roman / psikoloji
7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

pahalı olmasından dolayı alamadığım ama pdf'ini okuduğum güzel bı kitap.
akıcı üslupla seni sıkmayan anlatıyışıyla iyi bı yazar olduğunu kanıtlayan paulo coelho
insana kendini sorgulatıyor biraz başarısız bir intihar girişimindeki kız

"deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek. sanki yabancı bir ülkedesin, çevrede olup biten her şeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan, dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun.”

“hepimiz hissetmişizdir bunu.”

“hepimiz şu ya da bu biçimde deliyiz zaten.”
devamını gör...
brezilyalı yazar paulo coelho tarafından 1998 yılında yayımlanan psikolojik ve dram türündeki romandır. yazar kitabı yazarken kendi hayatından ve deneyimlerinden esinlenmiştir. yazar gençliğinde anne ve babası tarafından akıl hastanesine gönderilmiş, aylarca orada kalmış. tedavi edilmeye çalışılmış...

veronika, güya güzel ve mutlu bir hayata sahip, istediği her şey elinin altında olan birisi ama neye sahip olursa olsun mutlu değil ve hayatın hep aynı oluşundan sıkıldığı için intihar etmeye karar veriyor. uyku haplarıyla intihar etmeyi denese de pek başarılı olamıyor ve gözlerini akıl hastanesinde açıyor. ölmediği yetmiyormuş gibi bir de deli damgası yiyor.

veronika, kendini öldürmek için planlar yapıyor ama doktoru zaten öleceğini varsa yoksa beş ya da bir hafta zamanı kaldığını söylüyor... veronika, zedka adında depresyon hastasıyla tanışıyor; zedka ne kadar hasta olsa da ona akıl hocalığı yapıyor, veronika'ya öğütler veriyor ve bir nevi onunla arkadaş oluyor ama veronika yaşamak istemediği için ve bunların onun yaşama sevincini geri getireceğini düşünerek herkesten uzaklaşma kararı alıyor. zedka ile arkadaşlığı devam ediyor ve gün geçtikçe intihar ettiği için pişman olmaya başlıyor ama ne kadar pişman olsa da bunun bir önemi olmuyor.

veronika bir gün piyano çalarken eduard adında biriyle tanışıyor. piyona çalarken aslında hayatı ne kadar çok sevdiğini fark ediyor. gün geçtikçe arkadaşları iyileşiyor ve hastaneyi bir bir terk ediyorlar. veronika eduard'a aşık oluyor ve o da hastaneden çıkmak istiyor ama doktoru buna izin vermiyor. doktoru buna izin vermeyince veronika eduard ile kaçıp kalan son birkaç gününü onunla geçirmeye karar veriyor...

okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. kısa bir kitap olmasına rağmen anlatılan şeyler anlamca uzundu. hayattan sıkılmış, yorulmuş olmamız yaşamımıza son vermemiz gerektiğini göstermiyor. her kötü şey yaşayan insan intihar etseydi kimse hayatı gerçekten sevdiğini bir süre sonra fark etmeyecekti. umutsuz durumlar, umutsuz anlar olabilir ama bu düzelmeyeceğini göstermiyor. insan ne olursa olsun, ne yaşarsa yaşasın hayattan vazgeçmemeli. herkes kendi için yaşamayı öğrenmeli ve bunu bilmeli. hem insan sonunu merak ettiği için bile yaşamalı. ben hem sonunu merak ediyorum hem de gerçekten yaşamayı çok seviyorum. mutlu ya da mutsuz.


korkmuyorum ama kayıtsız da değilim. yaşamak istiyorum ama bunun yeterli olmadığını biliyorum. yani, kaderime razı olmuş durumdayım.
devamını gör...
erken gittiğim yerlerde beklerken, otobüs vs. imkan oldukça okuyup bitirdiğim kitaptır. genel olarak uyguladığım taktik olan kitap hakkında pek araştırma yapmadan okuma * düsturunu bu kitapta da uyguladım. iyi ki de öyle yapmışım yoksa bütün büyüsü kaçarmış. ha kitabın bir büyüsü var mı o kısmı biraz tartışılır.

ölmeye karar veren veronika isimli baş karakterin hayatın kıymetini anlayışına şahit oluyoruz ama bu kıymet anlama kısmı adeta kitabın sayfa sınırı varmış da sınıra ulaşıldığı için biraz hızlandırılmış yaşandı gibi geldi bana. kitap zaten kısacık bir kitap bir de sonuca koşar adım gelince veronika ölmeye karar verdi, aa yok yok vazgeçti gibi oldu *
sevdim mi? ee sevdim, kitaptır nihayetinde. bu kitapla kaybettiğim vaktimi geri verin diyeceğim bir kitap değil.
okunur mu? okunur.
elzem mi? bence değil.
devamını gör...
paulo coelho’num hayattan bıkmış bir kızın yaşamına son verme girişimiyle başlayan romanı.sonrasında sizi çok başka yerlere götürüyor akıl hastanesinde yatan bir çok kişinin hayatına tanıklık ediyorsunuz. kitabın sonuna doğru dr igor biraz kızdırdı beni ama aslında anlatmak istediğini çok iyi anladım. yaşamınızın her gününü son günümüz gibi yaşabilmemizi vurguluyor. bir kez daha anlıyorum hayallerimiz, yapmak istediklerimiz, söylemek istediklerimiz vb. bir çok şeyi ertelememiz gerektiği herkesin normali kendine başkalarının normaline göre yaşamayı bırakmalıyız.
devamını gör...
son zamanların en trend romanlarından biri olan paulo coelho romanıdır.
kitapta yaşadığı monoton hayattan sıkılıp bir çoğumuz gibi hayatın yaşamaya değer bir yer olmadığı düşünen veronikanın ölmek istemesini anlatıyor,
veronika intihar etmesi ve ölemeyip akıl hastanesine kaldırılması sonucunda kalbinin intihar için aldığı ilaçlar yüzünden güçsüz düştüğünü ve yaşamak için sadece saylı günleri kaldığını öğreniyor, bu süreçte veronikanın içinde yaşadığı duyguları ve yavaş yavaş hayatta bunca zamandır fark edemediği kendisine aslında monoton gelen şeylerin güzelliklerini görmesini okuyoruz, kitabı okurken veronikayı karşımda tanıdığım bir kişi olarak düşünüp etrafımdaki insanların ona karşı intihar ettiği için nasıl yargılayıcı davranacaklarını hayal etmiştim, ve bazı zamanlar onu benim de yargıladığımı fark ettim, ama durup tekrar düşündüğümde veronika bunu şımarıklık yada ilgi görmek için yapmadığını onun sadece gerçekten ölmek istediği gerçeğini göz ardı ettiğimi gördüm, bu bana tanıdığım insanlar arasında sıkıntı yaşayanların bu sıkıntılardan dolayı üzülüp yaşadığı psikolojik durumları küçümsememem gerektiğinide öğretti, çünkü gerçekten bazen kendimizden kat kat daha güzel bir hayata sahip olan bir kişinin bile bizden daha mutsuz olduğunu görebiliyoruz, bu kişileri gördüğümde neden? nasıl? böyle mutsuz olabilir diye kendimle kıyaslama yapıp çok sinirlenirdim, ama kitabı okuduktan sonra oturup kendimin güzel bir hayata sahip olduğumu düşündüğümde o içimdeki huzursuz ve yok olmak isteme duygusunun yinede geçmediğini fark ettim, yani aslında nereye gidersek gidelim ne kadar kaçarsak kaçalım içimizdeki o olumsuz duygular daima bizimle gelecek, belkide bazen sürekli ileriye doğru çabalamaya çalışmak yerine olduğumuz yerde durup kendi içimizdekileri çözmeye çalışmalıyız, çünkü ne kadar ilerlersek ilerleyelim içimizdeki olumsuzluklar bizimle beraber geldiği sürece kendimizi hep yetersiz hissedeceğiz,
son olarak bu kitap morgan freeman’ın şu sözünün doğruluğunu da bir kez daha anlamamı sağladı "sen kendini öldürmek istemiyorsun! sen içindeki bir şeyleri öldürmek istiyorsun."
devamını gör...
on iki yıl önce okumuştum. hatırımda kalan tek şey; akıl hastanesindeki zedka isimli bir kadına belli zamanlarda güçlü bir sakinleştirici ilâç veriyorlardı. "zedka kaskatı kesildi, gözlerinin siyahı gitti" gibi bir cümle vardı.
devamını gör...
oha oha oha diyerek okuduğum kitaptı malum bunu okuyana kadar daha evvel hiç erotik unsurlar içeren bir roman okumamıştım. şizofren kelimesini de ilk bu kitapla öğrenmiştim. beğenmemişimdir orası ayrı. (bkz: müptezeller)
devamını gör...
paulo coelho nun en sevdigim kitabı ki bu yazarın butun kitaplarını okumus olabilirim.
veronika bir rezidansta yasayan, reklamcı bir kadındır. bir gun bu kokusmus duzen, cirkin kapitalizm, insanların cirkin yuzleri canına tak eder ve intihar eder. intihardan kurtulur. doktor intihar denemesinde kalbinde bir hasar oldugunu, birkac haftaya ölecegini soyler ve onu bir akıl hastanesine kapatır. derken kader bu ya victorya kendi gibi bi deliye asık olur akıl hastanesinde. beraber hastaneden kacarlar. ve megersem doktor yalan soylemis veronika hayata tutunsun diye, aslında veronika olmeyecekmis.
devamını gör...
başarısız bir intiharın ardından akıl hastanesine düşen veronika‘nın hikayesi.
kitap esasen bir haftalık bir süreyi anlatıyor ama öyle dolu dolu anlatıyor ki sanki seneler okuyorsunuz.
kitap beklentimi tam olarak karşılamadı aslında. bu kadar popüler olunca daha etkileyici bir şeyler beklemiştim sanırım ama beklentim neydi onu da tam bildiğim söylenemez.
veronika’nın iyileşmesini istemedim sanırım. ben onunla beraber iyileşemedim çünkü. yine de güzel bir kitaptı. coelho’nun klasik insana kendini ve yaşamını sorgulatan kitaplarındandı diyebilirim.
veronika haricinde hikayelerini okuduğumuz diğer karakterler de çok güzel yazılmıştı. yan karakter diye üzerinde durulmamış değildi. zedka, mara, eduard üçü de etkileyici hikayelere sahipti.
doktora çok kızdım, ne olursa olsun böyle bir şey yapmaya hakkı yoktu. ben veronika’nın yerinde olsam gerçek ortaya çıktığında o adamı dava ederdim... ama dediğim gibi, ben veronika’yla birlikte iyileşemedim bu kitapta. hala veronika’nın baştaki hali gibiyim. belki de o yüzden bu öfkem. iki piyano çalmakla ve bir tane adamı sevmekle geçecek şeyler mi bunlar? bilemiyorum. bildiğim tek şey sorguluyor oluşum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"veronika ölmek istiyor" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim