bütçe görüşmeleri sırasında söz alan chp’li engin altay’ın “millet aç deyince hoplamayın. millet aç ve perişan. herkesin midesine sadece kuru ekmek giriyor.” söylemine akp’li şahin tin’in kullandığı bir ifade.

engin altay’ın konuşması tam olarak şu şekildedir: “[…] kirası, sgk’si, kredi borçları. gerçekten kötü durumda. chp olarak covid-19 mücadelesi kapsamında esnafın içinde bu hâlde bu meclis sessiz kalamaz. 380 bin dükkânını kapatmış esnafın sadece 750 bin garson, komi, şef, ahçı, bulaşıkçı kardeşimizin, servis şoförlerinin* içinde bu hâle bu meclis sessiz kalamaz. sizin ‘az terörist.’ demeniz ve benim ‘çok terörist.’ demem ile bu iş olmaz. biz bunu geçmişte gördük. bugün terörist dediğiniz adamlarla masalar kurdunuz, hendekler kazdırdınız. ben bu konunun orasında değil, başka bir yerindeyim. millet aç dedikçe hopluyorsunuz. niye hopluyorsunuz? ben bunu da anlamış değilim. hepimiz birazdan ara verilince yemek yiyeceğiz. yemek yerken bir dakika gözümüzü kapatalım. bunca kişiden bahsediyorum. bir anlık onları aklımıza getirelim. ‘evlerinize gidin.’ dediler. eski bakan ‘şu kadar milyarlar verdik.’ diyordu. vallahi verilmedi. kredi, borç olarak verildi ve bunlar ödenmesi için ertelendi. milletvekilleri olarak bir şeyler daha yapalım. sağlık çalışanlarının* moralini yüksek tutmamız ve aşı geldi diye rahatlamamız lâzım. daha dün bu kürsüden inen 4 arkadaşımızın testleri pozitif çıktı. dün yaptırdığım test belki yarın pozitif çıkacaktır. o kabinede yer alan 3 sayın bakan burada. teferruat ve teknik işleri boş verin. millet aç deyince hoplamayın. millet aç ve perişan. herkesin midesine sadece kuru ekmek giriyor.”

şahin tin kendisini savunurken şu ifadeleri kullanmış: “engin altay’ın sözlerimi çarpıtarak siyaset devşirme peşinde olması, bizi şaşırtmadı. zira benzerlerine daha önce tanık olduk. öncelikle şunu işaret edeyim: türkiye’de sosyal devlet anlayışı, akp’nin iktidara gelişiyle vücut bulmuştur. garibanın derdiyle dertlenen başka bir iktidar gelmemiştir. çok iyi bildiğiniz ama kabul etmediğiniz bu gerçeği vurguladıktan sonra şimdi gerçek şu meramımı anlatmak istiyorum: sizin derdiniz en iyi yaptığınız şey olan çarpıtmalarla linç ettirmek. projesi olmayıp ülkenin geleceği adına söyleyebilecek tek bir sözünüz yok. memlekete hizmet etmek gibi bir derdiniz de yok. ancak böyle ucuz siyasî malzemelerin peşine düşerek sosyal medyada kullanmak ve bundan rant sağlamaktan başka başka bir siyasetiniz yok. vicdan sahibi her insan benim kötü niyet taşımadığımı bilmektedir. bizi bilen bilir, bilmeyenler ise kendi gibi bilir. aziz milletimiz chp’nin linç siyasetine prim vermeyecektir.”
devamını gör...

doğa ve yeşillikle iç içe olmak.
devamını gör...

ben de çok üşeniyorum. üşenmeyip uzun uzun* emek vererek kendi yorumuyla bilgi tanımı giren yazarları tebrik ediyorum gerçekten bazen bir onların profiline bakıyorum fizikten girip felsefeden çıkılmış bir de benimkine bakıyorum boş beleş günlük gibi kullandığım belli olan bir profil.

beğendiğim bilgi içerikli tanım giren bazı yazarlar var onları okuyorum mutlaka.
devamını gör...

"tanrı öldü" sözünün hep yanlış değerlendirildiğini düşündüğüm pos bıyıklı, nihilist filozof. adam diyor ki: tanrı öldü, onu sizler öldürdünüz. sonra herkes çıkıp aha adam tanrı öldü diyor diye bas bas bağırıp yorumlamalara girişiyor. yav siz tanrıyı öldürmediniz mi? şu an (hadi o zamanı baz alalım, 20.yy başlarında) tanrı ölmemiş gibi davranan mı vardı? öldürdünüz işte, sözlerinizle, eylemlerinizle, kapitalist protestan düşüncenizle, sadece kendinizi düşündüğünüz katolik kilisenizle, şu din bu din diye acı çektirdiğiniz insanlarla öldürdünüz. tanrı'yı öldürürseniz kendiniz tanrı olacaksınız sandınız. tanrı'yı sizler öldürdünüz. nietzsche değil.

bu yüzdendir ki bu sözü hep dinî anlamda değil, avrupa toplumunun o dönem içinde bulunduğu sosyal-ahlaki çöküşle yorumlamak gelir içimden (o zamanki çöküş bizim son 20 yıldaki ahlaki çöküşün önünde diz çöker tövbe ister). insanlar isa mesih'in dediği gibi düşmanını sevse, kurt sürüsü içindeki koyun olsa, diğer yanağını dönse ne tanrı ölürdü ne de ışığıyla aydınlatan tek kilise alevler içindeki kilise olurdu. he nietzsche bu kez de siz kölesiniz derdi ama olsun, en azından tanrı ölmezdi.
devamını gör...

tepesinde tek allah toplusunda tek mermi
uygur türkü bir bebek farlara bakan kedi
çıldırmış uğultuda duyuyorlar apaçık
işiteni olmayan kamçı gibi sesini

sen şiir sanıyorsun kan geliyor ağzından.
devamını gör...

ne gerek vardı başlığı hortlatmaya..bunu siz isteniz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günaydıınnn güzel insanlar..
günlerdir üşüyen, yağmurlu günler gören şahsım, tatil dönüşü yolunda tabiki güneşten bunalıyorum. biri şans mı dedi*
kendinizi çok şanslı hissedeceğiniz, herşeyin tıkırında gittiği bir gün olsun. herkese bol köpüklü kahveler dilerken, gülümse dostum, çooook bulaşıcı sloganımı şuracığa bırakıyorum.
devamını gör...

kısaca 'cahil cesareti' de diyebileceğimiz etkidir. bu sendroma sahip olan insanlar, cehaletlerinin sonucu olarak daha fazla öz güvene sahip olup, o konu hakkında hiç iyi olmasalar bile çok iyilermiş gibi davranış sergilerler. hiç de yabancı gelmiyor aslında. çevremizde gördüğümüz o alanda hiçbir bilgisi olmadığı halde uzmanıymış gibi o konuda ahkam kesenlerdir bu etkiyi gösterenler. bu etkiye sahip olanların özellikleri ise şu şekilde açıklanmıştır efendim:
1. ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
2. niteliklerini abartma eğilimindedir.
3. gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
4. nitelikleri, eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

cornell üniversitesinin iki psikologu justin kruger ve david dunning’in tanımladığı bir algılamada yanlılık olan bu etki, psikologlara nobel ödülü kazandırmıştır.
devamını gör...

sana radyo frekansı alacağım sayın yazar. kaç para bir frekans?
devamını gör...

içerikten bağımsız olarak teknik açıdan çok güzel iş çıkarmış sevgili yazarlar. tebrikler:)
devamını gör...

entry nick. *
devamını gör...

piknik yaptıktan sonra çöpünü doğaya bırakan nefes israfı canlı. üzücüdür. sahillerde de bolca karşılaşılır izmaritlerden, çekirdek kabuklarına, içecek kaplarına kadar çöpe çok yakın konumlarda dahil çöp bulunmakta olup, bizi her defasında medeniyetsiz bir ülke olduğumuz gerçeğiyle yüzleştiren canlıdır.
devamını gör...

kuluçka makinesi.
erkek bebek doğana kadar durmayan , durması istenmeyen bir rahim.
soyu devam etmesi için muhtaç olunan , ama reglinde o rahimden tiksinilen kadın.
mahkemede bile 1 kadının sözüne değil ancak 2 kadının yeminine zor zekat güvenilmesi.!
islamda kadının yeri yoktur. lütfen kadın doğmayınız, ve kadın doĝurmayınız. ricaaa ediciyim...
devamını gör...

televizyon karşısında halının üstünde oturup havuç yerken bugs bunny izlemek.
devamını gör...

william james* ve carl lange* birbirlerinden ayrı zamanlarda geliştirdikleri bu teoriye daha sonraları james-lange ismi verilmiştir. bu teoriye göre duygularımızı vücudumuzda bilinçsizce gerçekleşen fizyolojik olaylar sonucunda hissederiz. yani duygularımız sonucunda vücudumuz tepki vermez. aksine vücudumuz tepki verdiği için duygu hissederiz. böyle diyince ben de anlamadım. şöyle açıklayayım sözlükdaşlarım, hani biz korktuğumuzda terleriz, kalp atışımız hızlanır, ağlarız ya heh işte o öyle değil diyor bu teaori. biz terlediğimiz, kalp atışlarımız hızlandığı için korku duygusunu hissederiz, bu tepkiler bize korkmayı hatırlatır diyor. yani ayıdan korktuğumuz için koşmayız, koştuğumuz için korkarız. şunu diyebiliriz o zaman duygularımızı kontrol etmek mümkün. hazır mısınız size mutluluğun sırrını vereceğim? gülümsemek. ben demiyorum canım, bilim diyor.
bu teoriyle şöyle rastlaştık efendim. ben asla ders çalışamıyordum bir dönem. sıfır verimle birsürü sayfa arasında mekik dokuyordum sadece. sonra sanki çok zevk alıyormuşum gibi davranmaya başladım. zorla oturduğum masada gayet güzel vakit geçiriyormuşum gibi. işin garibi işe yaradığını fark ettim. daha motiveydim en azından. bu kozu kullanmaya devam ettim bir çok konuda. mutluymuşum gibi davrandım mutlu oldum, seviyormuş gibi yapıp zamanla sevmeye başladım. bunun sebebini merak etmiştim ki araştırmaya koyuldum. işte öyle tanıştık.

hayatınızın bir çok noktasında james-lange fenomenleriyle karşı karşıya kalmışsınızdır. mesela eski defterleri açma eğilimi bu teoriyle açıklanır*

doğru ya da yanlış diyemiyoruz bu teoriye çünkü doğrulandığı ve yanlışlandığı bir çok çalışma mevcut. bunlardan biri depresyon teşhisi konulan bir hastanın yüzünde tebessüm oluşacak şekilde yüz kaslarının uyarılması ile yapıldı. deneyin sonunda hasta kendini daha iyi hissettiğini söyledi.
bu teoriye getirilen en büyük eleştiri cannon bard teorisidir. canon'a göre james-lange teorisinin doğru olması için her duygu durumuna karşılık bir fizyolojik tepki olmalıdır. böyle bir şey olmadığı için bu teori de doğru değildir. cannon bu fikrini bir kedi üzerinde yaptığı deneyle savunur. kedinin bütün sempatik sinir sistemini yok ediyor fakat kedi hâlâ korkma sinirlenme gibi duyguları hissedebiliyor.
(bkz: cannon bard duygu teorisi)
devamını gör...

sonra kozomoz ovdon koçto.
e beter olun. siz kıza çin işkencesi ederseniz o kız ya evden kaçar ki malum yollara gider.
yada kapanır ama saman altından okyanus yürütür.
günümüz örneklerini görmekteyiz.
mesela günümüz kapalıları betimi, altta dar paça pantolon en yapışanından üste tunik kalçayı örtsün yeter üstüne hoca sarığı gibi örtü.
sonra bu kızın başı da ayrı oynar öhm..
bu konuya yine nerden geldim bilmiyorum.
velhasılı yanlış yapan ailedir. ne mutlu bana ki gayet muhafazakâr bir aile yapım olsa da bu tür zorlamalara maruz kalmadım..
devamını gör...

bunu ‘’gavatlık, gevşeklik ‘’ vb tanımlar dahilinde açmıyorum.aksine bence bu tamamen kişiliksizlik bana sorarsanız.saygının ve gururun olmadığı bir bağ türü.

sevgili olmanın ya da eş olmanın mantığı -> sonsuza kadar kendine seçtiğin kişiye duygusal ve bedensel aidiyettir.zaten bunu sağlamadığında , partner ya da sevgili olmuyorsun. biz sevgiliyiz diyen ciddi saçmalıyordur.


her işin mantığı böyle yürür.bir şeyin koşullarını sağlayabildiğin sürece, o şey hayatında varlığını sürdürür.


koşullarını sağlamadığın bir durumun senin rutininde varlığını savunamazsın.


herkesin istediği ile seviştiği bir düzlemde karşındakine değil, herkese ait oluyorsun.bence binevi public hizmeti gibi bir şey kimse kusura bakmasın.


bu tarz insanlara saygı duyarım sonuçta beden paylaşımı kişisel tercihtir ama savunmam.
devamını gör...

adalet.

"kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir."

(bkz: blaise pascal)
devamını gör...

başka yerlerde hemcinslerimi haksız gördüğüm konularda eleştirdim diye defalarca linç yedim ama umrumda değil. gerçekten aklım almıyor bazen bazı kadınları. yapmayin ya. kadın her zaman haklı değil işte. ınsanlar seçimlerini yaşar. sen böyle birisinin yanında sadece para için bir kaç gün bulun, sonra dayak yedim vırt zırt diye ağla. o da öldürülmezsen tabii.
üzülmem işte sana. kimse üzülmez.
bunlar yüzünden kadın haklarının anlaminın içi boşalıyor. gerçekten haksız yere, sırf maddi manevi gücü yetmediği için öldürülen kadınların davasının içi boşalıyor.
bu kadar mı açsınız? ıki kiyafet, lüks bir kaç yemek için nasıl içiniz alıyor bu adamları?
yazık.
devamını gör...

-kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız, önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz.
-kovalamaktan, aramaktan yorulduğumdan beri bulmayı öğrendim.
friedrich nietzsche
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim