kendini tanımak... şaka değil gerçekten kendini tanımak isteyenler evlensin. o geçmişte üzerini örttüğünüz duygularınız öyle bir ortaya çıkıyor ki.. o travmaları size tekrar tekrar yaşatacak kişiyle evleniyorsunuz. bu çok zorlu bir şey aslında ama katran karası hüzünlerinizi sulandıra sulandıra azaltmaya başlıyorsunuz.. aslında bilinçaltındaki kendinizle evlenmiş oluyorsunuz.. yani size ayna oluyor, o yüzden eğer çok travmatik anılarınız varsa öncelikle onları çözmeniz, sonrasında evlenmeniz tavsiye olunur.. yoksa yağmurdan kaçarken doluya tutulursunuz...
devamını gör...

boş bir anime izlemek istemiyorsanız tavsiye edeceğim, simya ve felsefeye yönelik ince mesajların olduğu dolu dolu bir animedir. ayrıca olayların farklı sıralarla anlatıldığı diğer bir animesi daha vardır. (bkz: fullmetal alchemist: brotherhood) brotherhood)
devamını gör...

başarılı insanları övme noktasında, başarısız insanları eleştirdiğimiz gibi; adil olmak.

başarı, takdir edildiği zaman; takdir eden kişiden birşey eksiltmez. başarısızlık eleştirildiği zaman; eleştiren kişiye bir fayda sağlamadığı gibi.

insanların büyük bir kısmı, başarılı bir insanla karşılaşınca; başarısını dile getirme noktasında cimri davranır. tam tersi durumda, her hangi bir konuda başarısız olmuş insanın başarısızlığını dile getirme noktasında; cömertlikte ise yarış halindedir.

saygın insan o dur ki; asaletini, adaletinden alır.
devamını gör...

üniversiteden mezun olmak.
devamını gör...

instagramda tanışıp görüşmekten daha az tehlikeli olandır aslında. en azından karşınızdaki insanın düşüncelerini, nasıl biri olduğunu az çok bilirsiniz. he ben hiç buluşmadım ve buluşmayı da düşünmüyorum o ayrı.
devamını gör...

geçen sezon beşiktaş'ta kariyer sezonunu oynamıştır. kendisi için özel bir sezondu ve hangi takıma giderse gitsin böyle bir sezon daha geçirebileceğini tahmin etmiyorum. adam tepe noktasına ulaştı. bundan sonra beşiktaş'ta kalsa dahi aynı performansı göstermesi bana kalırsa mucize olur. kaldı ki, o performansın da bazı etkenleri var. misal rosier faktörü. adam rosier sayesinde kafası rahat oynadı. kendi dilinden anlayan bir bekle oynamak ve anlaşabilmek onun adına işleri kolayladı ve geriye dönüşlerde de sıkıntı yaşamadı. atiba ve joseph ahtapotları ziyadesiyle kendisine yardımcı oldu. tabiri caizse kafası rahat oynadı. misal aynı ghezzal ligin ilk yarısında bu kadar ön plana da çıkmamıştı. artı sergen hoca faktörü var ghezzal'ı gerçekten kendi taktik şablonu içerisinde çok iyi kullandı. bu liste uzar gider. abou'nun yıpratıcılığı, larin'in koşuları derken adam resmen cennete düşmüş gibi sadece yeteneklerine odaklanarak ligin fişini çekti. artı bizim ligimizde çok da tanınmıyordu. tüm bu artılar ghezzal'ı ön plana çıkardı. ha oyun ahlakı ve disiplinine kimse laf söyleyemez. açıkçası ben bu saatten sonra beşiktaş'ta kalmasını pek istemiyorum. söylediğim gibi verim alınacağını çok düşünmüyorum.

birde son günlerde komik bir tayfa türedi ortada. yönetim üç beş kuruşun hesabını yapıyor diye abidik gubidik konuşuyorlar. arkadaş siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? bu ülkede asgari ücret 2 bin 825 lira. yıllık 400 bin euro fark küçük bir farkmış, basıp parayı almamız lazımmış. nasıl bir kafa bu yahu? hayır beyni kiraya veriyorsunuz anladık da, o arada keşke dilinizi de kiraya verseydiniz, kurtulsaydık şu saçmalıklarınızdan. bunlar konuşulan paraları lolipop parası zannediyor. şaka gibi cidden. neyse umarım ghezzal galatasaray'a gider, bir de orada görürüz kendisini. hem yarış bu sayede daha güzel olur. bir de fatih hocanın elinde görelim ghezzal'ı *

tanım: beşiktaş'ta kariyer sezonunu oynamış ve lige damga vurmuş kanat oyuncusu.
devamını gör...

bir adet ahlaksız ve namussuz insan içeren görüntülerdir. yaşına bakılmaksızın ömrünün kalan günlerini dört duvar arasında geçirmesi gereken kişidir aynı zamanda.

buradan
devamını gör...

tedbirsiz hacete giden,amuda kalkarak taş ararmış.öyle değil miydi yoksa ya?
devamını gör...

çoğunlukla genç yaşlarda görülsede ilerleyen yaşlarda da ortaya çıkabilen pigment anomalisi. bireyi psikolojik yönden etkilemenin yanında, başka hiç bir zararı olmayan durum. psikolojik olarak da etkilememesi gereken, hatta kişiye farklı bir hava katan görüntüye sebep olur. (bkz: winnie harlow)
devamını gör...

bir defa ve sadece 1 defa. dahası olmaz. diğerleri aşk değil hoşlanmaktır.
devamını gör...

son 3 haftadır eve her girişimde üzerime bir ağırlık çöküyordu, başım dönüyor, gaipten sesler duyuyordum. danıştım kendisine, "kutsal metinler aşkına, evinizi doğu roma prenses ruhları basmış!" dedi. hiç tedirgin olmadım. neden? çünkü cinci hoca'mız var; söz verdi, haftaya çarşamba * gelip evimde ayin yapacak.
doğu roma'nın ruhu aşkına, yarebbülalemin kurtaracak bizi bu ruhlardan.
••
nicki sebebiyle daha çook şakacıklı söylemlere maruz kalacak olan minnoş yazar. saygılar efendim, klavyenize zeval gelmesin. * *
devamını gör...

günaydın sözkükçüm,
sabah meditasyonumu yaptıktan hemen sonra okumaya başladım.
yo yo bela değil tabi ki takipcanlarımın tanımlarını.
amanda ne hoş ne çok tatlı.
okuyoruz beğeniyoruz falan derken ne göreyim.
'biraz soluklan yiğidim' kim demişse yalan demiş ne yiğidi ya lo ben kadınım. biri sözlüğü uyarsın beni yiğit sanıyor halbuki adım da banu.

eskiden ağız tadıyla daha çok okuyup beğeni atabiliyorduk sankim. eski dediysem en fazla 1 ay önce zaten kaç aydır buradayım. ya da ben okumaya daha çok zaman ayırıyordum gün içine yaydığım için hemencecik yiğitlenmiyordum.
neyse işte özellikle sabahları az okuma keyfim var onunda içine turup sıkıyor bu özellik. yav şimdi 'sen oku okuma diyen mi var?' diyeceksiniz. ee zaten okuyorum da ama öyle bir oluyor ki yav bunu okuduğumu yazar görsün, beğendiğimi anlasın istiyorum. içim kıpır kıpır ediyor anlatabiliyor muyum?

neysem bunun dışında pek iyiyim. bu ara buralarda pek bulunmamam dışında ekstra bir durum yok. çok sıcak çok anlatabiliyor muyum?

dün randevum var bir yerlere evimden çıktım 1 saatlik yol gittim. beynim döndü. maskeydi, terdi derken kendime gelemedim uzun bir süre. oturdum bir gölgeye geçer diye yok anam yok. baş dönmesi, mide bulantısı, uyuşma derken dedim herhalde ölüyorum. aradım arkadaşımı gel beni al diye. kafama bir kaç şişe soğuk su döküp soğuk bir şeyler içtim. akşam üzerine doğru kendime geldim. randevu mu? o iptal ya çiçeğim o yolu boşu boşuna gittik.

herkeslere günaydın, sana yok sen kazana düştün. hadi ben kaçtım.
selamlar, saygılar...
devamını gör...

sayın yarar. mete yarar.

devamını gör...

pandemi dönemi için bulduğum romantizm içeren söz öbeği...
ikiye on kala grubunun şarkısından aşırdım. *
bakkala diye çıkıp sana gelesim var
bakkal mı kaldı azizim?
devamını gör...

yaşar'dan kumralım çalsın lütfeeeğn. ayrı bir aşığım bu şarkıya. canım yaşar.

hatta bir sürü yaşar şarkısı çalsın.*
devamını gör...

durduk yere "mamaaaa" diye bağırmanıza sebep olur.
devamını gör...

düşünmeyi öğretmekten geçer ve bu hiç kolay bir şey değildir. yetiştirilmesi gereken kazanımlar, sınava hazırlanan öğrenciler, baskıcı ailelerle inanın hiç kolay değil. ancak imkansızda değil. 21. yy. insanlardan bilgiye boğulmuş değil yorum yapan, sorunlara çözüm üreten, yaratıcı olan bireyler bekliyor. eğitim sistemide buna doğru evriliyor. (bkz: lgs matematik ve fen soruları). artık matematikte öyle formülü koy yap sorular yok. fende de bu şekilde bilgi veriliyor, yorumlanması isteniyor. bunu çocuklara doğru bir şekilde aktardığımız zaman bir şeyler de değişmeye başlayacaktır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

uzun uğraşlar ve pazarlıkların sonucunda, radyodan transfer etmeyi başardığım moderatörümüz, tekrar aramıza hoş geldi.
devamını gör...

stanford üniversitesinde profesör olan sosyolog mark granovetter tarafından yazılan ve kendisini üne kavuşturan çalışması "zayıf bağların gücü" makalesi çıkarımları açısından oldukça ilgi çekici. araştırmaya göre iş hayatında az ve yakın ilişkilerden ziyade çok sayıda insanla zayıf bağlar kurmak daha çok başarı getiriyor. sürekli aynı kişilerle görüşmenin sınırlı bir çevreye neden olacağını ve kişisel gelişim açısından insanı sınırlandırmasını neden olarak göstermiş. başka bir nedeni ise, sürekli görüştüğümüz insanlarla bir süre sonra aynı düşüncelere sahip olacağımız ve aynı şeyleri yapmaya neden olacağı için birbirinden farksız bir hayat çizgisi olacağı görülmüş. zayıf bağların gücüyle birçok kişiyle bağ kurulduğu için iletişimi de güçlendireceği belirlenmiş. bir bakıma her yerde adamım olsun. her alanda referansım olsun fikri de gizlice bize göz kırpıyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim