yapılmış en aptalca dalgınlık
aynı anda hem telefon hem de zil çalıyordu. önce diyafondan "alo" diye seslendim. sonra telefonu "kim o?" diye açtım.
devamını gör...
portakal
çok sevdiğim bir meyvedir ama yedikten sonra nedense dudaklarımı uyuşturur.
ayrıca kabuklarını yıkayıp reçel de yapabilirsiniz.
ayrıca kabuklarını yıkayıp reçel de yapabilirsiniz.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
"yorulduysan, ara verebilirsin.
istemiyorsan, serbest bırakabilirsin.
içine sinmediyse, vazgeçebilirsin.
olmadıysa, yeniden deneyebilirsin."
istemiyorsan, serbest bırakabilirsin.
içine sinmediyse, vazgeçebilirsin.
olmadıysa, yeniden deneyebilirsin."
devamını gör...
kadem
eski dilde ayak ve uğur anlamlarında kullanılan arapça kökenli kelime.
"sırra kadem basmak" gibi deyimlerde ayak anlamına gelirken, "kademsiz" kelimesi uğursuz anlamında kullanılır.
"sırra kadem basmak" gibi deyimlerde ayak anlamına gelirken, "kademsiz" kelimesi uğursuz anlamında kullanılır.
devamını gör...
shakespeare'in sevilen sözleri
*cehalet tanrı’nın laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.
*düşüncelerin neyse hayatın da odur. hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.
*düşüncelerin neyse hayatın da odur. hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.
devamını gör...
rozet resmini indirip profil yapan yazar
evet o benim. * ara ara bir çoğunu indirip denedim, sonra kaldırdım. kokpite ve kapak fotoğrafına kafa sözlük'ün bannerlarını koydum. şimdi yine bir tane daha rozet indirip profil resmi yaptım. aynı kişisel iletimi düzeltip yine kapak fotoğrafıma koydum. *
edit: kapak fotoğrafındaki yazıyı da değiştirdim. *
edit: kapak fotoğrafındaki yazıyı da değiştirdim. *
devamını gör...
planlı yaşamak
alışınca bırakamayacağınız yaşama şeklidir. insan bir kere planlı yaşamaya alıştı mı planlarını gerçekleştiremeden uyuyamaz. o yüzden gerçekleştirilebilecek planlar yapılmalıdır. alışkanlık zor kazanılır planlı olmaya alışmak lazımdır.
devamını gör...
kuzenine aşık olan insan
eskiler akraba olmayana kız vermezlermiş.. e o akraba dediğin kim? eskinin emmi kızı şimdinin kuzeni oldu.. e o zaman aşıkta olunabilinir.. onaylar mıyım asla.. ama eleştirmekte haddim değil
devamını gör...
normal sözlük yazarlarından aforizmalar
sebepsiz bi iç sıkıntınızın olma ihtimali yoktur. olsa olsa kendinizden sakladığınız dertleriniz vardır.
devamını gör...
beş ressam adı sayamayan biriyle çıkmak
ninja kaplumbağalardakileri saysam yetmez mi hocam, 4'ten 5 yapsak?
devamını gör...
kişinin aşık olduğunu anladığı an
yüzüne kan gelmiş derler ya hani öyle oluyor. bi yaşama sevinci doğmuştu içime. kendimi sevmeye başlamış, dağa taşa uçan kuşa bile selam veresim gelmişti. hayatta en nefret ettiğim işi bile isteyerek içimden gelerek yapmıştım. sadece onu düşünür olmuştum. sanki dünya da bir o varmış hissiyatı ve bana aitmiş hissi oluşmuştu. ılk ve sondu. ondan sonrası da olmuyor zaten.
devamını gör...
2002 doğumlu birini ciddiye almak
bipolar bozukluğu olan birisi ile ilişki yaşamakla hiçbir sorunu olmayan ben ciddiye alırım.
devamını gör...
çocukluk
ben çocukluğun tanımını bir hikaye ile birlikte yazmak istiyorum.**
güneş bulutların arkasına saklanmıştı bugün. rana ve annesi parka gitmek için çıkmışlardı evden ama rana hüzünlü bir şekilde ağır adımlarla ilerliyordu. çünkü güneş ona ışıklarını saçıp gülümsememişti. kapkara bulutlar kaplamıştı gökyüzünü yavaş yavaş çiseliyordu yağmur. sonra birden bir yağmur damlası kondu rana'nın burnun ucuna. rana gülümseyerek gökyüzüne baktı.
rana: anne bulutlar bana selam verdi.
annesi(gülümseyerek): peki sen onlara selam vermeyecek misin?
rana küçük sırt çantasından suluğunu çıkardı annesi şaşkındı. herhalde, sadece rana’nın size de merhaba bulutlar demesini bekliyordu.
rana suluğu açtı ve yere biraz su döktü annesi daha da çok şaşırdı.
annesi: rana ne yapıyorsun sen?
rana: bulutlara selam gönderdim anne bu su buharlaşarak onlara gidecek ve onlar da selamımı alacak.
annesi gülerek rana'nın başını okşadı ne kadar da güzel düşüncelerdi bunlar. parka doğru yürümeye devam ettiler yağmurun hızı da bir hayli artmıştı annesi geri mi dönsek acaba diye düşünüyordu ama rana'nın sevincini bozmak istemiyordu çünkü rana bir hayli memnundu bu durumdan.
rana: anne neden insanlar koşuyor?
annesi: yağmur yağıyor diye kızım.
rana: ama yağmurdan kaçılmaz ki.
annesi: ıslanmak istemiyorlar rana o yüzden de evlerine gidiyorlar
rana: ama hava sıcak olduğunda yağmurun yağmasını istiyor herkes.
annesi (biraz şaşkın bir tavırla ve gülümseyerek): herkes senin gibi düşünmüyor kızım. dedi.
parka varmışlardı yağmur yavaş yavaş azalıyor kara bulutlar dağılıyordu. parkta köpeğini gezdiren bir adam vardı ve rana'nın gözü onlara takılmıştı. rana adamın yanına doğru gitti.
annesi: rana nereye gidiyorsun? rana!
rana: siz köpeğinizi sevmiyor musunuz?
adam(şaşkınlıkla): o da nereden çıktı?
rana: insan sevdiğini bağlamaz ki.
adam şaşkınlıkla karşıladı durumu annesi de yanlarına gelmişti.
adam: sevmez olur muyum tabi ki seviyorum. kaçmasın diye tasmasını taktım. adın ne senin bakayım?
rana: adım rana ama zaten sizden kaçarsa o da sizi sevmiyor demektir.
adam daha çok şaşırmıştı annesi de adama selam verdi ve tanıştılar.
adam: kızınız çok akıllı hanımefendi adam rana’ya dönerek aslında biliyor musun haklısın rana hiçbir canlıyı zorla alı koyamayız ama ben onu daha iyi koşullarda bakmak için yanımda tutuyorum.
rana şansı sevmişti. köpeğin adı şanstı. rana şansın başını usulca okşadı ve sevdi. şans da kuyruğunu sallıyor ve patisini rana’ya doğru uzatıyordu. iyi anlaşmışlardı. şans da memnun görünüyordu halinden.
adam: bak ne diyeceğim rana ben her sabah şansı yürüyüşe çıkarıyorum sen de gelir onunla oynarsın olur mu?
rana bunu duyunca çok sevinmişti.
rana (büyük bir sevinçle olduğu yerde zıplayarak): yaşasın yeni bir arkadaşım oldu. dedi.
aradan zaman geçmiş parkta geçirilen güzel bir vakitten sonra eve doğru yola koyulmuştu rana ve annesi.
rana çok keyifli bir gün geçirmiş ve yeni bir arkadaş edinmişti. eve varmışlardı.
akşam babası işten geldiğinde rana babasına gününün nasıl geçtiğini, neler yaptığını anlattı. babası da şaşkınlığını gizleyemedi tabi. çok seviyordu rana'yı. rana babasının dizlerinde uykuya dalmıştı ama babası da rana’dan farksız değildi. çünkü derin düşüncelere dalıp gitmişti...
çocukluk anı yaşamaktı. yağmurun altında kolları açarak dönmek, güneşin bize gülüşünü çimlere uzanarak iliklerine kadar hissetmek, sonbaharda düşen yaprakları dağ gibi yapıp üzerine atlamaktı çocukluk. diğer canlıları da dost bilmekti çocukluk. meraklı olup sorgulamak, sevgi dolu olup paylaşmaktı çocukluk.
çocukluk sadece belli bir yaş grubuna ait değildi. çocukluk aslında içimizdeydi. büyüdükçe kimimiz onu her gün biraz daha derine gömüyor kimimiz ise yaşıyordu.**
güneş bulutların arkasına saklanmıştı bugün. rana ve annesi parka gitmek için çıkmışlardı evden ama rana hüzünlü bir şekilde ağır adımlarla ilerliyordu. çünkü güneş ona ışıklarını saçıp gülümsememişti. kapkara bulutlar kaplamıştı gökyüzünü yavaş yavaş çiseliyordu yağmur. sonra birden bir yağmur damlası kondu rana'nın burnun ucuna. rana gülümseyerek gökyüzüne baktı.
rana: anne bulutlar bana selam verdi.
annesi(gülümseyerek): peki sen onlara selam vermeyecek misin?
rana küçük sırt çantasından suluğunu çıkardı annesi şaşkındı. herhalde, sadece rana’nın size de merhaba bulutlar demesini bekliyordu.
rana suluğu açtı ve yere biraz su döktü annesi daha da çok şaşırdı.
annesi: rana ne yapıyorsun sen?
rana: bulutlara selam gönderdim anne bu su buharlaşarak onlara gidecek ve onlar da selamımı alacak.
annesi gülerek rana'nın başını okşadı ne kadar da güzel düşüncelerdi bunlar. parka doğru yürümeye devam ettiler yağmurun hızı da bir hayli artmıştı annesi geri mi dönsek acaba diye düşünüyordu ama rana'nın sevincini bozmak istemiyordu çünkü rana bir hayli memnundu bu durumdan.
rana: anne neden insanlar koşuyor?
annesi: yağmur yağıyor diye kızım.
rana: ama yağmurdan kaçılmaz ki.
annesi: ıslanmak istemiyorlar rana o yüzden de evlerine gidiyorlar
rana: ama hava sıcak olduğunda yağmurun yağmasını istiyor herkes.
annesi (biraz şaşkın bir tavırla ve gülümseyerek): herkes senin gibi düşünmüyor kızım. dedi.
parka varmışlardı yağmur yavaş yavaş azalıyor kara bulutlar dağılıyordu. parkta köpeğini gezdiren bir adam vardı ve rana'nın gözü onlara takılmıştı. rana adamın yanına doğru gitti.
annesi: rana nereye gidiyorsun? rana!
rana: siz köpeğinizi sevmiyor musunuz?
adam(şaşkınlıkla): o da nereden çıktı?
rana: insan sevdiğini bağlamaz ki.
adam şaşkınlıkla karşıladı durumu annesi de yanlarına gelmişti.
adam: sevmez olur muyum tabi ki seviyorum. kaçmasın diye tasmasını taktım. adın ne senin bakayım?
rana: adım rana ama zaten sizden kaçarsa o da sizi sevmiyor demektir.
adam daha çok şaşırmıştı annesi de adama selam verdi ve tanıştılar.
adam: kızınız çok akıllı hanımefendi adam rana’ya dönerek aslında biliyor musun haklısın rana hiçbir canlıyı zorla alı koyamayız ama ben onu daha iyi koşullarda bakmak için yanımda tutuyorum.
rana şansı sevmişti. köpeğin adı şanstı. rana şansın başını usulca okşadı ve sevdi. şans da kuyruğunu sallıyor ve patisini rana’ya doğru uzatıyordu. iyi anlaşmışlardı. şans da memnun görünüyordu halinden.
adam: bak ne diyeceğim rana ben her sabah şansı yürüyüşe çıkarıyorum sen de gelir onunla oynarsın olur mu?
rana bunu duyunca çok sevinmişti.
rana (büyük bir sevinçle olduğu yerde zıplayarak): yaşasın yeni bir arkadaşım oldu. dedi.
aradan zaman geçmiş parkta geçirilen güzel bir vakitten sonra eve doğru yola koyulmuştu rana ve annesi.
rana çok keyifli bir gün geçirmiş ve yeni bir arkadaş edinmişti. eve varmışlardı.
akşam babası işten geldiğinde rana babasına gününün nasıl geçtiğini, neler yaptığını anlattı. babası da şaşkınlığını gizleyemedi tabi. çok seviyordu rana'yı. rana babasının dizlerinde uykuya dalmıştı ama babası da rana’dan farksız değildi. çünkü derin düşüncelere dalıp gitmişti...
çocukluk anı yaşamaktı. yağmurun altında kolları açarak dönmek, güneşin bize gülüşünü çimlere uzanarak iliklerine kadar hissetmek, sonbaharda düşen yaprakları dağ gibi yapıp üzerine atlamaktı çocukluk. diğer canlıları da dost bilmekti çocukluk. meraklı olup sorgulamak, sevgi dolu olup paylaşmaktı çocukluk.
çocukluk sadece belli bir yaş grubuna ait değildi. çocukluk aslında içimizdeydi. büyüdükçe kimimiz onu her gün biraz daha derine gömüyor kimimiz ise yaşıyordu.**
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
hame ve hate olabilir
devamını gör...
battaniyem
multitap adlı müzik grubunun 2010 çıkışlı şarkısıdır. şarkıyı dinlerken aklıma zeki kayahan coşkun'un matrax isimli radyo programı gelmektedir.
devamını gör...
1 haziran 2021 doğalgaz zammı
azar azar acıtmadan zamcık zamcık yapın, yaz da geldi sessiz sedasız geçirelim mirim!
devamını gör...
dünyanın en küçük motoru
isviçreli bilim insanları tarafından üretilen 16 atomluk motor.
motorun çalışma şekli kısaca şöyle: atomların sıcaklığı, mutlak sıfırdan 17 derece yükseklikte bir sıcaklığa kadar düşürülüyor. sonrasında bu atomlara elektrik akımı veriliyor. böylece atom grubunda bir dönme hareketi başlıyor.
ancak sıcaklık, yukarıda bahsettiğim sıcaklıktan biraz daha yükseğe çıkarılırsa, rotor* stabilitesi yavaş yavaş bozulmaya başlıyor. o nedenle şimdilik çok da işe yarar bir durumda değil bu bıdık motorumuz.
motorun çalışma şekli kısaca şöyle: atomların sıcaklığı, mutlak sıfırdan 17 derece yükseklikte bir sıcaklığa kadar düşürülüyor. sonrasında bu atomlara elektrik akımı veriliyor. böylece atom grubunda bir dönme hareketi başlıyor.
ancak sıcaklık, yukarıda bahsettiğim sıcaklıktan biraz daha yükseğe çıkarılırsa, rotor* stabilitesi yavaş yavaş bozulmaya başlıyor. o nedenle şimdilik çok da işe yarar bir durumda değil bu bıdık motorumuz.
devamını gör...
sana bakmak
bir (bkz: yılmaz erdoğan)şiiridir.
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok
uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine
sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır
sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır
bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar
verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz
sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah’a inanmaktır
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok
uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine
sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır
sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır
bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar
verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz
sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah’a inanmaktır
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
sevgili yazarlar, değerli dinleyiciler;
süresi pek belli olmamakla beraber, yayınlarımıza ara vereceğimizi bildirmek istedik sizlere.
hepinizin bildiği gibi, gündelik hayatta karşımıza çıkan birtakım yoğun dönemler olabiliyor. ekip arkadaşlarımızdan bazıları böyle bir dönemden geçtiği için, işler toparlanana kadar ara verme kararı aldık. şimdiye kadar yaptığımız programlara katıldığınız için teşekkür ediyoruz. daha ileri bir dönemde tekrar aranıza dönmek umuduyla... seviliyorsunuz.
sevgili coldboy, sevgili piyanist ve canımın içi tutankamonun laneti... sizlere de ayrıca teşekkür ediyorum bu güzel deneyim için. inşallah, tekrar buluşmak üzere...
süresi pek belli olmamakla beraber, yayınlarımıza ara vereceğimizi bildirmek istedik sizlere.
hepinizin bildiği gibi, gündelik hayatta karşımıza çıkan birtakım yoğun dönemler olabiliyor. ekip arkadaşlarımızdan bazıları böyle bir dönemden geçtiği için, işler toparlanana kadar ara verme kararı aldık. şimdiye kadar yaptığımız programlara katıldığınız için teşekkür ediyoruz. daha ileri bir dönemde tekrar aranıza dönmek umuduyla... seviliyorsunuz.
sevgili coldboy, sevgili piyanist ve canımın içi tutankamonun laneti... sizlere de ayrıca teşekkür ediyorum bu güzel deneyim için. inşallah, tekrar buluşmak üzere...
devamını gör...