1.90'lık kız yalnızlığı
topuklu ayakkabı giydiğimde, en fazla 1.75 olmama rağmen, 1.90 zannettikleri için, kız arkadaşlarımın yaşattığı durumdur, eskiden kısa boylu arkadaşlarımın yanında topuklu giymiyordum nezaketen, ama artık giyiyorum ve linç yiyorum.
devamını gör...
meyhaneye meyhane demenin yasaklanması
cumhurbaşkanı yardımcısı bir zatın talebi.
ben artık bu ülkenin dert edindiği şeylerle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde ötekileştirilmekle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde kiracı konumda olmakla baş edemiyorum. ben artık susup oturmakla baş edemiyorum.
ben bıktım.
ben artık bu ülkenin dert edindiği şeylerle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde ötekileştirilmekle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde kiracı konumda olmakla baş edemiyorum. ben artık susup oturmakla baş edemiyorum.
ben bıktım.
devamını gör...
başlık değişikliği bildiriminin görülmemesi gerekliliği
en azından bir süreliğine bildirimler kapanmalıdır. malum eski başlıklar düzeltiliyor ancak biz de durmamışız her başlığa tanım girmişiz. durmadan bildirim geliyor umutlanıyorum. şu kafa sözlük başlıkları düzeltilene kadar bildirimleri kapatalım ey modlar.
devamını gör...
uyanınca akla gelen ilk şey
kahve. başka bir şey gelmiyor ki o an.
devamını gör...
tarihi şahsiyetler yazar olsa açacağı başlıklar
hz. isa - babaya ben nasıl dünyaya geldim diye sormak
devamını gör...
bu ne dünya kardeşim
yeliz'in 70'li yıllara damga vuran şarkısı.
hababam sınıfı uyanıyor filminin bir sahnesinde de hababamlar tarafından söylenmiştir. onu da şarkının altına ekleyelim.
bu ne dünya kardeşim gülen gülene
bu ne dünya kardeşim böyle
ben de bunlar gibi gülsem mi öyle
yüreğim kan ağlasa bile
ne bir kürk ister bu sen gönlüm
ne bir han ne de saray, lalalay la la lalay
ye iç eğlen çok kısa ömrün
sev çünkü sevmek en kolay
hababam sınıfı uyanıyor filminin bir sahnesinde de hababamlar tarafından söylenmiştir. onu da şarkının altına ekleyelim.
bu ne dünya kardeşim gülen gülene
bu ne dünya kardeşim böyle
ben de bunlar gibi gülsem mi öyle
yüreğim kan ağlasa bile
ne bir kürk ister bu sen gönlüm
ne bir han ne de saray, lalalay la la lalay
ye iç eğlen çok kısa ömrün
sev çünkü sevmek en kolay
devamını gör...
niccolo paganini
1782-1840 yılları arasında yaşamış italyan keman virtüözü.
tarihin gördüğü en iyi ve en ünlü keman virtüözlerinden biridir. 8 yaşında keman dersleri almaya başlayarak 11 yaşında turnelere çıkacak seviyeye gelmiştir. zamanında keman ile çıkardığı sesleri bir insanın çıkaramayacağı düşünüldüğünden kendisinin ruhunu şeytana sattığı yorumları yapılsa da bu kadar iyi olmasının sebebi marfan sendromu sonucu uzun ve elastik ellere sahip olmasıdır.
iyi bir kemancı olmasının yanında özel hayatı ile de adından tarih boyunca söz ettirmiştir. sapkınlık derecesinde cinselliğe düşkünlüğün yanında kumar tutkusu da bulunmaktadır. öyle ki bir konser öncesi stradivarius kemanını kumarda kaybetmiştir.
şahsım için kemanın maradonasıdır.
hakkında çekilen filmler,
the magic bow - stewart granger (1946),
a song the remember - roxy roth (1945),
kinski paganini - klaus kinski (1989),
the devil's violinist - david garrett(2013).
sizi ıtzhak perlman'ın icra ettiği caprice no. 24 in a minor paganini bestesi ile başbaşa bırakıyorum.
tarihin gördüğü en iyi ve en ünlü keman virtüözlerinden biridir. 8 yaşında keman dersleri almaya başlayarak 11 yaşında turnelere çıkacak seviyeye gelmiştir. zamanında keman ile çıkardığı sesleri bir insanın çıkaramayacağı düşünüldüğünden kendisinin ruhunu şeytana sattığı yorumları yapılsa da bu kadar iyi olmasının sebebi marfan sendromu sonucu uzun ve elastik ellere sahip olmasıdır.
iyi bir kemancı olmasının yanında özel hayatı ile de adından tarih boyunca söz ettirmiştir. sapkınlık derecesinde cinselliğe düşkünlüğün yanında kumar tutkusu da bulunmaktadır. öyle ki bir konser öncesi stradivarius kemanını kumarda kaybetmiştir.
şahsım için kemanın maradonasıdır.
hakkında çekilen filmler,
the magic bow - stewart granger (1946),
a song the remember - roxy roth (1945),
kinski paganini - klaus kinski (1989),
the devil's violinist - david garrett(2013).
sizi ıtzhak perlman'ın icra ettiği caprice no. 24 in a minor paganini bestesi ile başbaşa bırakıyorum.
devamını gör...
iz bırakan şarkı sözleri
"nothing really matters,
anyone can see"
anyone can see"
devamını gör...
lan bırak (yazar)
seçim hazırlığı yapan mustafa sarıgül coşkusuyla milletin nick altını ziyaret eden yazar.
seni moderatör yaptırmayacağız
seni moderatör yaptırmayacağız
seni moderatör yaptırmayacağız *
seni moderatör yaptırmayacağız
seni moderatör yaptırmayacağız
seni moderatör yaptırmayacağız *
devamını gör...
manisa denilince akla gelenler
neler gelmiyor ki dediklerimdir.
hayırsever insanların sokak aralarında dağıttırdığı lokmalar(o lokmaların tadı hiçbir lokmada yok),
ramazanda iftar vakti atılan toplar (eve dönme vakti)
tarihi camiler; muradiye cami, sultan cami...
merkez efendi, mesir macunu(şenlikte şemsiyeyle mesir macunu yakalamaya çalışmak, mahallede gurur vesilesiydi)
şehzadeler,
tarzan,
sarı bina(akıl hastanesi),
salihli odun köfte( yolunuz düşerse deneyin, adının aksine lokum gibidir),
seyyarların sattığı izmir şambalisi,
tuğba kuruyemiş(çekirdek değil çiğdem!!!),
spil dağı,
sabahtan akşama kadar sokakta geçen vakitler,
kandil günleri kızkaçıran, torpil, mantarlı tabanca,
vestel manisaspor...
hayırsever insanların sokak aralarında dağıttırdığı lokmalar(o lokmaların tadı hiçbir lokmada yok),
ramazanda iftar vakti atılan toplar (eve dönme vakti)
tarihi camiler; muradiye cami, sultan cami...
merkez efendi, mesir macunu(şenlikte şemsiyeyle mesir macunu yakalamaya çalışmak, mahallede gurur vesilesiydi)
şehzadeler,
tarzan,
sarı bina(akıl hastanesi),
salihli odun köfte( yolunuz düşerse deneyin, adının aksine lokum gibidir),
seyyarların sattığı izmir şambalisi,
tuğba kuruyemiş(çekirdek değil çiğdem!!!),
spil dağı,
sabahtan akşama kadar sokakta geçen vakitler,
kandil günleri kızkaçıran, torpil, mantarlı tabanca,
vestel manisaspor...
devamını gör...
tumblr
çok duyduğum için merak edip indirdim. ama hiç kullanmadım*. ilgimi pek çekmedi açıkçası. bu arada sürekli "dinlenmeye ihtiyacın var gibi görünüyor, biraz ara vermeye ne dersin?" diye bildirim yolluyor. ilgilenmiyorum, mis gibi kafa sözlük var.
t: blog yazma uygulaması.
t: blog yazma uygulaması.
devamını gör...
kartal'da başından vurularak öldürülen hemşire
50 yaşını devirmiş bir baba olarak , bazen bu acımasız dünyaya niye çocuk yaptık diye düşünüyorum, üzülüyorum çocuklarım için, gençler için , en çok kadınlar için üzülüyorum.
beni yetiştiren kadın annem , kız kardeşlerimiz olmadığı halde bir kadına el kalkmayacağını, taciz edilmeyeceğini, laf atılmayacak ini, hepimize çok güzel öğretmişti, üstelik benim canım annem ilk okul mezunu bile değildir.
bunu yazmamın sebebi bu erkek çocuk yetiştiren ebeveynler niye insan yetiştirmek için çaba harcamıyor , niye erkek ve kız çocukları arasında bir farkın olmadığını ogretmiyor ? ev okul dur , ev çocuklar için ayna dir, bu kadın nin ne suçu var ne yapmış olabilir canını , yaşama hakkını alıyorsunuz.
bu kadınların katlın den hepimiz sorumluyuz.
beni yetiştiren kadın annem , kız kardeşlerimiz olmadığı halde bir kadına el kalkmayacağını, taciz edilmeyeceğini, laf atılmayacak ini, hepimize çok güzel öğretmişti, üstelik benim canım annem ilk okul mezunu bile değildir.
bunu yazmamın sebebi bu erkek çocuk yetiştiren ebeveynler niye insan yetiştirmek için çaba harcamıyor , niye erkek ve kız çocukları arasında bir farkın olmadığını ogretmiyor ? ev okul dur , ev çocuklar için ayna dir, bu kadın nin ne suçu var ne yapmış olabilir canını , yaşama hakkını alıyorsunuz.
bu kadınların katlın den hepimiz sorumluyuz.
devamını gör...
güne bir söz bırak
"kork, o mahkemeden ki; hakimin kendisi şahittir."
imam cafer-i sadık (as).
imam cafer-i sadık (as).
devamını gör...
neom
suudi arabistan'ın çılgın projesi. tebük civarlarında yapılacak* olan fütüristik bir şehir ve hatta belki de şehir devleti. projenin fikir babası ise meşhur reformist (?) veliaht muhammed bin selman.
gelin biraz anlatayım.
öncelikle, tam olarak nerede olduğunu tahayyül edebilmek için harita şöyle:

görüldüğü üzere, projenin göze çarpan ilk özelliği mükemmel bir konumun seçilmiş olması. bu bölge, iklimi ve doğal güzellikleri bakımından, suudi arabistan'ın neredeyse en güzel ve en yaşanabilir bölgesi. hatırlatayım, suudi arabistan'ın coğrafyası özelinde konuşuyoruz, anadolu topraklarını görmüş olan bizlere "bu ne ya böyle, her yer dağ toprak?" dedirtebilir elbette ama malzeme de ortada sonuçta. ayrıca bu konumun çok büyük bir avantajı daha var: dünya nüfusunun %70'i sadece 8 saatlik bir uçuş mesafesinde yaşıyor. yani hemen hemen her yere yakın bir yer neom.
peki, anladık, lokasyonu güzel. tamam da nedir bu neom?
neom her anlamda gelecek düşünülerek tasarlanan bir şehir. robotlar ve yapay zekâlar tarafından sürdürülecek olan; bütün iş kollarının, sektörlerinin ve bunlarda çalışacak olan iş gücünün; bilimin, sporun, sanatın ve bunları icra edecek olan bilim insanlarının, sporcuların ve sanatçıların geleceği tahayyül edilerek geliştirilen bir proje. mevzubahis insanların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle buraya beyin göçü çekilmesi ve bu şekilde de neom'un, tabiri caizse, "yeni dünyanın bilim, kültür, sanat ve spor başkenti" yapılması ön görülüyor.
peki, bütün bunlar ne için?
size bir sır vereyim mi? dünyanın petrol rezervi, her geçen yıl artan taleple birlikte, 2034 yılında tükenecek olabilir. yani sadece 13 yıl sonra. tesadüf budur ki, neom da suudi arabistan'ın saudi vision 2030 ismini verdiği hedefleri çerçevesinde gerçekleştiriliyor.* bu vizyonun en büyük görüşü ise petrole olan bağımlılığı azaltma üzerine. yine tesadüfe bakın ki, neom'un geliştirilme sürecinin neredeyse her alanında yenilenebilir enerji kavramı ön plana çıkıyor.
örneğin dubai kadar ve hatta hizmet sektörünün gelişkinliğiyle ondan daha da fazla turist çekecek bir bölgeye her türlü maddi ve manevi üretimi de eklerseniz ne olur? neom olur.
bilim insanlarına refah bir yaşam alanı sunarsanız, sanatçılara özgür bir ortam yaratırsanız, sporculara verilebilecek en geniş imkanları verirseniz ne olur? o insanlar harika şeylere imza atarlar. bütün bunları da sizin adınızın altında yaptıkları için, ister istemez sizin reklamınızı yapmış olurlar. böylece nur topu gibi yeni şehrinize nüfus yaratmış olmakla kalmaz, üzerine, daha çok turist çekmiş de olursunuz. bütün bu insanlar, yarattığınız refahın da etkisiyle, deliler gibi tüketirler ve siz de deliler gibi para kazanırsınız. ayrıca yeni yerli nüfusunuz da tükettikçe üreteceklerdir. ve bingo! sonsuz döngü.
işte böyle. teoride her şey çok güzel. fakat pratikte ne kadar başarılı olabilir ki neom? sonuçta suudi arabistan'dan bahsediyoruz. herhalde sizin de aklınıza takılıyordur. işte tam da bu yüzden, henüz söyleyeceklerimi bitirmedim.
öncelikle bu projenin her anlamda uluslararası düşünülerek tasarlanan ve geliştirilen bir proje olduğunu bilmek gerek. yani aslında bütün bunlar arap vatandaşları için değil, dünya vatandaşları için yapılıyorlar. new world order'cı komplo teorisyenlerine de gün doğdu, hadi yine iyisiniz. ama herhalde siz de böyle olması gerektiğini kabul edersiniz. takdir edersiniz ki, böylesine büyük bir projeye ancak küresel düşünerek imza atılabilir. bakın, yalnızca yerel bir vizyonla geliştiriliyor olsaydı şimdiye kadar kimsenin dikkati çekmeyecek olan bir şey hakkında ben yazıyorum ve siz okuyorsunuz bile. ayrıca, 34 milyon kişilik suudi nüfusuna hitap etmek yerine 7,5 milyar insana hitap etmek çok daha mantıklı değil mi? böylelikle yukarıda bahsettiğim kalifiye insanlara ulaşma ihtimali kat kat artmaz mı?
ve "last but not least"... hatta en güzel şeyi de sona sakladım. neom'da şeriat yok! vay efendim şu kadın şunu giymiş, şu erkek şunla zina etmiş, şu kafirmiş... yok! neom kendi insanları tarafından geliştirilecek evrensel bir hukukla, kendi insanlarının seçtiği yöneticiler tarafından yönetilecek. "şehir devleti" dememin sebebi de bu işte. suudi arabistan'a bağlı fakat kendi içinde özgür bir siyasi yapıdan bahsediyoruz çünkü.
biraz ırkçı kaçacak ama, vallahi söylemesem olmaz, elin arap'ındaki vizyona bakar mısınız? bak şerefsiz evladıyım ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
tabii ki bütün bunlar şimdilik yalnızca kâğıt üzerindeler. ileride ne olacağını, nasıl olacağını kimse bilemez. ama şimdiye kadar bu konularda çok büyük bir farkındalık sezinlediğimi söylemeliyim.
peki, suudi arabistan'dan bile böyle bir vizyon örneği çıkabiliyorken, bizim insanımızın vizyonu ne durumda? malum, artık dünyanın düşünsel açıdan geri kalmış medeniyetleri bile yapay zekâdan, robotikten, yenilenebilir enerjiden bahsediyor. bizim insanımız nasıl bakıyor bu olaya? şöyle (aynen başlıklarıyla):
"deccal'in devleti neom !!"
"deccal'in robot devleti: neom"
"neom, arabistan da kuruluyor. robot sayısı insandan fazla olacak! kıyamet gibi proje. neom şehri..."
"yecüc-mecüc istilasının içinde miyiz? yapay insanlar mı geliyor?"
deccal? kıyamet? yecüc-mecüc? pardon? ne alaka? ne diyorsunuz siz? kimsenin mi ağzından çıkanı kulağı duymuyor ya?
vay be!
---
ayrıca:
resmi internet sitesi
ve: (bkz: the line).
gelin biraz anlatayım.
öncelikle, tam olarak nerede olduğunu tahayyül edebilmek için harita şöyle:

görüldüğü üzere, projenin göze çarpan ilk özelliği mükemmel bir konumun seçilmiş olması. bu bölge, iklimi ve doğal güzellikleri bakımından, suudi arabistan'ın neredeyse en güzel ve en yaşanabilir bölgesi. hatırlatayım, suudi arabistan'ın coğrafyası özelinde konuşuyoruz, anadolu topraklarını görmüş olan bizlere "bu ne ya böyle, her yer dağ toprak?" dedirtebilir elbette ama malzeme de ortada sonuçta. ayrıca bu konumun çok büyük bir avantajı daha var: dünya nüfusunun %70'i sadece 8 saatlik bir uçuş mesafesinde yaşıyor. yani hemen hemen her yere yakın bir yer neom.
peki, anladık, lokasyonu güzel. tamam da nedir bu neom?
neom her anlamda gelecek düşünülerek tasarlanan bir şehir. robotlar ve yapay zekâlar tarafından sürdürülecek olan; bütün iş kollarının, sektörlerinin ve bunlarda çalışacak olan iş gücünün; bilimin, sporun, sanatın ve bunları icra edecek olan bilim insanlarının, sporcuların ve sanatçıların geleceği tahayyül edilerek geliştirilen bir proje. mevzubahis insanların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle buraya beyin göçü çekilmesi ve bu şekilde de neom'un, tabiri caizse, "yeni dünyanın bilim, kültür, sanat ve spor başkenti" yapılması ön görülüyor.
peki, bütün bunlar ne için?
size bir sır vereyim mi? dünyanın petrol rezervi, her geçen yıl artan taleple birlikte, 2034 yılında tükenecek olabilir. yani sadece 13 yıl sonra. tesadüf budur ki, neom da suudi arabistan'ın saudi vision 2030 ismini verdiği hedefleri çerçevesinde gerçekleştiriliyor.* bu vizyonun en büyük görüşü ise petrole olan bağımlılığı azaltma üzerine. yine tesadüfe bakın ki, neom'un geliştirilme sürecinin neredeyse her alanında yenilenebilir enerji kavramı ön plana çıkıyor.
örneğin dubai kadar ve hatta hizmet sektörünün gelişkinliğiyle ondan daha da fazla turist çekecek bir bölgeye her türlü maddi ve manevi üretimi de eklerseniz ne olur? neom olur.
bilim insanlarına refah bir yaşam alanı sunarsanız, sanatçılara özgür bir ortam yaratırsanız, sporculara verilebilecek en geniş imkanları verirseniz ne olur? o insanlar harika şeylere imza atarlar. bütün bunları da sizin adınızın altında yaptıkları için, ister istemez sizin reklamınızı yapmış olurlar. böylece nur topu gibi yeni şehrinize nüfus yaratmış olmakla kalmaz, üzerine, daha çok turist çekmiş de olursunuz. bütün bu insanlar, yarattığınız refahın da etkisiyle, deliler gibi tüketirler ve siz de deliler gibi para kazanırsınız. ayrıca yeni yerli nüfusunuz da tükettikçe üreteceklerdir. ve bingo! sonsuz döngü.
işte böyle. teoride her şey çok güzel. fakat pratikte ne kadar başarılı olabilir ki neom? sonuçta suudi arabistan'dan bahsediyoruz. herhalde sizin de aklınıza takılıyordur. işte tam da bu yüzden, henüz söyleyeceklerimi bitirmedim.
öncelikle bu projenin her anlamda uluslararası düşünülerek tasarlanan ve geliştirilen bir proje olduğunu bilmek gerek. yani aslında bütün bunlar arap vatandaşları için değil, dünya vatandaşları için yapılıyorlar. new world order'cı komplo teorisyenlerine de gün doğdu, hadi yine iyisiniz. ama herhalde siz de böyle olması gerektiğini kabul edersiniz. takdir edersiniz ki, böylesine büyük bir projeye ancak küresel düşünerek imza atılabilir. bakın, yalnızca yerel bir vizyonla geliştiriliyor olsaydı şimdiye kadar kimsenin dikkati çekmeyecek olan bir şey hakkında ben yazıyorum ve siz okuyorsunuz bile. ayrıca, 34 milyon kişilik suudi nüfusuna hitap etmek yerine 7,5 milyar insana hitap etmek çok daha mantıklı değil mi? böylelikle yukarıda bahsettiğim kalifiye insanlara ulaşma ihtimali kat kat artmaz mı?
ve "last but not least"... hatta en güzel şeyi de sona sakladım. neom'da şeriat yok! vay efendim şu kadın şunu giymiş, şu erkek şunla zina etmiş, şu kafirmiş... yok! neom kendi insanları tarafından geliştirilecek evrensel bir hukukla, kendi insanlarının seçtiği yöneticiler tarafından yönetilecek. "şehir devleti" dememin sebebi de bu işte. suudi arabistan'a bağlı fakat kendi içinde özgür bir siyasi yapıdan bahsediyoruz çünkü.
biraz ırkçı kaçacak ama, vallahi söylemesem olmaz, elin arap'ındaki vizyona bakar mısınız? bak şerefsiz evladıyım ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
tabii ki bütün bunlar şimdilik yalnızca kâğıt üzerindeler. ileride ne olacağını, nasıl olacağını kimse bilemez. ama şimdiye kadar bu konularda çok büyük bir farkındalık sezinlediğimi söylemeliyim.
peki, suudi arabistan'dan bile böyle bir vizyon örneği çıkabiliyorken, bizim insanımızın vizyonu ne durumda? malum, artık dünyanın düşünsel açıdan geri kalmış medeniyetleri bile yapay zekâdan, robotikten, yenilenebilir enerjiden bahsediyor. bizim insanımız nasıl bakıyor bu olaya? şöyle (aynen başlıklarıyla):
"deccal'in devleti neom !!"
"deccal'in robot devleti: neom"
"neom, arabistan da kuruluyor. robot sayısı insandan fazla olacak! kıyamet gibi proje. neom şehri..."
"yecüc-mecüc istilasının içinde miyiz? yapay insanlar mı geliyor?"
deccal? kıyamet? yecüc-mecüc? pardon? ne alaka? ne diyorsunuz siz? kimsenin mi ağzından çıkanı kulağı duymuyor ya?
vay be!
---
ayrıca:
resmi internet sitesi
ve: (bkz: the line).
devamını gör...
acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler
yüksek bir noktanın kenarına yaklaşınca manyağın biri beni aşağı atar mı korkusu...
devamını gör...
dergipark
--- alıntı ---
tübitak ulakbim çatısı altında, türkiye'de yayınlanan akademik hakemli dergiler için elektronik ortamda barındırma ve editoryal süreç yönetimi hizmeti sunar. dergipark, ulusal akademik dergilerin standartlara uygun olarak varlık kazanmasına ve uluslararası görünürlüğünün artırılmasına destek olur.
dergipark, dergilerin işleyişine, yönetimine ve içeriğine karışmaz. sadece alt yapı sunar ve sistemin kullanımı için "teknik destek" sağlar. yazarlar, yayınları hakkında her türlü konu için ilgili derginin editörü ile iletişime geçmelidir.
--- alıntı ---
üniversitede verilen ödev ve tez çalışmalarını buradan yararlanarak yapabilirsiniz.
2020 verilerine göre dergipark günlük ortalama kullanıcı sayısı: 100.000 kişiulaşmak isteyenler için link bırakıyorum
tübitak ulakbim çatısı altında, türkiye'de yayınlanan akademik hakemli dergiler için elektronik ortamda barındırma ve editoryal süreç yönetimi hizmeti sunar. dergipark, ulusal akademik dergilerin standartlara uygun olarak varlık kazanmasına ve uluslararası görünürlüğünün artırılmasına destek olur.
dergipark, dergilerin işleyişine, yönetimine ve içeriğine karışmaz. sadece alt yapı sunar ve sistemin kullanımı için "teknik destek" sağlar. yazarlar, yayınları hakkında her türlü konu için ilgili derginin editörü ile iletişime geçmelidir.
--- alıntı ---
üniversitede verilen ödev ve tez çalışmalarını buradan yararlanarak yapabilirsiniz.
2020 verilerine göre dergipark günlük ortalama kullanıcı sayısı: 100.000 kişiulaşmak isteyenler için link bırakıyorum
devamını gör...
hem laik hem müslüman olunmaz
tatlı su müslümanları buna karşı gelebilir ancak gerçek olan durumdur. siz islam dinini sadece namazdan oruçtan falan mı ibaret sanıyorsunuz? islam dini anlattığınız gibi tanrı ile kul arasında bireysel bir din değil. islam dini toplumsaldır ve insanın neredeyse bütün yaşantısını düzenleyen bir dindir. bu dinin kendisine ait bir hukuku vardır ve müslümanım diyen herkes islam hukukunu sorgulamadan biat etmesi lazımdır. çünkü islam hukuku ''allah'ın kanunları'' olduğu iddia edilen kanunlardan oluşuyor. dolayısıyla islam dini hem siyasi hem de toplumsal bir dindir. bu yüzden 'siyasal islam' tanımı da gereksiz bir tanımdır.
devamını gör...


