121.
doğdum. bundan ala doğaüstü olay tanımam. benim gibi üşengeç birisinin o yarışta nasıl birinci geldiği bence doğaüstü bir olay.
devamını gör...
122.
kaybettiğim eşyanın yerini rüyamda görmem ve ertesi gün orada bulmam
devamını gör...
123.
alacakaranlık kuşağı gibi hikayeler. bu kadar şeyin uydurma olması da mümkün değil. eğer uydurma ise de milletin hayal gücü çok gelişmiş. stephen king bile bok yemiş
devamını gör...
124.
unutamadığım bir şey var, o kadar zaman sonra tekrar tekrar düşündüğümde de yine anlam veremem.

üniversitedeyken, arkadaşlarımdan birinin evinde toplanmaya karar verdik. zaten yurt arkadaşıyız, evinin boş olduğu bir gün de bizi davet etti orada kalacağız. biz 4 kişiyiz, onun da tanıdıkları var, kısaca evin içinde 7 kişi falan varız. her neyse, olanlar önemli değil, bir gece geçti işte. beraber kalanlar falan da var, bana da tek oda düştü. iyi dedim biraz da rahatsız olurum başkasıyla yatmaktan, işime gelir.

bu arkadaşım ben odaya geçince kenara çekti beni, dedi ki, "kardeşim hani keşke böyle bir şeyi söylemek zorunda kalmasam ama bu arkadaş benim kuzenim ve hırsızlık olayları geçti başından. ben rezil olmak istemem. uyurken kapını kitle olur mu?"

tamam dedim. kapıyı kitledim arkadaşlar, uyudum. telefonum yanı başımda. gün geçti, uyandık dağıldık, bir sıkıntı yok.

iki üç gün geçmiş olacak, telefonumu kurcalarken galeriye girdim. video var bir tane galeride. ben çekmedim, gruplardan geldi falan diye bakayım dedim. ben çekilmişim. uyurken, o yatakta. şoka girdim. o anın şaşkınlığını ve tedirginliğini anlatmak zor. telefonu karıştırdım, whatsapp'tan falan gelmemiş, benim telefonumla çekilmiş. tarihi o gece, saati gece 03.47, onu bile tam hatırlıyorum.

iyi hatırlıyorum, o sabah kalktığımda odanın kapısı kitliydi. ulan her şeyi geçtim, telefon kitli. şifresiz açamazsın. odaya da kimse giremez. kim, niye girsin? nasıl açsın? neden beni çeksin ve telefonu bırakıp gitsin? o video neden, nasıl benim telefonumdaydı, anlamıyorum. o gece o odada bir şeyler oldu, ne olduğunu bugün bile bilmiyorum.
devamını gör...
125.
şu an radyodaki teknik aksaklık. bence nazar var kesin*.
devamını gör...
126.
tuvalette götüme böcek kaçtı.
devamını gör...
127.
eşimle aynı anda tanık olduğumuz tuhaf olaylar zincirini anlatmak istiyorum ama anlatmam uygun mu bilemiyorum. ehil bir kişiye danışıp, icazet verirse yazacağım. başlık diri kalsın diye şimdilik bu kadar yazma ihtiyacı duydum. umarım devamını yazabilirim.
devamını gör...
128.
üzerinden 11 sene geçmesine rağmen anlam veremediğim enteresan olayları anlatamasam da ertesi gün başıma gelen şeyi yazabilirim.

11 sene önce öğrenci evinde bir gece başımıza gelen bir takım olayların ardından ''evi bi temizleyelim'' diyerek biriken alkollü içecek şişelerini çuvallara doldurup atmaya çıkmamız, bendenizin giderken yolun kenarında cüzdana benzer bir şey görmesi ve ayağım ile kenara itip ''şunları atayım da dönüşte yerden alırım'' demem ve şişeleri çöpe ve depozitolu olanları tekel bayisine götürdükten sonra geri dönerken o cüzdana benzettiğim şeyi yerden almam ve onun küçük bir kuran-ı kerim olması.
devamını gör...
129.
bir gece mezarlikta cok sevdigim bir arkadasimin mezarini ariyorduk. gecenin karanligi ve biraz da alkolun verdigi etki ile bir turlu bulamadik. en sonunda yuksek sesle " abi nerdeysen bir isaret ver." gibi bir seyler soyledim. birkac adimdan sonra telefonum titresti ve isigi yandi. ne arama vardi ne de mesaj. simdiki gibi dokunmatik bir telefon degildi. bildigin tuslu telefondu. tabi ki bilin bakalim nerde titresti ?

ayik olan arkadas aklini kaybetti birkac gun. agladi hatta 30 yasinda adam. ben de su anda yazarken tirstim. gece gece nereden cikti lan bu baslik ?
devamını gör...
130.
geç oldu yatın bence
devamını gör...
131.
baştan uyarayım, duyunca sizi kötü etkileyebilecek bir olay bu... eğer kaldıramayacağınızı düşünüyorsanız okumaya sakın kalkışmayın:


tavuk dürümümü ayranımla aynı anda bitirdim
devamını gör...
132.
(bkz: enokyan lisanı)
bu başlığı açmak istediğimde şununla karşılaştım:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
enokyan lisanı mistik ilintili bir lisan olduğu için, karşılaştığım manzara açıkçası biraz tırsmama sebep oldu.
başlığı lisan olarak değil alfabe olarak açmak istiyordum ancak ne kadar alfabe yazsam da beni lisan başlığına atıyordu ve tanımı yalnızca taslak olarak kaydedebiliyordum. ayrıca acaba engellediğim bir yazar mı başlığı açmış da göremiyorum diyerek tüm engelleri kaldırdım ancak yok, başlık dokanma bana! diyordu ısrarla.
ciddi tırstım gülmeyin sözlük. başlık düzeltildi sonra açabildim tabii de, neden özellikle bu başlık kilitliydi acaba? sizce iblisler sırlarını dökmeyeyim diye bana engel oluyor mudur? *
devamını gör...
133.
(bkz: rüyalanmak)
oğlum yeter ya, ota boka anlam yükleyip durmayın... herkes bir ıssız, herkeste bir gizem. ya arkadaş anlamıyorum, bir ben mi bu hayatı gelişine yaşıyorum!
devamını gör...
134.
geçmiş zaman…
geçici bir görevlendirme ile gittiğim adana/yüreğir’e bağlı bir jandarma karakolundayım. ciddi bir ihbar alınmış bizde oradaki vatan evlatlarını korumak için gizlice o karakola mevzilenmişiz nöbetçileri falan hep bizim tim’den yerleştirmişim…
onlar vatan evlatları da siz nesiniz diyecek olursa da peşinen söyliyeyim biz kaydı düşülenleriz… yaşarsak gazi ölürsek şehid…
köy mezarlığı karakolun tam arkasında ve ikisinin birleştiği noktada da bir evliya türbesi.
olaya bak!
perşembe gecesi idi ilk oraya gidişimiz ve yanlış hatırlamıyorsam bir ramazan ayı…
kavun karpuz ve peynir ile sahur yapmıştık.
o gece tüm nöbetleri ve idareyi alıp bir kenarda çay içerken türbenin üzerine inip kalkan ışıklar görmeye başladım!
beyaz sarı yeşil ışıklar,biri bitmeden diğeri başlıyordu. benzeri olayları daha önce de gördüğüm için hiç şaşırmadım ama vanlı devrem koşa koşa gidip abdest alarak namaza durdu,ne görüp ne anladıysa artık…
anladım ki orada dinlenen zat-ı ziyarete geliyorlar biraz mesafe koyup bir kaç dua ederek uzaklaşırken yanımdan geçen birilerinin hem ayak seslerini duydum hem varlıklarını hissettim.
bir kaç gece sonra doktor doktor gezmiş ama çare bulunamamış gencecik felçli bir çocuğu battaniye ile taşıdılar o türbeye bebek gibi baktı türbedar erdal ona,abdest aldırdı ve baş ucuna geçip kur’an okumaya başladı…
sabah namazı sonrası battaniye ile taşınan o çocuk türbeden ayakta ayrıldı…
çok şey yaşadık orada o kısacık zamanda…
devamını gör...
135.
birbiri üzerine gelmiş aksilik silsilesinden sonra yoğun bir stres anında yaşamış olduğum garip bir olaydır. öncelikle ayrıntılardan bahsetmem gerekiyor.

2 ay öncesinde, yoğun yağmur yağışlarının olduğu bir günde çok yoğun çalıştığım bir gündü. sabahtan akşama kadar hava karanlıktı, herkes grip olmuştu ve iğneler serumlar havada uçuşuyordu. akşam mesai çıkışı evde bakıma uğrayacak ve idrar sondası takacaktım. bunun için malzeme gerekiyordu, medikalcimden arayıp geçerken iş yerime bırakmasını rica ettim. aksi gibi malzemelerin elinde olmadığını söyledi. hastanın aciliyeti olduğundan ve son dakika çıkmış olduğundan strese girdim. akşam saat 9'lara kadar medikalcilerle görüştüm ve nihayetinde saat 10 gibi bana malzeme verebilecek birini bulabildim. bu sırada yoğunluğum azalmıştı.

son hastamı da gönderdikten sonra medikalci aradı ve hemen ana caddeye çıkmamı, bir işi olduğunu ve malzemeleri bana erken bırakması gerektiğini söyledi. canıma minnetti. işimi erken bitirirdim. yağmur şakırdarken el mecbur kitledim iş yerimi, ana caddeye doğru yol aldım. iş yerimden çıkıp ana caddeye gidebilmek için bir sitenin otoparkından geçmem gerekiyor. burası eski bir otopark ve çamur dolu genelde. ıslana ıslana geçiyordum otoparktan ancak.. tam karşımdan koşarak bir çocuk geliyordu. erkekti. üzerinde sarı bir tişört vardı. evet bu yağmurlu havada sarı tişört giymiş, tuhaf bir gülümsemeyle bakan bir erkek çocuğu. ilk önce duraksadım. koşmayı bırakarak direkt yüzüme bakmaya başladı. kayıp mı oldu acaba diye de düşündüm ama yüzündeki gülümseme ve bana bakan tuhaf bakışları çok rahatsız ediciydi. tırsmıştım. birşey demeden birbirimizin yanından geçtik ve kafasını çevirip son ana kadar yüzüme gülümseyerek baktı. arkamı dönmedim ve hızlanarak çamura bulanmayı göze alarak ana caddeye doğru koştum. medikalci geldi birkaç dakikaya ve malzemeleri alarak tekrardan koşarak iş yerime dönmeye başladım.

tekrardan otoparka girdiğimde karşı köşeden biri döndü ve hızlı adımlarla bana doğru yürümeye başladı. evet oydu.. sarı tişörtlü gülen çocuk. kalbim inanılmaz hızlandı ve koşmayı bıraktım. çocuk hem çok korkunç gülümsüyor, hem gözümün içine bakıyor, hem sırılsıklam olmuş ama üşümüyor gibi rahat rahat yürüyordu. birbirimize 10 adım mesafe kala durdum ve konuştum onunla. "ceketin nerede senin?" dedim. aklıma en makul bu gelmişti ve aklıma takılan ilk şeyde buydu zaten. sonradan düşününce ona kaybolup kaybolmadığını, adını, evinin nerede olduğunu ve biliyorsa ailesinin numarasını sorabilirdim ancak çocuk çok korkunçtu. bakın sokakta kimse yok. araba dahi geçmiyor. yağmur yağıyor ve sarı tişörtlü bir çocuk 2 kez gülümseyerek size doğru geliyor. ne düşünürdünüz? elbette benim gibi korkardınız sanıyorum. o yüz ifadesini anlatacak kelimem yok zira.

çocuk ne cevap verdi diye soracak olursanız da.. "evine git abla." dedi. daha çok gülümsedi ve ben hiçbir şey demeden son kez yüzüne bakıp hızlı hızlı iş yerime doğru yol aldım. tüm tüylerim diken diken olmuştu çocuğun yüzüne baktıkça.

o gece eve döndüğümde bunun yorgunluk kaynaklı bir hayal olabileceğini düşündüm. eh, bu başıma gelen ilk değildi sonuçta. bunun gibi çokça garip olaylarım mevcuttur.
devamını gör...
136.
ev arkadaşım çarpılmıştı bir ara.
durduk yere tamamen.
baya psikolojisi bozuldu, tedaviler gördü, hocalara bile gitti, sonra düzeldi, şimdilerde iyi.

bizim bi öğrenci evi vardı, evde her gün deprem oluyordu mk. koltuklar falan gidip geliyor, vitrindeki eşyalar düşüyor, öyle depremler oluyordu. ama bu depremler sadece bizim evde oluyordu. okula gidiyordum, arkadaşa ''ulan bugün ne salladı ya öyle'' diyordum mesela, ''ne sallaması'' diyordu. depremi sadece biz, evdekiler hissediyorduk. ve sonra depremlere bir süre sonra alıştık.
evi hacdan yeni dönen yaşlı bir teyzeden eşyalı vaziyette tutmuştuk, salondaki vitrin mesela dini kitaplar, zemzem suları ve dualarla doluydu. danteller falan asılıydı. öyle bir evdi. bizde evde her gün kendimizi kaybedecek kadar sarhoş oluyorduk. yerlerde süründüğüm çok oldu mesela o evde.

bir akşam arkadaş salona bir daldı, elinde tencere, koydu yere şarapları döküyor, biraları döküyor, ''bismillahirrahmanirrahim!!'' ''bismillahirrahmanirrahim!!'' diye bağırarak ellerini sokuyor tencerenin içine, biz hepimiz şok içindeyiz... dördüncü kattan atacaktım kendimi. herkes kaçıştı, bu devam ediyor ''bismillahirrahmanirrahim!!'' ''bismillahirrahmanirrahim!!'' en son bi arkadaş sakinleştirdi bunu, gece öyle bitti.
sonra çocuğun psikolojisi gitti baya, gece 3-4 uyandırıyor mesela, odama gelmiş başıma dikilmiş ''kanka neden böyle oldu?'' diyor. kızı kastediyor, o sıra sevdiği kız terk etmişti bunu, acı çekiyordu bu yüzden.''kanka yat mk'' diyorum saat gecenin kaçı, başıma dikilmiş aklımı oynattırcak bana.
sabah yolda yürüyoruz elektrik tellerinin gölgesine basmamaya çalışıyor, bazen yolu uzatıyoruz yolda elektrik teli gölgesi var diye, karşıya geçemiyoruz..
böyleydi yani.
ev arkadaşlarıyla bir tane hocaya götürdük bunu hoca ''ben buna bakamam bunu götürün'' falan dedi. böyle de demezsin mk.
sonra okulu bıraktı memlekete döndü ve zamanla düzeldi işte. şimdilerde gayet iyi.
devamını gör...
137.
gece,yorgun argın eve gittim,yatağa yattım ve uykuya daldım. ancak, sanki uykuya dalmadım,adeta alt kattaki odaya ışınlandım. o kadar gerçekti yaşadıklarım. alt kattaki odada koltuğa oturdum ve beni gözetleyen bir karartı gördüm. sonra hemen uyandım.
devamını gör...
138.
yıl 2015, ben o zamanlar lise 3 talebesiyim. o sıralar bir manita yapmışım ama ne biçim. her gece bunla takılıyoruz falan. neyse bu sıra da okulla pek alakam yok. her gün sabahlara kadar film izliyorum. en sonunda izleye izleye film bırakmadım. sonra gözüme belgesel kategorisi çarptı... ''morgan freeman ile evrenin sırları'' yanlış hatırlamıyorsam belgesel serisi buydu. evrenin nasıl oluştuğunu anlatıyordu. ben de bir merak ile bu 12 bölümlük belgesel serisini izlemeye başladım. aradan geçen 1 haftanın sonunda ben, o eski ben değildim. zira aklımda bazı şüpheler oluşmuş, yaratıcı hakkında kendi kendime sorular soruyordum. bu böyle 6 ay kadar devam etti. öyle ki bu kafa karışıklığı sebebiyle uyku düzenim bile bozulmuştu...
hiç unutmam perşembe gecesiydi. rüyamda evimizin yakınlarındaki bir müsatakil, tek katlı ve bahçesi olan kırmızı bir evin içindeyim. evin ortasında bir bakır leğen. bu büyükçe leğenin içinde de su, suyun üzerinde de kağıtlar yüzüyor. tabi ki bunlar arapça. suyun başında da anlının ortasında dövmesi olan (doğulu kadınların çenelerine yaptırdıklarına benzeyeninden) bir boğa boynuzu dövmesi. bu yaşlı kadın benim suya bakmamı istiyor. bakmaya çalışıyorum ama korkup bakamıyorum. evin içinde o yaşlı kadından hariç 3 kişi var. bunlardan biri amcamın hanımı. biri de siyah elbiseli uzun boylu bir herif. ben suya tam bakacakken korkup evden kaçmaya çalışıyorum... tam kapıyı açıp dışarının ışığını gördüğüm sırada o siyah elbiseli adam kolumdan tutuyor ve uyanıyorum... kendi kendime '' iyi ulan rüyamış dıbına koyayım'' diyorum ve uyamak için sol tarafıma dönüyorum... bir de ne göreyim! evin içinde birisi namaz kılıyor. ilk başta evdekilerden biridir diye umut ediyorum. ancak secdeye vardığımda anlıyorum onun bizimkilerden olmadığını. zira kıblenin tam tersi yönünde secdeye varmıştı. ben de bu sırada gözümü kapatıp bildiğim tüm duaları okuyorum, okuyorum. ama o hâla orda... en sonunda aradan 10 dk geçtikten sonra bu gördüğüm şey kaybolup gitti. rüya ile uyanıklık arasında belli ki inception tarzında küçük ve sıradışı bir olaydı.. vesselâm
devamını gör...
139.
lisede aylarca rüyamda o hafta olcak şeyleri gördüm buna tanımadığım insanların ölümleri kazaları da dahil böyle geleceği görüyorum diyince de kimse inanmıyordu ama sıkıntılı dönemlerdi
devamını gör...
140.
ermenistan sınırında askerlik yapıyorum. pazar günü öğlen saatleri aşırı sıcak bir hava. aras nehrinin dibinde hudut taşına yaslanmis sigara içiyorum. badim de comezim fikret.
fikret bir ara "tarladan 3-5 tane karpuz getirmeye gidiyorum" dedi gitti. ben de üzerimdeki kütüklüğü, silahı attim mevziye palaska miğfer ne varsa soyundum dökündüm aras nehrine girmeye gittim. nehirle nöbet yeri arası 50 metre var yok. ermeni askerleri de 100 metre ötede bu arada. onlar da iki kişi biz de. kuleden ermeni askerlerinden biri türkçe"komutan geliyor, geri dön"diye bağırdı. ben hiç düşünmeden depara kalktım. apartopar giyindim. fikret'e baktım o da deli gibi mevziye koşuyor. allah'ım, bölük komutanı geldi. neredeyse on ayıdır karakolda askerim pazar günü karakollara geldiğini ne gördüm ne duydum. neyse cip durdu yanımızda. fikret yarı çıplak vaziyette. bölük komutanı kıdemli üsteğmen fikret'i bir dövdü. ben hayatımda böyle bir dayak görmedim. hasat etti çocuğu. bana ilismedi. hiçbir şey demedi.

ben bu olaydan bir gün sonra ermenistan sınır kulesine gittim. rus askerleri vardı kulede. ermeniler ve ruslar birlikte sınırda askerlik yapiyorlardi benim zamaninda. türkçe beni uyaran kimdi diye sordum yarım yamalak ingilizcemle. orada tanıştığım nicolay adında rus bir çocuk vardı. krasnodarli. o da bana burada dün haluk adında ermeni bir asker olduğunu soyledi. bir tek o türkçe biliyor haluk seni uyarmıştır dedi. haluk ne alaka dedim kendi kendime. sonradan tanıştım haluk'la. istanbul feriköy'de doğmuş büyümüş sonra ermenistan'a yerleşmiş bir ermeniymis. kuleden dürbünle etrafa bakarken bize doğru gelen cipi görünce komutan geliyor diye bağırmış. allah senden razı olsun haluk kardeşim sen beni büyük bir beladan kurtardın dedim. o zamanlar 100 dolara yakın maasimiz vardı. ilk çarşı iznimde ona kocaman bir kavanoz sarelle alıp vermiştim.
benim başıma gelen doğaüstü olay bu herhalde. aklıma geldikçe hala hayret ederim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların başına gelen doğaüstü olaylar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim