yazarların şu an akıllarından geçenler

değersiz benzerlikler aynı gibi tek tip yüzler, giderek yok olan farklılıklar . yapay veya klon insanlar kolonisi gibi sokaklar. ilgili ilgininin budalası görünümler vs.. vs

bir anda içime erkek arkadaşımı buraya getirme arzusu doldu. sanki o buraya gelse arkadaşlarımla onu tanıştıracakmışım gibi garip bir hisse kapıldım. oysa ne ailemle ne arkadaşlarımla tanıştırdım kendisini. yalnız benim bildiğim gizli bir hazine gibi sakladım onu herkesten. neden bilmiyorum ama tüm sevdiğim insanların tanışma isteklerini de bir şekilde geri çevirdim. ona kötü bir şey söylemelerinden mi çekiniyorum, yakıştırmayacaklarını mı düşünüyorum, yoksa bambaşka bir düşünce mi geziyor içimde hiçbir fikrim yok. o, gururlu bir gülümsemeyle beni gezdirirken ben garip bir çekingenlik ve utançla onu kendime saklamak istiyorum. bu bir hata mı, olmaması gereken bir şey mi bilemiyorum. zihnim yalnızca onun herhangi bir şekilde huzursuz olmamasına saplanmış durumda. belki, ben bu kadar göz önünde olmaktan çekindiğim için onun da benzer bir duyguyu yaşamasını istemiyorum. oysa o benden bambaşka biri. ruhu, hisleri, düşünceleri bambaşka.

yine de onu buraya getirme arzusu temelde güzel hissettiriyor. kuvvetle muhtemel gelmek istemez, ki haklı sebepleri de var. ama geldiğinin hayali güzel.

edit: ben iyice buldumcuk oldum ya... biri çıkıp müge anlı tonlamasıyla "aşkım aşkım, aşkım aşkım... başlıycam aşkınıza" dese, dönüp de "ne var ya?" demeye yüzüm yok.

ama aşkım ya... *

hayatımın en büyük borcunu istedim bugün. bir ay sonra geri ödemeli şekilde döviz al döviz ver şeklinde. aklımdan geçense abim attığım mesajımı görünce ilk hangi küfürleri dizecek bakalım. istediğim de 1k dolar. hadi bakalım.

ne düşüneceğimi şaşırdım en iyi hiç düşünmemek temalı düşünceler geçiyor zihnimden.

lan acaba burak yılmaz portekiz e golü atsaydı portekiz i yenip dünya kupasına biz gider miydik ???

pencereden bakmıyorrr yollara çıkmıyorsun
seni görmem imkansız.. imkansız, imkansız..
rüyalarım olmasa

'make it in germany' mevzuu.

eski sevgilim polarımı almıştı ayrılınca da geri vermedi. bide orjinal üründü. böyle yüzsüz kaşar kızlar da zerre utanma yok.

aynı anda iki şey düşünemiyorum. bunu dinliyorum.

"pınar başından bulanır canım oy
iner ovayı dolanır canım oy
sende çok haller bulunur canım oy"

yağmurdan tiksindim. yağmurla yola çıktım. şu tüneli geçince beni güneşli güzel havanın karşılayacağını umuyordum.
ama hayır. hava iyice berbat oldu.

beş buçuk saattir yağmurla gidiyorum. bazı tavşanlar arabanın içinde ıslanmaktan korktuğundan bir saat kaybettim. güya denize karşı kahve içecektim. canım istemedi. daha çok yolum var. yağmurdan yoruldum resmen. sıkıldım. neyse yola düşeyim ben. siz kendinizi bozmayın.

pazartesi günü gireceğim yeni ortama adapte olabilecek miyim acaba. çay da biraz sıcak sanki. biraz depresif geçirsem haftasonunu ne olacak ki. bu çaya şeker mi atmadım ben sanki. yarın da bir yerlere çağırıyorlar ağız tadıyla depresyon planı da yapamıyorum. yok ben bu çayı içemeyeceğim galiba. yeni insanlarla tanışmaktan nefret ediyorum. neyse mandalina yiyeyim en iyisi.

neye üzüldüğümü unuttum ama sana ulaşamadığım hala aklımda.

ne olacak lan bu halimiz

şu an 16 temmuz 2022 tarihli bir yazıya tekrar bakıyorum.
haberi duyduğumdan beri aklımda.
ve hala olan bitene inanamıyorum. bakın, her şeyi iyi niyetli düşünsek bile burada dururuz.* adamlar bu gemiyi izmir aliağa'da söktüreceklerdi ya! gerçekten! ciddi ciddi! sahiplerinin reddettiği, en sonunda atlas okyanusu'nun bir yerinde batırdıkları bu ölümcül gemiyi!
akıl, izan, insanlık, inançlar, değerler, etik, ahlak......

halkın zeka ve algılama düzeyinin çok düşük olduğunu biliyorum. bir şekilde sözlüklerde karşılaştığım için maruz kaldığım ve öğrendiğim müge anlı'daki o küçük anadolu kasabalarında geçen neredeyse tamamı cinsellik içeren kayıplar ve cinayetler.....
dert bu! bu sözlük de dahil -ki bu çok normal, çünkü burası yaş ortalaması epey düşük ve cinsel doyuma henüz ulaşamamış ergen cenneti- her yer, dinsel yasaklamaları yine dini referanslarla işine geldiği gibi düzelten/düzenleyen cinsel açlığın afrikası! kafa en çok belden aşağı çalışıyor.

ve ben, bugün bu saatte durmuş, işin türkiye ayağını bir kenara koymuş, atlas okyanusu'nda batırılan bu geminin, uzun vadede, çevreye, zavallı dünyamıza ve lanet olasıca insanlığa vereceği zararları düşünüyorum.

özlem, bitmeyen yollar, ayrılmak zorunda kalmak, güçlü olmak.

çiğ köfte dükkanı açmayı düşünüyorum.

yapmam gereken işleri düşünüyorum. bi de içime ansızın düşen şu ağlama isteğine sebep arıyorum.

yarın çok kar yağarsa dışarı nasıl çıkacağım? ya metrobüsler kaza yaparsa? metrobüs trafiği olur mu? metrobüsler birbirlerine girer mi? kar yağacak bu zamanı mı buldu?

hiç.

dün portakal zannettiğim bir greyfurtu dilimlemeye çalışırken parmağımı birazcık derince kestim. zaten meşhurdur benim böyle kazalarım.
ne zaman kafam dolu olsa o on parmaktan biri mutlaka bıçakla buluşur. iş yerindeysem yanlışlıkla zımbalarım.
greyfurtu da yiyemedim.

gece bölük pörçük uyudum. bu gece de iş var. şu an uykum yok ama işe gidesim de yok. neyse dayanayım şurada iki gecem kaldı sonra bir hafta izin. o da şimdi kar yağışına gelir hiçbir şey yapamam.

olsun zaten plan yapmadım. mandala boyarım, yeni hobime zaman ayırırım.

dinlenmem gerekiyor çok yorgun hissediyorum kendimi bu ara. dönem dönem gelen bir his bu.

bir de bu ara yaşımı düşünmeye başladım. hiç böyle bir derdim yoktu hiç sorun etmezdim. ama geç kalmışlık hissi bastırıyor bir süredir.

yok öyle depresyona girme durumum yok sadece şu an içinde olduğum durumu yansıtıyorum. akşama doğru daha iyi olurum bence ve bu yazıya da "bu ne be" diye bakabilirim.

gidip kendime kahve yapayım.