sosyal medyada çocukları üzerinden para kazanan ebeveynler
sözlükler dışında sosyal medya hesabım olmamasına rağmen dikkatimi çekmiş durumdur. youtube'da takılınca fark ettim zaten. bunu yapanlar zaten belli başlı kişiler kanal adı vermeyeceğim. şimdi ee ne var bunda onun çocuğu sana ne diyeceksiniz ama olaya bu kadar basit bakamıyorum çünkü sırf bunun için çocuk yapanlar bile var ne yazık ki. paylaşımlar genel olarak eğlenceli gibi görünse de olayın arka planını düşününce çok da masum olmadığını, bir çocuğun doğal büyüme sürecini ne kadar kötü etkileyebileceğini, bunun bir eğlenceden çok söz konusu ebeveynin çıkar kaygısı ile yapıldığını fark edeceksiniz.
mesela bir kız çocuğu vardı annesi ve babası tiktok fenomeni. video içerikleri sürekli kızın babasını nasıl sevdiği ve annesini nasıl dışladığı etrafında dönüp duruyor. çocuğa buram buram kıskançlık ve kıyas duygusu aşılanıyor ve bunu komik ya da eğlenceli diye millete yedirmeye çalışıyorlar. aile sürekli bir video çekme modunda ve çocuk sürekli bu kurgunun içinde gerçeklik algısını yitirmiş durumda. düşünsenize bu çocuk her zaman bir kameraya hitap ederek yaşamaya alıştırılmış. yemek yerken dahi annesi videoya alıyor kızı. çocuğuna vereceği sevgi ne olacak bu annenin babanın? bir ebeveyn için çocuğuna vereceği eğitimin, ilginin, sevginin çocuğun kazandırdığı paradan daha az önemli olması normal bir şey mi yoksa ben mi abartıyorum? bu verdiğim sadece bir örnek bunlardan bir sürü var maalesef ki. ve işin kötüsü bu durum normalleşmiş durumda. meselem çocuk videolarına karşı olmak değil çocukların kullanılıyor olması. kanal adı vermeyeceğim demiştim ama örnek olarak birkaç video atacağım çünkü özellikle gözüme batan bu kanal var. gördüğünüz gibi çocuk annesine yalancı, uydurma gibi şeyler söylüyor( söyletiliyor). burada da yine bir kin, öfke ve yine kıskançlık görüyoruz. burada ise çocuğun psikolojisini allak bullak edecek bir içerik var ve evet yine buram buram kıskançlık ve kin kokuyor. bu çocuk böyle büyüyor ne yazık ki. yorumlarda da bunun farkında olan birçok kişi görüyorsunuz ama buna rağmen her gün aldırış etmeden ve hatta kıskançlığın dozunu artırarak devam ediyorlar. üzücü, çok üzücü.
mesela bir kız çocuğu vardı annesi ve babası tiktok fenomeni. video içerikleri sürekli kızın babasını nasıl sevdiği ve annesini nasıl dışladığı etrafında dönüp duruyor. çocuğa buram buram kıskançlık ve kıyas duygusu aşılanıyor ve bunu komik ya da eğlenceli diye millete yedirmeye çalışıyorlar. aile sürekli bir video çekme modunda ve çocuk sürekli bu kurgunun içinde gerçeklik algısını yitirmiş durumda. düşünsenize bu çocuk her zaman bir kameraya hitap ederek yaşamaya alıştırılmış. yemek yerken dahi annesi videoya alıyor kızı. çocuğuna vereceği sevgi ne olacak bu annenin babanın? bir ebeveyn için çocuğuna vereceği eğitimin, ilginin, sevginin çocuğun kazandırdığı paradan daha az önemli olması normal bir şey mi yoksa ben mi abartıyorum? bu verdiğim sadece bir örnek bunlardan bir sürü var maalesef ki. ve işin kötüsü bu durum normalleşmiş durumda. meselem çocuk videolarına karşı olmak değil çocukların kullanılıyor olması. kanal adı vermeyeceğim demiştim ama örnek olarak birkaç video atacağım çünkü özellikle gözüme batan bu kanal var. gördüğünüz gibi çocuk annesine yalancı, uydurma gibi şeyler söylüyor( söyletiliyor). burada da yine bir kin, öfke ve yine kıskançlık görüyoruz. burada ise çocuğun psikolojisini allak bullak edecek bir içerik var ve evet yine buram buram kıskançlık ve kin kokuyor. bu çocuk böyle büyüyor ne yazık ki. yorumlarda da bunun farkında olan birçok kişi görüyorsunuz ama buna rağmen her gün aldırış etmeden ve hatta kıskançlığın dozunu artırarak devam ediyorlar. üzücü, çok üzücü.
devamını gör...
güney kore hayranı liseli kızlar
herkesin ilgisini çeken biryer vardır.o yıllarda bende de latin hayranlığı vardı,gerçi hala var..
devamını gör...
müzik dinlerken gelen klip çekiyormuş hissi
devamını gör...
insanı tüketen şeyler
bir kez daha düşünceler diyeceğim ama ekleyeceğim de. sahte olan şeyler de tüketir insanı.
düşünceler, bakış açımızı ve bakış acımızı etkiliyor. bazen farklı pencereler açıyor güzel manzaralar izletiyor. bazen ise bütün pencereleri kapatıp bizi karanlığa mahkum ediyor.
karanlıklar içinde dahi bir umut ışığı görebilirsek ne mutlu bize.
filizler yeşermek için baharın geleceğini umut eder. ve bahar her zaman gelir. umut hiç tükenmez.
umudunuz hiç solmasın.
düşünceler, bakış açımızı ve bakış acımızı etkiliyor. bazen farklı pencereler açıyor güzel manzaralar izletiyor. bazen ise bütün pencereleri kapatıp bizi karanlığa mahkum ediyor.
karanlıklar içinde dahi bir umut ışığı görebilirsek ne mutlu bize.
filizler yeşermek için baharın geleceğini umut eder. ve bahar her zaman gelir. umut hiç tükenmez.
umudunuz hiç solmasın.
devamını gör...
salçalı makarna
bi öğrenci klasiğidir.
profesyonel bir öğrenci, salçalı makarnayı kyk dan tutunda sahile kadar her yerde yapabilir böyle bir skill üniversite kazandığında otomatik olarak açılıyor.
profesyonel bir öğrenci, salçalı makarnayı kyk dan tutunda sahile kadar her yerde yapabilir böyle bir skill üniversite kazandığında otomatik olarak açılıyor.
devamını gör...
sözlükteki kişilik vs gerçek kişilik
ben gerçekte bu kadar hassas değilim ya.ismim derim oldu burada,örümcek adamdaki gibi.
devamını gör...
regl dönemindeki kadının istekleri
çikolata, çikolata, ha bi de çikolata
devamını gör...
avrupalı kız vs türk kızı
burada karşılaştırma yapanlar acaba kaç tane avrupalı kızı yakından tanıdı da genelleme yapıyor.
devamını gör...
yeni sağ radikalizmin veçheleri
tam adı; “yeni sağ radikalizmin veçheleri ve geçmişin işlenmesi ne demektir?” olan metis yayınlarından çıkmış kitap. frankfurt okulu’nun önde gelen düşünürü alman filozof theodor w. adorno tarafından, 1959 yılında verilen “geçmişin işlenmesi ne demektir?” başlıklı konferans ile 1697 yılında viyana üniversitesi’nde verdiği “yeni sağ radikalizmin veçheleri” başlıklı konferans metinlerinin bir araya getirilerek basılmasından oluşmuş bir kitap. kitabın arka kapağını bırakıyorum;
“sağ radikalizmin burada bahsettiğim hilelerini kati bir şekilde belirlemek, her birini sözünü hiç esirgemeden adlandırmak, eksiksiz betimlemek, her birinin içerimlerini iyice tarif etmek ve böylece kitlelere bu hilelere karşı bağışıklık kazandırmak için çaba göstermek gerekir. çünkü nihayetinde hiç kimse aptalın teki olmak istemez. ve bütün bunların nihayetinde devasa bir psikolojik istismar tekniği, devasa bir psikolojik kazıklama olduğu da açıkça gösterilmelidir.”
adorno’nun bu sözleri 1967 yılına ait. “yeni sağ radikalizmin veçheleri” başlıklı konferans metninden. bu kitaba, yakından ilgili daha erken bir konferansını, 1959 tarihli “geçmişin işlenmesi ne demektir?” metnini de ekledik. bu iki yazısında adorno savaş sonrası dönemde demokratik ortak temsil ile sermayenin yoğunlaşma eğilimi arasındaki yapısal karşıtlığın devam ettiğini, bu nedenle milliyetçi ve faşist hareketlerin sürdüğünü vurgular, onlardan “kendi kavramsal içeriğinin hakkını bugüne kadar tam anlamıyla verememiş bir demokrasinin yara izleri” olarak söz ederek, radikal sağ propagandanın başvurduğu hileleri ve yenilginin toplumda yol açtığı narsist incinmenin izlerini ele alır.
bu hikâyedeki her şey tekinsiz biçimde tanıdıktır. uzun yıllar önce ve alman deneyimi üzerine yapılmış bu konuşmaların günümüz için ve sadece türkiye gibi demokrasi olmayan ülkeler için değil, avrupa ülkeleri ve abd için de geçerli olmasında, evet, çok ürkütücü bir yan var — ama diğer yandan bu genellik faşizmin süregiden dünya düzeninin bir ürünü olduğunu da açıkça gösteriyor.
“sağ radikalizmin burada bahsettiğim hilelerini kati bir şekilde belirlemek, her birini sözünü hiç esirgemeden adlandırmak, eksiksiz betimlemek, her birinin içerimlerini iyice tarif etmek ve böylece kitlelere bu hilelere karşı bağışıklık kazandırmak için çaba göstermek gerekir. çünkü nihayetinde hiç kimse aptalın teki olmak istemez. ve bütün bunların nihayetinde devasa bir psikolojik istismar tekniği, devasa bir psikolojik kazıklama olduğu da açıkça gösterilmelidir.”
adorno’nun bu sözleri 1967 yılına ait. “yeni sağ radikalizmin veçheleri” başlıklı konferans metninden. bu kitaba, yakından ilgili daha erken bir konferansını, 1959 tarihli “geçmişin işlenmesi ne demektir?” metnini de ekledik. bu iki yazısında adorno savaş sonrası dönemde demokratik ortak temsil ile sermayenin yoğunlaşma eğilimi arasındaki yapısal karşıtlığın devam ettiğini, bu nedenle milliyetçi ve faşist hareketlerin sürdüğünü vurgular, onlardan “kendi kavramsal içeriğinin hakkını bugüne kadar tam anlamıyla verememiş bir demokrasinin yara izleri” olarak söz ederek, radikal sağ propagandanın başvurduğu hileleri ve yenilginin toplumda yol açtığı narsist incinmenin izlerini ele alır.
bu hikâyedeki her şey tekinsiz biçimde tanıdıktır. uzun yıllar önce ve alman deneyimi üzerine yapılmış bu konuşmaların günümüz için ve sadece türkiye gibi demokrasi olmayan ülkeler için değil, avrupa ülkeleri ve abd için de geçerli olmasında, evet, çok ürkütücü bir yan var — ama diğer yandan bu genellik faşizmin süregiden dünya düzeninin bir ürünü olduğunu da açıkça gösteriyor.
devamını gör...
sevdiğin birinin seninle zorla konuştuğunu fark ettiğin an
çok üzülürüm. beni gerçekten sevdiğine eminsem anlayışla karşılarım. o zoraki konuşma havasını sezdiğim an uzaklaşırım. o mesaj atmadığı müddetçe de mesaj atmam. ya da konuşmaya çalışmadığı müddetçe konuşma başlatmam.
ama bazı insanların inzivaya çekildigi, konuşmak istemedigi, dertlerden muzdarip olduğu, size kırıldığı anlar vardır. benimle bi problemi varsa çözmeye çalışırım. biraz zaman tanırım.
tanınan zamana ve araya koyulan mesafeye rağmen hala devam ediyorsa hayatımdan çıkma zamanı gelmiştir. herkes kendi yolunda mutlu olsun der, yoluma bakarım. kimse vazgeçilmez değil. sevgi de bir yere kadar.
ama bazı insanların inzivaya çekildigi, konuşmak istemedigi, dertlerden muzdarip olduğu, size kırıldığı anlar vardır. benimle bi problemi varsa çözmeye çalışırım. biraz zaman tanırım.
tanınan zamana ve araya koyulan mesafeye rağmen hala devam ediyorsa hayatımdan çıkma zamanı gelmiştir. herkes kendi yolunda mutlu olsun der, yoluma bakarım. kimse vazgeçilmez değil. sevgi de bir yere kadar.
devamını gör...
save ralph
bu konu hakkında konuşmamayı tercih etmiştim ancak artık iş iyice çığırından çıktı. kozmetik denilince aklına sadece makyaj malzemesi gelen ve her kozmetik markasının hayvanlar üzerinde deney yaptığını sanan bir grup cahil insan makyaj yapanları linç etmeye başlamış. öncelikle şuna bir açıklık getirmek lazım: kozmetik ürünler sadece makyaj malzemelerini kapsamıyor. aynı zamanda bebek bezi, ped, tıraş köpüğü, sabun, duş jeli gibi ürünler de bu kategoride yer alıyor. anlamamız gereken bir başka şey ise bütün markaların hayvanlar üzerinde deney yapmadığıdır. bu konu hakkında çok hassas olan bir insan olarak zamanında gerekli araştırmamı yaptım. kozmetik ürünler ve makyaj malzemeleri kullanıyorum evet. ancak fark ettim ki türkiye'de fiyatı sebebiyle tercih edilen ve yaygın olan markaların bir çoğu cruelty free yani hayvanlar üzerinde deney yapmıyor. örneğin avon bu konuda bir öncü durumunda. kendi internet sitelerinde paylaştıkları bilgiye göre 30 yıldır hayvan deneyleri yapmayan ilk büyük markalardan biri buradan.
bu markalar hakkında daha fazla bilgi almak için benim önceden açmış olduğum başlığa göz atabilirsiniz: (bkz: hayvanlar üzerinde deney yapmayan kozmetik markaları).
yapmamız gereken şey cruelty free markaları yaymakken, insanları linç ediyor oluşumuzu gerçekten anlayamıyorum. hayvanlar üzerinde deney yapan markaları kullanan insanları bilgilendirmenin yolu sosyal medyada olur olmadık sallamak değil. alternatifleri olduğunu göstermek.
değinmek istediğim bir başka konu ise bu reklam filmi üzerinden güya "kara mizah" yapanlar, bunu paylaşanlar ve buna gülenler. gerçekten bu kadar hassas bir konuyu oyuncak ettiniz. bu mizah falan değil. zira mizahın da bir sınırı var. gerçekten artık böyle hassas konular üzerinden meme yapmaktan falan vazgeçin. inanın hiç komik değilsiniz. bu toplum daha ne kadar kötüye gidebilir derken her gün bir tık daha kötüsüyle karşılaşıyoruz. sizden ricam bir konu hakkında toplumun bir kesimini linç etmeden veya "mizah" yapmadan önce araştırmanız. okuyun yahu okuyun. zor değil.
son olarak tüm markaları aklımızda tutmamız zor olacağından bir ürün alırken cruelty free olup olmadığını anlamak için ürün ambalajında yer alan bazı sembolleri aşağıya bırakmak istiyorum. eğer bu sembollerden biri ürün üzerinde yer alıyorsa bilin ki bu ürün hayvanlar üzerinde deney yapmıyor.
bu markalar hakkında daha fazla bilgi almak için benim önceden açmış olduğum başlığa göz atabilirsiniz: (bkz: hayvanlar üzerinde deney yapmayan kozmetik markaları).
yapmamız gereken şey cruelty free markaları yaymakken, insanları linç ediyor oluşumuzu gerçekten anlayamıyorum. hayvanlar üzerinde deney yapan markaları kullanan insanları bilgilendirmenin yolu sosyal medyada olur olmadık sallamak değil. alternatifleri olduğunu göstermek.
değinmek istediğim bir başka konu ise bu reklam filmi üzerinden güya "kara mizah" yapanlar, bunu paylaşanlar ve buna gülenler. gerçekten bu kadar hassas bir konuyu oyuncak ettiniz. bu mizah falan değil. zira mizahın da bir sınırı var. gerçekten artık böyle hassas konular üzerinden meme yapmaktan falan vazgeçin. inanın hiç komik değilsiniz. bu toplum daha ne kadar kötüye gidebilir derken her gün bir tık daha kötüsüyle karşılaşıyoruz. sizden ricam bir konu hakkında toplumun bir kesimini linç etmeden veya "mizah" yapmadan önce araştırmanız. okuyun yahu okuyun. zor değil.
son olarak tüm markaları aklımızda tutmamız zor olacağından bir ürün alırken cruelty free olup olmadığını anlamak için ürün ambalajında yer alan bazı sembolleri aşağıya bırakmak istiyorum. eğer bu sembollerden biri ürün üzerinde yer alıyorsa bilin ki bu ürün hayvanlar üzerinde deney yapmıyor.
devamını gör...
karşı cinsi çekici kılan detaylar
doğal olması. doğal dediysek eliyle pilav yemesi ya da peyniri reçele bandırıp yemesi değil.
devamını gör...
ingilizce klavye ile sözlükte yazmak
irrite ediyor. yanlış anlaşılmasın yazan öyle alışmıştır sözüm yok. bu sebeple sadece samsung kullanıyorum meselâ. telefonu aldığım gibi ilk işim klavye ayarları oluyor. o kadar para veriyorsam o 32 harf ekranda olacak aga.
devamını gör...
operatörlerde fazladan fatura ödememeniz için taktik
evet, okuyan kişilerin faydasına olacak bir içerik yazacağım. kaç kişi bilinçlenirse kardır. şimdi, faturasız paketlerin son zamanlarda çok pahalı olduğunu biliyoruz. eskiden faturasız paketler ucuzdu ama size pahalıymış gibi gösterilip faturalı avantajına geçelim diyerek mağaza kotasını doldurmaya çalışıyorlardı ama artık faturasız paketler gerçekten pahalı olmaya başladı. peki faturalıya geçince ne yapmalıyız, nasıl gereksiz ücretler ödemenin önüne geçebiliriz?
-öncelikle faturalı paketlerde mutlaka durduran tarifelere odaklanın, yani var olan internet paketiniz bittiği zaman, aşım olmasını istemediğinizi belirtin.
-gerekli gereksiz, telefona bir anda "bilmem ne bilmem ne sadece 5 tl ister misiniz" gibi çıkan bildirimlere dikkatli olun ve sakın onay vermeyin.
-diyelim ki akıllı telefon kullanmıyorsunuz ama internetten alışveriş yapılmış gibi gösterilerek ya da bir spor uygulaması aboneliği yapmışsınız gibi gösterilerek sizden ek ücret alınıyor, bunu dava edebilirsiniz. tüketici hakem heyetiyle de görüşebilirsiniz.
-bazen operatörler sizi arayarak ağzınızdan "evet" kelimesini duymak ya da "tamam" kelimesini duymak ister, laf cambazlığı arasında yanlışlıkla bir şeye "evet" derseniz, haberiniz olmadan yeni bir ek paket satın almış olabilirsiniz. size tavsiyem operatörlerin aramalarını hiçbir zaman açmayın işlemleri ya mobilden halledin ya da internet sitesinden. çünkü mağazaya gittiğiniz zaman da size mutlaka bir şeyler satmaya çalışılacaktır, sebebi de mağazalar da çalışanlarına baskı yapar, bu işler böyle yürüyor.
-şimdi en önemli kısıma geldik burası altın değerinde, dikkatle okuyun. diyelim ki fatura kesim tarihiniz ayın 15'i, operatörlerde işlem talepleri genellikle 4 gün sürer maksimum 5 gün, biz de bu 5 günü garanti olarak alacağız. evet devam ediyorum, taahhütünüzün son ayındasınız ve yeni geçiş paketleri çok pahalı, faturalıyı iptal etmek ya da farklı bir operatöre geçecekseniz ya da aynı operatörün, dışardan gelenlere yaptığı indirimlerden faydalanmak istiyorsunuz. evet tüm bunları yapabilmek için fatura kesiminizden 5 gün önce işlemleri başlatmalısınız. aksi takdirde hiç kullanmadığınız bir ayın faturasını da ekstra ödersiniz. nasıl mı? fatura kesim ayın 15'iydi, siz işlemi ayın 13'ünde yaptınız diyelim, işlem süresi 4 gün demiştim, 13'ten sonraki 4 gün ayın 17'sine denk gelir, yani 15'inden sonra size bir yeni dönem faturası daha gelecektir. işte bunun olmaması için mutlaka fatura kesim tarihinden 5 gün önce işlemlerinizi yapın, garantiye alın.
-şimdi aynı operatörün dışardan gelenlere uyguladığı paketten nasıl yararlanacağınızı bir önceki anlattığım olay üzerinden anlatacağım. turkcell'desiniz, başka bir operatöre hattınızı mutlaka "faturasız" olarak taşımalısınız, yine dediğim gibi taahhüt süresinin son ayında fatura kesiminden 5 gün önce bu taşıma işlemini gerçekleştirin, yine ayın 15inden örneklendireceğim. ayın 10'unda vodafone'a taşıdınız fakat işlem 4 gün sonra gerçekleşecek, bu süreçte halen normal turkcell hattınızı kullanıyor olacaksınız, 4 gün dolduktan sonra artık vodafone'a geçmiş olacak hattınız ve sinyal alamayacaksınız, daha sonra turkcelle giderek, numaramı size taşıyorum ve yeni gelenlere düzenlenen kampanyalardan yararlanmak istiyorum diyerek yeni kampanyalardan yararlanabilirsiniz. bu süreçte sizi zorlayacak olan süreç sadece turkcell'e yeniden geçtiğiniz süredeki o 4 gündür. o süreçte diğer operatörün hattını takmanız gerekecek. daha sonra yine turkcell hattınızı kullanabileceksiniz.
evet bunu neden anlattım, gerek var mıydı? bence gerekliydi çünkü çevremde defalarca boşu boşuna fatura ödemesi yapan insan oldu, onlara durumu anlattığımda direkt olarak anlaşılmadığını fark ettim, bazılarında başarılı oldum ve teşekkürler aldım. amaç, paranızı boş yere kaybetmemektir.
operatör isim/isimleri örneklendirmek amacıyla kullanılmıştır.
-öncelikle faturalı paketlerde mutlaka durduran tarifelere odaklanın, yani var olan internet paketiniz bittiği zaman, aşım olmasını istemediğinizi belirtin.
-gerekli gereksiz, telefona bir anda "bilmem ne bilmem ne sadece 5 tl ister misiniz" gibi çıkan bildirimlere dikkatli olun ve sakın onay vermeyin.
-diyelim ki akıllı telefon kullanmıyorsunuz ama internetten alışveriş yapılmış gibi gösterilerek ya da bir spor uygulaması aboneliği yapmışsınız gibi gösterilerek sizden ek ücret alınıyor, bunu dava edebilirsiniz. tüketici hakem heyetiyle de görüşebilirsiniz.
-bazen operatörler sizi arayarak ağzınızdan "evet" kelimesini duymak ya da "tamam" kelimesini duymak ister, laf cambazlığı arasında yanlışlıkla bir şeye "evet" derseniz, haberiniz olmadan yeni bir ek paket satın almış olabilirsiniz. size tavsiyem operatörlerin aramalarını hiçbir zaman açmayın işlemleri ya mobilden halledin ya da internet sitesinden. çünkü mağazaya gittiğiniz zaman da size mutlaka bir şeyler satmaya çalışılacaktır, sebebi de mağazalar da çalışanlarına baskı yapar, bu işler böyle yürüyor.
-şimdi en önemli kısıma geldik burası altın değerinde, dikkatle okuyun. diyelim ki fatura kesim tarihiniz ayın 15'i, operatörlerde işlem talepleri genellikle 4 gün sürer maksimum 5 gün, biz de bu 5 günü garanti olarak alacağız. evet devam ediyorum, taahhütünüzün son ayındasınız ve yeni geçiş paketleri çok pahalı, faturalıyı iptal etmek ya da farklı bir operatöre geçecekseniz ya da aynı operatörün, dışardan gelenlere yaptığı indirimlerden faydalanmak istiyorsunuz. evet tüm bunları yapabilmek için fatura kesiminizden 5 gün önce işlemleri başlatmalısınız. aksi takdirde hiç kullanmadığınız bir ayın faturasını da ekstra ödersiniz. nasıl mı? fatura kesim ayın 15'iydi, siz işlemi ayın 13'ünde yaptınız diyelim, işlem süresi 4 gün demiştim, 13'ten sonraki 4 gün ayın 17'sine denk gelir, yani 15'inden sonra size bir yeni dönem faturası daha gelecektir. işte bunun olmaması için mutlaka fatura kesim tarihinden 5 gün önce işlemlerinizi yapın, garantiye alın.
-şimdi aynı operatörün dışardan gelenlere uyguladığı paketten nasıl yararlanacağınızı bir önceki anlattığım olay üzerinden anlatacağım. turkcell'desiniz, başka bir operatöre hattınızı mutlaka "faturasız" olarak taşımalısınız, yine dediğim gibi taahhüt süresinin son ayında fatura kesiminden 5 gün önce bu taşıma işlemini gerçekleştirin, yine ayın 15inden örneklendireceğim. ayın 10'unda vodafone'a taşıdınız fakat işlem 4 gün sonra gerçekleşecek, bu süreçte halen normal turkcell hattınızı kullanıyor olacaksınız, 4 gün dolduktan sonra artık vodafone'a geçmiş olacak hattınız ve sinyal alamayacaksınız, daha sonra turkcelle giderek, numaramı size taşıyorum ve yeni gelenlere düzenlenen kampanyalardan yararlanmak istiyorum diyerek yeni kampanyalardan yararlanabilirsiniz. bu süreçte sizi zorlayacak olan süreç sadece turkcell'e yeniden geçtiğiniz süredeki o 4 gündür. o süreçte diğer operatörün hattını takmanız gerekecek. daha sonra yine turkcell hattınızı kullanabileceksiniz.
evet bunu neden anlattım, gerek var mıydı? bence gerekliydi çünkü çevremde defalarca boşu boşuna fatura ödemesi yapan insan oldu, onlara durumu anlattığımda direkt olarak anlaşılmadığını fark ettim, bazılarında başarılı oldum ve teşekkürler aldım. amaç, paranızı boş yere kaybetmemektir.
operatör isim/isimleri örneklendirmek amacıyla kullanılmıştır.
devamını gör...
avusturya'da bulunan fucking köyü
böyle bir video ile tanımıştım 1-2 sene evvel önce. bence gayet güzel isimli bir köy.
devamını gör...
şarkılarda sorulan en zor soru
biz onca gece uykumuzu yok yere mi böldük?!?
devamını gör...
güneş (yazar)
karalama defteri başlığına yazdıklarıyla beni kendisine hayran bırakmış, ışıl ışıl bir yazarımız.
devamını gör...
elly hakkında
asghar farhadi'nin 2009 yapımı filmi.
about elly olarak da bilinen film, berlin film festivali'nde gümüş ayı ödülünü kazanmıştır. yalan üzerine kurgulanmış filmin epey yalın bir dilinin olduğunu söylemek mümkün. karmaşık olaylar yaşanmıyor ama izlerken yine de insana gizemli bir hava veriyor ve iran'ın günlük yaşantısına, insan ilişkilerine şahit oluyoruz daha çok filmin ilk yarısında. sonraki yarısında olayların gizemli bir hal almasıyla karakterlerin söylenen yalanlar karşısındaki tutumlarına şahit oluyoruz. bence ennnn nefis yeri de burası zaten. karakterlerin daha az önceki tutumlarının durumlar karşısında tamamen değişmesini seyretmek hem keyifli hem de ürpertici. bence epey başarılı. belki de içinde geçen replikle özetlenebilir film: "kötü bir son, sonsuz bir umutsuzluktan iyidir."
oyuncu kadrosu iran sinemasında görmeye alışık olduğumuz taraneh alidoosti, shabab hosseini ve peyman moadi gibi muhteşem isimlerden oluşuyor. ama golshifteh farahani'nin güzelliği nedir öyle ya. maşalllllah! bu kadın sadece üzülse, ağlasa, somurtsa yine izlettirir herhalde kendini.
filmin en güçlü yanı şüphesiz şahit olduğumuz kaos ve karmaşa hali. ve bu olaylar karşısında karakterlerin tutumları. öyle miydi, böyle miydi, ne diyecekti derken insan ekrana kitlenip kalıyor. benim gibi kargaşa izlemekten keyif alan arkadaşlara konuları birbirinden farklı olsa da birkaç film önermek isterim. yine iran sinemasından ve iran'ın parlayan yeni yönetmenlerinden saeed roustayi'nin abad va yek rooz yek rooz) isimli filmi. muhteşem bir aile kaosu. diğer önerim ise almanya'dan, sebastian schipper'in tek plan olarak çektiği 2015 yapımı victoria filmi. keyifli seyirler.
about elly olarak da bilinen film, berlin film festivali'nde gümüş ayı ödülünü kazanmıştır. yalan üzerine kurgulanmış filmin epey yalın bir dilinin olduğunu söylemek mümkün. karmaşık olaylar yaşanmıyor ama izlerken yine de insana gizemli bir hava veriyor ve iran'ın günlük yaşantısına, insan ilişkilerine şahit oluyoruz daha çok filmin ilk yarısında. sonraki yarısında olayların gizemli bir hal almasıyla karakterlerin söylenen yalanlar karşısındaki tutumlarına şahit oluyoruz. bence ennnn nefis yeri de burası zaten. karakterlerin daha az önceki tutumlarının durumlar karşısında tamamen değişmesini seyretmek hem keyifli hem de ürpertici. bence epey başarılı. belki de içinde geçen replikle özetlenebilir film: "kötü bir son, sonsuz bir umutsuzluktan iyidir."
oyuncu kadrosu iran sinemasında görmeye alışık olduğumuz taraneh alidoosti, shabab hosseini ve peyman moadi gibi muhteşem isimlerden oluşuyor. ama golshifteh farahani'nin güzelliği nedir öyle ya. maşalllllah! bu kadın sadece üzülse, ağlasa, somurtsa yine izlettirir herhalde kendini.
filmin en güçlü yanı şüphesiz şahit olduğumuz kaos ve karmaşa hali. ve bu olaylar karşısında karakterlerin tutumları. öyle miydi, böyle miydi, ne diyecekti derken insan ekrana kitlenip kalıyor. benim gibi kargaşa izlemekten keyif alan arkadaşlara konuları birbirinden farklı olsa da birkaç film önermek isterim. yine iran sinemasından ve iran'ın parlayan yeni yönetmenlerinden saeed roustayi'nin abad va yek rooz yek rooz) isimli filmi. muhteşem bir aile kaosu. diğer önerim ise almanya'dan, sebastian schipper'in tek plan olarak çektiği 2015 yapımı victoria filmi. keyifli seyirler.
devamını gör...

