spor salonlarında millete salça olan tip
kendini çakal sanan ortalık malı.
aklı sıra naber begümcüm bugün çok iyi gördüm seni ehe kıps
aa azracım nasılsın göremiyorum seni ama iyisin iyi kıps
oo hocaların gülü gelmişş naber busecim kıps
diye cicilikler yaparak çok sempatik olduğunu sanar.
ama bilmiyor ki kadınlar arkasından ayy aman boşver şunu yaa diye bahsederler.
hatta dalgası bile geçiliyor.
bir tane vardı aynı böyle önüne gelene sulanan bi tipti. bi kerisinde benim jeepim var gel seni evine bırakıyım bile demişti bir kadına.
tabi onu dedikten sonra adı kadınlar arasında kart horoza çıktı.
ad takmayı sevmem veya alay etmeyi ama kaşınmıcaksın kart horozlar gibi ^^
aklı sıra naber begümcüm bugün çok iyi gördüm seni ehe kıps
aa azracım nasılsın göremiyorum seni ama iyisin iyi kıps
oo hocaların gülü gelmişş naber busecim kıps
diye cicilikler yaparak çok sempatik olduğunu sanar.
ama bilmiyor ki kadınlar arkasından ayy aman boşver şunu yaa diye bahsederler.
hatta dalgası bile geçiliyor.
bir tane vardı aynı böyle önüne gelene sulanan bi tipti. bi kerisinde benim jeepim var gel seni evine bırakıyım bile demişti bir kadına.
tabi onu dedikten sonra adı kadınlar arasında kart horoza çıktı.
ad takmayı sevmem veya alay etmeyi ama kaşınmıcaksın kart horozlar gibi ^^
devamını gör...
terk edilmiş yerler
bakmayı bilenler için sembolik gerçekçiliğin örneklerini tam anlamıyla görebileceğiniz, benim için derin bir hüzün barındıran yerlerdir. bunlardan birisi benim köyümün yakınlarındaki (bkz: tabaklı) köyüdür.
18 yıl önce terk edilmiş bir köy. zamanında o köyde yaşayanlarla konuştum uzun uzun. tabii torosların eteğindeki bir köy için, hafızalarda kalan tek baskın şey fakirlik olmuş. bu garibanlık öyle bir şey ki; yanına ne kadar heyecan, tutku, macera koysan da silip atıyor; fukaralığı yaşayanlar için daha ağır bir duygu yok. kim bilir ne onurlar, gururlar zedelendi, ne hayaller kurulmaktan bile korkuldu. kim bilir hangi yoksulluktan dolayı sevdiklerini kaybettiler, hangi yoksuzluktan sevdiklerine kavuşamadılar. bunların hepsi, o köye gittiğinizde, yıkık dökük evlerin duvarlarına bakarken aklınıza gelir, kırılmış camlarında görürsünüz bu sahneleri.
terk edilmiş yerlerin kendi içinde saklı bir gizemi, perdesinin arkasında bir trajedisi vardır. yerlerden bağımsızdır, bir otoyolun kenarında terk edilmiş bir ev, uzun zaman önce bırakılmış metruk bir okul binası da olabilir bu. tek yapılması gereken, o koridorlarda, sokakarda, evlerde yaşanmış olabilecek şeyleri anımsamaya çalışmaktır. insana müthiş bir haz verir, hayal gücünüzü harekete geçiren bir enerjisi vardır buraların.
bir gün bu köye gittim, çeşmesinden su içtikten sonra, bir tanıdığım bana: "işte şu ev, dürdane halanı buradan gelin aldık" dedi. evin sadece bir kısmı duruyordu ve ben itinayla o evi beynimde inşa ettim, yolları düzelttim ve at üstünde yeni gelinin davul zurna eşliğinde gidişini canlandırdım. "vay be" dedim kendime, bir zamanlar buralarda erkek kızı beğenmiş, belki bu çeşme başında, evliliğin haberi yayılmış, oraların çöpçatan kadınlarından birisi tam şu evde: "sizin kızı istemeye gelecekler" demiş. türk kahveleri yapılmış, kızı vermişler, kızla erkek o gecenin heyecanıyla uyuyamamış.
belki tam o heyecan yaşanırken, iki yan evde birisi ölüm döşeğinde, garibanlıkla geçip giden ömrünün hesabını kime soracak sanki, boyun eğmiş, "belki cennete giderim de orada mutlu olurum" diye düşünerek ölümü bekliyor. yanlarında ellerinden bir şey gelmeyen sevdiklerinin ağlayışları. yol yok, para yok, adam gibi hastane yok. iyi kötü yaşadılar, heyecanlandılar, sevdiler, sevildiler, güldüler, ağladılar. şimdi yerlerinde yeller esiyor, kimseler yok. boş evlerin camlarından geçen rüzgarın şarkısı çalıyor.
terk edilmiş yerler beni hüzünlendirir. o yüzden ata toprağını satan adama çok kızarım, atasının evini terk edeni, onun anısını yaşatmayanı, oralarda tarihi, geçmişi koklamayı günümüzün içi boşalmış bireyselliğine tercih etmeyi hiç anlayamadım. her köye gidişimde bir yaşlının daha öldüğünü duyar üzülürüm, hele yerine çocukları köye tatillerde bile olsa gelmez olmuşlarsa, işte o zaman kederlenir, bir sigara yakarım.
18 yıl önce terk edilmiş bir köy. zamanında o köyde yaşayanlarla konuştum uzun uzun. tabii torosların eteğindeki bir köy için, hafızalarda kalan tek baskın şey fakirlik olmuş. bu garibanlık öyle bir şey ki; yanına ne kadar heyecan, tutku, macera koysan da silip atıyor; fukaralığı yaşayanlar için daha ağır bir duygu yok. kim bilir ne onurlar, gururlar zedelendi, ne hayaller kurulmaktan bile korkuldu. kim bilir hangi yoksulluktan dolayı sevdiklerini kaybettiler, hangi yoksuzluktan sevdiklerine kavuşamadılar. bunların hepsi, o köye gittiğinizde, yıkık dökük evlerin duvarlarına bakarken aklınıza gelir, kırılmış camlarında görürsünüz bu sahneleri.
terk edilmiş yerlerin kendi içinde saklı bir gizemi, perdesinin arkasında bir trajedisi vardır. yerlerden bağımsızdır, bir otoyolun kenarında terk edilmiş bir ev, uzun zaman önce bırakılmış metruk bir okul binası da olabilir bu. tek yapılması gereken, o koridorlarda, sokakarda, evlerde yaşanmış olabilecek şeyleri anımsamaya çalışmaktır. insana müthiş bir haz verir, hayal gücünüzü harekete geçiren bir enerjisi vardır buraların.
bir gün bu köye gittim, çeşmesinden su içtikten sonra, bir tanıdığım bana: "işte şu ev, dürdane halanı buradan gelin aldık" dedi. evin sadece bir kısmı duruyordu ve ben itinayla o evi beynimde inşa ettim, yolları düzelttim ve at üstünde yeni gelinin davul zurna eşliğinde gidişini canlandırdım. "vay be" dedim kendime, bir zamanlar buralarda erkek kızı beğenmiş, belki bu çeşme başında, evliliğin haberi yayılmış, oraların çöpçatan kadınlarından birisi tam şu evde: "sizin kızı istemeye gelecekler" demiş. türk kahveleri yapılmış, kızı vermişler, kızla erkek o gecenin heyecanıyla uyuyamamış.
belki tam o heyecan yaşanırken, iki yan evde birisi ölüm döşeğinde, garibanlıkla geçip giden ömrünün hesabını kime soracak sanki, boyun eğmiş, "belki cennete giderim de orada mutlu olurum" diye düşünerek ölümü bekliyor. yanlarında ellerinden bir şey gelmeyen sevdiklerinin ağlayışları. yol yok, para yok, adam gibi hastane yok. iyi kötü yaşadılar, heyecanlandılar, sevdiler, sevildiler, güldüler, ağladılar. şimdi yerlerinde yeller esiyor, kimseler yok. boş evlerin camlarından geçen rüzgarın şarkısı çalıyor.
terk edilmiş yerler beni hüzünlendirir. o yüzden ata toprağını satan adama çok kızarım, atasının evini terk edeni, onun anısını yaşatmayanı, oralarda tarihi, geçmişi koklamayı günümüzün içi boşalmış bireyselliğine tercih etmeyi hiç anlayamadım. her köye gidişimde bir yaşlının daha öldüğünü duyar üzülürüm, hele yerine çocukları köye tatillerde bile olsa gelmez olmuşlarsa, işte o zaman kederlenir, bir sigara yakarım.
devamını gör...
çok fena cehaletin döndüğü düşünülen yerler
dünya isimli gezegen.
devamını gör...
insan olmasaydın ne olmak isterdin sorunsalı
kedigillerden olmak isterdim vaşak panter vb.
devamını gör...
yeni yazarlara tavsiyeler
yazar olduktan sonra formatın içinden geçmeyin lütfen.
devamını gör...
yeni bir insanla tanışmaya üşenmek
üşenmek değil umudunu kaybetmektir.
devamını gör...
güne bir söz bırak
bu sabah hava berrak
bu sabah her şey billurdan gibi.
gök masmavi bu sabah
güzel şeyler düşünelim diye.
cahit sıtkı tarancı
bu sabah her şey billurdan gibi.
gök masmavi bu sabah
güzel şeyler düşünelim diye.
cahit sıtkı tarancı
devamını gör...
siyasiler normal sözlük'te yazar olsa alacakları nickler
binaenaleyh (bkz: süleyman demirel)
devamını gör...
bi' 10 milyar daha
“çil yavrusu gibi dağılmak” deyimiyle özdeşleşmiş necmettin batırel öngörüsüdür.*
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
önümüzdeki haftalarda sokağa çıkma kısıtlamaları devam edecek gibi gözüküyor. haliyle ergenlerin buraya dolacağı düşünüldüğünde...
1. akış, gündem, takip... sekmelerinin yanına "kılavuz" diye bir sekme açılır ve bu kılavuz sekmesinde sözlük kuralları resim veya video ile anlatılırsa iyi olur.
ergenler "şu yazarı beğenmedim, başlığı beğenmedim" diyerek birbirleri ile atışırken moderasyona da atarlanır, dururlar. "şu yazar uçulursun" diye kampanya bile başlatırlar.
"yazarın mesajlarını engelle, tanımlarını engelle" seçeneklerini öğrenirlerse enerjilerini boşa da harcamazlar.
2. "yazılarımı niye kimse favlamıyor, beğenmiyor" diye küsüyor bu ergenler. "çok başlık açayım, çok yazı yazayım da beni beğensinler" diye gereksiz ve boş yazılar ile dolduruyorlar sözlüğü. kılavuz sekmesi yapılarak sözlüğün en beğenilen yazılarına link verilerek "böyle yazarsan herkes beğenir" dense iyi olur.
sözlükte yeni keşfettiğim adeta bir derya olan kıymetli yazarlar var. kılavuz sekmesinde (bkz: örnek yazarlar) yapılırsa ergenler bu yazarları örnek alırlar.
3. düşüncelerimiz doğru ya da yanlış olabilir. önemli olan düşüncelerimizi sağlıklı biçimde dile getiriş biçimimizdir. iletişiminiz kadarsınız. kılavuz sekmesi yapılarak "sağlıklı iletişim yöntemleri" için faydalı linkler verilebilir.
zira bu ergenler sözlük nüfusunun genelde %80'ini oluşturur. onları kaybetmek kolay, kazanmak da...
1. akış, gündem, takip... sekmelerinin yanına "kılavuz" diye bir sekme açılır ve bu kılavuz sekmesinde sözlük kuralları resim veya video ile anlatılırsa iyi olur.
ergenler "şu yazarı beğenmedim, başlığı beğenmedim" diyerek birbirleri ile atışırken moderasyona da atarlanır, dururlar. "şu yazar uçulursun" diye kampanya bile başlatırlar.
"yazarın mesajlarını engelle, tanımlarını engelle" seçeneklerini öğrenirlerse enerjilerini boşa da harcamazlar.
2. "yazılarımı niye kimse favlamıyor, beğenmiyor" diye küsüyor bu ergenler. "çok başlık açayım, çok yazı yazayım da beni beğensinler" diye gereksiz ve boş yazılar ile dolduruyorlar sözlüğü. kılavuz sekmesi yapılarak sözlüğün en beğenilen yazılarına link verilerek "böyle yazarsan herkes beğenir" dense iyi olur.
sözlükte yeni keşfettiğim adeta bir derya olan kıymetli yazarlar var. kılavuz sekmesinde (bkz: örnek yazarlar) yapılırsa ergenler bu yazarları örnek alırlar.
3. düşüncelerimiz doğru ya da yanlış olabilir. önemli olan düşüncelerimizi sağlıklı biçimde dile getiriş biçimimizdir. iletişiminiz kadarsınız. kılavuz sekmesi yapılarak "sağlıklı iletişim yöntemleri" için faydalı linkler verilebilir.
zira bu ergenler sözlük nüfusunun genelde %80'ini oluşturur. onları kaybetmek kolay, kazanmak da...
devamını gör...
turhan selçuk
ölümünün 11'inci yıldönümü olan duayen karikatür sanatçısı. karikatürde az çizgi ile etkili bir anlatım oluşturan sanatçı, türkiye'de karikatürün gelmiş geçmiş en büyük ustalarından biri kabul ediliyor. 1954 yılında milliyet'in baş karikatüristi olan sanatçı, 1957'de ünlü çizgi karakteri abdülcanbaz'ı çizdi. ayrıca servinaz hanım, gözlüklü sami, komiser osman 'ın da aralarında olduğu ikonikleşmiş birçok çizgi karaktere imza attı.
devamını gör...
karma puan hediye etmek
ben hayır diyemeyen birisi olarak gelmemesini istediğim olaydır. eşe dosta hayır diyemeyiz elde avuçta bir şey kalmaz valla.
devamını gör...
taburcu
eskiden askerlik yıllar süren bir vazife. siz iyisiniz yine, biz dört sene askerlik yaptık diyen ihtiyarlara şahit olduk. daha eskiden daha uzunmuş. askerlerin iyileşip taburlarına dönmesi, taburcu olarak dilimize yerleşmiş. şimdi askerlik ve savaş kavramlarıyla ilgimiz yok ama yine de taburcu oluyoruz.
devamını gör...
türkiye'de lüks olan şeyler
artık her şey. insanların büyük çoğunluğu sadece hayatta kalmak için çalışıyor, kimsenin bir hayali ya da umudu kalmadı neredeyse.
devamını gör...
koronanın pençesindeki hindistan'da yeni hastalık
hastaların gözleri nasıl çıkartılmış acaba? umarım bu hastalık yayılmaz. biraz bozuklar ama gözlerimi seviyorum.
devamını gör...
kadın olmak bu kadar zor olmalı mı sorunsalı
suçunuzun olmadığı konular neden önünüze gelir?? insan yaralarınızı kaşımak için sıra girmek zorunda mı? oysa tek yaptığımız varolmak. nefes almak. özgür olmak. bizi bu kadar korkutucu yapan nedir? neden başkalarının rezillikleri bizim üstümüze bulaşıyor? inanmak destek olmak çok zor birşey mi?
devamını gör...
uzat sarı saçlarını rapunzel
rapunzel'in masalsı dünyasından gelmiş sarı saçlarını savura savura sözlükte gezinmekte,bu güzel yazarımız'ın dünyasına bakmakta fayda var. yazmalara devam et rapunzel..
devamını gör...
sözlük dergi yazılarını bekliyor
görünce beni çok çok mutlu eden bir etkinlik oldu, emeğinize sağlık.
devamını gör...