böyledir bizim sevdamız
değerli sanatçı zülfü livaneli'nin şarkısıdır.
kırılsa da kanadımız
asiye çıksa adımız
duyan duysun bilen bilsin gülüm
böyledir bizim sevdamız
kırılsa da kanadımız
asiye çıksa adımız
duyan duysun bilen bilsin gülüm
böyledir bizim sevdamız
devamını gör...
hiç büyük kadın yazar olmaması
(bkz: emily bronte) (bkz: charlotte brontë) (bkz: ursula k. le guin) (bkz: jane austen) (bkz: virginia woolf) (bkz: tezer özlü) ) (bkz: tomris uyar) (bkz: gülten dayıoğlu) (bkz: halide edip adıvar)
hepsini sayamam fakat araştırınca olduğunu görebilirsiniz hepsi de güzellik abidesi olan hanımefendiler değiller.
(bkz: google amca)
hepsini sayamam fakat araştırınca olduğunu görebilirsiniz hepsi de güzellik abidesi olan hanımefendiler değiller.
(bkz: google amca)
devamını gör...
(tematik)
yunan yasaları
ilk çağ medeniyetlerinden olan yunanlılar'ın sınıflar arası mücadeleye son vermek amacıyla oluşturdukları yasalardır. 3 tane yunan yasası vardır:
1) (bkz: dragon yasaları).
2)(bkz: solon yasaları).
3) (bkz: klistenes yasaları).
1) (bkz: dragon yasaları).
2)(bkz: solon yasaları).
3) (bkz: klistenes yasaları).
devamını gör...
çok şey yapmak isteyip hiçbir şey yapamamak
çoğu insanın hayatının özeti. planlar yapılır, şunu yapıcam bunu yapıcam diye kafada kurulur, kurulur, kurulur... sonuç: mümkün olduğunca az şey yaparak günü geçirmek. o planlar kafanın bir köşesinde durmaya devam eder, biraz daha ertelenir ama yapacak moda girdiğinizde zamana bağlı planlar için çok geç olabilir. bir söz vardı, "yarın bir şeyleri ertelediği için bugünkü kendine kızıyor olacaksın" gibi, eğer sözü doğru hatırlasam etkili bir yazı olacaktı ama neyse, fikir buydu. işte "yarın başlarım", "haftaya hallederim", "okul bitsin bakarız" gibi bahanelerle erteleyip durmaktansa o an tam olarak karar verip başlamak lazım bir şeyler yapmaya, yoksa arkası hiç gelmiyor ve sürekli keşke diyerek bomboş yaşayıp gidiyoruz.
bir de şöyle bir sorun var, yeni bir şeye el attığımızda kimimiz herkesle paylaşmak istiyoruz, kimimiz bir sonuca ulaşana, kesinleşene kadar kendine saklamayı tercih ediyor**. ikinci gruptaysanız ve birilerine anlatmak isteyip de zorlanıyorsanız boş verin, bir word dosyasına kısa notlar almak şeklinde bile olsa bir günlük tutun ve ara ara geri dönüp kontrol edin birkaç hafta önceki kendinizi. işe yarayabilir kendini iyi hissetmek, minik değişimleri görmek açısından. ya da her önemli gelişmede kendinizi ödüllendirebilirsiniz. yemek olur, kıyafet olur, yeni bir kitap vs. birçok şey olabilir. ki zaten kendi başına küçücük de olsa adımlar atmaya başladığını fark edince bunlara gerek kalmıyor bile. mutlu olup içinizden takla atıyorsunuz.
tek gereklilik; şimdi başlamak lazım, iki dakika sonra değil. yani belki bi beş dakika sonra. yoksa birkaç saat uzanıp akşama mı bıraksam?* aslında sömestrda evde bol bol vakit olacak, o zaman rahat rahat yapılır...* şaka bir yana cidden bir "dur!" deyip o popoyu kaldırmak lazım, nereye kadar böyle di mi... evet. bu entry iki paragraf önce biterdi ama sonunu getiremedim.*
bir de şöyle bir sorun var, yeni bir şeye el attığımızda kimimiz herkesle paylaşmak istiyoruz, kimimiz bir sonuca ulaşana, kesinleşene kadar kendine saklamayı tercih ediyor**. ikinci gruptaysanız ve birilerine anlatmak isteyip de zorlanıyorsanız boş verin, bir word dosyasına kısa notlar almak şeklinde bile olsa bir günlük tutun ve ara ara geri dönüp kontrol edin birkaç hafta önceki kendinizi. işe yarayabilir kendini iyi hissetmek, minik değişimleri görmek açısından. ya da her önemli gelişmede kendinizi ödüllendirebilirsiniz. yemek olur, kıyafet olur, yeni bir kitap vs. birçok şey olabilir. ki zaten kendi başına küçücük de olsa adımlar atmaya başladığını fark edince bunlara gerek kalmıyor bile. mutlu olup içinizden takla atıyorsunuz.
tek gereklilik; şimdi başlamak lazım, iki dakika sonra değil. yani belki bi beş dakika sonra. yoksa birkaç saat uzanıp akşama mı bıraksam?* aslında sömestrda evde bol bol vakit olacak, o zaman rahat rahat yapılır...* şaka bir yana cidden bir "dur!" deyip o popoyu kaldırmak lazım, nereye kadar böyle di mi... evet. bu entry iki paragraf önce biterdi ama sonunu getiremedim.*
devamını gör...
intihar notuna yazılacak ilk cümle
"yavaş yavaş delirdim, kimse farketmedi." iperk ertürk
devamını gör...
gizli kalması gereken bazı şeyler
kesinlikle gerçekleşmemiş planlar özellikle kısa vadeli olanlar.
devamını gör...
friedrich nietzsche sözleri
"bana yoldaşlık etmeyecek kişilerin yalnızlığımı çalmasından nefret ederim."
devamını gör...
guns n' roses
1985 yılında los angeles'ta kurulmuş hard rock/glam grubudur. axl rose ve slash gibi iki dahiyi bünyesinde bulundurmuş 100 milyondan fazla albüm satmıştır. daha sonra axl ve slash kavga edince slash gruptan ayrılmıştır. bu iki adam hala birbirine bok atmaya devam etmektedir.
slash in gruptan ayrılmasıyla güç kaybeden grup uzun süre albüm yapmamıştır. uzun yıllar ha çıktı ha çıkacak denen albümü chinese democracy en sonunda 2008 yılında çıkmıştır. bu albümle grup biraz toparlanmıştır fakat eski günlerine dönmesi zordur. ayrıca chinese democracy şimdiye kadar çıkan en maliyetli albümdür. sweet child of mine, don't cry, november rain, knockin on heaven's door, rocket queen en bilinen şarkılardır ama çok daha güzel şarkıları vardır. ayrıca my world gibi dünyanın en iğrenç şarkılarından birisini de yapmıştır bu grup.
slash in gruptan ayrılmasıyla güç kaybeden grup uzun süre albüm yapmamıştır. uzun yıllar ha çıktı ha çıkacak denen albümü chinese democracy en sonunda 2008 yılında çıkmıştır. bu albümle grup biraz toparlanmıştır fakat eski günlerine dönmesi zordur. ayrıca chinese democracy şimdiye kadar çıkan en maliyetli albümdür. sweet child of mine, don't cry, november rain, knockin on heaven's door, rocket queen en bilinen şarkılardır ama çok daha güzel şarkıları vardır. ayrıca my world gibi dünyanın en iğrenç şarkılarından birisini de yapmıştır bu grup.
devamını gör...
murabba
divân edebiyatı nazım şekillerden birisidir. dört ilâ sekiz dizeden meydana gelebilmektedir. her konuda murabba yazılabilirken daha çok methiye, hicviye ve mersiye gibi şiir türlerinde tercih edilen bir nazım şekli olmuştur. divân şâirlerinden ahmed paşa 15. yüzyılda murabbaın temsilcisidir. sonraki yüzyıllarda muhibbî, fuzûlî, taşlıcalı yahya, namık kemal murabbayı, şiirlerinde başarıyla kullanan şâirlerdir. divân şâirlerinden muhibbî'nin şu şiiri murabbâ nazım türüne bir örnek teşkil etmektedir:
''gül gibi her lâhza hâre keşf-i râz etmek neden
âh kim ben bülbülünden ihtirâz etmek neden
arturup cevr ü cefânı mihrün az etmek neden
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gül misâli her dem dikenlik yapan rakiplere gizli sırları açmak neden? âh ki ben gibi bülbülden bu kadar uzak durmak neden? cevri cefâyı artırıp sevgini azaltmak neden? a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''dil tabîbisin neden bu hasteni yâd etmedün
vermedün şâfi cevâbı hiç beni şâd etmedün
gönlümü virâne kıldun hergiz âbâd etmedün
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gönül tabibim sensin, neden bu hastanı bir kez olsun anmazsın? şifam olacak cevabı vermemekte direndin de beni hiç şâd etmedin. gönlümü yıktın, harab ettin de hiçbir gün gönendirmedin. a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''ala gözlerle alup gönlüm benüm âl eyledün
kâmetümi dest-i cevr ile büküp dâl eyledün
bu mezellet toprağından sonra pâ-mâl eyledün
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(elâ gözlerle gönlümü alıp beni aldattın. eziyetlerinle ''elif'' harfi gibi olan boynumu büküp iki büklüm ''dal'' harfi eyledin. bununla da yetinmedin, sonunda hakirlik toprağında ayaklar altına attın. a benim çok sevdiğim böyle çok nâz etmek de neden?)
''nâme yazdum eşk-i çeşmümden yine cânânuma
arz-ı hâl etdüm derûn-ı dilde olan cânuma
nevcüvânsın bî-günâh öldürme girme kanuma
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gözümün yaşıyla yine sevgiliye bir mektup yazdım. gönlümün içinde sakladığım sevgilime hâlimi arz ettim ve ona dedim ki: ''sen bir taze güzelliksin, gel suçsuz yere beni öldürüp, zulmederek kanıma girme!'' a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''leyli zülfün hasretinden senin ey serv-i hırâm
deşt-i gâmda garka verdi gözyaşı cismim tamâm
bî-vefâ meh-rûlar içinde sana olsun selâm
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(ey selvi boylu! senin gece rengindeki zülfünün hasretiyle gözyaşlarım bu cismimi, gam çöllerinde denizlere boğdu. vefâsız ay yüzlüler arasında cihanda tek olan sana selâm olsun ki a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''gün yüzüne bakmadum çeşmi nemkîn eyledün
bir devâsuz derde düşdüm beni gamkîn eyledün
âh kim benzer muhibbî'ye yine kîn eyledün
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gözümü yaşla doldurduğun için gün yüzüne bakamadım. beni gamlara salınca bir devâsız derde düşmüş oldum. sanırım yine muhibbî'ye öfkelendin, celâl gösteriyorsun. a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?) muhibbî
(murabba, prof. dr. iskender pala'nın ''muhteşem şâir muhibbî'' isimli kitabından iktibas edilmiştir.)
''gül gibi her lâhza hâre keşf-i râz etmek neden
âh kim ben bülbülünden ihtirâz etmek neden
arturup cevr ü cefânı mihrün az etmek neden
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gül misâli her dem dikenlik yapan rakiplere gizli sırları açmak neden? âh ki ben gibi bülbülden bu kadar uzak durmak neden? cevri cefâyı artırıp sevgini azaltmak neden? a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''dil tabîbisin neden bu hasteni yâd etmedün
vermedün şâfi cevâbı hiç beni şâd etmedün
gönlümü virâne kıldun hergiz âbâd etmedün
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gönül tabibim sensin, neden bu hastanı bir kez olsun anmazsın? şifam olacak cevabı vermemekte direndin de beni hiç şâd etmedin. gönlümü yıktın, harab ettin de hiçbir gün gönendirmedin. a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''ala gözlerle alup gönlüm benüm âl eyledün
kâmetümi dest-i cevr ile büküp dâl eyledün
bu mezellet toprağından sonra pâ-mâl eyledün
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(elâ gözlerle gönlümü alıp beni aldattın. eziyetlerinle ''elif'' harfi gibi olan boynumu büküp iki büklüm ''dal'' harfi eyledin. bununla da yetinmedin, sonunda hakirlik toprağında ayaklar altına attın. a benim çok sevdiğim böyle çok nâz etmek de neden?)
''nâme yazdum eşk-i çeşmümden yine cânânuma
arz-ı hâl etdüm derûn-ı dilde olan cânuma
nevcüvânsın bî-günâh öldürme girme kanuma
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gözümün yaşıyla yine sevgiliye bir mektup yazdım. gönlümün içinde sakladığım sevgilime hâlimi arz ettim ve ona dedim ki: ''sen bir taze güzelliksin, gel suçsuz yere beni öldürüp, zulmederek kanıma girme!'' a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''leyli zülfün hasretinden senin ey serv-i hırâm
deşt-i gâmda garka verdi gözyaşı cismim tamâm
bî-vefâ meh-rûlar içinde sana olsun selâm
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(ey selvi boylu! senin gece rengindeki zülfünün hasretiyle gözyaşlarım bu cismimi, gam çöllerinde denizlere boğdu. vefâsız ay yüzlüler arasında cihanda tek olan sana selâm olsun ki a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?)
''gün yüzüne bakmadum çeşmi nemkîn eyledün
bir devâsuz derde düşdüm beni gamkîn eyledün
âh kim benzer muhibbî'ye yine kîn eyledün
â benüm çok sevdügüm çok böyle nâz etmek neden''
(gözümü yaşla doldurduğun için gün yüzüne bakamadım. beni gamlara salınca bir devâsız derde düşmüş oldum. sanırım yine muhibbî'ye öfkelendin, celâl gösteriyorsun. a benim çok sevdiğim, böyle çok nâz etmek de neden?) muhibbî
(murabba, prof. dr. iskender pala'nın ''muhteşem şâir muhibbî'' isimli kitabından iktibas edilmiştir.)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının almış olduğu en güzel iltifat
narkozun etkisiyle yaklaşık on beş dakikadır anlattığı roma hukuku dersini bitirip yeni ayılmaya başlamıştı ki o an bana bakıp, " on iki levha kanunları kadar güzelsin karıcığım" dedi.
bir hukukçunun edebileceği en güzel iltifat bu olabilir. *
bir hukukçunun edebileceği en güzel iltifat bu olabilir. *
devamını gör...
mahkuma tecavüz edip videoya alan polisler
yaşadığımız ülkede bizi korumakla mükellef olan polislerdir. bir fetullahçı gözaltında iken polis tarafından tecavüze uğradını ve diğer polislerin bu tecavüzü kaydettiğini iddia etti. istanbul’da birol yıldırım’ın karakolda döve döve öldürüldüğünü biliyordum ama bu kadarı da olmaz dedim. lakin maalesef anayasa mahkemesi dava hakkında hak ihlali kararı vererek iddiaları doğrulamış oldu. yani bir kişi bu ülkede karakolda tecavüze uğrayıp kamera kaydına alınmış!!!! buradan
devamını gör...
birbiriyle karıştırılan kelimeler
irtica: gericilik
iltica: sığınma
iltica: sığınma
devamını gör...
yazarların korsan kitap hakkındaki naçizane düşünceleri
emeğe saygı..
ama parası yoksa kitapseverin..
almasını makul buluyorum..
parası olup da cimri olanlara ise yuh diyorum..
ama parası yoksa kitapseverin..
almasını makul buluyorum..
parası olup da cimri olanlara ise yuh diyorum..
devamını gör...
kurunun yanında yaş da yanar
yanlış bir davranıştan dolayı cezalandırılan, suçlu kişilerin yanında bulunan suçsuzlar da suçlular gibi cezalandırılır ve zarar görür anlamında atasözü.
bir nevi adaletsizliğin tokadı diyebiliriz.
bir nevi adaletsizliğin tokadı diyebiliriz.
devamını gör...
hoşlanılan kızın bomba imha uzmanı olduğunu öğrenmek
+alo, nerde kaldın ya?
-geldim geldim patlama.
-geldim geldim patlama.
devamını gör...
mesleğinizi söyleyince aldığınız tepkiler
bize film söylesene. oldu üniversiteden playlist olarak mezun oldum zaten ben
devamını gör...
kekik
toros dağlarının zirvelerinden toplayıp kuruttuğumuz, her yemeğe yakışan ama yoğurtlu makarnaya daha fazla yakışan baharat, yarayışlı ot.
devamını gör...
insanı yoran şeyler
yeni insanlarla tanışmak.
devamını gör...







