ayrıca kokpit menüsü altına takip listem kısayolu eklenmiştir. profil -> bana özel -> takip şeklindeki kullanımı bir çok yazarımız keşfedemiyordu haklı olarak.
devamını gör...

kendilerini koyun haline getirip çoban aramaları.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

adam elliot'un yönettiği, avustralya'da yaşayan mary adında küçük bir kız ile new york'ta yaşayan kırklı yaşlarında max'ın mektuplaşmalarını ve bu mektuplaşmadan doğan dostluklarını anlatan; bolca güldürüp zaman zaman da ağlatan, en iyi stop-motionlardan biridir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hz. muhammed'in babası. hz. muhammed 7 aylıkken bilinmeyen bir hastalıktan dolayı 25 yaşındayken vefat etmiştir. abdullah çok güzel birisiydi, hatta kureyşlilerden yaşlı olanlar bile daha önce böyle güzellikte birini görmediklerini söylerlerdi.

abdülmutallib (abdullah'ın babası) zengin bir adamdı. tıpkı oğlu abdullah gibi çok güzel, yakışıklıydı. zemzem'i de uzun zaman sonra o ortaya çıkarmıştı. üstelik arabistan'ın en şerefli ve en güçlü kabilelerinden olan kureyş kabilesinin liderliğini yapıyordu ve şerefli bir soyu vardı. tüm bunlar abdülmutallib'in çok şanslı bir adam olduğunu gösteriyordu. abdülmutallib, cömertti, zekiydi, akıllıydı ve tüm bunlar onu saygın bir adam yapıyordu. fakat bu kadar çok şeye sahip olmasına rağmen, çok şükretmesine rağmen yine de üzgündü. çünkü birden çok hanımı olmasına rağmen sadece bir tane erkek çocuğu vardı. ama arabistan'da babaları destekleyenler oğullardı! kendisiyse sadece bir tek erkek çocuğa sahip olmanın üzüntüsünü, eksikliğini yaşıyordu. ve abdülmutallib dua etti, eğer allah 10 erkek çocuğu verirse ve hepsi büyür de büluğ çağına gelirse, abdülmutallib onlardan birini kabe'de kurban edecekti.

yıllar yıllar geçti. abdülmutallib'in 9 oğlu daha olmuştu ve böylelikle ilk oğluyla birlikte toplam 10 erkek çocuğu vardı. şimdi birisini kurban etmeliydi. ama abdülmutallib o yemini ettiği zaman, 10 erkek çocuğunun olmasını yüzde birlik ihtimal olarak görüyordu. tüm oğulları büyüdü, ama abdullah hariç. artık abdülmutallib sık-sık ettiği yemini düşünüyordu. bütün oğulları onun için gurur kaynağıydı ve en çok abdullah'ı seviyordu. abdullah, çok iyi bir çocuktu. abdullah da büyümüştü artık. abdülmutallib tüm oğullarını çevresinde topladı ve yemininden bahsetti, abdülmutallib onların babasıydı, ne olursa olsun ona uymaları gerekiyordu. abdülmutallib onlardan her birinin bir ok üzerine işaretlerini koymasını istedi. ve kureyş ok falcısına kabe'ye gelmesi için haber gönderdi. oğullarını kabe'ye soktu ve gelen falcıya yemininden bahsetti. oğullar kendi oklarını hazırladı. abdülmutallib, hubel'in yanında durdu. ve allah'a dua etti. okları çektiler, abdullah'ın oku çıkmıştı.

abdülmutallib bir eliyle abdullah'ı diğer eliyle de bıçağı tuttu ve oğlunu kapıya doğru sürükledi, hiçbir şey düşünmek istemiyordu, hiçbir şey. oğlunu kurban etmek için yer arıyordu. fakat abdullah'ın annesi..fâtıma! fatıma, en güçlü kabilelerden olan mahzum kabilesindendi, kureyştendi, şerefli bir soya sahipti. çevreyi büyük bir topluluk sarmıştı. hem abdülmutallib, hem de abdullah kabe'nin kapısında durmuşlardı ve ikisi de bembeyaz, ölü gibi bir haldeydiler. mahzumlular kendilerinden olan birinin oğlunun kurban edileceğini anladılar ve abdülmutallib'e bıçakla nereye gittiğini soruyordular, aslında sorunun cevabını gayet iyi biliyorlardı. abdülmutallib yemininden bahsedince, mahzum'un şefi şöyle dedi:

hayır, onu kurban etmeyeceksin. onu kurban etme, başka bir şeyi feda et. onun bedeli ne kadar olursa olsun, tüm mahzumoğulları mallarını feda etmeye hazırdır.

abdullah'ın diğer kardeşleri kabe'nin içerisinden çıkmamışlardı, hiçbirisi tek kelime etmemişti. fakat dayanamadılar ve abdülmutallib'e kardeşleri abdullah'ı kefaret karşılığında kurtarması için yalvardılar. fakat abdülmutallib hiç oğlunu kurban etmek ister miydi? deniyordu, herkesin yalvarışlarını duymak, tüm topluluğun "yapma!" nidalarını duymak istiyordu. ama bir yandan da korkuyor, düşünüyordu. en sonunda bu durum için herhangi bir kefaretin olup olmadığını öğrenmek ve eğer kefaret geçerliyse nasıl olacağını öğrenmek için medine'de yaşayan akıllı bir kadının yanına gitmeye karar verdi. abdullah ve bir veya birkaç oğlunu yanına alarak medine'ye gitti. orda da kadının başka bir yere yerleştiğini öğrenince oraya gitti. ve kadını buldu. kadına olayı anlattılar ve kadın da ruhla konuşacağım yarın gelin dedi. abdülmutallib dua etti. diğer gün geldiler ve kadın şöyle dedi, bana ilham geldi, söyleyin, sizde kan bedeli ne. dediler ki, 10 devedir. kadın dedi ki: geri dönün, ve kurban etmek istediğiniz adamı bir tarafa, 10 deveyi de diğer tarafa koyun ve aralarında kura çekin. eğer ok adamın aleyhine çıkarsa, 10 deve daha ekleyin ve yine kura çekin. fal develere çıkıncaya kadar buna devam edin, develeri arttırın. sonra da develeri kurban edip adamı salıverin.

mekke'ye geri döndüler ve abdullah ile 10 deveyi kabe'nin avlusuna koydular. abdülmutallib, kabe'nin içine girdi, hubel'in yanında durdu, yaptıklarının kabulü için allah'a yalvardı. oklar çekildi ve ok abdullah aleyhinde çıktı. 10 deve daha eklediler fakat sonuç aynıydı, develer yaşamalı ve abdullah kurban edilmeliydi. her seferinde 10 deve eklediler. en sonunda develerin sayısı 100 olmuştu. fal, develerin aleyhindeydi artık. ama abdülmutallib emin olamıyordu, 3 kez fal oku çekilmesini istiyordu ve 2 kez daha çektiler. fal her seferinde develerin aleyhine çıktı. ve develer kurban edildi.

abdullah 20'li yaşlarına geldiğinde âmine ile evlendi. ve hz. muhammed 7 aylıkken, kendisi 25 yaşında bilinmeyen bir hastalık sebebiyle vefat etti.

amine, bu haberi öğrenince gözyaşları içerisinde şu şiiri okumuştur;

artık mekke'nin bethâ kolu, haşimoğullarından boş kaldı! mekke, haşimoğullarının şanından mahrumdur artık! ölümün davetine uyarak, evinden örtüler ve kefenler içinde çıktı, kabre gitti! ölümün (eğer yeryüzünde yıllarca dolaşıp dursa) insanlar arasında, haşimoğlu gibi bir yiğit bulup da boşluğunu dolduramaz. dostları onun tabutunu taşımak için koşuştu, onu elden ele aldılar götürdüler. ne yazık, ne yazık ki ecel hiç beklenmedik bir zamanda onu çekip kendine aldı. halbuki o, ne kadar güzel, ne kadar cömert ve ne kadar merhametli biriydi!

abdullah'ın bıraktığı miraslar arasında, oğlu hz. muhammed'e bakması için habeşli bir cariye de vardı. sanki abdullah, hz. muhammed'in annesi âmine'nin de, hz. muhammed daha çok küçükken vefat edeceğini biliyordu..
devamını gör...

kızın karakterinden hoşlandığı, onun yanında mutlu olduğu için birlikte olduğu hiç aklınıza gelmiyor mu?
devamını gör...

2021 euroleague şampiyonudur. bir fenerbahçeli olarak bizlere bu gururu yaşattığınız için teşekkürler. harikasın takım!
devamını gör...

aslında "ensest" kelimesi o kadar muallak bir kavramdır ki, ucu bucağı yoktur. ister kökümüzü "adem" kabul edin ister "maymun" sonucunda en dibe vardığımızda akraba değil miyiz? hadi bunu geçtim, "ensest ilişki" bilindiği, "öğrenildiği" anda vardır. fazla uç olmayan bir örnek vereyim, sabahtan akşama kadar atv de yayınlanan bazı programlar var, kardeşler ayrılmış, çocuk esirgemeye verilmiş, kaybetmişler vs vs pok püsür, şöyle düşünün doğar doğmaz ayrılan ve dünyanın başka yerlerine yerleşmiş 2 kardeşi düşünün, nette falan tanışıyorlar, aşık oluyorlar falan fıstık, ve bunu kendileri de dahil hiç kimse bilmiyor, şimdi bu ensest bir ilişki midir? değil midir? ne anlatmaya çalıştım şimdi ben bile karıştırdım, hahhh tamam ensestin günahı bilinmesinden gelir...
devamını gör...

sevemediğim bir film ama oyuncularını görünce bir heyecanlanıyorsun işte o kadardı benim için.
devamını gör...

filmografisinde days of heaven ve badlands gibi görsel açıdan tablo gibi kusursuz filmler yer alan efsane yönetmen terrence malick'in 1998 yapımı underrated savaş filmi. saving private ryan ile aynı dönemde vizyona girmenin talihsizliğini yaşadı demek yanlış olmaz ancak bunun dışında her ne kadar çoğu otoriteden olumlu geri dönüş alsa da genel izleyici tarafından beklenenden daha az ilgi görmüş olması da kaçınılmaz bir gerçekti çünkü film kısmen durağan ilerleyen, savaşa rağmen tüm güzelliği ve tehlikesi ile yaşamaya devam eden doğa ananın gölgesinde; parçalanmış uzuvlar ve yere saçılmış iç organların arasında şuurunu ve insanlığını yitirme korkusu taşıyan askerlerin hikayesiydi, bir kahramanın veya çetin geçen tek tarafı haklı bir mücadelenin öyküsü değil. tamamen felsefi yanı baskın muhteşem bir 3 saat vadediyor terrence malick. oyuncu kadrosu ise şampiyonlar ligi gibi; sean penn, john travolta, adrien brody, john cusack, jim caviezel ve adını saymadığım onlarca oyunculuk dersi vermiş iyi oyuncu. açılış sekansı ise bana göre filmin etkileyiciliğinin ne denli yüksek olduğunun kanıtı gibidir.

"what's this war in the heart of nature? why does nature vie with itself, the land contend with the sea?"

bu filmi bu kadar iyi yapan bir diğer etken; savaşı bir taraf tutmadan, ucuz bir kahramanlık satmadan ve vahşeti haklı çıkarmadan anlatabiliyor oluşu. çoğu film ve kitap bahsetmese bile savaş kahramanlığı çoğu zaman korkudan altına yaptığın, bırakıp gitmekle kalmak arasında sürüncemede olduğun, parçalanmış cesetlerin arasında delirmemek için nefesini tuttuğun bir şeydir. kitaplar ve filmler cesetlere bakıp kustuğun, korkudan altına ettiğin, zalimce davrandığın, kaçmaya çalıştığın veya bunu dilediğin hiçbir andan söz etmezler. zalimliğin ve hırsın da kahramanlık diye pazarlandığı olur çoğu zaman oysa savaş bir kahraman bulunacak en son yerlerden biridir çünkü çift taraflı bir hayatta kalma oyununda kahraman diye bir şey yoktur. malick bunu filme öyle güzel yedirir ki, doğa ananın göbeğinde av ve avcının sürekli yer değiştirdiği hatta bazen hırsları uğruna sizi avlayanın sizden olduğunu en doğal biçimde aktarır.

rudyard kipling'in tommy* şiirinden:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: bi çıkardım baktım boyu tam şu kadar)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

--- alıntı ---

kaptan bizi sağda tükür.

--- alıntı ---
devamını gör...

muadili walter white, dexter morgan, don draper* gibi karakterler olmasına rağmen hak ettiği ilgiyi görmeyen canımız karakter. toplumda çok nadir görülen otorite karşısında kendi gücünü yönetme misyonuna sahip akıllı ve psikopat bir kadın. bu insanları güçlü yapan şey bilinçli olmalarıdır. hata yapma lüksleri yoktur, bu yüzden hatasız olmaya mecbur hissederler. bu da bireyi zamanla her türlü kötülüğü yapmaya itiyor. vicdan vardır fakat verdikleri savaşta vicdanı gözardı etmeyi genelde başarırlar. karakteri canlandıran najwa nimri'nin karakteristik yüzü, oyunculuk başarısı ve seksiliği de karakteri 10/10'lar kulübüne sokmuştur. sırf najwa nimri hatrına casadepapel'in son sezonunu izledim. kendisinin hastasıyız. rüştünü bütün dünyaya ispatlamış, diziyi tek başına götürmüş.

seviyoruz reyis.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

'elde sensin dilde sen, gönüldesin, baştasın, messi'nin barca'yı fethettiği yaştasın.'
devamını gör...

özellikle çıkar ilişkilerinde görülen, taraflardan birinin diğerine zarar vermesiyle yaşandığı gibi iki tarafın da birbirine zarar vermesine rağmen inatla sürdürülebilen ve gün geçtikte daha da kötüleşen, zarar ziyan ilişki türü.
devamını gör...

seviyorum işte ötesi var mı?

aklımda, kalbimin en güzel yerlerinde oluyor. şarkılar dinliyorum, her sözünde onu hayal ediyorum, hayallerimde sarılıyorum, öpüyorum.
gülüşüne ölmek istiyorum, eriyorum resmen. onu üzeni de dicle nehrinden ayağına taş bağlayıp sonsuzluğa atmak istiyorum. böyle sıkıca sarılıp donmak istiyorum. en güzel anım onunla diye oracıkta o mutlulukla ölmek istiyorum. gözlerimden kalbimden , benliğimden onun için aşk, sevgi fışkırsın istiyorum. o mutluysa ben de mutluyum.
devamını gör...

icinde çocuk kelimesinin gectigi yardim kampanyalarinin manasi daha bir anlamli olmuyor mu? karsilik beklemeden gonulden koptugunca yapilanin, bir cocuga etki edecegini dusunmek insanin icini isitiyor be sozluk. ünlu bir soz varya hani "bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştebilir" belki alacagimiz bir kitap bir cocugun dunyasini degistirir belli mi olur hem?.. ekip yine nokta atisinda bir kampanya duzenlemis. bize de desteklemek dussun, elinmizden geldigince, gönlumüzden koptugunca. ıyi ki varsin sozluk!
devamını gör...

günün herhangi bir saatinde ben uyumaya gidiyorum diyerek yatagina giden ve gerçekten o yataga yatarak dakikalar içinde uykuya dalan insan davranışıdir.ben böylesine istikrarlı,iradeli,beynine bu denli hükmedebilen insan karşısında dugme ilikler sapka çıkarırım.
devamını gör...

görüntüsüne bayıldığım pasta ama genelde bu kadar güzel gözüken şeylerin tadı pek güzel olmuyor
neyse saten papatyalı pasta yapanımız da yok
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim