isimler tercüme edilmez
kişi isimleri tercüme edilmez ama ülke isimleri tercüme edilir. mesela, türkiye'yi ingilizceye "turkey" olarak tercüme ediyoruz. sonra uluslararası platformlarda bizimle "hindi" diyerek dalga geçiyorlar. biz tercümanlar olarak yıllardır artık hindi (turkey) olmayalım, ingilizcede "ü" olmadığından bari "turkiye" olarak tercüme edilsin diye çabalıyoruz ama sonuç alamadık. yeri gelmişken buraya da yazayım dedim.
devamını gör...
zor günlerden geçenlerin en iyi bildiği şey
bir gün mutlaka biteceğini çok iyi biliyorum.
her iniş beraberinde bir çıkışı getirir. tabi imkanını değerlendirebilene. keza her çıkışın da bir inişi olacağı unutulmamalıdır.
unutmayın hayran hayran baktığımız kimseye o imkanlar altın tepside sunulmadı. herkesin geldiği nokta için zor günlerden geçtiği, bedel ödediği bir gerçek. pembe hayatlara inanmayıp önümüze bakmak gerekiyor.
her iniş beraberinde bir çıkışı getirir. tabi imkanını değerlendirebilene. keza her çıkışın da bir inişi olacağı unutulmamalıdır.
unutmayın hayran hayran baktığımız kimseye o imkanlar altın tepside sunulmadı. herkesin geldiği nokta için zor günlerden geçtiği, bedel ödediği bir gerçek. pembe hayatlara inanmayıp önümüze bakmak gerekiyor.
devamını gör...
sözlükte bol beğeni alma yolları
“tutsun diye yazsaydık atardık. biz insan gibi önünüze koyuyoz.”
- ıvanmılınski.
- ıvanmılınski.
devamını gör...
sarnıç
edebiyatımızın sorumlu avare çocuğu, türk hikayeciliği denince akla gelen ilk isim olan sait faik abasıyanık'ın yayınlanan ikinci eseridir sarnıç (1939). ilki ise semaver (kitap)'dir. tam bir gece ve deniz aşığıdır sait faik, geceyi ve denizi o kadar güzel tanımlar ve hissettirir ki, anlatımının güzelliği karşısında duygulanırsınız.
eğer deniz bir insan bedeninde can bulsa eminim o kişi sait faik olurdu. bilemiyorum bir insan bu kadar samimi şeyleri hiç zorlanmadan ve eğreti durmadan nasıl aktarabilir. nasıl samimiyetini bu denli yansıtabilir... onun öykülerinde sanki o anları yaşıyormuşum gibi ya da üçüncü bir göz olarak tanıklık ediyormuşum gibi hissediyorum. yazdıklarını okumaya başlar başlamaz gözümün önünde olaylar canlanıyor ve o anların büyüsüne kapılıyorum.
hayatın yorucu temposundan uzaklaşmak istediğinizde sait faik'in hikayelerine sığının dostlarım. onlar sizi asla yarı yolda bırakmayacak, aksine içinizi sıcacık yapacaktır. fakat etrafınızın sessiz olmasına dikkat edin, yolculuğunuz bölünsün istemezsiniz nihayetinde.
öyleyse bol bol okuyun, hissedin, zevk alın. sağlıkla kalın.
— size ay ışığı ne gibi bir arzu verir?
cevap beklemeden:
—bana, diyorum. ağlamak arzusu verir.
eğer deniz bir insan bedeninde can bulsa eminim o kişi sait faik olurdu. bilemiyorum bir insan bu kadar samimi şeyleri hiç zorlanmadan ve eğreti durmadan nasıl aktarabilir. nasıl samimiyetini bu denli yansıtabilir... onun öykülerinde sanki o anları yaşıyormuşum gibi ya da üçüncü bir göz olarak tanıklık ediyormuşum gibi hissediyorum. yazdıklarını okumaya başlar başlamaz gözümün önünde olaylar canlanıyor ve o anların büyüsüne kapılıyorum.
hayatın yorucu temposundan uzaklaşmak istediğinizde sait faik'in hikayelerine sığının dostlarım. onlar sizi asla yarı yolda bırakmayacak, aksine içinizi sıcacık yapacaktır. fakat etrafınızın sessiz olmasına dikkat edin, yolculuğunuz bölünsün istemezsiniz nihayetinde.
öyleyse bol bol okuyun, hissedin, zevk alın. sağlıkla kalın.
— size ay ışığı ne gibi bir arzu verir?
cevap beklemeden:
—bana, diyorum. ağlamak arzusu verir.
devamını gör...
intihar etmemek için sebepler
zaten öleceksin o yüzden hiç uğraşma.
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
açıklayamam, gözlerine bakarak rakı yudumlayıp kucağına kıvrılabilirim
devamını gör...
sözlükçülerin kahvaltıları
mütevazi simit ve karton bardakta çayın nesini paylaşayım şimdi bu kahvaltı fotoğrafını gördükten sonra? benim kahvaltıya bakınca kendimi bağcılar 'da gibi hissediyorum.
devamını gör...
osteoporoz
kelime anlamı olarak süngerimsi/gözenekli kemik anlamına gelir.
kemik yoğunluğundaki aşırı düşüş sebebiyle, kemiklerin daha kırılgan ve çatlamaya yatkın hale gelmesidir.
osteoporoza bağlı kırık oluşumunun en yaygın görüldüğü kemikler ise el bilekleri, omurga ve kalçada bulunan kemiklerdir.
yetersiz kalsiyum, d vitamini, ileri yaş, genetik faktörler, adrenal bez hastalıkları, menopoz öncesi dönemde yumurtalıkların alınması risk faktörleri arasındadır.
kemik yoğunluğundaki aşırı düşüş sebebiyle, kemiklerin daha kırılgan ve çatlamaya yatkın hale gelmesidir.
osteoporoza bağlı kırık oluşumunun en yaygın görüldüğü kemikler ise el bilekleri, omurga ve kalçada bulunan kemiklerdir.
yetersiz kalsiyum, d vitamini, ileri yaş, genetik faktörler, adrenal bez hastalıkları, menopoz öncesi dönemde yumurtalıkların alınması risk faktörleri arasındadır.
devamını gör...
tuz ruhu
evimizde annelerimizin eksik etmediği temizleyici cinsi. ismi ilginç gelse de son derece tehlikeli bir maddedir. kezzap ile aynı madde olarak düşünülse de, ikisinin formülü farklıdır. kimi ülkelerde zehirleyici kimi ülkelerde de çevreye çok zararlı olarak değerlendirilen bu asitli madde, ev temizliği için satın alınabilmektedir. kısa süreli temasta deriyi tahriş ederken, uzun süreli temasta deriyi yakıp iz bırakabilir.
devamını gör...
ingiliz dili ve edebiyatı
bu bölümü okurken tarih, edebiyat, psikoloji, felsefe, siyaset ne ararsanız her alanda en azından başlangıç seviyesinde bilginiz olur. bölümden baya bilgili ve bilinçli bir insan olarak mezun olursunuz (bu biraz da size bağlı tabi ki). sürekli ama sürekli bir şeyler okumanız ve yazmanız istenir. ingilizce öğretmenliğini kazanamayan kişiler tercih etse de aslında öğretmenlik okumaktan daha zordur. o kadar çok şey hakkında bilgili olmanız gerekir ki beyniniz yanar. evet bölümü bitirince bin bir türlü alana yönelebilirsiniz ama ben iş bulmanın pek de kolay olduğunu düşünmüyorum, hele de doğuda adı duyulmadık bir üniversitede okuyorsanız işiniz çok zor. 15k dan daha kötü yaptıysanız direkt mezuna kalın. öğretmenlik istiyorsanız, edebiyatla alakanız yoksa bu bölümü okumayın zaten bırakmak durumunda kalabilirsiniz. japonca, korece gibi dillere ilginiz varsa kesinlikle oraya yönelin, iş bulursunuz. genelde öğrencileri arasında yobaz çıkmaz, çoğu özgürlüğüne düşkün bazen de dinsizdir. ide okuyan öğrencilerin baya eğlenceli olduklarını düşünüyorum. çomü düşünen kişiler varsa okul baya vasat olarak bilinse de bölümdeki hocalar baya baya iyiler. iş bulmak kolay olur mu? bilemem.
devamını gör...
cadaver
netflix norveç yapımı, nükleer felaketle birlikte insanların açlık ile mücadelesini konu alan bir distopya filmi. 1 saat 26 dakika gibi kısa bir süreye sahip olduğu için çerezlik, heyecanla izlenebilecek bir film ayrıca.
konusuna gelecek olursak: nükleer felaketten sağ çıkan insanlar yaşamlarını devam ettirebilmek için çaresizlik içinde yiyecek bulmaya çalışıyor hatta bunun için suç bile işliyor. kaldırımlarda ölü bedenler, yıkık dökük evler, tozla dolu gri atmosfer hakim. tüm bu olaylara bir aileye odaklanarak bakıyoruz. bir gün bu ailenin yaşadığı yerin önüne bir reklamcı geliyor ve ''otel'' adlı özel bir gösteri yapılacağını duyuruyor. gösterinin yanında yiyecek de verildiğini belirtince başta tereddütlü olsalar da bu aile ''kaybedecek ne olabilir?'' düşüncesiyle gösteriye gitmeye karar veriyor. oyunun içinde oyun olduğunu filmin gelişme kısmında görüyoruz. tat kaçıran bilgi vermeden buraya kadar anlatabiliyorum. bundan sonrasında psikolojik gerilim kısmı başlıyor, filmin değindiği sanatsal yönü ve sonundaki vurguyu etkileyici buldum. sırf bunun için bile izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
konusuna gelecek olursak: nükleer felaketten sağ çıkan insanlar yaşamlarını devam ettirebilmek için çaresizlik içinde yiyecek bulmaya çalışıyor hatta bunun için suç bile işliyor. kaldırımlarda ölü bedenler, yıkık dökük evler, tozla dolu gri atmosfer hakim. tüm bu olaylara bir aileye odaklanarak bakıyoruz. bir gün bu ailenin yaşadığı yerin önüne bir reklamcı geliyor ve ''otel'' adlı özel bir gösteri yapılacağını duyuruyor. gösterinin yanında yiyecek de verildiğini belirtince başta tereddütlü olsalar da bu aile ''kaybedecek ne olabilir?'' düşüncesiyle gösteriye gitmeye karar veriyor. oyunun içinde oyun olduğunu filmin gelişme kısmında görüyoruz. tat kaçıran bilgi vermeden buraya kadar anlatabiliyorum. bundan sonrasında psikolojik gerilim kısmı başlıyor, filmin değindiği sanatsal yönü ve sonundaki vurguyu etkileyici buldum. sırf bunun için bile izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
ramazan bayramı
bu yıl da covid belası yüzünden anamızın ,babamızın, kardeşimizin yanına gidemeden,büyük bir özlem ve buruklukla eve hapsolduğumuz bir bayram olucak.uzaktan bayramlaşıcaz artık,bu günlerde geçecek inşallah.
devamını gör...
parma manastırı
dilimize parma manastırı olarak çevrilmiş, romantik akımın bir ürünü olan stendhal romanı. eser; honore de balzac , italo calvino ve andré gide tarafından başyapıt olarak nitelendirilmiştir ve hatta lev nikolayeviç tolstoy'un savaş ve barış romanına ön ayak olmuş olduğu da söylenebilir fakat ne yazık ki stendhal'ın kaleminden çıkmış gibi değil. oldukça karmaşık hatta neredeyse yavan öyle ki fabrizio del dongo ve halası arasındaki çarpık ilişki ve dongo ve clelia arasındaki aşk dahi romanı bir parça kurtarmaya yetmiyor. ana hikayenin karmaşıklığı bir kenara, karakterlerin tutarsızlığı bile eserin sınıfta kalmasına yeter. insanlar gerçek hayatta yeterince tutarsızdır fakat bu gerçek; romandaki karakterlerin neredeyse her hareketinin tutarsız olmasını anlaşılabilir kılmıyor. stendhal'ın da böyle bir kaygısı olduğunu sanmıyorum. iki ciltlik bu eserin neredeyse 52 günde yazılmış olması ve düzenlenmeden okuyucuya -stendhal böyle uygun gördüğü için- sunulması bir parça eserin karmaşık ve tutarsız olması hakkında tatmin edici bir açıklama sunuyor. orta düzey betimlemeleri ve waterloo muharebesi'nde napoleone bonaparte için savaşmayı tercih ettiği için hain ilan edilen kısmen şımarık milanlı bir soylunun hayatı boyunca yürüdüğü çarpık ve tutarsız yolu gözlemlemek için okunabilir bir eser fakat yine de çok büyük beklentiye girip yarıda bırakan çok olmuştur ama stendhal'ın da eser hakkında söylediği gibi; "mutlu azınlıklar için"
samih tiryakioğlu çevirisi orta düzey bir çeviri fakat yazıldığı dile en yakın çeviri olduğunu söylemekte fayda var.
les cœurs de ce pays-là diffèrent assez des cœurs français : les ıtaliens sont sincères, bonnes gens, et, non effarouchés, disent ce qu’ils pensent ; ce n’est que par accès qu’ils ont de la vanité ; alors elle devient passion, et prend le nom de punliglio. enfin la pauvreté n’est pas un ridicule parmi eux.
(bu ülkenin insanları fransızlar'dan oldukça farklıdır. italyanlar içtendir, iyi insanlardır, çekingen değillerdir, akıllarından geçeni söyleyiverirler. zaman zaman gurura kapılsalar da bu, tutku haline gelir, "benlik" adını alır. sonra, yoksulluk gülünç bir durum değildir onlar için.)
la politique dans une oeuvre littéraire, c'est un coup de pistolet au milieu d'un concert, quelque chose de grossier et auquel pourtant il n'est pas possible de refuser son attention.
(edebi bir eserde politikadan söz etmek sahnenin ortasına fırlatılan bir silah gibidir, oldukça rahatsız edicidir fakat onu görmezden gelemezsiniz.)
samih tiryakioğlu çevirisi orta düzey bir çeviri fakat yazıldığı dile en yakın çeviri olduğunu söylemekte fayda var.
les cœurs de ce pays-là diffèrent assez des cœurs français : les ıtaliens sont sincères, bonnes gens, et, non effarouchés, disent ce qu’ils pensent ; ce n’est que par accès qu’ils ont de la vanité ; alors elle devient passion, et prend le nom de punliglio. enfin la pauvreté n’est pas un ridicule parmi eux.
(bu ülkenin insanları fransızlar'dan oldukça farklıdır. italyanlar içtendir, iyi insanlardır, çekingen değillerdir, akıllarından geçeni söyleyiverirler. zaman zaman gurura kapılsalar da bu, tutku haline gelir, "benlik" adını alır. sonra, yoksulluk gülünç bir durum değildir onlar için.)
la politique dans une oeuvre littéraire, c'est un coup de pistolet au milieu d'un concert, quelque chose de grossier et auquel pourtant il n'est pas possible de refuser son attention.
(edebi bir eserde politikadan söz etmek sahnenin ortasına fırlatılan bir silah gibidir, oldukça rahatsız edicidir fakat onu görmezden gelemezsiniz.)
devamını gör...
bir insandan soğumanıza neden olacak şeyler
samimiyetsiz ve dengesiz olması..
devamını gör...
sözlükteki kan aranıyor duyuruları
hem başlık yukarıda kalsın hem de ihtiyaç olursa diye kendiminkini de yazayım. 0 rh- kendime yetecek kadar bile kanım yok muhtemelen ama ihtiyaç olursa diye dursun burada.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
cehennem başkalarıdır.
jean-paul sartre
jean-paul sartre
devamını gör...



