yazarların linç edilme korkusuyla söyleyemedikleri

her şeyi söyledim galiba ya.
"sen hani feministtin düldül?!" tepkilerini göze alarak her gün kezolara nefret kusmam dahil.
incelleri de aşağılıyorum.
bi ara lgbtq+ hareketinin kadın mücadelesine zarar verdiğini düşündüğümü söyledim :d
radyoda ajdar sanatçı değildir beyanında bulundum.
küresel iklim değişikliğinin gerçekliğine değindim.
zaten her saniye bi şeylere sallıyorum.
şu ana dek linç edilmediysem daha da edilmem sanırım ama 1 seferliğine ufak bir linç tecrübesi nasıl olurdu onu da merak etmeye başladım.

insanlar kendilerine laf sokulunca anlıyor. ben her zaman yakalayamıyorum.
belki linç edildim onu da anlamadım.

ince ince yazıyoruz tanım aralarında. serpiştiriyoruz hepsini. ufak dozlarla yapınca linç yemiyorsun.

linç edilme korkusu değil de bunu aksi görüşteki insanlara bunun gereksinim ve doğruluğunu anlatmays üşemiyorum nasıl olsa anlamayacaklar diye…

almancılar başta olmak üzere gurbetçiler çok sıkıntılı tipler. ne yaşadıkları ülkelerin vatandaşları ne de türkiye’nin vatandaşları olmayı beceremiyorlar.

1950-60larda büyükleri bu topraktan göçerken hangi seviyedeyse bugünkü torunları hala aynı seviyede. o kadar imkana rağmen gram geliştirememişler kendilerini, hala aynı cehalet hala aynı köylü kurnazlığı.

sıla hasreti vb dedikleri şeyin tek sebebi de gittikleri ülkelere uyum sağlayamamış olmaları. burayı daha çok seviyorlar çünkü gittikleri yerlerde tutunacak bir dalları yok, kafa olarak hala orta doğu modunda oldukları için yaşadıkları ülkelerin vatandaşları bunları aralarına almıyor.

en komik kısmı da akrabaları “beni de götürsene” demesin diye sürekli yaşadıkları ülkeleri gömmeleri, cehennemde yaşıyormuş gibi bir algı oluşturmaları.

linç edilecek kadar vaovluk bilgim yok ki, olsa dayanamam ben pat diye derim.

(bkz: techir yaşatır)

normal sözlük önce ihl sözlüğün sonra cogito/dünya sözlüğün yandan yemiş bir imitasyonu. zaten dünya sözlüğün admini derviche moderne benim fikirlerimi çalıp sözlük kurdular diyordu. haksız da sayılmazdı.

bazı insanlar eğitilmez, hitlerden örnek alıp sabun yapacaksın ve sabun ihracatı ile ekonomiye katkı sağlayacaksın.

linç edilme korkumda yok da uygun başlık yok. bunun içinde başlık açmaya değmez.

panda gibi, benim de linç yeme korkum yok. hem siz ya da başkaları kim, beni linçleyecek? (yanlış anlamayın, bu bir kibir değil; sadece cehaletinizin derecesini biliyorum — yani bilgi seviyenizi.)

bunun dışında, kur’an’da geçen şu ilkeye göre yaşamaya çalışıyorum: “onların kutsalına sövmeyin ki onlar da sizin kutsalınıza sövmesin.”genel olarak, tanımlarım da bu eksende şekillenir.

sonuçta ben galileo değilim. yani "dünya yuvarlaktır" demeyeceksem, "şu müzik grubu iyidir" ya da "bu siyasi kişi hırsızdır" gibi sözlerle kimseyi ikna edemem; siz de beni edemezsiniz.

bizimki topluca stres atma yontemi ve guzel bir kadınla sohbet tasası.
sevişkene denk gelirsek ne ala yoksa cay demleriz.

1- bu platform bir interaktif sözlük olmaktan ziyade facebook'un ortada olmadığı zamanlarda çıkış yakalamış forumları hatırlatıyor. eğer yönetim biraz daha zorlarsa ekşi'den yazarlık alamayarak, uludağ'a geçişin yoğun olduğu 11-15 arası o karanlık döneme girebilir. ya da copy-paste yaptığı dünya sözlük'ün sonu gibi kepenkleri kapatabilir. ki ikinci seçenek onlar için daha doğru olacaktır.

2- ekşi sözlük'te birkaç yıldır aktrollerin hedefi haline geldi ve ne yazık ki o savaşta yenilgiye uğradı. 19 mart sürecinde açılan başlıklardan, entrylerden falan görmüş olduk. yeri geldi, orayı da boykot ettik. bu yönetimden güzel kardeşlerimiz ne yaptı peki? normal sözlük başlığına dadanarak insan çekmeye çalıştılar. hatta ''sözlükte aktroll yok, özgürce yazabilirsiniz'' minvalinde şeyler söylediler. oysa ki orada yapılan trollük, burada gönüllü yapılıyor. imamoğlu'nun gözaltına alınmasına dair başlığın altına yazılanlar, yine aynı zamanda ekrem imamoğlu üzerine söylenenler bunun göstergesidir. küfür yasak diyorlar ama inci'ye bile rahmet okutursunuz.

bir de şunu söyleyeyim. hadi ekşi'den insan toplamak kadar ''özgür'' görüyorsunuz kendinizi. öyleyse burada da aynı özgürlüğü tanıyıp insanların yaptığı reklama ses çıkarmayacaksınız.

3- entrylerin silinmesi için belli sınırlar koymak, yazarlığı silmemek, gerekleri yerine getirince dahi bunu yapmamak bildiğin etkileşim kasıp ilkel yollardan reklamın bir aracı oluyor. sorsan bunun nedenini hukuki yollara bağlıyorlar ama hukuki yollardan neden bunun böyle olması gerekliliğine verecek tek cevapları yok.

birkaç madde daha var ama onlar için başlık açmak daha mantıklı. şimdiden spoiler olmasın.

bir öğretmen olarak gençlere okumayın demek ulan okumuş işsiz dolu ama insan diyemiyor

söylerim. iç anadolu bölgesi gerek siyasi coğrafya açısından konumundan dolayı , gerek ikliminden dolayı b*k gibi yer. insanları daha da b*k. ha benim memleketim mi? orasını ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.

zinanın serbest olduğu toplumlarda herkes birnirinin becerdiği kadını alır.

la olm siz bu türk kahvesini nasıl içiyorsunuz ya. bir de keyifli keyifli anlatıyorlar. çekilecek dert degil. kırk sene geçse aklıma bile gelmez.

köyünde eşdeğer,keçiye,koyuna,köpeğe tecavüz eden adamların verdiği oylarla geleceğimiz şekilleniyor.

linç edilme korkum yok. neden olsun ki?

söylediklerim için linç edecek insanlar yanımda olmasın zaten.

ben söyleyemediklerimi kırmak korkusuyla söyleyemem. biraz dilim de sivridir. ne zaman kendimi bu anlamda salsam, kırıcı oluyormuşum.
küfür filan da etmem çok ama anlamadım ki. gerçekleri duymak zor sanırım.
*

her gebelik aslında bir iç parazittir. sizin iliğinizi kemiğinizi sömürür ve kesinlikle ömrünüzü kısaltır.