ısınmayan ev
-9 derece eskişehir soğuğunda 50 derecede yanan kombinin bile kar etmediği evdir. ulan azcık allahın varsa ısınırsın.*
devamını gör...
ahmed arif
--- alıntı ---
maviye
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel,
ay karanlık...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cıgaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hayın, çıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlık...
--- alıntı ---
maviye
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel,
ay karanlık...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cıgaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hayın, çıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlık...
--- alıntı ---
devamını gör...
sen olsaydın ne yapardın sorusu
empati içerikli sorudur. genelde soran kişiyi pek tatmin etmeyen cevaplar verilir.
devamını gör...
metanol
diğer ismi ile metil alkol.
formülü ch3oh şeklindedir.
etil alkol zannederek içmek ölümcül sonuçlar yaratır. vücuda alındığında formaldehit ve formik aside dönüşür. bu iç organlara ve göz sinirlerine zarar verir. zehirlenme belirtileri, metil alkol alımından 10-24 saat sonra görülmeye başlanır.
dozajına göre ölüm ya da körlük (evet bildiğimiz tam karanlık körlük) gibi hoş olmayan etkiler yaratır.
alkol aldıktan bir süre sonra gözlerde ışığa hassasiyet ve bulanıklık, kusma, mide bulantısı, karın ağrısı gibi şikayetleriniz varsa metil alkol zehirlenmesi geçiriyor olmanız büyük olasıdır. bu zehirlenmenin tek tedavisi etil alkol'(etanol)dür.
önce hastaya mümkün olduğu kadar çabuk şekilde 1-2 bira içirilir, bu metil alkolün zehir oluşturmasını engeller. sonra da bildiğim kadarıyla aktif karbon destekli mide yıkaması yapılır.
bü yüzden (benim gibi) etil alkolden kendi içkinizi yapıyorsanız, her aldığınız şişe/bidon yanında bir tane de test kiti alınız. 20 tl bir şey zaten.
kör olmayınız, ölmeyiniz.
formülü ch3oh şeklindedir.
etil alkol zannederek içmek ölümcül sonuçlar yaratır. vücuda alındığında formaldehit ve formik aside dönüşür. bu iç organlara ve göz sinirlerine zarar verir. zehirlenme belirtileri, metil alkol alımından 10-24 saat sonra görülmeye başlanır.
dozajına göre ölüm ya da körlük (evet bildiğimiz tam karanlık körlük) gibi hoş olmayan etkiler yaratır.
alkol aldıktan bir süre sonra gözlerde ışığa hassasiyet ve bulanıklık, kusma, mide bulantısı, karın ağrısı gibi şikayetleriniz varsa metil alkol zehirlenmesi geçiriyor olmanız büyük olasıdır. bu zehirlenmenin tek tedavisi etil alkol'(etanol)dür.
önce hastaya mümkün olduğu kadar çabuk şekilde 1-2 bira içirilir, bu metil alkolün zehir oluşturmasını engeller. sonra da bildiğim kadarıyla aktif karbon destekli mide yıkaması yapılır.
bü yüzden (benim gibi) etil alkolden kendi içkinizi yapıyorsanız, her aldığınız şişe/bidon yanında bir tane de test kiti alınız. 20 tl bir şey zaten.
kör olmayınız, ölmeyiniz.
devamını gör...
covid yalanına inanmıyorum
öncelikle insanları yavaş yavaş öldüren mevsimsel grip tarzı bir şey var ben bunda hemfikirim.
fakat benim inancım, bazılarının, bazı kötü niyetli grupların bu mevsimsel gribi (tabii ki daha ağır) abuk subuk yasaklarla kendi çıkarları, amaçları doğrultusunda kullandıkları, hükümetlerin de bu olayda kukla gibi kullanıldıkları yönünde.
edit: özetle demek istediğim, gündeme böyle taşınmasaydı "benim kayınpeder influenza'dan gitti" diyecektik. biz de ağır bir mevsimsel grip gibi atlatacaktık. bunların hiçbiri yaşanmamalıydı.
edit2: aleksandr lukaşenko.
fakat benim inancım, bazılarının, bazı kötü niyetli grupların bu mevsimsel gribi (tabii ki daha ağır) abuk subuk yasaklarla kendi çıkarları, amaçları doğrultusunda kullandıkları, hükümetlerin de bu olayda kukla gibi kullanıldıkları yönünde.
edit: özetle demek istediğim, gündeme böyle taşınmasaydı "benim kayınpeder influenza'dan gitti" diyecektik. biz de ağır bir mevsimsel grip gibi atlatacaktık. bunların hiçbiri yaşanmamalıydı.
edit2: aleksandr lukaşenko.
devamını gör...
itiraflarım
(ilk okuduğum ve tolstoy'un oldukça şaşırdığım kitabı) yaptığım inceleme buydu 1k'da:
tanrı kavramından yavaşça uzaklaştığını anlatıyor ilk bölümlerde çocukluğunu anlatırken tolstoy. sonralarında evlenip mutlu bir aile hayatına, sağlıklı çocuklara, mülke ve üne sahip olduğunu o şekilde hayatını yaşarken içinde baş gösteren huzursuzlukla savaşmaya başladığını. bilimin insanın en önemli kimim, amacım ne, neredeyim sorularına cevap veremediğini belirtiyor. bu sorulara cevap veremediği için intihara sürüklendiğini odasından halatı kendini öldürmemek için dışarı dahi çıkardığını da ekliyor. tüm bu belirsizlikler içinde cevap ararken türlü inanışlara başvuruyor. farklı sınıf insanları inceliyor. ve "hayatın anlamı, yaşama imkanı sadece inançta bulunabilirdi" cümlelerine rastlıyoruz bu yolculuğun ortalarına doğru. zorlu işlerde çalıştıkları halde hayatlarından çok daha az şikayet eden insanların inançlarının hayatını mümkün kılabildiğini de ekliyor. inançlarına ters yaşayan insanların ağzından dinlendiğinde boş bulduğunu, hayatlarını inançlarına göre yaşayanlardan gördüğündeyse inancın mantıklı geldiğini.. daha sonraları ortodoks kilisesine bağlı bir şekilde yaşarken bazı çelişen uygulamalardan ötürü uzaklaşıyor. inanç öğretilerinin doğru olduğunu ama içinde gerçek olmayan şeyler barındığını söylüyor. sonrasında ise gördüğü bir rüyayla kitap sonlanıyor.
tolstoy'un inanç ve hayat serüveninden bahseden kitap sonlara doğru oldukça sürükleyiciydi.
tanrı kavramından yavaşça uzaklaştığını anlatıyor ilk bölümlerde çocukluğunu anlatırken tolstoy. sonralarında evlenip mutlu bir aile hayatına, sağlıklı çocuklara, mülke ve üne sahip olduğunu o şekilde hayatını yaşarken içinde baş gösteren huzursuzlukla savaşmaya başladığını. bilimin insanın en önemli kimim, amacım ne, neredeyim sorularına cevap veremediğini belirtiyor. bu sorulara cevap veremediği için intihara sürüklendiğini odasından halatı kendini öldürmemek için dışarı dahi çıkardığını da ekliyor. tüm bu belirsizlikler içinde cevap ararken türlü inanışlara başvuruyor. farklı sınıf insanları inceliyor. ve "hayatın anlamı, yaşama imkanı sadece inançta bulunabilirdi" cümlelerine rastlıyoruz bu yolculuğun ortalarına doğru. zorlu işlerde çalıştıkları halde hayatlarından çok daha az şikayet eden insanların inançlarının hayatını mümkün kılabildiğini de ekliyor. inançlarına ters yaşayan insanların ağzından dinlendiğinde boş bulduğunu, hayatlarını inançlarına göre yaşayanlardan gördüğündeyse inancın mantıklı geldiğini.. daha sonraları ortodoks kilisesine bağlı bir şekilde yaşarken bazı çelişen uygulamalardan ötürü uzaklaşıyor. inanç öğretilerinin doğru olduğunu ama içinde gerçek olmayan şeyler barındığını söylüyor. sonrasında ise gördüğü bir rüyayla kitap sonlanıyor.
tolstoy'un inanç ve hayat serüveninden bahseden kitap sonlara doğru oldukça sürükleyiciydi.
devamını gör...
çok entry giren yazarlara kurşun döktürelim kampanyası
tweet atar gibi entry girilmesini destekleyen bir kampanyadır.
desteklemiyorum ama dolu dolu bilgi içerikli entryler giren yazarlara bir kurşun döktürülse fena olmaz.
desteklemiyorum ama dolu dolu bilgi içerikli entryler giren yazarlara bir kurşun döktürülse fena olmaz.
devamını gör...
spotlight effect
amacı "hatalarımızın düşündüğümüz kadar dikkat çekmediği" gerçeğini kanıtlamak olan bu etkiyi, cornell üniversitesi'nden bir grup psikolog deney olarak yapmıştır.
psikologlar, deneklere üzerinde utanacakları bir resim olan tişörtler giydiriyor ve onlardan dışarı çıkmalarını, insanlar arasında dolaşmalarını istiyor. öncesinde de kaç kişinin göreceğine dair bir tahminde bulunmalarını söylüyor. denekler istenileni yapıyorlar.
sonuç; tişörtü fark edenlerin sayısı, deneklerin söylediği sayının çeyreği kadar. bu da bize gösteriyor ki; gün içerisinde yaptığınız ve de pişmanlığından kıvrandığımız birçok hata kimsenin umrunda değil. *
bu nedenle sevgili yazarlar, hataların için pişman duymayın. muhtemelen sizden başka kimsenin haberi yok! *
edit: imla.
psikologlar, deneklere üzerinde utanacakları bir resim olan tişörtler giydiriyor ve onlardan dışarı çıkmalarını, insanlar arasında dolaşmalarını istiyor. öncesinde de kaç kişinin göreceğine dair bir tahminde bulunmalarını söylüyor. denekler istenileni yapıyorlar.
sonuç; tişörtü fark edenlerin sayısı, deneklerin söylediği sayının çeyreği kadar. bu da bize gösteriyor ki; gün içerisinde yaptığınız ve de pişmanlığından kıvrandığımız birçok hata kimsenin umrunda değil. *
bu nedenle sevgili yazarlar, hataların için pişman duymayın. muhtemelen sizden başka kimsenin haberi yok! *
edit: imla.
devamını gör...
türkmenistan'da köpekler için bayram günü belirlenmesi
türkmenistan'ın otoriter cumhurbaşkanı gurbanguly berdimuhamedow'un medyadaki imajını insanileştirmek için her fırsatta köpekleri, atları ve kedileri ne kadar sevdiğine dair haberler yapılması yetmemiş olacak ki son bir atak türkmenistan'da köpekler için bayram günü belirlendi.
tıpkı resmi anlamda çocuk bayramına sahip tek ülke olan türkiye'de bayramın çocuklara tacizi, tecavüzü, çocuk hakları ihlallerini engellemediği gibi türkmenistan'daki alabai köpekler için bayram ilan etmesi bu hayvanlara yönelik tacizleri, tecavüzleri, şiddeti, hayvan hakları ihlallerini önlemeyecektir.
bayramı ilan eden kişi berdimuhamedow aynı zamanda sokaklarda yaşayan köpeklerin öldürülmesini isteyen ve öldürülmesini sağlayan kişidir. sokak hayvanlarının öldürülmesine karşı çıkan hayvan hakları aktivistleri tutuklanarak hapis cezasına çarptırılmışlardır. çünkü türkmenistan'da otoriteye karşı gelinmez ve tek otorite cumhurbaşkanıdır.
bayram sadece türkmenistan'ın akbai köpeğini kapsar. bu köpeğin bayram kapsamına girecek kadar değerli olduğu için cidden korunduğunu ise düşünmeyin. meydana gösteriş için altın heykeli dikilen akbai köpeklerinin kulakları, kuyrukları kesilmektedir.
çoban köpeklerinin kurtlara karşı kulak ve kuyruklarının kesilmesi gerektiği yalanı bilimsel anlamda ispatlanmıştır ve bunun ötesinde kulak ve kuyruk kesmek hayvana işkencedir.
bayramda şov için sahnede olan köpeğin bile kulakları ve kuyruğu kesilmiş gibi durmakta.

türkmenistan köpek kavgalarının ve köpek kavgaları için yetiştirlen köpeklerin merkezidir.

türkmenistan devlet başkanı ahalteke atlarından sonra akbai köpekleri hakkında kitap yazmıştır. atlarla ilgili olan kitap hakkında bir şey diyemeyeceğim ancak akbai köpekler hakkında yazdığı kitap hayvan ırkları ve davranışları konusunda yalan yanlış bilgiler içerir.
yavru bir köpeği bile nasıl tutacağından habersiz birinin ilan ettiği bayram ancak tıpkı bu fotoğraf gibi gösterişin ötesine geçmeyen bir bayram olur. ( kedileri ve köpekleri boyundan tutarak kaldırmak tehlikelidir. bu köpeğin anne davranışını kopyalamak değildir. )
bu bayram elinde binlerce masum kedi ve köpeğin kanı olan birinin imaj çalışmasının ötesinde bir şey değildir.

türkmenistan 'da hayvanlara tecavüz konusunda rusya ve komşusu diğer ülkeler gibi bestaility - zoofili ) konusunda üç maymunu oynayan ülkelerdendir.
insan hakları ihlallerinde ilk sıraları çeken ülkeler arasında yer alan ülkede, köpekler için bayram ilan edilmesiyle hayvan haklarının korunacağına inanmak mümkün değildir.
türkmenistan cumhurbaşkanı'nın otoriter ve iki yüzlü tavrı john oliver'ın programına bile konuk olmuştur.
kaynak: the guardianburadan
buradan
buradan
iphr buradan
tıpkı resmi anlamda çocuk bayramına sahip tek ülke olan türkiye'de bayramın çocuklara tacizi, tecavüzü, çocuk hakları ihlallerini engellemediği gibi türkmenistan'daki alabai köpekler için bayram ilan etmesi bu hayvanlara yönelik tacizleri, tecavüzleri, şiddeti, hayvan hakları ihlallerini önlemeyecektir.
bayramı ilan eden kişi berdimuhamedow aynı zamanda sokaklarda yaşayan köpeklerin öldürülmesini isteyen ve öldürülmesini sağlayan kişidir. sokak hayvanlarının öldürülmesine karşı çıkan hayvan hakları aktivistleri tutuklanarak hapis cezasına çarptırılmışlardır. çünkü türkmenistan'da otoriteye karşı gelinmez ve tek otorite cumhurbaşkanıdır.
bayram sadece türkmenistan'ın akbai köpeğini kapsar. bu köpeğin bayram kapsamına girecek kadar değerli olduğu için cidden korunduğunu ise düşünmeyin. meydana gösteriş için altın heykeli dikilen akbai köpeklerinin kulakları, kuyrukları kesilmektedir.
çoban köpeklerinin kurtlara karşı kulak ve kuyruklarının kesilmesi gerektiği yalanı bilimsel anlamda ispatlanmıştır ve bunun ötesinde kulak ve kuyruk kesmek hayvana işkencedir.
bayramda şov için sahnede olan köpeğin bile kulakları ve kuyruğu kesilmiş gibi durmakta.

türkmenistan köpek kavgalarının ve köpek kavgaları için yetiştirlen köpeklerin merkezidir.

türkmenistan devlet başkanı ahalteke atlarından sonra akbai köpekleri hakkında kitap yazmıştır. atlarla ilgili olan kitap hakkında bir şey diyemeyeceğim ancak akbai köpekler hakkında yazdığı kitap hayvan ırkları ve davranışları konusunda yalan yanlış bilgiler içerir.
yavru bir köpeği bile nasıl tutacağından habersiz birinin ilan ettiği bayram ancak tıpkı bu fotoğraf gibi gösterişin ötesine geçmeyen bir bayram olur. ( kedileri ve köpekleri boyundan tutarak kaldırmak tehlikelidir. bu köpeğin anne davranışını kopyalamak değildir. )
bu bayram elinde binlerce masum kedi ve köpeğin kanı olan birinin imaj çalışmasının ötesinde bir şey değildir.

türkmenistan 'da hayvanlara tecavüz konusunda rusya ve komşusu diğer ülkeler gibi bestaility - zoofili ) konusunda üç maymunu oynayan ülkelerdendir.
insan hakları ihlallerinde ilk sıraları çeken ülkeler arasında yer alan ülkede, köpekler için bayram ilan edilmesiyle hayvan haklarının korunacağına inanmak mümkün değildir.
türkmenistan cumhurbaşkanı'nın otoriter ve iki yüzlü tavrı john oliver'ın programına bile konuk olmuştur.
kaynak: the guardianburadan
buradan
buradan
iphr buradan
devamını gör...
ekşi sözlük
bak beyim. sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, her şeyin var. binlerce kişi çalışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak ama nasıl yakışmaz? sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören? anlamıyor musun beyim? bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi saim bey. sen mi büyüksün? hayır, ben büyüğüm. ben, yaşar usta. sen benim yanımda bir hiçsin anlıyor musun? bir hiç. gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil. ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? dokunma artık aileme. dokunma çocuklarıma, dokunma oğluma, dokunma gelinime. eğer onların kılına zarar gelirse ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. anlıyor musun? vururum ve dönüp arkama bakmam bile.
devamını gör...
regl kanı bulaşmış elbisesini paylaşan yazar
o da bişey mi, regl kanıyla tablo yapan sanatçılar var onedio linki
buna alışsanız iyi olur. çünkü dünya'da feminizm akımı giderek güçleniyor. dalgalara karşı yüzemezsiniz, tek yapacağınız şey kendinizi dalganın akışına bırakmaktır. çünkü bütün dalgalar kıyıya vurur.
kadınların bir mesajı var: tarih boyunca hep kanlı savaşlar oldu. kan hep şiddetin, çatışmanın, zulmün sembolü oldu. oysa barışı ve doğumu simgeleyen tek kan regl kanı'dır. bu, sizin soyut ideal düşüncelerinizden farklı. bu gerçek.
ne o? gerçeklerle yüzleşmek istemiyor musunuz? kafanızı istediğiniz yere çevirin. kadınlar regl olur. çocuk doğurmak için bu biyolojik bir gerekliliktir. bunu kabullenmekten başka çareniz yok. çünkü mutsuz çocuklar mutsuz toplumlar demektir.
regl kanı politik bir mesajdır. artık barışın sembolü beyaz değildir. artık beyaz yenilginin, mağlubiyetin, yozlaşmanın, yobazlığın sembolü olmuştur. ak olan her şey kirlenecektir, kirlenir.
yüz yıllardır erkeklerin yönetimi altında yaşadık. hanedanlık dönemlerinde ülkelerin en parlak yılları çoğunlukla kadınların iktidarında olmuştur. feminizm erkek düşmanlığı değildir. kadınlara fırsat eşitliği sunulmasıdır. anayasa'da kadın erkek eşit yazsa da uygulamada böyle değil.
atatürk bunu 100 sene önce gördü. "ey kahraman türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
bütün dünya atatürk'e niçin hayran biliyor musunuz? o her zaman 100 sene sonrasını görebiliyordu. bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama araştırdığım her konuda her literatürde mutlaka atatürk'ün bir fikri, bir görüşü, bir sözü karşıma çıkıyor. genetik ıslah teknikleri dersindeyim pat atatürk'ün anadolu sığırları ıslahı fikri karşıma çıkıyor. agustus comte okuyorum gene atatürk. kadın hakları araştırıyorum yine atatürk. komünist çin'in kuruluşunu araştırıyorum konu bir şekilde yine atatürk'e geliyor.
feminizm, kadınlara fırsat eşitliği yaratılmasını savunur. reklamlara inanmayın, erkek düşmanı değil kimse. kadınlar erkekleri anlamıyor, erkekler de kadınları. erkek düşmanlığı sorunun kaynağı bu. feminizm politik birşeydir, çükü var diye bir insana kin kusanlar aptal. onu kabul ediyorum. ama her ideolojide kraldan çok kralcı vardır. atatürk bile bu yalaka ve menfaatçi insanlarla çok uğraşmıştır. sanki şimdi durum farklı.
buna alışsanız iyi olur. çünkü dünya'da feminizm akımı giderek güçleniyor. dalgalara karşı yüzemezsiniz, tek yapacağınız şey kendinizi dalganın akışına bırakmaktır. çünkü bütün dalgalar kıyıya vurur.
kadınların bir mesajı var: tarih boyunca hep kanlı savaşlar oldu. kan hep şiddetin, çatışmanın, zulmün sembolü oldu. oysa barışı ve doğumu simgeleyen tek kan regl kanı'dır. bu, sizin soyut ideal düşüncelerinizden farklı. bu gerçek.
ne o? gerçeklerle yüzleşmek istemiyor musunuz? kafanızı istediğiniz yere çevirin. kadınlar regl olur. çocuk doğurmak için bu biyolojik bir gerekliliktir. bunu kabullenmekten başka çareniz yok. çünkü mutsuz çocuklar mutsuz toplumlar demektir.
regl kanı politik bir mesajdır. artık barışın sembolü beyaz değildir. artık beyaz yenilginin, mağlubiyetin, yozlaşmanın, yobazlığın sembolü olmuştur. ak olan her şey kirlenecektir, kirlenir.
yüz yıllardır erkeklerin yönetimi altında yaşadık. hanedanlık dönemlerinde ülkelerin en parlak yılları çoğunlukla kadınların iktidarında olmuştur. feminizm erkek düşmanlığı değildir. kadınlara fırsat eşitliği sunulmasıdır. anayasa'da kadın erkek eşit yazsa da uygulamada böyle değil.
atatürk bunu 100 sene önce gördü. "ey kahraman türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
bütün dünya atatürk'e niçin hayran biliyor musunuz? o her zaman 100 sene sonrasını görebiliyordu. bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama araştırdığım her konuda her literatürde mutlaka atatürk'ün bir fikri, bir görüşü, bir sözü karşıma çıkıyor. genetik ıslah teknikleri dersindeyim pat atatürk'ün anadolu sığırları ıslahı fikri karşıma çıkıyor. agustus comte okuyorum gene atatürk. kadın hakları araştırıyorum yine atatürk. komünist çin'in kuruluşunu araştırıyorum konu bir şekilde yine atatürk'e geliyor.
feminizm, kadınlara fırsat eşitliği yaratılmasını savunur. reklamlara inanmayın, erkek düşmanı değil kimse. kadınlar erkekleri anlamıyor, erkekler de kadınları. erkek düşmanlığı sorunun kaynağı bu. feminizm politik birşeydir, çükü var diye bir insana kin kusanlar aptal. onu kabul ediyorum. ama her ideolojide kraldan çok kralcı vardır. atatürk bile bu yalaka ve menfaatçi insanlarla çok uğraşmıştır. sanki şimdi durum farklı.
devamını gör...
tanımlarını okuyarak bir yazara aşık olmak
komik olmayan eylem. en azından bana göre komik değil.
kişinin gerçekte olduğu kişi olarak, yani esas karakteriyle bir şeyler yazdığını, karşı cinsiniz ve aynı zamanda bekar/yalnız olduğundan emin olduğunuzu varsayarak (yani istisnaları hariç tutarak) konuşuyorum:
mümkündür böyle hisler yaşamak. sizinle aynı şekilde düşünen, aynı şeyleri yapmaktan keyif alan bir insandan ha dışarıda etkilenmişsiniz ha burada... bir şeyleri ille de belirli kalıplara sığdırmaya çalışmanın anlamı yok. reelde görerek, severek birlikte olduğunuz insanlarla ayrılmadan bir ömür yaşamanın garantisi mi var? yahut size harika biri gibi görünüp, birlikte olmaya başladıktan sonra değişmeyeceğinin ve esas kişiliğini ortaya koymayacağının? nasıl ki gördüğünüz, duyduğunuz, kokusunu aldığınız birini hemen ve kesin bir şekilde tanıma şansınız yoksa ve her ilişki risk barındırıyorsa, burada da farklı bir durum yok. şanslı olan tam da aşık olduğu şeyi bulur karşısında, şanssız olan kandırılır. bu kadar basit.
bazı şeyleri siz yaşamıyorsunuz diye kimse yaşayamaz sanmayın. burada kendim için konuşmuyorum. mesela bana göre dağcılık son derece anlamsız ve spor bile değil ama bunu yapan bir sürü insan var dünyada. o yüzden "hahah ne saçma!", "öyle şey olmaz" falan demenize gerek yok. "büyük konuşmayayım ama ben yapmam" demeniz yeterli.
kişinin gerçekte olduğu kişi olarak, yani esas karakteriyle bir şeyler yazdığını, karşı cinsiniz ve aynı zamanda bekar/yalnız olduğundan emin olduğunuzu varsayarak (yani istisnaları hariç tutarak) konuşuyorum:
mümkündür böyle hisler yaşamak. sizinle aynı şekilde düşünen, aynı şeyleri yapmaktan keyif alan bir insandan ha dışarıda etkilenmişsiniz ha burada... bir şeyleri ille de belirli kalıplara sığdırmaya çalışmanın anlamı yok. reelde görerek, severek birlikte olduğunuz insanlarla ayrılmadan bir ömür yaşamanın garantisi mi var? yahut size harika biri gibi görünüp, birlikte olmaya başladıktan sonra değişmeyeceğinin ve esas kişiliğini ortaya koymayacağının? nasıl ki gördüğünüz, duyduğunuz, kokusunu aldığınız birini hemen ve kesin bir şekilde tanıma şansınız yoksa ve her ilişki risk barındırıyorsa, burada da farklı bir durum yok. şanslı olan tam da aşık olduğu şeyi bulur karşısında, şanssız olan kandırılır. bu kadar basit.
bazı şeyleri siz yaşamıyorsunuz diye kimse yaşayamaz sanmayın. burada kendim için konuşmuyorum. mesela bana göre dağcılık son derece anlamsız ve spor bile değil ama bunu yapan bir sürü insan var dünyada. o yüzden "hahah ne saçma!", "öyle şey olmaz" falan demenize gerek yok. "büyük konuşmayayım ama ben yapmam" demeniz yeterli.
devamını gör...
uludağ sözlük
senelerdir trollük yapıp, yönetim kadrosuyla ağır taşak geçmelere doyamadığım türkiye'nin en ezik sözlüğüdür. yazar kitlesinin alayı asosyal, ezik, cahil, kadın düşmanı, gay lardan oluşur. bide burada tanışıp sevgili olan 2 gün sonra ayrılıp birbirini ifşa eden escort kızlar ve pasif meriçler var. en son 6 ay önce yazıyordum. geçen ay 1 tane hesap açtım onunla ara sıra entry giriyorum fakat sözlüğü bıraktım sayılır. bu arada yukarıda yazmışlar bende belirteyim bu sözlüğün yönetim kadrosu bursalı sanayici ve bir kaç yazarın karısı olmuştur. özellikle bir kaç yazar hakkında girilen entryler 'polemik' nedeniyle silinir. ifade özgürlüğü yoktur, sözlüğün büyük bir kısmı linç kültüründen beslenir. başlıkların büyük bir kısmı moderasyon tarafından sansürlenir, sol frameye gelmesi engellenir. hatta kafalarına göre entry silip, başlıkları değiştiriyorlar. seçim zamanları fake hesaplarla akp reklamı yapıyorlar. geçmiş seneler içerisinde bir sürü rezaletin ve ifşa olayların yaşandığı iğrenç yerdir. kurucusu çapsız ve vizyonsuzdur. sözlükte doğruları yazan yazarları sevmezler. dikkat ederseniz yalaka olmayan, gerçekleri tokat gibi insanların önüne çarpanlar genelde eksi karmalı yazarlardır. ya neyse bu çöp sözlük için bu kadar yazı yazmam bile hata!!
devamını gör...
rehber
çok iyi hatırlıyorum bundan tam 5 sene evvel yeni keşfettim bu grubu. büyük bir sevinçle arkadaşıma göstermiştim ve birlikte dinlemeye baslamistik, hala daha dinliyoruz. bütün şarkılarının bende yeri ayridir özellikle sorgu'nun sözlerine bayılırım ama "ruh" bir başkadır dostlar.
turp günlerinden bi' gün, sabah beş
dilimde bi' şarkı nasıl'sa beleş.
bendeniz şekerler'in oğluyum, cebimde güneş
misal düşmemiş bi' kar tanesiyim
varsay uykuda bi' köy hanesiyim
içim ihtiyar savaş gazisi
talebim değil hanlar hamamlar, gömme saraylar
sahibi olduğum her şey: rûyalar
herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek
senin de öyle
pantolon-ceket, sokaklar benim
bastığım toprak, ağaçlar benim
neler gördüm, neler görmediğim?
aldım ihmalden planlarımı
gezdim çıkmazda sokaklarımı
kadınlarca derya yüzdüm, saadet bulmadım!
beyaz attan düştüm ne hükmüm kaldı, ne prensliğim
adımdan bi' harf attım, görmedin
herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek
senin de öyle
her gün aynı göz haliyle ben
her gün aynı göz haliyle ben
uyanıyorum sabahla
turp günlerinden bi' gün, sabah beş
dilimde bi' şarkı nasıl'sa beleş.
bendeniz şekerler'in oğluyum, cebimde güneş
misal düşmemiş bi' kar tanesiyim
varsay uykuda bi' köy hanesiyim
içim ihtiyar savaş gazisi
talebim değil hanlar hamamlar, gömme saraylar
sahibi olduğum her şey: rûyalar
herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek
senin de öyle
pantolon-ceket, sokaklar benim
bastığım toprak, ağaçlar benim
neler gördüm, neler görmediğim?
aldım ihmalden planlarımı
gezdim çıkmazda sokaklarımı
kadınlarca derya yüzdüm, saadet bulmadım!
beyaz attan düştüm ne hükmüm kaldı, ne prensliğim
adımdan bi' harf attım, görmedin
herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek
senin de öyle
her gün aynı göz haliyle ben
her gün aynı göz haliyle ben
uyanıyorum sabahla
devamını gör...
yalnız tipler 23.00'dan sonra ne yapıyor sorunsalı
ağladığımız duyulmasın diye yorganı başımıza kadar çekip öyle ağlıyoruz, sonra her şeye lanet ediyoruz. *
devamını gör...
oksimoron
ingiliz dilindeki (bkz: oxymoron) sözcüğünden türkçeye geçmiş kavramdır. birbirinin tezatı olan iki kavramın bir arada, iki sözcüğün yan yana kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş sıfat tamlamaları, söz öbekleri ve ikilemelerdir. aynı zamanda edebi sanatlardan `tezat`ı kapsar.
devamını gör...
popülaritesini hak eden filmler
akıl oyunları.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
sevmek yorgunu gönlüm bu aralar,
bir karabasan gibi,
dönmeye çalıştığım bir yolda voltalar atıyor ruhum.
sürekli oradayım, çabalıyor ama gidemiyorum,
kalmak da bir şey ifade etmiyor,
teki kaybolmuş ama çok da giyilmediği için aranmayan;
bir yerlerden eşi çıkar diye de bekletilip atılmayan bir çorap gibiyim sanki,
eşi olmadan anlamı olmayan...
yokluğum da varlığım da bir yere ilişmiyor,
bense bir çatlak bulup sızmaya çalışırken senin ruhuna,
duvar diplerinde ağlarken buluyorum kendimi,
kız çocukları gibi...
dayanıksız ruhum, kırılgan,
senin küçücük bir nefesinle buralarda fırtınalar kopuyor bilmiyorsun,
tutunmaya çalıştığım o incecik dalları yıkıp geçiyorsun,
sonra yine sana dönüyorum yüzümü,
ve bilmiyorsun her gün ölüyorum...
şanssız mücadeleci
bir karabasan gibi,
dönmeye çalıştığım bir yolda voltalar atıyor ruhum.
sürekli oradayım, çabalıyor ama gidemiyorum,
kalmak da bir şey ifade etmiyor,
teki kaybolmuş ama çok da giyilmediği için aranmayan;
bir yerlerden eşi çıkar diye de bekletilip atılmayan bir çorap gibiyim sanki,
eşi olmadan anlamı olmayan...
yokluğum da varlığım da bir yere ilişmiyor,
bense bir çatlak bulup sızmaya çalışırken senin ruhuna,
duvar diplerinde ağlarken buluyorum kendimi,
kız çocukları gibi...
dayanıksız ruhum, kırılgan,
senin küçücük bir nefesinle buralarda fırtınalar kopuyor bilmiyorsun,
tutunmaya çalıştığım o incecik dalları yıkıp geçiyorsun,
sonra yine sana dönüyorum yüzümü,
ve bilmiyorsun her gün ölüyorum...
şanssız mücadeleci
devamını gör...
