2020 2021 süper lig şampiyonu beşiktaş
şampiyon takımın şampiyon taraftarına selam olsun. hakkımızla kazandık.. şerefinle, hakkınla şampiyon (bkz: beşiktaş)
devamını gör...
bir kadının kendine yapabileceği en iyi şey
hayata duygu değil kişi ve olay bazında bakarak gereksiz beklenti ve hayalkirikligina uğramamak.
devamını gör...
tanrı'ya sorulacak tek soru
......koduğum dünyasının bu kadar adaletsiz olması şart mı idi?
devamını gör...
ömür boyu yetecek paran olsa çalışır mısın sorunsalı
şu an yaptığımız işler, ilgi alanımız olmasa dahi, bize para kazandırdığı için "çalışmak" olarak adlandırılıyor. eğer ömür boyu yetecek param olsaydı ve hoşuma giden aktivitelerle uğraşıyor olsaydım bunlar "hobi"m olurdu, "iş"im değil. yani teknik olarak çalışmıyor olurdum.
devamını gör...
kızılderili burçları ve özellikleri
bu burçlar tüm kuzey amerika yerlilerinin kabul ettiği burçlar değil. chippewa öğretisinin temel alındığı burçlardır. tabi dünya üzerinde chippewa burçlarının ünlü olmasını bir sebebi var; şifacı sun bear ve eşi wabun'un bununla ilgili yazdıkları bir kitap var. bayağı da güzel sattı bu kitap. hal böyle olunca da, chippewa burçları diğer kabilelerin burçlarını geride bırakarak, tanınır hale geldiler. ben şahsen içerisinde kaplumbağa bulunmayan hiçbir burç düzenlemesini makul bulmadığım gibi kabul de etmiyorum * o yüzden gönlüm her daim cheyenne burçları ile birlikte. içinde kaplumbağa bulunmayan tüm burç kategorileri benim nazarımda hükümsüzdür.
bir de chippewa'ların burnu büyüktür. lakota kabilesiyle bozmuşlardır kafayı. tarihte bir kere lakota kabilesini yenmiş olmalarından mütevellit sağda solda hep bunu anlatır dururlar. beyaz şeytan bile onlara diş geçiremedi biz bunları perişan ettik diye ortalarda gezerler. wakan tanka'nın * gazabı üstlerinde olsun. heammawihio'da * kaplumbağasız bir burç silsilesi olmayacağını onlara en acılı şekilde anlatsın dilerim. büyük ruha havale işlemi de tamamlandığına göre artık kargonun yerine ulaşmasını bekleyeceğiz. *
bir de chippewa'ların burnu büyüktür. lakota kabilesiyle bozmuşlardır kafayı. tarihte bir kere lakota kabilesini yenmiş olmalarından mütevellit sağda solda hep bunu anlatır dururlar. beyaz şeytan bile onlara diş geçiremedi biz bunları perişan ettik diye ortalarda gezerler. wakan tanka'nın * gazabı üstlerinde olsun. heammawihio'da * kaplumbağasız bir burç silsilesi olmayacağını onlara en acılı şekilde anlatsın dilerim. büyük ruha havale işlemi de tamamlandığına göre artık kargonun yerine ulaşmasını bekleyeceğiz. *
devamını gör...
20 ocak 2021 bakan soylu tweet'i
hacı polislere bi çıtlatsan çatur çutur yaparlardı ya niye şapıyosun ki. (bkz: işte bunlar hep reklam)
devamını gör...
süleyman soylu
kendisine sorulan sorularla alakasız olarak çocuk pornosu iç çamaşırı gibi şeylerden bahseden iç işleri bilmiyorum açıklamalarını yapan iç işleri bakanı.
devamını gör...
silikon kulak tıkacı
kulağa yerleştirildikten sonra hamur gibi şekillendirilen, gürültü seviyesini hatırı sayılır ölçüde azaltan hayat kurtarıcı.

kitap okurken, uyurken, ders çalışırken epey faydasını gördüm. tavsiye ederim.
son olarak, alerjik bünyesi olanların antialerjik versiyonunu araştırmasını öneriyorum.
edit: köpük olanı da kullandım. bunun kadar kesmiyor sesi, boşluklar kalıyor arada. bilemiyorum tabi, herkesin kendi tercihi sonuçta. neyle rahat ederseniz en iyisi odur.

kitap okurken, uyurken, ders çalışırken epey faydasını gördüm. tavsiye ederim.
son olarak, alerjik bünyesi olanların antialerjik versiyonunu araştırmasını öneriyorum.
edit: köpük olanı da kullandım. bunun kadar kesmiyor sesi, boşluklar kalıyor arada. bilemiyorum tabi, herkesin kendi tercihi sonuçta. neyle rahat ederseniz en iyisi odur.
devamını gör...
forumsal başlık önerileri
benim neyim eksik diyerek forumsal bir başlık açmak istedim. bilgi başlıkları gibi birkaç entry ile kalmasın, tanım dolsun. popüler olsun. içinde birkaç pic olsun. ama aklıma özgün bir şey gelmedi. sözlükte hep beraber buluruz bir şeyler diye düşündüm.
gereklilikler.
1. ekşiden arak olmasın.
2. uludağdan arak olmasın.
2. politik/siyasi olmasın.
3. cinsiyetçi olmasın.
4. din içerikli olmasın.
5. sorunsal olmasın.
6. versus olmasın.
(tüm bunları göz önüne alınca benim bulamamam normal. )
haydi imeceye
not: siz bkz verin, ben açarım başlıkları sırayla.*
gereklilikler.
1. ekşiden arak olmasın.
2. uludağdan arak olmasın.
2. politik/siyasi olmasın.
3. cinsiyetçi olmasın.
4. din içerikli olmasın.
5. sorunsal olmasın.
6. versus olmasın.
(tüm bunları göz önüne alınca benim bulamamam normal. )
haydi imeceye
not: siz bkz verin, ben açarım başlıkları sırayla.*
devamını gör...
kirli araba sanatı
otomobillerin üzerindeki toz ve çamurdan üretilen sanat. arabalar, üstlerine resim yapmak amacıyla yapay olarak da kirli hale getiriliyor.
nikita golubev'den bir çalışma:

(görsel, mymodernmet. com'dan alıntıdır.)
bu da scott wade'den:

(görsel, dirtycarart. com'dan alıntıdır.)
scott wade adlı sanatçının diğer eserleri için link
bu da istanbul'daki bir çalışmasından
nikita golubev'den bir çalışma:

(görsel, mymodernmet. com'dan alıntıdır.)
bu da scott wade'den:

(görsel, dirtycarart. com'dan alıntıdır.)
scott wade adlı sanatçının diğer eserleri için link
bu da istanbul'daki bir çalışmasından
devamını gör...
ibo show'dan oryantal didem'e sansür
bir üstteki yazar arkadaşa istinaden bir şey eklemek istediğim olaydır. son günlerde televizyon programlarındaki garip durumlardan birisi de bu; bir grup maske takıyor bir grup takmıyor. gerçi orkestra kendini korusun bir şekilde, çünkü ünlülerin parası var onlar en güzel yerde tedavi olurlar...
zaten pandemi var, virüs var diye didemcan'ı maskelemişler, sanırım titreşimlere bağlı damlacıklar daha fazla dağılmasın diye. bu yeterli diye düşünmüşler herhal...
zaten pandemi var, virüs var diye didemcan'ı maskelemişler, sanırım titreşimlere bağlı damlacıklar daha fazla dağılmasın diye. bu yeterli diye düşünmüşler herhal...
devamını gör...
üretici zıkkım yesin aracı yüzde bin kazansın zihniyeti
çiftçinin mağdur olmasındaki ana sebeptir.
devamını gör...
clubhouse
mantıklı bulmadığım uygulama.
başta yüz yüze konuşuyorduk. üstümüzü başımızı tiril tiril giyinip çıkardık sokağa, birini gördüğümüz an selam verirdik muhabbet başlardı.
sonra hayatımıza telefon girdi, birine selam verebilmek için o kişinin bizim konuşma talebimizi kabul etmesi gerekiyordu artık. konuşma sırasında ise yüz yüze konuşurkenki alışkanlıklarımız aynen devam ediyordu. kıyafetlerimize ihtiyacımız yoktu ama artık. pijamalarımızla bile konuşabiliyorduk.
hemen akabinde "mesajlaşma/chatleşme" girdi hayatımıza. biri ile konuşmak için ondan izin alma fikri diyaloğun iki tarafında bulunan kişileri psikolojik olarak alt-üst ilişkisine sokuyordu. bu rahatsız ediciydi dönem gençleri için. fakat mesajlaşmada böyle bir şey yoktu, direkt gönderiyordun ve karşıdaki istemese de alıyordu bu mesajı. bu yöntemin güzel bir diğer yönü de o anda bir fikir üretip hemen konuşma zorunluluğun olmamasıydı, sabah gelen bir mesaja ne cevap yazacağını akşama kadar düşünebiliyordun.
ardından bu mesajlaşma işi herkesin çok hoşuna gitti, mahalledeki arkadaş ortamlarını neredeyse tamamen buraya taşımıştı artık gençler. fakat sistem toplu mesajlaşmaya/paylaşıma müsait değildi ve ilk toplu paylaşım mecraları ortaya çıkmaya başladı.
tam bu noktada ikiye bölünme oldu: grupça konuşmak ve toplu paylaşım yapmak. konuşma kısmı bugünün whatsapplarına/telegramlarına kadar evrilirken diğer kısım facebook ve instagram olarak kendini öne çıkardı.
bu sırada bir şeyi toplu olarak konuşma fikri gelişti, neden tanımadığın insanlarla da konuşmayasın, mahalledekileri arkadaşlarının da ötesindekilerle? işte bu noktada özellikle twitter gibi mecralar öne çıktı. ana tema fikir paylaşmaktı, o fikir etrafında ülkenin dört tarafındaki insanlarla toplanabiliyor ve fikir alışverişinde bulunabiliyordun.
iletişimin gelişme aşamalarına bakarak insanın bunlara tepki olarak geliştirdiği birkaç davranışa bakalım.
tahammülsüzlük: her an ulaşılabilir olmanın hoş bir şey olmadığının farkına vardık, bize verilen selamı istediğimiz zaman alma özgürlüğü hoşumuza gitmişti. gerçek zamanlı bir iletişimdense sıra tabanlı bir iletişimi yeğlemiştik.
hızlı tüketim alışkanlığı: iletişimi de diğer her şey gibi hızlı tüketmeye alıştık, bir el hareketi ile dünyadaki yüzlerce fikire erişebiliyor onları çekirdek çitler gibi okuyabiliyorduk. dolayısıyla bir kişi ile iletişmekten ziyade tüm dünya ile iletişmek daha makul oldu. fakat koca bir kase çekirdeği çitlemek gibiydi bu, aralarında illa ki tadı acı olan vardı ve bu yediğimiz onca tatlı çekirdeğin tadını alıp götürüyordu. bu noktada da bize duymak istediğimizi söyleyen topluluklara dahil olmaya başladık. fakat bu topluluklar da kâr etmedi.
beğenilme/takdir edilme/üstün görülme: zaman zaman bir profil fotoğrafının arkasına sığınıp dilediği şeyleri yazan birinin yazdıklarını okuyor ve sinirleniyoruz, ardından belki içimizden belki dışımızdan laf ediyor/küfrediyoruz. bunu neden yapıyoruz? çünkü bir geri dönüşü yok, çünkü o kişiyi o an zihnimizde devasa bir gübre topu olarak hayal ediyoruz, o kişi gerçek bir insan değil. bütün kötü şeyleri ona yakıştırıyor, böylece o profil fotoğrafını* yererken kendimizi de gizliden övmüş oluyoruz.
şimdi bu üç ilkeye bakarak konuşalım, clubhouse neye karşılık geliyor?
hızlı tüketimi kolaylaştırıyor belki bir nebze.
peki tahammül? iletişimi gerçek zamanlı bir eylemden sıra tabanlı bir eyleme çevirmişken clubhouse alıyor bunu gerisin geri gerçek zamanlı bir eyleme çeviriyor. bu ne kadar mantıklı?
peki sizce cidden başkalarının ne düşündüğünü bu kadar önemsiyor muyuz? ben söyleyeyim, hayır. önemsediğimiz şey başkalarının fikrini okuyup onların ne kadar aptal olduğuna kanaat getirmek.
ayrıca siz zannediyor musunuz ki içeri giren herkes kültür orgazmı yaşıyor? ülke ne ise clubhouse da o*. kişi sayısı azken bir nebze göze batmıyorken sayı arttıkça toplumun ortalaması orada da karşılığını bulacak, belki de buldu bile. günlük hayatta sokakta-iş yerinde-çarşı pazarda tahammül edemediğiniz insanlar ses dalgasına dönüşüp evinize giriyor*. üstelik gübre topu olarak hayal edebileceğinizden fazla gerçekler. dolayısıyla bu uzun vadede can sıkıcı. üstelik günlük hayatta evinize kaçarak bunlardan kurtulabiliyorken bu uygulamada o da mümkün değil. tek çözüm uygulamayı kapatmak.
clubhouse pandemideki iletişim yoksunluğunun dijital, geçici bir çözümünden ibaret. pandemiden sonra rağbet göreceğini sanmıyorum. ha görürse de %95'i reel tinder, %4'ü birbirine şov yapma peşinde olan herbokolog tayfa*, %1'i de arkadaş grupları olmak üzere varlığını sürdürür.
sosyal medya platformlarının gelişimine bakarak geleceğin nasıl olabileceğini aşağı yukarı kestirebiliriz. insanlar yarattığı sanal karakterler ile alter egolarını dışavurmayı sevdiler. yarattıkları bu personalar da hayallerindeki* mesleğe, tipe, sese, karaktere sahip. onda gerçekten kendilerinden bir parça olmasını isteyeceklerini sanmıyorum, en azından gidişat bunu gösteriyor.
işbu giriyi okuyan kişi: sen, evet evet sen, ordaki, hey görebiliyorum seni. bunlar dümdüz bir internet kullanıcısının yorumu haberin olsun, psikoloji msikoloji hak getire, dümdüz insan yorumu.
başta yüz yüze konuşuyorduk. üstümüzü başımızı tiril tiril giyinip çıkardık sokağa, birini gördüğümüz an selam verirdik muhabbet başlardı.
sonra hayatımıza telefon girdi, birine selam verebilmek için o kişinin bizim konuşma talebimizi kabul etmesi gerekiyordu artık. konuşma sırasında ise yüz yüze konuşurkenki alışkanlıklarımız aynen devam ediyordu. kıyafetlerimize ihtiyacımız yoktu ama artık. pijamalarımızla bile konuşabiliyorduk.
hemen akabinde "mesajlaşma/chatleşme" girdi hayatımıza. biri ile konuşmak için ondan izin alma fikri diyaloğun iki tarafında bulunan kişileri psikolojik olarak alt-üst ilişkisine sokuyordu. bu rahatsız ediciydi dönem gençleri için. fakat mesajlaşmada böyle bir şey yoktu, direkt gönderiyordun ve karşıdaki istemese de alıyordu bu mesajı. bu yöntemin güzel bir diğer yönü de o anda bir fikir üretip hemen konuşma zorunluluğun olmamasıydı, sabah gelen bir mesaja ne cevap yazacağını akşama kadar düşünebiliyordun.
ardından bu mesajlaşma işi herkesin çok hoşuna gitti, mahalledeki arkadaş ortamlarını neredeyse tamamen buraya taşımıştı artık gençler. fakat sistem toplu mesajlaşmaya/paylaşıma müsait değildi ve ilk toplu paylaşım mecraları ortaya çıkmaya başladı.
tam bu noktada ikiye bölünme oldu: grupça konuşmak ve toplu paylaşım yapmak. konuşma kısmı bugünün whatsapplarına/telegramlarına kadar evrilirken diğer kısım facebook ve instagram olarak kendini öne çıkardı.
bu sırada bir şeyi toplu olarak konuşma fikri gelişti, neden tanımadığın insanlarla da konuşmayasın, mahalledekileri arkadaşlarının da ötesindekilerle? işte bu noktada özellikle twitter gibi mecralar öne çıktı. ana tema fikir paylaşmaktı, o fikir etrafında ülkenin dört tarafındaki insanlarla toplanabiliyor ve fikir alışverişinde bulunabiliyordun.
iletişimin gelişme aşamalarına bakarak insanın bunlara tepki olarak geliştirdiği birkaç davranışa bakalım.
tahammülsüzlük: her an ulaşılabilir olmanın hoş bir şey olmadığının farkına vardık, bize verilen selamı istediğimiz zaman alma özgürlüğü hoşumuza gitmişti. gerçek zamanlı bir iletişimdense sıra tabanlı bir iletişimi yeğlemiştik.
hızlı tüketim alışkanlığı: iletişimi de diğer her şey gibi hızlı tüketmeye alıştık, bir el hareketi ile dünyadaki yüzlerce fikire erişebiliyor onları çekirdek çitler gibi okuyabiliyorduk. dolayısıyla bir kişi ile iletişmekten ziyade tüm dünya ile iletişmek daha makul oldu. fakat koca bir kase çekirdeği çitlemek gibiydi bu, aralarında illa ki tadı acı olan vardı ve bu yediğimiz onca tatlı çekirdeğin tadını alıp götürüyordu. bu noktada da bize duymak istediğimizi söyleyen topluluklara dahil olmaya başladık. fakat bu topluluklar da kâr etmedi.
beğenilme/takdir edilme/üstün görülme: zaman zaman bir profil fotoğrafının arkasına sığınıp dilediği şeyleri yazan birinin yazdıklarını okuyor ve sinirleniyoruz, ardından belki içimizden belki dışımızdan laf ediyor/küfrediyoruz. bunu neden yapıyoruz? çünkü bir geri dönüşü yok, çünkü o kişiyi o an zihnimizde devasa bir gübre topu olarak hayal ediyoruz, o kişi gerçek bir insan değil. bütün kötü şeyleri ona yakıştırıyor, böylece o profil fotoğrafını* yererken kendimizi de gizliden övmüş oluyoruz.
şimdi bu üç ilkeye bakarak konuşalım, clubhouse neye karşılık geliyor?
hızlı tüketimi kolaylaştırıyor belki bir nebze.
peki tahammül? iletişimi gerçek zamanlı bir eylemden sıra tabanlı bir eyleme çevirmişken clubhouse alıyor bunu gerisin geri gerçek zamanlı bir eyleme çeviriyor. bu ne kadar mantıklı?
peki sizce cidden başkalarının ne düşündüğünü bu kadar önemsiyor muyuz? ben söyleyeyim, hayır. önemsediğimiz şey başkalarının fikrini okuyup onların ne kadar aptal olduğuna kanaat getirmek.
ayrıca siz zannediyor musunuz ki içeri giren herkes kültür orgazmı yaşıyor? ülke ne ise clubhouse da o*. kişi sayısı azken bir nebze göze batmıyorken sayı arttıkça toplumun ortalaması orada da karşılığını bulacak, belki de buldu bile. günlük hayatta sokakta-iş yerinde-çarşı pazarda tahammül edemediğiniz insanlar ses dalgasına dönüşüp evinize giriyor*. üstelik gübre topu olarak hayal edebileceğinizden fazla gerçekler. dolayısıyla bu uzun vadede can sıkıcı. üstelik günlük hayatta evinize kaçarak bunlardan kurtulabiliyorken bu uygulamada o da mümkün değil. tek çözüm uygulamayı kapatmak.
clubhouse pandemideki iletişim yoksunluğunun dijital, geçici bir çözümünden ibaret. pandemiden sonra rağbet göreceğini sanmıyorum. ha görürse de %95'i reel tinder, %4'ü birbirine şov yapma peşinde olan herbokolog tayfa*, %1'i de arkadaş grupları olmak üzere varlığını sürdürür.
sosyal medya platformlarının gelişimine bakarak geleceğin nasıl olabileceğini aşağı yukarı kestirebiliriz. insanlar yarattığı sanal karakterler ile alter egolarını dışavurmayı sevdiler. yarattıkları bu personalar da hayallerindeki* mesleğe, tipe, sese, karaktere sahip. onda gerçekten kendilerinden bir parça olmasını isteyeceklerini sanmıyorum, en azından gidişat bunu gösteriyor.
işbu giriyi okuyan kişi: sen, evet evet sen, ordaki, hey görebiliyorum seni. bunlar dümdüz bir internet kullanıcısının yorumu haberin olsun, psikoloji msikoloji hak getire, dümdüz insan yorumu.
devamını gör...
başarıyı engelleyen faktörler
(bkz: gerizekalı olmak)
devamını gör...
tuvalet yerine lavaboya gidiyorum demek
burnu pudralamak tabirini de kullanır zaman zaman. kibarlık alemetidir vesselam.
devamını gör...
11 ocak 2021 ümitcan uygun’un tutuklanması
aldığım bir habere göre tutuklandığını öğrendim. şimdilik bir fotoğraf paylaşıyorum eğer gerçeklik payı varsa zaten haberlere de düşecektir. link
edit: tutuklama kararı kesinleşmiştir. detayları aktaracağım.
edit: uyuşturucuya özendirme suçundan tutuklanmıştır. ceza detayları hakkında bilgi yok şimdilik.
link
edit: dna örneği alındığı ve aleyna çakır davası da dahil olmak üzere tutuklu yargılanacağı bilgisi eklendi.
edit: tutuklama kararı kesinleşmiştir. detayları aktaracağım.
edit: uyuşturucuya özendirme suçundan tutuklanmıştır. ceza detayları hakkında bilgi yok şimdilik.
link
edit: dna örneği alındığı ve aleyna çakır davası da dahil olmak üzere tutuklu yargılanacağı bilgisi eklendi.
devamını gör...
efendi bir insan olmaktan vazgeçilen an
idolümün it olma hikayesini bırakıyorum buraya. feyz alın.
buradan
buradan
devamını gör...
flaş
“yorulduğun zaman söyle
susalım, hiç konuşmayalım istersen
sussak da, hiç konuşmasak da, sözlerin senin
açık denizler gibidir zaten elimde
her zaman ama her zaman bir kıyıyı sezdiren
hatırlıyorum da kelimelerini bir bir”
edip cansever şiiri.
susalım, hiç konuşmayalım istersen
sussak da, hiç konuşmasak da, sözlerin senin
açık denizler gibidir zaten elimde
her zaman ama her zaman bir kıyıyı sezdiren
hatırlıyorum da kelimelerini bir bir”
edip cansever şiiri.
devamını gör...

