serkan inci'nin enes kara hakkındaki tweeti
serkan inci isimli gereksiz kişiliğin tarikat yurdundaki çevresinden ve ailesinden gördüğü baskı ve mobbinge dayanamayarak intihar eden enes kara hakkında yazdığı iğrenç tivittir. neymiş, isyan edecek ve siktir çekecekmişiz herkese. uzun uzun yazıp küfür etmek isterdim kendisine ama bu tipsiz yüzünden sözlükten atılmayalım şimdi.

devamını gör...
öyle birine aşık ol ki
seni tamamlasın. düştüğünde elinden tutup kaldıracak ilk ve tek kişi o olsun. sadakatini asla sorgulamayacağın biri olsun. öyle birine aşık ol ki dünyayı unut yanında. ona bakarken kendini gör.
mesela oturup bir şeyler konuşun. mahkeme duvarı olmayın birbirinize.
öyle birine aşık ol ki en ummadık anda seni dünyanın en mutlu insanı yapsın.
sevgisi, saygısı, sadakati daim olsun.
öyle birine aşık ol ki hata yapsan bile arkanda dağ olsun.
sevgisini dile getirmeyen insandan yoldaş olmaz.
kendini severken sana da bu sevgiyi aşılasın.
öyle birine aşık ol ki yanındayken kimsenin olmasına gerek kalmasın.
çocuklar gibi eğlenmeli, pamuk şeker almak için küçük küçük tartışmalı. adil olan kazanmalı bu aşk oyununda.
öyle birini sevmeli ki bu hayatta merhametiyle kalbine kazak örmeli..
ben öyle birini sevmeliyim ki tüm bu yaşadığım hayatın ödülü olmalı. neşem, inancım, hasretliğim, sevgim, vicdanım, merhametim, kıyamadığım olmalı.
ben güzel severim de işte öyle biri yok aşık olacağım.
mesela oturup bir şeyler konuşun. mahkeme duvarı olmayın birbirinize.
öyle birine aşık ol ki en ummadık anda seni dünyanın en mutlu insanı yapsın.
sevgisi, saygısı, sadakati daim olsun.
öyle birine aşık ol ki hata yapsan bile arkanda dağ olsun.
sevgisini dile getirmeyen insandan yoldaş olmaz.
kendini severken sana da bu sevgiyi aşılasın.
öyle birine aşık ol ki yanındayken kimsenin olmasına gerek kalmasın.
çocuklar gibi eğlenmeli, pamuk şeker almak için küçük küçük tartışmalı. adil olan kazanmalı bu aşk oyununda.
öyle birini sevmeli ki bu hayatta merhametiyle kalbine kazak örmeli..
ben öyle birini sevmeliyim ki tüm bu yaşadığım hayatın ödülü olmalı. neşem, inancım, hasretliğim, sevgim, vicdanım, merhametim, kıyamadığım olmalı.
ben güzel severim de işte öyle biri yok aşık olacağım.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın :)
yaklaşık 10 gündür yoktum, geldim.
yine dün çok uyudum *
bugün verimli geçecek inanıyorum :)
yaklaşık 10 gündür yoktum, geldim.
yine dün çok uyudum *
bugün verimli geçecek inanıyorum :)
devamını gör...
nick değiştirmek neden bedava sorunsalı
rozetlerin dışı,
dc kulüplerin kapısı
dostlar bedava
nick değiştirmek bedava
bedava yazıyoruz
entry bedava başlık bedava
dc kulüplerin kapısı
dostlar bedava
nick değiştirmek bedava
bedava yazıyoruz
entry bedava başlık bedava
devamını gör...
murder mystery
başrollerinde jennifer aniston ve adam sandler'in olduğu, 2019 yapımı netflix prodüksiyonu olan komedi-gizem filmi. beklentiye girmeden çerezlik bir film olarak izledim. 7/10
fragmanı için buradan
fragmanı için buradan
devamını gör...
yazarların asla dinlemem dediği müzik türü
yok diyeceğim başlık. her tarz müziğin farklı bir karakteri, ruhu var hissedebilirseniz eğer, tıpkı insan gibi. ruhum hangi müziğe açsa onu dinlerim.
devamını gör...
bir zamanlar moda olan şimdi yüzüne bakmadığımız şeyler
deri mont.
devamını gör...
göbeklitepe
şanlıurfa'da bulunan dünyanın en eski tapınağı. tanımımı yaptığıma göre biraz dert yanayım hakkında...
göbeklitepe'ye kaç kere gittiğimi hatırlamıyorum ziyarete gelen her arkadaş, akraba götürülüyor mecbur ve ben her gittiğimde dönüp bir bakmayan, incelemeyen etrafında yürüyüp fotoğraf çekip geçip giden insanlar görüyorum hatta taş üzerindeki kabartmaları görüp "aaa bunlara mı tapıyorlarmış ahahahaha" modunda gezen tipleri görüyorum. hay sizin seviyenizi seveyim, diyerek yürüyüp gidiyorum.
orada çalışan birisi var göbeklitepe keşfedilmeden önce o tarlanın sahibi dedesiymiş adam yıllar önce bir kabartma buluyor ve kent müzesine götürüyor o zamanın müze müdürü bahçeye attırıyor ne olduğunu merak bile etmiyorlar anlattığına göre ben şahsen bütün kalbimle inandım. bir de orada bir taş bulunuyor kazı sırasında yine üstünde doğum yapan kadın figürü var göbeklitepe bulunmadan önce kazılar, çalışmalar yokken çocuğu olmayan kadınlar oraya şifa bulmak için gidermiş. bana bu çok garip gelmişti öğrendiğim zaman kimsenin haberi yok ancak orada doğumla ilgili bir kaya gömülü insanlar da yine doğum çocuk sahibi olabilmek, doğum yapabilmek için gidiyor.
göbeklitepe'ye kaç kere gittiğimi hatırlamıyorum ziyarete gelen her arkadaş, akraba götürülüyor mecbur ve ben her gittiğimde dönüp bir bakmayan, incelemeyen etrafında yürüyüp fotoğraf çekip geçip giden insanlar görüyorum hatta taş üzerindeki kabartmaları görüp "aaa bunlara mı tapıyorlarmış ahahahaha" modunda gezen tipleri görüyorum. hay sizin seviyenizi seveyim, diyerek yürüyüp gidiyorum.
orada çalışan birisi var göbeklitepe keşfedilmeden önce o tarlanın sahibi dedesiymiş adam yıllar önce bir kabartma buluyor ve kent müzesine götürüyor o zamanın müze müdürü bahçeye attırıyor ne olduğunu merak bile etmiyorlar anlattığına göre ben şahsen bütün kalbimle inandım. bir de orada bir taş bulunuyor kazı sırasında yine üstünde doğum yapan kadın figürü var göbeklitepe bulunmadan önce kazılar, çalışmalar yokken çocuğu olmayan kadınlar oraya şifa bulmak için gidermiş. bana bu çok garip gelmişti öğrendiğim zaman kimsenin haberi yok ancak orada doğumla ilgili bir kaya gömülü insanlar da yine doğum çocuk sahibi olabilmek, doğum yapabilmek için gidiyor.
devamını gör...
blitzkrieg
yıldırım savaşı yani almanların 2. dünya savaşı'ndaki harp doktrinidir. bu doktrine göre düşman tahkimatına beklemediği bir yerden mekanize piyade ve tank birlikleriyle yapılacak ani şok saldırıları hızlı netice alınmasını sağlayacaktır. fransa, benelux ülkeleri ve polonya'da işe yaramıştır. ancak iş bu sefer ost fronta yani sovyet cephesine geldiği zaman etkisini kaybetmiştir. çünkü blitzkrieg için esas olan şeylerden birisi olan düzenli karayolu ağı, stalin'in sovyetlerinde yoktur ve kilometrelerce fersah fersah uzanan geniş yolsuz düzlükler, alman ordusunun ilerleyişini çok zayıflatmıştır. üstüne bir de napolyon'dan beri rusların en büyük müttefiki olan yoldaş kışın da etkili olması üzerine alman ilerleyişi maksimum stalingrad'a kadar olmuştur. karacı ekole sahip bir ordu için muazzam bir taktik olabilir. ancak hava ikmal hatlarının zayıflığı almanların yumuşak karnı olmuştur. başta da belirttiğim gibi batıda hızlı netice alınmasının sebebi blitzkriege imkan verecek gelişmiş yol ağıdır. ha bir de fransızların öküz gibi 40 sene öncesinin mantığı ile trench war doktrinine uyup maginot hattı oluşturması da almanların işini epeyce bir kolaylaştırmıştır.
tabi bir de her savaşta olduğu gibi burada da ana katalizör insan faktörüdür. almanların hızlı netice almasının bir diğer gizli kahramanı da o yıllarda henüz uyuşturucu kapsamına girmemiş olan pervitin isimli haptır. yani metamfetamin... alman askerleri bu hap sayesinde uyku, yorgunluk gibi insani handikaplardan arınıp adeta birer robot gibi hızlıca ilerlemişlerdir. unutmadan pervitin yani metamfetamin, oldukça ciddi zararları olan, sentetik bir uyuşturucudur. kesinlikle tüketmeyiniz.
her ordunun karakteristiği vardır. yani öyle kolay kolay değiştiremeyeceğiniz şeyler. dnd'deki racial skill pointler gibi düşünün. almanlar tarihte karacı ekolden gelen bir orduya sahiptir. ruslar karacıdır. bizim osmanlı son döneminden yakın zamana değin prusya ekolü ile eğitilip oluşturulmuş modern ordumuz da karacı ekole sahiptir. (tsk'nın eğer bina tasarımlarına, üniforma dizaynı ve piyade eğitimlerindeki detaylara dikkatlice bakarsanız prusya ekolünü görürsünüz). ingiltere mesela havacı ve denizcidir. amerika keza deniz/hava ekolü ile gelişmiştir falan...
şöyle de gereksiz bir bilgi vereyim, tarihte 3 tarafı denizlerle çevrili anadolu'ya doğudan gelen herkes deniz ve denizciliğe çok uzak kapalı olmuş... hititi de denizle alakasız, pers'i de, selçuklusu da osmanlsı da... şimdi biz... enteresan bir olgu... doğu kültürüne sahip medeniyetlerin deniz ile iç içe olmaması falan garip yani...
tabi bir de her savaşta olduğu gibi burada da ana katalizör insan faktörüdür. almanların hızlı netice almasının bir diğer gizli kahramanı da o yıllarda henüz uyuşturucu kapsamına girmemiş olan pervitin isimli haptır. yani metamfetamin... alman askerleri bu hap sayesinde uyku, yorgunluk gibi insani handikaplardan arınıp adeta birer robot gibi hızlıca ilerlemişlerdir. unutmadan pervitin yani metamfetamin, oldukça ciddi zararları olan, sentetik bir uyuşturucudur. kesinlikle tüketmeyiniz.
her ordunun karakteristiği vardır. yani öyle kolay kolay değiştiremeyeceğiniz şeyler. dnd'deki racial skill pointler gibi düşünün. almanlar tarihte karacı ekolden gelen bir orduya sahiptir. ruslar karacıdır. bizim osmanlı son döneminden yakın zamana değin prusya ekolü ile eğitilip oluşturulmuş modern ordumuz da karacı ekole sahiptir. (tsk'nın eğer bina tasarımlarına, üniforma dizaynı ve piyade eğitimlerindeki detaylara dikkatlice bakarsanız prusya ekolünü görürsünüz). ingiltere mesela havacı ve denizcidir. amerika keza deniz/hava ekolü ile gelişmiştir falan...
şöyle de gereksiz bir bilgi vereyim, tarihte 3 tarafı denizlerle çevrili anadolu'ya doğudan gelen herkes deniz ve denizciliğe çok uzak kapalı olmuş... hititi de denizle alakasız, pers'i de, selçuklusu da osmanlsı da... şimdi biz... enteresan bir olgu... doğu kültürüne sahip medeniyetlerin deniz ile iç içe olmaması falan garip yani...
devamını gör...
balkon insanı
bana yaz aksamlarinda en sevdiğim şeyi;balkonda oturup an'ın tadını çıkarmayı özleten yazar. yaz akşamlarında balkona oturuyorsun, yanında buz gibi karpuz, zeytin ekmek bir de ıspanaklı semirsek.üstüne bir de winston light.
kendisi de karsi balkondan el ediyor. başlıyorsun muhabbete. o anlatıyor, sen dinliyorsun, moleskine defterine notlar aliyorsun, hafif bir meltem esintisi burnuna müstakil evlerin hanımeli kokularını getiriyor bir an. yoldan dondurma yemeye giden aileler, opel corsa'dan son ses nankör kedi dinleyenler geçiyor falan. ömür boyu unutulmayacak bir mutluluk.
daha ne olsun...
kendisi de karsi balkondan el ediyor. başlıyorsun muhabbete. o anlatıyor, sen dinliyorsun, moleskine defterine notlar aliyorsun, hafif bir meltem esintisi burnuna müstakil evlerin hanımeli kokularını getiriyor bir an. yoldan dondurma yemeye giden aileler, opel corsa'dan son ses nankör kedi dinleyenler geçiyor falan. ömür boyu unutulmayacak bir mutluluk.
daha ne olsun...
devamını gör...
dindar bir nesil yetişiyor mu sorunsalı
kuran kurslarındaki veletlere tecavüz edilmesi yerine doğru düzgün din eğitimi, ama safsatadan, siyasetten, menfaatten uzak halis din eğitimi verilebilirse yetişir.
devamını gör...
tunalı hilmi
meclis-i mebusan üyesi ve tbmm‘nin ilk üç döneminde vekillik yapmış olan kişi. bir dönem ittihat ve terakki üyesi olarak çalışmıştır.
“kavaklıdere” semtindeki bir caddeye adı verilmiştir. ankaralılar caddeye değil o bölgenin tamamına kısaca “tunalı” derler.
“kavaklıdere” semtindeki bir caddeye adı verilmiştir. ankaralılar caddeye değil o bölgenin tamamına kısaca “tunalı” derler.
devamını gör...
çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne
ciğerime kelebek sokaydın şaklata şaklata dediğim yazarın açtığı başlık.
devamını gör...
filozofların en sevilen sözleri
az şeye sahip olanın köleliği de az olur, yaşasın asil yoksulluğum! friedrich nietzsche
devamını gör...
yazarların en sevdiği şiir
ve güz geldi ömür hanım.
dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde.
yağmur ha yağdı ha yağacak.
in- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
hüznün bütün koşulları hazır.
nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası.
yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?
dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde.
yağmur ha yağdı ha yağacak.
in- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
hüznün bütün koşulları hazır.
nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası.
yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?
devamını gör...
varoluşun verdiği eşsiz acı
"ivan ne para ne de rahat peşindedir. belki de acı arıyor o..."
belki de varoluş acısını en iyi yaşayan karakterdi ivan. acının büyüklüğüne pek de aldırmadan bir roman karakterinin cebine saklanıp hakikat! diye haykırmanın en eşsiz yoluydu onunla yolculuk.
belki de varoluş acısının en eşsiz yanı acıya olan bir çeşit bağımlılıktı. neden sorusu hiç bu kadar anlamlı olmamıştı belki de.
"onun ruhu fırtınalı bir ruhtur. yalnız zincire vurulmuş, yüksek ama çözüm yolu bulunmamış düşünceleri var. o milyonlara değil, düşüncelerine bir çözüm yolu bulmaya çalışan insanlardan."
belki de varoluş acısını en iyi yaşayan karakterdi ivan. acının büyüklüğüne pek de aldırmadan bir roman karakterinin cebine saklanıp hakikat! diye haykırmanın en eşsiz yoluydu onunla yolculuk.
belki de varoluş acısının en eşsiz yanı acıya olan bir çeşit bağımlılıktı. neden sorusu hiç bu kadar anlamlı olmamıştı belki de.
"onun ruhu fırtınalı bir ruhtur. yalnız zincire vurulmuş, yüksek ama çözüm yolu bulunmamış düşünceleri var. o milyonlara değil, düşüncelerine bir çözüm yolu bulmaya çalışan insanlardan."
devamını gör...
kitap vs müzik
hem kitap hem plak satan güzide bir dükkanda arkadaşımla sohbet ederken içeriye giren iki müşteri arasındaki konuşmada geçen hebelep
- bu kitap mı yoksa bu plak mı?
- müzik ruhun gıdası ise kitap beyinin gıdasıdır. ikisini de al.
- bu kitap mı yoksa bu plak mı?
- müzik ruhun gıdası ise kitap beyinin gıdasıdır. ikisini de al.
devamını gör...
erkekleri çekici kılan detaylar
şimdi dış görünüşü bir geçelim. orada işler değişir ve çok objektif olamayız. zaten çekicilik çok başka bir şey. ses tonu denmiş ona eskiden hiç anlam veremezdim şimdi bende katılmaya başladım. yaş ilerledikçe çekim detaylarıda değişiyor. mesela kültür seviyeside buna ekleniyor.
ben kesinlikle kibarlığı, beyfendiliği diyorum. hiçbir numarası olmasa bile bence gizem katıyor olaya. o kadar yüzeyselliğin, basitliğin içinde o nahifliği sezmek çekici kılan bir detay bence. mesafe ile samimiyeti iyi ayarlamak önemli husus. neyse herkes'in çekiciliğine kimse karışamaz diyelim.. kadında da erkekde de bu kadar genelleme yapmamak lazım. hepimizin kafası farklı çalışıyor ve herkes farklı fikirler beyan ediyor. içinizdeki çekiciliği keşfedin gerisini boşverin..
ben kesinlikle kibarlığı, beyfendiliği diyorum. hiçbir numarası olmasa bile bence gizem katıyor olaya. o kadar yüzeyselliğin, basitliğin içinde o nahifliği sezmek çekici kılan bir detay bence. mesafe ile samimiyeti iyi ayarlamak önemli husus. neyse herkes'in çekiciliğine kimse karışamaz diyelim.. kadında da erkekde de bu kadar genelleme yapmamak lazım. hepimizin kafası farklı çalışıyor ve herkes farklı fikirler beyan ediyor. içinizdeki çekiciliği keşfedin gerisini boşverin..
devamını gör...
filistin'i bugüne kadar hiç yanımızda göremedik
dogru diyor. bu filistinli köpeklerin 1.dünya savaşındaki ihanetlerini, 1980'li yıllarda pkk'ya beka vadisinde nasıl kucak açtıkları ortada. filistin ile artık zerre kadar dostlukla ilgimiz yok. ortadoğuda adam gibi iş yapacağımız tek ülke israil olduğu halde hala papaz olunuyor dinci saçma ideolojilerden dolayı. kudüs davası zart zurt diye zırvalıyor arapçılar. atı alan üsküdarı geçti koçum ki sizin zaten derdiniz kudüs falan değil kudüs üzerinden prim kazanmak, gündem değiştirmek.
devamını gör...
disleksi
bir tür öğrenme bozukluğudur.
dislektik olarak son derece eğlenceli buluyorum bu bozukluğu. belki beceriksizliklere alıştım belki de mükemmel olmak zorunda hissetmekten kaçmamı kolaylaştırıyor. bilemiyorum. bir şekilde seviyorum.
her insanda değişir etkileri ama genel anlamda şu konularda zorlanır kişi.
- çarpım tablosu ezberlemek mesela. yemin ediyorum çarpım tablosu yazarken bile elim ayağım titriyor.
- kelimeleri karıştırmak. toplantı sırasında ve hatta günlük hayatta manipülasyon demek isterken mastürbasyon demişliğim oluyor. bu iki kelimeyi neden birbirine karıştırıyorum, nasıl bir sapık zihin yapısıdır bu, bilemiyorum. karışıyor. argüman yerine hep erguvan diyorum mesela. bazen kelimenin kendisi aklıma gelmiyor. tabu oynar gibi diyalog geliştiriyoruz. ben onlara ipucu veriyorum, onlar kelimeyi buluyor.
- sakarlık. düşüyorum ben. öylece dururken bile biri itmiş gibi düşerim. gülüyorum artık, yapacak bir şey yok çünkü.
- yol falan bilmiyorum. biniyorum taksiye, açık adresi veriyorum, o getiriyor. genellikle her yer birbirine çok benzediği için yanlış durakta iniyorum, tanıdıklar gelip alıyor ya da yoldan birine soruyorum adresi, bakıyor gözüme, salak herhalde diyip kendisi götürüyor.
- sağ ve sol yok. sağ neresidir bilemem mesela. solu yine bilmiyorum, evet.
- ezberim çok iyidir. genellikle bir konu hakkında araştırma yaparken o konu hakkında uzmanlaşacak şekilde öğrenmeye çalışırım ya da bir işe girdigim zaman 2 hafta maaş almadan çalışırım ki isleri en ince ayrıntısına kadar öğreneyim. buna rağmen bildiğim şeylerden çok kolay emin olamam ki her dislektiğin kaderidir. acaba doğru mu bu bilgi diye öncesinde sorup soruşturmak yüzünden çok zaman kaybediyorum.
bu zorluklarının yanında dislektik olmanın getirdiği iyi yönler vardır. mesela üç boyutlu düşünme konusunda bir yetenek verir ya da hayal gücü yüksektir bu kişilerde. bi de çocukluktan beri rezil ola ola iyice arsızlasmak vardır ki o çok ayrı bir konu tabii.
dislektik olarak son derece eğlenceli buluyorum bu bozukluğu. belki beceriksizliklere alıştım belki de mükemmel olmak zorunda hissetmekten kaçmamı kolaylaştırıyor. bilemiyorum. bir şekilde seviyorum.
her insanda değişir etkileri ama genel anlamda şu konularda zorlanır kişi.
- çarpım tablosu ezberlemek mesela. yemin ediyorum çarpım tablosu yazarken bile elim ayağım titriyor.
- kelimeleri karıştırmak. toplantı sırasında ve hatta günlük hayatta manipülasyon demek isterken mastürbasyon demişliğim oluyor. bu iki kelimeyi neden birbirine karıştırıyorum, nasıl bir sapık zihin yapısıdır bu, bilemiyorum. karışıyor. argüman yerine hep erguvan diyorum mesela. bazen kelimenin kendisi aklıma gelmiyor. tabu oynar gibi diyalog geliştiriyoruz. ben onlara ipucu veriyorum, onlar kelimeyi buluyor.
- sakarlık. düşüyorum ben. öylece dururken bile biri itmiş gibi düşerim. gülüyorum artık, yapacak bir şey yok çünkü.
- yol falan bilmiyorum. biniyorum taksiye, açık adresi veriyorum, o getiriyor. genellikle her yer birbirine çok benzediği için yanlış durakta iniyorum, tanıdıklar gelip alıyor ya da yoldan birine soruyorum adresi, bakıyor gözüme, salak herhalde diyip kendisi götürüyor.
- sağ ve sol yok. sağ neresidir bilemem mesela. solu yine bilmiyorum, evet.
- ezberim çok iyidir. genellikle bir konu hakkında araştırma yaparken o konu hakkında uzmanlaşacak şekilde öğrenmeye çalışırım ya da bir işe girdigim zaman 2 hafta maaş almadan çalışırım ki isleri en ince ayrıntısına kadar öğreneyim. buna rağmen bildiğim şeylerden çok kolay emin olamam ki her dislektiğin kaderidir. acaba doğru mu bu bilgi diye öncesinde sorup soruşturmak yüzünden çok zaman kaybediyorum.
bu zorluklarının yanında dislektik olmanın getirdiği iyi yönler vardır. mesela üç boyutlu düşünme konusunda bir yetenek verir ya da hayal gücü yüksektir bu kişilerde. bi de çocukluktan beri rezil ola ola iyice arsızlasmak vardır ki o çok ayrı bir konu tabii.
devamını gör...