kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her yerde yenmemesi gereken efsane tatlılardan biridir.

tavsiyem karaköy güllüoğlu'nda yemenizdir. biraz pahalıdır ama kesinlikle değer.
devamını gör...

ali fuat başgil tarafından kaleme alınmış ,kendi eğitim hayatından yola çıkarak gençlere nasihat veren ve çok faydalı bulduğum kitap.yazarımız ordinaryüs ünvanını sahip hukuk profesörüdür.merhum yurtdışında grenoble üniversitesi hukuk fakültesi ve paris hukuk fakültesinde eğitim almıştır.herkese tavsiye edeceğim bir eser.
devamını gör...

şüphesiz annesiz kaldığın andır. o olmayınca dünya tekinsiz bir yere dönüşüverir.
devamını gör...

dün balkonda karşıma çıkan dünyanın en tatlı böceği.
bi müsaade etmedi resmini çekmeme.
kız ünlü olacaksın, dedim.
sözlüğe atacam resmini, dedim.
instangramda hikayede oluruz, dedim.
aldım elime. o nasıl bir hız, seke seke yürüdü elimde.
bi selfi çekilelim, dedim.
inat etti. böyle nazlısını da ilk görüyorum.
mecburen saygı duydum.
uç uç böceği, dedim saldım ve uçtu.
bunu saymıyorum ama, dedim.
bakalım beni dikkate alacak mı.
tam da şöyle bir şeydi. *
devamını gör...

ateş olmayan yerden duman çıkmaz. eğer dindar bir nesil yetişseydi, bu arkadaşların sesi korku ile bu kadar yüksek çıkmazdı. hallerinden memnun sessiz sessiz devam ederlerdi. bugün diyanet işleri çocuklarımız ateist deist olmasın diyorsa, islami youtube kanallarında habire ateistlere kapak yapılıyorsa, bu bir çırpınışın göstergesidir. çünkü ellerinde bulunan kesimi de ellerinde tutamadıklarını, insanların gelişen teknoloji ve bilgiye ulaşım kolaylığı ile bir şeyleri sorgulayıp hızla dinden uzaklaştıklarını biliyorlar. yorum size kalmış artık.
devamını gör...

gülmek ya da ağlamak fark etmez. hayatta hiç bir şey sonsuza dek sürmez.
devamını gör...

ne kadar koşarsan koş, yetiştiğin sadece nasibindir.
devamını gör...

yardımseverliği, merhameti ve saygınlığı ile gönlümüzde taht kurmuş , her zaman güvenebileceğimiz değerli bir insandır. elfida isimli şarkısı nı severiz ve hala dinleriz.
devamını gör...

(bkz: insanların gerçekten küfürsüz konuşamıyor olması) ilgili başlığa gereken açıklama yapıldı.#463950

bu düşüncedeki insanların kulakları çınlıyor olmalı.
devamını gör...

gelen isim giden ismi aratıyor.

bir kere yaptım bu hatayı ve ikincisini yapmak için yaklaşık bir ay vaktim kaldı.*
devamını gör...

dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü korsanıdır, ve o korsan asyalı bir kadın. 1775 yılında çin'in oldukça fakir bölgelerinden biri olan guangdong'da doğduğu tahmin edilen ching shih, hayatına toplumun en alt olarak görülen tabakalarından birinde, bir seks işçisi olarak başlamıştır. ching shih hakkında bir diğer dikkat çekici bilgi ise, onun gerçek isminin ching shih olmamasıdır. ching shih, cheng'in dul kadını manasına gelmektedir ve onun lakabıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
1801 yılında çin'in en nam salmış filolarından birine sahip olan zheng yi, ching shih'in güzelliğinden etkilenmiş olsa gerek, onu yanında götürdükten sonra kendisine evlenme teklifi eder. ching shih ise bu teklifi zheng'in kendi servetininin ve filosundaki gemilerin yarısının denetimini kendisine bırakmak şartıyla kabul eder. seks işçiliği yaptığı yıllarda gizli kalmış büyük liderlik yeteneği ve güçlü karakteriyle kısa süre içinde tayfasının tam desteğini kazanan ching shih, sadece birkaç ayda 200 filoluk gemi satısını 1800'e çıkartarak gücünün doruklarına ulaşmış ve çin imparatoru jiaqing'i bile korkutacak düzeyde çin denizi üzerinde kendi egemenliğini kurmuştur.

erken hayatında bir seks işçisi olan ching shih'in filosunda kadınlarla ilgili bazı özel hassasiyet içeren kuralları bulunmaktaydı:
- çirkin olan kadın tutsaklar serbest bırakılır.
-güzel bir kadın tutsak ile başka bir korsan, onunla istediği takdirde evlenebilir. ancak kadına iyi davranmak zorundadır.
- korsanların kadın tutsaklara tecavüz etmesi kesinlikle yasaktır ve cezası kati suretde ölümdür.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ching shih'in filosundaki gemilerden bazılarına ait bir fotoğraf.
devamını gör...

güney afrika cumhuriyeti'nde uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, sanal yoldan dolandırma gibi işleri yapanlar genelde nijerya'lıdır.
güney afrika'nın siyahları, nijerya'lıların yanında çocuk gibi kalabilir. nijerya'lılar uzun, iri yapılı oluyorlar.
devamını gör...

her zaman ve daima hüzünlü söz yazarı ve müzisyenimiz sevgili emre aydın 02 şubat 1981 ısparta doğumludur.
ben ne zaman emre aydın dinlesem derdim sanki azmış gibi daha da üzülürüm. çok sevmekle beraber bitmek bilmeyen bir karanlıklara sürüklenme, bir melankoli hali gibi geliyor bana ki ben de genel olarak biraz hüzünlü bir insanım. tamam biraz değil epey hüzünlü olabilirim ama konumuz ben değilim emre aydın.

bizi hüzünlere gark eden adam olan emre aydın ilk olarak 6.cadde isimli grubuyla 2002 yılında "sing your song" beste yarışmasına katıldı ve türkiye birincisi oldu. tarihler ekim 2003'ü gösterdiğinde hem solistliğini hem de sarkı yazarlığını üslendiği grubu ile yalnızca bir albüm yaptılar ve devamında emre aydın gruptan ayrılarak internet üzerinden "belki bir gün özlersin" isimli şarkısını yayınladı.

solo kariyerinin ilk albümünü ise ekim 2006'da "afili yalnızlık" ismiyle sony music 'ten çıkarttı.
kariyerine afili yalnızlık, kağıt evler (2010) ve eylül geldi sonra (2013) albümleri dışında bir çok single ve düet de sığdıran emre aydın;
nilüfer ile "son perde",
model grubu ile "bir pazar kahvaltısı",
çağan şengül ile "beni anla" ve
çelik şarkıları albümünde de "hercai"şarkısını seslendirmiş ve özellikle bu şarkı seçimiyle bizi hiç mi hiç şaşırtmamıştır.

2019 yılında 6.cadde ile ortak "uyut beni" albümünü yapmıştır.

en son çalışması ise daha çok yeni, 08 ekim tarihinde yayınlanmaya başlayan "söz müzik onur can özcan" albümünde yer alan "hırka" isimli parçadır. hırkan ömrüme asılı hala...

şarkılarını severim ama yukarıda da bahsettiğim gibi uzun süre dinleyince karanlıklara düşüyorum ve oradan çıkmam gerçekten zor oluyor o yüzden ara ara dinlemeye çabalıyorum. yok yok gerçekten çabalıyorum çünkü dinlemeye başlayınca sıyrılmak gerçekten zor oluyor.
bence herkesin bir emre aydın limiti olmalı ve o limit aşılmamalı!

benim en sevdiğim ilk üç şarkısı sanırım şu şekilde;
1- "dayan yalnızlığım" mutlu muyduk ki? sade nefes aldık...
2- "çocuğum belki" bana beni geri ver...
3- "soğuk odalar" aynı gökyüzünde ayrıydı güneşin...


bu satırlarla bitirmek istiyorum sanırım bu tanımı...

çocuğum belki, elimde tahtadan bi kılıç
ve kırgınım sana ben, haberin de olmayacak...
devamını gör...

bebeğin kendini tanımasını kolaylaştırmak için kullanılır, çünkü bebek bir buçuk yaşına kadar kendini tanımaz. yalnızca dışarıdan haz alan, alamadığında haykıran, evrenin kendisi için olduğunu sanan, ne olduğu belirsiz, daha doğru, 'ben' kavramı olmayan şeydir bebek.
şu mükemmel yazıya bakınız.
devamını gör...

"onun o saatte ne işi varmış canım orda? hem giydiği kıyafet de kısacık, aranıyormuş yani" asla şiddet yanlısı biri değilim ama gel de çakma ağzına bir tane.
devamını gör...

iyi gidiyor aslında, uzun süredir ertelediğim, bir zamanlar başlangıcını yaptığım ama gerisini getiremediğim bir romana tekrar başlamak ve bunu en yakın zamanda bitirmeye niyetliyim bu yıl.

sevgili yazar, eski polisiye öykülerdeki dedektifler arasından, arthur conan doyle'un yarattığı sherlock holmes karakteri mi daha iyi, yoksa agatha christie'nin hercule poirot'u mu?
devamını gör...

daha ilkokula bile başlamamışım 5-6 yaşlarında falanım. bizimkiler tabi beni o yaşta sokağa oynamaya yollamıyor zaten apartmanın çevresinde de oynamaya müsait bi alan da yok. benim dünyayla tek bağım televizyon, radyo (evet o zamanlar radyo vardı), annem, babam ve arada bir bize gelen benden 5-6 yaş büyük annemin amcasının oğulları idi.

bu elemanlar benden büyük oldukları için annem onlarla apartmanın önündeki küçük bahçeye çıkmama izin verirdi, ben tabi bunlarla takılmak için çıldırıyorum, muhabbet edelim, oyun oynayalım diye darlıyorum. bu elemanlar bahçe duvarının üstüne oturuyorlar ben boyumun 1,5 katı duvara götüm götüm tırmanmaya çalışıyorum fırat gibi, ezikliğin sınırlarında çılgın atıyorum.

bi gün işte televizyonda izlediğim bişiyi anlatıyorum ben bunlara, aralarından biri tvde izlediğin insanlar seni görüyo dikkatli ol tadında bişiler söyledi, diğeri de evet doğru söylüyo vs diye destekleyince nohuttan hallice olan beynimle ben buna ciddi şekilde inandım ve benim için çok heyecanlı günler başladı.

o zamanlar icraatın içinden diye bi program vardı başbakan özal çıkıp şunu yaptık, bunu yaptık diye anlatırdı, neyse özal çıkıyo babam pijamalarıyla uzanıyor evde aklım almıyo babama bak be ne taşşaklı adam özal'ın karşısında pijamalarıyla uzanıyo diyorum içimden. bi yandan da özal çıkınca evde çok koşup sağa sola saldırmıyorum uslu durmaya çalışıyorum falan. program bitsin de sağa sola saldırayım diye dakikaları sayıyorum.

bi de o dönem adile naşit'in çocuklara masal anlattığı bir program var, ben adile naşit'in en ateşli fanıyım adile naşit çıkınca böyle gözlerinin içine bakıyorum, elimle öpücük yapıp yolluyorum falan, bizimkiler de demiyo olm mal mısın napıyosun.

işin en can alıcı olan kısmı ve dananın kuyruğunun koptuğu nokta ise, o zamanlar yine trt çocuk korosu var tvde, benim yaşıma yakın çocuklardan oluşan bi koro çıkıp şarkı söylüyolar işte küçük ayşe küçük ayşe neyin var bana söyle vs.

o koroda sarışın bi kız var ama nası var ya yıkılıyo, afet bişi. ben de buna kesiğim hafiften, koro çıkınca ben bu sarıya kitleniyorum başından sonuna kadar. bi yandan da artık kızın beni gördüğünü biliyorum tabi, gün içinde pijamalarıyla, elinde plastik kılıcı ile boyunun iki katı oyuncak pandanın üstünde he man diye koşturan ben tv de koro başlayacağı zaman gidip en güzel kıyafetlerimi giyiyorum saçlarıma su vurup tarıyorum tvnin karşısındaki kanepeye geçip bacak bacak üstüne atıp bi kolumu da koltuğa uzatıyorum (babam öyle oturduğuna göre bu havalı bi oturuş olmalıydı çünkü) koro çıkıyo ben kıza bakıyorum havalı havalı, kamera bazen kıza zoom yapıyo işte ben sanıyorum ki o da bana bakıyo, utanıyorum kafamı çeviriyorum falan böyle delikanlılığı da elden bırakmıyorum ama flört ediyoruz yani belli o da bana karşı boş değil.

bu durum böyle 1 hafta falan sürdü, sonra annem oğlum sen niye giyinip saçını tarıyosun her gün, seni gezmeye mi götüreyim onu mu demek istiyosun vs diye sorunca olay ortaya çıkmıştı. işte ilk o gün anlamıştım ne kadar seversen sev, imkansız aşk diye bişi olduğunu.
devamını gör...

şeyma subaşı
demet akalın
hande erçel
demet özdemir
burcu esmersoy
alişan
ibrahim tatlıses
kerem bursin
burak özçivit
devamını gör...

artık bu kafa gitti tam tersine erkekler eşlerinin çalışmasını istiyor.tek başına geçinmenin zor olduğu bu günlerde bu tez'de kendiliğinden çürümüş oluyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim