla gerilmiş sinirleri yatıştırmak iki satır biranın işiydi. akabinde uslu uslu kuşetinize gidip uyuyarak gitmek inanılmaz keyifli bir şeydi. sabahına el kadar tren tuvaletinde traş bile olabiliyordunuz - traş makinaları teknolojisi sağolsun.
o rayların ritmik sesleri, pencereden baktığınızda birkaç yalnız sokak ışığının ötesinde sonsuza kadar uzanan karanlık, yağan karlar... ertesi gün olduğunda ankara garına yaklaşırken her tarafın bembeyaz olması... (kulağımda çalan dream theater falan filan gibi detaylar var ama sizi maruz bırakmayacağım). otobüste ben bu romantik atmosferi yakalayamıyorum - uçak zaten romantik bir şey değil. tren hala o hissiyatı taşıyan, bir nevi canlı gibi olan bir taşıt. dahası agatha christie, edgar allen poe ve nice yazarın hikayelerine arkaplan olan bir taşıttasınız. otobüste geçen bir cinayet romanı/hikayesi okumadım henüz. ama tren işte böyle bir viktoryen döneme götürüyor istemsizce.
neyse... en başta ben ankara'ya gittim - o yolculuklar yerine okul başlangıcı ve sonunda gidiş gelişler oldu. sonra haydarpaşa yandı zaten. ben istanbul'a döndüğümde artık ankara geçmişte kalan bir mazi oldu. akabinde de yüksek hızlı tren mi ne var onu koydular. hala varsa da fatih ekspresi benim için uzakta ve kullanmak için bir sebebim de kalmadı artık.
devamını gör...
34.
buharlı lokomotifli olanları dahil, hepsiyle yolculuk ettim. çocukluğum ve gençliğimde çok sık kullanırdık. (ankara'yla birlikte trenler de çıktı yaşamımdan. özlüyor muyum: hayır. çünkü bıkacak kadar fazla kullandım.)
devamını gör...
"tren yolculuğu" ile benzer başlıklar
gece yolculuğu
188