sözlükteki puan tablosunun asla gerçeği yansıtmaması
arkadaşlar önemli olan uhrevi hayat için topladığımız puandır. bu puanları ibadetle toplarız. dünyevi hayattaki puanlar, önemsizdir.
herkesi allah yoluna davet ediyorum. bu arada kankacılığa lanet girsin. ulan yazıklar olsun size be.
herkesi allah yoluna davet ediyorum. bu arada kankacılığa lanet girsin. ulan yazıklar olsun size be.
devamını gör...
çok şey yapmak isteyip hiçbir şey yapamamak
oh be buldum kendimi! benim bu ben. hele ki yaz aylarında. diyorum gez kızım, kitap oku aynı sırada da dizilerini izle sabahlara kadar. aynı zamanda da oyun da oyna mis gibi ailenle de vakit geçir, dostlarla buluş sevgiliyle buluş. sonuç tüm gün yatakta yatış oluyor.
devamını gör...
elektrik akımı
kuvvetin etkisiyle elektronlar, elektrik alanın tersi yönde sürüklenmeye başlar. böylece iletkenin kesitinden bir yöne doğru net yük geçişi gerçekleşir. buna elektrik akımı denir.
devamını gör...
eyluling
kibarlığı ve samimiyetiyle dikkatleri üzerine çekmiş tatlı mı tatlı moderatör tanesi.. yardımseverdir başım sıkışınca sözlükte sığınacağım kişidir.hey hey..
devamını gör...
yazarların okuduğu bölümler
(bkz: tıp)
devamını gör...
serkan is my girl
aklınıza getirdim, kusura bakmayın.
bu bildiğiniz sigara gibi, hem de sigaradan daha beter. ilk duyduğum yıllar serkan is my girl diye gezdim 1 ay diye. bir an tekrar hatırladım yine 1 ay serkan is my girl diye gezerim. bu alamancılar niye böyle arkadaş
bu bildiğiniz sigara gibi, hem de sigaradan daha beter. ilk duyduğum yıllar serkan is my girl diye gezdim 1 ay diye. bir an tekrar hatırladım yine 1 ay serkan is my girl diye gezerim. bu alamancılar niye böyle arkadaş
devamını gör...
bir yazarın kadın olduğunu öğrenince yapılanlar
ben öğrendiğimde üstine adını yazdığım kütüklerle bir tepecik yapip o kütükleri yine adını yazdığım kağıtlarla tutuşturup, ateşin etrafında adını haykırarak dönüyorum.
ne yapacağım allasen? sözlük %70 kadin, adeta çiçek bahçesi gibi...
ben erkek yazarları bile kadın sanıyorum, o derece.
ne yapacağım allasen? sözlük %70 kadin, adeta çiçek bahçesi gibi...
ben erkek yazarları bile kadın sanıyorum, o derece.
devamını gör...
çandarlı halil paşa
sultan 2. murad han ve fatih sultan mehmet dönemlerin 15 yıl sadrazamlık yapmış olan osmanlı devlet adamıdır. devşirme değildir ve dedesi kuruluş dönemi vezirlerinden kara halil hayreddin paşa babası ise yine sadrazamlık yapmış olan ibrahim paşadır.
1439 yılında sedaret makamına geldiğinde tahtta sultan 2. murad han vardı. daha sonra o ölüp yerine fatih sultan mehmet geçtiğinde babasından kalan sadrazamı değiştirmemeyi tercih etti. fakat fatih sultan mehmed'in bir önceki taht macerasından halil paşaya ciddi anlamda kin beslediğini söylemekte mümkün.
fatih sultan mehmed tahta çıkar çıkmaz istanbul'un fethi ile alakalı çalışmalar yapmaya başlayınca halil paşa şiddetli bir biçimde muhalefet yapıyordu. ona göre bizans üstüne gidilmemesi gereken ve alınması zor olan bir şehirdi. bazı tarihçiler sadrazam halil paşanın bizans ile ciddi ticaret içinde olduğundan fetih'e karşı çıktığını söylerler fakat kesin bilgi değildir.
1453 yılında istanbul'un fethinden yaklaşık 1 hafta sonra sadrazamlıktan azledilip gözlerine mil çekildi ve zindana kapatıldı. 40 gün sonrada boğularak idam edildi. osmanlı tarihinde idam edilen ilk sadrazamdır.
1439 yılında sedaret makamına geldiğinde tahtta sultan 2. murad han vardı. daha sonra o ölüp yerine fatih sultan mehmet geçtiğinde babasından kalan sadrazamı değiştirmemeyi tercih etti. fakat fatih sultan mehmed'in bir önceki taht macerasından halil paşaya ciddi anlamda kin beslediğini söylemekte mümkün.
fatih sultan mehmed tahta çıkar çıkmaz istanbul'un fethi ile alakalı çalışmalar yapmaya başlayınca halil paşa şiddetli bir biçimde muhalefet yapıyordu. ona göre bizans üstüne gidilmemesi gereken ve alınması zor olan bir şehirdi. bazı tarihçiler sadrazam halil paşanın bizans ile ciddi ticaret içinde olduğundan fetih'e karşı çıktığını söylerler fakat kesin bilgi değildir.
1453 yılında istanbul'un fethinden yaklaşık 1 hafta sonra sadrazamlıktan azledilip gözlerine mil çekildi ve zindana kapatıldı. 40 gün sonrada boğularak idam edildi. osmanlı tarihinde idam edilen ilk sadrazamdır.
devamını gör...
bilgi içerikli tanım girmek
wikipedia gibi yorumsuz direkt bilgiden ziyade tecrübe aktarılarak veya bilgi yorumlanarak girilen tanımların çoğunu okurum.
aynı konu hakkında tecrübe ve gözlem içeren on tane tanım okumak on kişinin penceresinden bakmaktır. faydalanmaktır. mesela şu tarzda #223522 tanımların artmasını dilerim.
aynı konu hakkında tecrübe ve gözlem içeren on tane tanım okumak on kişinin penceresinden bakmaktır. faydalanmaktır. mesela şu tarzda #223522 tanımların artmasını dilerim.
devamını gör...
yemek yemekten tiksindiren durumlar
-saç,sinek çıkması.
-geğiren ya da parmak yalayan insan.
-nahoş görüntü ya da kokuya denk gelmek.
-ağız doluyken konuşulması.
-geğiren ya da parmak yalayan insan.
-nahoş görüntü ya da kokuya denk gelmek.
-ağız doluyken konuşulması.
devamını gör...
ölümden sonra neler oluyor sorunsalı
ölmüş olan yazarlar başlığı bir aydınlatırsa seviniriz, insan merak ediyor sonuçta.*
devamını gör...
erdoğan'ın dünyada ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olduk demesi
çok hızlıyız aman ha kayıp düşmeyelim.
devamını gör...
aklımızla dalga geçen açıklamalar
cumhurbaşkanı erdoğan: 'her eve buzdolabı giriyorsa refah seviyesi var demektir'
berat albayrak: “dolarla mı maaş alıyorsun? ve dolar borcun mu var? diye tv kanallarında konuşmalar yapması.
t. düşünebilen bir varlık olan insana karşı yapılan, senin düşünme yetin aslında yok denilmek istenilen açıklamalardır.
berat albayrak: “dolarla mı maaş alıyorsun? ve dolar borcun mu var? diye tv kanallarında konuşmalar yapması.
t. düşünebilen bir varlık olan insana karşı yapılan, senin düşünme yetin aslında yok denilmek istenilen açıklamalardır.
devamını gör...
nazır
bakanlık,
yüzü bir yere yönelmiş olan,
nazar eden,
anlamlarına gelir.
yüzü bir yere yönelmiş olan,
nazar eden,
anlamlarına gelir.
devamını gör...
normal sözlük t-shirtleri
bir an uykulu gözlerle okumuşum ki ilk tanımı, aha dedim 20 bin harcanabilir karmaya elveda.
ama öyle değilmiş işin aslı.*
ama öyle değilmiş işin aslı.*
devamını gör...
emine pir zola
mizahını sevdiğim yazar. yazdığı her başlıkta kahkaha attığım tanımlar kendisine aittir.
ayrıca kendisinin kitap okuma aşkını da seviyorum.
sadece mutlu olmanın sırrını insanlara parayla satması beni üzüyor. durumumuz yok mutlu olamıyoruz. *
neyse ben kitabımı okuyayım, başladın mı sen de? ***
ayrıca kendisinin kitap okuma aşkını da seviyorum.
sadece mutlu olmanın sırrını insanlara parayla satması beni üzüyor. durumumuz yok mutlu olamıyoruz. *
neyse ben kitabımı okuyayım, başladın mı sen de? ***
devamını gör...
martı jonathan livingston
“bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?"
pek çok distopyanın ana fikrinin en güzel ifade bulmuş hali diyebiliriz. etçil olan martılar insanların attığı karbonhidrat ağırlıklı besinlerle ya da ölü balıklarla beslenmeye başlıyor . yolcu gemilerini ve balıkçı teknelerini takip ederek yalnızca karınlarını doyurup tek düze bir yaşam içinde döngülerini tamamlıyor. oysa böyle bir yaşam şekli hiçbir martının doğasında yok.bu durumu bir martı fark edene kadar her şey böyle sürüp gidiyor. mükemmel bir metaforun etrafında, uzatmadan yoğun ve çarpıcı bir kurguyla devam eden kitap okuyucuya kendinin hangi martı olduğunu sorgulatıyor.
martı jonathan içinde bulunduğu topluluğa uyum sağlayamıyor çünkü bu yapay bir ortam. sezgisel olarak doğruya kendi için en uyguna (ona dayatılan en uygunun dışına) gitmek istiyor. ayıplanıyor, dışlanıyor, cezalandırılıyor hatta onu yeteri kadar tecrit edebilmek için martıların onunla iletişime geçtikleri an başlarına aynı şey geleceği uyarısı yapılıyor. metinlerarası karşılaştırma yapmak gerekirse biz, 1984, fahreneit 451, cesur yeni dünya gibi eserlerde anlatılan kabus senaryolarıyla birebir örtüşüyor. tek tipleştirme, doğal ihtiyaçlarımız dışında olup bizi yöneten alışkanlıklar, kontrol altında tutulma, farklılığa tahammülsüzlük hatta buna kesin olarak izin vermeme vb. pek çok mekanizmayı gözler önüne seriyor. bunu yaparken bazen büyülü bir ortamda gibi hissettirebiliyor. bulunduğumuz fiziki sınırları aşma, düşünsel boyuta erme gibi durumlara değiniliyor. sözcüklerle ya da sayılarla çizdiğimiz sınırların sunni olduğu, mükemmelliğin sınırları olmadığı bu şekilde anlatılıyor. bir taraftan da kararlılık ve yumuşaklığın aynı anda olduğunda gerçek güce ulaşıldığına değiniliyor. martıların uçuş denemelerinde sertlik ve güç kavramlarının karıştırılmaması gerektiğini gözler önüne seriliyor. bu tarz kavramları ince çizgiler birbirinden ayırıyor ve çoğu zaman da bu sınır aşıldığından karıştırılıyor. disiplinin, sert ve hoşgörüsüz tavırlarla sağlanacağı; cesaretin sadece korkusuzluk olduğu yanılgısı gibi. oysa gerçek disiplin; esneklik,güç vekararlılıktır. cesaret ise o anki sınırlarını bilmektir. bu ince çizgiler martı jonathan tarafından etkili bir biçimde aktarılıyor.
kitapta bu tarz kavramlar irdelenirken önyargı ve koşulsuz kabul gibi konular da eleştiriliyor. örneğin martılar gece uçmaz kuralı gibi. topluluktaki bütün martılar bu kuralı sorgulamadan kabul ediyor, bir martı hariç. oysa bu tarz kuralların kullanışlılığı ve gerekliliği tartışmalıdır fakat diğer martılar farkındalıktan uzak olduğu için bunun ayırdında bile değillerdir. sorgulayan bir martı bunu açığa çıkardığında ise şiddetle karşı çıkmaktadırlar. çünkü konfor alanından çıkacaklar ve sorunlarla baş etmek zorunda kalacaklardır. rahatlarını bozmaya gelemezler ama ömürleri böyle tükenir gider. işte bu konfor alanından çıkmama yüzünden bir kuşa özgür olduğunu anlatmak dünyanın en zor şeyidir belki de.
pek çok distopyanın ana fikrinin en güzel ifade bulmuş hali diyebiliriz. etçil olan martılar insanların attığı karbonhidrat ağırlıklı besinlerle ya da ölü balıklarla beslenmeye başlıyor . yolcu gemilerini ve balıkçı teknelerini takip ederek yalnızca karınlarını doyurup tek düze bir yaşam içinde döngülerini tamamlıyor. oysa böyle bir yaşam şekli hiçbir martının doğasında yok.bu durumu bir martı fark edene kadar her şey böyle sürüp gidiyor. mükemmel bir metaforun etrafında, uzatmadan yoğun ve çarpıcı bir kurguyla devam eden kitap okuyucuya kendinin hangi martı olduğunu sorgulatıyor.
martı jonathan içinde bulunduğu topluluğa uyum sağlayamıyor çünkü bu yapay bir ortam. sezgisel olarak doğruya kendi için en uyguna (ona dayatılan en uygunun dışına) gitmek istiyor. ayıplanıyor, dışlanıyor, cezalandırılıyor hatta onu yeteri kadar tecrit edebilmek için martıların onunla iletişime geçtikleri an başlarına aynı şey geleceği uyarısı yapılıyor. metinlerarası karşılaştırma yapmak gerekirse biz, 1984, fahreneit 451, cesur yeni dünya gibi eserlerde anlatılan kabus senaryolarıyla birebir örtüşüyor. tek tipleştirme, doğal ihtiyaçlarımız dışında olup bizi yöneten alışkanlıklar, kontrol altında tutulma, farklılığa tahammülsüzlük hatta buna kesin olarak izin vermeme vb. pek çok mekanizmayı gözler önüne seriyor. bunu yaparken bazen büyülü bir ortamda gibi hissettirebiliyor. bulunduğumuz fiziki sınırları aşma, düşünsel boyuta erme gibi durumlara değiniliyor. sözcüklerle ya da sayılarla çizdiğimiz sınırların sunni olduğu, mükemmelliğin sınırları olmadığı bu şekilde anlatılıyor. bir taraftan da kararlılık ve yumuşaklığın aynı anda olduğunda gerçek güce ulaşıldığına değiniliyor. martıların uçuş denemelerinde sertlik ve güç kavramlarının karıştırılmaması gerektiğini gözler önüne seriliyor. bu tarz kavramları ince çizgiler birbirinden ayırıyor ve çoğu zaman da bu sınır aşıldığından karıştırılıyor. disiplinin, sert ve hoşgörüsüz tavırlarla sağlanacağı; cesaretin sadece korkusuzluk olduğu yanılgısı gibi. oysa gerçek disiplin; esneklik,güç vekararlılıktır. cesaret ise o anki sınırlarını bilmektir. bu ince çizgiler martı jonathan tarafından etkili bir biçimde aktarılıyor.
kitapta bu tarz kavramlar irdelenirken önyargı ve koşulsuz kabul gibi konular da eleştiriliyor. örneğin martılar gece uçmaz kuralı gibi. topluluktaki bütün martılar bu kuralı sorgulamadan kabul ediyor, bir martı hariç. oysa bu tarz kuralların kullanışlılığı ve gerekliliği tartışmalıdır fakat diğer martılar farkındalıktan uzak olduğu için bunun ayırdında bile değillerdir. sorgulayan bir martı bunu açığa çıkardığında ise şiddetle karşı çıkmaktadırlar. çünkü konfor alanından çıkacaklar ve sorunlarla baş etmek zorunda kalacaklardır. rahatlarını bozmaya gelemezler ama ömürleri böyle tükenir gider. işte bu konfor alanından çıkmama yüzünden bir kuşa özgür olduğunu anlatmak dünyanın en zor şeyidir belki de.
devamını gör...
hayat kalitesini artıran küçük detaylar
ajanda tutmak, erken uyanmak, spor yapmak, sağlıklı beslenmek
devamını gör...