le trou
fransızca delik demektir (ingilizce the hole olarak sinemalarda oynatılmış)
1960 yapımı , yönetmen jacques becker'in ölümünden hemen önce çektiği filmidir. verelim spoilerı
--! spoiler !--
film, aynı hücrede kalan 5 mahkumun hapisten kaçma çabalarını anlatır.
aslında ilk bakışta hollywood sinemasının aynı konulu filmlerinde yüzlerce defa tekrar kullanılan klişeleri görmek mümkün. ancak unutulmaması gereken şey hepsinin öncüsünün bu film olması. aynı zamanda filmin çok derin bir psikolojik boyutunun olması da türdeşlerinin yanında parlamasını sağlamış. filmde her sahne akıllıca kurgulanmış. boşa geçen bir dakika bile yok. aslında aynı yıllarda yeni yeni başlayan ve döneme damga vuran fransız sinemasındaki " yeni dalga" ekolünün tam zıddına gidilerek çok yüksek tempolu bir film olarak çekilmiş. bu sayede de karakterlerimizin yaşadığı kaygı durumunun içine girmemiz kolaylaşmış.
özellikle gaspard karakteri müthiş yazılmış. filmin ortalarına doğru onu ne kadar çözdüğümüzü düşünsek de sürekli beklenmeyen hareketler ile karakterini tahmin edilemez kılıyor.
fransız sineması zaten kendine ait ekolleri olan dünya sinemasında çok önemli yeri olan bir sinema. hollywoodun bildik klişerinden sıyrılmak istediğinizde başvuracağınız ilk ülke sineması bence.
tarzının en başarılı örneklerinden biri, izlemesi keyifli bir film diyebilirim, seyretmediyseniz bir şans verin.
"pauvre gaspard"
--! spoiler !--
1960 yapımı , yönetmen jacques becker'in ölümünden hemen önce çektiği filmidir. verelim spoilerı
--! spoiler !--
film, aynı hücrede kalan 5 mahkumun hapisten kaçma çabalarını anlatır.
aslında ilk bakışta hollywood sinemasının aynı konulu filmlerinde yüzlerce defa tekrar kullanılan klişeleri görmek mümkün. ancak unutulmaması gereken şey hepsinin öncüsünün bu film olması. aynı zamanda filmin çok derin bir psikolojik boyutunun olması da türdeşlerinin yanında parlamasını sağlamış. filmde her sahne akıllıca kurgulanmış. boşa geçen bir dakika bile yok. aslında aynı yıllarda yeni yeni başlayan ve döneme damga vuran fransız sinemasındaki " yeni dalga" ekolünün tam zıddına gidilerek çok yüksek tempolu bir film olarak çekilmiş. bu sayede de karakterlerimizin yaşadığı kaygı durumunun içine girmemiz kolaylaşmış.
özellikle gaspard karakteri müthiş yazılmış. filmin ortalarına doğru onu ne kadar çözdüğümüzü düşünsek de sürekli beklenmeyen hareketler ile karakterini tahmin edilemez kılıyor.
fransız sineması zaten kendine ait ekolleri olan dünya sinemasında çok önemli yeri olan bir sinema. hollywoodun bildik klişerinden sıyrılmak istediğinizde başvuracağınız ilk ülke sineması bence.
tarzının en başarılı örneklerinden biri, izlemesi keyifli bir film diyebilirim, seyretmediyseniz bir şans verin.
"pauvre gaspard"
--! spoiler !--
devamını gör...
insanlarla arasına mesafe koyan kişi
aramız bozulmasın diye uğraştığım herkes bencilleşti. zor zamanlarında yanına koştuklarım nankörleşti. edebimden yüzüne gerçekleri vurmayıp , susmayı tercih ettiğim herkes kendini haklı zannetti. insanlar böyledir, mesafe iyidir...
(bkz: şahsiyet)
(bkz: şahsiyet)
devamını gör...
pratik bilgiler
kıyafetinize yağ sıçrar ya da dökülğrse o yağın üzerine tuz döktüğünüz takdrse yağ lekesi daha kolay çıkacaktır.
devamını gör...
ayın en çalışkan 10 yazarı hakkında ne dediler
oh mon dieu listedeyim. as bayrakları as. ırmağıııının akışına öööölürüüüm türkiyem ööölürüm türkiyeeeem...
devamını gör...
en çabuk unuttuğumuz şey
hamlet'e ait bir şiirdir. şiirden fazla haz etmeyen biri olarak beni bile derin düşüncelere zerk eder.
inanıyorum söylediğini candan söylediğine
ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez.
…
kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak
en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
…
madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün
sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
aşk mı kaderi kovalar, kader mi aşkı?
daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi…
inanıyorum söylediğini candan söylediğine
ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez.
…
kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak
en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
…
madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün
sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
aşk mı kaderi kovalar, kader mi aşkı?
daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi…
devamını gör...
p.s. i love you
hayatta çok sevdiğimiz insanların değerini bilmemeye dair düşünmemize sebep olan, başrollerinde gerard butler ve hilary swank'in oynadığı bir film.
herkesin "bir aşk filmi izleyeyim de kendime gözyaşları ile dolu bir işkence yaşatayım" diyerek başladığı ama* aşk filmi olmanın ötesinde bir filmdir.
ayrıca bu tür filmleri sevenlerin çoktan izlemiş olduğu ama izlememiş olanların da daha geç olmadan izlemesi gereken bir filmdir.
buradan sonra belki biraz spoilerımsı şeyler olabilir, yine uyarıyı ayrıca yapalım.
--! spoiler !--
.
.
hiç ummadığımız anda birini kaybetmenin bize yaşatacağı pişmanlığı çok güzel işlemiş bir film p.s. i love you. dün deliler gibi kavga ettiğimiz kişi bugün yanımızda olmayınca neyi nasıl ve neden yapacağımızı bile bilemiyormuşuz.
aşk filmlerindeki o güllük gülistanlık şeyleri bir kenara bırakıp hayatta ve aşkta aslında kavgaların da var olduğunu ve hatta bu kavgaların bizi birbirimize bağladığını gösterebildiği için ayrıca güzel geliyor izlemesi.
hayat arkadaşım dediğimiz kişiyi kaybetsek bile hayatın devam etmek zorunda olduğunu, karşımıza mutlaka yeni insanların çıkacağını da bir güzel işliyor. eh, ölenle ölünmez diyenlerin bir bildiği vardır mutlaka.
.
.
--! spoiler !--
herkesin "bir aşk filmi izleyeyim de kendime gözyaşları ile dolu bir işkence yaşatayım" diyerek başladığı ama* aşk filmi olmanın ötesinde bir filmdir.
ayrıca bu tür filmleri sevenlerin çoktan izlemiş olduğu ama izlememiş olanların da daha geç olmadan izlemesi gereken bir filmdir.
buradan sonra belki biraz spoilerımsı şeyler olabilir, yine uyarıyı ayrıca yapalım.
--! spoiler !--
.
.
hiç ummadığımız anda birini kaybetmenin bize yaşatacağı pişmanlığı çok güzel işlemiş bir film p.s. i love you. dün deliler gibi kavga ettiğimiz kişi bugün yanımızda olmayınca neyi nasıl ve neden yapacağımızı bile bilemiyormuşuz.
aşk filmlerindeki o güllük gülistanlık şeyleri bir kenara bırakıp hayatta ve aşkta aslında kavgaların da var olduğunu ve hatta bu kavgaların bizi birbirimize bağladığını gösterebildiği için ayrıca güzel geliyor izlemesi.
hayat arkadaşım dediğimiz kişiyi kaybetsek bile hayatın devam etmek zorunda olduğunu, karşımıza mutlaka yeni insanların çıkacağını da bir güzel işliyor. eh, ölenle ölünmez diyenlerin bir bildiği vardır mutlaka.
.
.
--! spoiler !--
devamını gör...
sözlüğe tanım girmeye utanmak
şimdi geliyo ''bu başlığı açarken utanmadın mı'' tayfa..
devamını gör...
eyjafjallajökull
hiç de umduğunuz gibi bir okunuşu olmayan yanardağ.
az daha akıcı olan için:
az daha akıcı olan için:
devamını gör...
uyumak
uyumak neden bu kadar zor anlayamıyorum. yatağa girince ağlama krizine giriyorum içime bir şeyler saplanıyor.bir şekilde oyalamam lazım kendimi ama bu sefer de beynimin tükendiğini hissediyorum.
devamını gör...
sherlock holmes vs hercule poirot
ikisinin döneminde ne parmak izi ne dna vardı. akıl, zeka, dikkat, sezgiyle bulunuyordu katiller.
devamını gör...
esat oktay yıldıran
güzellemeleri yapılan faşist bir cezaevi müdürüdür. pkk'yı kuranları bunun gibiler yaratmıştır. çıplak aramalar yapan, insanları diri diri lağımlara atanlar, türkçe konuş çok konuş diye inleyen bunlardı.
devamını gör...
erkeğin ağlaması
gizli gizli ağlamayın! yıkın artık şu cinsiyete yüklenmiş insani duyguları.
devamını gör...
gidince gelmeyen bir şey
akıl sağlığı.
devamını gör...
seri artı oy veren melek
galiba benimdir.*
amacım ne sapıklık yapmak, ne de karma kasmaya çalışmak.
bir yazarın kafama uyduğunu düşünürsem, fikirlerini beğenirsem artılarım. hem de uyarı alana kadar.
hepimiz artı oy alınca mutlu oluyoruz. tabii aramızda üzülen manyaklar varsa bilemem. (bkz: beğeni alınca mutlu olan yazar)
uzun lafın kısası, artı oy atmak bedava. insanları beğenince bir şeyim de eksilmiyor.
belki artıladığım kişi kötü bir gün geçirdi. azıcık da olsa neden mutlu etmeyeyim insanları?
düdüt: bu arada beğendiğim tanımların birini bile okumadan geçmiyorum.
amacım ne sapıklık yapmak, ne de karma kasmaya çalışmak.
bir yazarın kafama uyduğunu düşünürsem, fikirlerini beğenirsem artılarım. hem de uyarı alana kadar.
hepimiz artı oy alınca mutlu oluyoruz. tabii aramızda üzülen manyaklar varsa bilemem. (bkz: beğeni alınca mutlu olan yazar)
uzun lafın kısası, artı oy atmak bedava. insanları beğenince bir şeyim de eksilmiyor.
belki artıladığım kişi kötü bir gün geçirdi. azıcık da olsa neden mutlu etmeyeyim insanları?
düdüt: bu arada beğendiğim tanımların birini bile okumadan geçmiyorum.
devamını gör...
yazarların uğrunda öleceği kişi sayısı
kimse için ölemem.. bir canım var.. o da bana kalsın..
devamını gör...
görünce hüzünlendiren nickler
(bkz: ne zaman gitti tren)
devamını gör...
sadece türkiye'de karşılaşılabileceği düşünülen şeyler
yurtdışında yaşayıp da tatilde para ezmeye geldiği ülkesinde, dolarlari euroları kazandığı ülkeyi kötülemek sadece tr de görülebilecek bi şey sanırım l.
devamını gör...