141.
gece,yorgun argın eve gittim,yatağa yattım ve uykuya daldım. ancak, sanki uykuya dalmadım,adeta alt kattaki odaya ışınlandım. o kadar gerçekti yaşadıklarım. alt kattaki odada koltuğa oturdum ve beni gözetleyen bir karartı gördüm. sonra hemen uyandım.
devamını gör...
142.
yıl 2015, ben o zamanlar lise 3 talebesiyim. o sıralar bir manita yapmışım ama ne biçim. her gece bunla takılıyoruz falan. neyse bu sıra da okulla pek alakam yok. her gün sabahlara kadar film izliyorum. en sonunda izleye izleye film bırakmadım. sonra gözüme belgesel kategorisi çarptı... ''morgan freeman ile evrenin sırları'' yanlış hatırlamıyorsam belgesel serisi buydu. evrenin nasıl oluştuğunu anlatıyordu. ben de bir merak ile bu 12 bölümlük belgesel serisini izlemeye başladım. aradan geçen 1 haftanın sonunda ben, o eski ben değildim. zira aklımda bazı şüpheler oluşmuş, yaratıcı hakkında kendi kendime sorular soruyordum. bu böyle 6 ay kadar devam etti. öyle ki bu kafa karışıklığı sebebiyle uyku düzenim bile bozulmuştu...
hiç unutmam perşembe gecesiydi. rüyamda evimizin yakınlarındaki bir müsatakil, tek katlı ve bahçesi olan kırmızı bir evin içindeyim. evin ortasında bir bakır leğen. bu büyükçe leğenin içinde de su, suyun üzerinde de kağıtlar yüzüyor. tabi ki bunlar arapça. suyun başında da anlının ortasında dövmesi olan (doğulu kadınların çenelerine yaptırdıklarına benzeyeninden) bir boğa boynuzu dövmesi. bu yaşlı kadın benim suya bakmamı istiyor. bakmaya çalışıyorum ama korkup bakamıyorum. evin içinde o yaşlı kadından hariç 3 kişi var. bunlardan biri amcamın hanımı. biri de siyah elbiseli uzun boylu bir herif. ben suya tam bakacakken korkup evden kaçmaya çalışıyorum... tam kapıyı açıp dışarının ışığını gördüğüm sırada o siyah elbiseli adam kolumdan tutuyor ve uyanıyorum... kendi kendime '' iyi ulan rüyamış dıbına koyayım'' diyorum ve uyamak için sol tarafıma dönüyorum... bir de ne göreyim! evin içinde birisi namaz kılıyor. ilk başta evdekilerden biridir diye umut ediyorum. ancak secdeye vardığımda anlıyorum onun bizimkilerden olmadığını. zira kıblenin tam tersi yönünde secdeye varmıştı. ben de bu sırada gözümü kapatıp bildiğim tüm duaları okuyorum, okuyorum. ama o hâla orda... en sonunda aradan 10 dk geçtikten sonra bu gördüğüm şey kaybolup gitti. rüya ile uyanıklık arasında belli ki inception tarzında küçük ve sıradışı bir olaydı.. vesselâm
devamını gör...
143.
lisede aylarca rüyamda o hafta olcak şeyleri gördüm buna tanımadığım insanların ölümleri kazaları da dahil böyle geleceği görüyorum diyince de kimse inanmıyordu ama sıkıntılı dönemlerdi
devamını gör...
144.
ermenistan sınırında askerlik yapıyorum. pazar günü öğlen saatleri aşırı sıcak bir hava. aras nehrinin dibinde hudut taşına yaslanmis sigara içiyorum. badim de comezim fikret.
fikret bir ara "tarladan 3-5 tane karpuz getirmeye gidiyorum" dedi gitti. ben de üzerimdeki kütüklüğü, silahı attim mevziye palaska miğfer ne varsa soyundum dökündüm aras nehrine girmeye gittim. nehirle nöbet yeri arası 50 metre var yok. ermeni askerleri de 100 metre ötede bu arada. onlar da iki kişi biz de. kuleden ermeni askerlerinden biri türkçe"komutan geliyor, geri dön"diye bağırdı. ben hiç düşünmeden depara kalktım. apartopar giyindim. fikret'e baktım o da deli gibi mevziye koşuyor. allah'ım, bölük komutanı geldi. neredeyse on ayıdır karakolda askerim pazar günü karakollara geldiğini ne gördüm ne duydum. neyse cip durdu yanımızda. fikret yarı çıplak vaziyette. bölük komutanı kıdemli üsteğmen fikret'i bir dövdü. ben hayatımda böyle bir dayak görmedim. hasat etti çocuğu. bana ilismedi. hiçbir şey demedi.

ben bu olaydan bir gün sonra ermenistan sınır kulesine gittim. rus askerleri vardı kulede. ermeniler ve ruslar birlikte sınırda askerlik yapiyorlardi benim zamaninda. türkçe beni uyaran kimdi diye sordum yarım yamalak ingilizcemle. orada tanıştığım nicolay adında rus bir çocuk vardı. krasnodarli. o da bana burada dün haluk adında ermeni bir asker olduğunu soyledi. bir tek o türkçe biliyor haluk seni uyarmıştır dedi. haluk ne alaka dedim kendi kendime. sonradan tanıştım haluk'la. istanbul feriköy'de doğmuş büyümüş sonra ermenistan'a yerleşmiş bir ermeniymis. kuleden dürbünle etrafa bakarken bize doğru gelen cipi görünce komutan geliyor diye bağırmış. allah senden razı olsun haluk kardeşim sen beni büyük bir beladan kurtardın dedim. o zamanlar 100 dolara yakın maasimiz vardı. ilk çarşı iznimde ona kocaman bir kavanoz sarelle alıp vermiştim.
benim başıma gelen doğaüstü olay bu herhalde. aklıma geldikçe hala hayret ederim.
devamını gör...
145.
bazen gelecekte gerçekleşecek şeyleri rüyalarımda görebiliyorum. nadiren oluyor bu. bunun üzerine uzun uzun düşündüğüm olmuştur. beynimde bir yerlerde fonksiyonların sapıtmasından bana mı öyle geliyor vs diye, neyse. bir önemi yok sonuç olarak bana fayda sağlamadığından.
devamını gör...
146.
doğaüstü mü bilmem ama bir keresinde oğlumu uyutmak için karanlıkta ninni söylerken odanın diğer köşesinde yeşil bir ışık gördüm ateş böceği falan olabileceğini düşündüm. ışığı açıp baktığımda ışık kayboldu etrafta da böcek falan yoktu.
devamını gör...
147.
19'u kendim keşfetmem ve ateistlikten dönmem. özentilerin aksine ben her şeyi kendim keşfettim. ne bir yerden okuyup özendim ne de birinin izinden gittim. çoğu insan cahil siz islamı falan yaşamıyorsunuz siz cahilsiniz.
devamını gör...
148.
solo yaptığım bir dağ zirve çıkısında fırtınaya yakalanmam ve doğada kaybolmam. en zor anda her şeyin durması bir anda bahar gelmesi. hayati korku / yaşam nedir öğretti.
devamını gör...
149.
#105277 ve #1672328 numaralı doğaüstülükler serisinin üçüncüsü geliyor.

ikinci entarimde bahsettiğim evin içinde görüken kişiler bir süredir ortalıkta yoktu, izne falan çıktılar sanırım. kardeş no #1 de kendi evine döndüğünden kardeş no #2 ile ikamet etmekteyiz şu aralar.

şimdi şöyle ki evde kediler olduğundan ve benim yatakta hoplamayı sevdiklerinden odamın kapısı her daim açıktır. bir süre önce uyurken odanın kapısından kardeşimin bana seslendiğini duydum ama tam uyanmaya üşendiğimden tekrar seslenmesini bekledim, seslenmedi. uyumaya devam ettim. ertesi gece aynısı yine yaşandı. bir miktar şüphelendim. üçüncü gün bu kez akşam üstü aynı olay yaşandı. tekrar seslenir mi diye bekledim ama ses gelmeyince kalkıp odadan çıktım, kardeşim mutfakta. dördüncü gün de aynısı yaşanırsa ses geldiği an saldırıya geçmeye karar verdim ama bunu sesli söylediğim için korktular sanırım, kesildi olay.

bunun ardından dün misafirliğe gelen arkadaş (salonda uyuyor) pembe kıyafetli birinin salonda gezindiğini görmüş ve ben sanmış, hiç niye pembe giydim diye de yadırgamamış sağolsun. sonrasında salona ben geldiğimdeyse benim de gerçek olmadığımı düşünüp uyumaya devam etmiş, rahatlığa bak.

neyse, bu kadar ardı ardına olayın peşinden büyük bir olay bekliyorum. takipte kalın.
devamını gör...
150.
evin balkonundaydim bir saksağan geldi ,konustu sanirim bir papağan öğretmis olabilir. .
devamını gör...
151.
öğleden sonra garaj nöbeti sırasında yaşadığım olay.
garajın yanında çok geniş olmayan çalı topluluğu vardı.arka taraf da kıraç arazi.
birden bir hayvanın koşarken ayak seslerine benzer,uğultu ile karışık bir gürültü oldu.dönüp baktığımda çalılar sallanıyordu.bekledim,bir şey çıkmadı.
aynı ses bir kez daha oldu.mesafem 4-5 metre ancaktır.
hava açık ve rüzgarsızdı.duymamak mümkün değil.silah arkadaşıma baktım farkında değildi.
bilinç açık,alkol zaten yok.bir anlam veremedim.
devamını gör...
152.
tanrı ile monolog kurabiliyorum.
devamını gör...
153.
linux geçen hafta hiç crash vermedi
devamını gör...
154.
bir zamanlar o’nun bana aşık olmuş olması…
devamını gör...
155.
ailem genelde gece geç vakte kadar evde olmazdı, evde yalnız kalıyordum, ev müstakil ve hava karardıktan sonra diğer odalarda sanki biri varmış gibi ayak sesleri duyardım gidip baktığımda kimse olmuyordu ben de kendimi korkutuyorum herhalde diyip kapımı kitleyip kulaklığı takıp yatıp uyuyordum, bi gün yine tekken korkmamak için bütün odaların kapılarını kapatıp kitleyip en son kendi odama girip onunda kapısını kitleyip yatmıştım, bir süre sonra yan odanın kapısının gürültülü bir şekilde kapanma sesi geldi, birinin kapıyı çarpması gibi, kitlemeyi mi unuttum açık kalıp ceryan mı yaptı diyip (kendimi korkutmamak için bahane üretiyordum kafamda) odadan çıkıp gidip bütün odaların kapılarını kontrol ettiğimde hepsinin kapısı kitliydi, baya tırsmıştım o gece.
devamını gör...
156.
kalkülüs 2'den kaldım
devamını gör...
157.
benim adım soyadım mehmet yılmaz ya da ahmet öztürk gibi zibilyon tane ad soyad kombinasyonundan değil. önce bunu belirtmem lazim.
lise yeni bitmiş, bir baltaya sap olamamış eli orasinda avare avare gezerken " madem okumadın bari askere gidene kadar elin iş tutsun" diyen canım anamın ısrarları sonucu bir yakinimizin vasıtasıyla lüks bir pastaneye iş görüşmesine gittim. yolda giderken de düşündüğüm tek şey"beni zaten işe almazlar, maksat anamın gönlü olsun" idi. neyse sonradan patronun abisi olduğunu öğrendiğim kasada duran mahmut abi ile iş görüşmesi yaptım. eleman eksikliğinden olsa gerek "hemen yarın başla" dedi mahmut abi. bu arada mahmut abiye bir parantez açmak lazım. kendisi çok saf, çok temiz, iyi niyetli ama biraz aklı evvel bi abimizdir. dünyevi olaylardan elini eteğini çekmiş biraz da hurafelere inanan, sürekli takdiri ilahiden dem vuran kaderci bir abimizdi. neyse çok uzatmayayım. ertesi gün işe başlamak için pastanenin yolunu tuttum. hemen muhasebeye gitmem soylendi. iki sokak ötede bir yer. gittim, böyle böyle dedim. tamam kimliğini ver dedi muhasebeci sabahat abla. kimliği vermemle kadın bir çığlık attı, dedim noluyor lan. kadın şaşkınlıkla hemen mahmut abiyi aradı. yeni işe girecek elemanin yani benim bir hafta önce ölen rahmetliyle ayni ad soyada sahip olduğunu söyledi. ben olayım şokundayim sabahat abla uçmuş vaziyette mahmut abiye tesadüfün takdiri ilahi oldugundan bahsediyor. inamazsiniz kadın ağlamaklı bir halde bana " inanılmaz bir olay bu, allah'ın bir hikmeti" dedi. allahım yarabbim nedir bu başıma gelen diye söylene söylene pastaneye gittim. başta mahmut abi olmak üzere çalışan personel kimligime bakma yarısında, kimlik sanırsın konsomatris. elden ele geziyor. önce beni bir masaya oturttular çay tatlı ikram ettiler. ölen amcanın 20 küsur yıl orada çalıştığını çok iyi bir insan olduğunu ölümüne kendi yakinlarindan biri ölmüş gibi uzulduklerini söylediler. vallahi ne diyeceğini bilemez bir halde işe başladım. 2 yıl orada çalıştım hem de kral gibi. ne tuhaf bir hikaye ya. tesadüfün böylesi derler ya. harbiden tesadüfün böylesi.
devamını gör...
158.
hiç yok maalesef benim başıma hep doğa altı olaylar gelmiştir
devamını gör...
159.
bir gün doğada yolumu kaybettiğimde ağaçlar üzerime üzerime gelmişti
(bkz: ent)
devamını gör...
160.
arkadaşlarla hayatımda ilk kez gittiğim biryerde durduk yere buralarda mezarlık mı var diye sormuştum ve içlerinde biri; evet şu yukarıda mezarlık ama buradan gözükmüyor, nereden bildin hissettin mi ? demişti. hala çok garip gelir. ölümü mü hissettim ne oldu bilmiyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların başına gelen doğaüstü olaylar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim