ptt'nin gıda satışına başlaması
ptt'nin kuruluş ve işleyiş amacını kaybettiğini gösteren durumlardan birisidir. her geçen gün ülkedeki herbokolog sayısının artmasıyla birlikte kurumlar da bu yolda ilerleyebiliyorlar.
devamını gör...
iran denince akla gelenler
şehirlerde ve binalarda göze çarpan devasa ayetullah humeyni, ayetullah hamaney, hz. ali posterleri.
devamını gör...
fakirlerin hala yaşıyor olabilmesi
bu hayatı istediğini yaparak zenginler,daima şükrederek fakirler yaşıyor zaten.ortadirek hep yarım hep eksik.
devamını gör...
öz güvensiz çocuklar yetiştirmek
çok zor bir durum. çocuğun bütün hayatı mahvoluyor yapabileceklerini yapamaz duruma geliyor ve aile bunu farketmiyor.
devamını gör...
gıda güvencesi
dünya sağlık örgütü, 1990'da dünya gıda zirvesinde şöyle tanımlamıştır;
bütün insanların, her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacı ile yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziken ve ekonomik bakımdan erişmeleri ve sürdürmeleri durumudur.
bütün insanların, her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacı ile yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziken ve ekonomik bakımdan erişmeleri ve sürdürmeleri durumudur.
devamını gör...
the cafe terrace on the place du forum
vincent van gogh'un eylül 1888'de tamamladığı tablosu.**

sanatçı, tabloyu arles'da yaşadığı dönemde resmetti.
bu tablonun en önemli özelliği, van gogh'un çizdiği ilk yıldızlı gökyüzü olmasıdır. aynı ay çizdiği rhone üzerinde yıldızlı gece (1888) ve 1 yıl sonra tamamladığı yıldızlı gece (1889) tablolarıyla yıldızlı gökyüzü üçlemesini tamamlamış.
hepimizin en çok gördüğü tablolardan birisi zaten, biraz yakından bakalım.
''gecenin gündüzden daha canlı, daha zengin renklerle dolu olduğunu sık sık düşünmüşümdür zaten.'' diyor aynı ay theo'ya yazdığı mektubunda. eserde siyah rengini hiç kullanmamış, bunun yerine koyu tonlarla geceyi çizmiş: prusya mavisi gökyüzü ve sapsarı yıldızlar.

kafede oturan insanlar, sokakta yürüyenler, ışıkları yanan evler ve gökyüzüyle sakin bir akşam resmedilmiş. bunda sarı rengin baskın olmasının da etkisi var. van gogh denilince aklımıza sarı geliyor zaten.

tablonun sakin bir akşamı anlatışının yanında dini bir mesaj içerebileceği de düşünülüyormuş. ilginç buldum, hemen anlatıyorum.
kafede oturan 12 figür son akşam yemeği'ne bir gönderme olabilirmiş. ortada garson olarak görünen beyaz giyimli figür ile solda karanlıkta kalan figür* bu fikri destekliyor gibi. van gogh'un dindar olduğunu, bir süre vaizlik yaptığını da düşününce biraz daha anlam kazanıyor bu teori.
kaynak1 kaynak2

sanatçı, tabloyu arles'da yaşadığı dönemde resmetti.
bu tablonun en önemli özelliği, van gogh'un çizdiği ilk yıldızlı gökyüzü olmasıdır. aynı ay çizdiği rhone üzerinde yıldızlı gece (1888) ve 1 yıl sonra tamamladığı yıldızlı gece (1889) tablolarıyla yıldızlı gökyüzü üçlemesini tamamlamış.
hepimizin en çok gördüğü tablolardan birisi zaten, biraz yakından bakalım.
''gecenin gündüzden daha canlı, daha zengin renklerle dolu olduğunu sık sık düşünmüşümdür zaten.'' diyor aynı ay theo'ya yazdığı mektubunda. eserde siyah rengini hiç kullanmamış, bunun yerine koyu tonlarla geceyi çizmiş: prusya mavisi gökyüzü ve sapsarı yıldızlar.

kafede oturan insanlar, sokakta yürüyenler, ışıkları yanan evler ve gökyüzüyle sakin bir akşam resmedilmiş. bunda sarı rengin baskın olmasının da etkisi var. van gogh denilince aklımıza sarı geliyor zaten.

tablonun sakin bir akşamı anlatışının yanında dini bir mesaj içerebileceği de düşünülüyormuş. ilginç buldum, hemen anlatıyorum.
kafede oturan 12 figür son akşam yemeği'ne bir gönderme olabilirmiş. ortada garson olarak görünen beyaz giyimli figür ile solda karanlıkta kalan figür* bu fikri destekliyor gibi. van gogh'un dindar olduğunu, bir süre vaizlik yaptığını da düşününce biraz daha anlam kazanıyor bu teori.
kaynak1 kaynak2
devamını gör...
barış murat yağcı'nın şarkı çıkarması
böyle garip garip, tabiri caizse vasıfsız tipler sırf popüler diye şarkı çıkarır oldu. halbuki bu popülerlik işi değil, yetenek işi. gerçekten yeteneği olan insanlar dururken saçma sapan videolar çeken internet fenomenleri*,yarışma ünlüleri bu işi yapar hale geldi.
ne diyelim ki yani bu ülkede sanatı bile p*ç etmeyi başardınız ya sonunda, tebrikler...
ne diyelim ki yani bu ülkede sanatı bile p*ç etmeyi başardınız ya sonunda, tebrikler...
devamını gör...
duygularını belli edemeyen insan
normaldir. anormal olan duygularını saklayıp sonra beni kimse anlamıyor demektir.
devamını gör...
babaya söylemek istenip de söylenemeyenler
beni duygulandıran başlık.
başlığı açan yazarı çok iyi anlıyorum. ben de babama hiç seni seviyorum demedim, babamla aramızda hep bi mesafe oldu. ona seni seviyorum diyecek kadar hiç samimi olmadık, ve bir gün onu kaybettiğim de bunu söylemediğim için çok pişman olacağımı bile bile söyleyecek cesareti hâlâ kendimde bulamıyorum. bu yazdıklarımı babamın okumayacağını bildiğim halde yine de yazacağım. "seni çok seviyorum baba".
başlığı açan yazarı çok iyi anlıyorum. ben de babama hiç seni seviyorum demedim, babamla aramızda hep bi mesafe oldu. ona seni seviyorum diyecek kadar hiç samimi olmadık, ve bir gün onu kaybettiğim de bunu söylemediğim için çok pişman olacağımı bile bile söyleyecek cesareti hâlâ kendimde bulamıyorum. bu yazdıklarımı babamın okumayacağını bildiğim halde yine de yazacağım. "seni çok seviyorum baba".
devamını gör...
türk dizi tarihinin en orijinal karakteri
devamını gör...
filtre kahve önerileri
kahve tutkunlarının kendi tavsiyelerini vereceği başlıktır.
pandemi sürecinin başlarında hazırlıksız yakalanınca a101’de tesadüfen bir filtre kahveye denk geldim, tek bardaklık, pratik kullanımlı hazır, süzme kağıdıyla beraber kullan at tarzı paketlere sahip cafex marka bir filtre kahve dark ve medium olarak iki çeşidi var. 1₺ gibi de bir fiyatı vardı paketlerinin.
denk gelirseniz kesinlikle tavsiye ederim. kime önerdiysem çok beğendi. *
pandemi sürecinin başlarında hazırlıksız yakalanınca a101’de tesadüfen bir filtre kahveye denk geldim, tek bardaklık, pratik kullanımlı hazır, süzme kağıdıyla beraber kullan at tarzı paketlere sahip cafex marka bir filtre kahve dark ve medium olarak iki çeşidi var. 1₺ gibi de bir fiyatı vardı paketlerinin.
denk gelirseniz kesinlikle tavsiye ederim. kime önerdiysem çok beğendi. *
devamını gör...
maliye bakanlığı
ortada hazine kalmayınca ismi değiştirilen bakanlık.
devamını gör...
kafkayı kullanma kılavuzu
orhan tuncay kitabıdır.
yapılması gereken şey, franz kafka’yı aziz ilan edilmekten korumak; en az bunun kadar önemli bir iş de, kafka’yı dogmatik aşırılıklara kayanlar karşısında savunmak. bir aziz değildi kafka, aziz olmanın çok ötesindeydi: bir büyük yazardı. yapıtları da, bir çağın son modası olmanın çok ötesindedir; doğrudan dünya yazınıdır. thomas mann’ın deyişiyle, bu yapıtlar ‘”dünya yazınının en okunmaya değer ürünleri arasında yer alır.”
ernst fischer’in bu sözüne katılmamak mümkün görünmese de yine de söylenmesi gereken şeyler var cümle üzerine. fischer haklı kafka büyük bir yazardı ancak aynı zamanda bir azizdi de. birçok insanın hayatını değiştirmiş, yol gösterici olmuş, onlara düşünmeyi öğretmiş bir yazardır -ki onun müritlerinden biri de bu satırları yazan kişidir.
ancak kafka’dan herkes zevk alabilse de herkesin kafka’yı anlayabildiğini iddia etmek oldukça güçtür. kafka zordur, zorlayıcıdır. sürekli bir metafor fırtınası eser ve yapmanız gereken şey belki de kendinizi bu fırtınaya terk etmektir. bir kafka çevirmeni olan orhan tuncaykendince bir kılavuz hazırlamış kafka’ya yeni başlayacaklar için. iyi de yapmış. orhan tuncay kafka hakkında yazılan yazılardan, yapılan araştırmalardan ve kendi düşüncelerinden oluşan derlemede kafka okumak için size bir yol haritası sunuyor.
“dava” romanını kafka hakkında bilgi sahibi olmadan okusanız da zevk alırsınız ancak bu romanını ortaya çıkmasına yol açan olayı bilirseniz daha fazla zevk alacağınız kesindir. orhan tuncay da işte tam da bunu yapıyor ve okuyucuya kafka ile ilgili önbilgiler sunuyor. “kafka asla tam olarak bilinemez, “kafka sen neysen odur”. yani tekrar ilk soru. kafka nedir?…” diyor kıvanç koçak kafka’yla ilgili makalesinde. ama tam olarak bilinmese de fikir sahibi olmak için kafka’yı kullanma kılavuzu’nu okumak iyi bir fikir olabilir.
yapılması gereken şey, franz kafka’yı aziz ilan edilmekten korumak; en az bunun kadar önemli bir iş de, kafka’yı dogmatik aşırılıklara kayanlar karşısında savunmak. bir aziz değildi kafka, aziz olmanın çok ötesindeydi: bir büyük yazardı. yapıtları da, bir çağın son modası olmanın çok ötesindedir; doğrudan dünya yazınıdır. thomas mann’ın deyişiyle, bu yapıtlar ‘”dünya yazınının en okunmaya değer ürünleri arasında yer alır.”
ernst fischer’in bu sözüne katılmamak mümkün görünmese de yine de söylenmesi gereken şeyler var cümle üzerine. fischer haklı kafka büyük bir yazardı ancak aynı zamanda bir azizdi de. birçok insanın hayatını değiştirmiş, yol gösterici olmuş, onlara düşünmeyi öğretmiş bir yazardır -ki onun müritlerinden biri de bu satırları yazan kişidir.
ancak kafka’dan herkes zevk alabilse de herkesin kafka’yı anlayabildiğini iddia etmek oldukça güçtür. kafka zordur, zorlayıcıdır. sürekli bir metafor fırtınası eser ve yapmanız gereken şey belki de kendinizi bu fırtınaya terk etmektir. bir kafka çevirmeni olan orhan tuncaykendince bir kılavuz hazırlamış kafka’ya yeni başlayacaklar için. iyi de yapmış. orhan tuncay kafka hakkında yazılan yazılardan, yapılan araştırmalardan ve kendi düşüncelerinden oluşan derlemede kafka okumak için size bir yol haritası sunuyor.
“dava” romanını kafka hakkında bilgi sahibi olmadan okusanız da zevk alırsınız ancak bu romanını ortaya çıkmasına yol açan olayı bilirseniz daha fazla zevk alacağınız kesindir. orhan tuncay da işte tam da bunu yapıyor ve okuyucuya kafka ile ilgili önbilgiler sunuyor. “kafka asla tam olarak bilinemez, “kafka sen neysen odur”. yani tekrar ilk soru. kafka nedir?…” diyor kıvanç koçak kafka’yla ilgili makalesinde. ama tam olarak bilinmese de fikir sahibi olmak için kafka’yı kullanma kılavuzu’nu okumak iyi bir fikir olabilir.
devamını gör...
dream theater
ismini davulcu mike portnoy'un babasının eskiden gişeci olarak çalıştığı sinemadan almış, bütün üyeleri virtüöz olan şahane grup.
devamını gör...
takipten çıkan takipçi
fikri ve vicdanı hür yazardır; yolu açık kalemi keskin olsun.
bu işler hava sirkülasyonu gibi. sürekli olarak birileri hayatınızdan çıkarken yeni birileri hayatınıza giriyor. bazen ufak bir kırgınlık bazen görüş ayrılığı... sonuçta herkes kaldığı yerden devam ediyor. gerçek hayatın sözlük simülasyonu işte.
bu işler hava sirkülasyonu gibi. sürekli olarak birileri hayatınızdan çıkarken yeni birileri hayatınıza giriyor. bazen ufak bir kırgınlık bazen görüş ayrılığı... sonuçta herkes kaldığı yerden devam ediyor. gerçek hayatın sözlük simülasyonu işte.
devamını gör...
hatır hutur ısırılacak yeni yazar olmaması
dikkatli ısır boğazında kalmasın, kart biri olabilir.
devamını gör...
tatemae
japon kültüründe kişilerin, gerçek duygu ve düşüncelerini içinde bulundukları topluma göre uydurmaları, buna uygun hareket etmeleri ve gerçek kişiliklerini/isteklerini yansıtmamalarıdır. honnenin tersidir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının başına gelmiş trajikomik olaylar
üniversite zamanı eve dönerken yanlış trene binmemle başıma gelen olaylar silsilesi... başlıyorum!
istanbul'a giden değil de gelen trene arkadaşım tarafından "trenin geliyor, trenin geliyor" diye sepet misali bindirildim. önce anlaşılmıyor tabii, yarım saat geçtikten sonra bilet kontrol için biri geldi yanıma ve konuşma şöyle gerçekleşti:
-istanbul'a gidiyormuşsunuz?
-e tabii
-ama bu ankara treni!
ben adama bakıyorum, adam bana bakıyor e dedim yapacak bir şey yok ilk durakta ineyim geri bineyim bari diye konuşurken görevliden gelen cevap:
-ama bu ekspres tren yani durmuyor.
o andan itibaren artık ankaralı oldum yapacak hiçbir şey yoktu. derken biri konuşmaya şahit olmuş, resmen bana ölesiye acımış şeklinde bakarak ankara'da okuduğunu bana yardım edeceğini söyledi. iyi dedik gidiyoruz artık dağ tepe. sonra gene bir aksilik, oturduğum koltukta başkasının koltuğuymuş beni alıp arkalara bir yerlere oturttular. umudumun son kalesi, bana yardımcı olacak arkadaşı da kaybetmiş oldum.
o arada evdekiler de arıyor tabii. ben yanlış trene bindim diyorum evdekiler doğru söyle kaçtın mı diyor! yahu neden ankara'ya kaçayım. neden kaçmamı beklediler hala meraktayım tabii.
neyse tren bir şehir merkezinde durdu. insem mi diye düşünürken, hazır kayboldum son durağa kadar gideyim bari dedim. sonuç olarak son durakta indim. bir baktım bana acıyla bakan arkadaş arkamdan bağırıyor. sordum az önce bir yerde durdu tren orada inecektim aslında diye. olur mu ya orası sincan diyor. ne bileyim ben!
ikimiz yan yana dururken arkadaşı karşılamaya biri geldi. çocuk bir arkadaşına bakıyor bir bana bakıyor.
sevgilisi olsa tanır, değilse kimim ben? olayı açıklığa kavuşturdum hemen. yanlış trene binmişim arkadaşınız bana yardım ediyor diye anlattım. çocuk gülecek gülemiyor. güleceksen gül arkadaşım şu an çok absürt bir durumdayız alınmam yani dedim. orada bir sinirlerimiz boşaldı tabii.
veee beni aştiye gönderdiler. uğurlarken iyice tembih ettiler şuradan git buradan git diye. nasıl bir potansiyel gördülerse artık, benden çok korktular herhalde. bu da böyle bir anımdır.
istanbul'a giden değil de gelen trene arkadaşım tarafından "trenin geliyor, trenin geliyor" diye sepet misali bindirildim. önce anlaşılmıyor tabii, yarım saat geçtikten sonra bilet kontrol için biri geldi yanıma ve konuşma şöyle gerçekleşti:
-istanbul'a gidiyormuşsunuz?
-e tabii
-ama bu ankara treni!
ben adama bakıyorum, adam bana bakıyor e dedim yapacak bir şey yok ilk durakta ineyim geri bineyim bari diye konuşurken görevliden gelen cevap:
-ama bu ekspres tren yani durmuyor.
o andan itibaren artık ankaralı oldum yapacak hiçbir şey yoktu. derken biri konuşmaya şahit olmuş, resmen bana ölesiye acımış şeklinde bakarak ankara'da okuduğunu bana yardım edeceğini söyledi. iyi dedik gidiyoruz artık dağ tepe. sonra gene bir aksilik, oturduğum koltukta başkasının koltuğuymuş beni alıp arkalara bir yerlere oturttular. umudumun son kalesi, bana yardımcı olacak arkadaşı da kaybetmiş oldum.
o arada evdekiler de arıyor tabii. ben yanlış trene bindim diyorum evdekiler doğru söyle kaçtın mı diyor! yahu neden ankara'ya kaçayım. neden kaçmamı beklediler hala meraktayım tabii.
neyse tren bir şehir merkezinde durdu. insem mi diye düşünürken, hazır kayboldum son durağa kadar gideyim bari dedim. sonuç olarak son durakta indim. bir baktım bana acıyla bakan arkadaş arkamdan bağırıyor. sordum az önce bir yerde durdu tren orada inecektim aslında diye. olur mu ya orası sincan diyor. ne bileyim ben!
ikimiz yan yana dururken arkadaşı karşılamaya biri geldi. çocuk bir arkadaşına bakıyor bir bana bakıyor.
sevgilisi olsa tanır, değilse kimim ben? olayı açıklığa kavuşturdum hemen. yanlış trene binmişim arkadaşınız bana yardım ediyor diye anlattım. çocuk gülecek gülemiyor. güleceksen gül arkadaşım şu an çok absürt bir durumdayız alınmam yani dedim. orada bir sinirlerimiz boşaldı tabii.
veee beni aştiye gönderdiler. uğurlarken iyice tembih ettiler şuradan git buradan git diye. nasıl bir potansiyel gördülerse artık, benden çok korktular herhalde. bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
regl anıları
devamını gör...
icat edilmesi gereken elzem şeyler
dil öğrenme olayıyla ilgili her türlü icat.
tek tek kelime ezberleyerek dil öğrendiğimiz bu günleri unutmak istiyorum artık.
tek tek kelime ezberleyerek dil öğrendiğimiz bu günleri unutmak istiyorum artık.
devamını gör...