gençlerin canını oldukça sıkan bir durum, zaten ülkede yeteri kadar zorluklarla gençliğimizin baharında mücadele ederken, bir de bu tip insanların çıkıp, ''vay efendim bu yaşına kadar neden evlenmedin?'' ''vay sen neden dinsizsin neden alkol içiyorsun cima yapıyorsun ?'' gibi apptal saptal sorularına maruz bırakılmak, manevi açıdan gerçekten tüketiyor bizi.
size ne ulan size ne ? hem ateistim hem alkol kullanıyorum, ama sizin gibi tüm hayatımı başkaların hayatına müdahale etmeye adamıyorum. yeter be bıktık arkadaş, gerçekten koca içi boş boomerlar bu insanlar.
devamını gör...

virüsler kendi tek zincirli genetik materyalini hücre içine enjekte ederek hücrenin genetik yapısına eklemlenen (entegre) olan cansız yapılardır. virüsler, infekte oldukları hücrelerin genetik yapısına dahil olurlar. virüs, kendisinin çoğalması için gereken yaşamsal proteinleri bulaştığı hücreye ürettirir. virüsle infekte olan hücre bu yorucu üretim prosesinden sonra tükenir. zaten içerde o kadar çok viroid (virusün yavrusu) üretilir ki artık hücreyi patlatarak ortama yayılırlar ve çevredeki hücrelere de bulaşırlar.

bilim insanları viruslerle mücadele etmek için bakterileri model alır. bakteriler, sahip oldukları cas enzimleriyle virusun genetik zincirini parça parça keser ve bu küçük nükleotit zincirlerini kendi dna'sına yapıştırır. böylece hayatı boyunca bir virus kütüphanesi oluşturur. olası bir virus infeksiyonunda bu kütüphaneden düşman viruse spesifik bağışıklık proteinleri, virus öldürücü enzimler üretir.

mrna teknolojisiyle üretilen aşılar da böyle çalışır. mrna aşısı, aslında bizim bağışıklık sistemimizin covid-19 virusune karşı üretmesi gereken bağışıklık proteinlerinin kodunu taşır. vücuda enjekte edilen mrna zincirleri hücrelerimizin ribozomlarında okunarak, bağışık proteinine dönüştürülür. teorik olarak mrna'nın bizim genetik yapımıza entegre olması mümkün değildir. ama bu teoriktir.

günümüzden 165 yıl önce genetik biliminin birkaç temel mekanizmasını keşfettik. soy oluşumu, genetik hastalıklar, ari ırk derken 2 dünya savaşı geçti. bilim insanları günümüzden 65 yıl önce dna'yı keşfetti. insan genom projesi 2003'de tamamlandı.

biyoteknoloji henüz çok yeni bir bilim dalı. bilinmeyen çok şey var, buna rağmen mrna aşısı bütün dünya'ya dikte ediliyor.

pandemide helsinki zirvesi kararlarını ve nuremberg kodu / nürnberger codex virüs yaygarasıyla delindi. prof. dr. uğur şahin, sansasyon yaratmamak için eksik söylüyor; covid19 virusu çocuklarımızın genetiğinde bile görülecek. ben biyoteknoloji mezunuyum. bize derste teorik olarak üreme ana hücrelerinde genetik manipulasyon olmazsa çocuklara hiç bir modifiye genin geçmeyeceği anlatıldı. ama bu teorik bir bilgi. bunun deneyi yapılmış olsa bile raporu gizli örgütler görür. akademisyenlerin yayın okuduğu pubmed, scholar gibi indekslere girmeyebilir. sonuçta her çalışma yayınlanmıyor, yayınlanmaz zaten.

influenza (grip) de virutik bir hastalıktır. yıllardır grip oluruz. grip olduğunuzda bağışıklık güçlendirici, ateş düşürücü ilaç yazardı doktorlar. bazı arkadaşlarım domuz gribi oldu yine aynı şekilde.
sonra bu işin ırk tartışmaları var.
kızamık için batı ülkelerinde fatality oranı %0,02 (binde iki) iken faroe adaları halkında bu oran %78 olarak hesaplanmış. bu nedenle her ülke tam kapanmaya gitmemeliydi. bana göre bu iş çok büyük bir kurgu. çin'deki dijital vatandaşlık ve sosyal puanlama sisteminin "ne kadar başarılı" olduğunu gözümüze sokmak için covid19 vaka sayıları uyduruyorlar.
önce nasıl bulaşıyor diye her yerde propaganda yaptılar. yok damlacık yok tükürük sonra aynı ortamda bulunmak bile bulaştırıyor dendi. şimdi kimse kesin bir şekilde nasıl bulaştığını bilmiyor.
test olayı zaten muamma.
devamını gör...

arkadaslar meme bildigimiz meme degil o yuzden eger ne oldugunu bilmiyorsak basligi acan arkadasi gommeyyelim. bilip de gomenler gommeye devam edebilir ona lafim yok. arkadasin bahsettigi memenin ne oldugunu merak edenler icin: en.wikipedia.org/wiki/Inter...

--- alıntı ---

an ınternet meme, more commonly known simply as a meme (/miːm/ meem), is a type of meme that is spread via the ınternet, often through social media platforms and especially for humorous purposes. memes can spread from person to person via social networks, blogs, direct email, or news sources. they may relate to various existing ınternet cultures or subcultures, often created or spread on various websites. ınternet memes are " often, modifications or spoofs add to the profile of the original idea thus turning it into a phenomenon that transgresses social and cultural boundaries".[1] one hallmark of ınternet memes is the appropriation of a part of broader culture, for instance by giving words and phrases intentional misspellings (such as lolcats) or using incorrect grammar (such as doge). ın particular, many memes utilize popular culture (especially in image macros of other media), although this can lead to issues with copyright.

--- alıntı ---

turkce kaynak icin: medium.com/@serkanismygrill...

yaraticilikla guzel miim(meme)'ler ortaya cikartip bunlarin altina kafasozluk.com watermarki ile birlikte yayarak sozlugun bilinirligini arttirmak da mumkun. oncelikli eksiklerimizi giderdikten sonra benim gundeme almaktan yana oldugum bir fikir. kafa sozlugun digerlerinden farki ne sorusuna bir cevap daha eklenmis olabilir boylece.
devamını gör...

kendim olmayı, kendimi sevmeyi başardım. var mı daha ötesi?..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

mutlu bir kedicik.
devamını gör...

bir blackmore's night parçası, fires at midnight albümünden. falan.

devamını gör...

kilo mu aldın sen?
devamını gör...

müşteriyi uzaklaştıran insan tipidir.

ne iş yaparsanız en güzelini yapın lütfen.

don da satsanız, çorap da satsanız, oyuncak veya araba da satsanız ürününüz hakkında bilgi sahibi olun lütfen.
devamını gör...

3 mart 2013 müslüm gürses'in vefatı.
allah rahmet eylesin.
devamını gör...

mehmet güreli-kimse bilmez.

devamını gör...

yüzde 29,1'lik oranın tüm gençleri kapsadığını öğrendiğim başlık.
devamını gör...

bir fotoğraftan daha fazlasını paylaşmak istediğim başlıktır. besleme bölgemde baktığım minik bir kız çocuğunun hikayesi bu. bety'nin hikayesi. bety çok güçlü bir kız çocuğu. o bir sokak canıydı. bugün benim iki oğlumun, biricik kız kardeşi oldu. benimse savaşçı, yaralı, ürkek ama yılmayan koca yürekli minnak kızım.. . hiç yılmadı, hiç vazgeçmedi. en kötü günümüzde bile oyun oynama ve beni sevin hallerindeydi. biz ondan umudumuzu kestik. ama o umudunu hiç kaybetmedi. bu hikaye bety'nin zaferiyle sonuçlanacak. lütfen iyi dilek ve dualarınızı esirgemeyin.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yoğun kar yağışı olduğu bir gün aldım yine mamalarımı tıngır mıngır başladım sahil bandında besleme yapmaya. sisli, karlı çok soğuk bir gündü. ilk görselden bir iki gün sonraydı bu bahsettiğim gün. (ilk görselde gri minnak bety) rutinimi devam ederken bir yandan mamalarımı veriyor bir yandan oralarını buralarını mıncırıyordum. (acık canlı severim ben. hele evdekilerin vay haline kollarını bacaklarını ısırır. totişlerini mıncırırım.) derken bety kızı gördüm uzaktan. boylu boyunca uzanmıştı karlara. koştum aldım kucağıma yarı baygındı. o günü o korkuyu anlatamam. hemen canım veterinerim, kıymetli abimi (bugün aramızda değil malesef.) aradım hemen gelip beni aldı. ilk teşhis ciğerlerini üşütmüş şeklindeydi. tedaviye başladık. bir iki hafta tedavisini sürdürüp sonra sahiplendirmeye karar verdik kendisini.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir kaç gün içinde vücudunda hızla büyüyen kitleler fark ettik. henüz üç hafta olmamıştı ki göbeği artık yerleri süpürüyordu, yaralar açılıyordu göbeğinde yaraları iltihap yapıyordu. ne yaparsak yapalım ağrısını dindiremiyor, büyümeyi engelleyemiyorduk. 2 ayımız bu şekilde geçti. artık gün sayıyorduk. ölecek diye başında bekliyor, göz yaşımızı tutamıyorduk hasan abiyle. kliniğe yatıralım senin elinde ölmesin o acıyı bir kere daha yaşama dedi. (daha öncede kazalı çenesi kırık bir canımızı 4 ay tedavi etmiş sonra aniden bir gece kaybetmiştik ve bu bizi mahvetmişti.) onun psikolojisi ve iyileşme süreci için yanımda kalmasının daha doğru olduğuna karar verdik sonra. klinikte yalnız kaldığında strese girecek ve belki hastalık daha hızlı ilerleyecekti.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir gece rutin kontrollünde bezelerin yumuşamış olduğunu fark ettim. hemen aradım hasan abiyi sevinçle karşıladı sabah koşa koşa gittik kontrole. ve mucize küçülmeye başlamıştı bezeler. bir hafta sonra asıl mucizemizi verdi abimiz. böyle giderse bayramda ameliyatımızı olacak sağlığımıza kavuşacağız diye. ameliyat gününü erteleme kararı aldım. şehir değiştireceğim abi yeğenimin nikahı var ben yokken ameliyatlı ameliyatlı kalmasın evde tek başına kuzucuk 2 hafta sonra yapalım ameliyatı dedim. olur olur hem bezeleri küçülür hem biraz daha hazır olur ameliyata dedi. zaten son sözleri bunlar oldu o hafta hasan abiyi kaybettik. bety'nin umudu, ilçemizin sokak canlarımızın babasını uğurladık böylece. bety hala ameliyat olmadı. ama durumu pek iyi. 1 haftalık ayrılık sonrası yarın kavuşuyorum yavruma. eğer hasan abimiz olsaydı c.tesi günü ameliyatını olacaktı. yine olacak tabi onu emanet edebileceğim birini bulduğumda. seni hiç unutmayacağız yüreği kocaman sokak çocuklarımızın şefkatli babası. özlemle...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yurt dışı hayali değil o. insanca yaşama, adam yerine konma, fırsat eşitliği, özgür bir yaşam hayali. e haliyle burada olmayınca,...
devamını gör...

rastladığımda yazılanı ciddiye alasım varsa da alamadığım eylem.
devamını gör...

bir franz kafka kitabıdır.

kafka benim kurtarıcım. hayatımın seyrini değiştiren yazar. koruyucu azizimle tanışma hikayemiz tam 20 yıl öncesine dayanıyor. ankara ayazında hem kitapların hem de kitabevinin sıcaklığına sığınmak için imge kitabevine girdiğimde gri paltolarıyla beni bekleyen kafka ciltleri ile karşılaştım ve içim ısındı. hemen bütün kitaplarını aldım ve üst katta yalnız ve yorgun bir şekilde elindeki sıcak çayla beni bekleyen kitapça’ya çıktım. orda bambaşka biri ile daha tanıştım. çok kısa bir süre önce aramızdan ayrılan ve bu kitabı dilimize çevirmiş olan kamuran şipal ki benim için o da bir kafka’dır. kitapları karıştırmaya başladım ve bütün kitapları tek tek inceledim. sonra eve gittim ve okumaya başladım.

işte o okumaya başladığım kitaplardan biri dava idi. dava, ortada belirsiz bir suç varken hatta belki de bir suç bile yokken yargılama ve cezayı anlatan bir kitaptı. jozef k. o kadar emindir ki bir suç işlediğine yargılanmak ve ceza almak için can atmaktadır. büyüleyici bir yapıt olduğuna emin olarak bitirdim kitabı ama içimde bir kurt vardı, muhtemel bir kitap kurdu. bu hikayenin altında başka bir hikaye olabileceğini düşünüp araştırmaya başladım. ve haklı çıktım.

kafka nişanlısıyla mektuplaşırken bir yandan da nişanlısının en yakın arkadaşı ile mektuplaşmaktadır. yani benim azizim o kadar da aziz değildir. bir gün odasını kapısı çalınır ve içeri nişanlısı ve nişanlısını en yakın arkadaşı birlikte girerler. kafka suçun farkındadır ve cezayı bekler. ceza nişan yüzüğünün atılmasıdır. belki kafka’nın bu hikayeyi yeniden anlattığını bilirseniz kitabı daha büyük bir keyifle okursunuz.
devamını gör...

çok emek verdiğiniz, çok istediğiniz şeyi hakettiğiniz şekilde elde ettiğiniz zaman.
devamını gör...

° g
bir hayale tutundum bu gece. hatta bir ana... birçok andan biri olmasını istediğim bir ana.
bilmediğim bir evde, hiç kimseyi tanımadığım bir şehirde, yaşadığımız tüm hüzünlerden uzakta bir yerde. sen bir minderde sırtın duvara yaslanmış, ben sırtımı göğsüne dayamış bir şekilde. etrafta yabancı hiç ses yok. sadece bir şarkının kısık sesi. göğsünün inip kalktığını, nefesinin saçlarımı okşadığını hissediyorum sadece. sıcacık nefesin... konuşmaya başlıyorsun sonra. kelimelerin senin hazinen. sesin benim huzurum. içimi ısıtan sadece şarap değil. varlığın, huzurun...
dökmeye başlıyorum sonra içimi sana.
küçükken aldığım tüm yaralar iyileşti ama büyüyünce olanlar bir türlü kapanmak bilmiyor. ama sen iyileştiriyorsun beni. belki izi kalır ama acıtmaz, incitmez sen olunca. güven sorunum var biliyorsun açamıyorum içimi hiç kimseye. insanlara gardımı alalı uzun yıllar oluyor. anne- babam 18'imde evden ayrılırken çok iyi niyetli benim kızım, üzerler onu, kırıp dökerler diye gecelerce uyuyamamışlar evde, ben onlardan uzak bir başıma yaşamaya başlayınca. yıllar geçti. hep ayakta kaldım. düştüm, bu kez dizlerim kanamadı ama çok acıdım. haklı çıktılar çok üzüldüm. ama her seferinde kalktım ayağa. çünkü korkum yaşadığım hüzne değil de yaşayamadıklarıma olur diye düşünüyordum. hoyrat davrandım kendime. başka kalpleri kırmaktan ürkerken çokça kırdım, döktüm. hem kendimi hem de başkalarını. ama hissetmeyince olmuyordu. sevgi de ayrılık da hepsinin yaşanmışlıkları ayrıydı. hayat cesaret istiyordu. cesurdum. belki de korkak. sıradan bir insan olmanın korkusu hep vardı. sıradışı olmak ise saldırıya açık olmaktı belki. küçük bir kızın hayali sıradışı bir yaşamı paylaşmaktı.
bu kez başaramıyorum. ne ayağa kalkabiliyorum ne de acımı dindirebiliyorum. bilmiyorum belki de bir yanım seviyor bunu. hani fuzuli sevgiliye olan vuslatı istemez ya. bir anlarım onu, bir anlayamam. her şey yolunda gitsin isterim, tekdüze huzurlu günleri yaşarım, sonra bir bakmışım bu durum ruhumu karartmış. düşerim yeni başlangıçlara. bir arkadaşım bir gün demişti seninki hep şımarıklık, hayatın başkalarının hayal ettiklerinden bile güzel, sadece keyfini çıkar. başka bir arkadaşım aynı hayat için "ne çok acılar çekmişsin, ben bunları hayal bile edemiyorum, hiç kıyamıyorum sana." demişti. hayatım izlediğiniz pencereye göre bir güzel, bir ıstıraplı oluyordu. bense hem mutlu hem hüzünlü oluyordum. gündüzleri yüzümden gülücükler eksik olmuyor, geceleri gözlerim dolu dolu oluyordu. sanırım benim rengim bu. ala. alaca. karmakarışık bir yüreğe sahibim. şimdi diyorsun ya "seni çok seviyorum, hep ol." nasıl kıyayım ben sana. benimle paramparça olmana nasıl izin vereyim. güzel adamsın sen. nahifsin. huzursun. dokunduğun yürek can kırıkları ile dolu. kıyamam ki ben sana.
devamını gör...

din ile uyutarak ve hapis cezası ile korkutarak toplumu kontrol altında tutarlar.
devamını gör...

(bkz: ölüm)

arabesk edebiyatı bağlamında yapmadım bu tanımı. bir gün öleceğinin bilinciyle yaşamanın belli açılardan insanları hayata daha fazla bağladığını düşünüyorum.
devamını gör...

alman şair. bana göre şiirlerinde felsefeye bakış tutmuş bir filozoftur. kısaca bakalım hayatına;

tam adı, christian johann heinrich heine olan şair, doğumu düsseldorf 1797’dir. hayata, paris 1856 yılında veda etmiştir. tüccar bir ailenin çocuğudur ancak babası hangi işe el atsa batırmış birisidir. hamburg ve bonn’da yaşamıştır. yahudi bir aileden gelir ancak kendi isteğiyle dinini değiştirir ve protestan olur. bunun nedenini şöyle açıklamak doğru olur; o dönem yahudiler devlet memuru veya üniversite hocası olamıyorlardı. aslında din değiştirme bir bahane. kaldı ki, bir süre sonra dinden tamamen uzaklaşmış bir şairdir.

hukuk eğitimi almıştır ancak aklı fikri edebiyatta olan biridir. ilk kitabı “gedichte” (şiirler) 1821 yılında yayımlanır. çok aşk acısı çekmiştir. tek taraflı olunca aşk, o da şiirlere sığınmıştır. birçok şiiri şarkı olarak bestelenmiştir.

1831 yılında paris’e gider ve düşünsel anlamda değişimi burada yaşar. almanya’nın siyasi durumunu eleştiren “almanya; bir kış masalı” adlı eseri, yakın arkadaşı karl marx, çalıştığı gazetede makaleler halinde yayımlar.

bir kitabı yakılarak imha edilir. ha işte o güzel sözü tam burada söylemiştir.

“eğer bir yerde kitapları yakıyorlarsa, orada eninde sonunda insanları da yakacaklardır.”


bu sefer yazıyı kısa kesiyorum!


“neyim mi var, küçük kız?
almanya'da çoklarında olan şey!
en ağır acılar söylenince
içlerinde benimki de bulunur.”


diyen şairdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim