türkiye'de gotik ve fantastik edebiyatın gelişmeme sebebi
başlık "archie bunker" tarafından 01.12.2024 12:59 tarihinde açılmıştır.
1.
iki sebebi vardır: - viran olası hanede evlad-u iyal var durumu diğeri ise mahalle baskısı. açıklayalım
* gotik ve fantastik edebiyat en iyi ihtimalle orta sınıfın biraz üstü bir ailede doğmuş olmanızı icap ettiren ilgi alanı. kitaplar, figürler toplayacaksınız. metinleri orijinalinden okuyacak bir ingilizceniz olacak ki çevirileri mukayese edebilesiniz. 2000 öncesi internetin olmadığı çağda bunlar çok zordu. kaan kural'ın nba konferans finalleri için 7 basketbol tutkunu erkek olarak ankara'da o finalleri veren bir otel bulup, hepsinin bir odada toplanacak şekilde rezervasyon yapmaları ve otel idaresinin eşcinsel parti veriliyor zannetmesi buna örnektir. bunlar vakit alan işler olduğu gibi hayata atılmanın ve başarının şartının iyi bir üniversite eğitimi almak olduğu düşüncesiyle çocukları kanalize eden orta sınıf aileler bu hobinin asla bir geçim kaynağı olamayacağını söyleyecekler, '' yapacaksan hobi olarak yap'' diyeceklerdir. türkiye'de de zaten bırak fantastik yerli edebiyat üzerinden, yazının kendisinden para kazanmak bile çok zor.
* gelelim mahalle baskısına. dünyada bu işte çığır açmış ne kadar adam varsa hepsi kafadan kırık tipler. yani bir noktada bu elemanlar yazdıklarının hayal dünyalarından çıkmış olması gerçeğinden sıyrılıp, bunun kendilerine yazdırıldığını, algılar ötesi dünya tarafından seçilmiş olduklarını düşünüyorlar. mahalle baskısı dediğimiz olay şu : diyelim ki yukarıda bahsettiğimiz tipte bir adam çıktı. mahalleli aslında okuldan eve giden iyi bir çocuktu ama kitaplar yüzünden kafayı yedi diyecektir.
örneğin (bkz: philip k. dick) 'in 1977'de yaptığı meşhur bir fransa hayran buluşması var. yaşadığımız tüm evrenin bir simülasyon olduğunu ve kendisine görünen madde ötesi bir varlıkla kurduğu teması anlatıyor. millet acır gibi baksa da kimse git bir doktora görün demiyor. hatta sonraki yıllarında eserlerini artık bu görünmez varlık yazdırıyor. bizde olsa cin çarpmış derler. üfürükçüye götürürler.
(bkz: h.p lovecraft) ondan da manyak. yanında öyle yancılar ve yardakçılar var ki doğru söylüyorsun abi deyip pohpohladıkça adam kendi yarattığı evrenin gerçekliğine daha da inanıyor. bunlar hep kaçış psikolojisi.
yine de ben türkiye'de ilerleyen senelerde bu tür edebiyatın kaliteli isimler çıkaracağına inanıyorum. çünkü bu ülkede içinde yaşadığımızı gerçeklik artık öyle bir hal aldı ki escapism tek çare gibi görünüyor. 2. cihan harbi sonrası modern alman sanatını yaratan da buydur.
* gotik ve fantastik edebiyat en iyi ihtimalle orta sınıfın biraz üstü bir ailede doğmuş olmanızı icap ettiren ilgi alanı. kitaplar, figürler toplayacaksınız. metinleri orijinalinden okuyacak bir ingilizceniz olacak ki çevirileri mukayese edebilesiniz. 2000 öncesi internetin olmadığı çağda bunlar çok zordu. kaan kural'ın nba konferans finalleri için 7 basketbol tutkunu erkek olarak ankara'da o finalleri veren bir otel bulup, hepsinin bir odada toplanacak şekilde rezervasyon yapmaları ve otel idaresinin eşcinsel parti veriliyor zannetmesi buna örnektir. bunlar vakit alan işler olduğu gibi hayata atılmanın ve başarının şartının iyi bir üniversite eğitimi almak olduğu düşüncesiyle çocukları kanalize eden orta sınıf aileler bu hobinin asla bir geçim kaynağı olamayacağını söyleyecekler, '' yapacaksan hobi olarak yap'' diyeceklerdir. türkiye'de de zaten bırak fantastik yerli edebiyat üzerinden, yazının kendisinden para kazanmak bile çok zor.
* gelelim mahalle baskısına. dünyada bu işte çığır açmış ne kadar adam varsa hepsi kafadan kırık tipler. yani bir noktada bu elemanlar yazdıklarının hayal dünyalarından çıkmış olması gerçeğinden sıyrılıp, bunun kendilerine yazdırıldığını, algılar ötesi dünya tarafından seçilmiş olduklarını düşünüyorlar. mahalle baskısı dediğimiz olay şu : diyelim ki yukarıda bahsettiğimiz tipte bir adam çıktı. mahalleli aslında okuldan eve giden iyi bir çocuktu ama kitaplar yüzünden kafayı yedi diyecektir.
örneğin (bkz: philip k. dick) 'in 1977'de yaptığı meşhur bir fransa hayran buluşması var. yaşadığımız tüm evrenin bir simülasyon olduğunu ve kendisine görünen madde ötesi bir varlıkla kurduğu teması anlatıyor. millet acır gibi baksa da kimse git bir doktora görün demiyor. hatta sonraki yıllarında eserlerini artık bu görünmez varlık yazdırıyor. bizde olsa cin çarpmış derler. üfürükçüye götürürler.
(bkz: h.p lovecraft) ondan da manyak. yanında öyle yancılar ve yardakçılar var ki doğru söylüyorsun abi deyip pohpohladıkça adam kendi yarattığı evrenin gerçekliğine daha da inanıyor. bunlar hep kaçış psikolojisi.
yine de ben türkiye'de ilerleyen senelerde bu tür edebiyatın kaliteli isimler çıkaracağına inanıyorum. çünkü bu ülkede içinde yaşadığımızı gerçeklik artık öyle bir hal aldı ki escapism tek çare gibi görünüyor. 2. cihan harbi sonrası modern alman sanatını yaratan da buydur.
devamını gör...
2.
daha genç olduğundan ve dünyayı geriden takip ettiğimizden olabilir.fakat bu edebiyat günümüzde yavaş bir seyirde de olsa gelişiyor kanımca. örnekleride var.
devamını gör...
3.
şey de var ya. mesela karakterlerinize "osman", "mehmet" gibi isimler koyunca kulağıma pek "fantastik" gelemiyor maalesef.
örneğin joseph whitehead diye bir karakter var. (bkz: lanetlenme oyunu) bunun bizdeki hali yusuf akbaş. joseph whitehead bana böyle farklı geliyor o romanda ama yusuf akbaş diye bir karakterin fantastik maceraları bana pek de fantastik gelmezdi. *
tabii artun, arden, beste gibi türk isimlerinden veya uydurma adlarla karakterler olsa işler farklı olabilir...
ben yaşlılığımda bir roman yazmayı düşünüyorum. yazmayabilirim de ama yazabilirim de. uzun zamandır kafamda "moruklayınca bir roman yazabilirim" düşüncesi var. büyük ihtimalle fantastik türde ingilizce bir roman yazarım, eğer yazarsam.
örneğin joseph whitehead diye bir karakter var. (bkz: lanetlenme oyunu) bunun bizdeki hali yusuf akbaş. joseph whitehead bana böyle farklı geliyor o romanda ama yusuf akbaş diye bir karakterin fantastik maceraları bana pek de fantastik gelmezdi. *
tabii artun, arden, beste gibi türk isimlerinden veya uydurma adlarla karakterler olsa işler farklı olabilir...
ben yaşlılığımda bir roman yazmayı düşünüyorum. yazmayabilirim de ama yazabilirim de. uzun zamandır kafamda "moruklayınca bir roman yazabilirim" düşüncesi var. büyük ihtimalle fantastik türde ingilizce bir roman yazarım, eğer yazarsam.
devamını gör...
4.
bunlari sadece ergenlerin okumasi ve yazarlarinin ergenlere icerik uretmesi olabilir.
devamını gör...
5.
nası gelişmemiş yav..! bizde ilahiyat püsürüförleri bile tv şovları yapıp kütükleri ağlatıp gözyaşına boğuyor ortalığı.. haberler desen tam bir distopya, gotiğin lafı mı olur..
vampirler ekonomiyi ele geçirmiş, emekliler zombi gibi yarı ölü dolaşıyo ortalıkta.. ülke fantastik bir platoda doğrudan yaşıyor bunu..
vampirler ekonomiyi ele geçirmiş, emekliler zombi gibi yarı ölü dolaşıyo ortalıkta.. ülke fantastik bir platoda doğrudan yaşıyor bunu..
devamını gör...