yazarların yazar takip etme kriterleri
kimseyi takip etmek için bir ölçüt koymam. bugün yazdığı çok hoşuma gider, yarın yazdıkları sinirlerimi hoplatabilir. bu gayet normal ve sırf bu yüzden değerlendirme yapmam. tanımadığım, görmediğim, üç oturup beş kalkmadığım bir yazarı sırf okumak için kriter koymak ne kadar da komik geldi bana. insanlar her şeyi kategorize etme merakı içindeler. maslow'un kankası çoğu. bir grafik, bir piramit, bir hiyerarşi olsun bunlara. sen şusun, bu budur, şu da şundan aparmış, bu da bundan koparmış, bu aslında bunu yapmıştı. aynen benim şimdi yaptığım gibi, üzgünüm. ama şunu itiraf etmeliyim bak. niklerinin altına "şahane yazıyor tebrik etmeliyim" yazısını görünce kendinden geçip orgazm olan tipler var. sırf o yazıyı görebilmek için bir günde yüz entry girebilecek duruma gelebiliyorlar bunlar. benden uzak dursunlar.
devamını gör...
gün doğumu vs gün batımı
gün batımına bayılıyor, zaman zaman görmek için balkonda hazır olda bekliyorum. gün doğumunu da her zaman göremiyorum ama o da başka güzel. dünyanın ne kadar güzel olduğunu hatırlatan, kıyaslaması yapılamayacak iki olay bana göre.
devamını gör...
kümülonimbus
gök gürültüsü ve şimşeklere sebep olan buluttur. yağmur öncesi ortalığı karıştırır. pilotların charlie brown diye tabir ettiği bulutların kalınlıkları 10 - 12 kilometre kadardır. içinde sürekli bir hava hareketi vardır.
devamını gör...
normal sözlük'teki en havalı nick
bu konuda iddialı olmam imkansız, gidiyorum ben.
amaaa bir yüce gönüllü çıkıp şuraya, hobaaa3434 yazarsa, off offf aman ya rabbim.
amaaa bir yüce gönüllü çıkıp şuraya, hobaaa3434 yazarsa, off offf aman ya rabbim.
devamını gör...
aziz nesin
ilginç bir adamdır, bu kadar ileri görüşlü ve türk toplumunu analiz edebilecek kadar kabiliyetli olmasına rağmen yine de bir ihtimal gözlerimiz açılır diye yazmaya devam etmiştir. kitapları kadar şiirleri de oldukça başarılıdır, dizeler bıçak gibi etinizi keser ve kemiğe dayanır.
"yok başka hiçbir umarın
en granit kayanın en ortasında
balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
ya ölmektir kurtuluşun
yada şiir tutunmak
o en gergin tele şöyle bir dokun
son tınıyla tel kopsun
ayak sesleri duyulsun ölümün
her yanın her yönün çıkmaz
nereye baksan yok
hiç bile herşey sayılır o bulunduğun yerde
kurtarırsa kurtarır ancak
yine şiire tutunmak."
"yok başka hiçbir umarın
en granit kayanın en ortasında
balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
ya ölmektir kurtuluşun
yada şiir tutunmak
o en gergin tele şöyle bir dokun
son tınıyla tel kopsun
ayak sesleri duyulsun ölümün
her yanın her yönün çıkmaz
nereye baksan yok
hiç bile herşey sayılır o bulunduğun yerde
kurtarırsa kurtarır ancak
yine şiire tutunmak."
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
yazmasını hep istediğim yazar.
devamını gör...
erkekleri itici yapan detaylar
kaba olmaları gerçi cinsiyet farketmez herkesi itici yapar bu özellik.
devamını gör...
annelerin garip huyları
gereksiz iş üretme, sakin bir anda aniden ortaya çıkan meyve yememe azarı,devamlı zayıflık ile suçlama
devamını gör...
(tematik)
kongre
''çeşitli ülkelerden delegelerin katılması ile yapılan uluslararası toplantı'' anlamına da gelen sözcüktür.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
az ilerde ayaklarını yıkıyor intihar
sağlık sular olsun diye.
can yücel/ giderayak.
sağlık sular olsun diye.
can yücel/ giderayak.
devamını gör...
ilişki istemeyen insan
kafa dinlemek isteyen insan da olabilir.
devamını gör...
eski köye yeni adet getirmek
yeni oluşumlardan rahatsız olan insanların sarfettiği deyimdir. geleneklerden farklılaşan, değişimin habercisi olan bu durum kabul edilemez. bilinir ki değişim kolay değildir, acı verir. kimine göre kurtuluşun müjdecisi olan bu durum, kimine göre ise evini barkını yangınlara vermiş gibi hissettirir. halbuki devamlı gelişim halindeyiz, bu durum da eskiyecek az sabretmek gerek.
devamını gör...
gaslighting
bir çeşit psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemidir.
kaynak
bu duruma maruz kalan insanlar, karşılarındaki kişinin telkinleri ile kendilerini değersiz, önemsiz görmeye başlarlar.
kaynak
bu duruma maruz kalan insanlar, karşılarındaki kişinin telkinleri ile kendilerini değersiz, önemsiz görmeye başlarlar.
devamını gör...
martin knutzen
kant'a newton'u anlatan hocası.. christian wolff ekolünün bir neferi..
kant gibi knutzen'in hayatı da königsberg'de geçmiş. felsefe, matematik ve fizik okumuş, matematik ve mantık üzerine ordinaryüs prof olmuş. özellikle leibniz'in maddenin nitel boyutuyla ilgili ortaya koyduklarını incelemiş ve kant'ın gündemine taşımıştır. kant için hem üç eleştiriyi yazmadan önceki dönemde hem yazdığı üç eleştiri üzerinde etkili bi figür olmuştur. ancak knutzen için çok da önemli biri değilmiş kant bunu da belirtmek gerek.
knutzen'in felsefesi de bir denge, arabuluculuk felsefesi. wolff ve lutheryan anlayış arasında tutunmaya çalışmış ancak pek başarılı olduğu söylenemez. kant da bunun için 20 yıl uğraşacak ve bunun mümkün olmadığını söyleyip vazgeçecek zaten. muhtemelen kant'ı leibniz aleyhtarı yapan da knutzen'dir. özellikle newton mekaniği'nden sonra iş başka bi boyuta evriliyo tabi. şu da var ki 18.yy'da teknik yetersizliklerden dolayı, aynı zaman diliminde yaşasalar da bütün büyük eserlere ulaşmak son derece zor ve newton'un eserinin almanya'da okunup anlaşılması ve okuyucuyu ikna etmesi çok da hızlı gerçekleşmiyo. gerçekleştiğinde ise refleks olarak bir ortayolculuk meydana çıkıyo. knutzen de hatta kant da böyle bir iklimin mahsülü..
kant gibi knutzen'in hayatı da königsberg'de geçmiş. felsefe, matematik ve fizik okumuş, matematik ve mantık üzerine ordinaryüs prof olmuş. özellikle leibniz'in maddenin nitel boyutuyla ilgili ortaya koyduklarını incelemiş ve kant'ın gündemine taşımıştır. kant için hem üç eleştiriyi yazmadan önceki dönemde hem yazdığı üç eleştiri üzerinde etkili bi figür olmuştur. ancak knutzen için çok da önemli biri değilmiş kant bunu da belirtmek gerek.
knutzen'in felsefesi de bir denge, arabuluculuk felsefesi. wolff ve lutheryan anlayış arasında tutunmaya çalışmış ancak pek başarılı olduğu söylenemez. kant da bunun için 20 yıl uğraşacak ve bunun mümkün olmadığını söyleyip vazgeçecek zaten. muhtemelen kant'ı leibniz aleyhtarı yapan da knutzen'dir. özellikle newton mekaniği'nden sonra iş başka bi boyuta evriliyo tabi. şu da var ki 18.yy'da teknik yetersizliklerden dolayı, aynı zaman diliminde yaşasalar da bütün büyük eserlere ulaşmak son derece zor ve newton'un eserinin almanya'da okunup anlaşılması ve okuyucuyu ikna etmesi çok da hızlı gerçekleşmiyo. gerçekleştiğinde ise refleks olarak bir ortayolculuk meydana çıkıyo. knutzen de hatta kant da böyle bir iklimin mahsülü..
devamını gör...
bağlaç olan de
ciddiye alınacak insan seçtirendir.
devamını gör...
sadece 3 meyve seçme şansın olsa seçilecek meyveler
ananas - c vitamini deposu olduğu için.
mango - doğal afrodizyak.*
çekirdek karpuz - yazları şahane oluyor, kesinlikle vazgeçilmezim.
mango - doğal afrodizyak.*
çekirdek karpuz - yazları şahane oluyor, kesinlikle vazgeçilmezim.
devamını gör...
tekirdağ
trakya bölgesinde, kuzeyinde kırklareli, güneyinde marmara denizi, güneybatısında biga yarımadası, batısında edirne, doğusunda istanbul illeri ve güneydoğusunda karadeniz'e küçük bir kıyısı (kastros koyu) bulunan 59 plaka kodlu ildir.
yüksekliği bin metreyi aşmayan dalgalı düzlüklerden meydana gelen il topraklarının büyük bölümü marmara bölgesi'nin ergene bölümünde, kuzeydoğudaki küçük bir kesimi de ıstranca bölümünde yer alır. ilin kuzey kesimini ıstranca dağları (yıldız dağları) engebelidir.
tarımsal ve hayvansal ürünler bakımından türkiye'nin önemli illerinden biri olan tekirdağ'ın başlıca tarım alanı ergene havzası'dır. ilin doğal kumsallara sahip olan marmara kıyılarında yazın ilgi gören tatil siteleri, oteller ve pansiyonlar vardır. en büyük şehirleri il merkezi (tekirdağ) ve `çorlu'dur. tarih boyunca anadolu ile balkan yarımadası arasındaki göç ve istilâ hareketlerine sahne olan bu trakya yöresinin en eski yerleşim yerleri, birer liman şehri olan herakleia perinthos (marmara ereğlisi) ve bizanthe (tekirdağ) dir.
bilinen en eski adı bizanthe olan ve devam eden yıllarda rhaedestus ya da rodosto olarak anılmaya başlanan günümüz il merkezine osmanlı döneminde rodosçuk denirdi. osmanlı döneminde rumeli'nden gelen malların başkent istanbul'a taşındığı önemli bir iskele yerleşkesi olmasının yanı sıra, bir ticaret merkezi olarak mum ve şarap üretimiyle de meşhurdu.
xvııı. yüzyılda şehrin adı, günümüzde ışıklar dağı ve ganos dağı olarak adlandırılan tekfur dağı'nın adıyla anılır olmuştu. şehrin adına ilişkin olarak anlatılan yöre efsanesinde, rodosto'yu yöneten bizans tekfuru, avda vurduğu yaralı bir ceylanı yuvasına kadar takip eder. yaralı ceylanın yavrularını son bir defa besleyebilmek için çaba harcayarak tükettiği ömrünün son anları, tekfuru derinden etkiler.
ilk işi avlanma yasağı getirmek olan tekfur, kendini sosyal yaşamdan soyutlayarak kalan ömrünü ceylanı vurduğu dağda yaptırdığı bir evde yalnızlık ve pişmanlık içinde geçirir. efsanede geçen ve şehre eski ismini veren bu dağ, yörede yaşayanlarca "tekfur dağı" olarak adlandırılmıştır.
xıx. yy sonlarında şehir, edirne vilayetine bağlı tekfur dağı sancağı'nın merkeziydi. cumhuriyetin ilk yıllarında adı tekirdağ olarak değiştirilerek il merkezi yapıldı.
yüksekliği bin metreyi aşmayan dalgalı düzlüklerden meydana gelen il topraklarının büyük bölümü marmara bölgesi'nin ergene bölümünde, kuzeydoğudaki küçük bir kesimi de ıstranca bölümünde yer alır. ilin kuzey kesimini ıstranca dağları (yıldız dağları) engebelidir.
tarımsal ve hayvansal ürünler bakımından türkiye'nin önemli illerinden biri olan tekirdağ'ın başlıca tarım alanı ergene havzası'dır. ilin doğal kumsallara sahip olan marmara kıyılarında yazın ilgi gören tatil siteleri, oteller ve pansiyonlar vardır. en büyük şehirleri il merkezi (tekirdağ) ve `çorlu'dur. tarih boyunca anadolu ile balkan yarımadası arasındaki göç ve istilâ hareketlerine sahne olan bu trakya yöresinin en eski yerleşim yerleri, birer liman şehri olan herakleia perinthos (marmara ereğlisi) ve bizanthe (tekirdağ) dir.
bilinen en eski adı bizanthe olan ve devam eden yıllarda rhaedestus ya da rodosto olarak anılmaya başlanan günümüz il merkezine osmanlı döneminde rodosçuk denirdi. osmanlı döneminde rumeli'nden gelen malların başkent istanbul'a taşındığı önemli bir iskele yerleşkesi olmasının yanı sıra, bir ticaret merkezi olarak mum ve şarap üretimiyle de meşhurdu.
xvııı. yüzyılda şehrin adı, günümüzde ışıklar dağı ve ganos dağı olarak adlandırılan tekfur dağı'nın adıyla anılır olmuştu. şehrin adına ilişkin olarak anlatılan yöre efsanesinde, rodosto'yu yöneten bizans tekfuru, avda vurduğu yaralı bir ceylanı yuvasına kadar takip eder. yaralı ceylanın yavrularını son bir defa besleyebilmek için çaba harcayarak tükettiği ömrünün son anları, tekfuru derinden etkiler.
ilk işi avlanma yasağı getirmek olan tekfur, kendini sosyal yaşamdan soyutlayarak kalan ömrünü ceylanı vurduğu dağda yaptırdığı bir evde yalnızlık ve pişmanlık içinde geçirir. efsanede geçen ve şehre eski ismini veren bu dağ, yörede yaşayanlarca "tekfur dağı" olarak adlandırılmıştır.
xıx. yy sonlarında şehir, edirne vilayetine bağlı tekfur dağı sancağı'nın merkeziydi. cumhuriyetin ilk yıllarında adı tekirdağ olarak değiştirilerek il merkezi yapıldı.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
kuzguncuktaki vişne hanım bu ne güzel şarkı ama yaaa*.
devamını gör...