bir teyzenin oğlu için bizim mahallede kız varmış teyzede soracak beni seçti . anlattı ben öyle birini tanımıyorum neyse bende bir iki olasılık söyledim. sonra teyzenin gözü bana döndü sen evlenemz misin ? dedi
bende , dedim yok .
nolur evlensen , dedi *
neyse konuşmanin sonunda bana
senin 2 çoğun var demek , dedi . *
böyle rüyadanda saçma bir anı beninkisi.
devamını gör...
üniversite dönemimde, alman bir müzisyene konser sonrası yanına gidip, "your hair is like a cataract; very beautiful," demem. adamın, "like what?" demesi. 7 kere falan tekrar etsem de anlamaması. benim de gürültüden anlamadığını sanmam bu yüzden "waterfall" demeyi akıl edememem.

(bkz: yabancıların hepsinin iyi ingilizce bildiğini sanmak)

agathodaimon isimli metal grubunun gitaristiydi. cidden de gördüğüm en güzel uzun saça sahip erkekti. karizmaydı adam.
devamını gör...
üniversite kütüphanesinde tanzanyalı bir arkadaş yanıma geldi. türkçe 2-3 kelime biliyor asla anlaşamadık. sonra bilgisayarın başına çağırdı beni. açtık translate i tanıştık. bana ne söylecektin dedim. elini alnına koyup üfleyip gitti. (artık google ne çevirdiyse.. ) ertesi gün elinde ufak bi kâğıtla geldi. şöyle yazmış. " seni görünce benim kalbim tük tük atiyor. galiba ben senden çok hoşlandim!! sen?" okuyunca ne diyeceğimi, daha doğrusu nasıl diyeceğimi bilemedim. by dedim gittim. ertesi gün yeni bir not geldi," beni görünce neden kaçıyorsun. sanki sen ceylan ben aslan(adamın benzetmesi bile tanzanyalı)ben seni seviyor sadıç". evet sadıç. neyse kirve de diyebilirdi tabi.
devamını gör...
adınız asiz mi??
devamını gör...
diyalog değil de komik bir anımı paylaşayım.
yurtdışına kaçak yollarla giden bir akrabam köpeğini bize bırakıyor. istemeye istemeye kabul ediyoruz maaile. bir süre sonra bizi arayıp köpeği birinin alıp ona getireceğini söylüyor. evde bir bayram havası. köpekten kurtulacağız. herifcioglu iranlı biri. bir şekilde adresi bulup geliyor. namazında niyazinda bir tip. akşam oluyor "şehri bana gezdirir misin?" diyor. yarım yamalak ingilizcemle tamam diyorum. sakarya caddesi'nde bir bara götürüyorum adamı. ben bira içerim o da kola falan içer sohbet için cebellesiriz diyorum içimden. adam da bira içmek istiyor. içiyor da. bir iki üç derken hafiften kafayı buluyor. dört beş derken bildiğin kufelik oluyor. taksiye biniyoruz. başlıyor dualar okumaya. şaşırmış vaziyette eve sokuyorum herifi. eve giriyor girer girmez banyoya yöneliyor. ben de haliyle kusacagini düşünüyorum. kahve icirsem ayikir herhalde diye düşünürken adamı görmemle şok oluyorum.
herifcioglu namaza durmuş ya la. vay babanın şarap çanağına diyorum. ertesi gün yine gitmek istiyor bara. eline köpeğin tasmasini tutusturup "al diyorum bununla git bara". sonra ne oldu o adama hiç bilmiyorum. eve geldiğimde gitmiş.
devamını gör...
adınız asiz mi?
devamını gör...
2 gun once bindigim dolmus cok kalabalikti. onumdeki abla birden donup dedi ki kardes olduk herhalde. patlayacaktim orda zor tuttum kendimi.
devamını gör...

en komiği bu ve genelde yaşarım. hı, ne, ne dedin?
devamını gör...
almanya'da bana "şalom "diyen nazi sempatizanı bir alamana arşloh deyip tepsi fırlatmışlığım var.
devamını gör...
yabancı bir ülkede o ülkenin dil kursundaydım. sıfatları öğrenmiştik ve cümle kuruyorduk. pahalı sıfatı bana denk gelmişti. arabalar pahalı diye bir cümle kurmuştum. hoca da hangi markalar dedi. kurstaki başka bir toprağım volswagen dedi ben daha bu pahalı mı lan demeye kalmadan alman kursiyerler höö volswagen?? dediler. ben de rezil etme lan bizi o senin fakirliğin diyip mercedes, audi, bmw falan saydım. ardından alman kursiyerlerden yine aynı tepki geldi ve porsche, lamborghini, ferrari, bugatti vs sayıp bize pahalı arabaların neler olduğunu öğretmişlerdi.. adamların pahalı dediği arabalar bizim aklımıza bile gelmemişti..

not: hikayeden çıkarılacak ana fikir okuyucuya bırakılmıştır.
devamını gör...
tony isminde iskoçyalı bir adamla tanışmıştım davutlar'da (yazlığımız orada lakin biz kışları da çok kalmışızdır burada). 3 tane köpeğini gezdirirdi sürekli sahilde ki oranın sahili de çok uzundur, git git bitmez. burası benim cennetim derdi ingilizce olarak, bu emekli iskoç amca. neyse bi kış bu adama gene denk geldim, tam da noel yaklaşıyordu. "what are you going to do on christmas day?" diye sordum. tony de, "i'm going to meet with friends." demiş ama eliyle batı tarafını gösterince ve hızlı konuşunca, "i'm going to be in france." dedi sandım. meğerse kuşadası merkezi gösteriyormuş elinle, sonra anladım; kuşadası'nda arkadaşlarıyla buluşacakmış yani. hahah. bu arada iskoç ingilizcesi tuhaf geliyor bana zaten. irlanda ingilizcesini bile daha rahat anlıyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yabancılarla girilen komik diyaloglar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim