zülfü livaneli'nin romanıdır. çocukluğu mardin'de geçen ve şimdi istanbul'da yaşayan gazetecinin çocukluk arkadaşının başına gelenleri araştırmak için mardin'e gitmesini ve sır perdelerini aralamasını anlatan bir romandır. zülfü livaneli'nin yine kalemini konuşturdu çok iyi bir romandır.
devamını gör...

her alanda kullanılması muhtemel yasak listesidir. bir engelleyicidir. açıkça belirtilenler dışında tüm öğelere izin veren temel bir erişim kontrol mekanizmasıdır. bu listedeki öğelere erişim reddedilir ya da bu listedeki öğeler listenin aktif olduğu alanda kullanılması yasaklanmıştır.
devamını gör...

doğanın bahşettiklerine yatırım muamelesi yapan insandır. ileride değerleneceğini zanneder. biyolojik yaştan haberi yoktur. ya da kendi bedeninden, neyi sevip sevmediğinden.

hayatını geçirecek diye tek kişi için saklıyorsa, bilemez ki gerçekten sakladığı kişinin hoşuna gidecek mi.. psikolojisi, durumu buna el verecek mi, tepkileri ne olacak.. bir de olmazsa bazı şeylerin tadına varmadan göçüp gidecek. bilemezsiniz.. tecrübe her şeydir.
devamını gör...

önemli olan bunu kabul etmek ve söyleyebilmektir.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yayaya yol vermek medeniyettir.
başka bir şey yazmaya gerek varmı?
devamını gör...

boğazına, rahatına oldukça düşkün ve inatçı olurlar genellikle.
devamını gör...

"yiyip, içip, s.çmaktan başka bir şey yaptığınız yok be. içinizde takla atmayan güvercinler var, kendini keklik zannedenler var. siz taklacı güvercinsiniz kardeşim. içinizde koca bir günü iki takla ile savuşturanlar var. hangilerinizden bahsettiğimi siz de çok iyi biliyorsunuz ama ben burada isim verip hiçbirinizi arkadaşlarınızın içinde şeyetmek istemiyorum. ama bu beyle gitmez kardeşim, beyle gitmez. bundan beyle takla atmayana yem de yok. yeter be! ben sizi her yere s.çasınız diye mi besliyorum? ee sen takla atma, o takla atmasın kim takla atacak? ben mi atacağım taklayı? bundan böyle takla yok yem de yok kardeşim. takla yok yem de yok, takla yok yem de yok" *

sahne için; takla yok, yem de yok...
devamını gör...

yokluk nedir bilmiyoruz oyle mi?

universite mezunlarina sorun. 'ıs yok' diyeceklerdir.

sma'li cocuklarin neden yurtdisinda tedavi olamadığını ebeveynlerine sorun.'para yok' diyeceklerdir.

sokaklarda karton toplayan cocuklara 'neden okula gitmiyorsun' diye sorun. 'okula gitsem ne olacak ki umut yok' diyeceklerdir.

kiracılara neden ev almiyorsun, verdigin kira ile bankaya kredi odeyip ev sahibi olabilirsin diye akil verin. 'pesinat yok' diyeceklerdir.

koltuksever politikacilara gidisati sorun 'erken secim yok' diyeceklerdir. emekli maaslarina 'zam yok' diyeceklerdir. emeklilikte yasa takilanlara 'taviz yok' diyeceklerdir.

yokluk nedir gayet iyi biliyoruz.
devamını gör...

teknoloji ağırlıklı bilim yazarıdır,
geniş bir kategoriden gitmektedir.
katkıda bulunan değil sözlüğü sözlük olmasını sağlayan içeriklere sahiptir.
devamını gör...

bir önceki yazısında ensest ilişkiyi ‘normalleştirmeye’ çalışan ve bunu lgbt ile karşılaştıran, adına da ‘özgürlük’ diyen tepki alınca yazdığı tanımı silen, boş zamanlarında bol bol yetişkin içerikli film izlediğini ve etkisinde kaldığı, bazı kelimelerden bihaber olan, ‘özgürlük ve normal’ kelimelerini çok yanlış anlayan bu kadar tepkiden sonra ‘paçayı sıyırmak için’ farklı hesap açacağını düşündüğüm, kendi nickaltında yazılan ‘10’ tanımın üçü kendisine ait olan ‘çaylak’.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendisiyle pek barışık olmayan ve yüzünü çirkin bulduğu için de kadınlara açılamayan bir insandır. arkadaşı şemsettin kutlu'ya anılarını anlatırken kendisine yarattığı sevgiliyi anlatır:

"galatasaray lisesi’nde idim. arkadaşlarımın çoğu varlıklı, iyi giyinen, gösterişli çocuklardı. ben giysem, onlar gibi kendime yakıştıramaz, pısırıklıktan kurtulamazdım.

çoğunun ceplerinde güzel, fettan kızlardan gelmiş mektuplar, resimler bulunur; övüne övüne bunları birbirlerine okuyup gösterirlerdi. onların bu başarılarını gördükçe içim içimi yerdi. geceleri yatakhanede pısır pısır, bu çeşitten kahramanlıklar anlatıldıkça benim gözüme uyku girmezdi.

“ben bunların çoğundan daha derin, daha duygulu, daha anlayışlıyım; üstelik bazı dergilerde şiirlerim de çıkıyor. onlardan eksiğim yok, fazlam var. hal böyle iken neden benim de kız arkadaşlarım olmuyor?” yollu tasalarla, sabahlara kadar yastığımda döner bire dönerdim.

tatil ya da paydos oldu mu, bu hızla okuldan dışarı fırlar, tünel’le taksim arasında melil mahzun mekik dokurdum. ama faydasız, yine de okula eli boş dönerdim. bu, uzun süre böyle gitmişti. baktım ki, bu işin sonu yoktu. arkadaşlarıma karşı da, kendime karşı da zor durumda kalıyordum. nihayet buna bir çare buldum:

kafamda, kendi zevkime göre bir sevgili yarattım. ona boy pos verdim, kaş göz düzdüm, adını koydum. artık benim de hiç değilse arkadaşlarıma anlatacak bir “kızım” vardı. anlatmaya da başladım. yalnız ne var ki, bunu belgelendirmek gerekiyordu.

bir gece, kuytu bir köşede yazımı değiştirerek, özene bezene, bu düşten sevgilimin ağzından, kendime bir mektup yazdım. beşiktaş postanesine gidip, oradan adıma postaladım.
mektubun elime geçtiği günkü heyecanımı anlatamam. bu gerçekten sahici bir kızdan gelseydi, ancak o kadar duygulanırdım. bir süre sonra bu mektupları arkadaşlarıma okurken onlar:

– cahit, sen tam dengini bulmuşsun. sen şair, o şair… diyorlardı. bu mektuplaşma böylece yarım yıl kadar sürdü. sonunda galiba ben vefasızlık ettim. mektuplaşmayı kestim.”
devamını gör...

yüzümüzü güldüren haber. emeği geçen herkesi gönülden tebrik ediyorum.
devamını gör...

2021 netflix yapımı sekiz bölümlük bir mini dizi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


nick harika bir aile babasıdır. herkes tarafından sevilir. eşi ve çocuklarıyla olan ilişkisi toplum tarafından da takdir edilir. internete yüklenen bir videoda nick elinde bir kağıt tutar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
herkes bunun bir clickbait olduğunu düşünür. ailesi ondan haber alamayınca polis devreye girer ve araştırmalar başlar. nick'in ve ailesinin gizli hayatları gün yüzüne çıktıkça videoda nick'in suçlandığı olayın gerçek olduğuna inanmaya başlar herkes. ama işin altından kimsenin tahmin edemeyeceği bir gerçek çıkar.

neden popüler olmadığını anlamadığım, sosyal medya ve insanların henüz keşfedemediği bir dizi olduğunu düşünüyorum. çünkü sonunda açığa çıkan gerçekler beni bile şok etti. hedef şaşırtma çok güzel yapılmıştı. clickbait ismi bu diziye biçilmiş kaftan. son zamanlarda çıkan dizi ve filmlerin çoğunda olduğu gibi ana fikir yine aynı. "teknoloji çıktı mertlik bozuldu" eminim her izleyen sonunu tahmin edemez. bu kadar da iddialıyım.

ve sevgisizlik. bu dizide en çok beni üzen buydu. bu bir insanın yaptıklarını haklı çıkarmasa da iki evde yaşayan insanların birbirlerine bu kadar yabancılaşmaları, kendilerine apayrı bir dünya yaratıp facialara neden olmaları çok önemli bir nokta. mesajı bol, gerilimi düşmeyen, gizemlerle dolu mutlaka izlenilmesi gereken bir dizi.
devamını gör...

ing: big five factors of personality (ocean)

bildiğimiz gibi kişiliğimiz hem genetik faktörler hem de çevreyle etkileşimimiz ışığında oluşur. kişilik özümüzdür, bize özgüdür. tabii bir de persona'mız vardır. gerçek kişiliğimizi bu maskenin ardında saklar, ortama göre şekil veririz. ''ama ben vermem, neysem oyum!'' demeyin, siz de şekil verir, ortamdan ortama değişirsiniz.
en basitinden ''nasılsın?'' sorusuna hiç düşünmeden verilen ''iyiyim'' sözü bile aslında üzgün olan insanlar için bir maskedir. dışarıda çok düzenli gözüken biri evinde hiç de öyle olmayabilir. peki hangisi gerçek kişiliğidir?

persona'yı bir kenara bırakacak olursak, kişiliğin ne olduğu ve nasıl belirleneceği uzun süre tartışılmıştır. ortaya atılan ilk teoriler karmaşık olduğu gerekçesiyle kabul görmez. paul costa ve robert mccrea'nin geliştirdiği 5 faktörlü model, kişiliğin incelenmesi için uygun görülmekle birlikte günümüzde de önemli bir yere sahiptir. peki nedir bu 5 faktör:

- openness to experience (deneyime açıklık)
fazla olduğunda: yaratıcı, özgürlükçü, yeni şeylere meraklı
az olduğunda: pratik odaklı, rutinle ilgilenen, değişimi sevmeyen
- conscientiousness (sorumluluk)
fazla olduğunda: dikkatli, disiplinli, düzenli
az olduğunda: dikkatsiz, düşünmeden hareket eden, düzensiz
- extraversion (dışadönüklük)
fazla olduğunda: sosyal, eğlenceyi seven, sevecen
az olduğunda: çekingen, kasvetli, mesafeli
- agreeableness (uyumluluk)
fazla olduğunda: yumuşak kalpli, güvenen, yardımsever
az olduğunda: acımasız, şüpheci, yardım etmeyi sevmeyen
- neuroticism (nevrotiklik) / duygusal denge olarak da düşünülebilir fakat nevrotikliğin fazla olması olumsuzdur. duygusal dengenin fazla olması olarak düşünülmemeli.
fazla olduğunda/ tutarsız duygusal durum: kaygılı, güvensiz, kendine acıyan
az olduğunda/ tutarlı duygusal durum: sakin, güvenli, kendinden memnun.
devamını gör...

ben listeye bakınca gelişmiş ülkelerin onayladığını görüyorum. biz onaylamadık çok şükür onlardan olmayacağız şimdi rahat bir nefes aldık eee sonuç ne peki biz problemimizi çözdük mü hayır peki kabul etmeyerek neyi ispatladık? kadın cinayetlerinin önüne geçmek için ne yapıldı ne yapılıyor? sanki biz başka yollarla sorunu çözebiliyormuşuz gibi sözleşmeyede laf atıyoruz. neredeyse sözleşmeyi onaylamadık diye yine kahraman ilan edileceğiz. ben bu yalancı kahramanlardan sıkıldım artık. ben halk olarak çözüm istiyorum boş konuşma kısmı beni ilgilendirmiyor kadınları koruyan caydırıcı yasalar gelsin artık... yeter be yeter!!
devamını gör...

goood morniiiinnnngggg sevgili yazarlar!
soğuk illerde yaşayanların buzlarının çözüldüğü, sıcak illerde yaşayanların gökyüzünün mavisinin açıldığı bu saatler tam da kahve içme vaktidir. güzel bir pazartesi oluyor, dilerim güzel bir hafta şeklinde devam eder. şaka maka kasımın da sonlarına geliyoruz. "yine aylardan kasım" şarkısını dinleyerek hüzünlenmek için son 9 gün. sonrasında yeni yıl heyecanı ve yılbaşı planları bizleri bekliyor olacak. her yeni gün yeni bir başlangıç. haydi bakalım kaldırın ılık popişlerinizi ve derin bir nefes alıp kahveye buyrun.
devamını gör...

şarkının hikayesi:

“1928 yılında paul whiteman orkestrası c.o.n.s.t.a.n.t.i.n.o.p.l.e adlı bir şarkı yapıyor ve öyle bir yapıyorlar ki her bir harfini inadına tek tek söylüyorlar ve 1953 yılında irlandalı bir besteci bu şarkıya cevaben istanbul not constantinople şarkısını yazıyor. şarkıyı da kanadalı bir grup söylüyor.”

c.o.n.s.t.a.n.t.i.n.o.p.l.e:


istanbul not constantinople:

devamını gör...

metastatik taşlı yüzük hücreli kanser verilen isimdir.
bu tümör en sık mide ikinci sıklıkta kolondan gelir.over'e metastaz yapan tümörlerden birisidir.
devamını gör...

ultima online ile ziyan ettiğim 4 yılın ardından önce bug dolu private serverda (bkz: wepla) başlayıp 2 ay sonra burning crusade'in yayınlanması ile orjinalini alıp oynamaya başlayıp devam ettiğim, gelmiş geçmiş en fazla hasılat yapmış blizzard şaheseri mmorpg.

oyunun gerek pve gerek pvp bakımından dengelerin oturduğu, eşşeğin bi tarafına su kaçırılmaya henüz başlanmamış olduğu dönem burning crusade dönemidir. insanların heroic run grubu toplamak/bulmak için şehir kanallarında saatlerce bağırdığı, sosyal yönün çok daha ağır bastığı, server içinde dostukların filizlendiği bu dönemden sonra wrath of the lich king paketi çıkmıştır. bu paketle birlikte otomatik grup arama gibi bir çok oyunu kolaylaştırıcı yenilik gelmiştir ve ufaktan tadı kaçmaya başlamıştır.

wotlk de bir süre raid yaptıktan sonra gerek yaşın ilerlemesi ve oyunlara olan ilginin azalması, gerekse oyunun sürekli item kas,raidleri bitir,yeni patch gelsin,yeni raid gelsin daha iyi itemlar gelsin şeklindeki döngüsünün baymaya başlaması ile hardcore oynamayı bıraktım. sırf meraktan ve eskiye olan özlemimden dolayı cataclysm ve mists of pandaria eklentilerini de alıp max levele 1-2 karakter getirip heroicleri tamamlayıp tekrar bıraktım.

nagrand da sabahlara kadar yapılan element farmlar eşliğinde guild arkadaşları ile dönen geyikleri özlerim…
çok ama çok uzun zaman oldu bırakalı.
devamını gör...

sürünmek ve yuvarlanmak.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim