600 milletvekilinin ne işe yaradığı meselesi
her ay cebimizden 15-20 milyon tl maaş tırtıklamaya.
devamını gör...
recep tayyip erdoğan'ın gittiği gün yapılacaklar
muhtemelen sokakta yaşanacak muhtemel arbedeler ve çatışmalar sebebiyle evde kalacak, bir rakı açacak, bir gözüm televizyonda bir gözüm telefonda sadece düşüneceğimdir.
devamını gör...
doğru kitabı seçmek için tavsiyeler
öncelikle kendini bilmen gerekir dedigim başlık. kendini bilmeyen insanların doğru kitaba ulaşması zor oluyor. önce bir zevkler anlaşılmalı. geçmiş kitaplara bir bakılmalı ne tür kitaplar onlar diye. sonra kitap önerileri incelenmeli,yazar araştırılmalı.. bir de zaten kitap kitabı açar. gerçek bir okuyucu için bu seçim kolaydır. doğru kitap diyen kişi de mevsimsel okuyucudur. bestseller önerip geçiştirilmeli.*
devamını gör...
george orwell
1984 adlı ütopik kitabın yazarı.
devamını gör...
sevgilisine van der waals bağı ile bağlı birey
(bkz: van der waals bağı)
ufacık bir hengamede dağılacak olan bağdır. uzun vadede ölü bir ilişkidir. mantık evliliği gibi görünse de yürümez. iyonik,kovalent gibi bağlar dururken olmaz. yol yakınken bitmesi lazım.
ufacık bir hengamede dağılacak olan bağdır. uzun vadede ölü bir ilişkidir. mantık evliliği gibi görünse de yürümez. iyonik,kovalent gibi bağlar dururken olmaz. yol yakınken bitmesi lazım.
devamını gör...
tası tarağı toplayıp gitmek istenen yerler
klasik olacak ama sakin bir beldede bahçeli, yeşillikler içinde bir kır evi.
devamını gör...
türk insanının atatürk ile osmanlı'yı ayrı ayrı benimsemesi
türk insanının tarihini kendi çabasıyla okuyup öğrenmeyi zahmet olarak görmesinden ve tarihini tarihçilerden değil de genelde dincilerden öğrenmeye kalkmasından kaynaklıdır.
ideoloji yobazlarını da unutmamak gerek.
ideoloji yobazlarını da unutmamak gerek.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
elimi yıkarken ayağımın kaymasıyla akan suyu tutmaya çalışmam..
devamını gör...
the last judgement
papa paul, michelangelo’nun eserlerini hem anlıyor hem de destekliyordu ama papa’nın çevresindeki birçok insan, son yargı tasvirini açıkça eleştiriyordu.
bu tasvirin korkunç olduğunu ve havariler ve meleklerin düzgün anlatılmadığını, zira havarilerin bu dünyaya ait hiçbir zaaflarının görünmediğini ve meleklerin de cennet’in güzelliklerini taşımadıklarını savunuyorlardı. hatta olayı bir boyut ileri taşıdılar. coşkunluk içerisindeki varlıkların cinsel organlarının ve uzuvlarının genelevde bile bu kadar rahatlıkla birbirinin gözlerinin içine bakarak sergilenmeyeceğini söylüyorlardı.
1555’te papalığa geçen ve son yargı tasvirine bakan papa iv.paul, michelangelo ağabeyimizde freski uygun hale getirmesini istemiş. michelangelo ağabeyimiz cevabı da, “papa’ya bunun küçük bir mesele olduğunu ve bu tasvirin kolaylıkla uygun hale getirebileceğini söyleyin; ona dünyayı uygun bir yer haline getirmesini söyleyin, böylece resim sanatı da buna uyacaktır.” olmuş…
yine de michelangelo ağabeyimizin ölümünden kısa bir süre sonra peştamallar ve başka bez parçaları eklenerek, bazı durumlarda da kasıtlı olarak resme kalıcı ararlar verilerek, freski uygun hale getirmiş vatikan.

michelangelo’nun şeytanları, işkence ettikleri sırada sadece renkleriyle ve pençeleriyle insanlardan farklı görünürler. bu görüntüdeki en mükemmel şey, lanetli kişinin kaderine boyun eğmişi görünmesidir; ilk defa lanetlendiklerinin ve karşı koyamayacaklarının farkına varıyorlar. bu ifade cehenneme doğru çekilirken yüzünü saklayan ve korkudan felç olmuş durumda olan adamda verilen ayrıntıda mükemmel bir biçimde anlatılmıştır.

michelangelo eseri tam olarak bitirmeden insanlara göstermeye niyeti yoktur, ama işler yolunda gitmez ve resmin yapılışı sırasında bir ara yapı iskeleti alçaltıldığında ayin sorumlusu biagio de cesena, göz ucuyla freski görmüş ve korkunç olduğunu düşündüğü çıplak figürleri papa’ya şikayet etmiştir… işler karışır, cesena, papa’ya michelangelo’ya figürleri değiştirtme konusunda baskılar yapar ama papa’dan aldığı cevap cehennemin yetki alanında olmadığı ve bu yüzden bunu istemeyeceği olduğunda, cesena küplere biner, ama onu asıl kızdıran şey bambaşka olacaktır…
michelangelo, cesena’yı daha da beter halde getirmiş için onu cehennem prensi minos olarak tasvir eder son yargı’da, bu da freskin sağ alt köşesinde beline yılan dolanmış bir şekilde gösterilmektedir. aklıma her gelişinde gülüyorum bu olaya ıdsıofjsddoıfjsd

mezarlarından kalkıp yargı için çağrılan bu ölü çift, yukarı çekilmek için bir tespihe tutunmaktadırlar. bu resim kiliseyi terk edip tespihi bırakan protestanlık inancının sapkınlığı yerine, kilisenin doğru öğretilerine bağlı kalmayı temsil ediyor olabilir. bu resim hem son yargı anını, hem de kiliseyi ve o dönemde reform sırasında aldığı darbelerle karşılık vermeye çalışan kötü, yozlaşmış yöntemlerini resmeden freskin verdiği mesaj için bir ipucudur.

gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere… michelangelo, kendisini genç isa’nın altında ve orta kısmın sağında bir bulutun üzerinde duran aziz bartholomew olarak resmetmiştir. bütün havariler şehitliklerini simgeleyen bir nesne tutmaktadırlar, michelangelo belki de sanatı uğruna harcadığı çabalar için acı bir şaka olarak kendi yüzülmüş derisini tutmaktadır.
bu güzel eseri üç boyutlu görmek için sizi şuaya alalım:
www.vatican.va/various/capp...
bu tasvirin korkunç olduğunu ve havariler ve meleklerin düzgün anlatılmadığını, zira havarilerin bu dünyaya ait hiçbir zaaflarının görünmediğini ve meleklerin de cennet’in güzelliklerini taşımadıklarını savunuyorlardı. hatta olayı bir boyut ileri taşıdılar. coşkunluk içerisindeki varlıkların cinsel organlarının ve uzuvlarının genelevde bile bu kadar rahatlıkla birbirinin gözlerinin içine bakarak sergilenmeyeceğini söylüyorlardı.
1555’te papalığa geçen ve son yargı tasvirine bakan papa iv.paul, michelangelo ağabeyimizde freski uygun hale getirmesini istemiş. michelangelo ağabeyimiz cevabı da, “papa’ya bunun küçük bir mesele olduğunu ve bu tasvirin kolaylıkla uygun hale getirebileceğini söyleyin; ona dünyayı uygun bir yer haline getirmesini söyleyin, böylece resim sanatı da buna uyacaktır.” olmuş…
yine de michelangelo ağabeyimizin ölümünden kısa bir süre sonra peştamallar ve başka bez parçaları eklenerek, bazı durumlarda da kasıtlı olarak resme kalıcı ararlar verilerek, freski uygun hale getirmiş vatikan.

michelangelo’nun şeytanları, işkence ettikleri sırada sadece renkleriyle ve pençeleriyle insanlardan farklı görünürler. bu görüntüdeki en mükemmel şey, lanetli kişinin kaderine boyun eğmişi görünmesidir; ilk defa lanetlendiklerinin ve karşı koyamayacaklarının farkına varıyorlar. bu ifade cehenneme doğru çekilirken yüzünü saklayan ve korkudan felç olmuş durumda olan adamda verilen ayrıntıda mükemmel bir biçimde anlatılmıştır.

michelangelo eseri tam olarak bitirmeden insanlara göstermeye niyeti yoktur, ama işler yolunda gitmez ve resmin yapılışı sırasında bir ara yapı iskeleti alçaltıldığında ayin sorumlusu biagio de cesena, göz ucuyla freski görmüş ve korkunç olduğunu düşündüğü çıplak figürleri papa’ya şikayet etmiştir… işler karışır, cesena, papa’ya michelangelo’ya figürleri değiştirtme konusunda baskılar yapar ama papa’dan aldığı cevap cehennemin yetki alanında olmadığı ve bu yüzden bunu istemeyeceği olduğunda, cesena küplere biner, ama onu asıl kızdıran şey bambaşka olacaktır…
michelangelo, cesena’yı daha da beter halde getirmiş için onu cehennem prensi minos olarak tasvir eder son yargı’da, bu da freskin sağ alt köşesinde beline yılan dolanmış bir şekilde gösterilmektedir. aklıma her gelişinde gülüyorum bu olaya ıdsıofjsddoıfjsd

mezarlarından kalkıp yargı için çağrılan bu ölü çift, yukarı çekilmek için bir tespihe tutunmaktadırlar. bu resim kiliseyi terk edip tespihi bırakan protestanlık inancının sapkınlığı yerine, kilisenin doğru öğretilerine bağlı kalmayı temsil ediyor olabilir. bu resim hem son yargı anını, hem de kiliseyi ve o dönemde reform sırasında aldığı darbelerle karşılık vermeye çalışan kötü, yozlaşmış yöntemlerini resmeden freskin verdiği mesaj için bir ipucudur.

gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere… michelangelo, kendisini genç isa’nın altında ve orta kısmın sağında bir bulutun üzerinde duran aziz bartholomew olarak resmetmiştir. bütün havariler şehitliklerini simgeleyen bir nesne tutmaktadırlar, michelangelo belki de sanatı uğruna harcadığı çabalar için acı bir şaka olarak kendi yüzülmüş derisini tutmaktadır.
bu güzel eseri üç boyutlu görmek için sizi şuaya alalım:
www.vatican.va/various/capp...
devamını gör...
sevgiliye yavrum diye hitap etmek
yavrumu krolukla ilk eşleştiren ve bu eşleştirmenin şak şakcısı olup, bu kanının yayılmasında etkin rol oynayan kim varsa, esefle kınıyorum.
devamını gör...
sürekli kaybedilen şeyler
akıl sağlığı.
devamını gör...
mini etek özgürlükse eşine giydirir misin sorunsalı
eşim iskoç olduğu için sürekli diz altı etek giyiniyor. ''yaa kocacım çıkar şu eteği türkiyedeyiz yapma böyle şeyler'' diyorum, ''ille de kültürüm, ille de geleneksel kıyafetim'' diyor. ben çok isterim mini giyinmesini lakin ki ''iskoç aydınlanması'' dine, ekonomi özgürlüğü getirdi. bütün enerjiyi ekonomi üzerine harcadıkları için kılık kıyafet konusunda hala çok katılar.
devamını gör...
cenin pozisyonu
her şey üst üste geldiğinde gecenin bir vakti yatağınızda cenin pozisyonundayken ağlamak bir çeşit rahatlama seansıdır ayrıca.
devamını gör...
süryani
mardin midyat'ta eski midyat (kamu binalarının olduğu estel tarafları değil) taraflarında çokça karşılaşabileceğimiz etnisite. hatta eski midyat'taki esnafın hepsi süryanidir desek abartmış sayılmam herhalde. tarih derslerinden adlarına aşina olduğumuz asurluların günümüzdeki kalıntıları doğrudan doğruya bunlardır. yaşadıkları bölgeye kendi dillerinde tur abdin derler. isimleri de genellikle yufus, meryem, ilyas, zekeriya gibi uni-din* isimlerdir. o yüzden isimlerinden ilk başta süryani oldukları anlaşılmayabilir.
devamını gör...
abdullah bin selam
en ünlü sahabilerdendir. yahudi alimken, müslüman olmuştur. hz. yusuf neslinden olduğuyla ilişkin rivayetler vardır. ayrıca, medine'deki 3 yahudi kabilesinden, en fitne-fesat çıkaranı olan beni kaynuka kabilesine mensuptu. tahmin edersiniz ki, kendi adı abdullah değildi, husayn idi. fakat müslüman olunca, hz. muhammed, kendisine abdullah adını vermiştir. hz. abdullah bin selam'ın babası da kendisi gibi yahudi bir alimdi. islam'ı seçmesiyle ilgili birkaç rivayet olsa da, aralarında en kabul göreni, hz. muhammed'e bazı sorular sorması ve cevabını alınca da, bunları ancak bir peygamberin bilebileceğini söyleyerek iman etmiş olmasıdır. josef horovitz bu rivayetin, daha sonraları müslüman olmuş olan yahudiler tarafından uydurulduğunu söyler. horovitz, hz. abdullah bin selam'ın son dönemlerde müslüman olabileceği fikrini ortaya atar ve hz. abdullah bin selam'ın erken dönemde müslüman olduğunu söyleyen birtakım kaynakların da asılsız olduğuna inanır. yine horovitz, hz. abdullah bin selam'ın cennetle müjdelendiği rivayetlerinin de sonradan ileri sürüldüğünü söyler. tüm bunların üzerine, yahudi olan horovitz'in, önceleri büyük bir yahudi alim olan hz. abdullah bin selam'ın sonradan müslüman oluşu fikrini kabullenemediği düşünülmüştür. tevrat ve talmud'u okumuş, bundan ilave incil'i de iyi bilen hz. abdullah, müslümanlar arasında da bir âlim olarak saygı görmüştür.
hz. abdullah, hz. peygamber'den 25 hadis rivayet etmiştir. bir uzun, ama güzel hadis var, onun son kısmı şöyledir;
...melekler dediler,
"ya rabbi! arştan daha büyük bir şey yarattın mı?"
allah buyurdu: "evet, aklı yarattım."
melekler sordular: "ya rabbi! o ne kadar büyüktür?"
allah buyurdu: "kumların sayısını bilir misiniz?"
melekler dediler, "hayır ya rabbi! bilemeyiz..."
allah buyurdu: "işte aklın da büyüklüğünü bilemezsiniz. ben, aklı kum taneleri gibi sınıflara ayırdım. kimine bir, kimine iki, kimine 3-4, bazısına da bir farak(eski bir ölçü), bazısına bir vesk(eski bir ölçü) bazılarına da daha fazlası verilmiştir." (bu rivayet, gazzali tarafından da aktarılmıştır fakat ben sıhhatini bilmiyorum)
hz. abdullah, hz. peygamber'den 25 hadis rivayet etmiştir. bir uzun, ama güzel hadis var, onun son kısmı şöyledir;
...melekler dediler,
"ya rabbi! arştan daha büyük bir şey yarattın mı?"
allah buyurdu: "evet, aklı yarattım."
melekler sordular: "ya rabbi! o ne kadar büyüktür?"
allah buyurdu: "kumların sayısını bilir misiniz?"
melekler dediler, "hayır ya rabbi! bilemeyiz..."
allah buyurdu: "işte aklın da büyüklüğünü bilemezsiniz. ben, aklı kum taneleri gibi sınıflara ayırdım. kimine bir, kimine iki, kimine 3-4, bazısına da bir farak(eski bir ölçü), bazısına bir vesk(eski bir ölçü) bazılarına da daha fazlası verilmiştir." (bu rivayet, gazzali tarafından da aktarılmıştır fakat ben sıhhatini bilmiyorum)
devamını gör...
sözlükte erkek zannedilmek
yine başıma gelmiş olan talihsizliktir ya. efendim biliyorsunuz ki metal grupların başlığını canlandıran ve kol gibi entry giren yazarım sonra bu entryler sözlükte olan bazı metalci kızları etkilemiş ki sürekli mesaj atıp, “ya darkness, hakikaten sana bitiyorum erkeğim” tarzında mesajlar gönderiyorlar.
bacımsın diyorum, bacım deme lazım olur diyorlar ya. vallahi en sonunda entrylerimi toplayıp gideceğim buradan üf. yok mu bu sözlüğün namusu kardeşim? niye üstüme üstüme geliyorsunuz çılgın metalci hatunlar. yıldım ayol üf.
bacımsın diyorum, bacım deme lazım olur diyorlar ya. vallahi en sonunda entrylerimi toplayıp gideceğim buradan üf. yok mu bu sözlüğün namusu kardeşim? niye üstüme üstüme geliyorsunuz çılgın metalci hatunlar. yıldım ayol üf.
devamını gör...
regl ağrısı
çeken kişiyi uykusuz, aksi, nalet yapan ağrı çeşidi.
devamını gör...
şu an hissettiğiniz burukluğun sebebi
geçmişteki benliklerimin çoktan öldüğünü ve benim onları gömmeyi akıl edemediğimi çakozlayıp inceden bi bırkıldım. şu şarkıları dinlerken heyecanlanan eski bir ben vardı ölmüş gitmiş haberim yok. şimdiki ben hiç tat alamıyorum bu şarkılardan. ve tabi diğer şeyler bir çok atmosfer ölüp gitmiş, hiç bir şeyin tadı kalmamış. aynı şeyle karşılaşmayı umuyorsun ama sen eskisi gibi değilsinki başka bir şeye dönüşmüş her şey.
tamam yenisi nerde yenisininde bir tadı tuzu olmak zorunda yeni bir kitabı eski kafayla okumaya çalışmak yada eski bir kitabı yeni bir kafayla okumaya çalışmak gibi bir şey daha daha ileri yaşlarda bu işin dozu artacak mı acaba? yoksa solan yaprakların tekrar yeşermesi mümkün müydü?
tamam yenisi nerde yenisininde bir tadı tuzu olmak zorunda yeni bir kitabı eski kafayla okumaya çalışmak yada eski bir kitabı yeni bir kafayla okumaya çalışmak gibi bir şey daha daha ileri yaşlarda bu işin dozu artacak mı acaba? yoksa solan yaprakların tekrar yeşermesi mümkün müydü?
devamını gör...