kız çocuk vs erkek çocuk
ismini unuttuğum şairin biri erkek çocuktan sonra kız çocuğu oluyor ve ben bu zamana kadar odun sevmişim diyor. sanırım cevabı vermiş.
devamını gör...
normal sözlük’ün çok sıkıcı olması sorunsalı
ben kendi adıma ortamdan memnunum.
okuyorum, zaman zaman gülüyorum, zaman zaman üzülüyorum. aklımın erdiği bir şey varsa yazıyorum. kaostan beslenmiyorum, yaşlı değilim ama ergen de değilim, arsız hiç değilim. imkan tanınmış “kurucu yazar” makamına terfi etmişim daha ne olsun.
okuyorum, zaman zaman gülüyorum, zaman zaman üzülüyorum. aklımın erdiği bir şey varsa yazıyorum. kaostan beslenmiyorum, yaşlı değilim ama ergen de değilim, arsız hiç değilim. imkan tanınmış “kurucu yazar” makamına terfi etmişim daha ne olsun.
devamını gör...
tuba büyüküstün
net bir şekilde türkiye'nin en güzel kadın oyuncusudur.
güzel diye tanıtılan hiçbir kadın oyuncu, tuba hanım'ın tırnağı bile olamaz.
güzel diye tanıtılan hiçbir kadın oyuncu, tuba hanım'ın tırnağı bile olamaz.
devamını gör...
one piece
dünyasını basitçe anlatmak gerekirse, dünya üzerinde çeşitli binlerce şeytan meyvesi var. bu şeytan meyveleri yiyene çeşitli güçler verirken handikap olarak deniz ile temas edince narkoz etkisi yapıp güçten düşmesini sağlıyor. çeşitli güçlerden kasıt gerçekten aklınıza gelebilecek her şey olabilir mesela element kullanımı yada bir hayvana dönüşme veya deprem yaratabilme.
hikaye korsanlar çağında geçtiği için büyük bir bölüm deniz üzerinde geçiyor. ana karakterimiz bir korsan ve kendisi lastik meyvesini yemiş. son korsanlar kralı olan roger idam edilirken ''hazinemi o adada bıraktım gidin alın'' tarzı bir şey demesinden ötürü, torun tombalak herkesi denize dökmüş, hazinesinin peşine koşturmuştur. ana karakterimizin amacı o hazineyi bulup korsanlar kralı olmaktır. zira hazineyi bulmak için dünyayı gezmek zorunda ve ipuçlarından yola çıkarak, hazineye ulaşmalıdır. önündeki en büyük engellerden bazıları ise kendi gibi diğer korsanlar ve hükümetin askeri olan denizcilerdir. gereksiz uzayan bölümleri kimi zaman bıktıracak düzeye gelse de iyi animedir. bu sebeple puanım 9/10.
keşfetme hikayem ise ;
günlerden bir gün dayımlara misafirliğe gitmiştik. herkese selam verip görüştükten sonra odasında olan abim gibi gördüğüm kuzenin odasına daldım. bir şeyler tıkınıp one piece izliyordu. tabi ben yine görüştükten sonra, ne izliyor lan bu diye ekrana bakmamla çizgifilm izlediğini fark edince, klasik lafı yapıştırdım; ''çizgifilm mi izliyorsun abi'' ama tabi dalga geçer bir tonda değil yoksa şepeşilleyi yeriz.
tam senesini hatırlamıyorum ama one piece o zamanlar daha 300'üncü bölümlerindeydi. kuzen bana anlatınca pek ilgimi çekmedi açıkçası. onun yanında izlediğim bölümler ise boş bölümler olduğu için zaten hiç ilgi çekici değildi. o zamanlar tabi siteler yok, millet torrentden indirip, divxplanetten altyazı çakıyor, arşivliyor. bende kuzenin gazına gelip, zaten boştayım bir bakayım diye aldım, eve gidince bir başladım izlemeye öff. abartısız 5 saat izledim, bir hafta sonra güncele geldim. tabi kuzen bunu duyunca bastı kahkahayı hani çizgifilm milm bir şeyler diyordun dedi. ona buna tavsiye ede ede genişlettim izleyici kitlesini. eee konuşacak adam da lazım öyle daha hoş oluyor.
hikaye korsanlar çağında geçtiği için büyük bir bölüm deniz üzerinde geçiyor. ana karakterimiz bir korsan ve kendisi lastik meyvesini yemiş. son korsanlar kralı olan roger idam edilirken ''hazinemi o adada bıraktım gidin alın'' tarzı bir şey demesinden ötürü, torun tombalak herkesi denize dökmüş, hazinesinin peşine koşturmuştur. ana karakterimizin amacı o hazineyi bulup korsanlar kralı olmaktır. zira hazineyi bulmak için dünyayı gezmek zorunda ve ipuçlarından yola çıkarak, hazineye ulaşmalıdır. önündeki en büyük engellerden bazıları ise kendi gibi diğer korsanlar ve hükümetin askeri olan denizcilerdir. gereksiz uzayan bölümleri kimi zaman bıktıracak düzeye gelse de iyi animedir. bu sebeple puanım 9/10.
keşfetme hikayem ise ;
günlerden bir gün dayımlara misafirliğe gitmiştik. herkese selam verip görüştükten sonra odasında olan abim gibi gördüğüm kuzenin odasına daldım. bir şeyler tıkınıp one piece izliyordu. tabi ben yine görüştükten sonra, ne izliyor lan bu diye ekrana bakmamla çizgifilm izlediğini fark edince, klasik lafı yapıştırdım; ''çizgifilm mi izliyorsun abi'' ama tabi dalga geçer bir tonda değil yoksa şepeşilleyi yeriz.
tam senesini hatırlamıyorum ama one piece o zamanlar daha 300'üncü bölümlerindeydi. kuzen bana anlatınca pek ilgimi çekmedi açıkçası. onun yanında izlediğim bölümler ise boş bölümler olduğu için zaten hiç ilgi çekici değildi. o zamanlar tabi siteler yok, millet torrentden indirip, divxplanetten altyazı çakıyor, arşivliyor. bende kuzenin gazına gelip, zaten boştayım bir bakayım diye aldım, eve gidince bir başladım izlemeye öff. abartısız 5 saat izledim, bir hafta sonra güncele geldim. tabi kuzen bunu duyunca bastı kahkahayı hani çizgifilm milm bir şeyler diyordun dedi. ona buna tavsiye ede ede genişlettim izleyici kitlesini. eee konuşacak adam da lazım öyle daha hoş oluyor.
devamını gör...
bir yazar sizi takip etmeye başladı
içimi kıpır kıpır eden bir bildirim .
devamını gör...
türkiye halkının tarihini okumaması
içinde yaşadığım topluma dair naçizane gözlemimdir.
bu millette inanılmaz bir mustafa kemal atatürk sevgisi vardır, ayrıca muhafazakar olarak adlandırabileceğimiz güruh da osmanlı tarihini, özellikle fatih sultan mehmet dönemini öve öve bitiremez. fakat bunların çok azı açıp "bu dönemlerde ne olup ne bitmiş?" "neler hangi şartlarda nasıl yaşanmış?" diye araştırırlar.
bu yüzden ortamlarda sık sık politikaya bulanmış kirli tarih sohbetleri duyarız, bu yüzden koşarak kaçmak isteriz, "bilmiyorsanız konuşmayın arkadaş!" diye isyan edesimiz gelir.
ayrıca; çok önemli bir husus daha var ki, o da bu sorunun yalnızca türkiye halkında olmamasıdır. elin amerikalısına ortadoğu'yu sorun gösteremiyor. kendimizi eleştirelim fakat haksızlığa da lüzum yok, bu problem birçok ülkede var. fakat onlarda bilmediği konuda konuşma cesareti bu kadar çok mudur onu bilmiyorum.
bu millette inanılmaz bir mustafa kemal atatürk sevgisi vardır, ayrıca muhafazakar olarak adlandırabileceğimiz güruh da osmanlı tarihini, özellikle fatih sultan mehmet dönemini öve öve bitiremez. fakat bunların çok azı açıp "bu dönemlerde ne olup ne bitmiş?" "neler hangi şartlarda nasıl yaşanmış?" diye araştırırlar.
bu yüzden ortamlarda sık sık politikaya bulanmış kirli tarih sohbetleri duyarız, bu yüzden koşarak kaçmak isteriz, "bilmiyorsanız konuşmayın arkadaş!" diye isyan edesimiz gelir.
ayrıca; çok önemli bir husus daha var ki, o da bu sorunun yalnızca türkiye halkında olmamasıdır. elin amerikalısına ortadoğu'yu sorun gösteremiyor. kendimizi eleştirelim fakat haksızlığa da lüzum yok, bu problem birçok ülkede var. fakat onlarda bilmediği konuda konuşma cesareti bu kadar çok mudur onu bilmiyorum.
devamını gör...
sözlük yazarlarının fotoğrafları
modlardan ricam bu gibi başlıkları ve bu tarz paylaşımları bir şekilde engellesin çünkü sözlük git gide insitgrama dönüyor. yakında hikaye de atar bu ilgi budalaları hiç şaşırmam. lan sözlük bura sözlük! bilgi alacan yorum yapacan bilgi verecen hatta gerekirse arada sohbet makara da olur ama kardeşim kendi fotoğrafını, gözünü, ağzını, burnunu niye paylaşırsın ki? moderasyon gereğini yapar umarım ortam iyice tanışma sitesine dönmeden.
devamını gör...
alttaki yazara bir mesaj bırak
(bkz: dedeye sahip çıkalım)
devamını gör...
banu berberoğlu
"diggat et bebeyim" repliğiyle tanıdığım mehmet reisin sevgilisi. ikisi de çok iyi niyetli insanlardı. kendi halinde kendi hayatını çeken bir youtuber dı. bi ara patladı ve herkes onu izlemeye başladı ancak sadece dalga geçmek için. kendisi de sonra video çekmeyi bırakmış zaten. umarım mutludur.
devamını gör...
ayrılık acısı
güzel sevilen kadınların, ayrılık acısı da uzun sürüyor her halükarda. tek bir farkla; bir noktada sınır aşılmışsa, o, tırnak içerisinde "güpgüzel" anılara da set çekiyor, odak noktanızı başka yöne kaydırıyorsunuz.
güzel ayrılmayın efenm. güzel bitirmeyin. sonrasını da düşünün. aman hincime sen de. güzel ayrılınacaksa hiç ayrılınır mı? diyorsunuz değil mi? haklısınız. nitekim ben de öyle düşündüm. fakat sınırlar aşıldı, setler çekildi, hayat memat meselesi oldu ve o makus talih, yine "güpgüzel" başa geldi. çekiyoruz. ya da yaşıyoruz diyelim efenm. hayat devam ediyor.
bu arada, anı mı istemiştiniz?.. *
güzel ayrılmayın efenm. güzel bitirmeyin. sonrasını da düşünün. aman hincime sen de. güzel ayrılınacaksa hiç ayrılınır mı? diyorsunuz değil mi? haklısınız. nitekim ben de öyle düşündüm. fakat sınırlar aşıldı, setler çekildi, hayat memat meselesi oldu ve o makus talih, yine "güpgüzel" başa geldi. çekiyoruz. ya da yaşıyoruz diyelim efenm. hayat devam ediyor.
bu arada, anı mı istemiştiniz?.. *
devamını gör...
kafkas gülü
buradan
kafkas gülü (daphne) ya da dağ gülü adı ile de bilinen bitki, himalaya’da yetişen muhteşem bir çiçektir.
büyüleyen bir kokusu ve görüntüsü vardır. eşsiz kokusunun kalıcılığı ve koku aroması ile kozmetik, parfümeri sanayide kullanılmaktadır.
ayrıca kafkas gülünden uzun yıllar dayanabilen, dayanıklı kağıtlar üretilir.
her zaman yeşil kalabilen ,bodur ve yaprak dökmeyen bir bitkidir.
(yarı gölge ortam da -20 derece ye kadar dayanır.
aralık ve mart ayları arası, uçları krem pembe, dışı koyu kırmızı, minik çiçeklerin oluşturduğu toplar halinde çiçeklenir.
bulunduğu ortamda insanı mest eden, güçlü ve sarhoş edercesine kokusu ile güzel bir kış çiçeğidir.
kafkas gülü (daphne) ya da dağ gülü adı ile de bilinen bitki, himalaya’da yetişen muhteşem bir çiçektir.
büyüleyen bir kokusu ve görüntüsü vardır. eşsiz kokusunun kalıcılığı ve koku aroması ile kozmetik, parfümeri sanayide kullanılmaktadır.
ayrıca kafkas gülünden uzun yıllar dayanabilen, dayanıklı kağıtlar üretilir.
her zaman yeşil kalabilen ,bodur ve yaprak dökmeyen bir bitkidir.
(yarı gölge ortam da -20 derece ye kadar dayanır.
aralık ve mart ayları arası, uçları krem pembe, dışı koyu kırmızı, minik çiçeklerin oluşturduğu toplar halinde çiçeklenir.
bulunduğu ortamda insanı mest eden, güçlü ve sarhoş edercesine kokusu ile güzel bir kış çiçeğidir.
devamını gör...
fink

murat menteş'in son romanıdır.
bu romanda anlatılanlar gerçek olmasaydı onları uyduramazdım.
kitabı okudum ve bitirdim. severek okudum ve kitap bittiğinde güzel bir kitabı bitirmiş olmanın mutluluğunu hissettim. murat menteş yine güzel ve hızlı bir okuma imkanı sunmuş. zaten en iyi yaptığı şey akışkan metinler yazmak. bu konuya geleceğiz.
kitap ilginç bir kitap bunun sebebi kitabın baş karakterinin gerçek bir insan olması. bazı insanlar vardır ve yaşadıkları hayat hakkında "anlatsam roman olur" derler. fink böyle bir adamın hikayesini konu ediyor.
göksenin yıldırım 2002 modellik yarışmasında dereceye giremiyor. onun yerine kıvanç tatlıtuğ birinci oluyor. göksenin bey hong kong'a gidiyor ve goku sky adını alıyor. 10 yıl boyunca inanılmaz ve gerçek şeyler yaşıyor. bir imza gününde murat menteş'e gidip anlatıyor ve ortaya bu roman çıkıyor.
kitabın bir diğer ilginç tarafı ise baştan sona seci sanatıyla yazılması. bu bazılarının hoşuna gidebilir benim gitmedi. bir süre sonra okuyucuyu sıktığını düşünüyorum. bence yazarı kısıtlayan bir şey bu durum. kalıpların içinde yazmak zorunda kalıyorsunuz.
gelelim akışkanlık kısmına. murat menteş dublörün dilemması kitabından beri hızlı okunan metinler yazıyor. kötü bir kitap yazsa bile hızlı okunuyor. bunun sebebi cümleleri kısa tutması. cümleler kısaldıkça metin hızlanıyor ve akışkanlık tamamlanıyor. küçük su tanecikleri birikiyor ve şelale oluyor akıyor aşağı. bu yazarın yapmayı başardığı müthiş bir olay.
murat menteş seven herkese hala okumadılarsa şiddetle tavsiye edeceğim bir kitap olmuş. alın okuyun.
kitabın ufak tefek sıkıntıları vardı. bunları spoilerli şekilde dile getireyim. ilk sıkıntı yukarıda bahsettiğim gibi seci sanatıyla yazılması. okuyucuyu bir süre sonra sıkıyor. sıkıldım resmen. bir diğer kısım ise murat menteş'in olayları dramatize edişini çok fazla hissettirmesi. tamam karakterimiz inanılmaz şeyler yaşamış kabul ediyorum ama yazar bazı kısımlarda olayları çok süslemiş. bu göze batıyor. rahatsız oldum. bunlar dışında severek okudum. depresyon ve 2 yıl yattığı kısımlar daha uzun işlense memnun olurdum. sanırım göksenin bey ilaçlar yüzünden pek hatırlamıyordu.
devamını gör...
orkide kurtarma yöntemi
ölmek üzere olan orkideyi hayata döndürmektir.
en etkili yöntem bana göre sera etkisidir. yaprakları yumuşamış, bozulmuş; kökleri de çürümüş orkideyi tekrar canlandırmak elbette sabır istiyor. bu kurtarma yöntemi ise oldukça basit.
bozulmuş, çürümüş yaprak ve kökleri dezenfekte edilmiş bir makas yardımıyla güzelce temizliyoruz. makası dezenfekte etmek için bir pamuk ya da peçeteye sıktığınız limon ile silebilirsiniz. şeffaf içerisini rahat görebileceğiniz temiz cam bir kavanoz içerisine (plastik kavanoz ya da kesilmiş bir pet şişe de olabilir ama çok sıcak havalarda cam kullanmak daha iyi) yerleştirmek üzere de yine temiz hatta dezenfekte edilmiş bir bez parçası alıyoruz. ıslatıp sıktığımız bezi kavanozun dibine yerleştirdikten sonra orkidemizi de kavanozumuzun içine yerleştiriyoruz. şeffaf bir poşet ya da streç film ile kavanozumuza hava almayacak şekilde kapak yapıyoruz.
artık seramız hazır. doğrudan güneş alan değil ama güneş ışığının bol girdiği bir yere koyup artık kök vermesini bekliyoruz. sadece kök değil yeni yaprak da veriyor orkidemiz. birkaç kök verip kökler de en az 5-6 santim olduktan sonra orkide toprağına dikebiliriz.
benim yaptığım orkide çürümek üzereydi ve 2 yaprak vermiş durumda şu an, kökleri de büyüyor. yaklaşık bir buçuk ayda toparladı kendini. o yüzden sabırlı olmakta fayda var. arada bakarak takip edebilirsiniz. dikime kadar kesinlikle yapmış olduğunuz kapağını açmayın.
daha sonra görsel de yükleyeceğim. bol şans!
en etkili yöntem bana göre sera etkisidir. yaprakları yumuşamış, bozulmuş; kökleri de çürümüş orkideyi tekrar canlandırmak elbette sabır istiyor. bu kurtarma yöntemi ise oldukça basit.
bozulmuş, çürümüş yaprak ve kökleri dezenfekte edilmiş bir makas yardımıyla güzelce temizliyoruz. makası dezenfekte etmek için bir pamuk ya da peçeteye sıktığınız limon ile silebilirsiniz. şeffaf içerisini rahat görebileceğiniz temiz cam bir kavanoz içerisine (plastik kavanoz ya da kesilmiş bir pet şişe de olabilir ama çok sıcak havalarda cam kullanmak daha iyi) yerleştirmek üzere de yine temiz hatta dezenfekte edilmiş bir bez parçası alıyoruz. ıslatıp sıktığımız bezi kavanozun dibine yerleştirdikten sonra orkidemizi de kavanozumuzun içine yerleştiriyoruz. şeffaf bir poşet ya da streç film ile kavanozumuza hava almayacak şekilde kapak yapıyoruz.
artık seramız hazır. doğrudan güneş alan değil ama güneş ışığının bol girdiği bir yere koyup artık kök vermesini bekliyoruz. sadece kök değil yeni yaprak da veriyor orkidemiz. birkaç kök verip kökler de en az 5-6 santim olduktan sonra orkide toprağına dikebiliriz.
benim yaptığım orkide çürümek üzereydi ve 2 yaprak vermiş durumda şu an, kökleri de büyüyor. yaklaşık bir buçuk ayda toparladı kendini. o yüzden sabırlı olmakta fayda var. arada bakarak takip edebilirsiniz. dikime kadar kesinlikle yapmış olduğunuz kapağını açmayın.
daha sonra görsel de yükleyeceğim. bol şans!
devamını gör...
x-ray cihazı
adliye, avm gibi yerlerin girişinde bulunan bir cihazdır.
devamını gör...
namuslu bir şekilde battık
''bizim köyde adalet ablamız var'' diyen trabzon'da yıllarca kafe işleten ibrahim odabaş, '' namuslu bir şekilde batık '' afişi asarak işletmesini satışa çıkarma hadisesi.
dükkânı önünde eylem de yapan esnafın şunları söyledi:
namuslu bir şekilde battık derken devletimizin koyduğu kurallara uyduk, hiçbir şekilde açmadık, bir şey yapmadık. ama yapmadığımız halde onlar söylenenin tam tersini yaptı. kongreler yaptı, kayak merkezini açtı. hiç alakası olmayan insanlar güzel yaşarken benim çalışan işçilerime bile maaş hacizleri geliyor şu anda.
pandemi sürecinde işyerimiz kapandı, bir lira destek alamadık. haberlerde söylenildiği gibi ‘halka para dağıttık’ ama ben o paradan hiçbir şey alamadım. berat albayrak’ın televizyonda yaptığı reklamlar gibi ‘her esnafımızın arkasında türkiye cumhuriyeti ve onun hazinesi vardır’ dediği yerde o hazineden bana bir çeyrek altın bile düşmedi. kredilerimiz vardı, eşimizin dostumuzun üstüne aldığımız. ödeyemedik. ödeyemediğimiz gibi de faizli para alarak ki devletimizden daha iyi o faizcilik yapanlar, sorumluluk sahibi olduğum arkadaşların üzerine aldığımız kredileri ödedik.
televizyonda konuşulurken her şey çok farklı, toz pembe. biz kepenk kapatmadık. güllük gülistanlık. evimize ekmek alıyoruz. ama onlar bilmez, cuma günleri karantinaya girerken biz iki günlük süreçte evimize nasıl ekmek alacağız? 100-200 tl cebimize nakit para bizde yokken, kredi kartları patlamışken, icralar üst üste gelirken. onların hiçbirinin haberi yok. seçim zamanları kapı kapı dolaşan insanlar neredeydiniz. labeleb salonları doldururken, koskoca 450 metrekare işyerindeki oturan iki kişi. daha geçen cumartesi kapalı işyerinde otururken, polis ışıkları açıp kapalı işyerine girip bana ceza yazdı. bana o cezayı yazan polis neden bunu ak parti kongrelerinde kimseye yazmadı. adaletse nerede adalet, adalet kalkınma partisi. adalet türkiye’de sadece kadın ismidir, bizim köyde de var bir adalet ablamız.
dükkânı önünde eylem de yapan esnafın şunları söyledi:
namuslu bir şekilde battık derken devletimizin koyduğu kurallara uyduk, hiçbir şekilde açmadık, bir şey yapmadık. ama yapmadığımız halde onlar söylenenin tam tersini yaptı. kongreler yaptı, kayak merkezini açtı. hiç alakası olmayan insanlar güzel yaşarken benim çalışan işçilerime bile maaş hacizleri geliyor şu anda.
pandemi sürecinde işyerimiz kapandı, bir lira destek alamadık. haberlerde söylenildiği gibi ‘halka para dağıttık’ ama ben o paradan hiçbir şey alamadım. berat albayrak’ın televizyonda yaptığı reklamlar gibi ‘her esnafımızın arkasında türkiye cumhuriyeti ve onun hazinesi vardır’ dediği yerde o hazineden bana bir çeyrek altın bile düşmedi. kredilerimiz vardı, eşimizin dostumuzun üstüne aldığımız. ödeyemedik. ödeyemediğimiz gibi de faizli para alarak ki devletimizden daha iyi o faizcilik yapanlar, sorumluluk sahibi olduğum arkadaşların üzerine aldığımız kredileri ödedik.
televizyonda konuşulurken her şey çok farklı, toz pembe. biz kepenk kapatmadık. güllük gülistanlık. evimize ekmek alıyoruz. ama onlar bilmez, cuma günleri karantinaya girerken biz iki günlük süreçte evimize nasıl ekmek alacağız? 100-200 tl cebimize nakit para bizde yokken, kredi kartları patlamışken, icralar üst üste gelirken. onların hiçbirinin haberi yok. seçim zamanları kapı kapı dolaşan insanlar neredeydiniz. labeleb salonları doldururken, koskoca 450 metrekare işyerindeki oturan iki kişi. daha geçen cumartesi kapalı işyerinde otururken, polis ışıkları açıp kapalı işyerine girip bana ceza yazdı. bana o cezayı yazan polis neden bunu ak parti kongrelerinde kimseye yazmadı. adaletse nerede adalet, adalet kalkınma partisi. adalet türkiye’de sadece kadın ismidir, bizim köyde de var bir adalet ablamız.
devamını gör...
abcçdefgğhıijklmnoöprsştuüvyz
üşenmedim okudum 29 harfin hepsini yazmış.
alfabede bulunan harfler.
alfabede bulunan harfler.
devamını gör...
baskıcı ailede yaşamak
iyi yalan söyleyebilme yeteneği kazanmak.
devamını gör...
sen beni güzel hatırla
birbirini hiç tanımayan iki insanın arada bir kaç soru sorarak ama daha çok şarkılarla birbirine içini döküşüdür bu şarkının bendeki anlamı...
sonunda bu şarkıyı yollayıp ismini dahi bilmediği birisinin kendini güzel hatırlamasını sağlayabilir insanlar.
yani bir insanın hayatında ne kadar olduğunuz değil, olduğunuz sürede ne yaptığınızdır önemli olan.
şarkıya gelecek olursak sözü-müziği hande mehan'a ait olan güzel bir şarkıdır...
ben seni unutmam, sen beni güzel hatırla...
ben sizi unutmam, unutmam...
siz de beni güzel hatırlayın... *
sonunda bu şarkıyı yollayıp ismini dahi bilmediği birisinin kendini güzel hatırlamasını sağlayabilir insanlar.
yani bir insanın hayatında ne kadar olduğunuz değil, olduğunuz sürede ne yaptığınızdır önemli olan.
şarkıya gelecek olursak sözü-müziği hande mehan'a ait olan güzel bir şarkıdır...
ben seni unutmam, sen beni güzel hatırla...
ben sizi unutmam, unutmam...
siz de beni güzel hatırlayın... *
devamını gör...
6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı
tribündeki 150 kadar operasyon çocuğuna rağmen galatasarayımızın söke söke aldığı karşılaşma.
maç öncesinde bağırıyorlardı hepsi bir taraflarına böylece girmiş oldu.
gerçek bir striker golü izlemiş olduk, iyi bakın fenerliler her zaman göremezsiniz böylesini.
saksıya fesleğen gibi veyahut bilezzziiiiiik gibi.*
maç öncesinde bağırıyorlardı hepsi bir taraflarına böylece girmiş oldu.
gerçek bir striker golü izlemiş olduk, iyi bakın fenerliler her zaman göremezsiniz böylesini.
saksıya fesleğen gibi veyahut bilezzziiiiiik gibi.*
devamını gör...