söylemekten keyif alınan ingilizce kelimeler
"hamburger" net. hamböğgı şeklinde de efsane bir telaffuzu vardır beni benden alır. "one hamburger menü, please".
devamını gör...
üşür ölüm bile
ikinci yeninin önemli şairlerinden ülkü tamer’e ait olan şiir. etkileyici ve çok güzeldir. çeşitli sanatçılar tarafından pek çok kere bestelenip söylenmiştir.
bir ormanda tutup onu
bağladılar ağaca
yumdu sanki uyur gibi
gözlerini usulca
bir soğuk yel eser
üşür ölüm bile
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle
diz çöktüler karşısında
sonra ateş ettiler
parçalanan yüreğine
yuva kurdu mermiler
bir soğuk yel eser
üşür ölüm bile
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle
gelip kondu bir güvercin
ellerine o gece
kırmızı bir çelenk oldu
bileğinde kelepçe
bir soğuk yel eser
üşür ölüm bile
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle.
bir ormanda tutup onu
bağladılar ağaca
yumdu sanki uyur gibi
gözlerini usulca
bir soğuk yel eser
üşür ölüm bile
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle
diz çöktüler karşısında
sonra ateş ettiler
parçalanan yüreğine
yuva kurdu mermiler
bir soğuk yel eser
üşür ölüm bile
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle
gelip kondu bir güvercin
ellerine o gece
kırmızı bir çelenk oldu
bileğinde kelepçe
bir soğuk yel eser
üşür ölüm bile
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle.
devamını gör...
islam
"allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. ama kâfirler istemese de allah nurunu tamamlayacaktır" saff 8
devamını gör...
the little foot page
eleanor fortescue-brickdale tablosu.
the little foot page, thomas percy’nin “child waters” ya da “burd helen” olarak adlandırılan ve zalim sevgilisi child waters’ın çocuğunu doğuran ellen’ın sadakatini anlatan geleneksel bir destanından bir sahneyi anlatır. adam, ellen’ın kendisine -sadece erkeklerin olduğu- “page” (hizmetçi/köle/koruma) olması konusunda ısrar eder. resimde ellen, erkek olarak kabul görebilmek için erkek kıyafeti giymiş, uzun saçlarını keserken görülür. yerde ise elbisesi ve şalını görebilirsiniz.
jan marsh ve pamela gerrish nunn kataloglarında ressamı 'pre-raphaelite women artists' adı altında gösterirler. resim, sergiye açıldıktan birkaç yıl sonra güzel sanatlar öğrencisi kadınların saçını “page boy” stilinde kestiği görülmeye başlanır, bu sebeple bu resmin az da olsa modaya yön verdiği düşünülüyor.
ressam detayları ve natüralist renkleri kusursuz bir özenle çizmiş. bu resimdeki yeşillik, ressamın her bir çim yaprağı dahil olmak üzere, her şeyin çok detaylı bir şekilde kopyalandığı “truth to nature” (doğaya sadık kalma) ilkelerine olan sarsılmaz bağlılığını göstermektedir. ressamın değeri ise 1902'de the ınstitute of painters in oils’in ilk kadın üyesi olduğu zaman anlaşıldı.

kaynak
edit: link çalışmıyor ama seneler önce o sayfadan okuduklarımdan yazmıştım bu yazıyı, yine de aynı siteden bu linke göz atabilirsiniz.
the little foot page, thomas percy’nin “child waters” ya da “burd helen” olarak adlandırılan ve zalim sevgilisi child waters’ın çocuğunu doğuran ellen’ın sadakatini anlatan geleneksel bir destanından bir sahneyi anlatır. adam, ellen’ın kendisine -sadece erkeklerin olduğu- “page” (hizmetçi/köle/koruma) olması konusunda ısrar eder. resimde ellen, erkek olarak kabul görebilmek için erkek kıyafeti giymiş, uzun saçlarını keserken görülür. yerde ise elbisesi ve şalını görebilirsiniz.
jan marsh ve pamela gerrish nunn kataloglarında ressamı 'pre-raphaelite women artists' adı altında gösterirler. resim, sergiye açıldıktan birkaç yıl sonra güzel sanatlar öğrencisi kadınların saçını “page boy” stilinde kestiği görülmeye başlanır, bu sebeple bu resmin az da olsa modaya yön verdiği düşünülüyor.
ressam detayları ve natüralist renkleri kusursuz bir özenle çizmiş. bu resimdeki yeşillik, ressamın her bir çim yaprağı dahil olmak üzere, her şeyin çok detaylı bir şekilde kopyalandığı “truth to nature” (doğaya sadık kalma) ilkelerine olan sarsılmaz bağlılığını göstermektedir. ressamın değeri ise 1902'de the ınstitute of painters in oils’in ilk kadın üyesi olduğu zaman anlaşıldı.

kaynak
edit: link çalışmıyor ama seneler önce o sayfadan okuduklarımdan yazmıştım bu yazıyı, yine de aynı siteden bu linke göz atabilirsiniz.
devamını gör...
siklik kusma sendromu
siklus kelimesinden öncül alan dönem dönem görülen kusmalara siklik kusma denilmektedir.
5-6 aylık periyotta en az 3 atakla karakterize, 1 saat ile 10 gün arasında süren, ataklar sırasında 1 saatte 4 den fazla kusmanın olduğu,kusma atağının 1 saatten uzun sürdüğü ve ataklar dışında kişinin tamamen sağlık olduğu sendromdur.
5-6 aylık periyotta en az 3 atakla karakterize, 1 saat ile 10 gün arasında süren, ataklar sırasında 1 saatte 4 den fazla kusmanın olduğu,kusma atağının 1 saatten uzun sürdüğü ve ataklar dışında kişinin tamamen sağlık olduğu sendromdur.
devamını gör...
vatandaşlar evden çıkmadan marketlerin fiyatlarını karşılaştırabilecek
sorumluluğu üzerlerinden atmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
danışıklı dövüş bu resmen.
malum yönetim hiçbir sorunu çözmekle uğraşmıyor, aksine sorunların daha da büyümesinden büyük zevk alıyor.
danışıklı dövüş bu resmen.
malum yönetim hiçbir sorunu çözmekle uğraşmıyor, aksine sorunların daha da büyümesinden büyük zevk alıyor.
devamını gör...
tanımları gezerken yanlışlıkla artı oy vermek
aranızdan bazıları yanlışlıkla beğeni verip geri çekiyorlar. ama o bildirime düşüyor.
hepinizi yazdım oğlum.
hepinizi yazdım oğlum.
devamını gör...
hoş geldin kadınım
nazım hikmet'in saf sevgiyi işlediği şiirdir. ne zaman okusam içim sevinçle doluyor. sanki benim sevgilim gelmiş. hoş geldin demek geliyor içimden. okura böyle hissettirmek de her şairin harcı değildir. piraye'ye değil de münevver'e yazılmış olması üzse de hakkını yememek lazım. cem karaca'nın yorumu da bir o kadar güzel onu da şöyle bırakayım.
devamını gör...
sözlükte kafa dengi insan olmaması
kişisel beklentiler diyarına hoş geldiniz efendim.
devamını gör...
dertlendiren şarkılar
eskimeyen, eskitilmek istenmeyen anılar için icat edilmiş şarkı sanki.
kimseye etmem şikayet
kimseye etmem şikayet
devamını gör...
durugörü
beş duyu organı olmadan nesneleri olayları algılamaya verilen isim. bir tur kahinlik.
çok garip anlatilari oluyor. instagramda bir hesap var bazen bakıyorum. tahminlerinin bazılarını tutuyor. mesela izmir depremini söylemişti.
çok garip anlatilari oluyor. instagramda bir hesap var bazen bakıyorum. tahminlerinin bazılarını tutuyor. mesela izmir depremini söylemişti.
devamını gör...
ağladıktan sonra yüze gelen güzellik
vardır böyle bir şey, kadın yazarlarımız bunu çok iyi bilirler bence.
canınız çıkana kadar ağladıktan sonra, yüz sanki gerdirilmiş gibi olur, kaşlar bir kalkar, dudaklar daha da belirginleşir.
yani yüz tane estetik doktoru gelse bu kadar güzel gerdiremez o yüzü.
bir de bunun şey versiyonu var, kendini öyle görünce fotoğraf çekme isteği.
bunu da yalnızca gerçek ruh hastaları bilir.
canınız çıkana kadar ağladıktan sonra, yüz sanki gerdirilmiş gibi olur, kaşlar bir kalkar, dudaklar daha da belirginleşir.
yani yüz tane estetik doktoru gelse bu kadar güzel gerdiremez o yüzü.
bir de bunun şey versiyonu var, kendini öyle görünce fotoğraf çekme isteği.
bunu da yalnızca gerçek ruh hastaları bilir.
devamını gör...
denize kıyısı olan şehirlerde insanların daha hoşgörülü olması
yaşam şartlarından dolayı oluşan durumdur.
sıcak deniz su huzur gibi etkenler yüzünden daha sakin ve hoşgörülü olurlar.
sıcak deniz su huzur gibi etkenler yüzünden daha sakin ve hoşgörülü olurlar.
devamını gör...
sevgiliyi pazarda kaybetmek
mal fazlası marka giyim tezgahlarına bakın, hee siz kadın kişisiyseniz ortalıkta nerdeyim ben alüminyum diye dolanan tiplere bakarak kolayca bulabilirsiniz kendisini.
devamını gör...
köyde hiç yaşamayanların bilemeyeceği şey
yine çoğu zaman olduğu gibi genellemişiz, vurmuşuz, kırmışız, savunmuşuz.
ben 3-4 senedir bir köyde yaşıyorum. buradaki insanların şehirde yaşayan insanlardan hiç bir farkı yok. burada da cahil, bencil, dar görüşlü, kötü niyetli ya da bilge, açık görüşlü, sağ duyulu insanlar var, aynı şehirde olduğu gibi. üst komşumuz; köpeklerini bağlıyor, çöpünü ormana atıyor. alt komşumuz köpeğine araba çarpıp öldüğü için göz yaşlarını tutamıyor. 2 farklı öğretmen var. birisi yan komşusuna eziyet ede ede köyden kaçmasına neden oldu, diğeri elinden geldiğince herkese yardım eder, doğayı çok sever. bir amca var, alzheimer belirtileri güçlendiği için doktoru bir köpek bakmasını tavsiye etmiş. karısı köpeklere uzaktan bakan bir kadınken, şimdi beraber uyuyorlarmış. 80 yaşında adam, köpeğin arkasından oyun oynayarak koşturuyor. yine bir başka karşı komşumuzun dedeleri molla, baya muhafazakar ama kızları evden ayrılmış ve yoga eğitmeni ve nü model olmuş.
demem o ki, genelleme yapmayın arkadaşlar, hayat o kadar genel değil ki, anlatmaya cümleler yetmez. sözlüğümüzde bile çeşit çeşit insan var. dışarıdan birisi kalkıp, 3-5 entry okuyup, sonra da "kafa sözlük'de çok politikmiş" dese, muhtemelen "ne alaka" gibi bir tepki veririz. tepkilerimizi "kendimize" dokunduğu zaman vermeyelim. empatinin değeri de buradan gelir. çoğunluk empati kurabilse zaten bu tarz genellemelere, kötülemelere ya da güzellemelere gerek duymaz.
daha önce köyde yaşamamış olanların bilemeyeceği şeylerden birisi de köy düğünü olabilir. köy düğünlerinde genelde 4 çeşit yemek yapılır ve yine genelde bunlar kuru fasulye ya da nohut, pilav, tatlı ve çorba şeklide olur. gelen herkese, garson gibi çalışan bir düğün sahibi tanıdığı yemek getirir ve herkes istediği kadar yiyebilir. onun dışında normal bir düğüne aşağı yukarı benzer.
bir keresinde 2 arkadaş çadır kurmak için bir ormana doğru yönelmiştik ve yolumuz bir köyün içinden geçiyordu. gün içinde de yürümekten yorulmuş ve acıkmıştık. köyden geçerken, düğün olduğunu fark ettik ve yırttık olum yırttık nidalarıyla düğüne doğru koşar adım yöneldik. düğün sahipleri muhafazakar bir aileydi, herkes kapalı ve uzun kıyafetler içerisindeydi. damat, düğün yapılan yerin girişinde, gelenlerin elini sıkarken biz de sıraya girdik o en kampçı tarzımızla. damada onu tanımadığımızı! hatta o köyden de olmadığımızı ama karnımızın çok aç olduğunu söyledik ve tebrik ettik tabi. bunların sırası ters de olmuş olabilir. damatta sağ olsun hemen bize yer ayarlayıp, birer tabak yemek vermişti.
işin özü; aileler, köyler, şehirler, ülkeler insanlardan oluşur ve insanlar birbirlerinden farklıdır.
ben 3-4 senedir bir köyde yaşıyorum. buradaki insanların şehirde yaşayan insanlardan hiç bir farkı yok. burada da cahil, bencil, dar görüşlü, kötü niyetli ya da bilge, açık görüşlü, sağ duyulu insanlar var, aynı şehirde olduğu gibi. üst komşumuz; köpeklerini bağlıyor, çöpünü ormana atıyor. alt komşumuz köpeğine araba çarpıp öldüğü için göz yaşlarını tutamıyor. 2 farklı öğretmen var. birisi yan komşusuna eziyet ede ede köyden kaçmasına neden oldu, diğeri elinden geldiğince herkese yardım eder, doğayı çok sever. bir amca var, alzheimer belirtileri güçlendiği için doktoru bir köpek bakmasını tavsiye etmiş. karısı köpeklere uzaktan bakan bir kadınken, şimdi beraber uyuyorlarmış. 80 yaşında adam, köpeğin arkasından oyun oynayarak koşturuyor. yine bir başka karşı komşumuzun dedeleri molla, baya muhafazakar ama kızları evden ayrılmış ve yoga eğitmeni ve nü model olmuş.
demem o ki, genelleme yapmayın arkadaşlar, hayat o kadar genel değil ki, anlatmaya cümleler yetmez. sözlüğümüzde bile çeşit çeşit insan var. dışarıdan birisi kalkıp, 3-5 entry okuyup, sonra da "kafa sözlük'de çok politikmiş" dese, muhtemelen "ne alaka" gibi bir tepki veririz. tepkilerimizi "kendimize" dokunduğu zaman vermeyelim. empatinin değeri de buradan gelir. çoğunluk empati kurabilse zaten bu tarz genellemelere, kötülemelere ya da güzellemelere gerek duymaz.
daha önce köyde yaşamamış olanların bilemeyeceği şeylerden birisi de köy düğünü olabilir. köy düğünlerinde genelde 4 çeşit yemek yapılır ve yine genelde bunlar kuru fasulye ya da nohut, pilav, tatlı ve çorba şeklide olur. gelen herkese, garson gibi çalışan bir düğün sahibi tanıdığı yemek getirir ve herkes istediği kadar yiyebilir. onun dışında normal bir düğüne aşağı yukarı benzer.
bir keresinde 2 arkadaş çadır kurmak için bir ormana doğru yönelmiştik ve yolumuz bir köyün içinden geçiyordu. gün içinde de yürümekten yorulmuş ve acıkmıştık. köyden geçerken, düğün olduğunu fark ettik ve yırttık olum yırttık nidalarıyla düğüne doğru koşar adım yöneldik. düğün sahipleri muhafazakar bir aileydi, herkes kapalı ve uzun kıyafetler içerisindeydi. damat, düğün yapılan yerin girişinde, gelenlerin elini sıkarken biz de sıraya girdik o en kampçı tarzımızla. damada onu tanımadığımızı! hatta o köyden de olmadığımızı ama karnımızın çok aç olduğunu söyledik ve tebrik ettik tabi. bunların sırası ters de olmuş olabilir. damatta sağ olsun hemen bize yer ayarlayıp, birer tabak yemek vermişti.
işin özü; aileler, köyler, şehirler, ülkeler insanlardan oluşur ve insanlar birbirlerinden farklıdır.
devamını gör...
bonobo
pan paniscus. ancak 1929 yılında neredeyse eş zamanlı olarak alman ve amerikalı iki anatomistin ayrı ayrı keşfedip dünyaya ilan ettikleri, bugün yaşayan canlılar arasında anatomik -ve yakın zamandaki araştırmalara göre genetik- olarak insana en çok benzeyen tür. şempanzelerle birlikte ortak kuzenimiz ve hatta yine bu üç türün ortak atası olan ardipithecus'a -ilk bipedal hominin- da anatomik olarak en yakın tür.
etolog ve psikolog robert yerkes; henüz bu türe bir ad verilmemişken yazdığı almost human adlı eserinde bonobolardan şempanze diye söz ederek onları uzun uzun anlatmıştır.
aslında bonoboları insanlar açısından özellikle önemli kılan bir nokta var. frans de waal'in de bir kitap (bkz. bonobo ve ateist) boyunca anlattığı üzere bonobolar şempanzelerle kıyaslandığında muazzam bir zıtlık ortaya çıkıyor. teşbihte hata olmaz notunu düşerek bonobolar melek ise şempanzeler şeytandır diyerek bu zıtlığı özetleyelim.
felsefi antropolojide de epey karşılık bulmuş olan insanın vahşi ve kötücül bir tür olduğu fikrine destek olurcasına yakın zamana dek haberdar olduğumuz en yakın akrabalarımız olan şempanzeler akıl almaz derecede şiddete eğilimli bir tür. de waal'in kitaplarında anlattığı sayısız örneklerden birine bakalım: biri alfa olma mücadelesi veren diğeri ise eskiden alfa olan iki şempanze, bir geceyarısı güçten düşmekte olan mevcut alfayı çıplak elleriyle cinsel organını parçalayarak öldürürler. işte insanın doğuştan savaşçı, vahşi ve hatta patriarkal düzende yaşamaya daha uyun bir tür olduğunu iddia edenler için böylesi örnekler her zaman destekleyici olmuştur.
bonobolara bakıldığındaysa çatışmaların çoğunlukla barışçıl bir biçimde çözümlendiği görülmekte. fiziksel temas ve seksin bonoboların yaşamının en önemli parçalarından olduğu bilinmekte. hatta bonobolar en yakın akrabalarının aksine matriarkal bir düzende yaşamaktalar.
en yakın akrabalarımızdan birinin şiddete meyilli diğerininse böyle barışçıl olmasından çıkaracağımız çok önemli bir ders var kanımca. bir türün örgütlenme/yaşama biçimi için biyolojik deterministik kurallar belirlemeye çalışmak ve buradan da meşruiyet devşirmeye çalışmak yersiz. biz insanlar için şempanzeler gibi yaşayabilmek kadar bonobolar gibi yaşayabilmek de mümkün. uzun lafın kısası, bizi bonobolar kurtaracak!
dipnot: belki belirtmeye gerek bile yok ama ne yazık ki nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir tür.
etolog ve psikolog robert yerkes; henüz bu türe bir ad verilmemişken yazdığı almost human adlı eserinde bonobolardan şempanze diye söz ederek onları uzun uzun anlatmıştır.
aslında bonoboları insanlar açısından özellikle önemli kılan bir nokta var. frans de waal'in de bir kitap (bkz. bonobo ve ateist) boyunca anlattığı üzere bonobolar şempanzelerle kıyaslandığında muazzam bir zıtlık ortaya çıkıyor. teşbihte hata olmaz notunu düşerek bonobolar melek ise şempanzeler şeytandır diyerek bu zıtlığı özetleyelim.
felsefi antropolojide de epey karşılık bulmuş olan insanın vahşi ve kötücül bir tür olduğu fikrine destek olurcasına yakın zamana dek haberdar olduğumuz en yakın akrabalarımız olan şempanzeler akıl almaz derecede şiddete eğilimli bir tür. de waal'in kitaplarında anlattığı sayısız örneklerden birine bakalım: biri alfa olma mücadelesi veren diğeri ise eskiden alfa olan iki şempanze, bir geceyarısı güçten düşmekte olan mevcut alfayı çıplak elleriyle cinsel organını parçalayarak öldürürler. işte insanın doğuştan savaşçı, vahşi ve hatta patriarkal düzende yaşamaya daha uyun bir tür olduğunu iddia edenler için böylesi örnekler her zaman destekleyici olmuştur.
bonobolara bakıldığındaysa çatışmaların çoğunlukla barışçıl bir biçimde çözümlendiği görülmekte. fiziksel temas ve seksin bonoboların yaşamının en önemli parçalarından olduğu bilinmekte. hatta bonobolar en yakın akrabalarının aksine matriarkal bir düzende yaşamaktalar.
en yakın akrabalarımızdan birinin şiddete meyilli diğerininse böyle barışçıl olmasından çıkaracağımız çok önemli bir ders var kanımca. bir türün örgütlenme/yaşama biçimi için biyolojik deterministik kurallar belirlemeye çalışmak ve buradan da meşruiyet devşirmeye çalışmak yersiz. biz insanlar için şempanzeler gibi yaşayabilmek kadar bonobolar gibi yaşayabilmek de mümkün. uzun lafın kısası, bizi bonobolar kurtaracak!
dipnot: belki belirtmeye gerek bile yok ama ne yazık ki nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir tür.
devamını gör...
yazarların kendilerine söylemek istedikleri
farkında mısın, olan her şey sana bir şey söylüyor, onları duymazsan tekrar tekrar söylüyor.
aç kalbinin kulaklarını.
aç kalbinin kulaklarını.
devamını gör...
pame radyo yayını
deniz temalı pame radyo yayını'nın sonuna geldik. gelenlere, dinleyenlere, bir tatlı huzur almaya gelenlere gönülden teşekkürlerimle...
programın çalma listesine şu linkten erişebilirsiniz:
youtube.com/playlist?list=P...
bir sonraki pame'de görüşmek dileğiyle.
programın çalma listesine şu linkten erişebilirsiniz:
youtube.com/playlist?list=P...
bir sonraki pame'de görüşmek dileğiyle.
devamını gör...
kızıl nelson uçurulsun
tam gelip "yaa ben onu seviyordum niye böyle oldu ki şimdi?!?!" diyecektim ki başlığı kendisi açmış, yoksa var yaaaa...
t: destek atılmaması gereken istek. oturun oturduğunuz yerde!
t: destek atılmaması gereken istek. oturun oturduğunuz yerde!
devamını gör...
chauvet mağarası
t: fransa'da olan, dünya üzerindeki en eski resimlerin yer aldığı mağaradır. resimlerin dışında, mağarada, daha önce rastlanmayan canlı fosilleri de bulunmuştur. 1994 yılındaki tesadüfi bulunuş öyküsünü buradan okuyabilirsiniz.
2020 yılında yapılan bir karbon testi sonrasında mağaradaki en eski resmin 36.500 yıl öncesine ait olduğu saptanmıştır. (önceki yıllarda yapılan testlerde ise 27.500-32.000 yılları arasında tarihlenmiştir.)
şu linkten çevrimiçi 3d mağarayı inceleyebilirsiniz.
2020 yılında yapılan bir karbon testi sonrasında mağaradaki en eski resmin 36.500 yıl öncesine ait olduğu saptanmıştır. (önceki yıllarda yapılan testlerde ise 27.500-32.000 yılları arasında tarihlenmiştir.)
şu linkten çevrimiçi 3d mağarayı inceleyebilirsiniz.
devamını gör...