türkiye'de felsefe kültürünün gelişmeme sebepleri

(bkz: urfa'da oxford vardı da biz mi okumadık)



---! alıntı !---

insanlar ölünce hemen üzerini toprakla örtüyoruz ki kimse görmesin. hırsızmış gibi, sanki ayıbı varmış gibi...

---! alıntı !---

özer şenay cenazesinde...

atam'ın yanıldığı tek bir şey var ve o bu başlıkta da kendini gösteriyor.
(bkz: türk halkının zeki olmaması)
başka sıfatlarla ifade etmeye dilim varmadı.

boş bir iş olarak görülmesi. bu bölümden mezun olanların da genel olarak atanamama, iş bulamama gibi sorunlarla baş başa kalıyor oluşu. şahsım adına felsefe ise bir yaşam biçimi. özellikle stoacılığa ayrı bir ilgi duyuyorum. bu konu hakkında daha detaylı bilgi isteyenlerin okumasını önerdiğim yazılarımı da şuraya bırakıyorum.
#1817447
#2218467
#1907183

nasıl gelişmemiş yahu.

ülkenin kargocusu bile felsefe yapıyor, eve geldik yoksunuz cümlesini alelade bir cümle olarak mı düşünüyorsunuz, bu cümle felsefenin taaa kıllı döşünün ortasından kopup gelmiştir.

akademik anlamda insanların bunu "ben öğreneceğim" diye okumak yerine, özellikle "ben bunu meslek olarak icra edeceğim" kafasıyla bölüm olarak okumaları örnek gösterilebilir. üniversite boyutunda bunu örnek koşabilirim.

bunun dışında da normal, gündelik sivil yaşamında insanlarda bir hayli "felsefe yapma la, edebiyat yapma olum, artistlik yapma"dır gittiğinden olsa gerek. aslında bu örnek sadece ülkemizde felsefe kültürünün gelişememesine değil, direkt bilgiye ve bilime karşı ne kadar kıt olduğumuza genel bir örnek diyebiliriz.

adam sana edebiyat yapma diyor, dilini bitiriyor. felsefe yapma diyor, zihnini katlediyor. artistlik yapma diyor, sanatını ortadan kaldırıyor. aslında gündelik, belki biraz komik, argo söylemler olsa da altındaki anlamlar gayet açık ve üzücü.

eleştirmek istediğim durum olarak bir de şu var ki, bu cehaletin içerisinde insanlar eli her kitap tutana "bilge", her konuda bir fikri olana "aydın" diyorlar. o sizin bilgeliğiniz veya aydınlığınız değil ki, toplumun yüksek bir miktarının cahil oluşundan canım... bu şey gibi, "hırsızlık yapmıyorsun, ne kadar iyi bir insansın sen ya"

kaynak ister ve tr de yoktur

felsefe işi düşünce işidir. düşünmek için de zaman ve mekan önemlidir. bu toprakların insanları ayy ne kadar rahatım oturayım da varlığımı sorgulayayım diyecek bir coğrafyada yaşamıyor ne yazık ki. varlığını ve evreni sorgulamaktan ziyade sürekli bir hayatta kalma çabası, savaş, göç, sınır ilişkileri, üretim tüketim bunları düşünüyoruz buna da mecburuz. felsefe biraz refah düzeyi yüksek insanların yapacağı bir iş, bize gelmez.

millet aç aç. aç olan adam felsefeyi napsın aq.

felsefeye inananların ve bu alana yönelik çalışma yapanların dine karşı olduğu düşüncesi popüler kültürde yaygın bir durum ne yazık ki.

bosverin felsefeyi.insallah 8 dersim kaldi mezuniyete.bir esprisi yok artik.icerden bildiriyorum.

felsefe ve düşünmek hep zengin toplumlarda çıkmıştır. türkiyede günü geçirmeye çalışmak, yarın ne yiyeceğim lan diye düşünürken, görüşlerinin ve fikirlerinin hunharca eleştirilmesi varken nasıl gelişsin ki bu kültür.

son on yıl özelinde ekonomik şartları da sebep olarak gösterebiliriz ancak ana etken kesinlikle sadece ekonomik şartlar değildir. osmanlı imparatorluğu ve türkiye cumhuriyeti tarihine baktığımızda felsefenin temelini oluşturan mantık yürütebilme, çıkarım yapabilme yetisinin gelişmemesinin en önemli sebebi inanç sistemidir.

bence halk diline inmiş çoğu mit, kelime ve cümleler aslında bir alt metin ve felsefe barındırır aynı zamanda atasözleri de bu anlamda muazzam örnekler olabilir;

bkz. bilal’e anlatır gibi
bkz. azdan az çoktan çok gider
bkz. damlaya damlaya göl olur

felsefenin karın doyurmaması.

eğer felsefeden kastımız üsteki yazarın(scrabble) belirttiği gibi atasözleri ve imalı cümleler ise evet, türkiyede felsefenin ilk arkheleri ile eşdeğer felsefi bir toplum mevcuttur; arkhe olarak ülkenin %50'si kuran ve parayı diğer yarısı sadece parayı kabul etmektedir.

edit: hüseyin rahmi gürpınarın deli filozof romanını okursanız türkiye coğrafyasında felsefenin neden gelişmediğini ve bu nedenin yüzyıllardır değişmediğini de görebilirsiniz, tavsiye ederim.

amerikadan fransadan ingiltereden felesefeci çıkar. geçen yüzyılda almanyadanda çıkmıştır.
hatta mısırdanda çıkmıştır.

sorun şudur. kendini ileri olarak görüyorsan yeni ve değişik bişeyler yapmaya çalışırsın.
kendini geri olarak görüyorsan, sürekli başkalarını takip eder ve çeviri yaparsın.
türkiyeden, rusyadan, japonyadan, koreden, çinden arabistanın büyük bölümünden felsefeci çıkmaz. çünki bu ülkeler avrupa kültürünü takip etmeye ve ona özenmeye odaklanmış ülkelerdir. olsa olsa çeviri yaparlar.

bir başka konuda ayyaş taklavatın boş konuşup sürekli herşeyi trollemesidir.
örneğin 1 numaralı entryi giren dahi türkleri dogmatik buluyormuş.
kaç tane dil biliyosun bakiim?
kaç ülkeyi gezdin? the telegraph, şarkul evsat hiç okudunmu?
şarap içtiğin için kendini cennet üstün insan zannetmen, diğer ülkeleri hiç bilmediğin halde sürekli türklerin şöylede böyle diye konuşman saçma değilmi? türkçeden başka dil bilmeyen senin "türkler" hakkında nasıl bir yargın olabilirki?

felsefenin genel modasi gecmistir. turkiyeyle ilintisi yok.

felsefe, toplumsal din baskısından etkilenir. çünkü din felsefeyi, düşünmeyi, sorgulamayı baskılar. osmanlının son dönemi yenilikçi aydınlarını ve cumhuriyet ilk çeyreğini çıkarın elinizde ne kalır.. ki onlar da kesintilidir.
dini düşüncenizde yalıtabilmeyi başaramadığınız sürece felsefe okuyamazsınız.