merhabalar efendim,
ben mahallenin manavı kuzguncuktaki vişne biraz düşünceliyim biliyorsunuz beni. ama beni çok iyi anlayan yan esnafım, ipliçi bir dostum kaşkolnikov var. tekstil işiyle uğraştığına bakmayın. genelde entellere fular satıyor. kütüphaneci evernevergreen den sürekli kitap aldığına şahidim.

dükkanları açarken sabahın köründe şen şakrak yola düşmüş,köy kahvaltısı dükkanı olan köylü yazardan ironiler ablamızı görüyoruz. uğrarız her gün ona, karnımızı bir güzel doyururuz. börekleri şahane bu arada.. hemen o sırada fideci isdüşüm var. çok dertli bu aralar ara ara mahallenin yaşam koçu güneş hanım'dan tavsiyeler alır. aile'si fotoğrafçılık mesleğini uygun gördü ama o resti çekip, mutlu olacağı işi yapmaya karar verdi. fidecilik işine girdi.

mahallemizin medarı iftihar'ı ozgur1ey sahibi olduğu tiyatro salonuyla kültür şoku yaşattırır bize. en son viyana'daki dostlarını çağırıp senfoni yaptırmıştı mahalleye. az kişi katıldığı için üzülmüştü. neyse ki sarraf dostu ateist kaplumbağa da aynı dertten müzdarip olduğu için çok takmıyor artık bu işleri kafaya. akşam rakı sofrası kurup, dertleşiyorlar. yalnız mahalle imamı
yoldaş benjamin franklin çık çık yapıp geçiyor yanlarından. ama biz o imamın mahallenin metalci öğretmeni eylüling ile iyi bir dost olduğunu biliyoruz. ilahi dışında başka müziklere de yöneldiği söyleniliyor.

şimdilik aklıma gelenler bunlar... diğer esnafların güncellemesini siz değerli yazarlardan bekliyoruz...

edit: fişne fişne suyu benden vişne'leri ucuzdan alıp, yüksek fiyatla meyve suyu olarak satıyormuş. online ticaret yapan bir arkadaşımız yakalamış. çok para kazanıyormuş. bir daha ucuza vermem vişneleri..*
devamını gör...

bir engin geçtan romanıdır.

engin geçtan modern türk edebiyatının en iyi romancılarından biridir benim için. yazdığı bütün romanları okudum ve hepsinden büyük bir keyif aldım. her romanında sizi bir düş dünyasında seyahate çıkaran engin geçtan belki de hayal dünyası en kalabalık yazarlarımızdan biridir. daha sonra tanımını yazmayı düşündüğüm kuru su isimli romanını kadıköy’de anlamsızca dolaşırken bir kitabevi vitrininde görmüş ve alır almaz da güzel bir filtre kahve eşliğinde tek oturuşta okuyup bitirmiştim. engin geçtan cümleleri zamana meydan okur. her anlamda.

bir günlük yerim kaldı ister misiniz? romanı hacimsiz ama dopdolu bir roman. kahramanları ilginç insanlar başına buyruk, nostaljik bir bakire, hüzünlü bir palyaço, tuhaf bir yazar ve yine zamansız başka bir kadın.

eğer öldükten sonra ya da doğmaya çalışırken bir melek size dünyaya bir günlük bir ziyaret vaat etse tepkiniz ne olurdu? kurtulduğunuz o cehenneme dönmek işinize gelir miydi? bir gün daha katlanabilir miydiniz dünya denen sefih gezegene? aynı korkuları yaşamaya cesaret edebilir miydiniz?

bir günlük yerim kalsa ister miydiniz?
devamını gör...

virginia woolf'un kadın için ekonomik özgürlüğün önemini inceleyen kitabıdır.
devamını gör...

kovid 19 ile birlikte çok malesef "takdiri ilahi,yapacak birşey yok,elimizden birşey gelmiyor,allah sabır versin"...
devamını gör...

filmdeki karakterlerin her birinin hayatın içinden olması, dialogların akıcılığı, sahnelerin görsel ve mana itibariyle bütünleşmesi, ve sürekli surette kulağa çalınan yaprak hışırtıları, yağmur sesi, toprak yolda adeta adım adım zihne kazınan ayak sesleri ve daha bir çok şey, izleyeni ister istemez filmin içine alıyor. belki de oyuncularla rollerin de örtüşmesinden mütevellit, bir film izler gibi değilde, birebir olayın içinde gibi hissettim kendimi. ve 3 saat adeta su gibi akıp gitti.

sinan ve hatice'nin çınar ağacının altındaki sohbetleri, bakışları, sonrasında hatice'nin rüzgarda salınan saçları, uçuşan çınar yaprakları ve aradaki ışık hüzmelerine kadar her bir ayrıntıya hayran oldum mesela! dialog kullanmadan da, bir sahneyle bütün hissin izleyiciye nasıl geçirileceği öyle güzel sergilenmişti ki çoğu yerde...

ip bağlı ağacın altında duran ve yüzü karınca ile dolu saçları ağarmış bebek ile, sinan'ın kuyuda kendini asmış hali ise, filmin olduğu kadar, baba ile oğulun hayatının da kısa bir özeti gibiydi. sadece bu iki sahne için bile, oturup uzun uzadıya konuşup sohbet edesi geliyor insanın. yazıya dökülemeyecek, ama dilin ucunda bekleyen ve akıp gidecek pek çok his uyandırıyor insan zihninde bu iki sahne!

ağacın altında yüzü karıncalı bebeği görünce , shakespear'in “doğarken ölmeye başlıyoruz.” sözü belirirken zihnimde, filmin bitişiyle, nietzsche’nin “insan dilediği kadar bilgisiyle şişinip dursun, dilediği kadar nesnel görünsün, boşuna! sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü elde edecektir.” sözü döküldü dudaklarımdan.
devamını gör...

eğer söylemeseydim bana bağlanacaktı, belki de çok daha sevecekti. belki bir gelecek için hayatını paylaşmak isteyecekti. bunu ona yaşatmaya hakkım yoktu. ona '' benim bir geleceğim yok '' diyemezdim, çok üzülebilirdi. üzülmesin diye yalan söyledim ve kendimi kopardım o daldan.
durmam gereken çizgide durdum sadece, yapmam gerekeni yaptım, içim kan ağlasa da, yüreğimden parçalar kopsa da...
devamını gör...

bir de aktif yazarları kontrol edip "bak bu bugün de uyumadı hala, akşam yatmak bilmezler sabah kalkmak bilmezler"diye serzeniş versiyonu var.analık mode on.
devamını gör...

efes antik kenti harita*.
devamını gör...

yüz yaşına geldim hasta olunca hala bebekmişim gibi davranıyor. çok spesifik bir örnek ama son dört gündür başıma gelip 'iyi misin"diye sorup "ama şimdi kötü olsan da sen bana söylemezsin ki üzülmeyeyim diye" deyip gidiyor ve bunu gün içerisinde defalarca tekrar ediyor. ne yapayım kadın, canım yanıyor elbet ama seninkini de yakmanın ne alemi var.
devamını gör...

cervantes kitabıdır.

miguel de cervantes maalesef ki don quijotte‘nin gölgesinde kalmış ve bu gölgenin baskısından kurtlumayı başaramamış bir yazardır. ama aslında cervantes’in tek eseri bu deli şövalye değildir. diğer eserleri türk okuyucular tarafından pek bilinmez. ancak cervantes’in yazdığı yüce sultan isimli kitabın türkiye’de ilgi çekmesi gerektiği kanısındayım zira olay osmanlı topraklarında geçiyor. ııı. murat döneminde geçen bir hikaye yüce sultan.

kurmaca ile gerçeğin birbirine geçtiğine tanık oluyoruz bu oyunda. cervantes osmanlıyı çok iyi tanıyan bir yazar. inebahtı deniz savaşında osmanlıya karşı savaşan yazar iki kez yaralanmıştır. göğsünden aldığı yaralar onu öldürmemiştir ancak eline isabet eden bir top mermisi sol elinin kopmasına neden olmuştur. ve bu olaydan sonra da cezayir’deki tutsaklık hayatı başlar cervantesin.

osmanlı topraklarında geçirdiği yıllar osmanlı devleti yakından tanımasını sağalr. cervantes yüce sultan adlı kitabında ııı. murat’ın bir ispanyol kıza aşık olması ve onunla evlenmesini anlatır. ııı. murat müslüman bir padişahtır ancak catalina ise katı bir hristiyandır ve dininden dönmeye de adını değiştrmeye de yanaşmaz. murat o kadar aşık olmuştur ki catalina’ya, bir de bu aşka islami hoşgörü eklenince sultan’ın adını da dinini de değiştirmesine gerek olmadığını ve bu haliyle tahtta yanında yer alacağını bildirir.

islami hoşgörüye atfen yazılmış bir bölümdür bu ancak bazen hoşgörünün dozunun kaçabildiğine de işaret eder cervantes. oyun içinde sadece catalina ve murat aşkı yoktur elbette.

esir edilip hareme kapatılan sevgilisine ulaşmak için kadın kılığında ııı. murat’ın haremine giren ve burda sevgilisine yakın olup hayatını kaybetme pahasına bu oyununu sürdüren bir genç adamın da hikayes anlatılır. burda anlatılan hikayede osmanlı harem yaşamına dair gerçekçi bilgiler ve tasvirler bulunmaktadır. ayrıca o dönemde osmanlı sokaklarında cirit atan ajanların hikayeleri de oldukça büyük bir yer tutmaktadır oyun içinde. ııı. murat’ın avrupa meselelerini danıştığı david passi gibi isimlere de atfen yazılan bölümlerde müslüman olmayan insaalrın da osmanlı topraklarında söz sahibi olduğu hatta çok da önemli bir yer tuttuğu anlatılır.

miguel de cervantes bu romanında da mizaha ağırlık vermiş ve anlatmak istediği, paylaşmak istediği önemli meseleleri mizah perdesi altında oldukça sivri bir dille anlatmıştır.
devamını gör...

hayalet sevgilim - irem. şimdilerde avukatlık yapıyor ve bir youtube kanalı açtı.
devamını gör...

kadir mısıroğlu ya da yavuz bahadıroğlu'nun sözde tarihçilikleri de pek tabii örnek gösterilebilir buna. tarih gayet de bir bilimse; örneğin, herhangi bir savaşın kazanılmasını sergilenen stratejik üstünlükten çok askerlerin namaz kılmasına ya da içlerindeki allah aşkına bağlamak, düpedüz sözdebilim örneği sayılsa gerek.

bir de kendilerine "araştırmacı tarihçi", "tarihçi yazar" falan diyorlar ya, bitiyorum. diğer ve esas tarihçiler araştırma yapmıyorlar, yazmıyorlar sanki. kendilerini kanıtlamak istemekten kaynaklanan bir kompleks herhalde, "öz hakiki tarihçilik" gibi.
devamını gör...

alfabede yer alan her harfin bir hikayesi ve simgelediği durum vardır. örneğin, birinci harf aleph veya alef şekil itibariyle, kadın rahmine benzemektedir. doğumu, var oluşu temsil eder. *
bu alfabenin temeli,fenike alfabesinedayanmaktadır.
arap alfabesi ile uzaktan yakından alakası yoktur. bir zahmet google'dan iki alfabeyi karşılaştırın. sağdan sola yazılması ve grammer kurallarının arapça'ya benziyor olması, var olan iki ortak noktadır. *
bu alfabeye hakim olarak ve inceliklerini öğrenerek hayata dair küçük ayrıntıları fark edebilirsiniz. buna ek olarak, yunan alfabesini de öğrenirseniz dark dizisinin bütün mantığını kavrayabilirsiniz.....
devamını gör...

yönetmenliğini david fincher'ın yaptığı başrolünde micheal douglas'ın olduğu 1997 yapımı filmdir. gerilim/gizem türündeki filmlerin içinde en başarılılarından biri.

kardeşinin aldığı doğum günü hediyesiyle hayatı değişen bir iş adamını anlatıyor. baştan sona nabzınızın hiç azalmadığı sürprizlerle dolu bir film. tavsiye edilir.
devamını gör...

bilişsel ve kognitif fonksiyonlarda yaşlanmayla birlikte gelen bozulmadır. bu durum yaşlanmanın doğal ve kaçınılmaz bir sonucudur. yapılan bir çok araştırma demansın engellenemediğini fakat ilerme hızının yavaşlatılabileceğini vurgulamıştır.
devamını gör...

kızı kıskandırıp kendine çekmeye çalışmak.
sürekli fotoğraf istemek. (önemsendiğimizi düşünmüyoruz).
ortamda sosyal çocuğu oynamak. ( gevşek gibi görünüyorsunuz.)
devamını gör...

2009 eurovision şarkı yarışmasında alexander rybak'ın seslendirdiği mükemmel şarkıdır.

devamını gör...

bırakırsın sıkı sıkı tuttuğun her şeyi.
devamını gör...

çok fazla sabır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hayatında biri mi var?. he var sanane. yok yine sanane. sa na ne. her hangi bir bilgimden sanane ulan.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim