normal sözlük aşık atışması
merhaba kamaşmış diş
biletlerim var en önden tek gidiş
kafa dağıtmak için denesen mi nakış dikiş
barış yaptığımda anlamadılar benim ki haklı bir direniş.
biletlerim var en önden tek gidiş
kafa dağıtmak için denesen mi nakış dikiş
barış yaptığımda anlamadılar benim ki haklı bir direniş.
devamını gör...
hava kirliliğinden ölen ilk insan
--- alıntı ---
ingiltere yüksek mahkemesi, 9 yaşındaki ella kissi debrah'ın ölüm nedenleri arasında hava kirliliğinin bulunduğuna karar verdi. bu karar bir mihenk taşı niteliği taşıyor. ella, dünyada hava kirliliğinin ölüm nedeni olarak belirtildiği ilk kişi oldu.
--- alıntı ---
haber kaynağı.
ingiltere yüksek mahkemesi, 9 yaşındaki ella kissi debrah'ın ölüm nedenleri arasında hava kirliliğinin bulunduğuna karar verdi. bu karar bir mihenk taşı niteliği taşıyor. ella, dünyada hava kirliliğinin ölüm nedeni olarak belirtildiği ilk kişi oldu.
--- alıntı ---
haber kaynağı.
devamını gör...
değişim
kaçınılmaz olandır. deri bile kendini yeniler, yıllar önceki sen görünüş olarak bile olamazsın.
devamını gör...
500 bin liralık cip kullanan türbanlı
500 bin liralık jeep kullanan türbansız kadınla ve 500 bin liralık jeep kullanan erkekle aynı durumdur.
allah daha çok versin ne diyelim.
allah daha çok versin ne diyelim.
devamını gör...
sinir bozan şeyler
diş fırçası üzerine macun sürüp macunu suya tutarken macunun lavaboya düşmesi.
devamını gör...
bugün benim doğum günüm insanı
itici geliyor, bilemedim.
devamını gör...
the cafe terrace on the place du forum
vincent van gogh'un eylül 1888'de tamamladığı tablosu.**
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/10/lcnlf68xsr7udeuo-t.jpg)
sanatçı, tabloyu arles'da yaşadığı dönemde resmetti.
bu tablonun en önemli özelliği, van gogh'un çizdiği ilk yıldızlı gökyüzü olmasıdır. aynı ay çizdiği rhone üzerinde yıldızlı gece (1888) ve 1 yıl sonra tamamladığı yıldızlı gece (1889) tablolarıyla yıldızlı gökyüzü üçlemesini tamamlamış.
hepimizin en çok gördüğü tablolardan birisi zaten, biraz yakından bakalım.
''gecenin gündüzden daha canlı, daha zengin renklerle dolu olduğunu sık sık düşünmüşümdür zaten.'' diyor aynı ay theo'ya yazdığı mektubunda. eserde siyah rengini hiç kullanmamış, bunun yerine koyu tonlarla geceyi çizmiş: prusya mavisi gökyüzü ve sapsarı yıldızlar.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/10/2gbtnr3zxdlsbeka-t.jpg)
kafede oturan insanlar, sokakta yürüyenler, ışıkları yanan evler ve gökyüzüyle sakin bir akşam resmedilmiş. bunda sarı rengin baskın olmasının da etkisi var. van gogh denilince aklımıza sarı geliyor zaten.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/10/1gzycgu9tmsjaxqf-t.jpg)
tablonun sakin bir akşamı anlatışının yanında dini bir mesaj içerebileceği de düşünülüyormuş. ilginç buldum, hemen anlatıyorum.
kafede oturan 12 figür son akşam yemeği'ne bir gönderme olabilirmiş. ortada garson olarak görünen beyaz giyimli figür ile solda karanlıkta kalan figür* bu fikri destekliyor gibi. van gogh'un dindar olduğunu, bir süre vaizlik yaptığını da düşününce biraz daha anlam kazanıyor bu teori.
kaynak1 kaynak2
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/10/lcnlf68xsr7udeuo-t.jpg)
sanatçı, tabloyu arles'da yaşadığı dönemde resmetti.
bu tablonun en önemli özelliği, van gogh'un çizdiği ilk yıldızlı gökyüzü olmasıdır. aynı ay çizdiği rhone üzerinde yıldızlı gece (1888) ve 1 yıl sonra tamamladığı yıldızlı gece (1889) tablolarıyla yıldızlı gökyüzü üçlemesini tamamlamış.
hepimizin en çok gördüğü tablolardan birisi zaten, biraz yakından bakalım.
''gecenin gündüzden daha canlı, daha zengin renklerle dolu olduğunu sık sık düşünmüşümdür zaten.'' diyor aynı ay theo'ya yazdığı mektubunda. eserde siyah rengini hiç kullanmamış, bunun yerine koyu tonlarla geceyi çizmiş: prusya mavisi gökyüzü ve sapsarı yıldızlar.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/10/2gbtnr3zxdlsbeka-t.jpg)
kafede oturan insanlar, sokakta yürüyenler, ışıkları yanan evler ve gökyüzüyle sakin bir akşam resmedilmiş. bunda sarı rengin baskın olmasının da etkisi var. van gogh denilince aklımıza sarı geliyor zaten.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/10/1gzycgu9tmsjaxqf-t.jpg)
tablonun sakin bir akşamı anlatışının yanında dini bir mesaj içerebileceği de düşünülüyormuş. ilginç buldum, hemen anlatıyorum.
kafede oturan 12 figür son akşam yemeği'ne bir gönderme olabilirmiş. ortada garson olarak görünen beyaz giyimli figür ile solda karanlıkta kalan figür* bu fikri destekliyor gibi. van gogh'un dindar olduğunu, bir süre vaizlik yaptığını da düşününce biraz daha anlam kazanıyor bu teori.
kaynak1 kaynak2
devamını gör...
insanların zamanla değişmesi
zaman senden çok şey alıp götürebilir.
ama sen de ona çok şey verebilirsin...
ama sen de ona çok şey verebilirsin...
devamını gör...
mutlu eden yiyecekler
ızgara balık, tereyağda karides, tarator soslu kalamar.
devamını gör...
israil denilince akla gelenler
amerikada kızılderililerin topraklarına el koyan avrupalı beyazlar, bunun tanrının kaderi olduğunu, bu toprakların onlara vaat edilmiş topraklar olduğunu ve kızılderililerin buraları terketmelerini söylüyorlardı.
şimdi a.b.d ve ingiltere'nin desteğiyle güç bulan israil için aynı şeyi söylüyorlar. filistinlilerin topraklarını bırakmalarını, bu toprakların onlara tanrı tarafından vaat edilmiş topraklar olduğunu söylüyorlar. israil, yahudi ırkçısı, işgalci bir devlettir.
şimdi a.b.d ve ingiltere'nin desteğiyle güç bulan israil için aynı şeyi söylüyorlar. filistinlilerin topraklarını bırakmalarını, bu toprakların onlara tanrı tarafından vaat edilmiş topraklar olduğunu söylüyorlar. israil, yahudi ırkçısı, işgalci bir devlettir.
devamını gör...
merhum vs müteveffa
daha ünlü ve zengin kişi için "müteveffa" kelimesinin kullanılması osmanlı zamanının tüccarlarının (yani zenginlerinin) neredeyse hep gayrimüslim olmasından kaynaklanıyor herhalde. bu sebepten alışılagelmiş olabilir belki.
devamını gör...
yeleli kurt
güney amerika'da yaşayan görünüşü ilginç olan canlılardır.
bunların adı kurt olmasına rağmen gerçekte kurt değiller; görünüşleri tilkiye benzetmesine rağmen tilki değiller; vücutları sırtlanı, kafa yapıları da afrika av köpeğini andırıyor.uzun bacaklarıyla dikkat çeken yeleli kurtların kırmızımsı-turuncu kürkleri ve adlarında belirtildiği gibi yeleleri var.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://i.ibb.co/Jdk7Ypy/yeleli-kurt-81498.jpg)
yeleli kurtlar diye adlandırılan bu tür, köpekler, tilkiler, çakallar ve kurtların ait olduğu köpekgiller (bkz: canidae) ailesinin üyeleridir.
yeleli kurtlar hem bitki hem de hayvan yiyen (hepçil) köpekgil ailesinin güney amerika'da yaşayan en büyük türüdür.
meyveler, kemirgenler, tavşanlar, kertenkeleler, kurbağalar, salyangozlar ve kuşlar başlıca besinleridir.
boyları 67-107 cm, omuz yükseklikleri 90 cm, ağırlıkları 20-35 kg civarında olur. 12-15 yıl kadar yaşarlar.
çayırlar ve çalılıkların bulunduğu ormanlar başlıca yaşam alanlarını oluşturur. çayırlık yerlerde uzun bacakları sayesinde avlarını yukarıdan görüp hissettirmeden rahatça yakalayabilirler. sürü oluşturmazlar. saldırgan değillerdir.
çiftlik hayvanlarına saldırdıkları düşünüldüğünden insanlar tarafından avlanmaktadırlar. ancak at ve koyun gibi hayvanlara saldırıp bunları yemeleri mümkün değildir. sayılarının azaldığı ve 2200-4500 kadar yeleli kurt kaldığı tahmin ediliyor
kaynak: tübitak bilim ve teknik dergisi kasım 2019 sayısı* syf. 84-85 yazan: dr. bülent gözcelioğlu
devamını gör...
yazarların uğraştığı sanat dalları
tercüme, müzik ve kolaj yapmaya uğraşıyorum. tercüme sanat mı diye soracak canım yazar kardeşlerim, evet sanat.
devamını gör...
21 nisan 2021 kabine değişikliği
ömürleri boyunca istedikleri arabaları vergisiz alacaklardır.*
havaalanlarında her daim vip olarak geçiş yapacaklar.
çevirmelere takılmayacaklar.
çocukları ve hatta torunları bütün ihaleleri kapacak, hayata 8-0 önde başlayacaklar.
ister bir yıl görevde kalsınlar ister üç gün....
bu gözler taycan 4s'i ve volvo xc90'ı ve mercedes g350'i bir arada, tek bir aileye ait olduğunu gördükçe doluyor, kadere bak ulan, dedirtiyor.
evet bir fabrika sahibi gayet rahatça bunlara sahip olabilir, bir galeri sahibi de...
tek dönem vekillik yapıp buna sahip olanları görünce deliriyorum. bakan olanı artık siz düşünün.
haaa bu arada kabine değişse kaç yazar? birileri yine asla görevlerini ve ödevlerini yerine getirmeden muazzam zenginliklere ulaşacak.
sıradan vatandaş alsa haram para derler, meclistekiler alınca çalışıyor, helaldir derler müge applaaaa!
havaalanlarında her daim vip olarak geçiş yapacaklar.
çevirmelere takılmayacaklar.
çocukları ve hatta torunları bütün ihaleleri kapacak, hayata 8-0 önde başlayacaklar.
ister bir yıl görevde kalsınlar ister üç gün....
bu gözler taycan 4s'i ve volvo xc90'ı ve mercedes g350'i bir arada, tek bir aileye ait olduğunu gördükçe doluyor, kadere bak ulan, dedirtiyor.
evet bir fabrika sahibi gayet rahatça bunlara sahip olabilir, bir galeri sahibi de...
tek dönem vekillik yapıp buna sahip olanları görünce deliriyorum. bakan olanı artık siz düşünün.
haaa bu arada kabine değişse kaç yazar? birileri yine asla görevlerini ve ödevlerini yerine getirmeden muazzam zenginliklere ulaşacak.
sıradan vatandaş alsa haram para derler, meclistekiler alınca çalışıyor, helaldir derler müge applaaaa!
devamını gör...
normal sözlük
merhabalar,
aktif yazar sayısı : 7307
aktif çaylak sayısı : 9195
gömülmüş yazar : 405
moderasyonun görevi basittir arkadaşlar. başlık ve tanımların, format kurallarına uygunluğunun kontrolünü sağlamak, yazarlarla; tanım, başlık ve şikayetleri üzerinden iletişim kurmak. bırakın direkt yazar uzaklaştırmayı, üç cümleden uzun ve format kurallarına uymayan tanımlarda, küfür veya cinsiyetçilik olmadığı sürece, yazarla iletişime geçmeden direkt tanımı dahi silmiyoruz.
moderasyon ekibi halihazırda sözlükteki yazarlardan oluşur. genelde her ay değişiklikler yaşanır. birini ekibe dahil ederken baktığımız en önemli iki şey ise ; insanlarla olan iletişimi ve sözlüğe ayırabileceği zaman aralığıdır. şuan ekipte aktif altı kişiyiz. bundan birkaç ay öncesine dönersek, bu ekibin neredeyse yarısından fazlasını farklı arkadaşlar oluşturuyordu.
kısacası hepimiz farklı karakterlerde ve sözlük vasıtasıyla bir araya gelmiş insanlarız. yaptığımız şey temelde, sözlüğü sevdiğimiz için elimizi taşın altına koyarak, katkı sağlamaya çalışmak.
yazar uçurma dediğimiz şey gelinebilecek son noktadır. moderasyonu eleştirdi, yoldaşa veya pavlova özelden küfür etti veya formatı ihlal etti diye kimse sözlükten uçurulmaz. arkadaşlar sözlükten uçurulmak için gerçekten özel olarak çaba harcamanız gerekir. belirli uyarılar almışsınızdır, profilinize belirli notlar düşülmüştür ve hala formata uygun olmayacak şekilde içerik üretmeye devam ediyorsunuzdur ve kendinizi iletişime tamamen kapatmış olmanız gerekir.
bunun dışında kalan ekstrem durumlar da vardır.
örneğin; birden fazla kadına psikolojik şiddet uygulayarak kadınları taciz etmiş bir yazar düşünelim. bu noktada bu yazarlar ellerinde ss'lerle bizlere ulaşmış olsunlar ve biz bunların notunu almış olalım. cinsiyetçi söylem ve küfrü kırmızı çizgi olarak belirlemiş bir sözlükte, bu tarz yazarları barındırmak en başta temel ilkelerimize ve sözlüğün dinamiğine aykırı olacaktır. yani kısacası uzaklaştırılan istisnasız her yazar için temel motivasyonumuz, burada oluşturmaya çalıştığımız topluluğun çıkarlarını korumaktır.
son zamanlarda gündemden düşmeyen "kafasına göre yazar uçurma" söylemlerinin ise gerçeklikle uzaktan yakından alakası yoktur. ayrıca sözlüğü daha iyi bir noktaya götürme motivasyonuyla yola çıkmış insanların böyle hareket etmesinin elle tutulur tek bir mantıklı sebebi de olamaz.
uçurulma sebebine gelince, uçurulan her yazara, neden uçurulduğu eksiksiz bir şekilde izah edilir. yukarıda örneklendirmeye çalıştığım, belirli uç noktadaki istisnai durumlar için bu şekilde hareket edilmeyebilir. hiçbir açıklama geçmeden uçurduğum beş tane yazar sayamam.
uçurulan her yazarın aylarca devam eden süreçte yaptıklarını tek tek şeffaf bir şekilde herkese izah etmemiz ise etik değildir.
bu iletişimi sadece yazarın kendisiyle kuruyoruz ve üçüncü kişilerle ek olarak herhangi bir bilgi paylaşmıyoruz.
belki biraz daha küçük bir toplulukta, uçurduğumuz her yazar için nick altlarına küçük bir açıklama düşebilirdik. bu noktada sadece birkaç yazarın isteği doğrultusunda, bu sayılara ulaşmış bir toplulukta, her ceza alan veya uzaklaştırılan yazar için sürekli nick altlarına açıklama düşmek pek mantıklı değildir.
istatistiklerde gördüğünüz üzere, sözlük kurulduğundan beri uzaklaştırılan toplam yazar sayısı 405 ve bunların yarısından çoğunu ise fake hesaplar oluşturmaktadır. bu şekilde asılsız bilgi kaynaklı söylemlerin çoğalması ve sürekli olumsuz bir algı yaratılmasının kimseye bir faydası olacağını düşünmüyorum. özellikle profiline tek bir not düşülmemiş ve uzaklaştırılma ihtimali olmayan yazarların, bir şekilde bu psikolojiye girerek tanım girmesi ise son derece talihsiz bir durum.
kısacası burada önemli olan bizlerin de içinde bulunduğu yazar topluluğudur. sözlükte gördüğünüz olumsuzlukları düzeltmek ve burayı daha iyi bir hale getirmek en başta yine sizlerin elinde. özellikle gerçeklikle uzaktan yakından alakası olmayan suçlamalarla bir şekilde elini taşın altına koyarak emek veren (yarın sizlerin de içinde yer alabileceği) arkadaşlarımızı yıpratmak veya moderasyona gereğinden fazla anlam yükleyerek, gördüğünüz bütün olumsuz durumlar için hedef göstermek, kimsenin yararına olmayacaktır.
sürekli üçüncü kişiler üzerinden çıkarımlar yapmaktansa, kişisel olarak uğradığınızı düşündüğünüz haksızlık veya sorunları dile getirdiğinizde daha sağlıklı bir iletişim kurulacağına inanıyorum.
aktif yazar sayısı : 7307
aktif çaylak sayısı : 9195
gömülmüş yazar : 405
moderasyonun görevi basittir arkadaşlar. başlık ve tanımların, format kurallarına uygunluğunun kontrolünü sağlamak, yazarlarla; tanım, başlık ve şikayetleri üzerinden iletişim kurmak. bırakın direkt yazar uzaklaştırmayı, üç cümleden uzun ve format kurallarına uymayan tanımlarda, küfür veya cinsiyetçilik olmadığı sürece, yazarla iletişime geçmeden direkt tanımı dahi silmiyoruz.
moderasyon ekibi halihazırda sözlükteki yazarlardan oluşur. genelde her ay değişiklikler yaşanır. birini ekibe dahil ederken baktığımız en önemli iki şey ise ; insanlarla olan iletişimi ve sözlüğe ayırabileceği zaman aralığıdır. şuan ekipte aktif altı kişiyiz. bundan birkaç ay öncesine dönersek, bu ekibin neredeyse yarısından fazlasını farklı arkadaşlar oluşturuyordu.
kısacası hepimiz farklı karakterlerde ve sözlük vasıtasıyla bir araya gelmiş insanlarız. yaptığımız şey temelde, sözlüğü sevdiğimiz için elimizi taşın altına koyarak, katkı sağlamaya çalışmak.
yazar uçurma dediğimiz şey gelinebilecek son noktadır. moderasyonu eleştirdi, yoldaşa veya pavlova özelden küfür etti veya formatı ihlal etti diye kimse sözlükten uçurulmaz. arkadaşlar sözlükten uçurulmak için gerçekten özel olarak çaba harcamanız gerekir. belirli uyarılar almışsınızdır, profilinize belirli notlar düşülmüştür ve hala formata uygun olmayacak şekilde içerik üretmeye devam ediyorsunuzdur ve kendinizi iletişime tamamen kapatmış olmanız gerekir.
bunun dışında kalan ekstrem durumlar da vardır.
örneğin; birden fazla kadına psikolojik şiddet uygulayarak kadınları taciz etmiş bir yazar düşünelim. bu noktada bu yazarlar ellerinde ss'lerle bizlere ulaşmış olsunlar ve biz bunların notunu almış olalım. cinsiyetçi söylem ve küfrü kırmızı çizgi olarak belirlemiş bir sözlükte, bu tarz yazarları barındırmak en başta temel ilkelerimize ve sözlüğün dinamiğine aykırı olacaktır. yani kısacası uzaklaştırılan istisnasız her yazar için temel motivasyonumuz, burada oluşturmaya çalıştığımız topluluğun çıkarlarını korumaktır.
son zamanlarda gündemden düşmeyen "kafasına göre yazar uçurma" söylemlerinin ise gerçeklikle uzaktan yakından alakası yoktur. ayrıca sözlüğü daha iyi bir noktaya götürme motivasyonuyla yola çıkmış insanların böyle hareket etmesinin elle tutulur tek bir mantıklı sebebi de olamaz.
uçurulma sebebine gelince, uçurulan her yazara, neden uçurulduğu eksiksiz bir şekilde izah edilir. yukarıda örneklendirmeye çalıştığım, belirli uç noktadaki istisnai durumlar için bu şekilde hareket edilmeyebilir. hiçbir açıklama geçmeden uçurduğum beş tane yazar sayamam.
uçurulan her yazarın aylarca devam eden süreçte yaptıklarını tek tek şeffaf bir şekilde herkese izah etmemiz ise etik değildir.
bu iletişimi sadece yazarın kendisiyle kuruyoruz ve üçüncü kişilerle ek olarak herhangi bir bilgi paylaşmıyoruz.
belki biraz daha küçük bir toplulukta, uçurduğumuz her yazar için nick altlarına küçük bir açıklama düşebilirdik. bu noktada sadece birkaç yazarın isteği doğrultusunda, bu sayılara ulaşmış bir toplulukta, her ceza alan veya uzaklaştırılan yazar için sürekli nick altlarına açıklama düşmek pek mantıklı değildir.
istatistiklerde gördüğünüz üzere, sözlük kurulduğundan beri uzaklaştırılan toplam yazar sayısı 405 ve bunların yarısından çoğunu ise fake hesaplar oluşturmaktadır. bu şekilde asılsız bilgi kaynaklı söylemlerin çoğalması ve sürekli olumsuz bir algı yaratılmasının kimseye bir faydası olacağını düşünmüyorum. özellikle profiline tek bir not düşülmemiş ve uzaklaştırılma ihtimali olmayan yazarların, bir şekilde bu psikolojiye girerek tanım girmesi ise son derece talihsiz bir durum.
kısacası burada önemli olan bizlerin de içinde bulunduğu yazar topluluğudur. sözlükte gördüğünüz olumsuzlukları düzeltmek ve burayı daha iyi bir hale getirmek en başta yine sizlerin elinde. özellikle gerçeklikle uzaktan yakından alakası olmayan suçlamalarla bir şekilde elini taşın altına koyarak emek veren (yarın sizlerin de içinde yer alabileceği) arkadaşlarımızı yıpratmak veya moderasyona gereğinden fazla anlam yükleyerek, gördüğünüz bütün olumsuz durumlar için hedef göstermek, kimsenin yararına olmayacaktır.
sürekli üçüncü kişiler üzerinden çıkarımlar yapmaktansa, kişisel olarak uğradığınızı düşündüğünüz haksızlık veya sorunları dile getirdiğinizde daha sağlıklı bir iletişim kurulacağına inanıyorum.
devamını gör...
modern zamanın mutlulukları
modern zamanda mutlu olmak zorlaştığı için küçük şeylerle olunan mutluluklardır.
polyannacılık gibi mesela.
polyannacılık gibi mesela.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://i.pinimg.com/originals/0d/93/c9/0d93c9b7812c6b91c3dce939ec92bc1a.jpg)
devamını gör...
chandler bing
friends dizisindeki favori karakterim. son sezonlara doğru karaktere özen göstermemişler. ilk sezonlardaki hali yok.
i make jokes when i am uncomfortable
resmen kendimi görüyorum burada. bir de oynayan oyuncunun alkol ve uyuşturucu bağımlılığından dolayı erken yaşlanmasını net olarak görmek üzer.
i make jokes when i am uncomfortable
resmen kendimi görüyorum burada. bir de oynayan oyuncunun alkol ve uyuşturucu bağımlılığından dolayı erken yaşlanmasını net olarak görmek üzer.
devamını gör...
run to the hills
steve harris harikası güzide şarkı.
bruce dickinson'ın özellikle şarkının sonlarına doğru, haydi atlarımıza binip gidiyoruz havasına bürünmenize vesile olan vokaline ise şapka çıkartmak lazım.
tabi her şeyden önemlisi şarkının anlattıkları ve sözleri. o göndermenin önünde ise saygı duruşunda bulunmak lazım.
ha unutmadan metal müziğin, kendisini bir halt zanneden şımarık çocuğu metallica'nın - ki tek yaptıkları güzel şey "and justice for all'' albümünü çıkartmalarıdır- bir iron maiden efsanesi olan bu şarkıyı tiye alma çabaları da, gülünçtür. gidin kenarda oynayın topunuzu zibidiler denilesi bir durumdur. steve harris'in bass'ta apollon edası ile gezdirdiği parmaklarına kurban olun siz.
white man came across the sea
he brought us pain and misery
killed our tribes killed our creed
took our game for his own need
we fought him hard we fought him well
out on the plains we gave him hell
but many came too much for cree
oh will we ever be set free?
riding through dustclouds and barren wastes
galloping hard on the plains
chasing the redskins back to their holes
fighting them at their own game
murder for freedom the stab in the back
women and children and cowards attack
run to the hills run for your lives
run to the hills run for your lives
soldier blue in the barren wastes
hunting and killing their game
raping the women and wasting the men
the only good indians are tame
selling them whiskey and taking their gold
enslaving the young and destroying the old
run to the hills run for your lives
dibine not: aynı isimli bir ''iron maiden'' biyografisi de mevcuttur. mick wall tarafından yazılmıştır.
bruce dickinson'ın özellikle şarkının sonlarına doğru, haydi atlarımıza binip gidiyoruz havasına bürünmenize vesile olan vokaline ise şapka çıkartmak lazım.
tabi her şeyden önemlisi şarkının anlattıkları ve sözleri. o göndermenin önünde ise saygı duruşunda bulunmak lazım.
ha unutmadan metal müziğin, kendisini bir halt zanneden şımarık çocuğu metallica'nın - ki tek yaptıkları güzel şey "and justice for all'' albümünü çıkartmalarıdır- bir iron maiden efsanesi olan bu şarkıyı tiye alma çabaları da, gülünçtür. gidin kenarda oynayın topunuzu zibidiler denilesi bir durumdur. steve harris'in bass'ta apollon edası ile gezdirdiği parmaklarına kurban olun siz.
white man came across the sea
he brought us pain and misery
killed our tribes killed our creed
took our game for his own need
we fought him hard we fought him well
out on the plains we gave him hell
but many came too much for cree
oh will we ever be set free?
riding through dustclouds and barren wastes
galloping hard on the plains
chasing the redskins back to their holes
fighting them at their own game
murder for freedom the stab in the back
women and children and cowards attack
run to the hills run for your lives
run to the hills run for your lives
soldier blue in the barren wastes
hunting and killing their game
raping the women and wasting the men
the only good indians are tame
selling them whiskey and taking their gold
enslaving the young and destroying the old
run to the hills run for your lives
dibine not: aynı isimli bir ''iron maiden'' biyografisi de mevcuttur. mick wall tarafından yazılmıştır.
devamını gör...