oldukça hızlı tanım giren ve çok güzel yazılara imza atan yazar arkadaşımızdır.
devamını gör...

hele hele, kumda pipinizle oynayın demiş bir de.
hani sözlükte yaşımızı değil, yaşantımızı ortaya koyuyorduk?
tanım: ne kadar güzel tanım girersemiz girin doğum tarihinizden yargılanacağınız başlık.
devamını gör...

(bkz: torku)
devamını gör...

sınır güvenliğidir.

siz önce kendi vatandaşlarınızın kendi yurtlarında insan gibi ve güvende hissetmesini sağlayın da gerisi gelir zaten.

o, herkesin lanet okuduğu büyük emperyalist devletlere bakarsanız, neredeyse her birinin vatandaşlarına nasıl sahip çıktığını ve bu söz konusu ülkelerden birinin vatandaşı olmanın tam anlamıyla bir ayrıcalık olduğunu görebilirsiniz.
en basitinden türk pasaportunun değer sıralamasındaki yerine bakın mesela. para birimi konsuna hiç girmiyorum bile.

sonuçta, eğer bu ülkenin sınırları içerisinde doğduysam ve vatandaşı olarak içtiğim sudan soluduğum havaya kadar vergi veriyorsam eğitim ve sağlıktan tutun da günlük yaşama kadar her alanda, böyle bir ülkede yaşamanın ve vatandaşı olmanın ayrılacağını hissetmek isterim. bu kadar net.
devamını gör...

kuzey rüzgarı. john william waterhouse'un 1903 tarihli tablosunun adı aynı zamanda.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
esere adını veren tablonun merkezindeki rüzgar. kendini rüzgardan korumaya çalışan genç kızın elbisesinin uçuşması, çiçeklerin ve arkaplandaki ağaçların eğilmiş halde resmedilmesi gibi detaylarda rüzgarın gücünü görebiliyoruz.
devamını gör...

bir amin maalouf kitabı. okuduğumda, memleketten ayrılalı bir sene olmuştu. memleket nedir, gurbet nedir, onların sorgulamasına başladım okudukça.

romandaki kahramanın ismi adam'dır. adam’ın hissettikleri ile benim hissettiklerim çok yakın geldi.

sonra aklıma mülteciler geldi. göç etmek zorunda olanlar.

göç insanlık ile yaşıt bir kavram.

insan vatanından neden göç eder. iç savaştı adam’ı göç ettiren. baştaki bir kaç kişinin, ortalığı karıştırması ve huzurunun bozulmasından bezmişti. birilerinin bitmeyen kavgasından bezmişti. kavgada müdahil değildi ama acıdan pay alması isteniyordu.

gidişini memleketten kaçmak, memleketi için bir şey yapmak istememek olarak algılayan, bir arkadaşı ile tartışmışlardı. arkadaşı ülkesinde başarılı bir bürokrat olmuştu. adam’a göre ise birilerine köle etmişti kendini.

ikisi de diğerinin yeni yaşamını tasvip etmiyordu

oysa adam ile murat çok iyi arkadaştılar gençken. adı bir türlü kitapta geçmeyen ülkede, iç savaş çıkmadan önce.

tek ikisi yoktu, kalabalık bir arkadaş gurubuydular. hemen hepsinin dinleri farklıydı ama arkadaşlık yapabiliyorlardı. ülke içsavaş öncesi huzur dolu bir yerdi.

aslında gruptaki her arkadaşın içinde, sakladıkları hikayeler vardı. adam da saklıyordu içinde ailesinin hikayesini. acı doluydu herkesin hikayesi. gençlik acının evde bırakıldığı, düşünmeden keyifli anlar geçirilecek zamandı. arkadaşlık, düşünmeye maniydi aslında. ondan kıymetliydi.

insan arkadaşı ile beraberken o anı yaşar sadece. ne önceyi düşünür ne sonrayı. o anı yaşadıkça keyif almaya devam eder, andan.

adam ve arkadaşları da öyle arkadaş idiler. yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu ama kimse kimse hakkında fazla bir şey bilmiyordu. o an bu hiçbirinin umurumda değildi. güzel zaman geçiriyorlardı.

iç savaş can acıtmaya başlayınca, huzur kaçınca, gidebilen, gidebildiği kadar uzağa gitti. canı az yanan ya da gidemeyen de kaldı savaşın ortasında.

bir gün murat’ın karısı adam’ı arayınca geçmiş kıpırdanmaya başladı yeniden. murat çok hasta idi. karısı adam’ın onu görmesini istiyordu. aralarındaki küslüğün bitmesini istiyordu.

adam, hoca olmuştu fransada. kendinden başarılı bir insan çıkarmıştı. bunların hiçbirini ona memleketi veremezdi. memleketini düşünmeye başladı. karısı ile konuştu ve istemeye istemeye geçmişine dönmeye karar verdi.

hazırladığı bir araştırma için, değişiklik olur diye, avuttu kendini.

annesinin babasının ülkesine doğru yola çıktı.

aklına arkadaşlarında geçmişe dönmesi fikri geldi. hepsine mail attı. buluşalım, dedi eski günlerdeki gibi.

gençlikte yaşananların, spontan olduğunu bilmiyordu. her şey aynı olabilir sandı. herkes aynı kalabilir sandı. kendinin, ne kadar değiştiğini, ülkesine gidince farketti.

insan bir yerleri bıraktığında, orda kalan yanı oluyor. o yanı, döndüğü zaman her şeyin aynı şekilde, onu beklediğini söylüyor. özlem duymaya sebep olan, acı çektiren yan, o yan. hâlbuki gidenle gidiyor, yaşananlar. dönünce olmuyor eskisi gibi. yeniler geliyor, yenilerin oluyor oralar. hele yeni bir yaşam kurulabilmişse gidilen yerde. gezegen adil davranıyor. kimseye ikinci bir hayat bırakmıyor. herkes, sadece yaşadığı hayatın sahibi olabiliyor.

aynı şey arkadaşlık için de geçerli. arkadaşlık gurupları, bir kişinin organize ettiği gruplar. kimsenin farkında olmadığı bir kişi herkesi çekip çeviriyor, bir araya topluyor. o kişi her zaman aynı kişi olmuyor. el değişiyor gurubun lideri, kimse fark etmeden. gruba kimse liderlik yapmazsa gurup dağılıyor.

adam, lider olmuştu farkında değildi. murat’ın hastalığı ise her şeyi yeniden başlatan adım olmuştu. adam, aslında kendi başına murat’a ve memlekete katlanmak istemiyordu o yüzden herkesi murat için çağırıyordu. herkesin memleketi ile yüzleşmesini istiyordu. tek giden o değildi, tek dönen o olmak istemedi. derdini paylaşmak istedi. arkadaş gurubunda da öncü olanın bir derdi olur ekseriyetle. sıkılan insan, insan arar çevresinde. sıkılan insan paylaşmak ister bir şeyleri. kimi çok dolu olur, taşar. tutamaz kendine yaşadıklarını. paylaşacak insan arar kendine. dolu insanlardır arkadaş arayanlar.

kendine kurduğu yeni yaşam ile doludur, adam. üniversite ile doludur. en az onun kadar dolu olan, karısı ile doludur. memleketi ve murat’ın görme için geçmişindeki arkadaşlarına ihtiyaç duyar. paylaşmak zorundadır. kendi başına üstesinden gelmek istemez.

romandaki memleket sorgulaması, aile sorgulaması, arkadaş sorgulaması, vatandaşlık sorgulaması, beni çok etkiledi. sahip olduğumuz her değer, ihtiyacımız olduğu için var. ihtiyacımız olmayan değerlerin yerine, yeni değerler geliyor.

yaşam aynı gitmiyor. bence gitmemeli de. yaşam bizi güncelliyor. bedenimizi güncelliyor. bu duruma ya müdahil olacağız ya da kendi yaşamımızın seyircisi olacağız. göç güncellemeye müdahil olmak bence.

kitabın sonunda göçmenlere saygım daha da arttı.

sadece ben, memleketimi memlekette bıraktım sanıyordum. amin maalouf'ta memleketini memlekette bırakmıştı. iyi de yapmıştı yoksa amin maalouf olamazdı. bence kendini yazdı. adam, kendiydi. okunası, klasik olunası bir kitap.
devamını gör...

türlü pisliği yapıp ahlak bekçiliğine soyunan insanlardan tiksiniyorum.
devamını gör...

daha bitmeden en sevdiğim filmler için konusuyla, akışıyla geçmiş film, şaheser. tarihe, bilime filmde geçebilecek her şeye duyduğum ilgi bir yana her zaman isteyeceğim bir hayatı ekranda görmek beni çok mutlu etti bu filmi izlerken. izledikten sonra da buna benzer filmler aradım ve bulduklarımı/bulduğumu sandıklarımı yazının sonunda paylaşacağım.

14.000 yıldır yaşadığını iddia eden bir öğretmen, kendisi gibi alanında uzman arkadaşlarınca konuşulmaya itiliyor filmde. bu gerçeği açıkladığı zaman, olay korkacakları veya sevinecekleri diğer gerçekliklere açılıyor. arkeoloji, biyoloji, din bilimi, antropoloji, psikiyatri gibi dallardan uzman arkadaşları o anlattıkça hikayesine daha çok çekiliyor, onu daha çok inkar ediyor ve ona daha çok inanıyorlar. filmi izlerken kendinizi o odada o şöminenin yanında john'u dinlerken buluyorsunuz ve o anlattıkça gerçekleriniz hikayeler ile harmanlanıyor. sizi sahip olduğunuz, olduğunuzu bilmediğiniz, olacağınız fikirler ile yüzleştiriyor sanki film. kesinlikle düşündürücü ve insan aklında iz bırakıcı. çözümlenmesi gereken bir sorun olup olmadığından emin değilim fakat kesinlikle sizi düşündürecek bir film.

öznel konuşmam gerekirse de: 14.000 yıl yaşamak, her an her şeyi görüyor olmasak da zamana, akan vaktin kendisine tanıklık etmek. savaşlar, kişiler, afetler, doğa olayları, coğrafyanın değişimi, uzay, tanrı fikri, gelecek, yaşlanmak, ölümsüzlük... mükemmel bir film. kendisine, john oldman'a sorulabilecek hala çok şey var ama sorulmuşlar bile bir noktaya kadar tatmin edici. hayatımda böyle bir film izlememiştim sanırım ben. gerçekten çok güzel. artık insanlar bir film önerisi istediğinde söyleyeceğim ilk filmlerden biri kesinlikle bu. tavsiyedir, öneridir: siz de mutlaka izleyin.

filmi bu kadar beğendikten sonra bunun gibi filmleri ararken de kendimce bir liste hazırladım, (filmlerin, the man from earth'e ne kadar yakın oldukları, onları izleyene kadar benim için de gizemini koruyor) filmleri; izledikçe veya başlıklarını girdikçe buraya kendileri hakkında kısa bir tanım ile bırakmayı düşünüyorum:

primer (film): 2004 yapımı bilim-kurgu filmi. zamanda yolculuk konulu film tek odada geçen ve düşündürten sohbetler içeren bir film değil fakat etkileyici. sizi zaman hakkında düşüncelere sokabilir

rope: bu 1948 yapımı alfred hitchcock filmi güzel bir felsefe üzerine kurulu. onu başlığımızdaki filmden ayıran şey bence düşüncelere daldırma noktası çünkü filmin, felsefesini işleyiş biçimi beni felsefesinden çok daha fazla etkiledi.
devamını gör...

işe giden insanlardır.
devamını gör...

gençlik yıllarının şaşırtıcı şekilde aksine, yaş aldıkça bayram kutlama hadisesinin önemi ve bireye getirdiği/tattırdığı maneviyat artmaya başlamaktadır, o yüzden iyi bayramlar olsunlardır.
(bkz: selam)
devamını gör...

sağlıklı beslenme üzerine katkı sunmak istedigim dergidir. bizim dergimizdir.
devamını gör...

kitaplarım kesinlikle. içinde sadece bir tane değil, onlarca ruh yaşamını sürdürüyor.
devamını gör...

ergenligim(iz)in basrolu, belki de simdiki dinledigim(iz)/begendigim(iz) muhtesem sarkilarla tanismam(iz)i saglamis olan biricik chazy chaz’e adanmis bir yayin olacaktir efenim.

canim partnerim kafadandeniz ile biraz ani yad etmeli bir program yapacagiz, +1 olmak isteyenler elime mum diksin.*

-alisilageldik yayin saatimizden 5 dk erken basliyoruz, yoklama yapacagim gec kalmayin!!!111!!!*
devamını gör...

nazım hikmet ran'ın hapishanede piraye için yazılmış saat 21-22 şiirlerinden 23 eylül 1945 yazdığı şiiridir.

o şimdi ne yapıyor
şu anda, şimdi, şimdi?
evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
kolunu kaldırmış olabilir,
- hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi...

o şimdi ne yapıyor,
şu anda, şimdi, şimdi?
belki dizinde bir kedi yavrusu var,
okşuyor.
belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
- her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili, canımın içi ayaklar!..
ve ne düşünüyor
beni mi?
yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?

o şimdi ne düşünüyor,
şu anda, şimdi, şimdi?..
devamını gör...

bu başlığı en iyi tanımlayan sözler, yunus emre’nin kaleminden çıkmış sanırım.


“bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil
yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.”
devamını gör...

kafa sözlük'ün gülleridir.

edit: arkadaşlar başlığı açmamın hiçbir nedeni yok. aynısını erkekler içinde açtım manyak mısınız yahu? (bkz: kafa sözlük'ün erkek yazarları)
devamını gör...

bir sabaha çok mutlu bir şekilde kendiligimden uyanabilmek istiyorum. uyanmam veya yaşamam gerektigi için degil, çok mutlu olduğum için yapmak istiyorum bunları. gerçekten içten mutlu olmayı istiyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

benim hüzünlü orospularım (marquez)
devamını gör...

-türkülerin, şarkıların hikayeleri anlatılıp bir parça dinlerken kalbe, akla daha çok işlemesi sağlanabilir.
- sinema, tiyatro, dizi, dijital oyunlar üzerine sohbet yapılabılır.
- sınavlara hazırlıkla ilgili bir program olabilir. lgs, yks, dgs, kpss, ales, yös falan derken milyonlarca gencin günlük hayatında yol gösterecek bir yıldız olur. bak programın adı da çıktı "gençlerin yıldızları"
- otomobil, motorsiklet, karavan, yat, paraşüt, bisiklet, uçak, planör gibi farklı tutkuların insanlarına seslenilebilir.
- yayıncılar diye bir program oluşturulup gazete, kitap, dergi, youtube, ınstagram, twitch, twitter, wattpad gibi farklı alanların temsilcilerine ulaşılıp dünyaya bakışları, yaşadıkları gibi mevzulara değinilebilir.
-akademi dünyasına girilip türkiye'de yahut dünyada yaşadıkları, hayalleri, umup buldukları, tecrübeleri aktarılabilir.
-ticaret sahasından insanlara ulaşılarak baklavacı, çiĝ köfteci, ayakkabı tamircisi, kaportacı, mermer satıcısı, çiçekçi, eczacı, bankacı, anahtarcı fotokopici, kuruyemişçi, dondurmacı, kuru temizlemeci, halı satıcısı vs. gibi farklı sektörlerdeki insanlardan sohbeti hoş, kendini dinletip tecrübeleriyle farklı bakış açıları sunacak insanlara ulaşılabilir.
kısacası kafa sözlük'ün radyosu yahut youtube sayfası çok renkli bir dünya kurabilir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim